İstanbul Sigorta Avukatı ile Sigorta Hukuku Süreçlerini Anlamak

Avukat Bilal ALYAR

İstanbul Sigorta Avukatı – Sigorta Hukukunda Uzmanlık ve Hizmetler Sigorta hukuku, hem bireylerin he
İstanbul Sigorta Avukatı – Sigorta Hukukunda Uzmanlık ve Hizmetler Sigorta hukuku, hem bireylerin he

İstanbul Sigorta Avukatı – Sigorta Hukukunda Uzmanlık ve Hizmetler

Sigorta hukuku, hem bireylerin hem de işletmelerin karşılaşabileceği trafik kazası tazminatları, sağlık sigortası uyuşmazlıkları, hayat sigortası ödemeleri ve işyeri/mal sigortası hasarları gibi pek çok konuyu kapsar. İstanbul gibi büyük ve yoğun bir şehirde, sigorta ile ilgili anlaşmazlıklar oldukça sık görülmektedir. Bu nedenle, İstanbul sigorta avukatı desteği almak, sigorta şirketleriyle yaşanan sorunlarda haklarınızın korunması için kritik öneme sahiptir. Aşağıda, sigorta hukukunun tüm ana başlıklarını ele alan kapsamlı bir rehber sunuyoruz. Her bir konuda, sigorta avukatının rolünü, süreçleri ve dikkat edilmesi gerekenleri resmi bir dille ancak anlaşılır şekilde açıklamaya çalışacağız.

Sigorta Hukuku ve Sigorta Avukatının Rolü

Sigorta hukuku, sigorta poliçelerinin yapılmasından olası anlaşmazlıkların çözümüne kadar geniş bir alanı kapsayan uzmanlık gerektiren bir hukuk dalıdır. Bu alanda çalışan sigorta avukatı, müvekkillerine poliçelerin yorumlanması, teminat kapsamının belirlenmesi, hasar sonrası tazminat taleplerinin takibi ve gerektiğinde hukuki süreçlerin yürütülmesi konularında yardımcı olur. Sigorta işlemleri çoğu zaman teknik ve karmaşık olduğundan, bireylerin tek başına haklarını araması zor olabilir. İşte burada sigorta avukatı devreye girer ve şu görevleri üstlenir:

  • Danışmanlık ve Sözleşme İncelemesi: Poliçenin imzalanmasından önce veya sonra, şartların ve küçük yazıların anlaşılmasına yardımcı olur. Örneğin, poliçede hangi risklerin teminat altına alındığını, hangilerinin istisna olduğunu açıklar.

  • Hasar Anında Yol Gösterme: Sigortalının bir hasar (kaza, hastalık, vs.) yaşaması durumunda atması gereken adımlar konusunda rehberlik yapar. Hasar ihbarının doğru yapılması, gerekli belgelerin toplanması gibi konularda destek verir.

  • Sigorta Şirketiyle İletişim ve Müzakere: Avukat, müvekkili adına sigorta şirketiyle görüşerek uzlaşma yollarını araştırır. Tazminat talebinin haksız yere reddedilmemesi için şirketle yazışmalar yapar, gerekirse ihtarname gönderir.

  • Hukuki Süreçlerin Yürütülmesi: Uzlaşma sağlanamazsa, sigorta avukatı müvekkilinin haklarını tahkim, arabuluculuk veya dava yoluyla arar. Bu süreçlerde dilekçelerin hazırlanması, delillerin sunulması ve duruşmalara katılım gibi tüm hukuki adımları profesyonelce yönetir.

  • Hakların Korunması: Sigorta avukatı, sigorta şirketlerinin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesini sağlamak için çalışır. Özellikle kötü niyetli ret durumlarında müvekkilinin hak kaybına uğramaması ve hatta mümkünse ek tazminatlar alabilmesi için mücadele eder.

Kısaca, sigorta hukuku alanında uzman bir avukat, bir hasar yaşandığı andan olası bir dava sürecinin sonuna kadar müvekkilinin yanında olarak en uygun stratejiyi belirler. Sigorta şirketlerinin sahip olduğu finansal ve hukuki avantajlara karşı, sigortalıların da uzman bir sigorta avukatı ile temsil edilmesi adil bir denge sağlayacaktır.

Trafik Kazası Sigorta Tazminatları

Trafik kazaları, sigorta hukukunda en sık karşılaşılan uyuşmazlıkların başında gelir. Trafik kazası tazminatları, bir kazanın ardından maddi ve manevi kayıpların telafisini kapsar. Kazada zarar gören kişiler (sürücüler, yolcular veya yayalar), zorunlu trafik sigortası veya kasko sigortası kapsamında sigorta şirketlerinden tazminat talep edebilir. İstanbul gibi yoğun trafiğe sahip bir şehirde her gün çok sayıda kaza meydana geldiği düşünülürse, sigorta avukatı desteğinin önemi daha iyi anlaşılır.

Trafik kazalarında talep edilebilecek başlıca tazminat kalemleri şunlardır:

  • Maddi Hasar Tazminatı: Araçta meydana gelen hasarın onarım masrafları veya aracın pert (tam hasar) olması halinde araç bedelinin ödenmesi. Ayrıca araç değer kaybı, yani aracın kaza sonrası ikinci el piyasa değerindeki düşüş de talep edilebilir.

  • Tedavi Masrafları: Kazada yaralanan kişinin hastane, ameliyat, ilaç gibi tüm tedavi giderleri karşı taraftan ve ilgili sigortadan istenebilir. Özel sağlık sigortası yoksa dahi, trafik sigortası belirli limitlere kadar tedavi masraflarını karşılar.

  • Geçici veya Kalıcı İş Göremezlik Tazminatı: Kazadan dolayı çalışma gücünün geçici süreyle kaybı halinde geçici iş göremezlik, kalıcı sakatlık durumunda ise sürekli iş göremezlik tazminatı talebi gündeme gelebilir. Bu, kişinin kazadan ötürü kazanamadığı gelirlerin telafisidir.

  • Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Eğer kaza ölümle sonuçlanmışsa, hayatını kaybeden kişinin bakmakla yükümlü olduğu yakınları (eş, çocuk, ebeveyn gibi) maddi destekten mahrum kaldıkları için tazminat isteyebilirler.

  • Manevi Tazminat: Kazada ağır yaralanan veya hayatını kaybeden kişinin yakınları, yaşadıkları acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunabilirler.

Sigorta avukatı, trafik kazası sonrasında müvekkilinin bu tazminat kalemlerinden azami şekilde faydalanması için süreci yönetir. Örneğin, ciddi bir kazada araç değeri düşük gösterilerek ödenen bir tazminat teklifine karşı itiraz etmek gerekebilir. Bu durumda avukat, bağımsız ekspertiz raporları düzenleterek aracın gerçek piyasa değerini tespit ettirir ve sigorta şirketinin eksik ödeme yapmasını engeller. Benzer şekilde, ağır yaralanmalarda sigorta şirketleri çoğu zaman sadece tedavi masrafını karşılayıp, iş gücü kaybı veya manevi zararlar için ödeme yapmak istemeyebilir. İstanbul sigorta avukatı bu gibi durumlarda devreye girerek, gerekli hukuki yazışmaları yapar ve gerekirse dava açarak müvekkilinin trafik kazası tazminatı haklarını tam olarak almasını sağlar.

Trafik kazası sonrasında izlemeniz gereken adımlara dair bazı hukuki öneriler:

  1. Kaza Tespit Tutanağını Tutun: Maddi hasarlı kazalarda polis veya taraflar arasında kaza tespit tutanağı hazırlanmalıdır. Kusur oranları bu tutanakla belirleneceği için doğru ve eksiksiz doldurulması önemlidir.

  2. Delilleri Toplayın: Kaza yerinin fotoğrafları, araçların hasar görüntüleri, görgü tanığı bilgileri gibi delilleri vakit kaybetmeden toplayın. Bu materyaller ileride sigorta şirketine başvuru veya dava aşamasında lehinize olacaktır.

  3. Sigortaya Zamanında Bildirim Yapın: Zorunlu trafik sigortası ve kasko sigortası talepleri için poliçede belirtilen sürelerde (genellikle birkaç gün içinde) sigorta şirketine hasar ihbarında bulunun. Süresinde yapılmayan bildirimler hak kaybına yol açabilir.

  4. Tazminat Talebinizi Belgelerle Destekleyin: Araç hasarı için servis faturalarını, sağlık giderleri için hastane rapor ve faturalarını, gelir kaybı için maaş bordrosu veya işyeri yazısı gibi belgeleri mutlaka saklayın. Tazminat talebinizi iletirken bu belgeleri sigorta şirketine sunun.

