Hesabını Dolandırıcılara Kullandıran Kişilerin Cezai Sorumluluğu
Hesabını Dolandırıcılara Kullandıran Kişilerin Cezai Sorumluluğu
Giriş
Günümüzde banka hesaplarının dolandırıcılık amaçlı kullanılması, sık rastlanan bir “para kuryeliği (money mule)” vakası haline gelmiştir. Özellikle internet ve mobil bankacılığın yaygınlaşmasıyla, dolandırıcılar kendi kimliklerini gizlemek ve izlerini kaybettirmek için başkalarının banka hesaplarını kullanmaktadır. Ekonomik sıkıntı içindeki veya kolay kazanç vaadine inanan bazı kişiler, hesaplarını bir menfaat karşılığında dolandırıcılara kullandırmayı kabul edebilmektedir. Bu şekilde başkalarının hesabına aktarılan dolandırıcılık gelirleri, hızla nakde çevrilip kaybedilerek asıl failin tespitini güçleştirmekte; çoğu zaman hesap sahibi suçsuz olduğunu iddia etse bile ceza soruşturmasının odağında kalmaktadır. Bu makalede, banka hesabını dolandırıcılara kullandıran kişilerin ceza hukuku açısından sorumluluğu Türk Ceza Kanunu (TCK) ve yargı içtihatları ışığında incelenecektir. Özellikle suça doğrudan iştirak etmeyip yalnızca hesabını kullandıran kişilere ilişkin Yargıtay kararları, bu kişilerin müşterek fail mi yoksa yardım eden mi sayıldıkları ve hangi koşullarda beraat veya mahkûmiyet kararı verildiği ele alınacaktır. Ayrıca TCK 39 (yardım etme) ile TCK 157-158 (dolandırıcılık suçları) hükümleri ve Ceza Muhakemesi Kanunu bağlamında konunun değerlendirmesi yapılacaktır.
Dolandırıcılık Suçu ve Hesap Kullandırma Vakaları
TCK md.157’de tanımlanan dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya bir üçüncü kişinin zararına sebepsiz çıkar sağlama fiilidir. Suçun basit şeklinde (TCK 157) 1 ila 5 yıl hapis cezası öngörülmüşken, nitelikli dolandırıcılık halleri (TCK 158) için ceza 3 ila 10 yıl arası hapistir. Bu suç kasten işlenebilir; failin hileli davranışla karşı tarafı aldattığını, bu yolla bir zarar ve karşılığında bir yarar meydana geldiğini bilmesi gerekirhukukihaber.net. Son yıllarda dolandırıcılık suçunun işleniş yöntemleri teknolojik gelişmelerle çeşitlenmiştir. İnternet üzerinden kurulan dolandırıcılık düzenlerinde mağdurların gönderdikleri paralar çoğunlukla üçüncü kişilere ait emanet hesaplara aktarılmaktadırhalilbakirci.av.tr【20†L1496-L1504**】. Örneğin:
Sahte ilan dolandırıcılığı: Dolandırıcı, e-ticaret veya ilan sitelerinde olmayan bir ürünü satılık gibi gösterip mağduru kandırır; kapora veya bedel olarak aldığı parayı bir öğrencinin veya üçüncü kişinin hesabına yatırttırırdergipark.org.trdergipark.org.tr.
Telefonla resmi kurum oyunları: Kendini polis/savcı olarak tanıtan fail, “kimliğiniz terör örgütünce kullanıldı, paranızı güvenli hesaba aktarın” yalanıyla mağduru korkutup parasını çekerdergipark.org.tr. Bu parayı genellikle suçla ilgisiz üçüncü bir kişinin banka hesabına havale ettirirdergipark.org.tr.
Phishing (oltalama) ve benzeri yöntemler: Mağdurun internet bankacılığı bilgileri ele geçirilip kendi hesabından üçüncü bir kişinin hesabına para transferi yapılırdergipark.org.tr.
