KONKORDATO AVUKATI

Hukuki, Ekonomik ve Dijital Boyutlarıyla Uygulamalı Akademik Rehber

Yazan: Avukat Bilal Alyar

ÖNSÖZ

Küresel ekonomik dalgalanmaların etkisinin arttığı ve ticari faaliyetlerin her geçen gün daha karmaşık hale geldiği çağımızda, borç yapılandırma mekanizmaları şirketler için hayati öneme sahiptir. Bu kitap, konkordato kurumunu yalnızca bir iflas koruma aracı olarak değil; aynı zamanda ekonomik istikrarın, sosyal bütünlüğün ve ticaret hukuku disiplininin merkezine yerleştiren bütüncül bir akademik çalışmadır.

Kitapta konkordato kurumuna ilişkin teorik altyapı, yasal süreçler, uygulama örnekleri, dijital dönüşüm etkileri, sosyoekonomik yansımalar ve reform önerileri; yüksek lisans ve doktora düzeyinde bir okur kitlesi için özel olarak hazırlanmıştır. Her bölüm hem uygulamacı hukukçular hem akademisyenler hem de iş dünyasının profesyonelleri için sistematik ve özgün içeriklerle donatılmıştır.

Yıllardır konkordato davalarında edindiğim pratik tecrübeleri ve akademik araştırmalarımı harmanlayarak oluşturduğum bu eserin, ülkemizde ticari uyuşmazlıkların daha sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde çözümlenmesine katkı sağlayacağını umut ediyorum.

Saygılarımla,

Av. Bilal Alyar İstanbul, 2025

İÇİNDEKİLER

Bölüm 1 – Kurumsal ve Teorik Temelleriyle Konkordato
Bölüm 2 – Konkordato Süreci ve Aşamaları
Bölüm 3 – Konkordato Avukatının Rolü, Yetki ve Sorumlulukları
Bölüm 4 – Sık Sorulan Sorular ve Uygulamada Karşılaşılan Temel Sorunlar
Bölüm 5 – Konkordatonun Ekonomik ve Sosyal Etkileri
Bölüm 6 – Konkordato Sürecinde Dijitalleşme ve Hukuki Teknolojiler
Bölüm 7 – Alternatif Yeniden Yapılandırma Yöntemleri
Bölüm 8 – Konkordato Hukukunda Reform ve Gelecek Perspektifi

KONKORDATO HUKUKU VE AVUKATIN ROLÜ: DOKTORA SEVİYESİNDE AYRINTILI BİR İNCELEME

BÖLÜM 1: KURUMSAL VE TEORİK TEMELLERİYLE KONKORDATO

1.1. Kavramsal Çerçeve ve Teorik Arka Plan

Konkordato, modern iflas hukukunun en önemli yeniden yapılandırma araçlarından biridir. Türk hukuk sisteminde, konkordato müessesesi; borçlunun ekonomik faaliyetlerine devamını sağlamak, borç ilişkilerini sistematik biçimde yapılandırmak ve aynı zamanda alacaklıların adil bir şekilde tatmin edilmesini temin etmek amacıyla geliştirilmiş kolektif ve yargı denetiminde yürütülen bir hukuki süreçtir. Bu bağlamda konkordato, hem kamu yararına hem de özel menfaatlere hizmet eden, çok aktörlü ve aşamalı bir reorganizasyon prosedürü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Konkordato, borçlunun vadesi gelmiş borçlarını ödeyemez hale gelmesinden veya bu durumun öngörülebilir olmasından kaynaklı olarak, ticari işletmenin tüm finansal ve hukuki ilişkilerinin yeniden düzenlenmesini konu edinir. Özünde konkordato, borçlunun serbest iradesiyle başlattığı ancak mahkemenin sıkı denetimine tabi olan, komiser nezaretinde yürüyen, alacaklıların iradesinin esas alındığı, süresi, prosedürü ve sonucu yasal sınırlarla belirlenmiş bir yeniden yapılandırma modelidir.

1.2. Tarihsel Gelişim ve Mukayeseli Hukukta Konkordato

Konkordato kavramı Roma hukukundan itibaren çeşitli isimler altında uygulanagelmiştir. Ancak günümüzdeki anlamıyla konkordato sistemi, 19. yüzyıl Fransız iflas hukukunun bir ürünü olarak gelişmiş ve pek çok ülkenin hukuk sistemine adapte edilmiştir. Almanya’da "Insolvenzplanverfahren", Fransa’da "procédure de sauvegarde" ve ABD'de "Chapter 11 Reorganization" adıyla bilinen benzeri düzenlemelerle mukayeseli hukukta da önemli bir yere sahiptir.

Amerikan hukukunda yer alan Chapter 11 rejimi, borçlunun işletmesini sürdürmesini esas alan, mahkeme gözetiminde ve alacaklı komiteleriyle yürütülen ileri düzey bir yeniden yapılandırma mekanizmasıdır. Türk konkordato sistemi bu modele yapısal olarak benzememekle birlikte, amaçsal ve fonksiyonel benzerlikler taşımaktadır. Özellikle borçlunun faaliyetlerini sürdürebilmesi ve alacaklıların bir plan çerçevesinde tatmin edilmesi yönünden önemli paralellikler mevcuttur.

1.3. Türk Hukuk Sisteminde Konkordato’nun Normatif Çerçevesi

Türk hukukunda konkordato kurumu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 285 ila 309/m maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, 7101 sayılı Kanun ile 2018 yılında yapılan reformlarla kapsamlı biçimde yenilenmiş; eski sistemdeki işlevsizlikler ortadan kaldırılarak konkordato, iflas erteleme kurumunun kaldırılmasının ardından yeni bir kurumsal boşluğu doldurmak üzere güncellenmiştir.