  5. Uzman Desteği Alın: Trafik kazası sonrası süreçte bir sigorta avukatına danışmak, özellikle yüksek meblağlı veya uyuşmazlık yaşanması muhtemel taleplerde çok faydalıdır. Avukatınız, sigorta şirketinin olası haksız retlerini önleyebilir ve size en doğru yol haritasını çizebilir.

Sağlık Sigortası Uyuşmazlıkları

Özel sağlık sigortaları ve tamamlayıcı sağlık sigortaları, hastalık veya kaza durumunda tedavi masraflarını karşılayarak kişilere finansal güvence sağlar. Ancak, sağlık sigortası uyuşmazlıkları da oldukça yaygındır. Sigorta şirketleri bazen poliçedeki istisna maddelerine dayanarak tedavi giderlerini ödemeyi reddedebilir veya ödemeleri geciktirebilir. Böyle durumlarda, bir sigorta avukatı devreye girerek sigortalının haklarını savunur.

Sağlık sigortası anlaşmazlıklarına birkaç örnek vermek gerekirse:

  • Teminat Dışı Olduğu İddiası: Örneğin, sigortalı bir kişinin poliçesi kapsamındaki bir ameliyat masrafı, sigorta şirketince “poliçe teminatı dışında” denilerek karşılanmayabilir. Oysa poliçe şartları dikkatlice incelendiğinde bu ameliyatın teminat dahilinde olduğu görülebilir. Avukat, poliçe hükümlerini yorumlayarak şirketin ödeme yapmasını sağlar.

  • Önceden Mevcut Rahatsızlık (Pre-existing Condition): Sigorta şirketleri, sigortalının poliçe yapılmadan önce var olan bir rahatsızlığı olduğunu iddia ederek tedaviyi karşılamaktan kaçınabilir. Sigorta avukatı, bu iddianın geçerli olup olmadığını tıbbi raporlar ve yasal düzenlemeler ışığında değerlendirir. Eğer sigortalının beyan yükümlülüğünü kötüye kullanan bir ret söz konusuysa, bunun hukuken haksız olduğunu ortaya koyar.

  • Limit ve Katılım Payı Sorunları: Bazı durumlarda sigorta şirketi, poliçede belirtilen limitlere veya sigortalının ödemesi gereken katılım payına yanlış dayanarak eksik ödeme yapabilir. Avukat, yapılacak hesaplamaları kontrol ederek sigortalının cebinden gereğinden fazla para çıkmaması için uğraşır.

  • Gecikme ve Bürokratik Engel: Sigortalının tedavi gideri onayını gereksiz yere oyalamak, sürekli ek belge talep etmek gibi uygulamalarla ödeme sürecini uzatan şirketlere karşı da hukuki girişimlerde bulunulur. Bu tür kötü niyetli geciktirmeler, gerekli mercilere şikayet edilebilir ve yasal faiz talep edilebilir.

Sağlık sigortası uyuşmazlıklarında bir İstanbul sigorta avukatının rolü, öncelikle sigortalının poliçe şartlarını tam olarak anlamasını sağlamaktır. Poliçede hangi tedavilerin kapsamda olduğu, hangi hallerin kapsam dışında kaldığı netleştirilir. Ardından, ortaya çıkan uyuşmazlıkta sigorta şirketinin gerekçeleri incelenir. Avukatınız, şirketin ret cevabındaki dayanakları hukuk perspektifinden değerlendirir; eğer haklı bir neden yoksa, önce itiraz yoluyla sorunu çözmeye çalışır. Sigorta şirketine gönderilecek detaylı bir ihtarname ile ödeme yapılması talep edilir ve aksi halde hukuki işlem başlatılacağı bildirilir. Çoğu zaman, bu tür profesyonel bir girişim, sigorta şirketinin uzlaşmaya yanaşmasını sağlar. Uzlaşma olmadığında ise dava açılarak sigortalının hak ettiği tutarın tahsili yoluna gidilir.

Sağlık sigortası taleplerinde yaşayabileceğiniz sorunlara karşı bazı pratik öneriler:

  • Poliçenizi İyi Tanıyın: Özel sağlık sigortası poliçenizin hangi tedavileri ve durumları kapsadığını, yıllık limitleri ve istisnaları önceden öğrenin. Böylece hak talep ederken neyi isteyebileceğinizi bilirsiniz.

  • Her Şeyi Yazılı İsteyin: Sigorta şirketi, bir talebinizi reddederse, reddin gerekçesini mutlaka yazılı ve imzalı bir belge olarak talep edin. Telefon görüşmeleri yerine yazılı iletişim kurmak, ilerideki hukuki süreçler için kanıt oluşturacaktır.

  • Tüm Tıbbi Belgeleri Saklayın: Muayene raporları, doktor raporları, tahlil sonuçları, faturalar gibi tedaviye ilişkin belgeleri dosyalayın. Gerekirse tedavinizin gerekliliğini ve aciliyetini vurgulayan doktor görüşleri alın.

  • Zamanında Başvuru Yapın: Poliçenizde bir hasar/masraf bildirimi için süre öngörülmüşse (örneğin tedaviden itibaren belirli günler içinde bildirim gibi) bu sürelere riayet edin. Aksi takdirde, sırf geç bildirim yüzünden hak kaybedebilirsiniz.

  • Profesyonel Destek Alın: Sağlık sigortası uyuşmazlığınız çözüme kavuşmuyorsa, bir sigorta hukuku uzmanına danışın. Avukatınız, hem şirketle yazışmaları devralarak sizi uğraştıran bürokrasiden kurtarır, hem de gerekirse hukuki süreç başlatarak hakkınızı arar.

Hayat Sigortası Ödemelerinde Yaşanan Sorunlar

Hayat sigortası, sigortalının vefatı veya poliçe şartlarına bağlı olarak ciddi bir hastalığa yakalanması durumunda belirlenen menfaatdar (eş, çocuk, aile veya belirtilen kişi) lehine ödeme yapmayı taahhüt eden bir sigorta türüdür. Bu sigorta türü, vefat eden kişinin ailesine maddi güvence sağlamayı amaçlar. Ancak ne yazık ki hayat sigortası ödemeleri söz konusu olduğunda da çeşitli anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Sigorta şirketleri, bazı durumlarda hayat sigortası poliçesinden doğan tazminatları ödememek için çeşitli sebepler öne sürebilmektedir. Bu gibi hallerde, hak sahiplerinin (örneğin merhumun ailesinin) profesyonel hukuki destek alması gerekebilir.

Hayat sigortası ile ilgili yaygın anlaşmazlıklardan bazıları şunlardır:

  • Beyan Yükümlülüğünün İhlali İddiası: Sigorta şirketi, vefat eden sigortalının poliçe yapılırken sağlık durumuyla ilgili doğru beyanda bulunmadığını iddia ederek ödeme yapmaktan kaçınabilir. Örneğin sigortalı, poliçe başvurusunda ciddi bir hastalığını saklamakla suçlanabilir. Bu durumda sigorta avukatı, sigorta sözleşmesi ve ilgili mevzuat uyarınca beyan yükümlülüğünün gerçekten ihlal edilip edilmediğini araştırır. Eğer sigortalı sorulara doğru cevap vermiş ancak şirket detaylı araştırma yapmamışsa, şirketin sorumluluğu devam eder ve avukat bu savunmayla tazminatın ödenmesini talep eder.

  • Poliçe Kapsamı Dışında Ölüm Nedeni İddiası: Bazı hayat sigortası poliçeleri, intihar gibi belirli ölüm nedenlerini kapsam dışında tutar veya ilk birkaç yıl içinde vefat gerçekleşirse ödeme yapmayacağını belirtir. Sigorta şirketi, vefat nedeninin poliçe kapsamına girmediğini söyleyerek ödeme yapmayabilir. Bu durumda avukat, ölüm raporları ve poliçe hükümleri üzerinden giderek, şirketin bu iddiasının yerinde olup olmadığını değerlendirir. Eğer ölüm nedeni kapsam dahilindeyse veya şirketin iddiası dayanıksız ise, ödeme için hukuki girişimlerde bulunur.

  • Tazminat Tutarında Anlaşmazlık: Hayat sigortası poliçelerinde genellikle sabit bir ödeme tutarı (teminat tutarı) belirlenir. Ancak bazen poliçeye bağlı ek kar payları, endekslemeler veya ek teminatlar olabilir. Şirket, hak sahiplerine daha düşük bir ödeme yapmaya kalkışırsa, avukat poliçe şartlarına göre doğru tutarın hesaplanmasını sağlar. Gerekirse aktüeryal hesaplar için uzman görüşü alarak hak sahibinin tam ve eksiksiz ödeme almasına çalışır.