Bu ve benzeri yöntemlerde dolandırıcılar, kendi adlarına banka hesabı kullanmaz; iz sürmeyi zorlaştırmak için başkalarını devreye sokar. Dolandırılan meblağlar önce bu aracı hesaplara, oradan da hızla nakit veya kripto para gibi takibi zor araçlara dönüştürülürgazeteipekyol.comdergipark.org.tr. Böylece hesap sahibini suçla doğrudan ilişkilendiren tek iz, paranın onun hesabından geçmesidir. Bu durum, dolandırıcılık faillerini yakalamayı zorlaştırırken, hesap sahiplerini de ceza soruşturmasında şüpheli durumuna düşürmektedirharunkaradag.av.tr. Hesap sahiplerinin bir kısmı gerçekten iyi niyetli olup dolandırıcılara alet olduklarını sonradan fark etseler de, bazıları da baştan belli bir komisyon karşılığında bilerek hesap kiralama işine girmektedir. Dolayısıyla her somut olayda hesap sahibinin kastının varlığı veya yokluğu titizlikle değerlendirilmeli; ceza sorumluluğu buna göre belirlenmelidir.
Türk Ceza Kanunu’nda doğrudan “hesap kullandırma suçu” şeklinde tanımlanmış özel bir suç tipi bulunmamaktadırharunkaradag.av.tr. Hesabını dolandırıcılık amacıyla kullandıran kişi, dolandırıcılık suçuna iştirak eden sıfatıyla sorumlu tutulabilir. İştirak, TCK’da müşterek faillik (birlikte fail) veya yardım etme (suça yardım) biçiminde ortaya çıkabilir. Müşterek fail (TCK 37), suçu diğer faille birlikte, iş bölümü içinde ve suç üzerinde ortak hakimiyet kurarak gerçekleştiren kişidir. Yardım eden (TCK 39) ise suçu bizzat işlemeyip, fiilin işlenmesine bilerek ve isteyerek yardım eden kişidir (örneğin suç aletini temin etme, yol gösterme, kolaylaştırma gibi). Hesap sahibi, dolandırıcılık planının bilinçli bir parçasıysa, örneğin baştan anlaşarak hesabını komisyon karşılığı verip gelen parayı çekerek faille paylaşıyorsa, bu durumda suçu birlikte işleyen bir ortak fail olarak değerlendirilebilir. Nitekim dolandırıcılık fiilinin icrası, mağdurlardan para temini ve bu paranın çekilip fail(ler)e ulaştırılması şeklinde bir iştirak iradesiyle yürütülmüşse, hesap temin eden kişi de fiili gerçekleştiren ekibin parçasıdır. Öte yandan, hesap sahibi hileli düzeni bilmeyerek sırf bir tanıdığına iyilik olsun diye hesabını kullandırmışsa yahut suçtan pay almamışsa, hukuken dolandırıcılık suçunun kastını taşımadığı kabul edilmelidir. Bu takdirde, suçun maddi unsuru gerçekleşse bile manevi unsur yokluğu nedeniyle hesap sahibi cezai sorumluluktan muaf olmalıdır. TCK 39/2’ye göre bir suçun işlenmesine yardım eden kişi, suça ilişkin daha hafif bir cezayla cezalandırılır (genellikle asıl cezanın yarısına kadarı indirilebilir)halilbakirci.av.tr. Ancak kastı olmayan bir kişi, bırakınız müşterek fail olmayı, yardım eden olarak dahi cezalandırılamaz; zira taksirle dolandırıcılık suçu düzenlenmediğinden kasten hareket etmeyen şahsa ceza verilemez.
Dolandırıcılık suçuna hesap sağlamanın sık rastlanan bir iştirak biçimi haline gelmesiyle, uygulamada bazı sorunlar doğmuştur. Bir hesap birden fazla dolandırıcılık işlemi için kullanıldığında, zincirleme suç hükümlerinin (TCK 43) uygulanıp uygulanmayacağı tartışma yaratmıştırdergipark.org.trdergipark.org.tr. Kimi kararlarda, belli bir dönemde aynı hesap üzerinden gerçekleşen birçok para transferinin tek bir suça konu olup zincirleme biçimde değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştırdergipark.org.tr. Bu yaklaşım, hesap sahibinin tek bir “hesap kiralama” eylemiyle birçok mağdura karşı suçun işlenmesine katkı sunduğu durumlarda, orantısız ceza birikimini engellemek açısından önem taşır. Örneğin bir kişi hesabını üç ay boyunca dolandırıcılara kullandırmış ve bu süreçte on farklı mağdurdan para aktarılmışsa, ayrı ayrı 10 suçtan yargılanması yerine bir suçun zincirleme şekilde on kez işlenmesi kabul edilerek daha makul bir ceza verilebilir. Nitekim Yargıtay da birden fazla para transferi söz konusu olduğunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair görüşlere katılmaktadırdergipark.org.trdergipark.org.tr. Bununla birlikte bazı yerel mahkemelerin, her havaleyi ayrı suç sayıp zincirleme hükümlerini uygulamadığı da görülmüştürdergipark.org.tr. Bu konudaki farklı uygulamalar, hesap sahibinin eyleminin kesintisiz ve aynı kast altında mı yoksa yenilenen kastla ayrı ayrı mı yapıldığına ilişkin takdire dayanmaktadır.
