İstanbul Boşanma Avukatı: Kapsamlı Boşanma Rehberi

Avukat Bilal ALYAR

İstanbul Boşanma Avukatı: Kapsamlı Boşanma Rehberi   İstanbul’da boşanma süreci ve haklar konusunda
İstanbul Boşanma Avukatı: Kapsamlı Boşanma Rehberi   İstanbul’da boşanma süreci ve haklar konusunda

İstanbul Boşanma Avukatı: Kapsamlı Boşanma Rehberi

İstanbul’da boşanma süreci ve haklar konusunda bilgi sahibi bir avukatla çalışmak, sürecin en az zarar ile atlatılmasına yardımcı olur. İstanbul, Türkiye’de en fazla boşanma görülen il olup 2023 yılında 33.297 çift boşanmıştıraa.com.tr. Bu nedenle İstanbul boşanma avukatı arayışı, boşanma sürecindeki bireyler için kritik bir ihtiyaçtır. Bu kapsamlı rehberde, boşanma davası türleri (anlaşmalı ve çekişmeli boşanma), yasal dayanaklar, nafaka, velayet, mal paylaşımı ve dava açma süreci gibi konular akademik bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Amaç, İstanbul’da boşanma avukatı arayan kişilere hukuki açıdan doğru ve güvenilir bilgiler sunarak sürece hazırlıklı olmalarını sağlamaktır.

Türk Hukukunda Boşanma Davası ve Yasal Dayanaklar

Boşanma davası, evlilik birliğinin mahkeme kararıyla sona erdirilmesi için açılan ve aile hukukuna giren bir dava türüdür. Türk Medeni Kanunu’nda boşanma, belirli sebeplerin varlığı halinde hâkim kararıyla gerçekleşebilir. Yasada öngörülen boşanma sebepleri özel ve genel sebepler olarak ikiye ayrılır. Özel boşanma sebepleri, kanunda tek tek sayılmış olup şunlardır.

  • Zina (TMK m.161 – eşin aldatması),

  • Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m.162 – eşe karşı yaşamına kastetme veya ağır derecede kötü muamele),

  • Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163 – eşin yüz kızartıcı bir suç işlemesi veya toplumca ayıplanan bir hayat sürmesi),

  • Terk (TMK m.164 – eşin haklı bir sebep olmadan ortak konutu terketmesi ve belli bir süre dönmemesi),

  • Akıl hastalığı (TMK m.165 – eşlerden birinin tedavi edilemez akıl hastası olması).

Bu özel sebepler dışında, genel boşanma sebebi olan Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m.166) öngörülmüştür. Halk arasında “şiddetli geçimsizlik” olarak bilinen bu genel sebebe dayanarak boşanma istenebilir. Özel sebepler mevcutsa, davacı sadece o özel sebebin varlığını ispatlayarak boşanma elde edebilir; ayrıca evlilik birliğinin sarsıldığını kanıtlaması gerekmez. Ancak hiçbir özel sebep yoksa veya özel sebebe dayalı dava hakkı düşmüşse, eşler arasındaki geçimsizlik genel sebebe dayanak gösterilerek çekişmeli boşanma davası açılabilir.

Boşanma davaları, Aile Mahkemeleri’nde görülür. Yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya son altı aydır birlikte yaşadıkları yer mahkemesidir. İstanbul gibi büyük şehirlerde her ilçede Aile Mahkemesi bulunduğundan, davanın bu koşullara uyan doğru yerde açılması önemlidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.

Boşanma Davası Nasıl ve Nerede Açılır?

Boşanma davası açmak için öncelikle boşanma sebebine uygun bir dava dilekçesi hazırlanmalıdır. Davacı eş, Türk Medeni Kanunu’nda sayılan boşanma nedenlerinden en az birine dayanarak talebini gerekçelendirmelidir. Dilekçede evlilik tarihinden, çocuk olup olmadığına, talep edilen velayet ve nafaka konularına kadar tüm hususlar belirtilmelidir. Özellikle çekişmeli davalarda, ileri sürülen boşanma sebebine dair olaylar ve deliller somut şekilde sunulmalıdır. Unutulmamalıdır ki, hakim sadece dilekçede öne sürülen vakıalarla bağlıdır; sonradan yeni sebepler eklemek mümkün değildir (HMK m.119, m.141).

