Dijital Para Dolandırıcılığı: İstanbul ve Marmara Bölgesi'nde Artan Tehlikeler
Dijital Para Dolandırıcılığı: İstanbul ve Marmara Bölgesi Özelinde Kapsamlı İnceleme
Giriş
Dijital para dolandırıcılığı, son yıllarda hem dünya genelinde hem de Türkiye’de hızla artan bir siber suç türü haline gelmiştir. Özellikle kripto paraların popülerleşmesiyle birlikte, bu alandaki dolandırıcılık vakaları da ciddi boyutlara ulaşmıştır. Türkiye, kripto para kullanımının en yaygın olduğu ülkeler arasındadır; nüfusun yaklaşık beşte biri (%19,3) kripto varlık sahibidir ve bu oranla Türkiye, dünyada üçüncü sırada yer almaktadıraa.com.traa.com.tr. Ne var ki, dijital varlıklara olan ilginin artması, dolandırıcıların da iştahını kabartmış ve yeni yöntemlerle vatandaşları hedef almalarına zemin hazırlamıştır. İstanbul ve Marmara Bölgesi, finansal ve teknolojik merkezi konumuyla, dijital para dolandırıcılığı girişimlerinin hem en yoğun görüldüğü hem de Türkiye geneline yayılan vakaların odağı haline gelmiştir. Bu makalede, dijital para dolandırıcılığını hukuki, bilişimsel, finansal ve kriminolojik perspektiflerden ele alacak; teknik kavramları anlaşılır bir dille açıklayarak güncel istatistikler, eğilimler, bölgesel vaka örnekleri ve güvenlik önlemleri üzerinde duracağız.
Dijital Para Dolandırıcılığı Nedir?
Dijital para dolandırıcılığı, dijital ortamda kullanılan para birimleri veya varlıklar üzerinden gerçekleştirilen her türlü hileli işlem ve aldatma faaliyetini ifade eder. Bu kavram çoğunlukla kripto para dolandırıcılığı ile eş anlamlı kullanılır; zira Bitcoin, Ethereum gibi kripto paraların yanı sıra dijital token’lar ve benzeri varlıklar dolandırıcılar için cazip birer araç haline gelmiştir. Dolandırıcılar, teknolojinin sağladığı anonimlik ve hız avantajından yararlanarak sahte yatırım fırsatları sunmakta, yüksek kazanç vaadiyle bireyleri kandırmaktadır. Örneğin basit bir ifadeyle, “paranızı 1 ayda ikiye katlama” sözü veren bir internet sitesi veya mobil uygulama, birçok kişinin dikkatsizce bu tuzağa düşmesine yol açabilir. Sonuçta vaat edilen kârlar asla gerçekleşmez ve yatırımcıların dijital cüzdanları ya da hesapları boşaltılır. Bu tür sahtekârlıklar, geleneksel dolandırıcılık yöntemlerinin dijital ortamdaki uzantılarıdır ve genellikle Ponzi şemaları, piramit yapılar, sahte kripto borsaları, yalan vaatli madencilik (mining) sistemleri ya da kimlik avı (phishing) gibi tekniklerle icra edilir.
Dijital para dolandırıcılığının temelinde, kurbanların finansal cehaletinden veya hızlı zengin olma arzusundan faydalanma yatmaktadır. Dolandırıcılar, kripto paraların teknik karmaşıklığını ve çoğu kişi için yeni bir konu oluşunu suistimal ederek güven kazanmaya çalışır. Örneğin, sahte bir kripto yatırım danışmanlığı şirketi, profesyonel bir görüntü ve teknik terimlerle donatılmış söylemlerle insanların gözünü boyayabilir. Bu durum, sadece bireysel mağdurları değil, genel olarak finansal piyasaları ve dijital ekonomiye duyulan güveni de sarsmaktadır.
Türkiye’de Dijital Para Dolandırıcılığının Yükselişi
Türkiye, ekonomik koşullar ve genç nüfusun teknolojik adaptasyonu sayesinde kripto para ekosistemine hızlı uyum sağlamış bir ülkedir. Ne var ki bu durum, dolandırıcılar için de büyük bir hedef kitlenin oluşması anlamına gelmektedir. 2020’lerin başından itibaren Türkiye’de ardı ardına ortaya çıkan büyük çaplı kripto dolandırıcılık olayları, kamuoyunun gündemine oturmuştur. Örneğin 2021 yılında patlak veren Thodex skandalı, Türkiye tarihinin en büyük dijital para dolandırıcılıklarından biri olarak kayda geçmiştir. İstanbul merkezli bu kripto para borsası aniden işlemlerini durdurup sahibi yurt dışına kaçınca, hesaplarına erişemeyen binlerce kullanıcı mağdur olmuşturbbc.combbc.com. Thodex soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede 2.027 kişi müşteki (mağdur) olarak yer almış; şirket sahibi ve yöneticileri hakkında bilişim sistemleri ile banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve suçtan elde edilen mal varlığını aklama gibi suçlardan on binlerce yıla varan hapis cezaları talep edilmiştirbbc.combbc.com. Bu vaka, Türkiye’de denetimsiz kripto piyasasının nasıl bir suiistimale açık olduğunu acı bir şekilde göstermiştir.
Thodex’in hemen ardından yine 2021 yılı içerisinde gündeme gelen Dogecoin Madencilik Dolandırıcılığı ise Marmara Bölgesi’nden bir başka çarpıcı örnektir. İstanbul Küçükçekmece merkezli olduğu ortaya çıkan bu sistemde, Turgut V. adlı kişi ve ortakları “Dogecoin Mining” adı altında bir yatırım ağı kurarak 40 günde %100 kâr vaadiyle yaklaşık 1500 kişiden 1 milyar TL değerinde Dogecoin topladıktan sonra ortadan kaybolmuşlardırbirgun.net. Dolandırıcılar, ilk başlarda bazı kullanıcılara düzenli getiri sağlayarak güven kazanmış, hatta Zoom üzerinden yatırım panelleri ve Telegram grupları ile profesyonel bir izlenim yaratmışlardır. Sistem büyüdükçe daha fazla para girişi sağlanmış, ancak belli bir süre sonra sistem aniden kapatılarak yatırımcıların tamamı zarara uğratılmıştırbirgun.netbirgun.net. Bu olay, sadece Türkiye’de değil uluslararası basında da yankı bulmuş; kolay kazanç vaadiyle birçok kişinin nasıl tuzağa düşebileceğinin altını çizmiştir. Mağdurlardan biri ifadesinde tüm birikimini bu sisteme yatırdığını ve dolandırıcıların ortadan kaybolmasıyla intihar teşebbüsleri dahi yaşandığını belirtmiştirbirgun.netbirgun.net.