Bu bağlamda konkordato, yalnızca borçlu ile alacaklılar arasında yapılan sıradan bir uzlaşma değil; devletin yargı yetkisi aracılığıyla kurumsal niteliğe kavuşturulmuş, toplu ödeme planı bağlamında yapılandırılmış bir anlaşmadır. Mahkeme tarafından verilen mühlet kararları, konkordato komiserinin gözetim ve denetimi, alacaklılar kurulunun toplanması ve konkordato projesinin hazırlanarak tasdiki; tümüyle hukuk düzeni içinde ve kamu otoritesi tarafından tanımlanmış bir süreç olarak işler.

1.4. Hukuki Niteliği: Özel Hukuk – Kamu Hukuku Ayrımı

Konkordato’nun hukuki niteliği tartışmalı olmakla birlikte, ağırlıklı görüş konkordatonun karma nitelikli bir kurum olduğunu kabul eder. Zira konkordato; bir yandan borçlu ile alacaklılar arasında iradi esaslara dayalı özel hukuk sözleşmesi niteliği taşırken, diğer yandan devletin mahkemeleri ve konkordato komiseri aracılığıyla yürütülen ve kamu düzenini ilgilendiren yönleriyle kamu hukuku alanına da temas eder.

Bu yönüyle konkordato, iflasın sonuçlarını doğurmayan ancak iflas gibi geniş hacimli etkiler yaratabilecek düzeyde önemli bir tedbir mekanizmasıdır. Hem bireysel hem de toplu menfaatlerin dengelendiği bu kurum, özellikle ticari yaşamın sürekliliğini sağlamaya hizmet ederken, sistematik tahsilat yapılarını da koruyarak ekonomik aktörlerin zarara uğramasını engelleyen bir yapıya sahiptir.

1.5. Fonksiyonu: Finansal Yeniden Yapılandırma ve Ekonomik İstikrar

Konkordato, yalnızca borç ilişkilerinin yeniden düzenlenmesiyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda piyasada faaliyet gösteren şirketlerin kurumsal sürdürülebilirliğini sağlama, istihdamı koruma, tedarik zincirlerinin devamlılığını temin etme ve yatırımcı güvenini artırma gibi geniş ölçekli makroekonomik işlevler de görür. Bu yönüyle konkordato; mikro düzeyde borçluyu korurken, makro düzeyde ekonomik istikrarın sağlanmasına hizmet eder.

Borçlu şirketin yeniden ayağa kaldırılması, işletmenin faaliyetlerine devam etmesi ve yeni finansal kaynaklara ulaşması konkordato süreciyle mümkün hâle gelir. Bu bağlamda konkordato, yalnızca pasif bir borç öteleme değil; aktif bir kurtarma ve yeniden doğuş süreci olarak değerlendirilmelidir.

1.6. Değerlendirme ve Genel Perspektif

Netice itibarıyla, konkordato kurumu; Türk hukuk sisteminde borç-alacak ilişkisinin sistematik biçimde yeniden yapılandırılmasını sağlayan, mahkeme denetiminde işleyen ve devletin cebri icra yetkisini askıya alarak yeni bir ödeme rejimi kuran özel nitelikli bir reorganizasyon modelidir. Bu model, sadece hukuk uygulayıcıları açısından değil; aynı zamanda mali danışmanlar, yatırımcılar ve borç yönetimiyle ilgilenen tüm profesyoneller için yakından takip edilmesi gereken, çok katmanlı ve dinamik bir yapıdır.

BÖLÜM 2: KONKORDATO SÜRECİ VE AŞAMALARI: TEORİK, YASAL VE UYGULAMALI DEĞERLENDİRME

2.1. GENEL BİR BAKIŞ: KONKORDATO SÜRECİNİN AŞAMALI YAPISI

Konkordato süreci, İcra ve İflas Kanunu'nda belirlenen usul kuralları çerçevesinde, birden fazla aşamayı ihtiva eden sistematik bir prosedür olarak yapılandırılmıştır. Bu prosedürün temelini, borçlunun borçlarını ödeme gücünü kaybetmesi veya bu durumun öngörülmesi halinde alacaklılarla bir ödeme planı çerçevesinde uzlaşması oluşturur. Süreç; geçici mühlet, kesin mühlet, konkordato projesi, alacaklılar toplantısı, tasdik davası ve tasdikin hükümlerini kapsayan çok aşalı bir yapıya sahiptir.

2.2. KONKORDATO TALEBİ VE GEÇİCİ MÜHLET KARARI

Borçlu tarafın İcra Mahkemesi’ne sunduğu konkordato talebi, belirli zorunlu unsurları içerir: borçlunun mali durumunu gösteren belgeler, alacaklı listesi, varlık ve yükümlülük beyanları, kar-zarar tabloları ve konkordato projesinin taslağı. Mahkeme, bu evrakları inceledikten sonra, borçlunun durumunun ciddiyetini ve konkordatonun uygulanabilirliğini değerlendirmek üzere geçici mühlet karanı verebilir.

Geçici mühlet kararı, konkordato sürecinin en kritik eşiklerinden biridir. Bu karar ile borçlu, bireysel icra takiplerinden korunur, teminat güncellemesi yapılması engellenir, iflas davası açılamaz ve rehinli alacaklıların taşınırları haciz yoluyla satış talepleri durdurulur. Bu karar aynı zamanda kamusal güvenin yeniden tesisinde bir sinyal fonksiyonu görür.

