Coin Dolandırıcılığı: Tanımı, Tarihçesi ve Önleme Yolları
Coin Dolandırıcılığı: Tanımı, Tarihçesi, Türleri ve Önleme Yolları
Coin dolandırıcılığı, kripto para (coin veya token) kullanılarak gerçekleştirilen her türlü hileli yatırım vaadi, sahtekârlık ve aldatma eylemlerini ifade eder. Daha basit bir ifadeyle, dijital kripto varlıkların hileli yöntemlerle ve haksız şekilde ele geçirilmesiyle sonuçlanan dolandırıcılık suçlarıdırahddurakhukuk.com. Son yıllarda kripto paralar, geleneksel finans sisteminin dışında yüksek kazanç fırsatı sunmasıyla büyük ilgi görmüştür. Ne var ki bu ilgi, kötü niyetli kişilerin de dikkatini çekmiş ve kripto para dünyasında pek çok dolandırıcılık biçimi türemiştir. Bu makalede coin dolandırıcılığının tarihçesini, yaygın yöntemlerini (Ponzi şemaları, sahte coin arzları, sahte borsa platformları, pump-and-dump vb.), teknik arka planını, mağdurlar üzerindeki etkilerini, hukuki boyutunu ve özellikle İstanbul ile Marmara Bölgesi’nden örnek vakaları ele alacağız. Ayrıca bu tür dolandırıcılıklara karşı önleyici öneriler ve toplumsal farkındalık stratejileri de ayrıntılı olarak incelenecektir.
Coin Dolandırıcılığının Tarihçesi ve Yaygınlaşması
İlk kripto para olan Bitcoin’in 2009’da ortaya çıkışıyla birlikte, kripto para ekosistemi hızla büyümeye başladı. Başlangıçta teknoloji meraklılarının ilgi alanı olan kripto paralar, özellikle 2017 yılındaki büyük değer artışları ve ardından 2020 sonrası dönemde Türkiye dahil birçok ülkede enflasyona karşı alternatif olarak benimsenmeleriyle geniş kitlelere ulaştı. Nitekim Türkiye, kripto paraların en popüler olduğu ülkelerden biri haline gelmiştir; işlem hacmi bakımından dünyada dördüncü en büyük kripto para piyasası Türkiye’dedireuronews.com. Özellikle 2020 sonrasında Türk Lirası’nın hızlı değer kaybı karşısında, birçok kişi birikimlerini korumak amacıyla kripto varlıklara yönelmiştireuronews.com.
Kripto para kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber, bu alandaki dolandırıcılık vakaları da artış göstermiştir. Dünya genelinde OneCoin (2014-2017) ve Bitconnect (2016-2018) gibi milyarlarca dolarlık küresel coin dolandırıcılıkları yaşanmıştır. OneCoin, bir saadet zinciri (Ponzi) olarak yüz binlerce kişiyi sözde kripto para yatırımı vaadiyle dolandırmış; Bitconnect ise yatırımcılara yüksek getiri sözü veren bir platform olarak büyük bir piramit yapısı oluşturmuş ve sonunda çökmüştür. 2017 yılında ICO (Initial Coin Offering - İlk Coin Arzı) furyasıyla birlikte sayısız proje ortaya çıkmış, ancak bunların bir kısmı gerçekte var olmayan veya sürdürülemez vaatlerle yatırım toplayan sahte projelere dönüşmüştür. 2021 yılındaki kripto para yükseliş döneminde ise özellikle “rug pull” denen vakalar (bir kripto projesinin geliştiricilerinin aniden ortadan kaybolarak yatırımcı fonlarını alması) ve pump-and-dump tarzı manipülasyonlar ciddi boyutlara ulaştıwired.comwired.com. Blockchain analiz firması Chainalysis’in verilerine göre, 2021 yılında kripto para dolandırıcılık gelirlerinin %37’sini rug pull vakaları oluşturmuştu; bu oran bir önceki yıl sadece %1’diwired.comwired.com. Bu istatistik, coin dolandırıcılığı yöntemlerinin ne kadar hızlı evrimleştiğini göstermektedir.
Türkiye’de de kripto para dolandırıcılıklarının geçmişi, global trendlere paralel şekilde gelişmiştir. İlk büyük vakalardan biri, 2018’de patlak veren Turcoin vakası oldu. “Türkiye’nin yerli Bitcoin’i” sloganıyla Kocaeli merkezli bir girişim olarak tanıtılan Turcoin, aslında bir saadet zinciri üzerine kuruluydu. Yatırımcılara yerli dijital paraya ortak olma ve %40’lara varan kar payı vaadiyle yaklaşıldı; sonuçta 16 binden fazla kişi yaklaşık 1 milyar TL dolandırıldı ve Turcoin’in kurucuları hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla davalar açıldıpatronlardunyasi.cominternethaber.com. Benzer dönemde, klasik bir ponzi oyunu olan ancak kripto para temelli olmadığı halde kamuoyunda sıkça kripto çağrışımıyla anılan Çiftlik Bank olayı yaşandı; binlerce kişiden topladığı paralarla kayıplara karışan organizatör, daha sonra teslim olsa da mağdurların büyük bölümü zararla kaldı.
Özellikle 2020’lerin başında Türkiye’deki en sansasyonel kripto dolandırıcılığı olayı, İstanbul merkezli kripto borsa platformu Thodex’in çöküşüdür. Nisan 2021’de Thodex borsasının faaliyetlerini aniden durdurup kurucusu Faruk Fatih Özer’in yurt dışına kaçması, binlerce yatırımcıyı şok etti. Medyada Özer’in beraberinde 2 milyar dolar değerinde kripto para ile kaçtığı iddiaları yer aldıwired.com. Thodex skandalı, hem Türkiye’de hem dünyada manşetlere taşındı ve “Türkiye’nin en büyük kripto vurgunu” olarak anıldıwired.com. Bu olay, kripto paralara duyulan güvene büyük darbe vururken, Türkiye’de kripto para piyasasının denetimsizliğine dair tartışmaları alevlendirdi. 2023 yılında Arnavutluk’ta yakalanarak Türkiye’ye iade edilen Faruk Fatih Özer, yargılama sonucunda 11.196 yıl hapis cezasına çarptırıldıeuronews.com. Binlerce yıla varan cezalar, Türk Ceza Kanunu’nda her bir mağdur için ayrı ceza hesaplanmasından kaynaklanmaktadır ve bu, söz konusu dolandırıcılıkta mağdur sayısının büyüklüğünü göstermektedir.
Özetle, coin dolandırıcılığı kısa geçmişine rağmen hem dünya genelinde hem de Türkiye’de büyük yol katetmiş, farklı yöntemlerle milyonlarca insanı etkilemiştir. Aşağıda bu dolandırıcılıkların en yaygın türlerini ve yöntemlerini daha ayrıntılı ele alacağız.
Coin Dolandırıcılığı Türleri ve Yöntemleri
Kripto para dünyasında karşılaşılan dolandırıcılıkların çeşitli yüzleri vardır. En yaygın coin dolandırıcılığı türlerini şu başlıklar altında toplayabiliriz:
Ponzi Şemaları ve Piramit Sistemleri
Ponzi şeması, yeni katılımcılardan gelen parayla önceki katılımcılara ödeme yaparak sürdürülen, sürdürülemez bir saadet zinciri modelidir. Kripto para alanında Ponzi düzeni, genellikle yatırımcılara garantili yüksek getiri vaadiyle başlar. Dolandırıcılar, ilk aşamada sisteme dahil olanlara vaat ettikleri kazançları öder gibi yaparak güven kazanır ve böylece bu kişiler aracılığıyla yeni yatırımcılar çekilir. Aslında ödenen kazançlar, herhangi bir gerçek kârın sonucu değil, yeni gelenlerin paralarıdır; sistem yeterince yeni üye bulamadığında veya dolandırıcılar yeterli parayı topladığında çöküş kaçınılmazdır.
Kripto Ponzi şemalarına örnek olarak global ölçekte Bitconnect vakası verilebilir. Bitconnect, sahip olduğu kripto para birimini (BCC) satın alanlara günlük yüksek faiz getirisi vaat ediyordu. İlk etapta bazı yatırımcılar ödemelerini aldı ancak sistem büyüdükçe 2018 yılında çöktü ve birçok kişi yatırdığı parayı kaybetti. Benzer şekilde OneCoin adlı sözde kripto para, dünya genelinde yüz binlerce kişiyi ağına çekerek yaklaşık 4 milyar dolarlık bir vurgun yaptı; ancak gerçekte bir blockchain’i veya piyasa değeri olmayan bu sahte coin bir Ponzi düzeniydi. Türkiye’deki Turcoin örneği de benzer bir piramit yapı olup, “yerli coin” söylemiyle binlerce kişiyi dolandırdıpatronlardunyasi.com.