Son yıllarda benzer şekilde ortaya çıkarılan pek çok vaka bulunmaktadır. 2022-2024 döneminde art arda yaşanan yerli kripto para borsası iflasları ve ponzi yapılı projeler, binlerce vatandaşın mağduriyetine yol açmıştır. Örneğin, Ankara merkezli yürütülen “Smart Trade Coin” soruşturmasında, yüksek kâr vaadiyle çalışan sözde bir kripto alım-satım platformu üzerinden haksız kazanç elde ettiği iddia edilen 152 şüpheli hakkında işlem yapılmış; 2024 yılında 22 ilde eş zamanlı operasyonla 118 kişi yakalanmış ve bunlardan 47’si tutuklanmıştırtrthaber.comtrthaber.com. Bu örnek, dijital para dolandırıcılığının coğrafi olarak da sadece İstanbul’la sınırlı kalmadığını, ülke geneline yayılmış organize şebekelerce yürütülebildiğini göstermektedir. Nitekim 2023 yılı genelinde Türkiye’de savcılıklara intikal eden dolandırıcılık suçlarına ilişkin dosya sayısı neredeyse 1 milyona ulaşmıştırglobalinitiative.net. Bu dosyaların önemli bir kısmını kimlik avı, yatırım dolandırıcılığı, saadet zinciri ve ön ödeme (kapora) sahtekârlıkları oluşturmaktadırglobalinitiative.net. Her ne kadar bu rakam tüm dolandırıcılık türlerini kapsasa da, kripto para sahtekârlıkları bu toplam içinde hızla büyüyen bir paya sahiptir.
İstanbul ve Marmara Bölgesi Özelinde Vaka Örnekleri ve Eğilimler
İstanbul, Türkiye’nin finans ve teknoloji merkezi olması nedeniyle dijital para dolandırıcılarının en yoğun faaliyet gösterdiği şehirdir. Marmara Bölgesi genelinde de benzer bir yoğunluk göze çarpmaktadır. Dolandırıcılar, İstanbul’da ofis açarak veya burada kurdukları sözde şirketler aracılığıyla tüm Türkiye’yi hedef alan ağlar kurabilmektedir. Örneğin, 2024 yılında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturmada, farklı illerde ofis açıp kripto para yatırım danışmanlığı yapma vaadiyle insanları dolandıran bir örgüt ortaya çıkarılmıştır. Başakşehir ilçesinde kurulduğu tespit edilen bu yapılanmaya karşı İstanbul Jandarma ekiplerinin gerçekleştirdiği operasyonda İstanbul, Kayseri, Mersin, Adana, Ankara ve Tekirdağ’da eş zamanlı baskınlarla 22 şüpheli yakalanmış; aramalarda 427 banka hesabı ve kripto para hesabına el konulmuşturaa.com.traa.com.tr. Bu çapta bir operasyon, Marmara Bölgesi’nden başlayıp diğer bölgelere uzanan dolandırıcılık şebekelerinin varlığını gözler önüne sermektedir.
Marmara Bölgesi’nde güvenlik güçlerinin son dönemde başarılı operasyonlarına sıkça rastlanmaktadır. 2025 yılında İstanbul merkezli yürütülen bir diğer operasyonda, sosyal medya platformlarında yüksek kazanç vaadiyle insanları tuzağa düşüren bir dolandırıcılık şebekesi ortaya çıkarılmıştır. 2017-2024 yılları arasında şüphelilerin banka hesaplarında toplam 4,6 milyar TL gibi devasa bir meblağda hareket olduğu tespit edilmiş; İstanbul Jandarma ekiplerince 9 ilde düzenlenen baskınlarda 45 kişi gözaltına alınmıştıraa.com.traa.com.tr. Yine 2024’te Kocaeli merkezli bir soruşturmada, sahte çağrı merkezleri kurarak kapora ve sigorta bedeli adı altında para toplayan bir suç örgütünün, mağdurlardan aldığı yaklaşık 52,7 milyon TL’yi kendi açtıkları kripto para hesaplarına aktararak izi sürülemez hale getirmeye çalıştığı belirlenmiştirdha.com.tr. Bu operasyon kapsamında 11 ilde yapılan eş zamanlı baskınlarda örgüt lideriyle birlikte 52 şüpheli yakalanmıştır. Benzer şekilde Bursa’da 2025 yılında gerçekleştirilen bir operasyonda, kendilerini avukat ya da resmi kurum temsilcisi gibi gösterip insanlara “hakkınızda icra takibi başlatılacak” şeklinde tehdit mesajları gönderen ve bu yolla para koparan bir çete çökertilmiştir. Şüphelilerin, kurbanlardan topladıkları paraları verdikleri IBAN’lar üzerinden çekip hemen kripto varlık hesaplarına aktardıkları tespit edilmiş; Bursa ve İstanbul dahil 5 ilde yapılan eş zamanlı baskınlarda 19 kişi yakalanmış ve bunlardan 12’si tutuklanmıştırkocaelitv.com.trkocaelitv.com.tr. Görüldüğü üzere, Marmara Bölgesi’ndeki dolandırıcılık eğilimleri diğer bölgelere de sirayet edebilen geniş çaplı ağlar ve yöntemler içermektedir.
Bölgedeki vakaların ortak noktası, dolandırıcıların genellikle İstanbul gibi büyük şehirlerin sağladığı olanakları (kalabalık nüfus, finansal merkez olma, teknolojiye erişim vb.) kullanarak inandırıcılık kazanmalarıdır. Örneğin lüks plazalarda kurulan ofisler, profesyonel görünümlü web siteleri, sosyal medyada ünlü simaların fotoğraflarıyla süslenen tanıtımlar Marmara Bölgesi’nde sıkça rastlanan aldatma taktikleridir. Ayrıca, dolandırıcılar Papara gibi elektronik para kuruluşları üzerinden veya doğrudan kripto borsaları aracılığıyla para transferleri yaparak iz bırakmadan faaliyet yürütme gayretindedirler. Bu bağlamda MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) ve Emniyet birimleri, bölgedeki finansal hareketleri yakından izlemekte, şüpheli hesap hareketlerini takip etmektedir. Nitekim MASAK, 2025 yılı Mart ayında yaptığı bir uyarıda vatandaşları “Hakkınızda MASAK dosyası var” gibi ifadelerle yaklaşan dolandırıcılara karşı dikkatli olmaya çağırmıştırbigpara.hurriyet.com.tr. Bu uyarı, dolandırıcıların resmî kurumların adını kullanarak Marmara bölgesi de dahil tüm ülkede insanları kandırmaya çalıştığını göstermektedir.