  • Ödeme Süresinde Gecikme: Kanunen sigorta şirketleri, tazminat talebi için gerekli belgeler tamamlandıktan sonra belli bir süre içinde ödeme yapmak zorundadır. Hayat sigortası gibi vefat durumlarında, veraset ilamı, vefat belgesi gibi belgeler sunulduktan sonra şirket makul sürede ödeme yapmalıdır. Eğer şirket oyalıyor veya geciktiriyorsa, avukat devreye girip ihtarname ile uyarır ve gecikme devam ederse faizleriyle birlikte ödemeyi almak için dava yoluna gidebilir.

Hayat sigortası uyuşmazlıkları, duygusal açıdan da hassas bir süreçtir; zira hak sahipleri yakınlarını kaybetmiş haldeyken bir de hukuki mücadele vermek durumunda kalırlar. Sigorta avukatı, bu süreçte hak sahiplerinin yükünü hafifletir ve gereken tüm yasal işlemleri üstlenir. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde faaliyet gösteren sigorta şirketleriyle muhatap olurken, sürecin hızlandırılması ve hakların tam olarak alınması için bir avukatın bilgi ve tecrübesi önemlidir.

Hak sahiplerinin bu tür durumlarda atması gereken adımlarla ilgili bazı öneriler:

  • Belgeleri Eksiksiz Temin Edin: Vefat sonrası sigorta şirketine başvuru için genellikle nüfus kayıt örneği, veraset ilamı, ölüm raporu gibi belgeler gerekir. Bu belgeleri hızlıca temin edip başvurunuzu yapın.

  • Şirketin Gerekçesini Dinleyin: Eğer sigorta şirketi ödemeyi reddediyorsa, gerekçesini resmi bir yazıyla isteyin. Sözlü açıklamalar yerine, yazılı ret cevabı almak sonraki hukuki süreçte işinizi kolaylaştıracaktır.

  • İtiraz ve Şikayet Mekanizmalarını Kullanın: Şirketle yaşanan sorunda haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız, öncelikle sigorta şirketinin kendi itiraz/şikayet birimine durumunuzu iletin. Çözüm alamazsanız Sigorta Tahkim Komisyonu gibi yollara başvurabileceğinizi bilin (aşağıda detaylı değineceğiz).

  • Uzman Desteği Alın: Hayat sigortası poliçelerinin dili ve şartları karmaşık olabilir. Bir sigorta hukuku uzmanı, size poliçenizin ne dediğini, şirketin yükümlülüklerini ve sizin haklarınızı net bir şekilde anlatabilir. Gerekirse, sürecin başından itibaren avukatınıza vekalet vererek tüm işlemleri onun yürütmesini sağlayabilirsiniz.

İşyeri ve Mal Sigortaları Kapsamında Hasarlar

Ev, işyeri, depo, fabrika gibi taşınmazlara ve içlerindeki eşyalara yönelik mal sigortaları, yangın, hırsızlık, sel, deprem gibi risklere karşı finansal koruma sunar. İşyeri sigortası ise bir işletmenin mal varlığını ve faaliyetini tehlikeye sokabilecek kazalar veya doğal afetler sonucu oluşan zararları teminat altına alır. Bu sigortalar, meydana gelen hasarın telafisini amaçlar, ancak hasar gerçekleştiğinde sigorta şirketinin ödeme yapması her zaman sorunsuz olmayabilir.

İşyeri ve mal sigortalarında avukatların sıkça karşılaştığı uyuşmazlık konuları şöyledir:

  • Eksik Sigorta ve Tazminat Azaltma: Sigorta şirketleri, çoğu poliçede eksik sigorta uygulamasını şart koşar. Yani sigorta bedeli malın gerçek değerinden düşükse, hasar ödemesini de oransal olarak düşürürler. Örneğin, işyerinizdeki demirbaşların gerçek değeri 1 milyon TL iken poliçe 500 bin TL üzerinden yapıldıysa ve 100 bin TL zarar olduysa, şirket tüm zararı değil sadece yarısını ödemeyi teklif edebilir. Bu durumda sigorta avukatı, eksik sigorta uygulamasının doğru hesaplanıp hesaplanmadığını denetler ve mümkünse poliçedeki hukuki boşlukları kullanarak tam ödeme almaya çalışır.

  • Poliçe İstisnaları: Mal sigortalarında poliçede pek çok istisna (hariç tutulan durum) bulunabilir. Örneğin sel basması sonucu meydana gelen bir hasarda, şirket poliçede “sel baskını teminat dışıdır” diyerek ödeme yapmayabilir. Ancak bazen şirketler, poliçede açıkça yazmayan bahanelere de sığınabilmektedir. Avukat, poliçeyi detaylı inceleyerek hasarın gerçekten istisna kapsamına girip girmediğini tespit eder. Eğer şirket haksız yere ödeme yapmıyorsa, bunu hukuki yollarla itiraz eder.

  • Eksper Raporu Uyuşmazlıkları: Hasar meydana geldiğinde sigorta şirketi eksper adı verilen bağımsız hasar tespit uzmanlarını devreye sokar. Eksper raporu, ödenecek tazminat miktarını belirler. Fakat bazen eksper raporları gerçeği tam yansıtmayabilir veya düşük tutar belirleyebilir. Sigorta avukatı, gerekirse müvekkili adına bağımsız bir eksper raporu daha aldırarak hasarın gerçek boyutunu ortaya koyar. İki rapor arasında ciddi farklar varsa, bu durum mahkemeye taşındığında hakimin takdirine sunulacaktır.

  • Rücu ve Sorumluluk İhtilafları: İşyerlerinde çıkan bir yangın örneğin, kiracının kusurundan kaynaklanmış olabilir. Sigorta şirketi önce hasarı öder ama sonra kusurlu tarafa rücu davası açar. Bu gibi çok taraflı durumlarda bir sigorta avukatının hem sigortalının hem de diğer tarafların sorumluluklarını iyi analiz etmesi gerekir. Müvekkilinin aleyhine haksız bir rücu davası açılırsa, avukat buna karşı savunma geliştirir.

İşyeri ve mal sigortaları konusunda uzman bir avukat, hasarın meydana gelmesinden itibaren süreci yakından takip eder. Öncelikle sigortalıya, hasarın ardından neler yapması gerektiği konusunda yol gösterir (örneğin itfaiye raporu almak, polisiye tutanak tutturmak, vs.). Sonrasında sigorta şirketine yapılacak bildirimlerin zamanında ve tam olmasını sağlar. Hasar dosyası açıldıktan sonra da süreci sigortalı lehine yönlendirmeye çalışır. İstanbul’da çok sayıda konut ve işyeri, deprem başta olmak üzere çeşitli risklere karşı sigortalanmıştır; dolayısıyla bu alanda çıkan uyuşmazlıklarda İstanbul sigorta avukatları ciddi tecrübe biriktirmiştir.

İşyeri veya konutunuzda bir hasar meydana gelirse şu adımları izleyin:

  1. Yetkili Makamlara Bildirim: Yangın, hırsızlık gibi durumlarda hemen polis veya itfaiyeye haber verin ve tutanak tutulmasını sağlayın. Bu resmi kayıtlar, sigorta talebinizde temel belgelerdir.

  2. Sigorta Şirketine Derhal Haber Verin: Poliçenizde belirtilen süreler içinde (çoğunlukla 5 iş günü gibi) sigorta şirketine hasarı yazılı olarak bildirin. Telefonla ihbar yapsanız bile sonradan mutlaka yazılı teyit gönderin.

  3. Hasarı Artırmamaya Özen Gösterin: Hasar meydana geldikten sonra, mümkünse zararı büyütmemek için tedbir alın. Örneğin su basmış bir işyerinde suyu tahliye etmek veya eşyaları daha fazla zarar görmeyecek şekilde korumaya almak gibi. Bu, hem sizin zararın artmasını önler hem de sigorta şirketinin “önlem almadığınız için zarar büyüdü” savunmasını engeller.

  4. Geçici Onarım ve Masraflar: İşinizi aksatmamak için geçici tamiratlar yapmanız gerekebilir. Bu gibi durumlarda yaptığınız masrafları belgelendirin ve sigorta şirketine bildirin. Poliçe kapsamında olmasa bile karşı tarafın sorumluluğuna girebilir.

  5. Tüm İletişimi Kayıt Altında Tutun: Sigorta eksperiyle yapılan yazışmalar, sigorta şirketinin size gönderdiği e-postalar veya mektuplar gibi tüm iletişim kayıtlarını saklayın. İleride bir uyuşmazlık mahkemeye taşınırsa, bu kayıtlar neyin talep edildiğini ve şirketin ne cevap verdiğini ispatlamada yardımcı olur.

Sigorta Poliçesi Yorumları ve Teminat Kapsamı Değerlendirmeleri

Sigorta poliçeleri genellikle teknik ve hukuki terimlerle dolu, sayfalarca uzunlukta belgeler olabilir. Bu poliçelerde yer alan her bir hüküm, olası bir hasar durumunda alacağınız tazminatı doğrudan etkiler. Sigorta poliçesi yorumları ve teminat kapsamı değerlendirmeleri, sigorta hukukunun kalbini oluşturur. Çünkü birçok uyuşmazlık, aslında poliçenin nasıl yorumlandığı konusundaki anlaşmazlıklardan doğar.