Dava dilekçesi hazırlandıktan sonra yetkili Aile Mahkemesi’ne verilir. İstanbul’da boşanma davası açmak isteyen biri, eşinin veya kendisinin yerleşim yerindeki (ikametgahındaki) Aile Mahkemesine başvurabilir. Örneğin, çift en son Kadıköy ilçesinde birlikte yaşadıysa Kadıköy Aile Mahkemesi’nde dava açmak mümkündür. Dilekçe, mahkemenin tevzi bürosuna harç ve gerekli masraflar (başvuru harcı, peşin harç, tebligat giderleri vb.) yatırılarak kaydedilir. Mahkeme, dava dilekçesini karşı tarafa tebliğ eder ve karşı tarafın yanıt dilekçesi vermesi için süre tanır. Ardından dava prosedürü çerçevesinde ön inceleme duruşması ve tahkikat (delil sunma, tanık dinletme vb.) aşamalarına geçilir.

Boşanma davası açıldığında, dava tarihi hukuken önemli sonuçlar doğurur. Özellikle, mal rejiminin tasfiyesi bakımından dava açılma tarihi bir kesim noktasıdır: Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerliyse, dava açıldıktan sonra edinilen mallar paylaşım kapsamına dahil edilmezbarandogan.av.tr. Boşanma kararı verilip kesinleştiğinde, evlilik sona ermiş olur ve nüfus kütüğüne tescil edilir. Mal paylaşımı konusu ise genellikle ayrı bir davanın konusudur; yasa gereği mal rejiminin tasfiyesi (edinilmiş malların paylaşımı) boşanma davası sonuçlandıktan sonra ayrı bir dava şeklinde yürütülür.

Anlaşmalı Boşanma Davası

Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanmanın tüm sonuçları üzerinde mutabık kalması durumunda uygulanan, nispeten daha hızlı ve basit bir boşanma şeklidir. Türk Medeni Kanunu m.166/3 uyarınca, evlilik en az 1 yıl sürmüş ise eşler birlikte başvurarak veya biri dava açtığında diğerinin bunu kabul etmesiyle anlaşmalı boşanma yoluna gidebilir. Bu 1 yıllık süre şartı, kanunun evlilik birliğinin az da olsa kurulmasına önem vermesinden kaynaklanır; bir yıldan kısa süren evliliklerde anlaşmalı boşanma yolu mümkün değildir.

Anlaşmalı boşanmada, eşler boşanma protokolü adı verilen yazılı bir anlaşma hazırlarlar. Bu protokol, boşanmanın mali sonuçları (nafaka, tazminat paylaşımı vb.), velayet ve çocuklarla kişisel ilişki (görüşme düzeni) gibi konularda tarafların uzlaştığı tüm şartları içerir. Örneğin, eşler protokolde nafaka miktarını (yoksulluk nafakası ve çocuklar için iştirak nafakası), varsa tazminat taleplerini, müşterek konutun ve eşyaların akıbetini kararlaştırabilirler. Protokol her iki eş tarafından imzalanır ve anlaşmalı boşanma dilekçesiyle birlikte mahkemeye sunulur.

Mahkeme, anlaşmalı boşanma talebini genellikle tek celsede sonuçlandırır. Ancak kanunen hakim, tarafları bizzat dinleyerek iradelerini özgürce açıkladıklarına ve protokol hükümlerinin çocukların menfaati dahil herkesi için uygun olduğuna kanaat getirmek zorundadır.Bu nedenle duruşmada her iki eş de hazır bulunmalı ve protokolde anlaştıklarını sözlü olarak teyit etmelidir. Hakim, protokolde kamu düzenine veya çocukların haklarına aykırı gördüğü noktalar varsa değişiklik yapılmasını isteyebilir; taraflar bu değişiklikleri kabul ederse boşanmaya hükmedilir. Örneğin, protokolde çocuğun velayeti ve velayet hakkı olmayan ebeveynin görüş günleri belirlenmiş olmalıdır; hakim, çocuğun üstün yararı gereği bu takvime müdahale edebilir.

