Konkordato Avukatı: Şirketler İçin Kapsamlı Rehber

Avukat Bilal ALYAR

Konkordato Avukatı: Şirketler Kapsamlı Rehber

Giriş: Konkordatonun Tanımı, Amacı, Tarihi ve Önemi

Konkordato nedir? Konkordato, borçlunun alacaklılarıyla mahkeme denetiminde yaptığı bir borç yapılandırma anlaşmasıdır. Borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında olan kişi veya şirketler, iflasa gitmemek için konkordato yoluna başvurabilir. Bu süreçte borçlu, alacaklılara borçlarını belirli bir plana göre (örneğin kısmen ödeme veya vade vererek) ödemeyi teklif eder. Teklifin alacaklıların gereken çoğunluğu tarafından kabul edilmesi ve Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından onaylanmasıyla, borçlu bu plana uygun şekilde borçlarını ödeyerek mali durumunu düzeltme şansı elde Kısaca konkordato, şirketlere ve bireylere iflası önlemek için tanınan son bir fırsat olarak da değerlendirilebilir.

Konkordatonun amacı, borçlunun faaliyetlerini sonlandırmadan, işletmeyi ayakta tutarak borçların yeniden yapılandırılmasını sağlamaktır. Bu sayede borçlu, alacaklıların çoğuyla anlaşarak ticari hayatına devam edebilir; alacaklılar da borçlarının en azından bir kısmını tahsil edebilir. Konkordato, tüm alacaklılar arasında eşitliği sağlamayı hedefler; haciz yarışı yerine ortak bir plan dahilinde ödeme yapıldığından, bazı alacaklıların diğerlerine göre avantaj elde etmesinin önüne geçilir. Bu yönüyle konkordato, iflasın ve tasfiyenin daha hafif bir alternatifi olarak görülür. Borçlu, konkordato süresince mahkemenin getirdiği sınırlamalar haricinde ticari faaliyetlerini sürdürebilirken, iflas durumunda mal varlığı üzerindeki tüm tasarruf hakkını kaybeder. Yani konkordato, iflasa kıyasla hem borçlu hem de alacaklılar için daha dengeli ve kontrollü bir çözüm sunar.

Tarihsel olarak konkordato kavramı uzun yıllardır mevzuatımızda bulunsa da, 2018 yılına kadar uygulamada sınırlı bir yer tutuyordu. Önceden zor durumda kalan şirketler daha çok "iflas erteleme" kurumuna başvuruyorlardı. Ancak 15 Mart 2018 tarihinde 7101 sayılı Kanun ile iflas erteleme müessesesi kaldırılıp konkordato kurumu güçlendirildi. Bu yasal değişiklik sonrasında konkordato uygulaması hızla önem kazandı. Özellikle 2018’in ikinci yarısında yaşanan ekonomik dalgalanmalar sonucu çok sayıda firma konkordato talebinde bulundu. Örneğin, 2018 yılında toplam 1.549 şirket ve kişinin konkordato talebi üzerine mahkemelerce mühlet kararı verildi. Bu rakamların büyük kısmı İstanbul ve Marmara Bölgesi’ndeki işletmelere aittir. Bu gelişmeler konkordatonun ülke ekonomisinde ne denli önemli bir rol oynadığını göstermiştir. Sonraki yıllarda yapılan düzenlemelerle konkordato başvuru şartları zorlaştırılarak kötüye kullanımın önüne geçilmeye çalışılmışsa da, 2023-2024 döneminde ekonomik sıkıntılar nedeniyle konkordato taleplerinde yeniden artış yaşandığı görülmektedir.

Özetle, konkordato borçluya nefes aldıran, alacaklılara da ortak bir çözüm çerçevesinde alacaklarını tahsil imkânı veren kritik bir hukuki mekanizmadır. Aşağıda, konkordato türlerini, konkordato sürecinin ayrıntılarını, konkordato başvurusunun reddedilme sebeplerini ve bu süreçte konkordato avukatının üstlendiği rolü detaylı şekilde ele alacağız.

Konkordato Türleri: Adi, İflas İçi ve İflas Dışı Konkordato

Türk hukukunda konkordato, yapılış zamanına ve niteliğine göre farklı türlere ayrılmıştır. İcra ve İflas Kanunu’na göre üç temel konkordato türü vardır: iflas dışı konkordato (adi konkordato), iflas içi konkordato (iflastan sonra konkordato) ve malvarlığının terki suretiyle konkordato Aşağıda bu türleri tek tek açıklıyoruz:

Adi Konkordato (İflas Dışı Konkordato)

Adi konkordato, en yaygın konkordato türüdür ve iflasın önlenmesine yöneliktir. İflasa tabi olsun veya olmasın, borçlu durumdaki herkes şartları oluştuğunda adi konkordato talep edebilir. Borçlu henüz iflas etmemiştir ancak borçlarını ödeyemeyecek durumdadır; bu durumda konkordato talebi kabul edilip onaylanırsa iflasın önüne geçilir. Bu nedenle adi konkordato, iflas önleyici konkordato veya iflas dışı konkordato olarak da adlandırılır. Adi konkordato sürecinde borçlu, mahkeme gözetiminde alacaklılarla anlaşarak borçlarını belirli bir iskonto veya vadeyle ödemeyi taahhüt eder. Mahkeme tarafından konkordato tasdiki (onayı) ile anlaşma tüm alacaklılar için bağlayıcı hale gelir ve borçlu iflas etmiş sayılmaksızın faaliyetlerine devam edebilir.

Adi konkordato, içerik bakımından üç alt türe ayrılır: tenzilat konkordatosu, vade konkordatosu ve karma konkordato Tenzilat konkordatosu (yüzde konkordatosu) alacaklıların alacaklarının belli bir yüzdesinden feragat etmesi, borçlunun da borcun yalnızca bu kısmını ödeyerek kalanından kurtulması anlamına gelir. Vade konkordatosu ise borcun tamamının, alacaklılarla anlaşılan yeni bir vadede veya taksitlerle ödenmesini öngörür. Karma konkordato da adından anlaşılacağı üzere, alacaklıların alacağın bir kısmından vazgeçmeleri (% indirim) ve kalanını da daha ileri bir tarihte veya taksitlendirilerek alma hususunda anlaşmalarıdır. Karma konkordato genellikle borçlunun ekonomik olarak çok zor durumda olduğu hallerde gündeme gelir. Bu alt türler, konkordato anlaşmasının içeriğini belirler ancak hepsi adi konkordatonun çatısı altındadır. Sonuç olarak, adi konkordato sürecinde borçlu, mahkemenin belirlediği mühletler içinde işlerini sürdürür ve konkordato planına uygun ödemelerini yaparak borç yükünü hafifletmeye çalışır.

İflas İçi Konkordato (İflastan Sonra Konkordato)

İflas içi konkordato, adı üzerinde iflasın açılmasından sonra devreye giren bir konkordato türüdür. Borçlu hakkında mahkeme tarafından iflas kararı verildikten sonra, borçlu (veya iflasını isteme hakkına sahip bir alacaklı) konkordato talebinde bulunabilir. Bu talep kabul edilir ve konkordato tasdiki sağlanırsa, borçlu hakkındaki iflas kararı kaldırılır. Yani iflas içi konkordato, fiilen iflas etmiş bir borçlunun konkordato yoluyla yeniden ayağa kalkmasına imkân tanır. Bu süreçte, iflas masasına gitmiş olan borçlunun mal varlığı konkordato anlaşması çerçevesinde yeniden düzenlenir. İflas içi konkordatoya, borçlunun iflastan kurtulmak için yaptığı bir “son hamle” de denilebilir. Elbette iflas kararı verildiği için, bu konkordatonun başarıya ulaşması halinde borçlu iflastan çıkar; aksi takdirde iflas süreci normal şekilde devam eder.

İflas içi konkordato uygulamada nadir görülür, zira çoğu borçlu iflas kararı verilmeden önce (yani adi konkordato aşamasında) çözüm aramaya çalışır. Ancak yine de kanunda yeri vardır. Örneğin bir şirket hakkında iflas kararı verildiğinde, şirket yönetimi veya iflas idaresi belli şartlarda alacaklılara konkordato teklif ederek iflası durdurabilir. Alacaklıların konkordato teklifini kabulü ve mahkemenin onayıyla şirket iflastan kurtulur ve faaliyetlerine konkordato şartlarına tabi olarak devam eder. İflas içi konkordato, teknik olarak iflas dışı konkordatoya kıyasla daha zorlu bir süreçtir ve genellikle iflasın eşiğindeki değil, iflas etmiş borçlular için gündeme gelir.

Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato

Malvarlığının terki suretiyle konkordato, iflas dışı konkordatonun bir alt türü olarak değerlendirilebilecek özel bir konkordato şeklidir. Bu konkordato türünde borçlu, alacaklılarına borçlarının tasfiyesi için kendi malvarlığını terk etmeyi (devretmeyi) teklif eder. Borçlunun malvarlığının tamamı veya bir kısmı üzerinde alacaklılar tasarruf yetkisi elde eder, adeta iflas tasfiyesine benzer bir süreç işletilir. Burada borçlunun malvarlığı, mahkeme tarafından atanan tasfiye memurları ve alacaklılar kurulunun denetimiyle paraya çevrilir ve elde edilen gelir alacaklılara dağıtılır. Aslında bu yöntem, bir nevi kontrollü tasfiye anlamına gelir ancak önemli bir farkla: Borçlu, malvarlığını terk etmek suretiyle konkordato yaptığında, tasfiye sonunda kalan borçlarından kurtulur. Yani iflas halinde borçlu tasfiye sonrası dahi yeni edindiği malvarlığıyla sorumlu olmaya devam edebilirken, malvarlığını terki konkordatosunda borçlu “temize çıkma” imkânı bulur.

Malvarlığının terki suretiyle konkordato, uygulamada çok sık rastlanmasa da özellikle borçlunun varlıkları borçlarını büyük ölçüde karşılamaya yetiyorsa kullanılabilir. Adi konkordatodan farkı, adi konkordatoda borçlunun işletmesi korunup faaliyetlerine devam edebilmesi hedeflenirken, malvarlığını terkte alacaklıların çıkarları ön plandadır ve borçlunun malvarlığı elinden çıkarılır. Bu süreçte borçlunun malvarlığı adeta iflas masasındaymış gibi tasfiye memurları eliyle satılır, alacaklılara paylaştırılır ve borçlu borç yükünden kurtulur. Yetkili kılınan tasfiye memurları konkordato masasını temsil eder; alacaklılar kurulu da bu memurların işlemlerini denetler. Sonuç olarak malvarlığını terki suretiyle konkordato, borçlunun malvarlığını alacaklılara bırakarak borçlarından kurtulduğu bir konkordato türüdür.

Konkordato Süreci

Konkordato başvurusu ve sonrasındaki süreç, belirli aşamalardan ve titiz hukuki prosedürlerden oluşur. Aşağıda konkordato sürecinin adımlarını ve her bir aşamanın detaylarını ele alıyoruz:

Kimler konkordato başvurusu yapabilir?

Konkordato talebinde bulunabilecek kişiler hem borçlular hem de belirli şartlarda alacaklılardır. Kanun, borçluya konkordato talep etme hakkı tanıdığı gibi, bazı alacaklılara da borçlu adına konkordato sürecini başlatma imkânı verir. Bu kapsamda:

  • Borçlular: Borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi bulunan her borçlu konkordato talep edebilir. Borçlunun mutlaka iflasa tabi bir kişi (örneğin tacir veya şirket) olması gerekmez; iflasa tabi olmayan bir gerçek kişi de konkordato isteyebilir. Konkordato talebi, borçluya muhtemel bir iflastan kurtulma şansı sunduğu için, finansal zorluk içindeki şirketler ve hatta bireyler bu yola başvurabilir. Örneğin ödeme aczi içindeki bir anonim şirket de, esnaf statüsündeki bir gerçek kişi de gerekli şartlar oluşmuşsa konkordato ilan edebilir.

  • Alacaklılar: Eğer borçlu iflasa tabi bir kişi ise (yani hakkında iflas yoluyla takip yapılabilecekse) ve alacaklının da o borçlu için iflas talep etme hakkı varsa, alacaklı borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını mahkemeden isteyebilir. Yani alacaklı, alacağını kurtarabilmek için borçlusunun konkordato ilan etmesini talep edebilir (pratikte bu, alacaklının borçluya “konkordato yoluyla yapılandırma önerme” girişimidir). Ancak borçlu iflasa tabi değilse (örneğin küçük esnaf, çiftçi gibi iflas hükümlerine tabi olmayan bir borçluysa) alacaklı konkordato talep edemez; bu durumda sadece borçlunun kendi başvurusu mümkündür. Ayrıca alacaklının konkordato talep edebilmesi için, borçluya karşı kanunen iflas isteme hakkının bulunması şarttır; aksi halde alacaklı böyle bir başvuruda bulunamaz.

Özetle, konkordato talebi borçludan gelebileceği gibi, belirli durumlarda alacaklılardan da gelebilir. Uygulamada başvuruların büyük çoğunluğu borçlular tarafından yapılmaktadır. Alacaklı başvuruları ise daha sınırlı olup genellikle borçlunun iflasını isteme hakkı olan büyük alacaklılar tarafından, borçlunun iflastan ziyade konkordato yoluna gitmesi için kullanılmaktadır.

Gerekli belgeler ve başvuru dosyası hazırlığı

Konkordato başvurusu, yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvurunun ciddiyetle incelenebilmesi için kanun ve ilgili yönetmelikler, dilekçeye eklenmesi gereken belgeleri tek tek saymıştır. İcra ve İflas Kanunu m.286 ve Konkordato Talebine Eklenecek Belgeler Hakkında Yönetmelik uyarınca konkordato talebiyle birlikte sunulması zorunlu olan başlıca belgeler şunlardır.