Hukuki Perspektif
Dijital para dolandırıcılığı, hukuki açıdan Türkiye’de hâlihazırda mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde cezalandırılmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) dolandırıcılık suçu, basit haliyle TCK 157. maddede tanımlanmış; nitelikli halleri ise TCK 158. maddede düzenlenmiştir. Kripto paralar veya dijital ortam aracılığıyla işlenen dolandırıcılık fiilleri genellikle “bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” kapsamında değerlendirilmektedirbbc.com. Bu, TCK 158/1-f bendine tekabül eden nitelikli dolandırıcılık halidir ve cezanın ağırlaşmasına yol açar. Örneğin, Thodex davasında sanıklar hakkında bu maddeye istinaden ve ayrıca suç işlemek amacıyla örgüt kurma ile suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama suçlarından cezalar istenmiştirbbc.com. Dolayısıyla, dijital para dolandırıcılığı vakaları sıklıkla çoklu suç vasfı taşıyarak yargıya intikal etmektedir.
Hukuki açıdan dikkat çeken bir diğer husus, kripto paraların Türkiye’deki mevzuattaki konumudur. Kripto varlıklar, Türk hukukunda resmi bir para birimi veya menkul kıymet olarak tanımlanmış değildir. 2021 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından çıkarılan yönetmelikle kripto paraların mal ve hizmet ödemelerinde kullanılması yasaklanmıştır, ancak alım-satım yatırım amaçlı olarak serbest bırakılmıştır. Bu durum, kripto varlıkların düzenlenmesi konusunda bir boşluk oluşturmuş ve maalesef dolandırıcılar bu boşluktan uzun süre faydalanmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) henüz kripto paralara ilişkin kapsamlı bir ikincil düzenleme yayınlamamış olsa da, son dönemde yoğun çalışmalar yürütülmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı MASAK ise Mayıs 2021’den itibaren kripto varlık hizmet sağlayıcılarını (örn. kripto borsaları) yükümlü kurumlar listesine alarak Kara Para Aklamanın Önlenmesi Kanunu kapsamında müşteri kimlik tespiti ve şüpheli işlem bildirim yükümlülükleri getirmiştir. Bu sayede, lisanslı kripto platformları üzerinden yapılan işlemlerin denetimi ve illegal faaliyetlerin tespiti amacıyla bir çerçeve oluşturulmaya çalışılmıştır.
Özellikle Thodex vakasının ardından kamuoyunun baskısı ve artan mağduriyetler sonucunda, Türkiye’de kripto varlıklara ilişkin yasal düzenleme ihtiyacı acil hale gelmiştir. Nitekim 2024 yılı sonunda hükümet, Avrupa Birliği’nin MiCA (Markets in Crypto-Assets) regülasyonundan da esinlenerek kripto paralara yönelik kapsamlı bir yasa taslağını gündeme almıştırdig.watch. 2025 Şubat ayında yürürlüğe girmesi planlanan bu düzenlemeyle, kripto varlık hizmet sağlayıcılarına SPK’dan lisans alma zorunluluğu, 15.000 TL üzerindeki işlemlerde kimlik doğrulaması yapılması ve kayıt dışı kripto cüzdanlarına sıkı denetim gibi yükümlülükler getirilmektedirdig.watchdig.watch. Ayrıca, TÜBİTAK gibi kurumların kripto platformlarının altyapılarını denetlemesi ve MASAK’ın sürekli gözetimi öngörülmektedirdig.watch. Bu yasal çerçeve, dijital para dolandırıcılıklarının önlenmesi ve mağduriyetlerin azaltılması adına atılan önemli bir adımdır. Hukuki boyutta bir diğer önemli nokta ise, kripto para dolandırıcılığı mağdurlarının hak arama yollarıdır. Mağdurlar genellikle Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunarak ceza soruşturması başlatılmasını sağlarlar. Ceza davasının yanı sıra, dolandırıcıların tespit edilebildiği durumlarda hukuk mahkemelerinde de tazminat davaları açmak mümkündür. Ancak pratikte, fail yurt dışına kaçmışsa veya kripto varlıklar anonim cüzdanlara aktarılıp kaybedilmişse, maddi kayıpların geri alınması son derece zordur. Türk hukuk sistemi, henüz kripto varlıklara el koyma ve iade konusunda emsal niteliğinde uygulamalar geliştirme aşamasındadır. Örneğin, Ankara merkezli Smart Trade Coin operasyonunda mahkeme kararıyla şüphelilerin banka hesaplarına, şirket hisselerine ve kripto varlık cüzdanlarına el konulmuşturtrthaber.com. Bu gibi adımlar, dijital izlerin sürülerek maddi varlıkların dondurulması açısından önem taşımaktadır.
Özetle, hukuki perspektiften dijital para dolandırıcılığı, var olan dolandırıcılık ve bilişim suçları mevzuatı çerçevesinde cezalandırılırken; yeni ortaya çıkan teknik durumlar için ek düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Yargıtay kararları ve içtihatlar da zamanla bu alanda yol gösterici olacaktır; fakat halihazırda Yargıtay’ın kripto paralarla ilgili spesifik bir içtihadı bulunmadığından, her vaka kendi şartlarına göre genel dolandırıcılık hukuku ilkeleriyle değerlendirilmektedir. Bu durum, hukuk alanında dinamik bir sürece işaret etmektedir ve dijital varlıklar etrafındaki hukuki tartışmalar önümüzdeki dönemde de gelişerek sürecektir.
Bilişimsel (Teknik) Perspektif
Dijital para dolandırıcılığını anlamak için olayın teknik boyutuna da eğilmek gerekir. Bilişimsel perspektif, dolandırıcıların kullandığı teknolojik yöntemler ile bu suçların gerçekleşmesini kolaylaştıran dijital altyapıyı kapsar. Kripto paralar, blockchain adı verilen dağıtık defter teknolojisi üzerinde çalışır. Bu yapıda yapılan işlemler geri döndürülemez ve kullanıcılar görece anonim kalabilir. Dolandırıcılar tam da bu özellikleri suistimal ederek kurbanlardan ele geçirdikleri dijital varlıkları hızla kendi cüzdanlarına aktarır ve çoğu zaman izlerini kaybettirirler. Örneğin, bir dolandırıcı elde ettiği Bitcoin’i anında onlarca farklı dijital cüzdana ve ardından yurt dışındaki bir kripto borsasına gönderebilir. Bu tür iz sürmeyi zorlaştıran işlemler (chain-hopping, mixing gibi teknikler) sayesinde güvenlik güçlerinin parayı takip etmesi güçleşir.