Anlaşmalı boşanmanın en büyük avantajı hızıdır. Taraflar her konuda uzlaştıkları için uzun süren bir yargılama sürecine gerek kalmaz. Çoğunlukla dilekçe verildikten ve duruşma günü geldiğinde hakim karşısında beyanlar alındıktan hemen sonra karar verilir. Kararın tebliği ve olası istinaf/temyiz süreçleri sonunda kesinleşme gerçekleşir. Anlaşmalı olduğu için genellikle taraflar kararı temyiz etmeyerek kararın hızlı kesinleşmesini sağlarlar. Böylece birkaç ay içinde boşanma işlemleri tamamlanabilir. Yine de her aşamada hukuki prosedürün doğru ilerlemesi için profesyonel yardım almak önemlidir. Anlaşmalı boşanma avukatı, protokolün yasaya uygun ve müvekkilinin menfaatlerini korur şekilde hazırlanmasında ve duruşma sürecinde gerekli yönlendirmeyi yaparak sürecin sorunsuz sonuçlanmasına katkı sağlar.

Çekişmeli Boşanma Davası

Eğer taraflar boşanmanın şartlarında anlaşamıyorsa veya boşanma tek tarafın istemiyle ve belirli bir nedene dayanarak gerçekleşecekse, çekişmeli boşanma davası gündeme gelir. Çekişmeli boşanmada, eşler arasında kusur tartışması ve boşanmanın ferileri (nafaka, tazminat, velayet vs.) konusunda uyuşmazlık vardırbarandogan.av.tr. Davacı eş, yukarıda bahsedilen özel sebeplerden birine veya genel sebebe dayanarak boşanmayı talep eder. Davalı eş ise iddiaları kabul etmeyebilir veya karşı dava ile kendi boşanma gerekçelerini öne sürebilir.

Çekişmeli boşanma davası süreci anlaşmalı boşanmaya kıyasla daha uzun ve çekişmeli geçer. Dava açıldıktan sonra dilekçelerin teatisi (karşı tarafın cevap, davacının cevaba cevabı, karşı dava varsa onun dilekçeleri) aşaması tamamlanır. Sonrasında ön inceleme duruşması yapılır; bu duruşmada hakim, tarafların iddia ve savunmalarını ve gösterdikleri delilleri çerçeveleyerek uyuşmazlık konularını tespit eder. Taraflar sulh (uzlaşma) ihtimalini değerlendirir; genelde çekişmeli boşanmalarda da hakim ilk etapta uzlaşma olup olmadığını sorar, ancak ciddi geçimsizlik durumlarında çoğunlukla uzlaşma sağlanamaz.

Delil aşamasında, her iki taraf iddialarını ispat için delillerini sunar. Deliller arasında tanık beyanları, mesaj/e-posta gibi yazışmalar, fotoğraf ve video kayıtları, resmi kayıtlar (karakol tutanakları, doktor raporları vb.) sayılabilir. Örneğin, zina nedeniyle boşanma iddiasında bulunan eş, eşinin sadakatsizliğini kanıtlayan fotoğraf, otel kaydı gibi deliller sunabilir. Şiddet veya hakaret iddialarında tanıklar ve varsa darp raporu önemli delillerdir. Türk hukuku, özel hayatın gizliliğini ihlal etmeden elde edilmiş delilleri dikkate alır; hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen (örneğin telefon dinleme gibi) deliller mahkemede geçerli olmayabilir.