Konkordato ön projesi: Borçlunun alacaklılarına borçlarını hangi oranda ve vadede ödeyeceğine dair teklifini içeren plandır. Bu ön projede, borçların ne kadarlık kısmının ödeneceği, ödemelerin hangi süre içinde yapılacağı ayrıntılı şekilde belirtilir. Ayrıca borçlunun bu ödemeleri gerçekleştirebilmek için gerekirse malvarlığının bir kısmını satışa çıkarıp çıkarmayacağı, yeni sermaye girişi veya kredi temini gibi yöntemlere başvurup vurmayacağı gibi hususlar da projede yer alır.. Konkordato ön projesi, alacaklılara sunulan yapılandırma teklifinin kalbidir.

  • Borçluya ait finansal tablo ve kayıtlar: Borçlunun mevcut mali durumunu ortaya koyan belgeler sunulmalıdır. Buna, borçlunun tüm borç ve alacaklarını vadeleriyle gösteren bir liste, borçlunun malvarlığını gösteren belgeler, son bilançosu, gelir tablosu, nakit akım tablosu ve gerekirse ara bilançolar dahildir. Ticari defterlerin tasdik kayıtları ile varsa elektronik defter (e-defter) berat bilgileri de dosyaya eklenir. Amaç, mahkemeye ve alacaklılara borçlunun malvarlığı ve borç yükü hakkında şeffaf ve tam bir tablo sunmaktır.

  • Alacaklılar listesi: Borçlunun konkordato kapsamına girmesini istediği tüm alacaklıların ve alacak tutarlarının listesi hazırlanır. Bu listede her bir alacaklının adı/unvanı, alacağın miktarı, dayanağı ve varsa imtiyaz (öncelik) durumu belirtilir. Alacaklılar listesinin doğru ve eksiksiz hazırlanması kritik önemdedir; zira konkordato sürecinde bu listeye göre alacaklılar davet edilecek ve oy hakkı belirlenecektir.

  • Öngörülen ödeme miktarları karşılaştırması: Konkordato projesine göre alacaklıların eline geçecek tutarla, borçlunun iflası halinde alacaklıların muhtemelen elde edebileceği tutarın karşılaştırmalı bir gösterimi dosyaya konulur. Kanun, konkordato teklifinin onaylanabilmesi için alacaklılar açısından iflasa göre daha avantajlı olmasını şart koşar. Bu nedenle proje kapsamında örneğin alacaklılara %50 ödeme taahhüdü veriliyorsa, borçlunun iflas etmesi durumunda alacaklıların elde edebileceği oranın %50’den düşük olacağı ortaya konulmalıdır.

  • Bağımsız denetim raporu: Borçlunun sunduğu konkordato projesinin makul ve gerçekleştirilebilir olduğuna dair, Türkiye Denetim Standartları’na uygun şekilde yapılmış bir finansal analiz raporu dosyaya eklenir. Yetkili bağımsız denetim kuruluşları tarafından hazırlanan bu raporda, konkordato teklifinin öngörülen süre ve tutarlarda başarıya ulaşacağına dair makul güvence verilir. Bu rapor, mahkeme ve alacaklılar açısından borçlunun planının ciddiyetini ve gerçekçiliğini değerlendirme imkânı sağlar.

Yukarıdaki beş temel belge, konkordato başvurusunun omurgasını oluşturur. Bunların dışında, borçlu duruma göre ilave belgeler sunmakla da yükümlü olabilir. Örneğin şirketin varsa bağlı bulunduğu odalardan alınan faaliyet belgesi, ticaret sicil özeti, vergi borcu yoktur yazısı gibi belgeler uygulamada dosyaya eklenebilmektedir. Ayrıca konkordato harç ve avanslarının da yatırılması gerekir. Adalet Bakanlığı’nın belirlediği Konkordato Gider Avansı Tarifesi uyarınca tebligat, ilan, bilirkişi ve komiser ücreti gibi masraflar peşin olarak mahkemeye depo edilir. Belgeler eksik sunulursa veya gerekli avans yatırılmazsa mahkeme bunların tamamlanması için kısa bir süre verir; bu eksiklikler giderilmezse başvuru usulden reddedilir. Dolayısıyla konkordato dosyasının uzmanlıkla hazırlanması, istenen tüm evrakın tam ve doğru biçimde sunulması hayati önemdedir.

Geçici mühlet ve kesin mühlet kararı

Mahkeme, konkordato talebini aldıktan sonra dosyanın şeklen yeterli olup olmadığını inceler. Eğer başvuru gerekli tüm belgeleri içeriyor ve usulüne uygunsa, mahkeme derhal geçici mühlet kararı verir. Geçici mühlet, konkordato sürecinin ilk dönemini ifade eder ve 3 ay süreyle borçluya koruma sağlar. Bu süre içinde borçlu aleyhine başlatılmış olan icra takipleri durur, yenileri açılamaz; borçlunun malları üzerindeki haciz ve tedbir işlemleri askıya alınır. Geçici mühlet kararı verilirken mahkeme, borçlunun malvarlığını korumak için gerekli diğer tedbirleri de (örneğin malvarlığına yönelik ihtiyati tedbirler) alabilir. Ayrıca mahkeme, borçluyu denetlemek üzere geçici konkordato komiseri atar. Geçici mühlet kararı, Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir ve ilgili alacaklılar, kurumlar bu durumdan haberdar edilir. İlandan itibaren 7 gün içinde konkordato talebine itiraz imkânı da bulunmaktadır.

Geçici mühlet süresi başlangıçta 3 ay olarak belirlenir. Mahkeme bu süreyi, gerekli görürse en fazla 2 ay daha uzatabilir, böylece geçici mühlet toplamda en fazla 5 ay olabilir. Geçici mühlet döneminin amacı, borçluya nefes aldırıp konkordato projesinin hazırlanması, alacaklıların durumlarının tespiti ve finansal analizlerin yapılması için zaman tanımaktır. Bu süre zarfında borçlu, faaliyetlerini komiser denetiminde sürdürür; ancak günlük işleyişini devam ettirebilir, işletmesini işletmeye devam eder. Kanun, borçlunun konkordato mühleti içinde bazı kısıtlamalara tabi olacağını belirtir: Örneğin geçici (ve kesin) mühlet altında borçlu, mahkemenin izni olmadan kefil olamaz, taşınmazlarını rehnetmez, rehinli mallarını satamaz gibi önemli işlemleri yapamaz. Bu yasaklar, borçlunun alacaklıları zarara uğratacak tasarruflarda bulunmasını önlemeyi amaçlar.

Geçici mühlet süresi dolmadan önce mahkeme, dosyanın gidişatına göre kesin mühlet verilip verilmeyeceğine karar verir. Geçici mühlet esnasında atanan konkordato komiseri, borçlunun durumu hakkında bir rapor sunar; alacaklılardan gelen itirazlar değerlendirilir. Mahkeme, konkordatonun başarıya ulaşacağı kanaatine varırsa borçluya kesin mühlet tanınmasına hükmeder. Kesin mühlet süresi kanunen 1 yıl olup, gerekiyorsa mahkeme bu süreyi 6 ay daha uzatabilir. Yani kesin mühlet, en fazla 18 ay olarak uygulanabilir. Geçici mühlet (5 aya kadar) ile birlikte düşünüldüğünde bir konkordato süreci tüm uzatmalarla birlikte azami 23 aya kadar çıkabilir. Kesin mühlet kararı, borçlu açısından geçici mühlette sağlanan korumaların devam etmesi anlamına gelir. Kesin mühlet ile birlikte mahkeme genellikle kesin konkordato komiseri veya komiserlerini atar (geçici komiser çoğu zaman görevine devam eder). İhtiyaca göre alacaklıların temsilini sağlamak için alacaklılar kurulu oluşturulması da söz konusu olabilir.

Özetle, geçici mühlet konkordato sürecinin ilk koruma kalkanıdır ve borçluyu acil takip baskısından kurtarır. Kesin mühlet ise konkordato planının uygulanabilmesi için tanınan daha uzun soluklu koruma dönemidir. Bu mühletler zarfında borçlu, komiser gözetiminde faaliyetlerini sürdürerek konkordato projesini hayata geçirmeye çalışır.

Konkordato komiserinin atanması ve görevleri

Konkordato komiseri, konkordato sürecinin sağlıklı işlemesi için mahkeme tarafından atanan tarafsız bir uzmandır. Genellikle hukukçu, mali müşavir veya bankacı gibi alanında uzman kişiler konkordato komiseri olarak görevlendirilir. İlk etapta geçici mühlet ile birlikte geçici konkordato komiseri atanır; kesin mühlet verilince gerek görülürse bir veya üç kişilik kesin komiser heyeti belirlenir. Konkordato komiserinin temel rolü, borçlunun faaliyetlerini denetlemek, alacaklıların haklarını korumak ve mahkemeye sürecin gidişatı hakkında rapor sunmaktır.

Konkordato komiserinin başlıca görevlerini şöyle özetleyebiliriz.

  • Borçluyu gözetim altında tutmak: Komiser, borçlunun tüm ticari ve mali faaliyetlerini yakından izler. Borçlunun konkordato süresi boyunca yasa gereği yapamayacağı işlemleri yapmamasını sağlar, günlük işlerin olağan seyrinde devam edip etmediğini denetler. Örneğin borçlunun anormal mal kaçırma girişimleri varsa engeller, stokların erimesi veya varlıkların değersizleştirilmesi gibi durumlara müdahele eder.

  • Borçlunun malvarlığını kayıt altına almak: Komiser, borçlunun malvarlığının envanterini çıkarır. Özellikle rehinli mallar varsa bunların kıymet takdirini yaparak değerlerini tespit eder. Bu sayede konkordato sürecinde borçlunun varlıklarının durumu net olarak ortaya konur.

  • Alacaklıları bilgilendirme ve alacak bildirimlerinin toplanması: Geçici mühlet kararının ilanıyla birlikte komiser, tüm alacaklılara konkordato talebini ve mühlet kararını duyurur. Alacaklılar, ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklarını bildirmeye davet edilir. Komiser, kendisine yapılan alacak bildirimlerini borçlunun kayıtlarıyla karşılaştırır, varsa tutarsızlıkları not eder. (Komiserin tek tek alacak kabul veya reddetme yetkisi yoktur; ancak alacaklıların beyanlarını raporlar ve gerektiğinde borçlunun görüşünü de alır.

    Konkordato projesinin oluşturulmasına katkı sağlamak: Özellikle kesin mühlet döneminde, komiser borçlu ile birlikte konkordato projesinin nihai halini şekillendirir. Alacaklılardan gelen geri bildirimler ışığında ödeme planının revize edilmesi, makul bir teklif haline getirilmesi konularında aracı rolü oynar. Süreç içerisinde ara raporlar hazırlayarak mahkemeyi gelişmelerden haberdar edebilir.

    Alacaklılar toplantısını düzenlemek: Konkordato sürecinin kritik aşamalarından biri, alacaklıların konkordato teklifini değerlendirmesi ve oylamasıdır. Komiser, gerekli gördüğü takdirde (genelde kesin mühlet döneminde) alacaklılar toplantısını çağırır. Toplantıda borçlunun konkordato teklifi müzakere edilir; komiser bu toplantıya başkanlık ederek süreci yönetir. Alacaklılar teklif hakkında oy kullanır ve kabul veya ret sonucu tutanağa geçirilir.

  • Mahkemeye nihai rapor sunmak: Alacaklılar toplantısı yapıldıktan sonra, komiser oylama sonuçlarını ve konkordatonun gidişatına dair görüşünü içeren son raporunu mahkemeye sunar. Bu rapor, mahkemenin konkordato hakkında vereceği kararda önemli rol oynar.

Görüldüğü üzere konkordato komiseri, süreç boyunca hem borçlunun hem alacaklıların haklarını dengelemeye çalışan bir denetleyici konumundadır. Komiserin uzmanlığı ve titizliği, konkordatonun başarıya ulaşmasında belirleyicidir. Bu nedenle uygulamada konkordato komiserliği için deneyimli ve güvenilir kişilerin seçilmesine özen gösterilir. Ayrıca büyük ölçekli konkordato dosyalarında birden fazla komiser (heyet halinde) atanarak farklı uzmanlıkların süreç yönetimine katkı vermesi sağlanabilir.

Alacaklılarla toplantı ve borç yapılandırması

Kesin mühlet süresi içinde, borçlu ve komiser konkordato teklifini olgunlaştırdıktan sonra alacaklılar toplantısı aşamasına geçilir. Alacaklılar toplantısı, konkordato talebinin başarısı açısından kritik bir dönüm noktasıdır: Bu toplantıda alacaklılar borçlunun yapılandırma teklifini tartışır ve oylama yaparlar.

Alacaklılar toplantısının organizasyonu komiser tarafından gerçekleştirilir. Toplantının yeri ve zamanı, önceden bütün alacaklılara bildirilir ve ayrıca mahkemece ilan edilir. Toplantıya, konkordato talebine konu tüm alacaklılar davet edilir (oy kullanabilmeleri için alacaklarını süresi içinde bildirmiş olmaları gerekir). Toplantıda önce borçlu veya temsilcileri konkordato teklifinin detaylarını alacaklılara açıklar. Borçlunun konkordato ön projesinde sunduğu ödeme planı, indirim oranları, vadeler ve gerekirse ek teminat önerileri varsa bunlar tartışmaya açılır. Alacaklılar görüş ve itirazlarını dile getirebilirler. Bu aşamada komiser, hem borçluyu hem alacaklıları uzlaşıya teşvik eden bir moderatör gibi davranır.