Dolandırıcıların en sık başvurduğu bilişimsel yöntemlerin başında oltalama (phishing) gelir. Kurbanlara sahte e-postalar, SMS’ler veya sosyal medya mesajları gönderilerek, onları gerçekmiş gibi görünen sahte kripto platformlarına yönlendirmek yaygın bir taktiktir. Örneğin, kullanıcılara “Hesabınızdan şüpheli işlem tespit edildi, lütfen aşağıdaki linkten doğrulayın” şeklinde bir e-posta gönderilip resmi bir kripto para borsasının arayüzünü kopyalayan bir siteye giriş yaptırılabilir. Mağdur oraya kendi hesap bilgilerini girdiğinde ise aslında dolandırıcıya teslim etmiş olur ve gerçek hesabı boşaltılır. Benzer şekilde, sahte mobil uygulamalar da bir tuzaktır; Google Play veya App Store’da popüler bir kripto cüzdan uygulamasının taklit bir versiyonunu yayınlayan dolandırıcılar, binlerce indirilmeye ulaşarak insanların anahtar bilgilerini ele geçirebilirler.
Bir diğer teknik yöntem de kötü amaçlı yazılımlardır (malware). Fidye yazılımları, keylogger’lar veya truva atları vasıtasıyla, kişilerin bilgisayarına sızıp kripto para cüzdanlarına erişim sağlamak mümkündür. Özellikle sıcak cüzdan (internet bağlantılı cüzdan) kullanan ve yeterli güvenlik önlemi almayan kişilerin bilgisayarları, bu tür yazılımlarla hedef alınabilir. Örneğin dolandırıcı, kurbanın bilgisayarına uzaktan erişim sağlayarak kripto cüzdanındaki varlıkları kendi adresine transfer edebilir. Blockchain işlemleri geri alınamadığından, bu tip teknik saldırılar çok tehlikelidir.
Dolandırıcılar sadece bireyleri değil, zaman zaman kripto para platformlarını da hedef almaktadır. Tarihte uluslararası ölçekte birçok kripto borsası siber saldırıya uğramış ve milyonlarca dolar değerinde dijital varlık çalınmıştır. Türkiye’de de benzer riskler bulunmaktadır. Ancak bu makalenin odağı olan “dolandırıcılık” fiili, teknik saldırılardan ziyade sosyal mühendislik ve kandırma yoluyla gerçekleştirildiğinden, iki kavramı ayırt etmek önemlidir. Bilişimsel perspektiften dijital para dolandırıcılığı çoğunlukla teknik bilgi ile sosyal mühendisliğin birleştiği noktada ortaya çıkar. Örneğin İstanbul’da yakalanan bir dolandırıcılık şebekesinin, sahte bir kripto yatırım sitesi kurduğu ve bu sitenin tıpkı gerçek bir borsa gibi çalıştığı tespit edilmiştir. Kullanıcılar siteye para yatırdıklarında, hesap bakiyelerinde kripto para almış gibi rakamlar görmüş ancak aslında hiçbir gerçek alım olmamıştır. Dolandırıcılar sitenin arka planından bu yatırılan gerçek parayı farklı hesaplara yönlendirmiştir. Site ise belirli bir süre sonra erişime kapatılarak ortadan kaybolmuştur. Bu yöntem, teknik beceri (sahte web tasarımı, veritabanı yönetimi vb.) ile aldatmacanın birleşimine iyi bir örnektir.
Günümüzde dolandırıcılar Telegram, WhatsApp gibi uygulamalar üzerinden de teknik numaralar kullanabilmektedir. Örneğin, kripto para piyasalarında pump-dump (fiyat şişirip boşaltma) grupları kurulmakta, burada koordineli hareket eden dolandırıcılar kendi çıkardıkları değersiz bir dijital token’ı önce topluca satın alıp fiyatını yükseltmekte, ardından gruba sonradan dahil olan kurbanlar yüksek fiyattan almaya başladığında dolandırıcılar ellerindeki token’ları satarak kaybolmaktadır. Tüm bu süreç birkaç saat içinde tamamen dijital ortamda gerçekleşir. Bu gibi durumlar, denetimsiz token üretiminin ve merkeziyetsiz borsaların (DEX) teknik doğasının istismar edilmesiyle mümkün olmaktadır.
Bilişimsel perspektifte bir diğer kritik unsur, dijital adli bilişim ve iz sürme teknikleridir. Her ne kadar dolandırıcılar kripto paraların anonimlik özelliğine güvense de, blockchain üzerindeki işlemler şeffaftır ve açık kayıtlar oluşturur. Emniyet birimleri ve uluslararası işbirlikleri sayesinde, özellikle büyük vurgunlarda suç gelirinin akışını takip etmek mümkün olabilmektedir. Örneğin MASAK raporları, Thodex vakasında sanık Faruk Fatih Özer’e ait hesaplardan 253 milyon TL değerinde kripto varlığın Malta merkezli bir kripto hizmet sağlayıcısındaki cüzdanlara transfer edildiğini ortaya koymuşturbbc.com. Bu bilgi, zincir üzerindeki hareketlerin tespit edilmesiyle elde edilmiştir. Teknik takip imkânlarının gelişmesi, dolandırıcılar için yakalanma riskini artırmaktadır. Nitekim 2022’de Interpol tarafından Arnavutluk’ta yakalanan Thodex kurucusunun Türkiye’ye iade edilmesi, blockchain analizleri ve uluslararası dijital takip sayesinde mümkün olmuştur.
Özetle, dijital para dolandırıcılığının teknik boyutu, hem dolandırıcılar hem de kolluk kuvvetleri açısından ileri düzey bilişim becerileri gerektirmektedir. Dolandırıcılar yenilikçi yöntemler geliştirdikçe, teknik önlemler ve takip mekanizmaları da kendini yenilemektedir. Bireysel kullanıcılar için ise teknik perspektiften en önemli tavsiye, temel siber güvenlik hijyenine dikkat etmeleridir: Resmî uygulamalar kullanmak, iki aşamalı kimlik doğrulamayı (2FA) etkinleştirmek, gelen e-postaların gerçekliğini doğrulamak, cihazlarına güncel antivirüs yazılımları kurmak ve özel anahtarlarını (private key) asla kimseyle paylaşmamak, alınabilecek başlıca önlemlerdir.