Çekişmeli boşanmalarda nafaka tedbirleri ve geçici velayet gibi konular dava devam ederken mahkemece karara bağlanabilir. Davanın başında talep halinde hakim, davanın süresi boyunca eşlerin ve çocukların mağdur olmaması için tedbir nafakası bağlayabilir. Bu, genellikle çocuğun geçimi için iştirak nafakası ve gelir durumu zayıf eş için geçici yoksulluk nafakası şeklindedir. Ayrıca çocuklar varsa, dava süresince çocukların geçici velayeti de bir tarafa verilir. Bu geçici kararlar, dava sonunda verilecek kesin hükme kadar uygulanır.

Yargılama sonucunda mahkeme, ileri sürülen boşanma sebebinin ispatlanıp ispatlanmadığını değerlendirir. Hakim, sunulan delillere dayanarak evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına veya iddia edilen özel sebebin gerçekleştiğine kanaat getirirse boşanmaya karar verir. Örneğin, sürekli geçimsizlik, şiddetli kavga ve iletişimsizlik olduğunu gösteren tutarlı tanık ifadeleri ve belgeler mahkemeyi boşanmanın gerekliliğine ikna edebilir. Ancak hakim, ortaya konan olayların boşanma için yeterli ağırlıkta olmadığı kanaatinde ise davayı reddedebilir. Davanın reddi halinde, aynı sebeple yeni bir dava açmak için 3 yıl bekleme zorunluluğu olduğu unutulmamalıdır (TMK m.166/4). Bu kural, evliliğin devamının mümkün olup olmadığının bir süre daha görülmesi amacı taşır.

Çekişmeli boşanma davaları, delillerin toplanması ve duruşmaların yoğunluğu nedeniyle birkaç celse sürebilir ve bazen yıllara yayılabilir. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde mahkemelerin iş yükü fazladır; bu da davaların sonuçlanma süresini uzatabilir. Bu süreçte uzman bir boşanma avukatı ile temsil edilmek, usul kurallarına uygun hareket edilmesi, hak kayıplarının önlenmesi ve davanın mümkün olan en makul sürede sonuçlanması açısından büyük önem taşır. Tecrübeli bir avukat, dilekçelerin zamanında ve eksiksiz sunulmasını, duruşmalarda etkin temsil ve doğru stratejilerin izlenmesini sağlar. Aksi halde usulî eksikler veya kaçırılan süreler, davanın uzamasına hatta haklıyken davanın kaybedilmesine neden olabilir.

Boşanmada Nafaka (Mali Konular)

Boşanma davalarında en önemli konulardan biri de nafaka meselesidir. Nafaka, boşanma sürecinde ve sonrasında ekonomik olarak daha zayıf olan eşin veya çocukların korunması amacıyla, diğer eş tarafından maddi destek sağlanmasını ifade eder. Türk hukukunda nafaka türleri şunlardır:

  • Tedbir Nafakası: Boşanma davası açıldığı anda, dava süresince hükmedilebilen geçici nafakadır. Mahkeme, davanın devam ettiği süreçte işsiz veya geliri düşük eşin mağdur olmaması ve çocukların bakımının aksamaması için, genellikle dava açıldığı andan itibaren tedbir nafakasına karar verir. Bu nafaka, dava sonuçlanana kadar devam eder.

  • İştirak Nafakası: Çocuk nafakası olarak da bilinir. Boşanma kararı kesinleştikten sonra, velayet kendisine verilmeyen ebeveynin, çocuğun bakım, eğitim, sağlık gibi masraflarına katkı olarak ödediği nafakadır. İştirak nafakası, çocuğun ergin olmasına (18 yaşına) kadar devam eder, ancak eğitim devam ediyorsa erginlikten sonra da sürebilir. Miktarı belirlenirken çocuğun ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsü ebeveynin mali durumu dikkate alınır.

  • Yoksulluk Nafakası: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek kusursuz veya daha az kusurlu eşin, diğer eşten talep edebileceği nafakadır. Süresiz olarak (hayat boyu) bağlanabilir, ancak lehine nafaka alan kişi evlenirse veya fiilen evli gibi bir birliktelik yaşamaya başlarsa kesilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, yoksulluk nafakası alacak kişinin boşanmada daha ağır kusurlu olmaması gerekir. Nafaka miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre takdir edilir; evlilik süresince alışılan hayat standardı da göz önünde bulundurulur.