Yargıtay Kararları: Beraat ve Mahkûmiyet Örnekleri
Hesabını dolandırıcılara kullandıran kişilere ilişkin Yargıtay içtihatlarında son yıllarda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Geçmişte, bu kişiler çoğunlukla dolandırıcılık suçunun failleri olarak değerlendiriliyor ve mahkûm ediliyorlardıdergipark.org.tr. Hesap sahiplerinin suç kastı olup olmadığı derinlemesine incelenmeden, sadece hesap hareketlerine dayanarak cezalandırıldıkları örnekler mevcuttudergipark.org.tr. Son dönemde ise Yargıtay, hesabını kullandıran sanığın durumunu daha ayrıntılı irdeler hale gelmiştir. Özellikle 2024 yılında verilen emsal bir karar, bu alanda bir içtihat değişikliğine işaret etmiştir.
Hesabını İyi Niyetle Kullandıranların Beraati
Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 04.06.2024 tarihli kararında (2021/16966 E., 2024/7470 K.) sanığın sadece hesap bilgilerini paylaştığı, para akışından maddi bir çıkar elde ettiğinin ispat edilemediği bir olay ele alınmıştır. Sanık, diğer sanığın “banka kartım iptal oldu, senin hesabını kullanabilir miyim” talebini sırf komşuluk ve tanışıklık ilişkisine dayalı güven nedeniyle kabul etmiş ve hesabına gelen paradan pay almadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesi bu kişiyi dolandırıcılık suçundan mahkûm etmişse de Yargıtay, dosya kapsamına göre sanığın diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiğine dair kesin ve şüpheden uzak delil bulunmadığını vurgulayarak mahkûmiyet hükmünü bozmuşturdergipark.org.tr. Yüksek Mahkeme, yalnızca mağdurdan gelen paranın hesaba geçmiş olmasının tek başına dolandırıcılık suçunu oluşturmak için yeterli olmadığına dikkat çekmiştirsanalhukuk.org. Bu karara göre hesabını tanıdık birine, iyi niyetle kullandıran ve suçtan pay almayan kişi dolandırıcılık kastıyla hareket etmemiş sayılmalı ve hakkında beraat kararı verilmelidirhukukihaber.nethukukihaber.net. Nitekim söz konusu davada Yargıtay, sanığın işlemediği bir suçtan mahkûm olmasının önüne geçerek uygulamaya yol gösterici nitelikte bir karar tesis etmiştir. Bu içtihat, son yıllarda hesabını kullandırdığı için yargılanan binlerce kişi olduğu düşünüldüğünde, çok önemlidirhukukihaber.net. Artık yerel mahkemelerin, benzer durumlarda hesap sahibinin kastını araştırmadan ceza vermemeleri gerektiği Yargıtay tarafından açıkça ortaya konmuştur.