Finansal Perspektif
Dijital para dolandırıcılığının finansal boyutu, hem bireyler hem de ülke ekonomisi üzerinde bıraktığı etkiler bakımından kritiktir. Bireysel düzeyde bakıldığında, bu dolandırıcılıklar pek çok insanın hayat birikimini yok etmekte, telafisi güç zararlara yol açmaktadır. Yukarıda örnek verilen vakalardaki mağdurların bir kısmı evlerini, arabalarını satıp elde ettikleri parayı bu sahte yatırımlara yönlendirmiş ve sonuçta tüm birikimlerini kaybetmiştir. Finansal okuryazarlık eksikliği, hızlı zengin olma hayalleri ve enflasyon gibi ekonomik baskılar altında alternatif yatırım arayışı, bireyleri maalesef bu tür riskli alanlara itmektedir. Türkiye’de 2021-2022 yıllarında kripto para piyasalarındaki hızlı yükseliş, birçok yeni yatırımcının bu piyasaya bilgisizce girmesine neden oldu. Bu dönemde sosyal medyada veya arkadaş çevresinde dolaşan “Ben şu kadar kazanmışım, sen de gir” tarzı söylemler, adeta bir sürü psikolojisi (FOMO – Fear of Missing Out) yaratarak binlerce kişiyi savunmasız hale getirdi. Finansal perspektiften bakıldığında, dijital para dolandırıcılığı klasik saadet zinciri mantığının güncellenmiş bir versiyonunu sunar: Eski piramit sistemlerde olduğu gibi, ilk katılanlar (çoğu zaman dolandırıcıların kontrolündeki hesaplar) belirli kazançlar elde eder gösterilip yeni katılımcılar çekilir ve sistem büyüdükçe içi boş bir balon haline gelir. Sonunda balon patladığında ise finansal yıkım yaşanır.
Bu dolandırıcılıkların makro ölçekteki etkisine de değinmek gerekir. Finansal sistemde güven unsurunun zedelenmesi, uzun vadede piyasalara olan genel katılımı ve inovasyonu engelleyebilir. Örneğin, Türkiye’de art arda yaşanan kripto vurgunları sonrasında birçok kişi dijital varlıklara temkinli yaklaşmaya başlamış, hatta bazı yatırımcılar tamamen piyasadan çekilmiştir. Bu durum, yenilikçi finansal teknolojilere karşı toplumsal bir güvensizlik oluşturabilir. Finans sektörü uzmanları, kripto ekosistemindeki bu tür kötüye kullanımların temizlenmesi halinde dijital varlıkların ekonomiye katkı sağlayabileceğini, ancak dolandırıcılık olaylarının devam etmesi halinde regülasyon baskısının artacağını belirtmektedir. Nitekim hükümetlerin kripto paralara sert regülasyonlar getirme motivasyonlarından biri de tüketiciyi koruma kaygısıdır.
Dijital para dolandırıcılığının finansal boyutu, yalnızca kaybedilen paranın büyüklüğü ile değil, aynı zamanda suç gelirlerinin ekonomide yarattığı gizli tahribatla da ölçülmeli. Örneğin, 2023 yılında küresel çapta finansal dolandırıcılık nedeniyle oluşan kaybın yaklaşık 486 milyar ABD doları olduğu tahmin edilmektedirglobalinitiative.net. Bu muazzam rakam, gayri safi yurtiçi hasılaların kayda değer bir kısmına denk gelmekte ve küresel ekonomi için büyük bir yük oluşturmaktadır. Türkiye, finansal suçlar endeksinde 10 üzerinden 8,0 risk puanıyla dünyada en yüksek riskli ülkeler arasında sayılmaktadırglobalinitiative.net. Bunun nedeni, ülkenin coğrafi konumu, genç nüfus profili, hızlı dijitalleşme süreci ve finansal dalgalanmalara açık ekonomisi nedeniyle dolandırıcı grupların üssü veya hedefi haline gelebilmesidir. Örneğin, 2024 başlarında İstanbul’da ortaya çıkarılan bir suç şebekesinin, kargo şirketi çalışanı kılığına girerek insanlardan alacaklı taklidiyle ödeme aldığı ve binlerce kişiyi küçük meblağlar halinde dolandırdığı saptanmıştırglobalinitiative.net. Bu örnek, her ne kadar kripto parayı direkt içermese de, finansal dolandırıcılıkların ne kadar çeşitlenebileceğini ve organize yapıların ekonomide ne denli yaygın zarar verebileceğini gösterir.
Bir diğer finansal perspektif noktası, para aklama (money laundering) faaliyetleridir. Dolandırıcılar, elde ettikleri haksız kazançları finansal sistemde iz bırakmadan dolaşıma sokmak için kripto varlıklardan sıkça yararlanmaktadır. Geleneksel yöntemlerle (nakit, offshore hesaplar vb.) parayı aklamak hem riskli hem de zahmetliyken, kripto paralar aracılığıyla coğrafi sınır olmaksızın hızlı transfer mümkündür. Türkiye’de dolandırıcılık suçlarından elde edilen gelirlerin yurt dışına kaçırılması veya kriptoya çevrilmesi vakaları yaşanmıştır. Örneğin, İstanbul’daki bir vakada dolandırıcılar kurbanlardan topladıkları parayı önce çeşitli banka hesaplarına, ardından da bir kripto borsasındaki hesaplarına geçirerek Türkiye dışına transfer etmişlerdir. MASAK’ın 2024 raporlarında, dolandırıcılık ve yasa dışı bahis gibi suç gelirlerinin aklanmasında kripto varlıkların önemli bir yer tuttuğu belirtilmektedirsearchsanctions.com. Bu bağlamda finansal denetim otoriteleri, kripto borsaları üzerinde sıkı kontroller getirme yoluna gitmektedir. Yeni regülasyon planları uyarınca kripto hizmet sağlayıcılarının finansal raporlama yapması, şüpheli işlemleri bildirmesi ve belirli büyüklükteki işlemlerde otomatik alarm sistemleri kurması zorunlu hale gelecektirdig.watch.
Sonuç olarak finansal perspektiften dijital para dolandırıcılığı, hem bireysel servet kayıpları hem de finans sistemine yönelik riskler doğurur. Bu risklerin azaltılması için finansal okuryazarlığın artırılması, bireylerin bilinçlendirilmesi ve piyasa düzenleyicilerinin proaktif önlemler alması şarttır. Aksi halde, finansal dolandırıcılıkların yarattığı güvensizlik ortamı, teknolojik inovasyonların faydalarını gölgeleyebilir.
Kriminolojik Perspektif
Dijital para dolandırıcılığını kriminolojik açıdan incelediğimizde, bu suçun arkasındaki aktörlerin profilleri, motivasyonları ve örgütlenme biçimleri gibi unsurlar ortaya çıkmaktadır. Geleneksel dolandırıcılıkların aksine, dijital para dolandırıcılıkları çoğu zaman daha genç ve teknolojiye hakim suçlular tarafından işlenmektedir. Kripto para dünyasının yeni nesil bir olgu olması, bu alandaki suçluların da genellikle 20-40 yaş aralığında, internet kültürüne aşina ve dinamik kişiler olmasına yol açmıştır. Elbette her vaka farklıdır; ancak Türk kamuoyunda yankı uyandıran örneklere baktığımızda, üniversite mezunu, hatta bazen parlak bir kariyere sahip genç girişimcilerin dahi kolay yoldan büyük paralar kazanma hırsıyla suç örgütü liderine dönüşebildiğini görüyoruz. Örneğin, Thodex’in kurucusu Faruk Fatih Özer, vaktiyle başarı hikâyesi olarak lanse edilen genç bir girişimciyken, kısa sürede binlerce kişiyi dolandıran bir firari sanığa dönüşmüştür. Benzer biçimde, Çiftlik Bank skandalıyla tanınan Mehmet Aydın (her ne kadar kripto para dolandırıcılığı olmasa da dijital ortamda yapılan bir ponzi olması nedeniyle kriminolojik açıdan benzerlik taşır) toplum gözünde “Tosuncuk” lakaplı sevimli bir genç imajından, uluslararası kırmızı bültenle aranan bir dolandırıcıya evrilmiştir.