Bir sigorta avukatı, poliçedeki şartları ve ifadeleri analiz ederek sigortalının lehine olacak yorumların uygulanmasını sağlamaya çalışır. Türk hukukunda, özellikle standart poliçe şartlarında belirsiz veya muğlak ifadelerin sigortalı lehine yorumlanması prensibi benimsenmiştir. Avukatlar, bu ilkeyi müvekkillerinin menfaatine kullanmak üzere poliçedeki kritik maddelere dikkat eder. İşte poliçe yorumunda önem taşıyan bazı noktalar:

  • Tanımlar ve Kapsam: Poliçede geçen belirli kelimelerin tanımları, kapsamı belirler. Örneğin, "kaza" kavramının tanımı çok dar yapılmışsa bazı istenmeyen durumlar kapsam dışı kalabilir. Avukat, tanımların olabildiğince geniş ve sigortalı lehine yorumlanmasını savunur. Bir kaza örneğinde, meydana gelen olayın poliçedeki tanıma girdiğini göstermeye çalışır.

  • İstisnalar (Hariç Kalmalar): Poliçelerde "Hariç Olan Haller" başlığı altında sigortanın ödemeyeceği durumlar sıralanır. Bu istisna maddeleri sigorta şirketince sıkça kullanılır. Avukat, öncelikle istisna maddelerinin poliçede net ve koyu şekilde belirtilmiş olmasını kontrol eder (çünkü kanunen sigortalının dikkatini çekmeyen muğlak istisnalar geçersiz sayılabilir). Eğer istisna madde uygulanacaksa, bunun somut olaya gerçekten uyup uymadığını titizlikle inceler. Küçük bir ifade farkı bile sigortalının lehine sonuç doğurabilir.

  • Teminat Limiti ve Sigorta Bedeli: Poliçede her bir teminat türü için üst limitler mevcuttur. Örneğin, sağlık sigortasında yıllık 100.000 TL teminat limiti gibi. Bir hasar durumunda şirket bu limitle sorumludur. Ancak bazen birden fazla teminat kalemi devreye girebilir (örneğin hem eşya hasarı hem sorumluluk hasarı). Avukat, hangi kalemden ne kadar talep edilebileceğini hukuki olarak değerlendirir ve sigortalının toplamda azami miktarı almasını sağlamaya çalışır.

  • Sigortalının Yükümlülükleri: Poliçe sadece sigorta şirketine değil, sigortalıya da bazı yükümlülükler yükler (örneğin hırsızlık sigortasında, işyerine alarm sistemi kurma şartı gibi). Uyuşmazlıklarda şirket, sigortalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini öne sürerek ödeme yapmayabilir. Avukat, sigortalının bu yükümlülükleri gerçekten ihlal edip etmediğini araştırır. İhlal yoksa zaten ödeme yapılması gerekir. İhlal varsa bile, bunun hasara etkisi olup olmadığını tartışır; eğer yükümlülük ihlali hasarın meydana gelmesinde etkili değilse tam veya kısmi tazminat alınabileceğini savunur.

  • Genel Şartlar ve Özel Şartlar: Türkiye'de sigorta branşlarının çoğu için Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan Genel Şartlar bulunur (örneğin Yangın Sigortası Genel Şartları, Karayolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gibi). Bu genel şartlar, poliçenin ayrılmaz bir parçasıdır. Ayrıca poliçede bunlara ek olarak özel şartlar da yazılabilir. Birbiriyle çelişen durum olursa, genelde sigortalı lehine olan yorumlanır. Avukatlar, genel şartlardaki sigortalıyı koruyan hükümleri de kullanarak müvekkillerinin haklarını savunur.

Sigorta poliçesinin doğru yorumlanması, çoğu zaman mahkeme sürecini bile gereksiz kılabilir. Zira sigorta avukatı, daha işin en başında poliçeye bakarak sigorta şirketine “Bakın, poliçenin şu maddesine göre bu durum teminat dahilinde, bu nedenle ödeme yapmanız gerekir” diyerek ikna edebilir. Özellikle kurumsal büyük poliçelerde (örneğin fabrika sigortaları, nakliyat sigortaları gibi) poliçe yorumları oldukça teknik olabilir ve bu noktada uzman hukukçuların görüşü gerekebilir.

Teminat kapsamı değerlendirmesi, meydana gelen spesifik bir olayın poliçedeki teminatlar çerçevesinde değerlendirilmesidir. Örneğin, bir nakliyat sigortasında fırtına nedeniyle gemiden denize yük düşmesi olayı, “deniz tehlikeleri” teminatı kapsamında mı yoksa değil mi? Bu sorunun cevabı, sigortalının milyonlarca liralık tazminat alıp alamayacağını belirler. Avukatlar bu tür değerlendirmelerde, ilgili tüm belgeleri (poliçe, hasar raporları, olay tutanakları vs.) masaya yatırarak sonuca varır. Gerekirse akademik uzman görüşlerinden veya emsal mahkeme kararlarından da faydalanarak argümanlarını güçlendirir.

Sonuç olarak, bir sigorta avukatının en temel yetkinliklerinden biri, sigorta poliçelerini ve genel şartları çok iyi okuyup anlaması ve müvekkili lehine yorumlayabilmesidir. Sigortalılar da herhangi bir poliçe imzalamadan önce tereddüt ettikleri noktaları avukatlarına danışarak ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçebilirler.

Sigorta Şirketlerinin Kötü Niyetli Retleri (Haksız Red Durumları)

Sigorta şirketlerinin, haklı bir tazminat talebini geçerli bir sebep olmaksızın reddetmesi veya süreçleri sürüncemede bırakması, hukuk literatüründe kötü niyetli ret olarak anılır. Sigorta hukukunda, sigorta şirketlerinin iyi niyet prensibine uygun davranması beklenir. Yani başvuruda bulunan sigortalının talebini, poliçe ve yasa hükümleri çerçevesinde objektif ve makul bir şekilde değerlendirmelidir. Ne var ki uygulamada bazı sigorta şirketleri, mali yükümlülükten kaçınmak amacıyla haksız ret yoluna gidebilmektedir.

Kötü niyetli ret durumlarına örnekler:

  • Gerekçesiz veya Zayıf Gerekçeyle Ret: Sigorta şirketi, talebi reddederken somut bir dayanak sunmaz ya da çok zorlama bir gerekçe ileri sürer. Örneğin, trafik kazası tazminatında alkollü olunmadığı açıkken sudan bir nedenle "poliçe şartları ihlali" iddiasıyla ret cevabı verilebilir.

  • İletişimsizlik ve Oyalama: Sigortalının yaptığı başvuruya uzun süre cevap verilmemesi, defalarca “dosyanız incelemede” denilerek oyalama taktikleri uygulanması da kötü niyet göstergesi olabilir. Bu sırada birçok kişi pes edip hakkını aramaktan vazgeçebilmektedir.

  • Eksik Ödeme Yapma: Talep edilen tazminatın çok altında, haksız şekilde düşük bir miktar ödeme teklif edilmesi de bir nevi haksız reddir. Sigortalı zor durumda olduğu için mecbur kalıp bu düşük ödemeyi kabul edebilir. Oysa gerçekte hak ettiği tutar bundan çok daha yüksektir.

  • Sürekli Evrak Talebi ile Yıldırma: Sigorta şirketi, her seferinde yeni bir belge istemek suretiyle dosyayı kapatmaktan kaçınabilir. Örneğin hastane raporu istemiş, sunulmuş; sonra bu kez doktor görüşü ister; o da sunulunca başka bir evrak daha... Bu bitmeyen istekler, sigortalıyı yıldırma amaçlı olabilir.

  • Poliçeyi Yanlış Yorumlama: Kötü niyetli sayılabilecek bir diğer durum, poliçedeki hükümleri sigortalı aleyhine yanlış şekilde yorumlayarak ret vermektir. Aslında teminat dahilinde olan bir olayı, sanki teminat dışıymış gibi göstermeye çalışmak buna örnektir.

Sigorta avukatı, kötü niyetli ret durumlarında sigortalının en büyük güvencesidir. Böyle bir durumda avukat, evvela sigorta şirketine karşı güçlü bir yazılı itiraz hazırlayacaktır. Bu itiraz dilekçesinde, şirketin ret gerekçelerinin neden geçersiz olduğunu tek tek ortaya koyar ve makul bir süre içinde kararın gözden geçirilerek hakkaniyetli bir ödeme yapılmasını talep eder. Eğer sigorta şirketi hala olumsuz tutumunu sürdürürse, avukatın yapabilecekleri şunlardır:

  • Sigorta Tahkim Komisyonu'na Başvuru: (Eğer şirket tahkim sistemine üyeyse) Aşağıda detaylandıracağımız Sigorta Tahkim Komisyonu, hızlı ve etkin bir çözüm sunabilir. Kötü niyetli ret vakalarında tahkim süreci genelde sigortalı lehine sonuçlanabilmektedir.