Suça Bilerek Karışanların Cezalandırılması
Öte yandan, Yargıtay kararları hesap sahibinin gerçekten suça bilerek ve isteyerek dahil olduğu durumlarda cezadan kaçamayacağını da göstermektedir. Eğer sanığın, hesabını dolandırıcılık amacıyla kullandırdığı bilinçli bir iş birliği ile kanıtlanıyorsa, müşterek fail veya en azından yardım eden sıfatıyla mahkûmiyet söz konusudur. Örneğin, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 26.01.2023 tarihli kararında (2021/23822 E., 2023/352 K.) sanık, gelen parayı anında çekip asıl dolandırıcıya iletmiş ve karşılığında komisyon almıştır. Somut olayda sanığın, suç ortağı ile birlikte hareket ederek kendisini polis/savcı gibi tanıtıp mağduru aldatma planının bir parçası olduğu belirlenmiştir. Yargıtay, sanığın bu eylemini mağduru kandırıp zararına haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemek olarak nitelendirmiş ve hakkında verilen mahkûmiyet hükmünü onamıştırdergipark.org.tr. Bu kararda sanığın savunmalarının gerçeğe aykırı olduğu, banka kayıtları ve kamera görüntüleriyle suç ortaklığı yaptığının ortaya çıktığı ifade edilmiştirdergipark.org.tr. Sonuç olarak Yargıtay, hesap hareketlerinden pay aldığı anlaşılan veya dolandırıcılık planına bilfiil dahil olduğu ispatlanan hesap sahiplerinin, dolandırıcılık suçundan müşterek fail olarak sorumlu tutulabileceğini belirtmiştir. Bu durumda sanık hakkında TCK 157-158 uyarınca ceza verilirken, eğer yardım eden pozisyonunda kaldığı kabul edilirse TCK 39’a göre cezada indirim uygulanması da mümkündür. Nitekim 2024 tarihli yukarıda bahsedilen davada ilk derece mahkemesi, hesap sahibini TCK 157/1-39 kapsamında “yardım eden” sıfatıyla 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm etmişti; ancak Yargıtay, kastı olmadığı için bu kişiye ceza verilemeyeceğini belirterek hükmü bozmuşturhukukihaber.nethukukihaber.net. Bu örnek, mahkemelerin kimi zaman hesap sahibini yardım eden olarak cezalandırdığını, ancak savcılığın buna itiraz edip müşterek fail sayılmasını talep edebildiğini de göstermektedirhukukihaber.net. Dolayısıyla her somut olayda fail/yardım eden ayrımı, sanığın kast derecesine ve suçtaki rolüne göre yapılmaktadır.
Eski Tarihli Bazı Kararlar
Konuyla ilgili geçmiş yıl Yargıtay kararlarına baktığımızda, genel eğilimin hesap sahiplerine ceza sorumluluğu yüklemek yönünde olduğu görülür. Örneğin, Yargıtay 23. Ceza Dairesi 05.10.2015 tarihli kararında (2015/2927 E., 2015/4655 K.) bir otomobil satış ilanı dolandırıcılığı ele alınmıştır. Sanıklardan biri, dolandırıcılık planını yapan asıl failin talebiyle kendi adına banka hesabı açmış ve banka kartını ona vermiştir. Asıl fail bu hesap üzerinden mağdurdan 150 TL kapora almış, daha sonra ortadan kaybolmuştur. Yargıtay, bu olayda sanığın eyleminin nitelikli dolandırıcılık kapsamına girdiğini belirtmiş; yerel mahkemenin suç niteliğini hatalı değerlendirdiğini ifade etmiştirdergipark.org.trdergipark.org.tr. Bu karardan anlaşıldığı üzere, hesap sağlayan kişi aslında dolandırıcılık fiilinin ayrılmaz bir parçası olarak görülmüş ve hakkında ceza tayin edilmiştir. Benzer şekilde, Yargıtay 9. Ceza Dairesi 16.12.2014 tarihli kararında (2014/4036 E., 2014/12444 K.) bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (kara para aklama) davasında, kendi adına banka hesabı açıp başkasının illegal para transferlerine aracılık eden kişiler değerlendirilmiştir. Yargıtay, bu kişilerin suçun icrasını kolaylaştırdığını ve TCK 282/1 ile TCK 39 uyarınca yardım eden sıfatıyla cezalandırılmaları gerektiğini vurgulamıştırdergipark.org.tr. İlk derece mahkemesinin bu sanıklara beraat vermesi Yargıtay’ca bozularak, hesap sahiplerinin yardım etme suretiyle suça iştirak ettikleri kabul edilmiştirdergipark.org.tr. Her ne kadar bu karar dolandırıcılık yerine kara para aklama suçuna ilişkin olsa da, başkasına hesap temin ederek suç işlenmesine olanak sağlama olgusuna Yargıtay’ın yaklaşımını göstermesi bakımından önemlidir.
Yukarıdaki kararlar ışığında özetlemek gerekirse: Eğer hesap sahibi, dolandırıcılık suçunu kolaylaştırmak amacıyla bilerek ve isteyerek hareket etmişse Yargıtay onu sorumlu tutmaktadır. Bu sorumluluk, olayın özelliklerine göre müşterek fail olarak tam cezaya mahkûmiyet (özellikle suçu birlikte planlayıp icra ettiyse) veya yardım eden olarak indirimli ceza şeklinde olabilir. Buna karşılık hesap sahibi suça bilinçli bir katkıda bulunmadığını makul bir şüphe oluşturmayacak şekilde ortaya koyabiliyorsa Yargıtay onu cezalandırmamaktadır. 2024 tarihli içtihat bu ikinci durumu net olarak ortaya koymuştur: Hesabını sadece güven ilişkisiyle kullandıran ve suçtan pay sağlamayan kişide dolandırıcılık kastı aranmayacaktırashukuk.nethukukihaber.net.