Oylama ve kabul şartları: Tartışmalar sonunda alacaklılar konkordato teklifini oylamaya sunarlar. Kanun, konkordato projesinin kabulü için belirli çoğunluk koşulları aramaktadır. Genel olarak, konkordatonun kabul edilmesi için alacaklıların belirli bir çoğunluğunun sayı ve alacak miktarı bakımından evet oyu vermesi gerekir. İcra ve İflas Kanunu m.302’de belirtilen oranlara göre, alacaklıların en az yarısının (ve bazı durumlarda 2/3’ünün) teklifi kabul etmesi şarttır. Bu çoğunluk hesaplanırken oylamaya katılan ve teklifi kabul eden alacaklı sayısı ile bunların alacaklarının toplam tutarı dikkate alınır. Örneğin konkordato projesi alacaklılara borcun %50’sinden fazlasını ödemeyi vadediyorsa daha düşük bir çoğunluk yeterliyken, çok daha düşük bir ödeme öneriliyorsa daha yüksek bir çoğunluk aranabilir. (Basitçe ifade etmek gerekirse, teklif ne kadar sert ise onay için gereken alacaklı çoğunluğu da o kadar yüksektir.) Bu çoğunluk kriterleri sağlanamazsa konkordato teklifi alacaklılar tarafından reddedilmiş sayılır.

Kabul için gerekli çoğunluk sağlandığında, toplantı tutanağına kabul kararı geçer ve süreç mahkemenin onay aşamasına taşınır. Eğer alacaklılar teklifin revize edilmesini isterlerse, borçlu küçük değişikliklerle teklifi yeniden sunabilir ve toplantı ertelenebilir. Ancak genellikle konkordato teklifi toplantıdan önce gayriresmî olarak alacaklılarla görüşüldüğü için, oylama neticesi üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir.

Borç yapılandırmasının içeriği: Konkordato anlaşmasının içeriği her somut olayda farklı olabilir. Örneğin bazı konkordatolarda borçların belirli bir yüzdesinin silinmesi (feragat) ve kalanının taksitlerle ödenmesi kabul edilirken, bazılarında hiçbir alacaklı alacağından vazgeçmez ama ödemeler 1-2 yıl ertelenir. Kimi zaman da borçlu, stratejik önemdeki alacaklılara (örneğin kritik tedarikçilere) diğerlerinden farklı oranlar teklif edebilir; bu durumda imtiyazlı alacaklar ve ayrıcalıklar konusunun ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Kanun, kamu alacakları (vergi, SGK primi gibi) konusunda da konkordato kapsamında özel kurallar öngörmüştür. Genel kural, konkordato projesinin tüm adi nitelikteki alacaklıları bağladığı, rehinli ve imtiyazlı alacaklıların ise ancak rızalarıyla bu kapsama dahil olabileceğidir. Nitekim konkordato anlaşması onaylandığında, rehinsiz ve imtiyazsız (adi) alacaklıların tamamı bu anlaşmaya uymak zorundadır; alacaklarının planlanan kısmını alıp kalanından feragat etmiş sayılırlar. Rehinli alacaklılar ise ancak kendileri konkordato teklifini kabul etmişlerse konkordatoya dahil olur, aksi halde rehinden doğan ayrıcalıkları devam eder.

Toplantıda alacaklılar kurulunun seçilmesi de gündeme gelebilir. Alacaklılar kurulu, özellikle mühlet döneminde borçlunun yönetimine nezaret etmek üzere seçilen bir kurul olup, konkordato sürecinin ilerleyen safhalarında (özellikle malvarlığının terki konkordatosunda) daha önemli rol oynar. Adi konkordatoda ise alacaklılar kurulu oluşturulması istisnaen, çok sayıda alacaklı ve karmaşık yapılandırma söz konusuysa görülür.

Sonuç olarak, alacaklılar toplantısı konkordatonun bir borç ödeme anlaşmasına dönüşmesi için gereken demokratik süreci sağlar. Burada alınan karar, konkordato teklifinin kabul edilip mahkemeye sunulmasını veya reddedilerek sürecin sonlanmasını belirler. Konkordato avukatları, bu aşamada gerek borçluyu temsil ederek alacaklıları ikna etme çabasıyla, gerek alacaklılar tarafında müvekkillerinin çıkarlarını koruma amacıyla aktif rol alırlar.

Mahkeme kararı ve konkordatonun tasdiki

Alacaklıların gereken çoğunlukla kabul ettiği bir konkordato teklifi, artık mahkemenin tasdik (onay) kararına sunulur. Asliye Ticaret Mahkemesi, konkordato dosyasını tümüyle inceleyerek, kanunda öngörülen onay şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakar. İcra ve İflas Kanunu m.305, konkordatoyu tasdik için aranan şartları saymıştır. Bunların başlıcaları:

  • Konkordato projesindeki teklifin, borçlunun iflası halindeki muhtemel duruma göre alacaklılar için daha avantajlı olması gerekir. (Yukarıda belirtilen karşılaştırmalı tablolar bu yüzden sunulmaktadır.)

  • Teklifin, borçlunun kaynaklarıyla orantılı ve makul olması şarttır. Yani borçlu hiç gerçekçi olmayan, gerçekleşmeyecek bir ödeme planı sunmuş olmamalıdır.

  • Alacaklılar çoğunluğu, kanunda belirtilen yeter sayı ile teklifi onaylamış olmalıdır.

  • maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklıların (işçi alacakları gibi) tam olarak ödenmesi veya bunların rızasıyla bu alacakların teminat altına alınması; konkordato mühleti içinde komiserin izniyle yapılmış yeni borçların da (eğer alacaklıları vazgeçmemişse) güvenceye bağlanması gerekir.

  • Ayrıca, konkordatonun tasdikine ilişkin yargılama giderleri ile konkordato onaylandığında alacaklılara hemen ödenmesi gereken tutarların (peşinatların) borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekir.

Mahkeme, bu şartların hepsinin yerine gelip gelmediğini değerlendirir. Bu aşamada konkordato komiserinin nihai raporu, alacaklı itirazları ve görüşleri, borçlunun sunduğu teminatlar gibi unsurlar da dosyada bulunur. Eğer her şey yolundaysa, mahkeme konkordato talebini tasdik eder (onaylar). Tasdik kararı, konkordato anlaşmasına mahkeme kararı niteliği kazandırır ve borçlu ile konkordato kapsamındaki tüm alacaklılar için bağlayıcı olur. Mahkeme tasdik kararını yine ilan eder ve ilgili yerlere bildirir. Tasdik ile birlikte konkordato resmen yürürlüğe girer.

Konkordatonun sonuçları: Konkordato tasdik edildiğinde borçlu, konkordato projesinde belirtildiği şekilde borçlarını ödemek zorundadır. Örneğin kabul edilen planda alacaklılara borcun %50’sinin 1 yıl içinde ödenmesi kararlaştırılmışsa, borçlu bu ödemeleri yapar. Ödemeler tamamlandığında borçlu, konkordatoyla bağlanmış tüm alacaklarına karşı borcundan kurtulur. Yani konkordato başarılı olursa borçlu, anlaşmada affedilen (ödenmeyen) borç kısımları için ibra edilmiş sayılır; alacaklılar bu kısımlar için artık hak talep edemez. Borçlu şirket veya kişi, finansal olarak yeniden dengelenmiş şekilde ticari yaşamına devam edebilir. Bu yönüyle konkordato, borçluya yeni bir başlangıç fırsatı sunar.

Eğer mahkeme, konkordatoyu tasdik etmezse veya alacaklılar yeterli çoğunlukla kabul oyu vermemişse, konkordato süreci başarısız olur. Konkordato talebinin reddi durumunda iki farklı senaryo vardır: Borçlu iflasa tabi bir kişi ise ve reddedilme nedeni borçlunun aslında ödeyebilir durumda olmaması değil de konkordatonun başarısızlığı ise, mahkeme genellikle borçlunun iflasına resen (kendiliğinden) karar verir. Nitekim Kanun, eğer borçlu şirket konkordato talep ettiğinde zaten doğrudan iflas şartları mevcutsa ve konkordato yürümeyecekse, reddedilmeyle birlikte iflasın açılacağını hükme bağlamıştır. Borçlu iflasa tabi değilse veya mahkeme iflas kararı vermiyorsa, konkordato koruması biter ve borçlunun malları üzerindeki durdurulan takipler kaldığı yerden devam edebilir. Mahkeme, konkordato onayını reddederken, alacaklıların haklarını korumak için borçlunun haczedilebilir malları üzerine ihtiyati haciz de koyabilir. Kısacası, konkordatonun onaylanmaması borçlu için ciddi sonuçlar doğurur; çoğu zaman iflasla eş anlamlı hale gelir.

Görüldüğü gibi konkordato süreci, başvuru aşamasından mühletlere, alacaklılar toplantısından mahkeme onayına kadar birçok teknik ve hukuki detayı içerir. Bu süreçte yapılacak hatalar, eksik belgeler veya yanlış stratejiler, konkordato talebinin reddine yol açabileceğinden, sürecin uzman bir konkordato avukatı rehberliğinde yürütülmesi çok önemlidir. Aşağıda konkordato başvurusunun hangi hallerde reddedilebileceğini ve konkordato avukatının bu süreçte üstlendiği kritik rolü ele alacağız.

Konkordato Başvurusunun Reddedilme Sebepleri

Her konkordato başvurusu başarılı olacak diye bir kural yoktur. Mahkeme, borçlunun konkordato talebini çeşitli nedenlerle reddedebilir. Konkordato başvurusunun reddedilmesine yol açan başlıca sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Eksik veya usule aykırı başvuru: Konkordato talebi, yukarıda belirtilen zorunlu belgeleri içermiyorsa veya gerekli konkordato avans ve harçları yatırılmamışsa mahkeme talebi baştan reddeder. Örneğin bağımsız denetim raporu sunulmamış, alacaklılar listesi eksik hazırlanmışsa ya da avans eksik yatırılmışsa konkordato süreci başlayamaz. Bu, şekil şartlarına uyulmamasından kaynaklı reddir.

  • Borçlunun mali durumunun ümit vaat etmemesi: Eğer borçlunun finansal tabloları incelendiğinde, konkordato ile dahi kurtarılamayacak derecede kötü durumda olduğu anlaşılırsa mahkeme konkordato talebini kabul etmez. Özellikle borçlunun varlıkları çok yetersiz ve gelir yaratma potansiyeli yoksa, konkordato yerine doğrudan iflasın açılması daha uygun görülebilir. Kanun, konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması halinde talebin reddi ve (borçlu iflasa tabi ise) iflasın açılmasını öngörür.

  • Konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmemesi: Konkordato teklifine alacaklı çoğunluğu onay vermezse, doğal olarak mahkeme onay aşamasına gelemez veya onaylamaz. Yeterli oyun sağlanamadığı bir projeyi mahkeme tasdik edemez. Bu da konkordatonun fiilen reddi anlamına gelir.

  • Teklifin kanuni şartları taşımaması: Konkordato projesi, alacaklıların iflasta elde edeceğinden daha az bir ödemeyi öngörüyorsa veya imtiyazlı alacakların durumunu ihmal ediyorsa mahkeme onay vermez. Örneğin borçlu, alacaklılara iflasta alabileceklerinden daha düşük bir yüzde teklif ederse bu tasdik engelidir. Yine mühlet içinde doğan borçların teminatı gibi koşullar sağlanmamışsa mahkeme konkordatoyu reddeder.

  • Borçlunun kötü niyeti veya ihlalleri: Borçlu, konkordato mühleti sırasında kanunun öngördüğü yükümlülüklere aykırı davranırsa da reddedilme söz konusu olur. İİK m.297, mühlet içinde borçlunun yapamayacağı işlemleri düzenler; örneğin borçlu mühlet kararı alındıktan sonra komiser izni olmadan mallarını boşaltmaya kalkarsa, alacaklıları zarara uğratma kastıyla hareket ederse veya komiserin talimatlarına uymazsa, mahkeme konkordato talebini iptal edip (borçlu iflasa tabi ise) iflas kararı verebilir. Yani konkordato sürecini kötüye kullanan borçluya müsamaha gösterilmez.

  • Borçlunun feragati: Bazı durumlarda borçlu şirket, konkordato talebinden vazgeçebilir. Özellikle borca batık şirketlerde, konkordato talebinden feragat edilirse mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebini reddeder (borçlu iflasa tabi ise bu durumda iflas kararı da söz konusu olabilir)

  • Diğer özel haller: Örneğin konkordato sürecinde alacaklılardan biri borçlunun iflasını gerektirecek bir neden ileri sürer ve mahkemece bu haklı bulunursa konkordato yerine iflas yoluna gidilebilir. Ya da konkordato mühleti içinde borçlunun mali durumu beklenmedik şekilde düzelir ve borçlarını ödeyebilir hale gelirse, artık konkordatoya gerek kalmadığı için talep reddedilebilir. (bu nadir bir durumdur, genelde konkordato sürecinde iyileşme olursa bile süreç anlaşma yapılarak sonlandırılır).

Yukarıdaki sebepler, konkordato talebinin onaylanmamasına veya sürecin erken sonlanmasına yol açar. Özellikle borçlunun kötü niyeti ve konkordato teklifinin alacaklılar lehine olmaması, mahkemelerin titizlikle baktığı hususlardır. Konkordato talebinin reddi, borçlu şirketler için çoğunlukla iflasla sonuçlandığından son derece riskli bir durumdur. Bu nedenle, konkordato başvurusunun doğru hazırlanması, dürüst bir şekilde yürütülmesi ve alacaklıların ikna edilmesi gerekir. Bu noktada devreye, aşağıda ele alınacak olan konkordato avukatı ve onun üstlendiği kritik görevler girmektedir.

Konkordato Avukatının Rolü

Konkordato süreci, hukuki yönü ağır basan ve finansal analizlerle örülü karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte konkordato avukatının rolü hem borçlular hem de alacaklılar için son derece önemlidir. Aşağıda, konkordato başvurusunda avukatın yerini, şirketler ve bireyler için sağladığı hukuki desteği ve doğru avukat seçiminin kriterlerini inceleyeceğiz.