Mahkeme bu aşamada bir veya birden fazla konkordato komiseri tayin eder. Komiser, borçlunun ticari faaliyetlerini, mali durumunu ve konkordato teklifinin gerçekliğini denetlemekle yükümlüdür. Uygulamada bu süreç, mahkeme, alacaklı ve borçlu arasındaki ilk kurumsal temas noktalarından biridir.

2.3. KESİN MÜHLET KARARI VE KOMİSER DENETİMİ

Geçici mühlet sürecinin sonunda, komiser tarafından mahkemeye sunulan rapor esas alınarak konkordato sürecinin devamına karar verilirse, mahkeme kesin mühlet karan verir. Kesin mühlet sürecinde, konkordato projesi somutlaştırılır, borçlunun varlıkları ve faaliyetleri sıkı komiser denetimine tabî tutulur.

Komiserin yetkileri bu aşamada genişler. Şirket yönetiminin borçlu tarafından devredilmesi söz konusu değilse de, tüm işlemlerde komiserin izni aranabilir. Komiser ayrıca alacaklılar toplantısını organize etmekle yükümlüdür. Bu toplantıda alacaklılar, konkordato teklifini kabul veya reddetme iradesini ortaya koyarlar.

2.4. ALACAKLILAR TOPLANTISI VE OYLAMA SÜRECİ

Konkordato teklifinin kabul edilmesi için, alacaklıların hem sayı hem de miktar itibariyle belirli nitelikli çoğunluğu sağlaması gerekir. Bu şekilde bir uzlaşma sağlandığında, konkordato projesi hukuken geçerlilik kazanmaz; ancak tasdik safhasına geçilir. Aksi halde mahkeme dosyayı reddederek konkordato sürecini sonlandırabilir.

2.5. TASDİK DAVASI VE HÜKÜMLERİ

Alacaklılar toplantısında kabul edilen konkordato projesi, mahkemeye sunularak tasdik talebinde bulunulur. Mahkeme, projenin yasaya, kamu düzenine ve tarafların haklarına uygunluğunu denetleyerek tasdik karan verir. Bu karar, konkordatonun hem borçlu hem de tüm alacaklılar için bağlayıcı hale gelmesini sağlar.

Tasdik kararının verilmesiyle birlikte konkordato projesi icra kabiliyeti kazanır. Alacaklar belirtilen oranlarda ve vade içinde ödenir. Borçlu, mühlet süreci boyunca kazanılan dokunulmazlıktan çıkar, ancak tasdik kararının uygulanması denetim altında sürer.

2.6. UYGULAMADA GÖRÜLEN SORUNLAR VE YARGISAL YAKLAŞIMLAR

Uygulamada, konkordato dosyalarında en çok karşılaşılan sorunlar, geçici mühlet talebinin dayanağı olan belgelerin yetersizliği, komiserin yeterli denetim yapamaması ve alacaklılar toplantısındaki teknik hatalardan kaynaklanmaktadır. Bu gibi durumlarda Yargıtay, konkordato kurumunun şekil ve esas şartlarına sıkı bağlı olduğuna vurgu yaparak, hatalı süreçleri iptal etmekte ve kamu düzeni gereği yeniden yargılamaya olanak tanımaktadır.

Ayrıca, tasdik sonrası borçlunun ödeme planını ihlali durumunda mahkemeden konkordatonun feshine karar verilmesi talep edilebilir. Bu da konkordato rejiminin dinamik ve sürekli denetimi zorunlu kılan yapısını göstermektedir.

BÖLÜM 3: KONKORDATO AVUKATININ ROLÜ, YETKİ VE SORUMLULUKLARI

3.1. KONKORDATO AVUKATININ HUKUKÎ STATÜSÜ VE MESLEKÎ SORUMLULUĞU

Konkordato süreçleri, teknik yeterlilik, mevzuat bilgisi, stratejik planlama ve kriz yönetimi gibi alanlarda uzmanlık gerektiren, çok boyutlu hukuki prosedürlerdir. Bu nedenle konkordato sürecini yöneten avukatın, sadece klasik anlamda bir vekil olarak değil, aynı zamanda mali analiz yeteneği gelişmiş, ticaret hukuku alanında donanımlı, borç-yeniden yapılandırma modellerine hakim, kriz iletişimi ve stratejik savunma tekniklerinde ehil bir profesyonel olması gerekir.

Konkordato avukatının mesleki sorumluluğu, hem İcra ve İflas Kanunu, hem de Avukatlık Kanunu çerçevesinde değerlendirilmelidir. Yanıltıcı belgelerle konkordato talebinde bulunulması, mahkemeye eksik ya da sahte beyanda bulunulması veya komiser denetimini etkisiz kılacak davranışların gösterilmesi; avukat açısından hem disiplin sorumluluğu hem de tazminat ve ceza sorumluluğu doğurabilir.

3.2. DOSYA HAZIRLAMA AŞAMASINDAKİ GÖREVLER

Bir konkordato avukatının ilk ve en önemli görevlerinden biri, konkordato talebine esas oluşturacak belgelerin usule ve hukuka uygun şekilde tanzim edilmesidir. Bu belgeler, borçlunun mali tablosunu ortaya koyan gelir-gider dengesi, bilanço, aktif-pasif cetvelleri, alacaklı listeleri ve varsa rehinli alacaklara ilişkin bilgilerden oluşur. Özellikle muhasebe verilerinin hukuki forma dökülmesi, bu konuda uzman desteğiyle birlikte avukatın bizzat yürüttüğü hukuki özümselleştirme faaliyetini gerektirir.