Nafakaya hükmedilirken hakim, tarafların gelir durumlarını resmi kayıtlar (SGK kayıtları, vergi beyannameleri vb.) ve sundukları delillerle araştırır. Örneğin İstanbul’da yaşayan bir çift için hakim, tarafların İstanbul’daki yaşam koşullarını (kira, geçim masrafları vb.) dikkate alarak uygun bir nafaka miktarı belirleyecektir. Nafaka ödememek, icra takibine konu olabilir; ödenmeyen her nafaka için gecikme faizi işler ve sürekli nafaka ödenmezse nafaka yükümlüsü hakkında hapis cezası dahi söz konusu olabilir (İcra İflas Kanunu uyarınca). Nafaka miktarının ilerleyen yıllarda arttırılması veya azaltılması da mümkündür: Tarafların mali durumlarında önemli değişiklik olursa, nafaka arttırım davası ya da nafaka azaltım davası açılabilir.

Velayet ve Çocukların Durumu

Boşanma sürecinde velayet, eşlerin ortak çocuklarının kimde kalacağı ve bakımının kimin sorumluluğunda olacağı konusudur. Türk hukukunda velayet kamu düzenine ilişkin olup çocuğun üstün yararı gözetilerek karar verilir. Boşanma kararı verilirken hakim, varsa ortak çocukların velayetini anneye veya babaya verebilir; istisnai durumlarda (örneğin her iki tarafın da çocuğa zarar verecek durumda olması halinde) velayet üçüncü bir kişiye veya kuruma da bırakılabilir, ancak bu oldukça nadir bir durumdur.

Genellikle, küçük yaştaki çocukların anne bakımına muhtaç olduğu kabul edildiğinden, özellikle çok küçük çocuklarda velayetin anneye verilme olasılığı yüksektir. Ancak bu bir kural değildir; babanın bakım ve ilgi konusunda daha üstün olduğunu ispatladığı durumlarda baba da velayeti alabilir. Okul çağındaki çocukların görüşleri de psikolog bilirkişi aracılığıyla alınabilir: Çocuk, anne ve baba hakkında belirgin bir tercih ortaya koyuyorsa ve bu tercih çocuğun yararına aykırı değilse hakim tarafından dikkate alınabilir.

Velayet kendisine verilmeyen ebeveyn için kişisel ilişki (görüşme) hakkı düzenlenir. Mahkeme, çocuğun anne veya babasıyla sağlıklı bir ilişki sürdürebilmesi için belirli günler ve saatler tayin eder. Örneğin yaygın olarak, velayeti alamayan ebeveyn her ayın belirli hafta sonları çocuğunu görme, yaz tatilinin belli bir bölümünde çocuğu yanında bulundurma gibi haklara sahip olur. Bu görüşme takvimi çocuğun okul durumu, yaşadığı şehir gibi hususlar dikkate alınarak düzenlenir. Taraflar anlaşırsa, bu takvim esnek olabilir; anlaşamazlarsa mahkeme kararı bağlayıcıdır.

Velayet değiştirilebilir bir durumdur. Boşanmadan sonra zaman içinde koşullar değişirse, örneğin çocuğun velayeti verilen taraf görevini ihmal etmeye veya çocuğa kötü davranmaya başlarsa, diğer ebeveyn velayet davası açarak velayetin kendisine verilmesini talep edebilir. Mahkeme, çocuğun gelişimi ve esenliği için hangi ortam daha faydalıysa ona göre yeni bir karar verebilir. Bu nedenle velayet sahibi ebeveynin sorumluluklarını titizlikle yerine getirmesi gerekir.