Konkordato başvurusunda avukatın önemi

Konkordato talebinin hazırlanmasından onaylanmasına kadar geçen süreçte yapılacak işlemler, usul kuralları ve teknik ayrıntılar barındırır. Deneyimli bir konkordato avukatı, bu sürecin tüm inceliklerine hakim olarak müvekkiline rehberlik eder. Özellikle borçlu şirketler açısından, konkordato başvurusu bir yeniden yapılanma stratejisidir ve burada yapılacak hatalar şirketin kaderini belirleyebilir. İşte konkordato avukatının önemli rollerinden bazıları:

  • Dosya hazırlığı ve başvuru: Avukat, yukarıda sayılan konkordato ön projesi, finansal tablolar, alacaklı listesi ve bağımsız denetim raporu gibi belgelerin eksiksiz ve doğru hazırlanmasını sağlar. Hukuki bir çerçeve çizerek, başvurunun kanun ve yönetmeliklere uygun olmasını temin eder. Bu, sürecin daha başında olası bir usulden ret riskini ortadan kaldırır.

  • Strateji geliştirme: Her borçlunun durumu farklıdır. Avukat, müvekkilinin mali tablosunu analiz ederek en uygun konkordato teklifini geliştirmeye yardımcı olur. Ödenecek borç yüzdesinin ne olacağı, vadenin ne kadar olacağı, hangi varlıkların satılabileceği gibi kararlar hem finansal danışmanların hem de konkordato avukatının ortak çalışmasıyla belirlenir. Hukuki strateji, alacaklıların olası tepkileri ve mahkemenin yaklaşımı göz önüne alınarak oluşturulur.

  • Yasal prosedürlerin yönetimi: Konkordato sürecinde mahkemeye yapılacak talepler, itirazlara verilecek cevaplar, mühlet uzatma başvuruları, alacaklılarla yapılacak yazışmalar gibi tüm hukuki prosedürü avukat takip eder. Özellikle mühlet kararlarının alınması, ilânların yapılması, komiser raporlarının incelenmesi gibi aşamalarda yasal süreler ve usuller kritik önemdedir. Alanında uzman bir avukat, konkordato sürecinin teknik ve karmaşık hukuki düzenlemelerini profesyonelce yöneterek süreçte hata yapılmasını engeller.

  • Müzakereler ve iletişim: Konkordato sürecinin başarısı büyük ölçüde alacaklıların ikna edilmesine bağlıdır. İyi bir konkordato avukatı, borçlu adına alacaklılarla müzakere eder, onların endişelerini giderici açıklamalar yapar, gerektiğinde ödeme planında revizyonlar yapılmasını sağlar. Aynı şekilde alacaklı tarafın avukatları da müvekkillerinin menfaatlerini korumak için borçluyla ve komiserle iletişim halindedir. Bu süreç, sadece hukuki değil aynı zamanda ticari müzakere becerileri de gerektirir.

  • Mahkeme temsilciliği: Konkordato davası boyunca, duruşmalarda ve yargı mercileri önünde borçluyu (veya alacaklıyı) avukat temsil eder. Mahkemeye yapılacak tüm beyanlar, sunulacak deliller ve itirazlar avukat eliyle gerçekleştirilir. Özellikle kesin mühlet duruşmasında ve konkordatonun tasdiki aşamasındaki duruşmada avukatın yapacağı savunma ve sunumlar çok etkili olabilir.

Sonuç olarak, konkordato süreci “oldukça teknik ve karmaşık hukuki düzenlemelere dayanmaktadır” ve bu süreçte uzman bir avukatın rehberliği hataların önüne geçerek başarı şansını artırır. Bir şirket açısından konkordato, hayat memat meselesi olabileceğinden, bu alandaki deneyimli bir hukukçunun desteği vazgeçilmezdir.

Şirketler ve bireyler için sağlanan hukuki destek

Konkordato avukatları, hem kurumsal firmalar hem de bireysel borçlular için hizmet verirler. Ancak şirketler ve gerçek kişilerin konkordato süreçlerinde bazı farklı öncelikler olabilir:

  • Şirketler için konkordato hukuki desteği: Şirketler genellikle yüklü borç miktarları, birçok alacaklı ve karmaşık finansal yapılarla konkordato talep ederler. Bu durumda konkordato avukatı, şirketin finans danışmanları ve yönetimiyle koordinasyon halinde çalışarak kapsamlı bir borç yapılandırma planı oluşturur. Şirketin faaliyet alanına özgü riskler (örneğin üretim yapan bir şirketin tedarikçileriyle ilişkisi, inşaat firmalarının projeleri, perakende şirketlerinin stok durumları vb.) göz önüne alınır ve konkordato planı buna göre şekillendirilir. Ayrıca şirketler için konkordato danışmanlığı kapsamında finansal yeniden yapılanma planları, nakit akış düzenlemeleri, gerekirse küçülme veya varlık satışı gibi konularda da hukuki danışmanlık sağlanır. Konkordato avukatı, şirketin yönetimine sürecin her adımında rehberlik ederek onların hem hukuki risklerini azaltır hem de mahkeme nezdinde güçlü bir pozisyon elde etmesine yardımcı olur. Örneğin, konkordato sürecinde işçi alacakları, kira sözleşmeleri, devam eden davalar, vergi borçları gibi çeşitli hukuki konular doğar; avukat bunların her birine yönelik gereken önlemleri (iş mahkemelerinde savunma, vergi dairesiyle görüşmeler vb.) alır. Büyük ölçekli şirketler genellikle konkordato sürecine girerken birden fazla avukat ve mali müşavirin oluşturduğu bir danışman ekibiyle çalışırlar.

  • Bireyler için konkordato hukuki desteği: Konkordato, daha çok şirketlere özgü bir müessese olarak bilinse de gerçek kişiler (örneğin birden çok işyeri olan bir esnaf, yüksek miktarda borç altına girmiş bir yatırımcı veya kefil olup da borcu üstünde kalan bireyler) de konkordato talep edebilir. Bireylerin konkordato sürecinde, şirketlerden farklı olarak ticari faaliyet devamlılığı gibi kaygılar yerine daha çok kişisel malvarlığının korunması ve borçlardan azami feragat elde edilmesi ön plandadır. Konkordato avukatı, bireysel borçluların durumuna özel çözümler geliştirir. Örneğin kişinin tek evi ipotekliyse bunun akıbeti, aile geçiminin sağlanması, borçlunun mesleki faaliyetinin sürdürülmesi gibi konular ele alınır. Hukuki destek kapsamında borçlu bireyin varlıklarına gelecek hacizlerin durdurulması, bankalarla kredi borçları için müzakereler yapılması, gerekirse alacaklılarla konkordato öncesi anlaşmalar (mahkeme dışı uzlaşmalar) sağlanması gibi adımlar atılır. Birey borçlular genellikle daha sınırlı sayıda alacaklıya sahip olduğundan, avukatları aracılığıyla alacaklılarla dava dışı görüşmeler yaparak mahkeme onayına gerek kalmaksızın anlaşma sağlama yoluna da gidebilirler (bu, mahkeme dışı konkordato veya basit borç yapılandırması şeklinde olabilir). Sonuç olarak konkordato avukatı, birey borçlunun maddi durumunu iyice analiz edip ona en uygun borç ödeme planını oluşturmak ve bunu alacaklılara kabul ettirmek için çalışır.

Hem şirketler hem bireyler için, konkordato avukatının temel işlevi hukuki süreci sorunsuz işletmek ve müvekkilinin menfaatlerini azami ölçüde korumaktır. Ayrıca avukat, mühlet döneminde ortaya çıkabilecek günlük meselelerde (örneğin mühlet kararına rağmen icra takibi başlatan alacaklı olursa buna itiraz etmek, sözleşmelerin feshi durumlarında hukuki adımlar atmak, borçlu şirket konkordato altındayken yeni sözleşmeler yapacağı zaman gereken izinleri almak gibi) müvekkiline yol gösterir.

Konkordato avukatı seçerken dikkat edilmesi gerekenler

Konkordato sürecinin hassasiyeti, bu alanda çalışacak avukatın seçiminde de titiz olunmasını gerektirir. Konkordato avukatı seçerken aşağıdaki kriterlere dikkat edilmelidir:

  • İflas ve konkordato konusunda deneyim: Her avukatın uzmanlık alanı farklı olabilir. Konkordato, icra-iflas hukukunun özel bir alanıdır ve sürekli değişen mevzuata tabidir. Bu nedenle, konkordato başvurusu yapacak borçluların özellikle daha önce konkordato veya iflas erteleme süreçlerinde çalışmış, bu dosyalarda başarı elde etmiş avukatları tercih etmeleri önemlidir. Avukatın konkordato ve yeniden yapılandırma konusundaki tecrübesi, karşılaşılabilecek sorunlara hızlı çözüm üretmesini sağlar.

  • Finansal okuryazarlık ve analiz yeteneği: Konkordato avukatının, temel finansal tabloları ve işletme faaliyetlerini anlayabilecek yetkinlikte olması büyük avantajdır. Zira konkordato dosyası hazırlanırken bilanço, gelir tablosu, nakit akışı gibi konular içinde çalışılır. Avukatın bu konuları doğru yorumlayabilmesi, bağımsız denetim raporlarını kavrayıp gerektiğinde sorgulayabilmesi gerekir. Böylece müvekkilinin durumunu hem alacaklılara karşı daha iyi savunur hem de gerçekçi bir plan kurulmasına katkı sağlar.

  • Müzakere ve iletişim becerisi: Konkordato süreci, hukuki bir müzakere sürecidir. Bu nedenle avukatın sadece mahkeme ile değil, alacaklılarla iletişimi de çok iyı olmalıdır. İyi bir konkordato avukatı, sert tartışmaların yaşanabildiği alacaklılar toplantısında sakin ve ikna edici bir tutumla müvekkilinin teklifini savunabilmelidir. Aynı zamanda, alacaklı avukatlarıyla veya alacaklılarla gayriresmî görüşmeler yürütmek, uzlaşma zemini aramak da bu işin parçasıdır. Dolayısıyla, insan ilişkilerinde başarılı ve çözüm odaklı bir avukat tercih edilmelidir.

  • Bölgesel tecrübe ve network: Konkordato davaları her ne kadar kanunla düzenlenmiş olsa da, uygulamada mahkemeden mahkemeye bazı farklılıklar gösterebilir. Özellikle büyük şehirlerde belirli mahkemeler konkordato konusunda uzmanlaşmıştır (HSK, İstanbul gibi büyük illerde konkordato için 1., 2. ve 3. Asliye Ticaret Mahkemelerini görevlendirmiştir. Bu bakımdan, başvuru yapılacak bölgedeki mahkemelerin uygulamalarını bilen, oradaki konkordato komiserleriyle ve bilirkişilerle geçmiş deneyime sahip avukatlar süreci daha rahat yönetebilir. Örneğin İstanbul’da konkordato tecrübesi olan bir avukat, mahkemenin hangi tür planlara daha sıcak baktığını, hangi belgelerin özellikle altının çizilmesi gerektiğini bilecektir.

  • Referanslar ve başarı geçmişi: Avukat seçerken mümkünse daha önce konkordato sürecini başarıyla tamamlamış şirketlerin referansları dikkate alınmalıdır. Aynı şekilde, konkordato avukatının geçmişteki davalarında alacaklıları mı yoksa borçluları mı temsil ettiği, kaç dosyada görev aldığı gibi bilgiler karar vermede etkili olabilir.

  • Takım çalışması yeteneği: Konkordato süreci tek bir kişinin yürütebileceği bir iş değildir. Avukat, çoğu zaman finans danışmanları, denetçiler, şirketteki yöneticiler, bazen kriz iletişim uzmanları ile birlikte çalışır. Bu ekip çalışmalarına yatkın, işbirliğine açık bir avukat, müvekkili için daha verimli olacaktır.

Sonuç olarak konkordato avukatı seçimi, konkordato sürecinin başarısında doğrudan rol oynar. Doğru avukat, borçluyu yasal mayınlı arazide güvenle yürütürken alacaklılara karşı da etkili bir savunma ortaya koyar. Özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi gibi konkordato vakalarının yoğun olduğu yerlerde, deneyimli bir konkordato avukatı ile çalışmak konkordato talebinin başarı şansını belirgin biçimde artırır.

İstanbul ve Marmara Bölgesi'nde Konkordato Hizmetleri

Türkiye genelinde konkordato uygulaması tek bir kanuna dayansa da, bölgesel farklılıklar ve yerel mahkeme uygulamaları sürecin pratiğinde etkili olabilmektedir. Özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi, ekonominin kalbi olmaları nedeniyle konkordato taleplerinin en yoğun yaşandığı bölgelerdir. Bu nedenle, bölgede konkordato hizmeti alırken bazı noktalara dikkat etmek gerekir:

Bölgesel farklılıklar ve mahkeme uygulamaları

İstanbul, Kocaeli, Bursa, Tekirdağ gibi Marmara Bölgesi illeri sanayinin ve ticaretin merkezi konumundadır. İstatistikler, konkordato başvurularının coğrafi dağılımında İstanbul’un ilk sırada yer aldığını göstermektedir. Örneğin, 2018 yılında konkordato mühleti alan 1.549 şirket/kişinin 477’si İstanbul merkezliydi; onu 167 ile Ankara, 115 ile İzmir takip ediyordu. Marmara Bölgesi’nde İstanbul dışındaki önemli sanayi şehirlerinden Gebze’de 46, Bursa’da 34 konkordato vakası görülmüştü. Bu veriler, İstanbul ve çevresinde konkordatonun ne kadar yoğun kullanıldığını ortaya koymaktadır.