Kriminolojik perspektifte dikkat çeken bir diğer nokta, bu suçların bireysel mi yoksa organize gruplar halinde mi işlendiğidir. Yapılan araştırmalar ve operasyon bulguları, dijital para dolandırıcılığının giderek daha örgütlü suç çeteleri tarafından yürütüldüğünü göstermektedirglobalinitiative.net. İlk kripto dolandırıcılık vakalarında kimi zaman tek bir bilgisayar korsanı ya da yalnız hareket eden dolandırıcılar rol alırken, son yıllarda ortaya çıkarılan vakaların çoğunda hiyerarşik yapıya sahip gruplar olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin Ankara merkezli Smart Trade Coin vakasında 150’nin üzerinde şüpheliden bahsedilmektedir; keza İstanbul ve Kocaeli merkezli operasyonlarda da 40-50 kişilik ekipler tespit edilmiştirtrthaber.comdha.com.tr. Bu gruplar içerisinde görev dağılımı yapılmakta; kimi üyeler çağrı merkezinde kurbanlarla iletişim kurmakta, kimileri bilişim altyapısını yönetmekte, kimileri de paraların transferi ve aklanmasıyla ilgilenmektedirkocaelitv.com.tr. Örgütlü yapılar, dolandırıcılık eylemlerinin daha geniş çaplı ve profesyonelce yürütülmesine imkân tanır. Örneğin Marmara Bölgesi’nde lüks ofis kiralayan bir çete, burada onlarca kişiyi istihdam ederek sözde bir yatırım danışmanlığı firması gibi faaliyet gösterebilmektediraa.com.tr. Dışarıdan bakıldığında kurumsal bir yapı izlenimi veren bu tip oluşumlar, aslında birer suç organizasyonudur.
Öte yandan, kriminolojik açıdan fırsatçılık ve kolay kazanç güdüsü bu suçların temel motivasyonudur. Geleneksel mafya tipi suç örgütleri bile son yıllarda faaliyet alanlarını dijital dolandırıcılığa doğru genişletmişlerdir. Çünkü bu iş, uyuşturucu veya silah kaçakçılığına kıyasla daha az riskli görünmekte, kâr marjı ise son derece yüksek olabilmektedir. Ayrıca dijital dünyada coğrafi engeller olmadığından, Türkiye’deki bir dolandırıcı aynı anda Avrupa’dan veya Ortadoğu’dan da kurbanları ağına çekebilir. Nitekim OneCoin gibi küresel dolandırıcılık şemalarında dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanın mağdur olduğu görülmüştür. Türkiye’de de yabancı kripto dolandırıcılık şebekelerinin kurbanı olan vatandaşlar mevcuttur. Örneğin 2019’dan beri faaliyet gösteren uluslararası bir kripto saadet zincirine Türk yatırımcıların da katıldığı ve ciddi kayıplar yaşadığı bilinmektedirglobalinitiative.net. Bu durum, suçun sınır-ötesi yapısını ve uluslararası işbirliği gerekliliğini ortaya koyar.
Kriminolojik bakış açısıyla, dijital para dolandırıcılığının mağdurları da ayrıca incelenmelidir. Suç kurbanlarının profiline baktığımızda, her yaştan ve eğitim seviyesinden insanın mağdur olabildiğini görüyoruz. Ancak genel bir eğilim olarak, finansal okuryazarlığı düşük veya teknolojiye aşina olmayan kesimlerin daha kolay aldatıldığı söylenebilir. Dolandırıcılar, kimi senaryolarda emeklileri veya ev hanımlarını hedef alarak onları teknik detaylarla bunaltıp kandırırken; kimi senaryolarda da genç ve teknoloji meraklısı kişileri “kolay trade yapma botu” gibi vaatlerle çekmektedir. Maalesef toplumda “Ben asla dolandırılmam, bu işler cahil insanların başına gelir” şeklinde bir önyargı olsa da, kripto para dolandırıcılıkları bu miti çürütmüştür. Oldukça eğitimli, meslek sahibi kişiler bile bu sofistike tuzaklara düşebilmektedir.
Suçun gerçekleştiği ortamlar açısından bakarsak, sosyal medya ve internet forumları dolandırıcıların avlandığı başlıca mecralardır. Kriminoloji disiplininde “rutin aktiviteler teorisi”ne göre, suç işlemesi için suçlunun, kurbanın ve uygun koşulların bir araya gelmesi gerekir. Dijital dünyada bu üçgen çok kolay kurulmaktadır: Dolandırıcılar (suçlu) sahte içeriklerle her gün binlerce kullanıcıya (kurban) ulaşabilmekte ve denetimin zayıf olduğu sosyal ağlar uygun zemini (koşul) hazırlamaktadır. Özellikle Instagram, Telegram gibi platformlarda “FX danışmanı”, “kripto uzmanı” adı altında yüzlerce sahte profil türediği Emniyet raporlarına yansımıştır. Bu profiller, lüks arabalar, yığınla para fotoğrafları paylaşıp insanlar üzerinde zenginlik imajı oluşturarak bir aldatmaca atmosferi yaratır. Ardından ödeme yapanlara sözde eğitim, sinyal veya getiri garantili portföy yönetimi gibi hizmetler sunarlar ve belli bir noktada iletişimi keserek ortadan kaybolurlar.
Kriminolojik perspektifte caydırıcılık boyutuna da değinmek gerekir. Türkiye’de yargı makamları son dönemde bu suçlara karşı oldukça yüksek cezalar talep etmektedir (on binlerce yıla varan hapis istemleri gibi)bbc.com. Her ne kadar fiilen bu kadar uzun hapis sürelerinin infazı mümkün olmasa da, teorik olarak yüksek ceza tehditlerinin yasada yer alması caydırıcılığı artırmayı hedefler. Bununla birlikte, suç işlendikten sonra faillerin yakalanma ihtimali de caydırıcılıkta kritik bir faktördür. Son yıllarda Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın koordinesinde gerçekleşen operasyonlar sonucu çok sayıda şebeke çökertilmiş, yüzlerce kişi tutuklanmıştırdha.com.trkocaelitv.com.tr. Ayrıca Türkiye, INTERPOL ve Europol gibi uluslararası kurumlarla işbirliğini artırarak yurtdışına kaçan dolandırıcıların iadesi konusunda başarılar elde etmektedir (Faruk Fatih Özer’in iadesi örneğinde olduğu gibi). Bu gelişmeler, kripto para dolandırıcılarına “saklanacak yer yok” mesajı vermesi açısından önemlidir.