Boşanma davalarında velayet kararıyla bağlantılı olarak iştirak nafakası (çocuk nafakası) da karara bağlanır (yukarıda açıklandığı gibi). Ayrıca velayet konusunda önemli hususlardan biri de çocuğun soyadıdır: Velayet anneye verilirse, çocuk boşanmadan sonra annenin bekârlık soyadını değil, yine babanın soyadını taşımaya devam eder. Ancak annenin, çocuğun menfaati gerektiriyorsa kendi soyadını vermek için dava açma hakkı vardır.

Velayet, boşanmanın belki de en hassas yönüdür; zira konu çocukların geleceğidir. Bu nedenle İstanbul’daki Aile Mahkemeleri, velayet kararlarında çoğunlukla pedagog veya psikolog raporları alarak çocuğun hangi ebeveynle kalmasının daha doğru olacağını saptamaya çalışır. Profesyonel bir boşanma avukatı, müvekkilinin velayet talebini destekleyecek olguları ve çocuğun yararına olan durumları hakim önüne etkin şekilde getirecektir. Örneğin, çocuğun eğitim, sağlık ve genel bakım ihtiyaçlarını karşılama konusundaki planlar, mevcut durum analizi gibi detaylar doğru sunulmalıdır ki hakim en isabetli kararı versin.

Mal Paylaşımı (Edinilmiş Malların Tasfiyesi)

Evlilik birliği içinde edinilen malların nasıl paylaşılacağı, boşanma sürecinin kritik konularından biridir. Türkiye’de 2002 yılından bu yana yasal mal rejimi “edinilmiş mallara katılma” rejimidir. Bu rejime göre, eşlerin evlilikten sonra edindiği kazanılmış mallar (örn. ücret gelirleriyle alınan ev, araba, birikimler vs.), aksi bir sözleşme yoksa, kural olarak yarı yarıya paylaşılır. Mal paylaşımı davası, boşanma davasından ayrı bir hukuk davasıdır ve boşanma kararı kesinleştikten sonra açılabilir. Ancak uygulamada, bazı durumlarda boşanma davasıyla birlikte açıldığı da görülür (bu durumda fiilen yine boşanma kararı verilip kesinleştikten sonra sonuçlanır).

Edinilmiş mallara katılma rejiminde, edinilmiş mal kavramına evlilik süresince çalışarak elde edilen gelirler, bu gelirlerle alınan menkul/gayrimenkul değerler, sosyal güvenlik veya emeklilik tazminatları vb. girer. Kişisel mallar ise bu paylaşıma dahil değildir. Kişisel mal kapsamına örneğin eşlerden birine miras kalan mülk, evlenmeden önce sahip olunan malvarlıkları, manevi tazminat alacağı gibi kalemler dahildir. Boşanmada her eş, diğer eşin edinilmiş mallarının değerinin yarısı üzerinde hak talep edebilir.

Mal paylaşımı hesabı yapılırken, boşanma davasının açıldığı tarih belirleyicidir: Az önce belirtildiği üzere, dava açıldıktan sonra eşlerin edindiği mallar paylaşıma girmez. Uygulamada, mal paylaşımı davasında taraflar genellikle bilirkişi incelemesi talep eder; mali uzmanlar, banka kayıtları, tapu kayıtları, araç kayıtları gibi belgeleri inceleyerek evlilik süresi içinde edinilen malların listesini ve değerlerini tespit eder. Daha sonra, her bir eşin kişisel malları ayrıldıktan sonra kalan değerin yarısı diğer eşe verilecek şekilde mahkeme karar verir.

Örneğin, İstanbul’da yaşayan bir çift düşünelim: Eşlerden biri evlilik sırasında bir daire satın almış ve araba almıştır, diğeri de çalışarak bankada birikim yapmıştır. Boşanma durumunda, daire, araba ve birikim “edinilmiş mal” kabul edilecektir (eğer biri bunları hediye veya miras yoluyla edinmemişse). Bu malların toplam değeri hesaplanır ve her bir eşe yarı yarıya paylaştırılır. Daire kimin adına kayıtlı ise o eş, diğer eşe değerinin yarısını ödemek zorunda kalabilir ya da malın satılıp bedelin paylaşılması yoluna gidilebilir. Taraflar anlaşabilirse, bazı malların aynen bölüşülmesi, örneğin birinin arabayı diğerinin evi alması gibi çözümler de üretilebilir.