  • Dava Açma: Avukat, doğrudan doğruya mahkemede dava yolunu da seçebilir. Mahkemede, sigorta şirketinin kötü niyetli davrandığını kanıtlayarak sadece alacaklı olunan tazminatı değil, mümkünse gecikme faizleriyle birlikte tahsilini talep eder. Hatta bazı durumlarda, kötü niyetin derecesine göre manevi tazminat talebi bile gündeme gelebilir (örneğin, haksız yere uzun süre ödeme alamamanın yarattığı sıkıntı nedeniyle).

  • İdari Şikayetler: Sigorta şirketlerinin faaliyetleri, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) gibi kurumlar tarafından denetlenir. Avukat, bariz bir kötü niyet durumunda bu kuruma şikayette bulunarak şirket hakkında idari soruşturma başlatılmasını da sağlayabilir. Şirketlere, haksız uygulamalar nedeniyle idari para cezaları verilebilir.

Unutulmamalıdır ki sigorta, güvene dayalı bir ilişkidir. Sigortalı primlerini ödemiş ve risk gerçekleştiğinde koruma beklemektedir. Sigorta şirketleri de bu güveni sarsmamakla yükümlüdür. Haksız ret durumlarında yasal yolların kullanılması, sadece bir kişinin hakkını almakla kalmaz, aynı zamanda sektörün daha adil olmasına da katkı sağlar. İstanbul’daki sigorta avukatları, hem yargı yoluyla hem de gerektiğinde Sigorta Tahkim veya arabuluculuk yoluyla bu tür haksızlıkların üzerine gitmektedir.

Kötü niyetli ret ile karşılaştığınızı düşünüyorsanız yapabilecekleriniz:

  • Ret Gerekçesini Analiz Edin: Sigorta şirketinden gelen redde ilişkin yazıyı dikkatlice okuyun. Anlamadığınız veya size yanlış gelen noktaları not edin.

  • Dosyanızı Başka Bir Uzmanla İnceletin: Bir sigorta avukatı ya da sigorta konusunda uzman bir danışman, sigorta dosyanızı ve poliçenizi inceleyerek gerçekten ret gerekçesinin yersiz olup olmadığını size söyleyebilir.

  • Resmi İtirazda Bulunun: Şirketin müşteri hizmetlerine veya itiraz departmanına resmi bir dilekçe ile başvurarak kararın tekrar değerlendirilmesini isteyin. Dilekçenizde somut ve net ifadelerle neden karara katılmadığınızı anlatın.

  • Alternatif Çözümleri Düşünün: İtirazınız sonuçsuz kalırsa Sigorta Tahkim Komisyonu veya arabuluculuk gibi dava dışı çözüm yöntemlerine başvurmayı değerlendirin. Bu süreçlerde genellikle daha kısa sürede sonuç almak mümkündür.

  • Yasal Süreleri Kaçırmayın: Sigorta poliçelerinde veya ilgili mevzuatta, itiraz ve dava açma haklarınız belirli sürelerle sınırlı olabilir. Örneğin, ret cevabını aldıktan sonra X gün içinde tahkime başvuru gibi. Bu süreleri avukatınıza danışarak öğrenin ve geçirmeyin.

Sigorta Tahkim Komisyonu Süreci

Sigorta tahkimi, sigorta uyuşmazlıklarının mahkemeye gitmeden çözülmesi için oluşturulmuş özel bir sistemdir. Sigorta Tahkim Komisyonu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu çerçevesinde kurulmuş olup, sigorta ettirenler ile sigorta şirketleri arasındaki anlaşmazlıkları hızlı, masrafsız ve uzman bir şekilde çözmeyi amaçlar. İstanbul, bu komisyonun merkezinin de bulunduğu şehirdir ve Türkiye genelinde birçok sigorta uyuşmazlığı bu yolla çözümlenmektedir.

Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvurabilmek için öncelikle bazı şartlar vardır:

  1. Ön Başvuru Şartı: Sigortalı, anlaşmazlığa konu talebini önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak iletmiş olmalıdır. Yani tahkime gitmeden önce sigorta şirketine başvurup, hakkınızı talep etmeli ve çözüm aramalısınız.

  2. Sigorta Şirketinin Cevabı: Şirket, yapılan başvuruya 15 gün içinde cevap vermemiş ya da kısmen/tamamen olumsuz cevap vermiş olmalıdır. Örneğin, 15 gün içinde hiç dönüş yapmazsa bu da zımni olumsuz cevap sayılır.

  3. Tahkim Sistemi Üyeliği: İlgili sigorta şirketi, Sigorta Tahkim Sistemine üye olmalıdır. Çoğu büyük sigorta şirketi üyedir, ancak başvuru öncesi bu durum kontrol edilir. (Sigorta poliçenizde veya şirketin web sitesinde tahkim üyesi olup olmadığı bilgisi yer alabilir.)

  4. Başka Yargı Yoluna Gitmemiş Olmak: Aynı uyuşmazlık hakkında daha önce mahkemeye veya başka bir hakem heyetine başvurmamış olmalısınız. Tahkim, alternatif bir yol olduğu için, eğer dava açılmışsa tahkime başvuru kabul edilmez.

  5. Başvuru Süresi: Uyuşmazlık konusunun öğrenildiği tarihten itibaren genellikle 2 yıl içinde tahkime başvurulması gerekir (bu, genel zamanaşımı süresidir ve bazı durumlarda farklı süreler uygulanabilir).

Bu şartlar sağlanıyorsa, Sigorta Tahkim Komisyonu’na bir başvuru formu doldurularak ve gerekli belgeler eklenerek başvuru yapılabilir. Başvuru, komisyonun İstanbul’daki merkezine posta veya bizzat yapıldığı gibi, çevrimiçi başvuru imkanı da vardır.

Sigorta tahkiminin avantajları şunlardır:

  • Hızlı Çözüm: Mahkemelerde bir davanın sonuçlanması yılları bulabilirken, tahkim komisyonu genellikle başvuruyu 4-6 ay gibi bir sürede sonuçlandırır. Bu süre zarfında atanan sigorta hakemi dosyayı inceleyip kararını verir.

  • Düşük Masraf: Tahkime başvuru yaparken cüzi bir başvuru ücreti ödenir (uyuşmazlık miktarına göre değişen sabit bir ücrettir, örneğin düşük meblağlı taleplerde 150 TL gibi). Mahkeme harç ve masraflarıyla kıyaslandığında bu oldukça düşüktür. Ayrıca avukat tutma zorunluluğu da yoktur (ancak avukat tutulursa, kazanınca belli bir vekalet ücreti de karşı taraftan alınabilir).

  • Uzman Hakemler: Komisyon bünyesindeki hakemler sigorta hukuku konusunda uzman kişilerden oluşur. Dolayısıyla, ihtilafınızın sigorta tekniğini bilen kişilerce ele alınması olasılığı yüksektir. Bu, adil bir karar çıkması ihtimalini artırır.

  • Kesin ve Bağlayıcı Karar: Sigorta tahkiminde verilen kararlar, belirli parasal sınırlara kadar kesin niteliktedir. Yani sigorta şirketi bu karara uymak zorundadır, itiraz ya da temyize gidemez. Daha yüksek meblağlı uyuşmazlıklarda ise komisyon içinde bir itiraz hakem heyeti süreci vardır ve onlar da kararı onaylarsa artık kesinleşir. En üst sınırın üzerindeki uyuşmazlıklarda ise karar çıktıktan sonra tarafların yine de mahkemeye temyiz için başvuru hakkı saklı olabilir (bu sınırlar kanunla belirlenir ve yıllar içinde güncellenebilir).

  • Tarafsızlık: Sigorta Tahkim Komisyonu, Türkiye Sigorta Birliği nezdinde kurulsa da bağımsız çalışır. Hakemler, uyuşmazlıkta tarafsız kalarak sadece dosya içerisindeki delil ve mevzuata göre karar verirler.

Bir sigorta avukatı, tahkim sürecinde müvekkilini temsil edebilir ve bu genellikle sürecin daha sağlıklı işlemesini sağlar. Avukat, tahkim başvuru dilekçesini hukuka uygun şekilde hazırlayıp komisyona sunar. Bu dilekçede olayın özeti, talep edilen miktar ve hukuki dayanaklar belirtilir. Ardından sigorta şirketi savunmasını iletir, gerekirse karşılıklı birkaç sunum olur. Hakem, tarafların sunduğu belgeler üzerinden bir karar verir; çoğunlukla duruşma yapılmaz, yani taraflar sözlü ifade vermez (ancak taraflar talep ederse duruşma açılabilir).