Ceza Muhakemesi Hukuku Boyutu ve Savunma Hakkı
Hesabını dolandırıcılara kullandırdığı iddiasıyla yargılanan kişilerin davaları, ceza muhakemesi açısından da bazı önemli hususlar barındırmaktadır. Öncelikle, bu gibi davalarda delil durumu titizlikle incelenmelidir. Sanık, hesabını kullandırdığı kişinin gerçek niyetini bilmediğini savunuyorsa, bu iddiayı doğrulayabilecek veya çürütebilecek tüm deliller toplanmalıdırgazeteipekyol.comgazeteipekyol.com. Uygulamada dolandırıcılar çoğu zaman Telegram, Signal gibi iz bırakmayan iletişim araçları kullandığından, hesap sahibiyle fail arasındaki bağın ortaya konması güçleşebilmektedirgazeteipekyol.com. Buna rağmen, HTS kayıtları (telefon görüşme dökümleri), WhatsApp yazışmaları, SMS içerikleri, banka dekontları, ATM kamera kayıtları, tanık beyanları gibi mevcut olabilecek her türlü delil araştırılmalıdırgazeteipekyol.comgazeteipekyol.com. Sanığın hesabını hangi saikle kullandırdığına dair beyanı da son derece önemlidir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun savunma hakkına ilişkin hükümleri uyarınca, mahkeme sanığın savunmasını ciddiyetle ele alıp gerekli soruşturma adımlarını atmak zorundadırashukuk.net. Nitekim Anayasa Mahkemesi de 18.07.2024 tarihli bir bireysel başvuru kararında (Başvuru No: 2021/10332), sanığın iddiaları araştırılmadan mahkûmiyetine karar verilmesini silahların eşitliği ve savunma hakkının ihlali olarak değerlendirmiştirashukuk.net. Bu kararda AYM, özellikle hesap kullandırma vakalarında sanığın hangi amaçla hesabını verdiğinin ortaya çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, yargı makamlarının bu konudaki talepleri göz ardı etmemesi gerektiğini belirtmiştirashukuk.net.
Dolandırıcılık suçlarında uzlaştırma kurumu da zaman zaman devreye girebilir. TCK 157 kapsamındaki basit dolandırıcılık, uzlaştırma prosedürüne tabidir. Hesap sahibinin yargılandığı bazı dosyalar, mağdurla uzlaşma imkânı için uzlaştırma bürolarına gönderilebilmektedirdergipark.org.tr. Eğer mağdur ile sanık (hesap sahibi) uzlaşır ve zarar tamamen giderilirse, kovuşturmaya gerek kalmayabilir. Ancak genellikle dolandırıcılık mağdurları, hesap sahibini de asıl fail gibi gördüklerinden, uzlaşmaya yanaşmamaktadır. Uzlaştırma gerçekleşmediğinde yargılama devam eder ve ceza verilirse etkin pişmanlık hükümleri de gündeme gelebilir. Her ne kadar dolandırıcılık suçu için TCK’da klasik bir etkin pişmanlık düzenlemesi yoksa da, hesap sahibi eğer yakalandıktan sonra soruşturma makamlarına yardımcı olmuş, pişmanlık gösterip mağdurun zararını gidermişse bu durum cezada indirim nedeni olarak değerlendirilebilmektedir. Uygulamada bazı hesap sahiplerinin, soruşturmanın hızlı kapanması için, suça bilinçli katılmadıkları halde kendilerini suçlu göstermeye zorlandıkları eleştirileri de vardırdergipark.org.tr. Özellikle kolluk aşamasında “pişman olduğunu söyle, parayı geri öde, ceza almaktan kurtul” şeklinde yönlendirmeler yapılabilmekte, bu da gerçekte suç kastı olmayan kişilerin kayıtlara suçlu olarak geçmesine yol açabilmektedirdergipark.org.tr. İlhan Bulut’un 2024 tarihli akademik çalışmasında belirtildiği üzere, hesaplarını kullandıran kişiler çoğu zaman etkin pişmanlığa yönlendirildiği için adil bir yargılama yapılmadan suçlu damgası yiyebilmektedirdergipark.org.tr. Bu uygulamanın, adalet ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği ifade edilmektedirdergipark.org.tr. Dolayısıyla soruşturma ve kovuşturma mercilerinin, her vakada gerçek suçlular ile hesaplarını iyi niyetle vermiş “kurban”ları ayırt etmesi, ceza muhakemesinin temel amaçlarındandır.