Eşler evlenirken farklı bir mal rejimi kararlaştırmış olabilir (örn. mal ayrılığı sözleşmesi imzalayarak, evlilikte herkesin kazancı kendine kalsın diyebilirler). Bu durumda boşanma halinde paylaşım, yaptıkları sözleşmeye göre yürür. Yine, 2002’den önce evlenmiş çiftler için 2002-2007 arası geçiş hükümleri ayrı bir teknik detaydır (01.01.2002’den önceki mallar eski rejime tabi olabilir). Bu tarz karmaşık durumlarda hukuki destek almak özellikle önemlidir.

Mal paylaşımı davası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır; aksi halde talep zamanaşımına uğrar. Bu dava boşanmadan sonra açıldığı için birçok kişi tarafından ihmal edilebilmektedir. Oysa ki mal paylaşımı, özellikle uzun süre evli kalmış ve ciddi malvarlığı edinmiş çiftler için ekonomik geleceği belirleyen hayati bir konudur. Bilal Alyar Hukuk Bürosu, bu alanda uzman ekibiyle müvekkillerine mal rejimi konusunda danışmanlık yapmakta ve hak kayıplarını önleyici adımlar atmaktadır.

Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri

Boşanma sebebiyle oluşan manevi veya maddi zararların telafisi için, hukukumuzda maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı tanınmıştır (TMK m.174). Boşanmada tazminatın amacı, kusursuz veya daha az kusurlu eşin uğradığı zararları gidermek ve haksız fiil niteliğindeki davranışların bir nebze de olsa sonucunu yansıtmaktır.

  • Maddi Tazminat: Boşanma yüzünden ekonomik olarak zarar gören eş tarafından istenir. Örneğin, diğer eşin kusurlu davranışları nedeniyle işini kaybeden veya ailesinden maddi destek almak zorunda kalan bir eş, maddi tazminat talep edebilir. Maddi tazminat miktarı, ispatlanan maddi zararın boyutuna ve kusur oranlarına göre hakim tarafından takdir edilir. Ayrıca boşanma sonrası yoksulluk nafakası ile birlikte de maddi tazminata hükmedilebilir; ikisi farklı hukuki taleplerdir.

  • Manevi Tazminat: Boşanma sürecinde yaşanan olaylar neticesinde kişilik hakları saldırıya uğrayan, onuru zedelenen eşe ödenir. Örneğin aldatılma, ağır hakaret, şiddet görme gibi haller manevi tazminat gerekçesi olabilir. Manevi tazminatın miktarı takdir edilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kusurun ağırlığı, fiilin etkileri dikkate alınır. Amaç bir nevi manevi huzuru sağlamak, uğranılan psikolojik zararı bir miktar da olsa hafifletmektir. Yine de manevi tazminat zenginleşme aracı olmamalı; adil bir miktar belirlenmelidir.

Tazminat taleplerinde önemli bir husus, talep eden tarafın boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusurlu olmamasıdır. Örneğin, her iki taraf da eşit kusurlu ise Yargıtay içtihatlarına göre birbirlerinden manevi tazminat talep edemeyebilirler (eşit kusur halinde manevi tazminat verilmez). Hakim, yargılama sonunda kusur durumunu değerlendirirken kimin ne derece kusurlu olduğunu belirtir ve tazminat kararını buna göre verir.

Maddi ve manevi tazminat talepleri, boşanma dilekçesinde veya karşı dava dilekçesinde açıkça ileri sürülmelidir. Aksi halde, dava sırasında sonradan tazminat talebi eklemek mümkün olmaz (çünkü bu, yeni bir taleple davayı genişletme yasağına takılır). Eğer boşanma davası sırasında unutulmuşsa, boşanma kesinleştikten sonra ayrı bir tazminat davası açmak genellikle mümkün değildir; bu nedenle en baştan talep etmek gerekir. Bilal Alyar Hukuk Bürosu, müvekkillerinin uğradığı maddi ve manevi zararları titizlikle tespit ederek dava dilekçelerinde talep etmekte ve bu hakların kazanımı için gereken delilleri dosyaya sunmaktadır.