Son olarak, kriminolojik açıdan toplumun bu suça bakışı da üzerinde durulması gereken bir noktadır. Dijital para dolandırıcılıkları, medya tarafından da ilgiyle takip edilmekte ve geniş şekilde haberleştirilmektedir. Toplumda bu suçlara karşı bir farkındalık oluşmaya başlamış ve mağdurlar seslerini daha çok duyurur hale gelmiştir. Eskiden dolandırıldığını söylemek bir utanç vesilesi olarak görülürken, günümüzde mağdurlar sosyal medya üzerinden örgütlenip ses çıkararak başkalarını uyarmaya çalışmaktadır. Bu da dolandırıcıların hareket alanını kısıtlayan bir unsurdur. Bir nevi kolektif direnç oluşmaktadır denilebilir. Ancak yine de suçlular modus operandi (yöntem) değiştirmekte gecikmiyor; bir yöntem deşifre olduğunda anında yenisini devreye sokabiliyorlar.
Özetle, dijital para dolandırıcılığının kriminolojik analizi, bu suçun dinamik, adaptif ve teknolojiyle iç içe geçmiş bir suç türü olduğunu ortaya koymaktadır. Suçluların profilleri ve örgütlenme biçimleri değiştikçe, kolluk kuvvetleri ve toplum da bu değişime uygun tepki vermek durumundadır.
Korunma Yolları ve Güvenlik Önlemleri
Dijital para dolandırıcılığından korunmak, hem bireylerin alacağı önlemleri hem de kamusal düzeyde uygulanacak politikaları içerir. Bireysel düzeyde, öncelikle herkesin şunu idrak etmesi gerekir: Kolay ve garanti kazanç vaat eden hiçbir yatırım gerçek olamaz. Eğer biri size 1 ayda paranızı ikiye katlama sözü veriyorsa, bunun neredeyse kesinlikle bir aldatmaca olduğunu bilmelisiniz. Bu bilinç, en büyük kalkanlardan biridir. Bunun yanı sıra şu temel güvenlik önlemlerine dikkat edilmelidir:
Kaynağı Doğrulayın: Yatırım yapmayı düşündüğünüz kripto para platformunun veya projesinin arkasındaki şirketi, geliştiricileri ve lisans durumunu araştırın. Türkiye’de faaliyet gösteren kripto borsalarının MASAK’a kayıtlı olup olmadığını kontrol edin. SPK lisansı gerektiren bir iş modeli sunuyorsa (örn. teminat toplama, portföy yönetimi vb.), böyle bir lisansı var mı bakın. Unutmayın, dolandırıcılar resmi kurum isimlerini de kullanabilir; örneğin “Sermaye Piyasası onaylı” veya “BDDK güvencesinde” gibi ifadelerle sizi kandırmaya çalışabilirler. Bu beyanları da ilgili kurumların sitesinden doğrulayın.
Kişisel Bilgilerinizi Korumayın: Hiçbir resmi kurum (MASAK, mahkeme, banka vs.) size SMS veya telefon yoluyla ulaşarak para talep etmez, şifre istemez. “Hakkınızda MASAK dosyası var” gibi bir mesaj alırsanız bunun kesinlikle bir dolandırıcılık girişimi olduğunu aklınızda tutunbigpara.hurriyet.com.tr. Aynı şekilde, kripto para cüzdanlarınızın özel anahtarlarını ya da borsa hesaplarınızın şifrelerini asla üçüncü kişilerle paylaşmayın. Gelen e-postalarda, mesajlarda tıklayacağınız linklere çok dikkat edin; mümkünse doğrudan ilgili platformun resmi web sitesini tarayıcınıza kendiniz yazarak girin.
Güçlü Siber Güvenlik Uygulamaları: Kripto paralarınızı çevrimdışı (soğuk cüzdan) depolamak en güvenli yöntemdir. Eğer çevrimiçi cüzdan veya borsa kullanıyorsanız, mutlaka iki faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirin ve SMS yerine mobil uygulama tabanlı (Google Authenticator gibi) 2FA kullanın. Cihazlarınızı güncel tutun, lisanslı bir antivirüs programı kullanın. Özellikle kriptoyla ilgili finansal işlemlerinizi yaptığınız bilgisayarı kişisel eğlence amaçlı gezinmelerden uzak tutmak da faydalı olabilir (örneğin o bilgisayarda torrent indirmemek, warez sitelere girmemek gibi).
Topluluk Kaynaklarını Kullanın: İnternet çağında yalnız değilsiniz. Yatırım yapacağınız projenin veya sitenin adını arama motorlarında aratarak diğer kullanıcıların deneyimlerini okuyun. Şikayet platformlarında hakkında çok sayıda olumsuz yorum olan, ödeme almadığı bildirilen projelerden uzak durun. Sosyal medyada “onaylı hesap” rozetine dikkat edin; dolandırıcılar ünlü isimlerin veya şirketlerin ismini ufak değişikliklerle kopyalayarak hesap açabiliyor (örneğin “Binance” yerine “Bınance” gibi). Emin olmadığınız durumda o platformun resmî iletişim kanallarına sormaktan çekinmeyin.
Kamu ve düzenleyici kurumlar düzeyinde, dijital para dolandırıcılığı ile mücadele için bazı stratejiler uygulanmaktadır ve geliştirilmeye devam edilmektedir. Öncelikle yasal mevzuatın güçlendirilmesi önemli bir adımdır. Yukarıda bahsedilen kripto varlık hizmet sağlayıcılarına yönelik lisanslama ve denetim mekanizmalarının devreye girmesi, piyasayı daha güvenli hale getirecektir. Bunun yanında, cezai yaptırımların caydırıcı biçimde uygulanması da gereklidir. Büyük vurgunlara karışanların hızlı şekilde yargı önüne çıkarılması ve mal varlıklarına el konulması, potansiyel dolandırıcılara mesaj vermektedir.
