Estetik Cerrahide Tıbbi Malpraktis ve Hukuki Sorumluluk
Estetik Cerrahide Tıbbi Malpraktis ve Hukuki Sorumluluk
Estetik cerrahi, bireylerin fiziksel görünümlerini iyileştirmek amacıyla yapılan ve çoğunlukla isteğe bağlı gerçekleştirilen tıbbi müdahaleleri kapsar. Bu özelliğiyle estetik cerrahi, diğer tıbbi müdahalelerden ayrılarak hem hekimlerin hem de hastaların daha yüksek beklentiye sahip olduğu, hata riskinin hukuki yansımasının daha ağır olabildiği bir alan olarak öne çıkar. Bu çalışmada, estetik cerrahide tıbbi malpraktis (tıpta kötü uygulama) olgusu, hukuki sorumluluk türleri, yargı kararları ve hasta-hekim ilişkisi bağlamında detaylı olarak incelenecektir.
1. Malpraktis Kavramı ve Estetik Cerrahide Öne Çıkışı
Tıbbi malpraktis, hekimin mesleğini icra ederken gerekli dikkat ve özeni göstermemesi sonucu hastanın zarar görmesi olarak tanımlanır. Estetik cerrahide bu kavram daha da hassas bir hal alır çünkü:
Müdahaleler genellikle tıbben zorunlu değil, estetik kaygılarla yapılır.
Hastaların işlem öncesi beklentileri oldukça yüksektir.
Hata durumunda sadece fiziksel değil, psikolojik zarar da doğabilir.
Dolayısıyla, estetik cerrahi müdahalelerde hekimin sorumluluğu yalnızca teknik başarıyla sınırlı olmayıp, aynı zamanda estetik beklentileri ne derece karşıladığıyla da ilişkilidir.
2. Hukuki Sorumluluğun Türleri
Estetik cerrahi uygulamalarında hekimler aşağıdaki sorumluluk türlerine tabi tutulabilir:
a) Hukuki (Özel Hukuk) Sorumluluğu
Türk Borçlar Kanunu’na göre, hekim ile hasta arasında bir hizmet sözleşmesi kurulur. Hekim, bu sözleşme uyarınca özen yükümlülüğüne uygun davranmak zorundadır. Eğer sonuç başarısız olur ve bu başarısızlık hekimin ihmali, dikkatsizliği veya bilgisizliğinden kaynaklanırsa tazminat sorumluluğu doğar.
b) Cezaî Sorumluluk
Türk Ceza Kanunu’na göre, dikkatsizlik, tedbirsizlik veya meslekte acemilik sonucu bir kişinin yaralanmasına veya ölümüne sebebiyet veren hekimler, taksirle yaralama ya da taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılabilir.
c) Disiplin Sorumluluğu
Hekimin mesleki etik kurallara aykırı davranması, hatalı ameliyat yapması veya hastayı yeterince bilgilendirmemesi, Türk Tabipleri Birliği tarafından disiplin cezasıyla sonuçlandırılabilir.
3. Aydınlatılmış Onamın Rolü
Estetik cerrahide aydınlatılmış onam, hekim ile hasta arasındaki ilişkinin hukuken güvenli temellere oturtulmasında kilit rol oynar. Yargıtay içtihatlarına göre, estetik cerrahi işlemlerinde:
Hastanın işlemin olası komplikasyonları, başarısızlık ihtimali ve alternatif tedavi yöntemleri hakkında yazılı ve sözlü olarak bilgilendirilmesi gerekir.
Onam formunun imzalatılması tek başına yeterli olmayıp, sürecin gerçekten anlaşılır şekilde yürütülmesi zorunludur.
Aydınlatmanın eksik olması durumunda, hekim kusurlu kabul edilmekte ve malpraktis davası açılabilmektedir.
4. Uygulamada Karşılaşılan Malpraktis Örnekleri
Estetik cerrahi uygulamalarında yargıya taşınan başlıca malpraktis iddiaları şunlardır:
Rinoplasti sonrası solunum problemi ve estetik deformasyon oluşması,
Meme estetiğinde simetri sorunu ve kapsül kontraktürü gelişmesi,
Liposuction sonrası düzensiz yağ alımı nedeniyle çöküntülü cilt yapısı,
Karın germe operasyonunda dikiş hattında kalıcı iz ve enfeksiyon gelişimi.
Bu tür komplikasyonlar yalnızca tıbbi öngörülere dayanıyorsa hekimi sorumlu tutmaz; ancak gerekli tıbbi özenin gösterilmediği tespit edilirse tazminat yükümlülüğü doğar.
5. Yargı Kararlarında Malpraktis Ölçütleri
Yargıtay’ın estetik cerrahiye ilişkin kararlarında genel olarak şu ilkeler gözetilir:
Hekim sonucu garanti etmez, ancak özenle davranmakla yükümlüdür.
Beklenen sonucun sağlanamaması tek başına kusur sayılmaz.
Bilgilendirme ve belge eksikliği, hekimin aleyhine değerlendirilir.
Örneğin, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/2051 E., 2018/3765 K. sayılı kararında, hasta yeterince bilgilendirilmediği gerekçesiyle hekimin manevi tazminat ödemesine hükmetmiştir.
6. Malpraktise Karşı Koruyucu Önlemler
Estetik cerrahlar, olası bir malpraktis iddiasıyla karşılaşmamak için:
Her aşamada ayrıntılı bilgilendirme yapmalı,
Yazılı onam belgelerini düzenlemeli ve muhafaza etmeli,
Operasyon sonrası kontrolleri eksiksiz gerçekleştirmeli,
Uzmanlık dışı işlemlerden kaçınmalı,
Güncel bilimsel kılavuzlara ve etik standartlara uygun hareket etmelidir.
Ayrıca, malpraktis sigortasının kapsamı detaylıca incelenmeli ve uluslararası hastalara da hizmet veriliyorsa, poliçenin bu kapsamı içerdiğinden emin olunmalıdır.
Sonuç
Estetik cerrahide malpraktis, hem tıbbi hem hukuki yönü güçlü, karmaşık ve çok boyutlu bir sorumluluk alanıdır. Müdahalelerin çoğunlukla talebe bağlı olması, hekimlerin daha yüksek dikkat ve özenle hareket etmesini gerektirir. Hekim-hasta ilişkisini güven esasına dayalı, şeffaf ve belgelere dayanan bir yapıya oturtmak, malpraktis riskini azaltmanın temel koşuludur. Hukuki çerçevenin dikkatle izlenmesi, sadece hasta memnuniyetini değil, aynı zamanda hekimlerin mesleki güvenliğini de teminat altına alır.