Boşanma Sürecinde Avukatın Önemi ve Doğru Seçim

Boşanma, gerek duygusal gerek hukuki açıdan zorlu bir süreçtir. Bu süreçte yapılacak hatalar, telafisi güç sonuçlar doğurabilir. Boşanma avukatının önemi, tam da bu noktada ortaya çıkar. Uzman bir boşanma avukatı, müvekkilinin haklarını en iyi şekilde savunurken, gereksiz çatışmaları önleyerek süreci yönetir. Özellikle İstanbul’da tecrübeli bir boşanma avukatı, yerel mahkemelerin uygulamalarına hakim olması sayesinde davanın seyrini hızlandırabilecek adımları bilir, gerekli önlemleri zamanında alır.

İstanbul, çok sayıda avukatın faaliyet gösterdiği bir metropoldür. İstanbul boşanma avukatı seçerken, avukatın aile hukuku alanındaki deneyimi, önceki davalardaki başarısı, müvekkillerine yaklaşımı ve etik tutumu göz önünde bulundurulmalıdır. İyi bir boşanma avukatı, müvekkilinin duygusal durumunu da anlayarak ona hem hukuki hem psikolojik destek sunar. Sadece davayı kazanmayı değil, aynı zamanda taraflar ve çocuklar için en makul, en az yıpratıcı çözümü hedefler. Örneğin, mümkün olan durumlarda arabuluculuk ve uzlaşma yöntemlerini değerlendirip, anlaşmalı boşanma ile sonuca gitmeye çalışmak böylesi bir yaklaşımdır. bilalalyar.av.tr. Uzlaşma sağlanamadığında ise, müvekkilinin hakkını tam olarak alabilmesi için mahkemede kararlı bir şekilde mücadele eder. bilalalyar.av.tr.

Bilal Alyar Hukuk Bürosu, İstanbul’da aile hukuku ve boşanma davaları alanında uzmanlaşmış, deneyimli bir ekibe sahiptir. Müvekkillerimize şeffaflık, gizlilik ve özen ilkeleriyle hizmet veriyoruz. Boşanma sürecinin her iki taraf ve özellikle çocuklar açısından en az zararla atlatılması için öncelikle dostane çözüm yollarını araştırıyor, müzakere ve arabuluculuk yöntemlerini uyguluyoruz. bilalalyar.av.tr. Anlaşma sağlanamadığı takdirde ise müvekkillerimizin haklarını mahkeme önünde azami gayretle savunuyoruz. bilalalyar.av.tr. Velayet ve nafaka gibi hassas konularda, müvekkillerimizin ve çocukların menfaatlerini gözeten bir strateji belirleyerek hareket ediyoruz.

Bilal Alyar Hukuk Bürosu olarak her bir boşanma davasını, yalnızca bir hukuki ihtilaf olarak değil, insanların hayatındaki önemli bir dönüm noktası olarak ele alıyoruz. Bu bilinçle, müvekkillerimize hem hukuki bilgi sunuyor hem de sürecin her adımında yanlarında olarak güven veriyoruz. Eğer siz de İstanbul’da güvenilir ve deneyimli bir boşanma avukatı arıyorsanız, ofisimizle iletişime geçerek durumunuzu detaylı şekilde değerlendirebilir ve size özel hukuki yol haritasını öğrenebilirsiniz. Unutmayın, doğru bilgiler ve doğru uzman desteği ile boşanma sürecini yönetmek mümkün olduğu kadar kolaylaşacaktır. Evlilik birliğini sonlandırma kararı zor bir karardır; bu kararı verdikten sonra haklarınızın korunması ve geleceğe güvenle bakabilmeniz için yanınızdayız.