Ponzi tipi coin dolandırıcılığında dolandırıcıların önemli bir stratejisi, güvenilirlik algısı yaratmaktır. Bu amaçla lüks ofisler, şatafatlı etkinlikler, ünlü isimlerle fotoğraflar veya sponsorluklar kullanarak bir imaj inşa ederler. Örneğin, uluslararası bir Ponzi platformu olan OmegaPro, ilk katılımcılara bir süre yüksek kazanç dağıttıktan sonra küresel ölçekte büyüdü ve Dubai’de eski futbol yıldızlarının katıldığı turnuvalar bile organize ederek prestijli bir şirket görüntüsü vermeye çalıştıduvarenglish.com. Ancak bu tip organizasyonlar ne kadar görkemli olursa olsun, altta yatan iş modeli yeni para girdisi olmadan ayakta kalamayacak bir saadet zinciridir. Yatırımcılara sürekli ve riskiz gelir vaat edilmesi, genellikle bir alarm işareti olarak görülmelidir.
Ponzi şemalarının blockchain teknolojisi açısından dikkat çeken yönü, bazı durumlarda dolandırıcıların kendi token’larını yaratmalarıdır. Örneğin Ponzi yapısındaki bir proje, bir akıllı sözleşme platformunda (Ethereum gibi) kolaylıkla kendi kripto parasını çıkararak bunu dağıtabilir. Teknik olarak bir token yaratmak birkaç dakikalık iştir; asıl mesele bu tokene yapay bir değer ve talep görünümü kazandırmaktır. Dolandırıcılar sık sık hazırladıkları sahte beyaz kâğıtlar (whitepaper) ve teknik jargonu kullanarak, sanki devrim niteliğinde bir proje geliştiriyorlarmış izlenimi verirler. Mağdurlar, projeyi ve ekibini yeterince araştırmadığında veya vaat edilen getirinin cazibesine kapıldığında, bu sahte token’lara gerçek para (örneğin Bitcoin, Ethereum veya fiat para) yatırırlar. Sonuçta dolandırıcılar yeterli fonu toplayınca ortadan kaybolur veya token’ın fiyatını sıfıra düşürecek hamleler yaparlar.
Sahte Coin Arzları (ICO Dolandırıcılığı)
ICO (Initial Coin Offering), kripto para dünyasında bir projenin finansman sağlamak için kendi token’ını ilk kez halka arz etmesi anlamına gelir. 2017’de ICO konsepti çok popüler hale gelmiş, birçok girişim meşru veya gayrimeşru yollardan ICO yaparak yatırım toplamıştır. Sahte coin arzı dolandırıcılığı, gerçekte sağlam bir iş planı veya teknolojiye dayanmayan, yalnızca yatırımcılardan para toplamak için kurgulanmış coin projelerini ifade eder.
Bu dolandırıcılık türünde, dolandırıcılar genellikle dikkat çekici bir proje fikri ve parıltılı pazarlama materyalleri ile ortaya çıkarlar. Sosyal medyada, forumlarda ve kripto topluluklarında yoğun reklam yaparak veya tanınmış kişilere tanıtım yaptırarak güven kazanmaya çalışırlar. Örneğin, bir ICO projesi hayali bir blockchain teknolojisiyle gelecekte devrim yaratacağını iddia edebilir. Yatırımcılara erken katılım karşılığında indirimli token verilir ve projenin gelişimiyle bu token’ların değerinin katlanacağı sözü verilir. Oysa birçok durumda bu projelerin ekibi takma isimlerden oluşur, ortada somut bir ürün yoktur ve toplanan fonlar projenin gelişimine harcanmak yerine doğrudan dolandırıcıların cebine gider.
Sahte ICO’ların teknik açıdan başarısı, büyük ölçüde denetimsizlik ve yasal boşluklardan kaynaklanır. Geleneksel finans piyasalarında halka arz (IPO) yapılabilmesi için kanunen birçok şart ve denetim bulunur; oysa kripto para arzlarında 2017 itibarıyla küresel ölçekte hemen hiçbir düzenleme yoktusinaneroglu.av.tr. Bu durum, dolandırıcıların hayali projelerle para toplamasını kolaylaştırdı. Örneğin, 2017’de Türkiye’de de bazı sahte ICO girişimleri görüldü; teknoloji jargonuna aşina olmayan pek çok kişi, bu projelere inanarak yatırım yaptı. Sonuçta proje ekipleri ortadan kaybolduğunda, ellerinde değersiz dijital token’lar kalan yatırımcılar dolandırıldıklarını anladılar.
Bu tür sahte coin projelerinde bir diğer yöntem de “exit scam” şeklinde gerçekleşmektedir. Proje başlangıçta gerçek bir iş yapıyormuş gibi bir süre faaliyet gösterip yatırım toplamaya devam eder, ardından aniden projeyi sonlandırdığını duyurarak veya hiçbir açıklama yapmadan ekipçe kayıplara karışarak çıkış yapar. Özellikle 2018 sonrası dönemde birçok ICO projesi bu şekilde exit scam ile sonlandı. Teknik olarak bakıldığında, ICO dolandırıcılığı yapanlar bazen akıllı sözleşmelerde arka kapılar bırakmakta, bazen de token dağıtımını manipüle ederek piyasa fiyatını şişirmektedir. Yatırımcılar, böyle bir sahte projeye karşı korunmak için, projenin arkasındaki ekibin geçmişini, projenin uygulanabilirliğini, açık kaynak kodlu olup olmadığını ve topluluk geri bildirimlerini çok iyi değerlendirmelidir.
Sahte Kripto Para Borsaları ve Platformları
Kripto para ekosisteminde dolandırıcılığın bir diğer boyutu, sahte borsa platformları ve aracı hizmetler üzerinden gerçekleşir. Bu kapsamda iki temel senaryodan söz edilebilir:
1. Taklit (Phishing) Kripto Borsaları: Dolandırıcılar, kullanıcıların güvendiği bilinen kripto para borsalarının arayüzlerini ve alan adlarını taklit ederek birebir benzer web siteleri oluştururlarahddurakhukuk.comahddurakhukuk.com. Örneğin gerçek borsanın alan adı “binance.com” ise dolandırıcı “bınance.com” gibi gözden kaçabilecek bir URL alarak sahte siteyi yayınlar. Kullanıcılar farkında olmadan bu sahte siteye girdiklerinde, giriş bilgilerini veya API anahtarlarını girerler ve böylece dolandırıcıların eline geçirirler. Bu oltalama (phishing) yöntemiyle dolandırıcılar, kullanıcıların gerçek borsadaki hesaplarına erişim sağlayıp varlıklarını kendi cüzdanlarına transfer edebilirahddurakhukuk.comahddurakhukuk.com. Benzer şekilde, e-posta veya SMS ile gönderilen sahte borsa giriş linkleri, sosyal medyada yayılan “hediye kripto” dolandırıcılık linkleri de kullanıcıları taklit sitelere yönlendirerek şifrelerini çalmayı hedefler. Teknik olarak bakıldığında phishing, kripto alanında en çok bireysel kullanıcıları hedefleyen bir tuzaktır ve genellikle kullanıcıların dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucunda başarılı olur. Bu yüzden, kripto para işlemlerinde kullanılan web sitelerinin URL’lerini, SSL sertifikalarını ve resmi uygulamalarını dikkatle kontrol etmek hayati önem taşır.