Ayrıca konkordato projesinin taslağının da avukat tarafından hazırlanması gerekir. Bu taslak, borçlunun hangi vadelerde, hangi oranlarda ve hangi güvence mekanizmalarıyla borçlarını ödemeyi teklif ettiğini ortaya koyar. Projenin ticari makuliyetinin yanı sıra, hukuki meşruluğu da aranmaktadır.

3.3. MAHKEME SÜRECİ VE KOMİSER İLETİŞİMİ

Konkordato avukatı, mahkeme nezdinde borçluyu temsil eder ve sürecin her aşamasında talep ve beyanda bulunur. Mühlet talebinin gerekçelendirilmesi, eksikliklerin tamamlanması, komiserin atanmasına ilişkin görüşlerin bildirilmesi gibi noktalarda mahkeme ile aktif hukuki iletişim kurulur.

Ayrıca konkordato komiseri ile etkili ve şeffaf bir iletişim sürecinin yürütülmesi gerekir. Komiserin bilgi talebine yanıt verilmesi, raporlamaların desteklenmesi ve alacaklılar toplantısının organizasyonunda hukuki koordinasyon sağlanması, avukatın yükümlülüğü altındadır. Komiserle çelişkiye düşmeden ama borçlu tarafın haklarını azami düzeyde koruyacak şekilde stratejik bir pozisyon benimsenmelidir.

3.4. ALACAKLILAR TOPLANTISI VE MÜZAKERELER

Alacaklılar toplantısında konkordato projesinin kabulü için gerekli nitelikli çoğunluğun sağlanması, büyük oranda avukatın görüşme, ikna ve hukuki savunma yetkinliğine bağlıdır. Avukat, alacaklıların kaygılarını giderecek hukuki argümanlar geliştirir, teklifin uygulanabilirliğini anlatır ve oylama öncesi müzakerelerde etkin bir rol oynar.

Bu aşama, klasik dava avukatlığından farklı olarak, bir anlamda "ticari diplomasi" yürütmeyi gerektirir. Avukatın müzakere yeteneği, hukuki bilgisiyle ticari gerçeklikleri harmanlayabilme becerisiyle desteklenmelidir.

3.5. TASDİK SÜRECİ VE SONRASINDAKİ TAKİP GÖREVLERİ

Mahkemenin tasdik karanı almasından sonra da konkordato avukatının görevi sona ermez. Projenin uygulanmasının izlenmesi, borçlunun plana uygun şekilde hareket etmesi, muhtemel ifa sorunlarında alacaklılarla yeniden iletişime geçilmesi ve mahkeme kararlarının takibi gibi konular da bu sürecin bir parçasıdır.

Bazı durumlarda, borçluya yeni finansman sağlanması için kredi sözleşmeleri yapılması, teminat verilmesi veya varlık devirleri gibi işlemlerde de avukat etkin rol alabilir. Bu noktada hem hukukî hem de mali mütalaa sunma becerisi aranır.

3.6. SONUÇ: KONKORDATO AVUKATLIĞI BİR UZMANLIK ALANIDIR

Netice itibariyle konkordato avukatlığı, sadece bir takip veya dava işlemi değil; çok boyutlu, kamu düzeniyle çakışan, ticari hayata etkisi büyük olan stratejik bir uzmanlık sahasıdır. Bu alanda hizmet veren avukatların, hem mesleki hem etik sorumluluklarına riayet etmesi, hem de sektörel bilgi ve analitik düşünme yetkinliğiyle donanması beklenir.

BÖLÜM 4: KONKORDATO HUKUKUNDA SIK SORULAN SORULAR VE UYGULAMADA KARŞILAŞILAN TEMEL SORUNLAR

4.1. KONKORDATO HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR

Soru 1: Kimler konkordato talebinde bulunabilir?

Konkordato, hem sermaye şirketleri hem de şahıs şirketleri ile tacir sıfatını haiz gerçek kişiler tarafından talep edilebilir. Tacir olmayanlar ise genel olarak konkordato talep etme hakkına sahip değildir. Ancak mirasçı sıfatıyla ticari faaliyeti devralmış kişiler veya tüzel kişiliği haiz kooperatif ve dernek gibi yapılar bazen istisna kapsamına girebilir.

Soru 2: Konkordato iflas anlamına mı gelir?

Hayır. Konkordato, iflastan farklı olarak borçlunun ticari faaliyetine devam etmesini ama borçlarını yeniden düzenli ve planlı bir biçimde ödemesini sağlayan bir hukuki kurtarma rejimidir. Esasen konkordato, iflası önleme aracıdır.

Soru 3: Tüm borçlar konkordato kapsamına girer mi?

Hayır. Rehinli alacaklar, nafaka alacakları ve kamu alacakları (vergi, SGK borcu gibi) özel statüye sahiptir ve konkordato kapsamı dışında kalabilir. Ancak bu alacaklara ilişkin tahsilat yolları da konkordato sürecinde belli ölçülerde sınırlandırılmıştır.

Soru 4: Konkordato sürecinde haciz işlemleri durur mu?

Evet. Mahkeme tarafından geçici veya kesin mühlet karanın verilmesiyle birlikte borçlu aleyhine başlatılmış icra takipleri durur. Bu süreç boyunca yeni takip başlatılamaz ve mevcut takipler devam ettirilemez.

Soru 5: Konkordato ne kadar süreyle geçerlidir?

Geçici mühlet 3 ay süreyle verilir ve bu süre mahkeme kararyla 2 ay daha uzatılabilir. Kesin mühlet ise 1 yıldır ve ayrıca mahkeme uygun görürse 6 aya kadar uzatılabilir. Toplamda konkordato süreci 23 ayı bulabilir.