Sonuç
Banka hesabını dolandırıcılara kullandıran kişilerin cezai sorumluluğu, somut olaydaki kast ve menfaat durumuna göre değişmektedir. Türk Ceza Kanunu’nda özel bir “hesap kullandırma” suçu olmasa da, bu eylem dolandırıcılık suçuna iştirak kapsamında değerlendirilmektedir. Yargıtay kararları, geçmişte çoğunlukla hesap sahiplerini cezalandırma yönünde iken, son emsal içtihatlar masum olabilecek durumları ayırt etmeye başlamıştır. Eğer hesap sahibi dolandırıcılık planına bilinçli şekilde dahil olmuş, örneğin komisyon alarak parasını suç örgütüne aktarmışsa, müşterek fail veya yardım eden olarak cezalandırılması kaçınılmazdır. Bu kişiler, suçun işlenmesine bilerek aracılık ettikleri için TCK 157-158 hükümleri gereğince hüküm giymekte; ceza miktarı iştirak derecesine göre belirlenmektedir. Nitekim Yargıtay, para transferine aracılık eden kişinin fail olarak sorumlu tutulabileceğini birçok kararında ortaya koymuşturdergipark.org.trdergipark.org.tr. Buna karşılık, herhangi bir maddi çıkar elde etmeyen ve suç kastıyla hareket etmediği anlaşılan iyi niyetli hesap sahipleri ceza almamalıdır. Yargıtay 11. CD’nin 2024/7470 sayılı kararında vurgulandığı üzere, tanıdığının ricasıyla hesabını kullandıran ve dolandırıcılık yaptığını bilmeyen sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdırdergipark.org.tr. Bu yaklaşım, masum kişilerin mağduriyetini önleme ve gerçek suçluları ayırt etme bakımından önemli bir adımdır.
Hesaplarını kiraya vererek haksız kazanç sağlayanlar ise elbette ki cezasız kalmamaktadır. Unutulmamalıdır ki hukuk sistemi, suçla mücadele ederken bireyin kastını ve iyi niyet iddiasını dikkate almak zorundadır. Dolandırıcılık gibi hileli suçlarda dahi, suça bilerek iştirak etmeyen kimse cezalandırılamaz ilkesi geçerlidir. Son Yargıtay içtihatları bu ilkeyi teyit etmiştir. Ancak uygulamada halen farklı mahkeme kararları çıkabildiği, özellikle alt derecelerde delil değerlendirmesinde hatalar yapılabildiği gözlemlenmektedir. Bu nedenle, hesapları dolandırıcılıkta kullanılan kişilere yönelik soruşturma ve yargılamalarda daha özenli ve ayrıntılı inceleme yapılmalıdırdergipark.org.tr. Hesap sahibinin kastının bulunup bulunmadığı, tüm yönleriyle araştırılmalı; şüphe halinde sanığın lehine yorumlanmalıdır. Ayrıca bankaların da üçüncü kişilerin hesap kullanımına karşı daha sıkı önlemler alması, bu tür suçların önlenmesinde fayda sağlayacaktırgazeteipekyol.com.
Kaynakça:
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 04.06.2024 T., 2021/16966 E., 2024/7470 K. (Hesap kullandırma – dolandırıcılık kastı yok – beraat)
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 26.01.2023 T., 2021/23822 E., 2023/352 K. (Hesap kullandırma – komisyon alma – nitelikli dolandırıcılık)
Yargıtay 23. Ceza Dairesi, 05.10.2015 T., 2015/2927 E., 2015/4655 K. (Sahte ilan dolandırıcılığı – başkasına ait hesap kullanımı) dergipark.org.trdergipark.org.tr
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 16.12.2014 T., 2014/4036 E., 2014/12444 K. (Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama – hesap açarak yardım etme)dergipark.org.trdergipark.org.tr
Anayasa Mahkemesi, 18.07.2024 T., Başvuru No: 2021/10332 (Savunma hakkı ihlali – hesap kullandırma suçlaması) ashukuk.net
İlhan Bulut, “Banka Hesaplarının Kullandırılması ve Ceza Sorumluluğu”, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 14, Sayı 2 (Aralık 2024), s.735-772dergipark.org.trdergipark.org.tr.