2. Sahte veya Güvensiz Kripto Borsa Uygulamaları: Bazı dolandırıcılar ise doğrudan kendi borsa platformlarını kurarak kullanıcı çekmeyi başarırlar. Bu platformlar başlangıçta gerçek bir borsa gibi işlem yapmaya izin verir, hatta bazen bir süre sorunsuz çalışıp kullanıcı güveni kazanırlar. Kullanıcılar bu borsalara itibari para veya kripto para yatırır ve alım satım yaparlar. Ancak kritik bir anda –ki bu genellikle platform sahiplerinin yeterli miktarda kullanıcı varlığı topladığında olur– borsa faaliyetlerini durdurur, para çekme işlemlerini askıya alır ve yöneticiler tüm fonlarla ortadan kaybolur. Thodex örneği bu kapsamdadır: Thodex aslında gerçek bir kripto para borsası olarak faaliyet göstermiş, birçok kullanıcıya hizmet vermiş ancak en sonunda bir exit scam (çıkış dolandırıcılığı) ile kullanıcı bakiyelerini çalarak kapanmıştırwired.com. Bir diğer benzer vaka, 2021’de faaliyetini durduran Vebitcoin isimli borsadır; Muğla merkezli bu borsa da ödeme güçlüğünü bahane ederek işlemleri durdurmuş ve sonrasında yöneticileri hakkında soruşturma başlatılmıştır.
Sahte kripto para borsalarının bir türü de, danışmanlık veya arbitraj vaadiyle çalışan platformlardır. Örneğin, “yüksek kazançlı kripto danışmanlığı” sunduğunu iddia eden web siteleri ve mobil uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu platformlar kullanıcılara, onların adına kripto para ticareti yaparak kısa sürede yüksek kâr sağlayacaklarını vaat ederler. Başlangıçta kullanıcıdan sisteme bir miktar para yatırması istenir; belki ilk birkaç gün küçük kazançlar gösterilerek güven pekiştirilir. Ardından kullanıcı daha büyük meblağlar yatırdığında, dolandırıcı platform o parayla birlikte kayıplara karışabilir. Türkiye’de 2022 yılında İstanbul merkezli 6 ilde yapılan bir operasyonda, kripto para danışmanlığı vaadiyle çok sayıda kişiyi dolandıran 22 şüpheli yakalanmıştıraa.com.tr. Bu, sahte borsa veya yatırım platformlarının ne denli çeşitli kılıflar altında karşımıza çıkabileceğini gösteren bir örnektir.
Teknik açıdan, sahte kripto platformları çoğunlukla kullanıcı fonlarını soğuk cüzdanlarda tutarak izlerini kaybettirmeye çalışır. Kullanıcılar merkezi bir platforma para gönderdiğinde, o paranın kontrolü tamamen platform sahibine geçer. Eğer bu kişi kötü niyetliyse, fonları kendi şahsi cüzdanlarına çekip platformu kapatabilir. Blockchain’in şeffaf yapısı sayesinde bu transferler herkesçe görülebilse de, fonların izini sürmek ve hukuki olarak geri almak son derece zordur (özellikle de anonimlik araçları veya yurt dışı hesaplar kullanılmışsa). Bu nedenle, kripto para alım satımında güvenilirliği kanıtlanmış, regülasyonlara tabi borsaların tercih edilmesi ve yüklü miktarları çevrimdışı kişisel cüzdanlarda tutmak önemlidir.
Pump-and-Dump (Pompalama ve Boşaltma) Taktikleri
Pump and Dump, aslında geleneksel hisse senedi piyasalarından beri bilinen bir manipülasyon yöntemidir. Kripto para dünyasında da sıkça görülmeye başlanmıştır. Bu yöntemde, dolandırıcı ya da manipülatör gruplar belirli düşük hacimli bir kripto para birimini (çoğunlukla yeni çıkmış veya değersiz bir “altcoin”i) hedef seçer. Önce gizlice bu coin’den düşük fiyattan yüklü miktarda satın alırlar. Ardından koordineli bir şekilde pump (fiyat pompalama) aşamasına geçilir: Sosyal medya platformlarında, Telegram/WhatsApp gruplarında veya forumlarda bu coin hakkında abartılı olumlu söylentiler yayılır. Örneğin “X coin çok yakında büyük bir borsada listelenecek, 10x yapacak” gibi söylentiler kasıtlı olarak dolaştırılır veya ünlü birinin ismiyle sahte paylaşımlar yapılır. Bu yapay talep ve beklenti ortamında, birçok bilinçsiz yatırımcı fiyat yükselirken trene atlamaya çalışır ve coin’i satın alır.
Fiyat, manipülatörlerin istediği düzeye gelince dump (boşaltma) safhası başlar: Önceden ucuza stoklayan dolandırıcılar, ellerindeki coin’leri şişmiş fiyattan piyasaya satmaya başlarlar. Yoğun satışla birlikte fiyat aniden düşüşe geçer. Tepe fiyattan alım yapmış küçük yatırımcılar panikle satışa kalkışsa da artık alıcı bulamaz veya çok daha düşük fiyattan satabilirler. Sonuç olarak birkaç kişi hariç herkes zarar eder; “pompalama”yı organize edenler yüksek kârla çıkarken, geç kalan geniş kitle elinde değersizleşmiş coinlerle kalır.
Pump-and-dump, teknik olarak bakıldığında piyasa manipülasyonudur. Blockchain şeffaf olsa bile, piyasadaki hareketlerin ardındaki kişileri tespit etmek zordur çünkü genellikle birçok farklı hesap ve koordinasyon kanalı kullanılır. Bu tip manipülasyonlar çoğunlukla düzenlenmemiş veya merkeziyetsiz piyasalarda gerçekleşir. Örneğin, merkezi büyük borsalarda aşırı fiyat oynaklığı fark edilirse işlem durdurma gibi önlemler alınabilir; ancak merkeziyetsiz borsalarda ya da küçük çaplı platformlarda denetim azdır. Türkiye’de de özellikle 2021 kripto rallisi sırasında birçok kişi Telegram üzerinden kurulan “pump grupları”na katılmış, bazı küçük hacimli Türk token’larında benzer manipülasyonlar yaşanmıştır. Dogecoin gibi mizahi amaçla çıkmış bir kripto para biriminin dahi, sosyal medyada estirilen hype sonucu astronomik değerlenip sonra sert düşüşler yaşaması, pump-dump dinamiklerinin ne kadar güçlü olabildiğini gösterir (gerçi Dogecoin olayı bir organize dolandırıcılık değil, kitlesel bir spekülasyon örneğidir).
Pump-dump eylemlerinin hukuki karşılığı net olmasa da, bu eylemleri organize edenler dolandırıcılık veya piyasa manipülasyonu kapsamında sorumlulukla karşılaşabilir. Ancak kripto piyasalarının regülasyon eksikliği nedeniyle, mağdurlar genelde hukuki yollara başvurmakta zorlanmaktadır. Bu nedenle, özellikle sosyal medyada gördükleri “bir coin alınacak kesin yükselecek” gibi tüyolara karşı yatırımcıların çok temkinli olması gerekir. Bir kripto varlığın fiyatı kısa sürede inanılmaz oranlarda yükseliyorsa, altında doğal bir gelişme (ortaklık haberi, teknik güncelleme gibi) olup olmadığı araştırılmalı; sırf başkası kazanıyor diye korkuya kapılıp (FOMO - “fear of missing out”) hesapsız alım yapılmamalıdır.
Blokzincir ve Kripto Varlıklar Açısından Teknik Açıklamalar
Coin dolandırıcılıklarının anlaşılması için biraz da blokzincir teknolojisi ve kripto varlıkların teknik yapısı açısından bakmak faydalı olacaktır. Kripto para dolandırıcıları, bu teknolojinin bazı özelliklerini kendi lehlerine kullanabilmektedir:
Anonimlik ve İzlenebilirlik: Bitcoin ve benzeri kripto paralarda işlemler şeffaf olarak blokzincire yazılır, ancak kullanıcı kimlikleri anonim (ya da daha doğrusu pseudonymous, takma adlı) kalır. Dolandırıcılar, elde ettikleri kripto varlıkları farklı cüzdanlar arasında zincir üzerinde dolaştırarak veya mixing (karıştırma) servisleri kullanarak izlerini sürmeyi zorlaştırabilirler. Örneğin yukarıda bahsettiğimiz İstanbul merkezli bir dolandırıcılık şebekesi, Türkiye’de mağdurlardan topladığı yasa dışı kazancı Kamboçya merkezli bir kripto borsasındaki hesaplara aktararak takibi zorlaştırmaya çalışmıştıraa.com.traa.com.tr. Blokzincir üzerindeki her hareket izlenebilir olsa da, kimin kontrolünde olduğu net olmadığı için kolluk kuvvetleri açısından bu, ciddi bir teknik takip ve uluslararası iş birliği gerektiren bir süreçtir.