Bölgenin ekonomik büyüklüğü ve iş hacmi, mahkemelerin iş yüküne de yansımıştır. İstanbul’da konkordato davalarına bakmakla görevli birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi vardır (HSK’nın görevlendirmesiyle genellikle 1., 2. ve 3. Asliye Ticaret Mahkemeleri konkordato taleplerini alır). Bu mahkemeler, Türkiye’nin başka yerlerindeki mahkemelere nazaran çok daha fazla sayıda konkordato dosyası görmüş ve bu alanda önemli bir tecrübe biriktirmişlerdir. İstanbul’daki uygulama, kimi zaman diğer illere göre daha sistematiktir: Örneğin bağımsız denetim raporlarının formatı, komiser atamalarında izlenen yöntem, alacaklı toplantılarının düzenlenişi gibi konularda İstanbul mahkemeleri bir rutin oturtmuştur. Marmara Bölgesi’nin diğer gelişmiş illerinde de (örneğin Kocaeli, Bursa) benzer şekilde konkordato davalarında uzmanlaşmış heyetler bulunur.

Buna karşın Anadolu’nun daha az konkordato vakası görülen yerlerinde, mahkemeler için konkordato yeni bir deneyim olabildiğinden süreç biraz daha yavaş veya farklı ilerleyebilir. İstanbul ve Marmara’da hâkimler, özellikle 2018 sonrası konkordato furyasından sonra gelen yasal düzenlemelere oldukça hakimdiler ve kötüniyetli konkordato başvurularını ayırt etme konusunda da tecrübe kazandılar. Örneğin konkordato koşullarının suiistimal edilmesini önlemek amacıyla, İstanbul mahkemeleri bağımsız denetim raporlarını çok dikkatli incelemekte, gerçekten ciddi bir iyileşme planı sunmayan şirketlere mühlet vermeme eğilimi gösterebilmektedir.

Bölgesel ekonomik dinamikler de konkordato süreçlerini etkileyebilir. İstanbul gibi mega kentlerde alacaklı profili genelde bankalar, büyük tedarikçiler, finans kuruluşlarıyken; daha küçük illerde alacaklılar arasında esnaflar veya yerel küçük işletmeler olabilir. İstanbul’da bir konkordato davasında onlarca banka ve finans kurumu taraf olurken, küçük bir ilde birkaç yerel firma ve bankanın yer aldığı daha sınırlı bir çevre söz konusu olabilir. Bu durum, alacaklılarla iletişim ve ikna stratejisini de etkiler. Büyük alacaklıların olduğu dosyalarda kurumsal müzakereler ön plana çıkarken, küçük yerlerde daha kişisel diyaloglar etkili olabilmektedir.

Özetle, İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde konkordato hizmeti alırken o bölgenin tecrübeli hukukçularıyla çalışmak önemlidir. Yerel mahkeme uygulamalarını bilen, o bölgedeki konkordato komiserleriyle daha önce çalışmış, alacaklı çevrelerinin yaklaşımlarına aşina avukatlar sayesinde süreç daha öngörülebilir hale gelecektir. Zaten bu bölgedeki pek çok hukuk bürosu konkordato alanında uzman ekipler barındırmakta ve sadece konkordato ile iflas özelinde danışmanlık vermektedir.

Deneyimli avukatlarla çalışmanın önemi

İster borçlu olsun ister alacaklı, İstanbul ve Marmara gibi yoğun bölgelerde konkordato ile karşı karşıya kalan herkes için deneyimli bir konkordato avukatıyla çalışmak kritik öneme sahiptir. Bunun nedenleri şöyle açıklanabilir:

  • Hızlı aksiyon ve iş yükü yönetimi: Büyük şehirlerde mahkemelerin iş yükü fazla olduğu için süreçte gecikmeler yaşanabilir. Deneyimli bir avukat, dosyanın takibini sıkı yaparak gereksiz gecikmeleri önler, mahkeme kalemleriyle iletişimi etkin yürütür. Ayrıca aynı anda birden fazla hukuki cephede savaşmak gerekebilir (icra takipleri, davalar, itirazlar). Deneyimli avukatlar ekipleriyle birlikte bu yoğunluğun üstesinden gelebilir.

  • Alacaklı psikolojisini anlama: Özellikle İstanbul’da bankalar ve büyük şirketler konkordato başvurularına bazen mesafeli yaklaşırlar, çünkü sık kötüye kullanıma şahit olmuşlardır. Tecrübeli bir konkordato avukatı, büyük alacaklıların endişelerini bilir ve konkordato projesini hazırlarken bu endişelere ön alacak şekilde adımlar attırır. Örneğin bankalar genelde konkordato planlarında güçlü teminat görmek ister; avukat, müvekkiline buna uygun teklif hazırlaması yönünde telkinde bulunabilir.

  • Karmaşık dosyalara hakimiyet: Marmara Bölgesi’ndeki pek çok şirket, birbirine kefil, grup şirket yapısı içinde veya uluslararası işlemler yapan yapılardır. Böyle karmaşık durumlarda konkordato dosyası da çapraşık hale gelir (karşılıklı borçlar, teminat ilişkileri, grup içi alacak verecek dengesi vb.). Deneyimli avukatlar bu çok aktörlü yapıları çözümleyip, konkordato planına entegre edebilir. Hatta gerekirse grup şirketleri için toplu konkordato stratejileri geliştirebilir.

  • Yerel ilişki ağı: İstanbul’da veya Marmara’da yıllardır çalışan konkordato avukatları, çoğu zaman konkordato komiserleri, bağımsız denetim şirketleri, mahkeme bilirkişileri ile bir profesyonel ilişki ağına sahiptir. Bu, işlerin daha hızlı yürümesine katkıda bulunabilir. Örneğin avukat, hangi bağımsız denetim şirketinin raporlarının mahkemede daha muteber görüldüğünü tecrübe etmiştir ve müvekkiline o denetim firmasıyla çalışmasını önerebilir. Ya da daha önce belli bir konkordato komiseriyle çalışmışsa, ondan beklentilerin ne olacağı konusunda müvekkilini doğru yönlendirebilir.

  • Krizi yönetme becerisi: Konkordato çoğu zaman bir kriz hali olduğundan, panik ile yanlış kararlar alınabilir. Deneyimli bir avukat, sürecin stresi altında müvekkilini sakinleştirir, rasyonel ve hukuk zemininde kararlar almasını sağlar. Özellikle çalışanlar, tedarikçiler, kamuoyu nezdinde oluşabilecek olumsuz algıyı yönetmek için de şirketlere yol gösterir. Gerekirse konkordato süreciyle eş zamanlı olarak bir iletişim planı oluşturulmasına katkı verir (bu, avukatın yanısıra PR uzmanlarının da dahil olabildiği bir konudur, ancak avukat yasal çerçeveyi çizer).

İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde konkordato ilan eden pek çok büyük firma olmuştur ve bu firmaların bir kısmı doğru hukuk desteği sayesinde yeniden faaliyetlerini düzene koyabilmiştir. Dolayısıyla bölgedeki rekabetçi piyasa koşullarında, konkordato avukatının uzmanlığı şirketin yeniden yapılanma başarısını doğrudan etkiler. Hem borçlular hem de alacaklılar için, konkordato sürecinde deneyimli bir avukatla çalışmak hak kayıplarını önleyecek, süreci hızlandıracak ve belirsizlikleri asgariye indirecektir.

Sıkça Sorulan Sorular

Konkordato ile ilgili internette en çok merak edilen sorular ve cevapları aşağıdadır:

Konkordato nedir?

Konkordato, borçlarını ödemekte zorlanan bir borçlunun, mahkeme gözetiminde alacaklılarıyla yaptığı borç ödeme anlaşmasıdır. Bu anlaşma sayesinde borçlu, borçlarının bir kısmını ödeyerek kalanı için muafiyet veya vade alır; alacaklılar da iflas halinde alabileceklerinden daha fazla tahsilat yapmayı hedefler. Özetle konkordato, iflasın önüne geçmek için başvurulan bir borç yapılandırma yoludur. Borçlu konkordato ilan ettiğinde hukuken iflas etmiş sayılmaz, faaliyetlerine devam eder ancak mahkeme ve konkordato komiseri denetiminde, alacaklılarla anlaşmaya çalışır. Çoğunluk tarafından kabul edilip mahkemece onaylanan konkordato planı, tüm adi alacaklıları bağlayan resmi bir anlaşma niteliği kazanır.

Konkordato ile iflas arasındaki fark nedir?

İflas, borçlunun tüm malvarlığının hukuken tasfiyesine yol açan, borçlunun ticari itibarını ağır zedeleyen bir süreçtir. İflasta borçlunun malvarlığı üzerindeki yönetim tamamen iflas idaresine geçer; borçlu artık malvarlığını kontrol edemez. Konkordato ise iflasın aksine bir kurtarma operasyonudur. Konkordato mühleti içinde borçlu işletmesini ve malvarlığını kontrol etmeye (bazı kısıtlarla) devam eder. İflasta alacaklılar genelde alacaklarının küçük bir kısmını alabilirken, konkordatoda alacaklılar daha yüksek bir oranda tahsilat yapma şansı bulur. Ayrıca konkordato sürecinde borçlu, iflasın getirdiği ticari kısıtlamalara (örneğin iflas eden tacirin yeniden ticaret yapamaması gibi) maruz kalmaz. İflas, ticari hayatın sonu gibiyken; konkordato, borçluya ikinci bir şans tanır. Örneğin iflas eden bir şirket tasfiye edilirken, konkordato ilan eden bir şirket faaliyetlerine devam ederek borçlarını yapılandırır. Kısaca, iflas tasfiye, konkordato ise rehabilitasyon sürecidir.

Kimler konkordato ilan edebilir?

Borçlarını ödeyemeyen veya vadesi geldiğinde ödeyememe riski bulunan her borçlu konkordato talep edebilir. Buna şirketler, tacirler, esnaflar ve hatta iflasa tabi olmasa bile borç batağındaki gerçek kişiler dahildir. Ayrıca, eğer borçlu iflasa tabi bir kişi ise (örneğin bir şirket) ve alacaklının da o borçlu hakkında iflas isteme hakkı varsa, ilgili alacaklı da mahkemeden konkordato süreci başlatılmasını talep edebilir. Uygulamada konkordato başvurularının çoğu borçlu şirketler tarafından yapılsa da, bireysel borçluların konkordato talepleri de görülmektedir. Önemli olan, borçlunun borç yapılandırmasıyla düze çıkma ihtimalinin bulunmasıdır; tamamen ümitsiz durumdaki kişiler için konkordato yerine iflas gerekebilir.

Konkordato başvurusu nasıl yapılır?

Konkordato başvurusu, borçlunun (veya alacaklı ise alacaklının) yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi’ne konkordato talebini içeren bir dilekçe sunmasıyla yapılır. Bu dilekçeye kanunen bazı belgelerin eklenmesi şarttır: Borçlunun borçlarını hangi planda ödeyeceğini gösteren konkordato ön projesi, borçlunun tüm malvarlığı ve borç durumunu ortaya koyan finansal tablolar ve belgeler, alacaklıların listesı, konkordato teklifinin alacaklılar bakımından iflasa göre daha avantajlı olduğunu gösterir karşılaştırmalı tablo ve bağımsız denetim raporu başlıca belgelerdir. Ayrıca konkordato giderleri için tarifeye göre hesaplanan avans mahkemeye depo edilir. Başvuru dilekçesi ve ekleri tam olunca mahkeme aynı gün geçici konkordato mühleti kararı verebilir. Başvurunun doğru ve eksiksiz hazırlanması için genellikle bir konkordato avukatı ile çalışılması tavsiye edilir, zira usul eksikleri halinde talep hemen reddedilebilir.

Konkordato süreci ne kadar sürer?

Konkordato süreci, mahkemenin verdiği mühlet kararlarıyla sınırlanmıştır. İlk olarak mahkeme genellikle 3 ay süreli geçici mühlet kararı verir. Bu geçici mühlet, zorunlu hallerde 2 ay daha uzatılabilir (toplamda en fazla 5 ay geçici mühlet) Geçici mühlet bitmeden mahkeme durumu değerlendirir ve konkordatonun mümkün olduğuna kanaat getirirse 1 yıllık kesin mühlet kararı verir. Kesin mühlet süresi de gerektiğinde 6 ay uzatılabilir. Tüm uzatmalar kullanıldığında konkordato süreci en çok 23 aya kadar uzayabilir. Bu süreler içinde konkordato teklifi oylanıp mahkemece onaylanmazsa süreç başarısız olur. Özetle, konkordato ilanından (geçici mühlet başlangıcından) konkordatonun onaylanmasına kadar kabaca 1,5 – 2 yıl arası bir süre öngörülmelidir. Ancak alacaklılarla anlaşma daha erken sağlanırsa süreç fiilen daha kısa sürebilir; mahkeme onayıyla konkordato daha erken de kesinleşebilir.

Konkordato ilan eden bir şirket faaliyetlerine devam edebilir mi?

Evet, konkordato ilan eden bir şirket normal faaliyetlerine (bazı sınırlamalarla) devam edebilir. Konkordato talebi, şirketin tüzel kişiliğini ortadan kaldırmaz veya yönetime el konulması anlamına gelmez. Şirket yönetimi görevine devam eder, üretim veya hizmet faaliyetleri sürer, çalışanlar çalışmaya devam eder. Ancak konkordato mühleti içinde şirketin bazı önemli işlemleri kısıtlanır. Örneğin, mahkeme izni olmadan kefalet veremez, gayrimenkul satamaz, işletmenin olağan faaliyetini aşan malvarlığı tasarruflarında bulunamaz.Bu kısıtlamaların amacı, şirketin malvarlığının konkordato sürecinde azalmasını engellemektir. Şirket konkordato ilan ettiğinde genellikle alacaklılara borç ödemeleri durdurulur (mühlet süresince eski borçlar ödenmez) ancak çalışan maaşları gibi yeni doğan borçlar genellikle ödenmeye devam eder. Hatta kanun, mühlet içinde komiser izniyle yapılan mal ve hizmet alımlarının bedellerinin zamanında ödenmesi gerektiğini belirtir. Bu da şirketin konkordato sırasında faaliyetini sürdürebilmesi içindir. Sonuç olarak konkordato ilan eden bir şirket, adeta yoğun bakımda tedavi görürken yaşam faaliyetlerini sürdürmeye çalışan bir hasta gibidir; kontrollü şekilde işine devam ederek iyileşmeye çalışır.