Tahkim sonucunda hakem kararı sigortalı lehine çıkarsa, sigorta şirketi bu karara uymak zorundadır. Karar ile hükmedilen tazminat ve varsa faiz, sigorta şirketi tarafından belirli süre içinde ödenir. Ödenmezse, hakem kararının icra takibine konulabilmesi gibi imkanlar vardır (çünkü hakem kararı, mahkeme kararı etkisi taşır). Sigortalı aleyhine bir karar çıkarsa, uyuşmazlık miktarına göre itiraz yolu veya mahkeme yolu düşünülebilir.

Özetle, Sigorta Tahkim Komisyonu işlemleri, sigorta avukatlarının çok iyi bildiği ve sık kullandığı bir yoldur. Özellikle İstanbul’daki sigorta avukatları, bu komisyonda müvekkilleri adına sayısız başvuru yapmakta ve hızlı sonuçlar alabilmektedir. Tahkim, sigortalılar için bürokratik engellerin daha az olduğu ve haklarına daha çabuk kavuşabildikleri bir çözüm yoludur.

Sigorta Uyuşmazlıklarında Dava Süreçleri

Sigorta ile ilgili uyuşmazlıkların bir kısmı, alternatif çözüm yollarıyla (tahkim veya arabuluculuk gibi) sonuçlanmazsa dava süreçlerine taşınır. Sigorta davası denildiğinde, sigortalı (veya hak sahibi) ile sigorta şirketi arasında görülen ve konusu genellikle bir tazminat alacağı olan davalar anlaşılır. Bu davalar, taraflar arasındaki sözleşmeden (sigorta poliçesinden) kaynaklandığı için kural olarak ticari dava niteliğindedir. Ancak sigortalı bir tüketici ise, tüketici mahkemesi yoluyla da görülebilecek durumlar mevcuttur. İstanbul’da sigorta davalarına genelde İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri veya tüketici sıfatına göre Tüketici Mahkemeleri bakmaktadır.

Sigorta konulu dava süreci ana hatlarıyla şu aşamalardan oluşur:

  1. Dava Dilekçesi: Sigortalı taraf (davacı), talebini ve dayanaklarını içeren bir dava dilekçesi hazırlar. Bu dilekçede, poliçe bilgileri, gerçekleşen olay, sigorta şirketinin sorumluluğu ve talep edilen tazminat miktarı detaylı biçimde anlatılır. Sigorta avukatı, dilekçeyi hukuki gerekçeler (ilgili kanun maddeleri, poliçe hükümleri, emsal kararlar) ile destekleyerek yazar.

  2. Cevap Dilekçesi: Sigorta şirketi (davalı), mahkemeden gelen tebligat üzerine belirli bir süre içinde (genellikle 2 hafta, ek süre alınabilir) cevap dilekçesini sunar. Bu dilekçede şirket, neden ödeme yapmadığını veya davacının taleplerinin haksız olduğunu hukuki dayanaklarıyla anlatmaya çalışır.

  3. Dilekçeler Aşaması: Türk yargılama usulüne göre, davacı ve davalı ikişer adet dilekçe sunarlar (dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap şeklinde). Bu yazılı aşamada taraflar iddia ve savunmalarını tam olarak ortaya koyar, belgelerini sunar.

  4. Ön İnceleme ve Tahkikat: Mahkeme, dilekçeler tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapar. Bu duruşmada tarafların anlaşıp anlaşmadığı konular belirlenir, uyuşmazlık noktaları saptanır. Ardından tahkikat (inceleme) safhasına geçilir.

  5. Delil Sunma ve Bilirkişi İncelemesi: Sigorta davalarında genellikle bilirkişi incelemesi kritik önemdedir. Özellikle teknik konular (hasarın miktarı, poliçe yorumu, hesaplama) için mahkeme, sigorta ve aktüerya konularında uzman bilirkişiler görevlendirir. Avukatlar, kendi lehlerine görüş alabilmek için bilirkişi aşamasında aktif rol oynarlar; bilirkişi seçimine itiraz edebilir veya ek soru sorabilirler.

  6. Duruşmalar: Taraflar, belirlenen duruşma günlerinde mahkemeye gelerek beyanlarını tekrarlar ve hakim, gerek gördüğü konularda taraflara soru sorabilir. Sigortalı tarafın avukatı, müvekkilinin uğradığı zararları ve şirketin sorumluluğunu vurgularken; sigorta şirketi avukatları da aksine savunma yapar.

  7. Karar: Mahkeme, sunulan deliller, bilirkişi raporları ve yasal düzenlemeler çerçevesinde bir karar verir. Eğer sigortalı haklı bulunursa, talep ettiği tazminat tutarının ödenmesine (ve genellikle işlemiş faiz ve yargılama giderleriyle birlikte) karar verilir. Sigorta şirketi haklı bulunursa davanın reddine karar verilir.

  8. İstinaf/Temyiz: Taraflardan memnun olmayan, kararı hukuken hatalı gören taraf, belirli süre içinde (genelde 2 hafta) istinaf mahkemesine başvurabilir. İstinaf mahkemesinin kararına karşı da şartları varsa Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilir. Bu üst süreçler de birkaç ay ila yıl alabilmektedir.

Görüldüğü üzere, sigorta davası süreçleri bir hayli teknik ve meşakkatlidir. Bu nedenle bu aşamada mutlaka deneyimli bir sigorta avukatı ile ilerlenmesi önerilir. Avukat, davanın her aşamasında (dilekçe yazımından duruşmalara, bilirkişi raporlarına itirazdan temyiz dilekçesine kadar) müvekkilinin çıkarlarını savunur ve usulü eksiksiz takip eder.

İstanbul’da sigorta davalarının yoğunluğu oldukça fazladır. Özellikle trafik kazaları, sağlık sigortası, hayat sigortası gibi konulardaki davalar hem Asliye Ticaret Mahkemelerinde hem de istinaf aşamalarında görülmektedir. Mahkeme süreçleri, tahkime göre daha uzun sürse de bazen yüksek meblağlı veya kompleks konularda tek yol mahkeme olabilmektedir (örneğin, tahkim sınırlarını aşan miktarlar için).

Sigorta davası açmadan önce, güncel mevzuat gereği bazı durumlarda arabuluculuk şartının da arandığını unutmamak gerekir (aşağıda arabuluculuğa ayrıca değineceğiz). Ticari uyuşmazlık sayılan sigorta alacaklarında, dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunlu olabilmektedir. Eğer bu zorunlu şart göz ardı edilirse dava usulden reddedilir. İşte bu gibi usule ilişkin kritik detaylar da sigorta avukatlarınca bilinir ve sürecin doğru işlemesi sağlanır.

Sigorta davası açmadan önce ve dava sürecinde dikkat edilecek hususlar:

  • Zamanaşımı Sürelerini Kontrol Edin: Sigorta alacaklarında zamanaşımı, genel olarak 2 yıldır; ancak bazı durumlarda (örneğin trafik kazalarında) 2 yıl olmasına rağmen ceza davası da varsa ceza zamanaşımı uygulanabilir ve süre uzayabilir. Davayı zamanında açmak çok önemlidir, bu yüzden hak düşürücü süreleri avukatınızla planlayın.

  • Delillerinizi Toplayın: Mahkemeye gitmeden önce elinizdeki tüm kanıtları bir araya getirin. Yazışmalar, poliçe, eksper raporları, fotoğraflar, faturalar... Davanın seyrini bunlar belirler. Sonradan delil sunmak usulen sınırlı olduğundan, en başta hazırlıklı olun.

  • Arabuluculuk Başvurusunu Unutmayın: Eğer uyuşmazlığınız 2020 sonrası dönemde meydana geldiyse ve ticari nitelikte bir sigorta ilişkisinden kaynaklanıyorsa, dava açmadan önce bir arabuluculuk merkezine başvurmanız gerekebilir. Arabuluculuk sonucu anlaşamazsanız, bunu gösteren son tutanakla birlikte dava açmalısınız.

  • Maddi Tutarı İyi Hesaplayın: Davada talep edeceğiniz tutarı (tazminat miktarını) doğru belirleyin. Eksik talepte bulunursanız, mahkeme onu aşamaz; fazla talep ederseniz harcını ödemeniz gerekir ve yüksek talep de gerçekçi olmadığında red riski doğurur. Avukatınız, tazminat hesabını doğru yapmanıza yardımcı olacaktır.