Geri Döndürülemez İşlemler: Kripto para transferleri yapıldığında, bu işlemler merkezi bir otorite tarafından durdurulamaz veya iptal edilemez. Örneğin, bir dolandırıcıya kendi rızanızla Ethereum gönderdiyseniz, bunu bir bankayı arayıp işlemi durdurur gibi geri almanız mümkün değildir. Bu özellik, kripto paraların güvenliği için avantaj iken dolandırıcılıkta dezavantaj haline gelir; çünkü mağdur hatasını anladığında genellikle çok geç olur. Dolandırıcılar özellikle bu geri döndürülemezliği bildikleri için, kurbanları aceleyle transfer yapmaya yönlendirir (“fırsatı kaçırma, hemen gönder” tarzı baskılar yaparlar).
Akıllı Sözleşmeler ve Teknik Kandırmacalar: Bazı dolandırıcılıklar, akıllı sözleşmeler üzerinden teknik kandırmacalar içerir. Örneğin DeFi (merkeziyetsiz finans) platformlarında faaliyet gösteren bir dolandırıcı, bir likidite havuzu oluşturup kullanıcıları yüksek getiriyle çekebilir ancak akıllı sözleşmeye gizlenmiş bir fonksiyonu kullanarak havuzdaki tüm fonları kendi hesabına çekebilir (rug pull). Teknik bilgisi sınırlı yatırımcılar, böyle bir arka kapıyı denetleyecek donanıma sahip olmadığından kurban olabilirler. Yine NFT alanında, sahte akıllı sözleşmelerle “mint” işlemi yaptırıp kullanıcı cüzdanına erişim sağlayan kötü amaçlı kodlar görülebilmektedir.
Token Üretme Kolaylığı: Herhangi biri basit araçlarla yeni bir kripto para token’ı üretebilir. Bu, yenilik ve girişimcilik için olumlu bir özellik olsa da dolandırıcılarca suistimal ediliyor. Örneğin dolandırıcı, kendi çıkardığı bir tokene likidite ekleyip 1 dolardan işlem görmesini sağlayabilir, sonra bu token için sahte haberler yayarak fiyatını 10 dolara çıkarabilir. Ancak token’ın ardında gerçek bir değer olmadığı için, dolandırıcılar suni fiyatı görünce tüm ellerindeki token’ları satar ve geriye likiditesiz, değersiz bir varlık kalır. Bir token’ın herhangi bir borsada listelenmiş olması dahi onun güvenilir olduğunu garanti etmez; bu nedenle yatırımcıların yeni çıkan projelere ve coin’lere çok daha eleştirel yaklaşması gerekir.
Cüzdan Güvenliği ve Siber Saldırılar: Coin dolandırıcılığı sadece sosyal mühendislikle değil, bazen siber saldırılarla da yapılır. Örneğin dolandırıcılar, kullanıcıların bilgisayarlarına trojan virüsleri bulaştırarak onların kripto cüzdanlarındaki özel anahtarları çalmayı hedefleyebilir. Ya da mobil uygulama mağazalarına popüler kripto cüzdanlarının taklit uygulamalarını yükleyerek, kullanıcıların bu sahte uygulamalara giriş bilgilerini girmesini sağlayabilirlersinaneroglu.av.trsinaneroglu.av.tr. Bu yönüyle bakıldığında coin dolandırıcılığı, klasik dolandırıcılık ile bilişim suçu (örneğin bilişim sistemine yetkisiz girme veya zararlı yazılım yayma) eylemlerinin kesişiminde de olabiliyor. Mağdurlar, genellikle kendilerinden habersiz şekilde gerçekleşen böyle teknik dolandırıcılıkların farkına vardıklarında, varlıkları çoktan başka hesaplara transfer edilmiş oluyor.
Yukarıdaki teknik unsurlar, kripto para dolandırıcılıklarını klasik finans dolandırıcılıklarından ayıran noktaları vurgular. Hem kullanıcıların hem de düzenleyici kurumların, bu teknik ince noktaları anlaması ve ona göre önlem alması önem arz eder.
Mağdur Psikolojisi ve Toplumsal Etkileri
Coin dolandırıcılığına maruz kalan bireylerin yaşadığı psikolojik süreç ve bu olayların toplumda yarattığı etkiler, konunun bir diğer önemli boyutudur. Mağdur psikolojisi, genellikle birkaç evreden geçer:
Cazibe ve İnanç Evresi: Mağdurlar çoğu zaman dolandırıcılığa kanmadan önce, sunulan fırsata gerçekten inanmaktadır. Dolandırıcıların profesyonelce hazırladığı yalanlar, mağdurların duygularını hedef alır. Örneğin, maddi sıkıntıda olan veya kısa yoldan zengin olma hayali kuran bir kişi, karşısına çıkan “ayda %30 kazanç garantili kripto yatırımı” vaadine karşı doğal bir çekim hisseder. Açgözlülük (greed) ve FOMO (fırsatı kaçırma korkusu) duyguları bu evrede yoğun yaşanır. Dolandırıcılar da bu duyguları besleyecek şekilde iletişim kurar, örneğin “Bu fırsat bir daha ele geçmez, herkes kazanıyor sen de katıl” gibi telkinlerle mağduru hızlı karar almaya iter.
Şüphe ve Reddetme Evresi: Bazı mağdurlar dolandırıldıklarını anlamaya başladıklarında bile bunu kendilerine itiraf etmekte zorlanır. Özellikle Ponzi şemasına bir yakını aracılığıyla girmiş olanlar, sevdiklerinin de kandırılmış olabileceğini kabullenmek istemeyebilir. Bu nedenle, ilk ufak işaretler belirdiğinde (örneğin söz verilen ödemenin gecikmesi) dolandırıcılara bahaneler üreterek inanmaya devam edebilirler. Bilişsel uyumsuzluk teorisi uyarınca, kişi yaptığı yatırımın hata olduğunu kabul etmek yerine, bir süre daha sistemin düzeleceği umuduna sarılabilir.
Şok ve Öfke Evresi: Dolandırıcılık açıkça ortaya çıktığında (platform kapanır, dolandırıcı ortadan kaybolur veya polis basınına yansır), mağdur genellikle bir şok yaşar. Büyük miktarda para kaybedenlerde travma belirtileri bile görülebilir. Ardından yoğun bir öfke duygusu gelişir – hem dolandırıcılara karşı, hem de bazen kendine karşı (kendi saflığına kızma). Bu evrede mağdurlar başkalarını suçlama eğiliminde de olabilir, örneğin “Beni bu işe sokan arkadaşıma nasıl güvendim?” şeklinde.
Utanç ve İçine Kapanma Evresi: Birçok dolandırıcılık mağduru, toplum içinde durumunu paylaşmaktan çekinir. Dolandırılmış olmanın getirdiği bir utanç duygusu vardır; çevresindekilerin kendisini saf, cahil veya açgözlü olarak yargılayacağından korkar. Bu nedenle bazı mağdurlar sesini çıkarmadan oturmayı, olayı unutmaya çalışmayı seçer. Nitekim yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de dolandırıcılık mağdurlarının sadece üçte biri resmi makamlara şikayette bulunuyor, geri kalanı sessiz kalmayı tercih ediyorglobalinitiative.netglobalinitiative.net. Mağdurlar konuşmadıkça, dolandırıcıların aynı yöntemle yeni kurbanlar bulması kolaylaşabiliyor.
Kabullenme ve Ders Alma Evresi: Zamanla bazı mağdurlar durumu kabullenip hayatlarına devam ederken, kimileri mücadele yolunu seçer. Kabullenenler kayıplarını bir ders olarak görüp bir daha benzer tuzaklara düşmemeye çalışır. Mücadele edenler ise hukuki yollara başvurup haklarını aramaya girişir, diğer mağdurlarla iletişim kurarak toplu hareket etmeye çalışır.
Toplumsal açıdan coin dolandırıcılıklarının etkisi oldukça olumsuz ve çok yönlüdür. Birincisi, geniş kitlelerin maddi zarara uğraması söz konusudur. Hayat birikimini kaptıran, evini arabasını satıp dolandırıcılara veren insan hikayeleri ne yazık ki haberlerde sıkça yer almaktadır. Bu durum, aile içi sorunlara, boşanmalara, intiharlara kadar varabilen dramatik sonuçlar doğurabilir. İkincisi, toplum genelinde güven erozyonu yaşanır. Kripto para teknolojisi aslında nötr bir yenilik iken, dolandırıcılık hadiseleri nedeniyle halkın gözünde “Bitcoin eşittir dolandırıcılık” gibi yanlış genellemeler oluşabilir. Nitekim Thodex olayı sonrası Türkiye’de kripto paraya mesafeli yaklaşan kesim büyümüştür. Bu da teknolojik gelişmelerin benimsenmesini yavaşlatabilir.