Konkordato komiseri kimdir, ne iş yapar?

Konkordato komiseri, mahkemenin konkordato süreci için atadığı bağımsız denetçi/yönetici diyebileceğimiz kişidir. Komiserin görevi, konkordato boyunca borçlunun faaliyetlerini denetlemek, alacaklıların haklarını gözetmek ve süreç hakkında mahkemeye rapor sunmaktır. Konkordato ilan edildiğinde mahkeme borçluya hemen bir (veya gerekirse üç kişilik) komiser atar. Komiser, borçlunun mali durumunu inceleyerek konkordato projesinin gerçekçi olup olmadığını değerlendirir; borçlunun defterlerini tutar, malvarlığı listesi çıkarır, alacaklılardan alacak bildirimlerini toplar. Ayrıca borçlunun konkordato teklifinin şekillenmesine yardımcı olur, alacaklılarla borçlu arasında iletişim sağlar. Alacaklılar toplantısını komiser düzenler ve toplantıda başkanlık yapar. Tüm bu süreç sonunda komiser, konkordatonun gidişatı hakkında ayrıntılı bir rapor hazırlayıp mahkemeye sunar. Mahkeme, konkordatonun onaylanıp onaylanmayacağına dair karar verirken komiserin raporunu dikkate alır. Özetle, konkordato komiseri sürecin hakemi ve gözetmenidir; borçlunun kötü niyetli işlemler yapmasını önler, alacaklıların eşit muamele görmesini sağlar ve mahkemeye yol gösterir.

Konkordato talebi reddedilirse ne olur?

Konkordato talebinin reddedilmesi, borçlu açısından istenmeyen bir durumdur ve ciddi sonuçlar doğurur. Eğer konkordato başvurusu baştan (geçici mühlet dahi verilmeden) reddedilmişse, borçlu konkordato korumasından yararlanamaz ve alacaklılar derhal icra takibi yapmaya devam edebilir. Daha kritik olan, konkordatonun tasdik edilmemesi (onaylanmaması) hâlidir. Mahkeme kesin mühlet sonunda konkordato projesini onaylamazsa veya alacaklıların gerekli çoğunluğu sağlanamadığı için zaten onaya sunulamazsa, konkordato süreci sona erer. Borçlu iflasa tabi bir kişi (örneğin bir şirket) ise ve konkordato reddi anında hâlâ borca batık durumdaysa, mahkeme çoğunlukla borçlunun iflasına karar verir. Yani konkordato kalkınca şirkete doğrudan iflas kararı gelebilir. Borçlu iflasa tabi değilse (örneğin gerçek kişi) konkordato reddedilse bile iflas kararı verilemez ama borçlu korumasız kalır; alacaklılar hemen haciz işlemlerine başlayabilir. Ayrıca İcra İflas Kanunu’na göre mahkeme, konkordato tasdikini reddederken borçlunun mallarının tamamına ihtiyati haciz koyabilir. Bu, alacaklıların haklarını korumak için alınan bir tedbirdir; redden sonra alacaklılar koşullar oluşursa hızla bu haczi icraya çevirebilirler. Kısaca konkordato talebi reddedilirse, borçlu için iflas yolu görünür veya en azından çok sayıda icra takibiyle karşı karşıya kalır. Bu yüzden konkordato sürecinin ehil kişilerce yürütülmesi ve mümkün olduğunca reddedilmeye mahal vermeyecek şekilde yönetilmesi çok önemlidir.

Sonuç olarak:konkordato avukatı” anahtar kelimesiyle aranan bu kapsamlı rehberde, konkordatonun ne olduğu, türleri, işleyiş süreci, reddedilme nedenleri ve bu alandaki avukatların rolü detaylı biçimde ele alınmıştır. Konkordato, doğru kullanıldığında zor durumdaki şirketler ve bireyler için hayati bir çıkış yoludur. Özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi gibi ekonomik aktivitenin yüksek olduğu yerlerde konkordato uygulamaları yoğunlaştığından, bu bölgelerde uzmanlaşmış avukatlardan destek almak başarı şansını artırmaktadır. Unutulmamalıdır ki konkordato bir ekip işidir: Borçlu, avukat, denetçi, komiser ve alacaklılar el ele verirse ekonomik sıkıntılar aşılabilir ve iflasın ağır sonuçlarından kaçınılabilir. Bu rehberi okuyan işletme sahipleri ve borçlular için en büyük tavsiye, erken hareket etmeleri ve konkordato sürecine girmeyi düşünüyorlarsa deneyimli bir konkordato avukatından profesyonel danışmanlık almayı ihmal etmemeleridir.

Konkordato Avukatı: Türkiye Geneli ve İstanbul-Marmara Bölgesi İçin Kapsamlı Rehber

Giriş: Konkordatonun Tanımı, Amacı, Tarihi ve Önemi

Konkordato nedir? Konkordato, borçlunun alacaklılarıyla mahkeme denetiminde yaptığı bir borç yapılandırma anlaşmasıdır. Borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında olan kişi veya şirketler, iflasa gitmemek için konkordato yoluna başvurabilir. Bu süreçte borçlu, alacaklılara borçlarını belirli bir plana göre (örneğin kısmen ödeme veya vade vererek) ödemeyi teklif eder. Teklifin alacaklıların gereken çoğunluğu tarafından kabul edilmesi ve Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından onaylanmasıyla, borçlu bu plana uygun şekilde borçlarını ödeyerek mali durumunu düzeltme şansı elde Kısaca konkordato, şirketlere ve bireylere iflası önlemek için tanınan son bir fırsat olarak da değerlendirilebilir.

Konkordatonun amacı, borçlunun faaliyetlerini sonlandırmadan, işletmeyi ayakta tutarak borçların yeniden yapılandırılmasını sağlamaktır. Bu sayede borçlu, alacaklıların çoğuyla anlaşarak ticari hayatına devam edebilir; alacaklılar da borçlarının en azından bir kısmını tahsil edebilir. Konkordato, tüm alacaklılar arasında eşitliği sağlamayı hedefler; haciz yarışı yerine ortak bir plan dahilinde ödeme yapıldığından, bazı alacaklıların diğerlerine göre avantaj elde etmesinin önüne geçilir. Bu yönüyle konkordato, iflasın ve tasfiyenin daha hafif bir alternatifi olarak görülür. Borçlu, konkordato süresince mahkemenin getirdiği sınırlamalar haricinde ticari faaliyetlerini sürdürebilirken, iflas durumunda mal varlığı üzerindeki tüm tasarruf hakkını kaybeder. Yani konkordato, iflasa kıyasla hem borçlu hem de alacaklılar için daha dengeli ve kontrollü bir çözüm sunar.

Tarihsel olarak konkordato kavramı uzun yıllardır mevzuatımızda bulunsa da, 2018 yılına kadar uygulamada sınırlı bir yer tutuyordu. Önceden zor durumda kalan şirketler daha çok "iflas erteleme" kurumuna başvuruyorlardı. Ancak 15 Mart 2018 tarihinde 7101 sayılı Kanun ile iflas erteleme müessesesi kaldırılıp konkordato kurumu güçlendirildi. Bu yasal değişiklik sonrasında konkordato uygulaması hızla önem kazandı. Özellikle 2018’in ikinci yarısında yaşanan ekonomik dalgalanmalar sonucu çok sayıda firma konkordato talebinde bulundu. Örneğin, 2018 yılında toplam 1.549 şirket ve kişinin konkordato talebi üzerine mahkemelerce mühlet kararı verildi. Bu rakamların büyük kısmı İstanbul ve Marmara Bölgesi’ndeki işletmelere aittir. Bu gelişmeler konkordatonun ülke ekonomisinde ne denli önemli bir rol oynadığını göstermiştir. Sonraki yıllarda yapılan düzenlemelerle konkordato başvuru şartları zorlaştırılarak kötüye kullanımın önüne geçilmeye çalışılmışsa da, 2023-2024 döneminde ekonomik sıkıntılar nedeniyle konkordato taleplerinde yeniden artış yaşandığı görülmektedir.

Özetle, konkordato borçluya nefes aldıran, alacaklılara da ortak bir çözüm çerçevesinde alacaklarını tahsil imkânı veren kritik bir hukuki mekanizmadır. Aşağıda, konkordato türlerini, konkordato sürecinin ayrıntılarını, konkordato başvurusunun reddedilme sebeplerini ve bu süreçte konkordato avukatının üstlendiği rolü detaylı şekilde ele alacağız.

Konkordato Türleri: Adi, İflas İçi ve İflas Dışı Konkordato

Türk hukukunda konkordato, yapılış zamanına ve niteliğine göre farklı türlere ayrılmıştır. İcra ve İflas Kanunu’na göre üç temel konkordato türü vardır: iflas dışı konkordato (adi konkordato), iflas içi konkordato (iflastan sonra konkordato) ve malvarlığının terki suretiyle konkordato Aşağıda bu türleri tek tek açıklıyoruz:

Adi Konkordato (İflas Dışı Konkordato)

Adi konkordato, en yaygın konkordato türüdür ve iflasın önlenmesine yöneliktir. İflasa tabi olsun veya olmasın, borçlu durumdaki herkes şartları oluştuğunda adi konkordato talep edebilir. Borçlu henüz iflas etmemiştir ancak borçlarını ödeyemeyecek durumdadır; bu durumda konkordato talebi kabul edilip onaylanırsa iflasın önüne geçilir. Bu nedenle adi konkordato, iflas önleyici konkordato veya iflas dışı konkordato olarak da adlandırılır. Adi konkordato sürecinde borçlu, mahkeme gözetiminde alacaklılarla anlaşarak borçlarını belirli bir iskonto veya vadeyle ödemeyi taahhüt eder. Mahkeme tarafından konkordato tasdiki (onayı) ile anlaşma tüm alacaklılar için bağlayıcı hale gelir ve borçlu iflas etmiş sayılmaksızın faaliyetlerine devam edebilir.

Adi konkordato, içerik bakımından üç alt türe ayrılır: tenzilat konkordatosu, vade konkordatosu ve karma konkordato Tenzilat konkordatosu (yüzde konkordatosu) alacaklıların alacaklarının belli bir yüzdesinden feragat etmesi, borçlunun da borcun yalnızca bu kısmını ödeyerek kalanından kurtulması anlamına gelir. Vade konkordatosu ise borcun tamamının, alacaklılarla anlaşılan yeni bir vadede veya taksitlerle ödenmesini öngörür. Karma konkordato da adından anlaşılacağı üzere, alacaklıların alacağın bir kısmından vazgeçmeleri (% indirim) ve kalanını da daha ileri bir tarihte veya taksitlendirilerek alma hususunda anlaşmalarıdır. Karma konkordato genellikle borçlunun ekonomik olarak çok zor durumda olduğu hallerde gündeme gelir. Bu alt türler, konkordato anlaşmasının içeriğini belirler ancak hepsi adi konkordatonun çatısı altındadır. Sonuç olarak, adi konkordato sürecinde borçlu, mahkemenin belirlediği mühletler içinde işlerini sürdürür ve konkordato planına uygun ödemelerini yaparak borç yükünü hafifletmeye çalışır.

İflas İçi Konkordato (İflastan Sonra Konkordato)

İflas içi konkordato, adı üzerinde iflasın açılmasından sonra devreye giren bir konkordato türüdür. Borçlu hakkında mahkeme tarafından iflas kararı verildikten sonra, borçlu (veya iflasını isteme hakkına sahip bir alacaklı) konkordato talebinde bulunabilir. Bu talep kabul edilir ve konkordato tasdiki sağlanırsa, borçlu hakkındaki iflas kararı kaldırılır. Yani iflas içi konkordato, fiilen iflas etmiş bir borçlunun konkordato yoluyla yeniden ayağa kalkmasına imkân tanır. Bu süreçte, iflas masasına gitmiş olan borçlunun mal varlığı konkordato anlaşması çerçevesinde yeniden düzenlenir. İflas içi konkordatoya, borçlunun iflastan kurtulmak için yaptığı bir “son hamle” de denilebilir. Elbette iflas kararı verildiği için, bu konkordatonun başarıya ulaşması halinde borçlu iflastan çıkar; aksi takdirde iflas süreci normal şekilde devam eder.

İflas içi konkordato uygulamada nadir görülür, zira çoğu borçlu iflas kararı verilmeden önce (yani adi konkordato aşamasında) çözüm aramaya çalışır. Ancak yine de kanunda yeri vardır. Örneğin bir şirket hakkında iflas kararı verildiğinde, şirket yönetimi veya iflas idaresi belli şartlarda alacaklılara konkordato teklif ederek iflası durdurabilir. Alacaklıların konkordato teklifini kabulü ve mahkemenin onayıyla şirket iflastan kurtulur ve faaliyetlerine konkordato şartlarına tabi olarak devam eder. İflas içi konkordato, teknik olarak iflas dışı konkordatoya kıyasla daha zorlu bir süreçtir ve genellikle iflasın eşiğindeki değil, iflas etmiş borçlular için gündeme gelir.

Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato

Malvarlığının terki suretiyle konkordato, iflas dışı konkordatonun bir alt türü olarak değerlendirilebilecek özel bir konkordato şeklidir. Bu konkordato türünde borçlu, alacaklılarına borçlarının tasfiyesi için kendi malvarlığını terk etmeyi (devretmeyi) teklif eder. Borçlunun malvarlığının tamamı veya bir kısmı üzerinde alacaklılar tasarruf yetkisi elde eder, adeta iflas tasfiyesine benzer bir süreç işletilir. Burada borçlunun malvarlığı, mahkeme tarafından atanan tasfiye memurları ve alacaklılar kurulunun denetimiyle paraya çevrilir ve elde edilen gelir alacaklılara dağıtılır. Aslında bu yöntem, bir nevi kontrollü tasfiye anlamına gelir ancak önemli bir farkla: Borçlu, malvarlığını terk etmek suretiyle konkordato yaptığında, tasfiye sonunda kalan borçlarından kurtulur. Yani iflas halinde borçlu tasfiye sonrası dahi yeni edindiği malvarlığıyla sorumlu olmaya devam edebilirken, malvarlığını terki konkordatosunda borçlu “temize çıkma” imkânı bulur.

Malvarlığının terki suretiyle konkordato, uygulamada çok sık rastlanmasa da özellikle borçlunun varlıkları borçlarını büyük ölçüde karşılamaya yetiyorsa kullanılabilir. Adi konkordatodan farkı, adi konkordatoda borçlunun işletmesi korunup faaliyetlerine devam edebilmesi hedeflenirken, malvarlığını terkte alacaklıların çıkarları ön plandadır ve borçlunun malvarlığı elinden çıkarılır. Bu süreçte borçlunun malvarlığı adeta iflas masasındaymış gibi tasfiye memurları eliyle satılır, alacaklılara paylaştırılır ve borçlu borç yükünden kurtulur. Yetkili kılınan tasfiye memurları konkordato masasını temsil eder; alacaklılar kurulu da bu memurların işlemlerini denetler. Sonuç olarak malvarlığını terki suretiyle konkordato, borçlunun malvarlığını alacaklılara bırakarak borçlarından kurtulduğu bir konkordato türüdür.

Konkordato Süreci

Konkordato başvurusu ve sonrasındaki süreç, belirli aşamalardan ve titiz hukuki prosedürlerden oluşur. Aşağıda konkordato sürecinin adımlarını ve her bir aşamanın detaylarını ele alıyoruz:

Kimler konkordato başvurusu yapabilir?

Konkordato talebinde bulunabilecek kişiler hem borçlular hem de belirli şartlarda alacaklılardır. Kanun, borçluya konkordato talep etme hakkı tanıdığı gibi, bazı alacaklılara da borçlu adına konkordato sürecini başlatma imkânı verir. Bu kapsamda:

  • Borçlular: Borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi bulunan her borçlu konkordato talep edebilir. Borçlunun mutlaka iflasa tabi bir kişi (örneğin tacir veya şirket) olması gerekmez; iflasa tabi olmayan bir gerçek kişi de konkordato isteyebilir. Konkordato talebi, borçluya muhtemel bir iflastan kurtulma şansı sunduğu için, finansal zorluk içindeki şirketler ve hatta bireyler bu yola başvurabilir. Örneğin ödeme aczi içindeki bir anonim şirket de, esnaf statüsündeki bir gerçek kişi de gerekli şartlar oluşmuşsa konkordato ilan edebilir.

  • Alacaklılar: Eğer borçlu iflasa tabi bir kişi ise (yani hakkında iflas yoluyla takip yapılabilecekse) ve alacaklının da o borçlu için iflas talep etme hakkı varsa, alacaklı borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını mahkemeden isteyebilir. Yani alacaklı, alacağını kurtarabilmek için borçlusunun konkordato ilan etmesini talep edebilir (pratikte bu, alacaklının borçluya “konkordato yoluyla yapılandırma önerme” girişimidir). Ancak borçlu iflasa tabi değilse (örneğin küçük esnaf, çiftçi gibi iflas hükümlerine tabi olmayan bir borçluysa) alacaklı konkordato talep edemez; bu durumda sadece borçlunun kendi başvurusu mümkündür. Ayrıca alacaklının konkordato talep edebilmesi için, borçluya karşı kanunen iflas isteme hakkının bulunması şarttır; aksi halde alacaklı böyle bir başvuruda bulunamaz.

Özetle, konkordato talebi borçludan gelebileceği gibi, belirli durumlarda alacaklılardan da gelebilir. Uygulamada başvuruların büyük çoğunluğu borçlular tarafından yapılmaktadır. Alacaklı başvuruları ise daha sınırlı olup genellikle borçlunun iflasını isteme hakkı olan büyük alacaklılar tarafından, borçlunun iflastan ziyade konkordato yoluna gitmesi için kullanılmaktadır.

Gerekli belgeler ve başvuru dosyası hazırlığı

Konkordato başvurusu, yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvurunun ciddiyetle incelenebilmesi için kanun ve ilgili yönetmelikler, dilekçeye eklenmesi gereken belgeleri tek tek saymıştır. İcra ve İflas Kanunu m.286 ve Konkordato Talebine Eklenecek Belgeler Hakkında Yönetmelik uyarınca konkordato talebiyle birlikte sunulması zorunlu olan başlıca belgeler şunlardır.

Konkordato ön projesi: Borçlunun alacaklılarına borçlarını hangi oranda ve vadede ödeyeceğine dair teklifini içeren plandır. Bu ön projede, borçların ne kadarlık kısmının ödeneceği, ödemelerin hangi süre içinde yapılacağı ayrıntılı şekilde belirtilir. Ayrıca borçlunun bu ödemeleri gerçekleştirebilmek için gerekirse malvarlığının bir kısmını satışa çıkarıp çıkarmayacağı, yeni sermaye girişi veya kredi temini gibi yöntemlere başvurup vurmayacağı gibi hususlar da projede yer alır.. Konkordato ön projesi, alacaklılara sunulan yapılandırma teklifinin kalbidir.

  • Borçluya ait finansal tablo ve kayıtlar: Borçlunun mevcut mali durumunu ortaya koyan belgeler sunulmalıdır. Buna, borçlunun tüm borç ve alacaklarını vadeleriyle gösteren bir liste, borçlunun malvarlığını gösteren belgeler, son bilançosu, gelir tablosu, nakit akım tablosu ve gerekirse ara bilançolar dahildir. Ticari defterlerin tasdik kayıtları ile varsa elektronik defter (e-defter) berat bilgileri de dosyaya eklenir. Amaç, mahkemeye ve alacaklılara borçlunun malvarlığı ve borç yükü hakkında şeffaf ve tam bir tablo sunmaktır.

  • Alacaklılar listesi: Borçlunun konkordato kapsamına girmesini istediği tüm alacaklıların ve alacak tutarlarının listesi hazırlanır. Bu listede her bir alacaklının adı/unvanı, alacağın miktarı, dayanağı ve varsa imtiyaz (öncelik) durumu belirtilir. Alacaklılar listesinin doğru ve eksiksiz hazırlanması kritik önemdedir; zira konkordato sürecinde bu listeye göre alacaklılar davet edilecek ve oy hakkı belirlenecektir.

  • Öngörülen ödeme miktarları karşılaştırması: Konkordato projesine göre alacaklıların eline geçecek tutarla, borçlunun iflası halinde alacaklıların muhtemelen elde edebileceği tutarın karşılaştırmalı bir gösterimi dosyaya konulur. Kanun, konkordato teklifinin onaylanabilmesi için alacaklılar açısından iflasa göre daha avantajlı olmasını şart koşar. Bu nedenle proje kapsamında örneğin alacaklılara %50 ödeme taahhüdü veriliyorsa, borçlunun iflas etmesi durumunda alacaklıların elde edebileceği oranın %50’den düşük olacağı ortaya konulmalıdır.

  • Bağımsız denetim raporu: Borçlunun sunduğu konkordato projesinin makul ve gerçekleştirilebilir olduğuna dair, Türkiye Denetim Standartları’na uygun şekilde yapılmış bir finansal analiz raporu dosyaya eklenir. Yetkili bağımsız denetim kuruluşları tarafından hazırlanan bu raporda, konkordato teklifinin öngörülen süre ve tutarlarda başarıya ulaşacağına dair makul güvence verilir. Bu rapor, mahkeme ve alacaklılar açısından borçlunun planının ciddiyetini ve gerçekçiliğini değerlendirme imkânı sağlar.

Yukarıdaki beş temel belge, konkordato başvurusunun omurgasını oluşturur. Bunların dışında, borçlu duruma göre ilave belgeler sunmakla da yükümlü olabilir. Örneğin şirketin varsa bağlı bulunduğu odalardan alınan faaliyet belgesi, ticaret sicil özeti, vergi borcu yoktur yazısı gibi belgeler uygulamada dosyaya eklenebilmektedir. Ayrıca konkordato harç ve avanslarının da yatırılması gerekir. Adalet Bakanlığı’nın belirlediği Konkordato Gider Avansı Tarifesi uyarınca tebligat, ilan, bilirkişi ve komiser ücreti gibi masraflar peşin olarak mahkemeye depo edilir. Belgeler eksik sunulursa veya gerekli avans yatırılmazsa mahkeme bunların tamamlanması için kısa bir süre verir; bu eksiklikler giderilmezse başvuru usulden reddedilir. Dolayısıyla konkordato dosyasının uzmanlıkla hazırlanması, istenen tüm evrakın tam ve doğru biçimde sunulması hayati önemdedir.

Geçici mühlet ve kesin mühlet kararı

Mahkeme, konkordato talebini aldıktan sonra dosyanın şeklen yeterli olup olmadığını inceler. Eğer başvuru gerekli tüm belgeleri içeriyor ve usulüne uygunsa, mahkeme derhal geçici mühlet kararı verir. Geçici mühlet, konkordato sürecinin ilk dönemini ifade eder ve 3 ay süreyle borçluya koruma sağlar. Bu süre içinde borçlu aleyhine başlatılmış olan icra takipleri durur, yenileri açılamaz; borçlunun malları üzerindeki haciz ve tedbir işlemleri askıya alınır. Geçici mühlet kararı verilirken mahkeme, borçlunun malvarlığını korumak için gerekli diğer tedbirleri de (örneğin malvarlığına yönelik ihtiyati tedbirler) alabilir. Ayrıca mahkeme, borçluyu denetlemek üzere geçici konkordato komiseri atar. Geçici mühlet kararı, Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir ve ilgili alacaklılar, kurumlar bu durumdan haberdar edilir. İlandan itibaren 7 gün içinde konkordato talebine itiraz imkânı da bulunmaktadır.

Geçici mühlet süresi başlangıçta 3 ay olarak belirlenir. Mahkeme bu süreyi, gerekli görürse en fazla 2 ay daha uzatabilir, böylece geçici mühlet toplamda en fazla 5 ay olabilir. Geçici mühlet döneminin amacı, borçluya nefes aldırıp konkordato projesinin hazırlanması, alacaklıların durumlarının tespiti ve finansal analizlerin yapılması için zaman tanımaktır. Bu süre zarfında borçlu, faaliyetlerini komiser denetiminde sürdürür; ancak günlük işleyişini devam ettirebilir, işletmesini işletmeye devam eder. Kanun, borçlunun konkordato mühleti içinde bazı kısıtlamalara tabi olacağını belirtir: Örneğin geçici (ve kesin) mühlet altında borçlu, mahkemenin izni olmadan kefil olamaz, taşınmazlarını rehnetmez, rehinli mallarını satamaz gibi önemli işlemleri yapamaz. Bu yasaklar, borçlunun alacaklıları zarara uğratacak tasarruflarda bulunmasını önlemeyi amaçlar.

Geçici mühlet süresi dolmadan önce mahkeme, dosyanın gidişatına göre kesin mühlet verilip verilmeyeceğine karar verir. Geçici mühlet esnasında atanan konkordato komiseri, borçlunun durumu hakkında bir rapor sunar; alacaklılardan gelen itirazlar değerlendirilir. Mahkeme, konkordatonun başarıya ulaşacağı kanaatine varırsa borçluya kesin mühlet tanınmasına hükmeder. Kesin mühlet süresi kanunen 1 yıl olup, gerekiyorsa mahkeme bu süreyi 6 ay daha uzatabilir. Yani kesin mühlet, en fazla 18 ay olarak uygulanabilir. Geçici mühlet (5 aya kadar) ile birlikte düşünüldüğünde bir konkordato süreci tüm uzatmalarla birlikte azami 23 aya kadar çıkabilir. Kesin mühlet kararı, borçlu açısından geçici mühlette sağlanan korumaların devam etmesi anlamına gelir. Kesin mühlet ile birlikte mahkeme genellikle kesin konkordato komiseri veya komiserlerini atar (geçici komiser çoğu zaman görevine devam eder). İhtiyaca göre alacaklıların temsilini sağlamak için alacaklılar kurulu oluşturulması da söz konusu olabilir.

Özetle, geçici mühlet konkordato sürecinin ilk koruma kalkanıdır ve borçluyu acil takip baskısından kurtarır. Kesin mühlet ise konkordato planının uygulanabilmesi için tanınan daha uzun soluklu koruma dönemidir. Bu mühletler zarfında borçlu, komiser gözetiminde faaliyetlerini sürdürerek konkordato projesini hayata geçirmeye çalışır.

Konkordato komiserinin atanması ve görevleri

Konkordato komiseri, konkordato sürecinin sağlıklı işlemesi için mahkeme tarafından atanan tarafsız bir uzmandır. Genellikle hukukçu, mali müşavir veya bankacı gibi alanında uzman kişiler konkordato komiseri olarak görevlendirilir. İlk etapta geçici mühlet ile birlikte geçici konkordato komiseri atanır; kesin mühlet verilince gerek görülürse bir veya üç kişilik kesin komiser heyeti belirlenir. Konkordato komiserinin temel rolü, borçlunun faaliyetlerini denetlemek, alacaklıların haklarını korumak ve mahkemeye sürecin gidişatı hakkında rapor sunmaktır.

Konkordato komiserinin başlıca görevlerini şöyle özetleyebiliriz.