  • Sabırlı Olun ve Süreci Takip Edin: Yargılama süreci bazen tahmin edilenden uzun sürebilir. Bu süreçte sabırlı olmak ve avukatınızla iletişimde kalarak gereken adımları atmak önemlidir. Her duruşma sonrasında avukatınızdan bilgi alarak bir sonraki adımı bilinçli şekilde bekleyin.

Sigorta Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk

Arabuluculuk, tarafların bir arabulucu (aracı kişi) eşliğinde anlaşmazlıklarını müzakere ederek çözmeye çalıştıkları, dostane ve hızlı bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. Türkiye’de son yıllarda çeşitli hukuk alanlarında arabuluculuk yaygınlaşmış ve bazı davalar için dava şartı (zorunlu) haline getirilmiştir. Sigorta uyuşmazlıkları da, tarafların niteliğine göre arabuluculuğa elverişli olabilir. Özellikle sigortalı ile sigorta şirketi arasındaki tazminat uyuşmazlıkları, para alacağına ilişkin olduğundan arabuluculuk kapsamına girebilir.

Sigorta konularında arabuluculuğun önemini birkaç başlıkta inceleyelim:

  • Zorunlu Arabuluculuk: 2019 itibarıyla, ticari uyuşmazlıklar için arabuluculuk dava şartı haline getirildi. Sigorta şirketleri ticari işletme sayıldığı için, eğer sigortalı da tacir ise (örneğin bir şirket poliçe sahibi) aralarındaki bir alacak davası öncesinde arabulucuya başvurmak zorunludur. Diğer yandan, sigortalı tüketici konumundaysa (örneğin bireysel sağlık sigortası yaptıran bir vatandaş), tüketici uyuşmazlıklarında henüz arabuluculuk zorunlu değildir (2025 itibarıyla). Ancak taraflar isterse gönüllü olarak yine arabuluculuğa gidebilirler.

  • Hızlı ve Masrafsız Çözüm İmkanı: Arabuluculuk, genelde tek bir toplantı veya birkaç görüşmeyle sonuç alınabilen, aylar sürmeyen bir yöntemdir. Taraflar arabuluculuk sürecine başvurduklarında, 4-6 hafta içinde genellikle süreç tamamlanır. Üstelik mahkeme harcı, bilirkişi ücreti gibi masraflar da olmadığından, başarılı olursa çok daha ekonomiktir.

  • Kontrollü ve Esnek Süreç: Taraflar, arabuluculukta kendi çözümlerini kendileri üretirler. Sigorta şirketi ve sigortalı, bir orta yol bulmak için esnek şekilde öneriler sunabilir. Örneğin, sigorta şirketi dava sonunda ödeyeceği yüksek faizleri ve itibar kaybını dikkate alarak, arabuluculukta biraz daha yüksek bir meblağ ödemeyi kabul edebilir; sigortalı da yıllarca beklemek yerine hakkına hızlı kavuşmayı tercih edebilir. Bu şekilde her iki tarafın da kısmen tatmin olacağı bir anlaşma sağlanabilir.

  • Gizlilik: Arabuluculuk görüşmeleri gizlidir. Taraflar orada yaptıkları konuşmaları mahkemede delil olarak kullanamazlar. Bu da daha açık ve rahat bir müzakere ortamı yaratır. Sigorta şirketi, itibarını zedelemek istemediği konuları mahkeme yerine kapalı kapılar ardında çözmeyi tercih edebilir.

  • Uzman Arabulucular: Bazı arabulucular, sigorta hukuku gibi alanlarda uzmanlaşmıştır veya en azından ticari uyuşmazlık tecrübesine sahiptir. Böyle bir arabulucu, taraflar arasındaki teknik konuları daha iyi anlayıp çözümü kolaylaştırabilir.

Sigorta avukatı, arabuluculuk sürecinde de müvekkilinin yanında yer alır ve aktif rol alır. Arabuluculuğun mantığı, tarafların kendilerinin anlaşması olsa da, bir avukatın varlığı müvekkilinin hakkı olan miktarı doğru değerlendirmesi açısından şarttır. Örneğin, sigorta şirketi ilk etapta düşük bir teklif sunarsa, avukat bunun neden yetersiz olduğunu hukuki ve maddi gerekçelerle açıklayarak karşı teklifin yükselmesini sağlayabilir. Arabulucuda anlaşmaya varılırsa, avukat anlaşma metninin yazımında da hukuken sağlam olmasını temin eder. Zira arabuluculuk sonunda imzalanan anlaşma, mahkeme kararı hükmündedir ve ileride icra edilebilir; bu yüzden net ve eksiksiz olmalıdır.

Sigorta uyuşmazlıklarında arabuluculuk sürecine başvurmak isteyen kişiler, arabuluculuk bürolarına başvurabilirler. Genellikle, arabuluculuk talebi sigortalının ikametgahındaki veya sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yerdeki arabuluculuk merkezine yapılır. İstanbul’da birçok arabuluculuk merkezi ve bu konuda eğitimli arabulucu avukat bulunmaktadır. Başvuru üzerine arabulucu atandığında, taraflara bir toplantı günü bildirilir. O toplantıda (veya gerekiyorsa birkaç oturumda) müzakereler yürütülür. Sigorta şirketleri genelde avukatları veya yetkilileri vasıtasıyla bu görüşmelere katılır.

Eğer arabuluculuk sonunda anlaşma sağlanamazsa, taraflar için dava yolu açıktır. Arabuluculuk görüşmelerinde sunulan öneriler veya kabuller, herhangi bir bağlayıcılığa sahip değildir ve dava sürecini etkilemez (taraflar orada söylediklerini sonradan reddedebilir çünkü gizlilik ve bağlayıcılık yoktur, sadece anlaşma olursa geçerlidir). Bu nedenle, arabuluculuk denemek çoğu durumda kaybettirecek bir şey olmadığı anlamına gelir; ya anlaşılır ve sorun çözülür, ya da anlaşılamaz ve eski duruma geri dönülüp yargı yoluna devam edilir.

Arabuluculuğun başarılı olabilmesi için şu öneriler verilebilir:

  • Müzakereye Hazırlıklı Gidin: Sigorta dosyanızla ilgili tüm verileri ve hesaplamaları bilin. Ne kadarlık bir zarara uğradınız, sigorta şirketi size ne öneriyor, sizin alt sınırınız ne? Bu soruların cevabını netleştirerek masaya oturun.

  • Gerçekçi Olun: Tam talebinizin aynen ödenmesi elbette ideal olandır, ancak mahkeme sürecinin risk ve maliyetlerini düşünerek, biraz daha düşük bir peşin ödeme mantıklı olabilecek mi değerlendirin. Avukatınız size bu konuda yol gösterecektir.

  • Duygulardan Arının: Özellikle hasar sürecinde kötü muamele gördüyseniz sigorta şirketine kızgın olabilirsiniz. Ancak arabuluculukta duygusallık bazen anlaşmayı engeller. Mümkün olduğunca olaya ticari ve objektif bakmaya çalışın.

  • Avukatınızla İletişimde Olun: Arabuluculukta anlık kararlar verilmesi gerekebilir. Avukatınızın önerilerine kulak verin ve onun tecrübesinden yararlanın. Bir anlaşma maddesi size ilk anda kötü gibi gelse de avukatınız bunun ilerideki bir riski kapattığını söyleyebilir.

  • Anlaşma Metnini İyice Okuyun: Uzlaşmaya varınca, arabulucunun yazdığı anlaşma belgesini dikkatlice okuyun. Tüm vaat edilen ödemeler, tarihleri, tarafların yükümlülükleri açıkça yazılmış mı kontrol edin. Gerekiyorsa eklettirin. İki taraf da metni imzaladıktan sonra, anlaşma kesinleşir.

Sonuç olarak, arabuluculuk, sigorta gibi teknik konularda bile çoğu zaman işe yarayan bir yöntemdir. İstanbul sigorta avukatları, müvekkillerine en hızlı ve yararlı çözümü sağlamak için arabuluculuğu da stratejik bir araç olarak kullanmaktadır.

Uzun Vadeli Hukuki Danışmanlık ve Önleyici Hukuki Hizmetler

Sigorta hukuku alanında uzun vadeli hukuki danışmanlık, özellikle işletmeler ve yüksek riskli işlerle uğraşan kişiler için çok değerlidir. Bir sigorta avukatından sadece sorun çıktığında değil, baştan sürekli danışmanlık almak, ileride doğabilecek birçok uyuşmazlığın önüne geçebilir. İstanbul gibi ticaretin yoğun olduğu bir şehirde, birçok şirket sigorta poliçeleriyle iç içedir – nakliyat firmaları, inşaat şirketleri, sağlık kuruluşları, fabrikalar vb. Bu şirketlerin her yıl yenilenen ve çeşitlenen sigorta portföyleri (yangın, deprem, sorumluluk, nakliye, sağlık vs. poliçeleri) bulunur. İstanbul sigorta avukatı ile çalışarak, bu poliçelerin en baştan doğru kurgulanması ve şirket menfaatlerinin azami ölçüde korunması sağlanabilir.