Üçüncü bir etki, yasal ve düzenleyici adımlara toplum desteğinin artmasıdır. Mağdurlar ve genel kamuoyu, benzeri olayların engellenmesi için devletten ve düzenleyici kurumlardan adım atmasını bekler hale gelir. Bu kamuoyu baskısı sonucu Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve diğer kurumlar kripto sektörüne yönelik denetimleri sıklaştırabilir, yeni yasalar çıkarılması gündeme gelebilir. Örneğin coin dolandırıcılığı vakaları arttıkça, kripto para hizmeti veren borsalar için lisanslama veya asgari sermaye şartı getirilmesi gibi talepler dile getirilmeye başlanmıştır.
Son olarak, coin dolandırıcılıkları toplumsal farkındalığın artması için acı tecrübeler de olsa bir fırsat yaratır. Medyaya yansıyan her dolandırıcılık haberi, aslında daha geniş kitleleri uyandırır. İnsanlar çevrelerinde bu tür olaylar yaşandıkça, “ben de kandırılabilirim” gerçeğiyle yüzleşip finansal okuryazarlık ve teknoloji okuryazarlığı konusunda kendilerini geliştirmeye yönelebilirler. Elbette ideal olan, bu farkındalığın mağdur olmadan önce kazanılmasıdır.
Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde Hukuki Değerlendirme
Kripto para yoluyla işlenen dolandırıcılıklar, Türk hukuku açısından yeni bir olgu olmakla birlikte, mevcut kanunlar çerçevesinde cezalandırılabilmektedir. Türkiye’de henüz kripto paralarla ilgili özel bir yasal düzenleme veya bunları doğrudan tanımlayan bir mevzuat maddesi bulunmamaktadırsinaneroglu.av.tr. Bu durum, kripto paraların hukuki statüsünü gri bir alanda bıraksa da dolandırıcılık fiilini suç olmaktan çıkarmaz. Coin dolandırıcılığı yapan kişiler, eylemlerinin niteliğine göre Türk Ceza Kanunu’nda tanımlı çeşitli suçlardan sorumlu tutulabilir:
Dolandırıcılık Suçu (TCK 157-158): Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesi basit dolandırıcılık suçunu düzenler ve “hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına, kendine veya bir başkasına haksız menfaat sağlama” fiilini cezalandırır. Coin dolandırıcılığı vakalarının çoğu bu tanıma uyar; zira dolandırıcılar hileli davranışlarla (yalan vaatler, sahte platformlar vb.) mağdurları aldatıp kendilerine çıkar sağlamaktadır. Eğer suç, kanunun 158. maddesinde sayılan nitelikli hallerden biriyle işlenmişse ceza daha da ağırlaşır. Nitelikli dolandırıcılık hallerine örnek olarak, suçun bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmesi, kamu kurumlarının araç olarak kullanılması, basın ve yayın araçlarının kullanılması, insanların dini inançlarının istismar edilmesi gibi durumlar verilebilir. Coin dolandırıcılığında özellikle bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle dolandırıcılık hükmü uygulanır. İnternet üzerinden, elektronik platformlar vasıtasıyla yapıldığı için bu suçlar nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirilir ve 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile ağır adli para cezası öngörülür. Örneğin Turcoin davasında da suçun bu kapsamda olduğu iddiasıyla failler hakkında her bir mağdur için ayrı cezalar istenmiştirmilliyet.com.tr. Bu tür davalarda mağdur sayısı çok olduğu için, mahkemeler toplamda binlerce yılı bulan hapis cezaları verebilmektedir (Thodex kararında görüldüğü gibi).
Bilişim Suçları ve Diğer Suçlar: Bazı coin dolandırıcılığı vakaları, aynı zamanda TCK 243 ve 244’te tanımlanan bilişim sistemine girme, sistemi engelleme/bozma gibi suçları da içerir. Örneğin bir dolandırıcı, mağdurun bilgisayarına zararlı yazılım gönderip cüzdan bilgilerini çaldıysa, hem hırsızlık/dolandırıcılık hem de bilişim sistemine yetkisiz müdahale suçlarını işlemiş olacaktır. Keza kripto paraların çalınması eğer teknik olarak bir “hırsızlık” fiiliyle (örn. özel anahtarın çalınması suretiyle cüzdandan para çekilmesi) gerçekleşmişse, TCK 141 ve devamındaki hırsızlık suçları devreye girebilir. Ancak uygulamada, mağdurların rızasıyla kandırılarak para gönderilmesi daha yaygın olduğu için dolandırıcılık hükümleri esas alınmaktadır.
Suçun Örgütlü İşlenmesi: Büyük kripto para dolandırıcılıkları çoğunlukla tek kişinin değil, bir suç örgütünün işidir. Türk Ceza Kanunu’nda suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu (TCK 220) ayrıca cezalandırılmaktadır. Nitekim Thodex vakasında da yargılananlar arasında şirket yöneticilerinin yanı sıra aile üyeleri ve çalışanlar da olup, örgütlü bir eylem olarak değerlendirildi. Eğer dolandırıcılık örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmişse, bu da cezada artırım sebebidir.
Mal Varllığına Karşı Suçlar ve Kara Para Aklama: Dolandırıcılık sonucunda elde edilen kripto varlıklar genelde hemen elden çıkarılıp başka varlıklara dönüştürülmeye çalışılır. Bu noktada suçtan elde edilen gelirle ilgili aklama suçu (TCK 282) devreye girebilir. Örneğin dolandırıcılar kripto paraları yurtdışına transfer edip orada nakde çeviriyorsa veya paravan şirketler aracılığıyla meşru görünüm vermeye çalışıyorsa, bu fiiller ayrıca kara para aklama kapsamında yargılanabilir. İçişleri Bakanlığı’nın 2024’te düzenlediği SİBERGÖZ-42 operasyonunda, uluslararası ölçekte 1 milyar dolarlık kripto dolandırıcılık gelirinin paravan şirketler ve kripto transferleriyle aklandığı tespit edilmiş ve bu kapsamda 127 şüpheli yakalanmıştıricisleri.gov.tricisleri.gov.tr.
Özetle, mevcut Türk Ceza Kanunu hükümleri coin dolandırıcılığına karışan failleri cezalandırmaya imkan tanımaktadır. Dolandırıcılık suçunun niteliğine göre 1 yıldan 5 yıla (basit dolandırıcılık) veya 3 yıldan 10 yıla (nitelikli dolandırıcılık) kadar hapis cezaları öngörülmüştür ve mağdur sayısı arttıkça bu cezalar katlanarak uygulanır. Ancak hukuki süreçlerin etkinliği, delillerin toplanmasına ve faillerin yakalanmasına bağlıdır. Kripto paraların sınır aşan doğası gereği, uluslararası iş birliği olmazsa birçok dolandırıcı yakalanamayabilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası uyarınca Türk vatandaşları yabancı ülkelere iade edilmediğinden, bazı yabancı kripto dolandırıcılarının Türkiye’ye yerleşip vatandaşlık aldığı durumlar bile görülmektedirglobalinitiative.netglobalinitiative.net. Bu da hukuki boyuta farklı bir zorluk katmanı eklemektedir. Sonuç olarak, hukuken coin dolandırıcılarına ciddi yaptırımlar öngörülse de önleyici tedbirlerin ve bilinçlendirmenin önemi, cezalandırmadan daha da ön plana çıkmaktadır.