Soru 6: İyi niyetli olmayan borçlular da konkordato talep edebilir mi?

Konkordato süreci, şeffaflık, gerçeklik ve iyi niyet ilkelerine dayanır. Kötü niyetli olarak borçlarından kaçmak isteyen borçluların talepleri mahkemeler tarafından reddedilir. Komiser ve mahkeme denetimi bu tür durumları engellemek üzere işlemektedir.

4.2. UYGULAMADA EN SIK KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Sorun 1: Belgelerin eksik veya yetersiz sunulması

Konkordato talebi için sunulması gereken belgeler oldukça teknik ve yoğun niteliktedir. Borçluların çoğu bu belgeleri profesyonel destek almadan düzenlediği için mühlet kararyla birlikte talepler reddedilebilmektedir. Mali tabloların denetlenebilir, gerçeğe uygun ve tarihsel tutarlılığa sahip olması zorunludur.

Sorun 2: Komiserin etkisiz denetimi

Uygulamada bazı komiserlerin yetersiz denetim yapması, borçlu lehine şekilsel raporlar sunması veya tarafsızlığını yitirmesi, mahkemelerin konkordato sistemine olan güvenini azaltabilmektedir. Komiserin teknik ehliyeti ve tarafsızlığı bu noktada kilit öneme sahiptir.

Sorun 3: Alacaklıların bilinçsiz itirazları

Bazı alacaklılar, konkordato sistemine ya da borçlunun teklifine mahiyetini anlamadan itiraz etmekte ve toplantıların bozulmasına neden olabilmektedir. Bu durum, borçlunun yeniden yapılanma fırsatını kaybetmesine ve neticede iflas etmesine sebep olabilmektedir.

Sorun 4: Tasdik sonrası denetimin eksik yürütülmesi

Konkordato planı tasdik edilse bile borçlunun bu plana sadık kalıp kalmadığı yeterince izlenmediğinde, alacaklılar yeniden zarara uğrayabilmektedir. Bu nedenle tasdik sonrası denetim mekanizmalarının daha kurumsal hale getirilmesi gerekmektedir.

4.3. PRATİK ÖNERİLER VE HUKUKÎ STRATEJİLER

  • Profesyonel destek şarttır: Mali müşavir, avukat ve gerekiyorsa bağımsız denetim uzmanları ile çalışılmalıdır.

  • Belgeler şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır: Sunulan tablolar kurumsal muhasebe kurallarına uygun düzenlenmelidir.

  • Komiserle etkili iletişim kurulmalıdır: Tüm işlemler yazılı olarak belgelenmeli ve güven esasına dayalı olmalıdır.

  • Alacaklılar iyi bilgilendirilmelidir: Onlara sadece hukuk dılıyla değil, finansal mantıkla da plan anlatılmalıdır.

  • Tasdik sonrasında denetim devam etmelidir: Borçlunun plana uyumu izlenmeli ve gerektiğinde revizyon planları geliştirilmelidir.

BÖLÜM 5: KONKORDATO KURUMUNUN EKONOMİK VE TOPLUMSAL ETKİLERİ

5.1. GİRİŞ: KONKORDATO'NUN MAKRO DÜZEYDEKİ FONKSİYONU

Konkordato, yalnızca borçlu ile alacaklı arasındaki ödeme dengesini yeniden tesis etmeyi amaçlayan dar bir hukuk aracı değil; ekonomik düzenin sürdürülebilirliğine katkı sağlayan, piyasa istikrarını koruyan ve toplumsal etkiler yaratan bir kurumsal yapıdır. Özellikle ekonomik dalgalanmalar, küresel krizler veya sektörel çöküşler gibi çok aktörlü sarsıntılar çerçevesinde konkordato, sistemsel çöküşü engelleyici bir "hukuki fren mekanizması" işlevi görmektedir.

5.2. SERMAYE YAPISI VE KREDİ SİSTEMİNE ETKİLERİ

Konkordato, borçlu şirketlerin sermaye yapılarını yeniden düzenleme imkânı sunarak, çöküş yerine rehabilitasyon yolunu açar. Bu durum, bankalar ve finansal kurumlar açısından da tahsil kabiliyetlerini zaman içinde sürdürülebilir kılar.

Ayrıca konkordato sayesinde alacaklılar tek tek tahsilat yöntemleri yerine toplu çözüme katılır, bu da finansal piyasada alacak-borç ilişkilerinde sistemsel bir rahatlama yaratır. Bu yönüyle konkordato, tüm kredi sisteminde moral hazard (ahlaki tehlike) etkisini azaltır, dengeleyici bir fonksiyon üstlenir.

5.3. İSTİHDAM VE SOSYAL BARIŞA ETKİLERİ

Bir şirketin faaliyetlerini sürdürememesi yalnızca borçlu-alacaklı denkleminde kayıp yaratmakla kalmaz; aynı zamanda çalışanların işten çıkarılması, sosyal güvence kaybı ve gelir yoksunluğu gibi zincirleme etkiler doğurur. Konkordato, bu anlamda istihdamın sürmesi için kritik bir hukuk mekanizmasıdır.

Özellikle yerel ekonomiye entegre olan orta ve büyük ölçekli işletmelerin ayakta kalması, sadece firma bazlı değil; çevresindeki tedarik zinciri, çalışanların aileleri ve yerel kamu hizmetleri açısından da doğrudan etkiler taşır. Bu nedenle konkordato, sosyal barışın sürekliliği için yapısal öneme sahiptir.