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve taşradaki siber suçlarla mücadele şube müdürlükleri, dijital dolandırıcılık vakalarını özel uzman ekiplerle soruşturmaktadır. Bu ekiplerin kapasitesinin artırılması, blokzincir analiz araçlarıyla donatılması ve uluslararası eğitimlerle desteklenmesi önem taşır. Nitekim yakın zamanda polis teşkilatının kripto suçlar konusunda uzman müfettişler yetiştirdiği ve zincir analizleri yapabilen yazılımlar tedarik ettiği basına yansımıştır. Kolluk birimleri ayrıca INTERPOL’ün “Yeni Nesil Suçlar” birimleriyle eşgüdüm halinde çalışarak sınır aşan dolandırıcılık ağlarını çözmeye odaklanmıştır.
Devlet kurumlarının yanı sıra özel sektör ve STK’lar da farkındalık çalışmalarına katkıda bulunmalıdır. Üniversitelerde, finans kuruluşlarında ve hatta liselerde dijital finansal okuryazarlık eğitimleri verilebilir. Medyanın bu konudaki haberleri de eğitici bir çerçevede sunması, sansasyon yerine bilinçlendirmeye hizmet etmesi önemlidir. Örneğin, sadece mağdurların dramını göstermek yerine, nerede hata yaptıklarını anlatan, uzman görüşlerine yer veren programlar yapılabilir.
Son olarak, uluslararası işbirliği boyutuna tekrar vurgu yapalım. Dijital para dolandırıcılığı genellikle ulus aşırı bir karakter taşıdığından, ülkeler arası bilgi paylaşımı ve ortak operasyonlar kritik hale gelmiştir. Türkiye, bu kapsamda 2023 yılında Avrupa’daki bazı ülkelerle birlikte ortak siber operasyonlara imza atmıştır. Europol’ün koordine ettiği bir operasyonda, farklı ülkelerde call center üzerinden kripto dolandırıcılığı yapan bir ağ çökertilmiş ve Türkiye’den de bu ağa bağlı kişiler yakalanmıştır. Bu tür başarılar, suçluların kaçacak yer bulamamasını sağlayacak küresel bir ağ oluşturma hedefinin parçasıdır.
Sonuç
Dijital para dolandırıcılığı, İstanbul ve Marmara Bölgesi odak noktasında olmak üzere Türkiye genelinde önemli bir tehdit olarak karşımızda durmaktadır. Hukuki, bilişimsel, finansal ve kriminolojik perspektiflerden yaptığımız bu detaylı inceleme, meselenin çok boyutlu yapısını ortaya koymaktadır. Hukuki alanda, mevcut yasaların dijital çağın suç tiplerine uydurulması ve yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi gereği açıktır. Bilişimsel alanda, suçluların teknolojiye hakimiyeti karşısında bireylerin ve kurumların da teknik güvenlik kapasitelerini artırmaları şarttır. Finansal açıdan, bu dolandırıcılıklar ülke ekonomisine ve bireylerin refahına büyük darbe vurmakta, güven unsurunu zedelemektedir. Kriminolojik olarak ise, değişen suç ve suçlu profilleri, emniyet ve adalet mekanizmalarının da kendini güncellemesini zorunlu kılmaktadır.
İstanbul ve Marmara Bölgesi özelinde yaşanan vakalar, aslında Türkiye’nin bu alandaki bir mikrokozmosu gibidir. Buradaki eğilimler ve mücadele pratikleri, ülke geneline ışık tutmaktadır. Sevindirici olan, son dönemde artan operasyonlar, düzenleyici adımlar ve toplumsal farkındalık sayesinde bu suçlarla mücadelede mesafe alınmaya başlanmasıdır. Örneğin peş peşe düzenlenen polis baskınlarıyla yüzlerce tutuklama gerçekleşmiş, milyarlarca liralık suç geliri bloke edilmiştiraa.com.trtrthaber.com. Yine de yapılacak çok şey olduğu ortadadır; zira teknoloji geliştikçe suçlular da yöntemlerini geliştirmekte, her yeni finansal araç potansiyel bir dolandırıcılık alanına dönüşebilmektedir.
Bu noktada en kritik savunma hattı, bilinçli ve tedbirli bireylerden oluşan bir toplumdur. Her bir vatandaşın finansal ve dijital okuryazarlığını artırması, en az teknik ve yasal önlemler kadar önemlidir. “Balık tutmayı öğretmek” misali, insanlara dolandırıcılık yöntemlerinin anatomisini öğretmek, onları ileride çıkabilecek yeni varyasyonlara karşı da koruyacaktır. Makalemizi noktalamadan önce şu vurguyu yapmak isteriz: Dijital para dünyası tamamen güvensiz veya kaçınılması gereken bir alan değildir; aksine doğru kullanıldığında finansal inovasyonu taşıyan, geleceğin ekonomisinde önemli yere sahip bir sektördür. Bu sektörün sağlıklı büyüyebilmesi için de kötü niyetli aktörlerden arındırılması şarttır. Gerek yasaların güncellenmesi, gerek güvenlik birimlerinin proaktif çalışmaları, gerekse bireylerin uyanıklığı sayesinde, dijital para dolandırıcılığı ile mücadelede başarılı sonuçlar almak mümkün olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, dijital çağda güvenlik ve özgürlük ikilisi dengede ilerler. Ne tamamen kontrolsüz bir özgürlük ne de bütün yenilikleri boğan bir güvenlikçi yaklaşım idealdir. Kripto para ekosisteminin de aynı prensiple, hem kullanıcıları koruyan hem de yenilikçiliği teşvik eden bir denge ile yoluna devam etmesi dileğiyle, tüm okurları dikkatli ve bilinçli olmaya davet ediyoruz.
Kaynaklar: Bu makaledeki bilgi ve değerlendirmeler, güncel haber kaynakları, resmi raporlar ve akademik incelemeler ışığında derlenmiştir. İlgili olaylara dair veriler Anadolu Ajansı, BBC Türkçe, BirGün, TRT Haber, DHA ve benzeri güvenilir haber mecralarından alınmıştır. Öne sürülen istatistik ve bulgular ise belirtilen referanslarla desteklenmiştir. Örneğin, Türkiye’de kripto para yatırımcı oranı ve dolandırıcılık suçları istatistikleri Anadolu Ajansı kaynaklı verilerden derlenmiş; incelenen vaka örnekleri ilgili haber kupürlerine dayandırılmıştır. Bu sayede, sunulan içeriğin hem akademik tutarlılığı hem de gerçekçiliği sağlanmaya çalışılmıştır. Herhangi bir yasal sorumluluk doğurabilecek ifade veya kesin hükümden özellikle kaçınılmış, olaylar ve kişiler iddia düzeyinde veya yargı süreçlerine uygun şekilde ele alınmıştır. Bu makalenin içeriği, genel bilgilendirme amaçlı olup hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Ancak dijital para dolandırıcılığı konusunda farkındalığı artırarak, bireylerin ve kurumların daha güvenli adımlar atmasına katkı sunması ümit edilmektedir.