Mağdurların Şikayet ve Tazmin Yolları
Coin dolandırıcılığı mağduru olmuş bir kişinin, hak arama ve zararını telafi etme konusunda atabileceği adımlar sınırlı da olsa mevcuttur. Türkiye’de dolandırıcılık mağduru iseniz yapabilecekleriniz şunlardır:
Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunma: Bir kripto para dolandırıcılığına uğradığınızı düşünüyorsanız, öncelikle en yakın Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak suç duyurusunda bulunmalısınız. Türk hukukunda dolandırıcılık suçu, şikayete tabi olmayan (re’sen kovuşturulan) bir suçtur; bu nedenle savcılık yeterli şüpheyi gördüğünde soruşturma açacaktır. Yine de mağdurun başvurusu soruşturmayı tetiklemek ve detayları sunmak açısından önemlidir. Suç duyurusunda, uğradığınız zararı, dolandırıcılığın nasıl gerçekleştiğini, varsa dolandırıcı veya platform hakkındaki bilgilerinizi olabildiğince ayrıntılı şekilde anlatmalısınız. Mümkünse elinizdeki delilleri (örn. dekontlar, mesaj yazışmaları, ekran görüntüleri, e-posta yazışmaları) eklemelisiniz. Özellikle siber suçlarla ilgili konularda, İstanbul Emniyeti Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü gibi birimler uzmanlaşmıştır ve savcılık bu birimlere talimat vererek gerekli dijital izleri toplatabilir.
Toplu Dava ve İhbarlar: Eğer dolandırıcılık çok sayıda kişiyi etkilediyse, mağdurlar birlikte hareket edebilir. Örneğin bir Telegram grubu kurup tüm mağdurları orada toplayarak bilgi paylaşımı yapmak, birlikte suç duyurusunda bulunmak etkili olabilir. Sesinizi duyurmak adına medya ile iletişime geçip haber olmasını sağlamak da kolluk kuvvetlerinin dikkatini çekebilir. Nitekim Thodex vakasında mağdurlar topluca seslerini duyurmuş ve geniş çaplı soruşturma açılmasında bu birlikteliğin etkisi olmuştur.
Hukuki Danışmanlık Alma: Kripto para hukuku henüz yeni bir alan olsa da bu konularda deneyimli avukatlar bulunmaktadır. Bir kripto para avukatına danışmak, haklarınızı ve izlenecek yolları doğru anlamak için faydalı olacaktır. Avukatlar hem ceza soruşturması sürecinde mağdur vekili olarak süreci takip edebilir hem de gerekirse hukuki olarak tazminat davası açmanıza yardımcı olabilir. Özellikle teknik konularda (örneğin kripto para cüzdan hareketlerinin takibi, yurt dışı borsa yazışmaları vb.) uzman desteği önemli olabilir.
Tazminat ve Medeni Hukuk Yolları: Dolandırıcılık eylemi aynı zamanda bir haksız fiil teşkil ettiğinden, Borçlar Kanunu uyarınca dolandırıcıya karşı tazminat davası açmak mümkündür. Ancak pratikte dolandırıcılık faillerinin yakalanması ve mal varlıklarına erişilebilmesi zor olduğu için, mağdurların doğrudan tazminat elde etmesi nadiren mümkün olur. Örneğin Thodex davasında mahkeme, sanıkların tespit edilebilen mal varlıklarına el koydurup bunların satışıyla mağdurlara ödeme yapılmasına karar verebilir; fakat ele geçirilen varlıklar genelde zararın küçük bir kısmını karşılar. Yine de ceza davasına müdahil olarak katılan mağdurlar, hüküm aşamasında manevi tatmin sağlayabilecekleri gibi, mahkemenin tazminata hükmetmesini de talep edebilirler.
Uluslararası Platformlara Başvurma: Eğer dolandırıcılık yurt dışı merkezli bir platform üzerinden gerçekleştiyse (örneğin yabancı bir kripto borsası ya da ICO projesi), uluslararası hukuki yollar düşünülebilir. Bazı durumlarda, dolandırıcının bulunduğu ülkenin adli makamlarına o ülkenin mağdurlarıyla birlikte toplu dava açmak gerekebilir. Bu elbette masraflı ve karmaşık bir süreçtir. Öte yandan, global dolandırıcılık vakalarında bazı ülkelerin kolluk kuvvetleri ve Interpol işbirliğiyle operasyonlar yapılmaktadır. Örneğin OmegaPro gibi uluslararası dolandırıcılık ağlarının Türkiye’deki mağdurları sayıca az olsa bile, yurt dışındaki büyük soruşturmalar neticesinde Türkiye’de de operasyon yapıldığı görülmüştürduvarenglish.comduvarenglish.com. Bu nedenle, mağdurların yabancı yetkililere de seslerini duyurması (örneğin projede adı geçen ülkenin büyükelçiliğiyle temas gibi) bir opsiyon olabilir.
Sigorta ve Fonlar: Türkiye’de bankacılık sisteminde mevduat sigortası veya Sermaye Piyasası Kurulu nezdinde yatırımcıyı koruma fonu gibi mekanizmalar vardır. Ancak kripto paralar geleneksel finansal enstrüman sayılmadığı için böyle bir devlet güvencesi ya da sigorta mekanizması mevcut değildir. Bazı ülkelerde kripto borsaları kullanıcı varlıklarını sigorta ettirmeye başlamıştır; Türkiye’de de ileride benzeri düzenlemeler olursa mağdurlar kısmen korunabilir. Şu an için, kripto varlıklara dair kayıplar tamamen bireyin kendi riskidir.
Özetle, mağdurların ilk yapması gereken hukuki yolları işletmek ve suçun kayda geçmesini sağlamaktır. Resmi makamlara şikayet etmek, hem kişinin belki ileride zararını tazmin edebilmesi için şart hem de dolandırıcının başkalarını da kandırmasını önlemek adına bir vatandaşlık görevi gibidir. Unutulmamalıdır ki, dolandırıcılık eyleminde para genellikle geri gelmez; ancak en azından fail yakalanır ve cezalandırılırsa bir nebze adalet tecelli etmiş olur. Mağdurların içine kapanmak yerine hak arama yoluna gitmesi, uzun vadede bu tür suçların azalmasına katkı sağlayacaktır.
İstanbul ve Marmara Bölgesi’nden Örnek Olaylar ve Yerel Riskler
İstanbul ve çevresi, Türkiye’nin finans ve teknoloji merkezi olması nedeniyle kripto para kullanımının da en yoğun olduğu bölgedir. Bu durum maalesef coin dolandırıcılarının da Marmara Bölgesi’nde daha aktif olmasına yol açmaktadır. Hem ulusal basına yansımış hem de yerel düzeyde kalmış pek çok vakanın İstanbul ve Marmara ile bağlantılı olduğunu görmekteyiz. Şimdi bazı önemli örnekleri ve bölgesel risk unsurlarını inceleyelim:
Thodex (İstanbul): Yukarıda detaylarını aktardığımız Thodex kripto borsası vakası, merkezinin İstanbul olması ve binlerce İstanbul’lu yatırımcının mağduriyetiyle bu bölgede derin etki yaratmıştır. İstanbul Anadolu Yakası’nda ofisleri bulunan Thodex’in çöküşü sonrası, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne rekor sayıda suç duyurusu yapıldı. Soruşturma kapsamında şirket çalışanları ve yöneticilerine yönelik İstanbul merkezli operasyonlar düzenlendi; şirketin Kadıköy’deki ofisinde aramalar yapıldı. Bu vaka, İstanbul’da kripto sektörü için bir dönüm noktası oldu ve pek çok kişi yatırımlarını yabancı borsalara kaydırdı veya piyasan uzaklaştı. İstanbul, finansal okuryazarlığın görece yüksek olduğu bir metropol olmasına rağmen, hızlı zengin olma hayalinin tuzağına burada da on binlerce kişi düşmüştür.
Turcoin (Kocaeli): Marmara Bölgesi’ndeki Kocaeli ilinde başlamış olan Turcoin saadet zinciri, bölgedeki sanayici ve iş insanlarından da yatırım almış, yerel haberlerde uzun süre gündem olmuştur. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma sonucunda Turcoin’in kurucuları hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla dava açılmıştırmilliyet.com.tr. İlginçtir ki Turcoin olayında, dolandırıcıların yöntemlerinden biri de hemşehrilik ilişkilerini kullanmak olmuştur. Yani bölgedeki insanların birbirini tanıması ve “o bile yatırım yapmış güvenilir” söylemleriyle birçok kişi ikna edilmiştir. Marmara Bölgesi’nin ekonomik olarak aktif ve nüfus yoğunluğu yüksek olması, dolandırıcıların bu tür sosyal ağları kullanarak kısa sürede çok kişiye ulaşmasını kolaylaştırmaktadır.