5.4. PİYASA GÜVENİ VE YATIRIMCI PSİKOLOJİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Bir hukuk sisteminin şirketler için öngörülebilir koruma mekanizmaları sunması, piyasa aktörlerinin sistemin istikrarına duyduğu güveni artırır. Konkordato, bu anlamda hukuki öngörülebilirliği temin eden ve ticari riskin belirli seviyelerde yönetilebilir olmasını sağlayan bir yapı sunar.

Yatırımcılar, faaliyet gösterecekleri hukuk sisteminde risklerin sadece cezalandırıcı değil, aynı zamanda yapılandırıcı yollarla çözülüp çözülemeyeceğine bakar. Bu noktada konkordato, sistemin krizlere yanıt verme kapasitesinin ve yatırım ortamının bir ölçütü haline gelir.

5.5. KAMU MALİYESİNE VE VERGİ SİSTEMİNE ETKİSİ

Konkordato sayesinde iflas eden şirket sayısının azalması, kamu maliyesi açısından da fayda sağlar. Vergi kayıplarının azaltılması, işten çıkarmalar nedeniyle artan sosyal güvence giderlerinin önlenmesi ve sosyal yardım ihtiyacının sınırlandırılması, dolaylı ama kritik etkiler arasındadır.

Ayrıca kamu alacakları da belirli ölçülerde konkordato kapsamına dahil olarak uzun vadede ödenebilir hale gelir. Bu da kamu tarafından planlanabilir tahsilat kabiliyeti anlamına gelir.

5.6. GENEL DEĞERLENDİRME

Konkordato, mikro düzeyde bireysel borç ilişkilerini çözerken, makro düzeyde piyasa istikrarı, sosyal denge, kamu maliyesi ve yatırım ortamı gibi alanlarda olumlu etkiler yaratabilecek potansiyele sahiptir. Bu nedenle konkordato hukuku, sadece "borçtan kurtulma" değil; ekonomik rehabilitasyonun hukuki aracı olarak görülmelidir.

BÖLÜM 6: KONKORDATO SÜRECİNDE DİJİTALLEŞME VE HUKUKÎ TEKNOLOJİLER

6.1. DİJİTALLEŞME VE HUKUKÎ SÜREÇLER ARASINDAKİ DİNAMİK ETKİLEŞİM

  1. yüzyıl hukuk pratiği, yalnızca normun uygulanmasıyla sınırlı kalmamakta; teknolojik dönüşümle yeniden şekillenmektedir. Bu kapsamda konkordato gibi dinamik ve çok aşamalı prosedürlerin dijital entegrasyonu, hukuki süreçlerin hızını ve verimliliğini doğrudan etkilemektedir. Elektronik tebligat, e-imza, UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi), e-duruşma ve dijital delil sunumu gibi unsurlar, konkordato avukatlığının çehresini dönüştürmüştür.

6.2. UYAP SİSTEMİNİN KONKORDATOYA ENTEGRASYONU

UYAP, konkordato süreçlerinin dijital ortama aktarılmasında temel platformdur. Konkordato talep dilekçesi, ek belgeler, komiser atanma kararları, konkordato projesi, alacaklı bildirimleri ve mahkeme kararlarının tamamı UYAP üzerinden elektronik olarak sunulabilir, takip edilebilir ve arşivlenebilir.

Bu sistem sayesinde avukatlar, mühlet süreçlerini güncel olarak izleyebilmekte, belgeler arasında tutarlılık sağlayabilmekte ve komiser ile mahkeme arasındaki resmi iletişimleri zaman kaybı olmaksızın yönetebilmektedir. UYAP entegrasyonu, hem verimliliği hem de belgelendirilebilirliği artırarak hukuk devleti ilkesine katkı sunar.

6.3. E-DURUŞMA SİSTEMİ VE KONKORDATO MAHKEMELERİNDEKİ UYGULAMASI

COVID-19 pandemisiyle birlikte gelişen e-duruşma sistemleri, konkordato davalarında da etkin şekilde kullanılabilmektedir. Geçici ve kesin mühlet taleplerinin duruşmalı incelendiği aşamalarda, taraf avukatlarının e-duruşma sistemine entegre olması, fiziki süreçlerin getirdiği lojistik sorunları azaltmaktadır.

Ancak konkordato gibi belge yoğunluklu ve taraflar arası doğrudan İletişime dayalı davalarda, e-duruşma ile yüz yüze yargılamanın etkililiği arasındaki denge iyi kurulmalıdır. Dijital kolaylık ile muhakeme kalitesi arasındaki hassas denge, hukuk teknolojisinin etik ve fonksiyonel sınırlarını belirlemektedir.

6.4. ELEKTRONİK DELİL YÖNETİMİ VE DİJİTAL MALİ VERİLER

Konkordato dosyalarında yer alan bilanço, gelir tablosu, alacaklı listesi gibi veriler, artık dijital formatta sunulmakta ve bu verilerin uyumlu dosya formatlarında UYAP'a entegre edilmesi gerekmektedir. Bu durum, veri analizi yapan yapay zeka destekli denetim sistemlerinin uygulanmasını da gündeme getirmiştir.

Elektronik defter, e-fatura, e-arşiv gibi verilerin kullanımı, konkordato projesinin gerçekliği konusunda komiser ve mahkemenin ön analiz yapmasını kolaylaştırmaktadır. Bu sayede sürece şeffaflık ve denetlenebilirlik kazandırılmış olur.

6.5. DİJİTAL GÜVENLİK, GİZLİLİK VE MESLEKİ SORUMLULUK

Konkordato sürecinde sunulan belgelerin çok büyük bir bölümü ticari sır niteliğindedir. Bu nedenle avukat, mali müşavir, komiser ve mahkeme tarafından dijital belgelerin korunması, kriptolu saklanması ve yasalara uygun şekilde üçüncü kişilere karşı korunması zorunludur.