Uzun vadeli hukuki danışmanlık kapsamında sigorta avukatlarının sunduğu bazı hizmetler şunlar olabilir:

  • Poliçe Öncesi Risk Analizi: Avukat, danışmanlığını yaptığı kurumun faaliyet alanını ve risklerini analiz ederek hangi sigorta ürünlerine ihtiyacı olabileceğini belirler. Örneğin bir fabrikada sadece yangın değil, aynı zamanda makine kırılması sigortası veya işveren sorumluluk sigortası da önemli olabilir. Bu konularda yönlendirme yapar.

  • Sözleşme ve Poliçe İncelemesi: Şirketin akdetmeyi düşündüğü sigorta poliçelerini detaylıca inceler. Poliçe şartlarının şirket aleyhine olabilecek hükümlerini tespit eder ve mümkünse müzakere edilerek düzeltilmesini sağlar. Büyük işletmeler, sigorta poliçelerinde özelleştirme yapabilecek pazarlık gücüne sahiptir; avukat da bu müzakerelerde teknik desteğini verir.

  • Hasar Yönetimi Eğitimi: Danışmanlık uzun soluklu ise, avukat şirket çalışanlarına temel sigorta hukuku ve hasar anında yapılması gerekenler konusunda eğitimler verebilir. Bu sayede bir hasar meydana geldiğinde şirket çalışanları paniğe kapılmadan doğru adımları atar, evrakları düzgün tutar ve ilk bildirimleri eksiksiz yapar. Bu proaktif yaklaşım, hasar sonrası tazminatın sorunsuz alınmasını kolaylaştırır.

  • Sürekli Mevzuat Takibi: Sigorta sektörü, mevzuatın sık değişebildiği bir alandır. Hazine ve Maliye Bakanlığı tebliğleri, yönetmelikler, yargı içtihatları, yeni sigorta ürünleri... Bir sigorta avukatı tüm bu gelişmeleri takip ederek danışmanlık verdiği kurumu güncel tutar. Örneğin, sigorta tahkim sınırlarının artırılması veya yeni bir zorunlu sigorta türünün gelmesi gibi konularda şirketini bilgilendirerek gerekli aksiyonları almasını sağlar.

  • Hasar Durumunda Hızlı Müdahale: Danışmanlığını yaptığı şirketin başına bir zarar geldiğinde (büyük bir yangın, ciddi bir kaza vs.), avukat anında devreye girer. Olay yerine uzmanlar yönlendirebilir, delillerin toplanmasına nezaret edebilir, sigorta şirketiyle ilk temasları kurup geçici ödemeler veya nakdi avanslar alınmasını sağlayabilir. Böylece şirketin yaşadığı şokta hukuki desteği hep yanında olur.

  • Rücu ve Dava Yönetimi: Şirketin taraf olduğu sigorta davaları veya sigorta şirketlerinin açtığı rücu davaları varsa, bunları takip eder. Aynı şekilde, üçüncü kişilere karşı şirketin sigortacı sıfatıyla sorumluluğu doğarsa (örneğin ürün sorumluluk sigortası kapsamında) bu süreçlerde de şirketi savunur.

Bireysel olarak da, birden fazla sigorta poliçesine sahip varlıklı kişiler veya sürekli risk altında olan meslekler (doktorlar için mesleki sorumluluk sigortası gibi) uzun vadeli danışmanlık alabilirler. Sigorta avukatı, bu kişilerin tüm poliçelerini yönetir, yenilemelerde tavsiye verir, hasar anında kişiye özel ilgilenir.

Önleyici hukuk hizmetleri, genel olarak sorun çıkmadan önce alınan tedbirler bütünüdür. Sigorta alanında da bu yaklaşım son derece etkilidir. Bir sorunu doğmadan engellemek, doğduktan sonra çözmeye çalışmaktan daha ucuz ve kolaydır. Sigorta avukatından danışmanlık almak, tam da bu amaca hizmet eder. Örneğin, küçük bir maddi bedel için tüketici hakem heyetine gitmek zorunda kalmak veya yıllarca dava görmek yerine, poliçeye en baştan doğru klozları ekletmek o sorunu engelleyebilir. Avukatlar, deneyimleri sayesinde hangi durumlarda sorun yaşandığını bilir ve baştan önlem almanızı sağlar.

Neden İstanbul Sigorta Avukatı ile Çalışmalısınız?

Sigorta hukukunun geniş yelpazesi ve karmaşık yapısı göz önüne alındığında, özellikle İstanbul’da faaliyet gösteren bir sigorta avukatının bilgi birikimi ve deneyimi, sigorta ile ilgili her türlü sorunun çözümünde büyük fark yaratır. İstanbul, sigorta şirketlerinin merkezlerinin yoğunlaştığı, poliçe sayılarının en yüksek olduğu ilimizdir. Bu da hem sigorta ürün çeşitliliğini artırmakta hem de uyuşmazlık sayısını yükseltmektedir. Böyle bir ortamda İstanbul sigorta avukatı ile çalışmak, şu avantajları beraberinde getirir:

  • Yerel Tecrübe ve Ağı: İstanbul’da yıllarca sigorta davaları ve anlaşmazlıklarıyla uğraşmış bir avukat, karşısındaki sigorta şirketlerinin tutumlarını, yerel mahkemelerin yaklaşımlarını, tahkim komisyonunun işleyişini iyi bilir. Bu tecrübe, sizin dosyanız için en iyi stratejiyi daha en başından oluşturmasını sağlar.

  • Uzmanlık ve Güncellik: Sigorta hukuku sürekli değişen ve gelişen bir alan. İstanbul’daki sigorta avukatları, yoğun vaka deneyimi sayesinde yeni yasal düzenlemelere ve emsal kararlara hakimdir. Örneğin, son dönemde değişen arabuluculuk zorunlulukları veya tahkim sınırları gibi konularda güncel bilgiye sahiptirler ve bunu sizin lehinize kullanırlar.

  • Profesyonel İletişim: Büyük sigorta şirketlerinin merkez ofisleri genelde İstanbul’da olduğundan, İstanbul sigorta avukatları şirketlerin hukuk birimleriyle veya anlaşmazlık departmanlarıyla doğrudan iletişim kanallarına sahiptir. Bu sayede, bir uyuşmazlığı çözmek için muhataba ulaşma, evrak takibi, uzlaşma görüşmeleri yapma konularında hızlı hareket edebilirler.

  • Tüm Süreçlerde Yanınızda: İster bir trafik kazası yaşamış olun, ister sağlık sigortası probleminiz olsun, ister poliçe danışmanlığına ihtiyacınız olsun – iyi bir sigorta avukatı tüm bu alanlara hakim olmalıdır. İstanbul gibi büyük bir şehirdeki hukuk ofisleri, genellikle sigorta hukukunda kapsamlı hizmet sunar. Yani danışmanlıktan davaya, tahkimden arabuluculuğa kadar tek elden destek alırsınız.

  • Hak Kaybını Önleme: Belki de en önemlisi, sigorta avukatı ile çalışmak olası hak kayıplarınızı önler. Tek başınıza atlayabileceğiniz prosedürel bir adım, süre, eksik belge gibi konular, avukatınızın kontrolünde eksiksiz tamamlanır. Ayrıca sigorta şirketlerinin sizi ikna etmeye çalıştığı düşük tekliflere karşı gerçek haklarınızı bilerek hareket edersiniz.

Sonuç olarak, sigorta hukuku alanında kapsamlı bilgi ve deneyim sahibi bir avukatla işbirliği yapmak, ister bireysel ister kurumsal sigortalı olun, size büyük bir güvence sağlar. Sigorta poliçelerinizin başlangıç aşamasından, olası bir hasar ve tazminat talebine; oradan müzakere veya dava süreçlerine kadar her aşamada uzman desteği almış olursunuz. Bu da hem maddi haklarınızın tam korunmasını sağlar hem de içinizin rahat olmasına yardımcı olur.

İstanbul’da faaliyet gösteren hukuk ofisimizin sigorta hukuku konusundaki tecrübesi ve profesyonel yaklaşımıyla, "sigorta avukatı" arayışınıza en yetkin cevabı vermeye hazırız. Sigorta ile ilgili tüm sorunlarınızda yanınızda olarak, yasal haklarınızı sonuna kadar savunmayı ilke ediniyoruz. Eğer sigorta şirketiyle bir uyuşmazlık yaşıyorsanız veya sigorta sözleşmeleriniz hakkında uzman görüşüne ihtiyaç duyuyorsanız, tereddüt etmeksizin uzman bir sigorta avukatına başvurmanız, gelecekteki hak kayıplarının önüne geçecek en doğru adım olacaktır.