“Bitcoin Safiye” Olayı (Aydın/Bursa): Her ne kadar Ege Bölgesi’nde (Aydın) gerçekleşmiş olsa da, kamuoyunda “Bitcoin Safiye” olarak bilinen Safiye Gökçe Y. vakasının, mağdurlarından bazılarının Bursa’da bulunması ve zanlının Bursa’da yakalanması nedeniyle Marmara bölgesiyle de bağlantısı vardırmilliyet.com.tr. Safiye Gökçe Y., çevresindeki insanlara kendini başarılı bir kripto para trader’ı olarak tanıtıp 40’dan fazla kişiden 30 milyon TL’ye yakın para toplamış ve bunları kendi hesabına geçirmişti. 2019’da Bursa’da yakalandığında, üzerinde yüklü miktarda para ve dijital varlık bulunmuştu. Bu vaka, kripto para dolandırıcısının sadece büyük şirketler veya platformlar olmasına gerek olmadığını, bireysel düzeyde de “el altından” insanların birbirini dolandırabildiğini göstermiştir. Özellikle Marmara’da büyük şehirlerde, sosyal çevresi geniş kişiler bu tür dolandırıcılıkları yaparken, güven unsuru olarak kendilerini “yerel kripto uzmanı” gibi lanse edebilmektedir.
Siber Dolandırıcılık Şebekeleri (İstanbul): İstanbul polisi, son yıllarda bir dizi siber dolandırıcılık operasyonu gerçekleştirmiştir. Örneğin Mayıs 2025’te İstanbul merkezli 28 ilde yapılan eş zamanlı bir operasyonla, yapay zekâ destekli sahte yatırım siteleri üzerinden yüksek kazanç vaadiyle insanları dolandıran 72 şüpheli yakalanmıştıraa.com.traa.com.tr. Bu şüphelilerin, çağrı merkezi benzeri yapılar kurarak profesyonelce insanları yönlendirdiği ve 21 farklı olayda toplam 65 milyon TL’lik vurgun yaptıkları tespit edilmiştiraa.com.traa.com.tr. Yine bu şebekenin 500 milyon dolar tutarında kripto parayı yurt dışına transfer ettiği anlaşılmıştıraa.com.tr. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi, bu tür operasyonlarla Türkiye’nin en büyük metropolünde faaliyet gösteren teknoloji tabanlı dolandırıcılara karşı aktif mücadele vermektedir. İstanbul’da özellikle finans merkezi olmasının da etkisiyle, dolandırıcılar daha kurumsal yapılara bürünebilmektedir. Örneğin kendilerini “yatırım danışmanlık şirketi” olarak tanıtıp ofis açarak, profesyonel görünümlü elemanlar çalıştırarak güven telkin eden yapılar görülebilmektedir.
İstanbul polisi, Mayıs 2025’te düzenlediği geniş çaplı operasyonda yapay zekâ destekli sahte yatırım platformlarıyla 65 milyon TL dolandırıcılık yapan bir suç şebekesini çökertti. Operasyonda 72 şüpheli gözaltına alınarak adliyeye sevk edildiaa.com.traa.com.tr.
Marmara Bölgesi’nin Risk Profili: Marmara, Türkiye’nin en kalabalık ve ekonomik gücü en yüksek bölgesi olduğundan, finansal yeniliklere ilgi yüksektir. İstanbul, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ gibi illerde kripto para yatırımcıları yoğun olarak bulunmaktadır. Bu da hedef kitlenin genişliği anlamına gelir. Ayrıca İstanbul gibi büyükşehirlerde, insanlar arasındaki güven bağı (küçük yerlerdeki kadar) kuvvetli olmayabilir; dolandırıcılar kalabalık içinde izlerini kaybettirmeye daha müsaittir. Örneğin küçük bir Anadolu kasabasında bir kişi onlarca hemşehrisini dolandırıp kaçsa hemen dikkat çekerken, İstanbul’da benzer bir olayı gerçekleştiren biri, kalabalığa karışıp kaybolabilir ya da çok sayıda kurban farklı ilçelere yayıldığı için mağdurların birbirinden haberi olmayabilir. Bu nedenle Marmara’da örgütlü dolandırıcılık şebekeleri daha rahat at koşturabilir. Nitekim uluslararası dolandırıcıların da İstanbul’u bir üs veya saklanma noktası olarak seçtiğine dair örnekler vardırglobalinitiative.net. Bir diğer risk unsuru, Marmara Bölgesi’nde çeşitli finansal eğitim ve etkinliklerin fazla oluşudur; bu ortamlara sızan kötü niyetli aktörler, kendini yatırım gurusu olarak pazarlayıp insanları etkileyebilir.
Ancak olumlu taraftan bakarsak, İstanbul ve Marmara Bölgesi aynı zamanda Türkiye’nin en büyük medya ve eğitim merkezi olduğundan, farkındalık çalışmaları burada daha etkili yapılabilir. Örneğin İstanbul’da düzenlenen bir kripto para konferansında, emniyet yetkilileri veya uzmanlar coin dolandırıcılığı hakkında uyarılarda bulunduğunda, bu mesaj ülke geneline yayılabilir. Yine mağdurların örgütlenmesi, seslerini duyurması konusunda İstanbul’daki sivil toplum ve basın desteği güçlü olabilmektedir.
Önleyici Tedbirler ve Toplumsal Farkındalık Stratejileri
Coin dolandırıcılıkları, hem bireysel tedbirlerle hem de toplumsal düzeyde alınacak önlemlerle engellenebilir veya en azından azaltılabilir. Aşağıda, bu kapsamda önemli görülen önerileri ve stratejileri sıraladık:
1. Finansal ve Dijital Okuryazarlığın Artırılması: En temel çözüm, bireylerin yatırım ve teknoloji konularında bilinç düzeyini yükseltmektir. Eğitim kurumlarında, halk eğitim merkezlerinde ve medya kanallarında kripto paralar ve dolandırıcılık riskleri hakkında bilgilendirici programlar yapılmalıdır. Özellikle gençler dijital dünyaya daha hakim olsa da yaşlı kesim veya teknolojiye uzak kalanlar, internette karşılaştıkları her şeye inanmaya daha müsait olabiliyor. Bu nedenle kamu spotları, belgeseller, rehber kitapçıklar yoluyla “Kripto para nedir? Güvenli yatırım nasıl yapılır? Dolandırıcılık nasıl anlaşılır?” gibi konular anlatılmalıdır. Toplumda bir farkındalık kültürü oluşturmak, uzun vadede dolandırıcıların başarısını azaltacaktır.
2. “Çok İyi Getiri” Vaadine Şüpheyle Yaklaşma: Bireysel düzeyde her yatırımcının uygulaması gereken bir kural: Aşırı iyi getiriler vaat eden hiçbir fırsat gerçek olamayacak kadar iyi değildir. Eğer bir kişi ya da platform size aylık düzenli %50 kazanç, garantili kar, hiç risk yok, 1 yılda paranızı 10’a katlayacağız gibi iddialarla geliyorsa, bunun neredeyse kesinlikle bir aldatmaca olduğunu varsaymak gerekir. Bu tür vaatlere karşı şüpheci yaklaşmak, bir adım geri çekilip soğukkanlı düşünmek gerekir. Unutmayın ki finansal piyasalarda yüksek getiri her zaman yüksek risk ile beraberdir; risk yoksa getiri de mevduat faizi gibi sınırlı seviyede olur. Dolandırıcılar genelde aşırı vaat vererek kurban avladığından, bu vaatleri ayırt edebilen kişiler tuzağa düşmeyecektir.
3. Platform ve Yazılım Güvenliğine Dikkat Etme: Kripto para işlemleri yaparken kullandığınız borsaların, cüzdan uygulamalarının ve web sitelerinin resmi ve güvenilir olmasına özen gösterin. Tarayıcınızda kullandığınız linklerin doğru olduğundan emin olun (özellikle önemli işlemlerde adres çubuğunu kontrol edin). Bilmediğiniz kaynaklardan gelen e-postalardaki linklere tıklamayın. Cihazlarınıza indirdiğiniz uygulamalarda dikkatli olun; Google Play veya App Store’da bile sahte cüzdan uygulamaları zaman zaman ortaya çıkabiliyor. Telefonunuza ve bilgisayarınıza mutlaka güncel bir antivirüs ve güvenlik yazılımı kurun. İki faktörlü kimlik doğrulama (2FA) kullanarak hesaplarınızı ek güvenlik katmanıyla koruyun. Bu teknik önlemler, sizi hedef alan birçok oltalama ve hack girişimini boşa çıkaracaktırsinaneroglu.av.trsinaneroglu.av.tr.