Veri sızdırmaları, yetkisiz erişim veya veri manipülasyonları; hem Ceza Kanunu hem de KVK mevzuatı kapsamında sorumluluk doğurur. Bu nedenle konkordato süreçlerinde dijital etik ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmak gereklidir.

6.6. GELECEK PERSPEKTİFİ: YAPAY ZEKA, BLOKZİNCİR VE HUKUKÎ OTOMASYON

Konkordato süreçlerinin gelecekte blokzincir tabanlı defter sistemleriyle denetlenmesi, yapay zeka destekli komiser analizlerinin uygulanması ve otomatik rapor sistemlerinin geliştirilmesi muhtemeldir. Bu teknoloji, borçlunun mali durumunun daha nesnel, tarafsız ve gerçek zamanlı analizine imkân tanır.

Ayrıca konkordato davalarına özgü "dijital yargı asistanları" sayesinde, binlerce sayfa belgenin özetlenmesi, oylama analizlerinin istatistiksel takibi ve karar destek sistemlerinin kurulması güncel bir ihtiyaçtır.

BÖLÜM 7: KONKORDATO VE ALTERNATİF YENİDEN YAPILANDIRMA YÖNTEMLERİ

7.1. GİRİŞ: NEDEN ALTERNATİF YAPILANDIRMA?

Konkordato, borçlunun yargı denetimi altında yeniden düzenleme talep edebileceği en kapsamlı kurumsal yapı olmakla birlikte, her şirkete ya da her borçluluk durumuna uygun bir form olmayabilir. Bazı durumlarda daha az maliyetli, daha hızlı, daha esnek veya daha az kamuya açık alternatif çözümler tercih edilebilir. Bu noktada konkordatoya alternatif olarak gelişen yeniden yapılandırma yöntemleri hukuki ve ticari strateji bağlamında değer kazanmaktadır.

7.2. TÜZEL KİŞİLER ARASI BORÇ YAPILANDIRMA ANLAŞMALARI

Borçlu şirket ile alacaklı kurum ya da şahıs arasında, yargı yoluna başvurmaksızın yapılan borç erteleme, taksitlendirme veya indirim anlaşmaları, pratikte en sık tercih edilen alternatiflerdendir. Bu anlaşmalar genellikle "yeniden ödeme protokolü", "ödeme planı mutabakatı" veya "sulh sözleşmesi" şeklinde adlandırılır.

Avantajları:

  • Gizlilik esaslıdır, kamuya açık konkordato süreci gibi ticari itibara zarar vermez.

  • Taraf iradesiyle şekillenir, yargıya bağlılık azdır.

  • Masraf ve zaman avantajı sağlar.

Dezavantajları:

  • Alacaklının rızasına bağlı olduğu için zorlayıcı değildir.

  • Hukuki koruma kapsamı konkordato kadar geniş değildir.

7.3. ARABULUCULUK SURETİYLE TÜZEL UYUŞMA

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile zorunlu hale gelen arabuluculuk, tüm ticarî uyuşmazlıklar için şartsız uygulanabilir hale gelmiştir. Borçlunun alacaklı ile ticarî uyuşmazlığını çözmesi için arabulucu nezdinde vardığı sulh, mahkeme ilamı niteliğindedir.

Arabuluculuk, konkordatoya göre daha az resmî, daha az kamuya açık ve taraf iradelerine göre şekillenebilen esnek bir yapı sunar. Özellikle "itibari koruma" isteyen şirketler için uygun bir ara çözümdür.

7.4. REESTRUKTURİNG VE FİNANSAL YENİDEN YAPILANDIRMA

Finansal yeniden yapılandırma, bankalar ve finans kurumları ile borçlu şirket arasında varılan, genellikle banka birlikleri aracılığıyla yürütülen, planlı ve denetimli bir borç revizyonu sürecidir. BDDK koordinasyonunda uygulanan "çerçeve anlaşması" sistemi buna örnektir.

Bu yöntemde:

  • Borçlar vadeye yayılabilir,

  • Faizler dondurulabilir,

  • Yeni kredi hattı açılabilir,

  • Teminatlar yeniden düzenlenebilir.

Konkordato yerine reeskont kredileri veya borç yeniden finansmanı gibi yöntemlerle yeniden yapılandırma, borçlunun faaliyetlerine zarar vermeden yönetilmesini sağlar.

7.5. TASFİYE VE GÖNÜLLÜ DAĞITIM PLANI

Bazı şirketler için konkordato ya da yeniden yapılandırma finansal anlamda yetersiz veya anlamsız olabilir. Bu durumda borçlunun kendi tasfiyesini organize etmesi ve tüm alacaklılarla "gönüllü dağıtım planı" uyarınca varlıklarını paylaşması, etik ve ticari anlamda doğru bir adımdır. Bu yöntem, kötü niyetli batışların önüne geçer ve alacaklılar nezdinde itibar kaybının önlenmesini sağlar.

7.6. HANGİ YÖNTEM NE ZAMAN TERCİH EDİLMELİ?

Durum/Senaryo Tercih Edilmesi Gereken Yöntem Çok sayıda alacaklı ve toplu borç Konkordato Tek bankaya borç ve görüşme isteği Finansal Yeniden Yapılandırma Alacaklı sayısı az ve uzlaşma mümkünse Tüzel Borç Yapılandırma Anlaşması Taraflar görüşmeye açık ancak resmi belge aranıyorsa Arabuluculuk Borçlunun faaliyetleri sürmeyecekse Tasfiye ve Dağıtım Planı

7.7. GENEL DEĞERLENDİRME

Konkordato, çok sayıda paydaşı ve hukuki koruması ile en kapsamlı yeniden yapılandırma aracı olsa da, her durumda uygulanması zorunlu değildir. Alternatif yöntemler, maliyeti, hızı, gizliliği ve ticari hassasiyetleri göz önüne alarak daha uygun çözümler sunabilir.