4. Küçük Başlayıp Araştırma Yapma (DYOR – Do Your Own Research): Yeni bir kripto projeye yatırım yapmayı düşünüyorsanız, asla bütün paranızı veya büyük bir kısmını tek seferde yatırmayın. Önce küçük bir miktarla deneyin ve süreç içinde projenin güvenilirliğini test edin. Bu arada kendi araştırmanızı yapın: Projenin web sitesini, geliştirici ekibini, proje hakkında başkalarının yorumlarını, varsa teknik incelemesini okuyun. Proje gerçekçi mi, arkasındaki kişiler sektörte tanınıyor mu, projenin yol haritası ve uygulama alanı mantıklı mı gibi soruları sorun. Eğer bir şey kulağınıza teknik jargondan ibaret bir pembe rüya gibi geliyorsa muhtemelen öyledir. Sürü psikolojisine karşı durun: Bir şeye herkes hücum ediyor diye onun iyi olduğu anlamına gelmez. Ponzi şemalarında kalabalığın bir parçası olmak, neticede o kalabalıkla birlikte uçurumdan düşmek demektir.
5. Düzenleyici Adımlar ve İhbar Mekanizmaları: Devlet kurumlarının da alabileceği önleyici tedbirler vardır. MASAK ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) gibi kurumlar, kripto para platformlarına yönelik daha sıkı denetimler getirebilir. Örneğin, belli büyüklükte kullanıcı hacmi olan kripto borsalarının zorunlu kayıt altına alınması, sermaye yeterliliği şartı, müşteri varlıklarını sigortalama zorunluluğu gibi düzenlemeler düşünülebilir. Ayrıca halka açık duyurularla sahte sitelerin listesi paylaşılabilir, vatandaşlar uyarılabilir. Emniyet birimleri, dolandırıcılık ihbarlarına hızlı müdahale için özel siber ekipler kurmaya başlamıştır (örneğin İçişleri Bakanlığı dönemsel olarak SİBERAĞ, SİBERGÖZ gibi kod adlı operasyonlar yapmaktadır). Bu operasyonların kamuoyuna duyurulması da caydırıcılık yaratır. Vatandaşlar herhangi bir şüpheli durumda (örneğin sosyal medyada dolandırıcı olabileceğini düşündükleri profiller veya tanık oldukları dolandırıcılık girişimleri) 112, 155 gibi acil hatları arayarak ya da doğrudan savcılıklara ihbarda bulunarak potansiyel suçları önlemeye katkı sağlayabilirler.
6. Toplumsal Dayanışma ve Destek: Dolandırıcılık mağdurlarının sesini duyurabilmesi ve destek alabilmesi için sivil toplum kuruluşları ve medya önemli roller oynar. Mağdur dernekleri kurulabilir, platformlar oluşturulabilir. Örneğin kripto para mağdurlarını bir araya getiren çevrimiçi forumlar, hem tecrübe paylaşımı hem de yeni insanları uyarma açısından değerlidir. Mağdurların utanma duygusunu yenip deneyimlerini paylaşması, başkalarının aynı hataya düşmesini engelleyebilir. Kamuoyunda bu konuda empatiyi artırmak da önemlidir; kimse dolandırılmayı hak etmez ve dolandırıcıların asıl suçlu olduğu, mağdurların ise kandırıldıkları unutulmamalıdır. Bu bakış açısı yerleşirse, mağdurlar da utanıp susmak yerine hakkını aramaya ve etrafını uyarmaya yönelecektir.
7. Medya ve Influencer Sorumluluğu: Son olarak, medya organlarına ve sosyal medya fenomenlerine de sorumluluk düşmektedir. Televizyon programlarında kontrolsüz bir şekilde kripto para tavsiyesi veren, yalan yanlış bilgilerle insanları spekülatif yatırımlara yönlendiren kişiler engellenmelidir. RTÜK ve ilgili kurumlar, bu konuda içerik denetimini sıkılaştırabiliraa.com.tr. Sosyal medyada “fenomen” olarak tabir edilen ve hatırı sayılır takipçisi olan kişiler de tanıtmalarını istedikleri projeleri çok iyi incelemeli, aksi takdirde istemeden de olsa bir ponzi veya scam projesine aracı olabileceklerini bilmelidir. Nitekim geçmişte bazı Türk ünlü isimlerin adının da karıştığı coin tanıtım skandalları yaşanmıştır. Fenomenler ve medya, kripto paraları teşvik ederken sorumluluk sahibi davranırsa, dolandırıcıların bu kanalları kullanma imkanı azalır.
Toparlarsak, coin dolandırıcılığına karşı en güçlü savunma mekanizması bilinçli ve şüpheci yatırımcı profilinin yaygınlaşmasıdır. Hem bireylerin kendi farkındalığını artırması hem de kamusal düzenlemelerin devreye girmesiyle, bu tür suçların başarıya ulaşma olasılığı düşecektir.
Sonuç
Kripto paralar ve blokzincir teknolojisi, finans dünyasında devrim niteliğinde yenilikler getirmiştir. Ancak her yenilik gibi bunun da karanlık bir tarafı ortaya çıkmış; coin dolandırıcılığı adı altında birçok suç türü zuhur etmiştir. Ponzi şemalarından sahte borsalara, ICO aldatmacalarından pump-and-dump oyunlarına kadar farklı yöntemlerle insanlar dolandırılmış, büyük maddi ve manevi kayıplar yaşanmıştır. Özellikle Türkiye gibi kripto paralara ilginin yüksek olduğu ülkelerde, bu sorunla yüzleşmek kaçınılmaz hale gelmiştir. İstanbul ve Marmara Bölgesi özelinde incelediğimiz örnekler, bu tür suçların ne denli yıkıcı olabileceğini gözler önüne sermektedir.
Bu makalede, coin dolandırıcılığının tanımını, tarihsel gelişimini, yaygın yöntemlerini teknik yönleriyle birlikte ele aldık. Mağdurların psikolojisinden hukuki boyuta, yerel örneklerden küresel bağlantılara kadar kapsamlı bir bakış sunmaya çalıştık. Görülmektedir ki, coin dolandırıcılığı multidisipliner bir mücadeleyi gerektirir: Hukuki tedbirler, teknik güvenlik, eğitim ve farkındalık, hepsi bir arada olmalıdır. Türk Ceza Kanunu mevcut haliyle bu suçları cezalandırmaya uygun hükümler içerse de esas amaç, suç işlendikten sonra cezalandırmaktan ziyade suçun hiç işlenmemesini sağlamaktır. Bu da proaktif önlemlerle mümkün olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, finansal aldatmacalar tarih boyunca şekil değiştirse de özünde hep aynı kalmıştır. Kripto para dolandırıcılıkları da özünde insan zaaflarını hedef almaktadır. Aşırı kazanç vaadi, acele karar aldırma, güven sömürüsü gibi klasik taktikler, sadece yeni bir araç üzerinden uygulanmaktadır. Dolayısıyla, temel finansal okuryazarlık prensiplerine sadık kalan, şeffaflık ve akla uygunluk arayan bir bakış açısı, en güçlü koruma kalkanıdır.
Sonuç olarak, coin dolandırıcılığı konusunda hem bireylere hem topluma hem de devlete önemli sorumluluklar düşmektedir. Bireyler bilinçli yatırım yapmalı, şüpheli durumlarda gerekli mercilere başvurmalıdır. Toplum, mağdurlara destek olmalı ve genel bir bilinç yükseltme çabası içinde olmalıdır. Devlet ise hukuki boşlukları doldurarak ve caydırıcı önlemleri alarak bu tür suçların önünü kesmelidir. Kripto paraların sunduğu fırsatlardan yararlanırken, risklerinin farkında olan ve uyanık kalan bir toplum, dolandırıcılara geçit vermeyecektir. Bu sayede, blokzincir teknolojisinin nimetlerini güvenli bir şekilde kullanabileceğimiz bir ekosistem inşa edebiliriz.
Kaynakça: Bu makalede sunulan bilgiler, akademik ve haber kaynaklarından derlenmiştir. Aralarında Anadolu Ajansı, Euronews, hukuk büroları ve sektörel analiz raporlarının bulunduğu kaynaklardan yararlanılmıştır. İçerikte belirtilen yasal düzenlemeler Türk Ceza Kanunu hükümlerine dayanmaktadır.