Bu nedenle borçlunun mali yapısı, alacaklı profili, hukuki pozisyonu ve ticari geleceği doğrultusunda kapsamlı bir yeniden yapılandırma stratejisi oluşturulmalıdır.

BÖLÜM 8: KONKORDATO HUKUKUNUN GELECEĞİ VE REFORM ALANLARI

8.1. GİRİŞ: DÜZENLEYİCİ YAKLAŞIMLARIN DİNAMİK DOĞASINA VURGU

Konkordato hukuku, hem normatif yapısı hem de uygulama pratiği ile ekonomik ve toplumsal dalgalanmalardan doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle hukukçular, yasa koyucular, yargı mensupları ve piyasa aktörleri tarafından bu kurumun dinamik ve sürekli gelişen bir perspektifle ele alınması gerekir. Bu bölümde, konkordato hukukunun geleceğine yönelik yapısal analizler ve reform alanları bilimsel bir çerçevede değerlendirilecektir.

8.2. MEVZUATTA GÖRÜLEN BOŞLUKLAR VE ÖNERİLEN DEĞİŞİKLİKLER

a) Komiserlik Kurumunun Kurumsallaştırılması

Bugün konkordato komiserleri, mahkemeler tarafından bireysel seçim esasıyla atanmakta; bu da uygulamada standart eksikliği ve zaman zaman tarafsızlık tartışmalarına yol açmaktadır. Komiserlik mesleğinin lisanslama, uzmanlık ve etik denetim mekanizmalarına tabi kılınması, sistemsel güveni artıracaktır.

b) Tasdik Sonrası Denetim Rejimi

Konkordato tasdik edildikten sonra planın uygulanmasına ilişkin etkili bir denetim mekanizması bulunmamaktadır. Belirlenecek bir izleme kurulu veya yetkili komiser sistemiyle planın denetlenmesi ve şeffaflığın sağlanması, sürece olan inancı artıracaktır.

c) Kamu Alacaklarının Sisteme Entegrasyonu

Vergi ve SGK borçları gibi kamu alacakları konkordato sistemine ya sınırlı entegre edilmekte ya da tamamen sistem dışında bırakılmaktadır. Kamunun da plan çerçevesinde şarta bağlı katılımcı olması, hem borçlunun gerçek anlamda kurtulmasını sağlar hem de kamu tahsilatının planlı hale gelmesini mümkün kılar.

d) Dijital Araçların Mevzuatla Şeffaf Eğitimi

UYAP, e-duruşma ve dijital delil sistemleri uygulamada kullanılmakla birlikte mevzuatta bu sistemlere ilişkin net teknik altyapılar ve mesleki yükümlülükler belirlenmiş değil. Elektronik süreçlerin hem teknik hem etik boyutları mevzuatla belirlenmelidir.

8.3. EĞİTİM, MESLEKİ FORMASYON VE FARKINDALIK

Konkordato süreci, sadece avukatların değil; mali müşavirlerin, alacaklı kurum yöneticilerinin, ticaret mahkemesi hakimlerinin ve komiserlerin eğitimlerini gerektirir. Bu alanda uzmanlık programları, sürekli mesleki eğitim ve farkındalık atılımlarının kurumsal hale getirilmesi gerekir.

Barolar, meslek odaları, hukuk fakülteleri ve ilgili kamu kurumları iş birliğiyle, konkordato alanında yetkinlik bazlı eğitim sistemleri geliştirilmelidir.

8.4. VERİLERE DAYALI POLİTİKA GELİŞTİRME VE RAPORLAMA

Konkordato süreciyle ilgili karar, komiser raporu, tasdik oranı, iflasla sonuçlanma istatistikleri gibi veriler dağınık ve sistematik olmayan şekilde tutulmaktadır. Oysa ki veriye dayalı yasal reformlar, ancak ulusal konkordato veri tabanı, performans raporları ve istatistiki analizlerle mümkün olur. Adalet Bakanlığı ve Yargı Reformu Stratejisi kapsamında bu konuya ayrı bir politika alanı tanımlanmalıdır.

8.5. KAMUOYU VE PİYASA ALGISININ YÖNETİMİ

Konkordato süreci halen kamuoyunda "batışın ilanı" olarak algılanmakta ve şirketlerin bu mekanizmaya başvurması itibari bir risk oluşturmaktadır. Oysa ki konkordato, yapılandırma ve devam mekanizmasıdır. Bu nedenle, kamu kurumları, ticaret odaları ve hukuk kurumları, konkordatonun fonksiyonel anlamını anlatan bilgilendirme kampanyaları düzenlemeli, algı yönetimi stratejik boyutta ele alınmalıdır.

8.6. SONUÇ: ÇAĞDAŞ, ŞEFFAF VE KORUYUCU BİR KONKORDATO REJİMİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Evet. Ancak bu, ancak hukuk-politika-finans üçgeninde koordineli bir yeniden yapılandırma iradesiyle sağlanabilir. Güncel reformlar, dijital entegrasyon, etik kurallar ve kamuoyu bilinci gibi birden fazla eksende atılacak adımlarla konkordato kurumu hem ticari düzenin hem de toplumsal refahın koruyucu aracı olabilir.