  • Borçluyu gözetim altında tutmak: Komiser, borçlunun tüm ticari ve mali faaliyetlerini yakından izler. Borçlunun konkordato süresi boyunca yasa gereği yapamayacağı işlemleri yapmamasını sağlar, günlük işlerin olağan seyrinde devam edip etmediğini denetler. Örneğin borçlunun anormal mal kaçırma girişimleri varsa engeller, stokların erimesi veya varlıkların değersizleştirilmesi gibi durumlara müdahele eder.

  • Borçlunun malvarlığını kayıt altına almak: Komiser, borçlunun malvarlığının envanterini çıkarır. Özellikle rehinli mallar varsa bunların kıymet takdirini yaparak değerlerini tespit eder. Bu sayede konkordato sürecinde borçlunun varlıklarının durumu net olarak ortaya konur.

  • Alacaklıları bilgilendirme ve alacak bildirimlerinin toplanması: Geçici mühlet kararının ilanıyla birlikte komiser, tüm alacaklılara konkordato talebini ve mühlet kararını duyurur. Alacaklılar, ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklarını bildirmeye davet edilir. Komiser, kendisine yapılan alacak bildirimlerini borçlunun kayıtlarıyla karşılaştırır, varsa tutarsızlıkları not eder. (Komiserin tek tek alacak kabul veya reddetme yetkisi yoktur; ancak alacaklıların beyanlarını raporlar ve gerektiğinde borçlunun görüşünü de alır.

    Konkordato projesinin oluşturulmasına katkı sağlamak: Özellikle kesin mühlet döneminde, komiser borçlu ile birlikte konkordato projesinin nihai halini şekillendirir. Alacaklılardan gelen geri bildirimler ışığında ödeme planının revize edilmesi, makul bir teklif haline getirilmesi konularında aracı rolü oynar. Süreç içerisinde ara raporlar hazırlayarak mahkemeyi gelişmelerden haberdar edebilir.

    Alacaklılar toplantısını düzenlemek: Konkordato sürecinin kritik aşamalarından biri, alacaklıların konkordato teklifini değerlendirmesi ve oylamasıdır. Komiser, gerekli gördüğü takdirde (genelde kesin mühlet döneminde) alacaklılar toplantısını çağırır. Toplantıda borçlunun konkordato teklifi müzakere edilir; komiser bu toplantıya başkanlık ederek süreci yönetir. Alacaklılar teklif hakkında oy kullanır ve kabul veya ret sonucu tutanağa geçirilir.

  • Mahkemeye nihai rapor sunmak: Alacaklılar toplantısı yapıldıktan sonra, komiser oylama sonuçlarını ve konkordatonun gidişatına dair görüşünü içeren son raporunu mahkemeye sunar. Bu rapor, mahkemenin konkordato hakkında vereceği kararda önemli rol oynar.

Görüldüğü üzere konkordato komiseri, süreç boyunca hem borçlunun hem alacaklıların haklarını dengelemeye çalışan bir denetleyici konumundadır. Komiserin uzmanlığı ve titizliği, konkordatonun başarıya ulaşmasında belirleyicidir. Bu nedenle uygulamada konkordato komiserliği için deneyimli ve güvenilir kişilerin seçilmesine özen gösterilir. Ayrıca büyük ölçekli konkordato dosyalarında birden fazla komiser (heyet halinde) atanarak farklı uzmanlıkların süreç yönetimine katkı vermesi sağlanabilir.

Alacaklılarla toplantı ve borç yapılandırması

Kesin mühlet süresi içinde, borçlu ve komiser konkordato teklifini olgunlaştırdıktan sonra alacaklılar toplantısı aşamasına geçilir. Alacaklılar toplantısı, konkordato talebinin başarısı açısından kritik bir dönüm noktasıdır: Bu toplantıda alacaklılar borçlunun yapılandırma teklifini tartışır ve oylama yaparlar.

Alacaklılar toplantısının organizasyonu komiser tarafından gerçekleştirilir. Toplantının yeri ve zamanı, önceden bütün alacaklılara bildirilir ve ayrıca mahkemece ilan edilir. Toplantıya, konkordato talebine konu tüm alacaklılar davet edilir (oy kullanabilmeleri için alacaklarını süresi içinde bildirmiş olmaları gerekir). Toplantıda önce borçlu veya temsilcileri konkordato teklifinin detaylarını alacaklılara açıklar. Borçlunun konkordato ön projesinde sunduğu ödeme planı, indirim oranları, vadeler ve gerekirse ek teminat önerileri varsa bunlar tartışmaya açılır. Alacaklılar görüş ve itirazlarını dile getirebilirler. Bu aşamada komiser, hem borçluyu hem alacaklıları uzlaşıya teşvik eden bir moderatör gibi davranır.

Oylama ve kabul şartları: Tartışmalar sonunda alacaklılar konkordato teklifini oylamaya sunarlar. Kanun, konkordato projesinin kabulü için belirli çoğunluk koşulları aramaktadır. Genel olarak, konkordatonun kabul edilmesi için alacaklıların belirli bir çoğunluğunun sayı ve alacak miktarı bakımından evet oyu vermesi gerekir. İcra ve İflas Kanunu m.302’de belirtilen oranlara göre, alacaklıların en az yarısının (ve bazı durumlarda 2/3’ünün) teklifi kabul etmesi şarttır. Bu çoğunluk hesaplanırken oylamaya katılan ve teklifi kabul eden alacaklı sayısı ile bunların alacaklarının toplam tutarı dikkate alınır. Örneğin konkordato projesi alacaklılara borcun %50’sinden fazlasını ödemeyi vadediyorsa daha düşük bir çoğunluk yeterliyken, çok daha düşük bir ödeme öneriliyorsa daha yüksek bir çoğunluk aranabilir. (Basitçe ifade etmek gerekirse, teklif ne kadar sert ise onay için gereken alacaklı çoğunluğu da o kadar yüksektir.) Bu çoğunluk kriterleri sağlanamazsa konkordato teklifi alacaklılar tarafından reddedilmiş sayılır.

Kabul için gerekli çoğunluk sağlandığında, toplantı tutanağına kabul kararı geçer ve süreç mahkemenin onay aşamasına taşınır. Eğer alacaklılar teklifin revize edilmesini isterlerse, borçlu küçük değişikliklerle teklifi yeniden sunabilir ve toplantı ertelenebilir. Ancak genellikle konkordato teklifi toplantıdan önce gayriresmî olarak alacaklılarla görüşüldüğü için, oylama neticesi üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir.

Borç yapılandırmasının içeriği: Konkordato anlaşmasının içeriği her somut olayda farklı olabilir. Örneğin bazı konkordatolarda borçların belirli bir yüzdesinin silinmesi (feragat) ve kalanının taksitlerle ödenmesi kabul edilirken, bazılarında hiçbir alacaklı alacağından vazgeçmez ama ödemeler 1-2 yıl ertelenir. Kimi zaman da borçlu, stratejik önemdeki alacaklılara (örneğin kritik tedarikçilere) diğerlerinden farklı oranlar teklif edebilir; bu durumda imtiyazlı alacaklar ve ayrıcalıklar konusunun ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Kanun, kamu alacakları (vergi, SGK primi gibi) konusunda da konkordato kapsamında özel kurallar öngörmüştür. Genel kural, konkordato projesinin tüm adi nitelikteki alacaklıları bağladığı, rehinli ve imtiyazlı alacaklıların ise ancak rızalarıyla bu kapsama dahil olabileceğidir. Nitekim konkordato anlaşması onaylandığında, rehinsiz ve imtiyazsız (adi) alacaklıların tamamı bu anlaşmaya uymak zorundadır; alacaklarının planlanan kısmını alıp kalanından feragat etmiş sayılırlar. Rehinli alacaklılar ise ancak kendileri konkordato teklifini kabul etmişlerse konkordatoya dahil olur, aksi halde rehinden doğan ayrıcalıkları devam eder.

Toplantıda alacaklılar kurulunun seçilmesi de gündeme gelebilir. Alacaklılar kurulu, özellikle mühlet döneminde borçlunun yönetimine nezaret etmek üzere seçilen bir kurul olup, konkordato sürecinin ilerleyen safhalarında (özellikle malvarlığının terki konkordatosunda) daha önemli rol oynar. Adi konkordatoda ise alacaklılar kurulu oluşturulması istisnaen, çok sayıda alacaklı ve karmaşık yapılandırma söz konusuysa görülür.

Sonuç olarak, alacaklılar toplantısı konkordatonun bir borç ödeme anlaşmasına dönüşmesi için gereken demokratik süreci sağlar. Burada alınan karar, konkordato teklifinin kabul edilip mahkemeye sunulmasını veya reddedilerek sürecin sonlanmasını belirler. Konkordato avukatları, bu aşamada gerek borçluyu temsil ederek alacaklıları ikna etme çabasıyla, gerek alacaklılar tarafında müvekkillerinin çıkarlarını koruma amacıyla aktif rol alırlar.

Mahkeme kararı ve konkordatonun tasdiki

Alacaklıların gereken çoğunlukla kabul ettiği bir konkordato teklifi, artık mahkemenin tasdik (onay) kararına sunulur. Asliye Ticaret Mahkemesi, konkordato dosyasını tümüyle inceleyerek, kanunda öngörülen onay şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakar. İcra ve İflas Kanunu m.305, konkordatoyu tasdik için aranan şartları saymıştır. Bunların başlıcaları:

  • Konkordato projesindeki teklifin, borçlunun iflası halindeki muhtemel duruma göre alacaklılar için daha avantajlı olması gerekir. (Yukarıda belirtilen karşılaştırmalı tablolar bu yüzden sunulmaktadır.)

  • Teklifin, borçlunun kaynaklarıyla orantılı ve makul olması şarttır. Yani borçlu hiç gerçekçi olmayan, gerçekleşmeyecek bir ödeme planı sunmuş olmamalıdır.

  • Alacaklılar çoğunluğu, kanunda belirtilen yeter sayı ile teklifi onaylamış olmalıdır.

  • maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklıların (işçi alacakları gibi) tam olarak ödenmesi veya bunların rızasıyla bu alacakların teminat altına alınması; konkordato mühleti içinde komiserin izniyle yapılmış yeni borçların da (eğer alacaklıları vazgeçmemişse) güvenceye bağlanması gerekir.

  • Ayrıca, konkordatonun tasdikine ilişkin yargılama giderleri ile konkordato onaylandığında alacaklılara hemen ödenmesi gereken tutarların (peşinatların) borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekir.

Mahkeme, bu şartların hepsinin yerine gelip gelmediğini değerlendirir. Bu aşamada konkordato komiserinin nihai raporu, alacaklı itirazları ve görüşleri, borçlunun sunduğu teminatlar gibi unsurlar da dosyada bulunur. Eğer her şey yolundaysa, mahkeme konkordato talebini tasdik eder (onaylar). Tasdik kararı, konkordato anlaşmasına mahkeme kararı niteliği kazandırır ve borçlu ile konkordato kapsamındaki tüm alacaklılar için bağlayıcı olur. Mahkeme tasdik kararını yine ilan eder ve ilgili yerlere bildirir. Tasdik ile birlikte konkordato resmen yürürlüğe girer.

Konkordatonun sonuçları: Konkordato tasdik edildiğinde borçlu, konkordato projesinde belirtildiği şekilde borçlarını ödemek zorundadır. Örneğin kabul edilen planda alacaklılara borcun %50’sinin 1 yıl içinde ödenmesi kararlaştırılmışsa, borçlu bu ödemeleri yapar. Ödemeler tamamlandığında borçlu, konkordatoyla bağlanmış tüm alacaklarına karşı borcundan kurtulur. Yani konkordato başarılı olursa borçlu, anlaşmada affedilen (ödenmeyen) borç kısımları için ibra edilmiş sayılır; alacaklılar bu kısımlar için artık hak talep edemez. Borçlu şirket veya kişi, finansal olarak yeniden dengelenmiş şekilde ticari yaşamına devam edebilir. Bu yönüyle konkordato, borçluya yeni bir başlangıç fırsatı sunar.

Eğer mahkeme, konkordatoyu tasdik etmezse veya alacaklılar yeterli çoğunlukla kabul oyu vermemişse, konkordato süreci başarısız olur. Konkordato talebinin reddi durumunda iki farklı senaryo vardır: Borçlu iflasa tabi bir kişi ise ve reddedilme nedeni borçlunun aslında ödeyebilir durumda olmaması değil de konkordatonun başarısızlığı ise, mahkeme genellikle borçlunun iflasına resen (kendiliğinden) karar verir. Nitekim Kanun, eğer borçlu şirket konkordato talep ettiğinde zaten doğrudan iflas şartları mevcutsa ve konkordato yürümeyecekse, reddedilmeyle birlikte iflasın açılacağını hükme bağlamıştır. Borçlu iflasa tabi değilse veya mahkeme iflas kararı vermiyorsa, konkordato koruması biter ve borçlunun malları üzerindeki durdurulan takipler kaldığı yerden devam edebilir. Mahkeme, konkordato onayını reddederken, alacaklıların haklarını korumak için borçlunun haczedilebilir malları üzerine ihtiyati haciz de koyabilir. Kısacası, konkordatonun onaylanmaması borçlu için ciddi sonuçlar doğurur; çoğu zaman iflasla eş anlamlı hale gelir.

Görüldüğü gibi konkordato süreci, başvuru aşamasından mühletlere, alacaklılar toplantısından mahkeme onayına kadar birçok teknik ve hukuki detayı içerir. Bu süreçte yapılacak hatalar, eksik belgeler veya yanlış stratejiler, konkordato talebinin reddine yol açabileceğinden, sürecin uzman bir konkordato avukatı rehberliğinde yürütülmesi çok önemlidir. Aşağıda konkordato başvurusunun hangi hallerde reddedilebileceğini ve konkordato avukatının bu süreçte üstlendiği kritik rolü ele alacağız.

Konkordato Başvurusunun Reddedilme Sebepleri

Her konkordato başvurusu başarılı olacak diye bir kural yoktur. Mahkeme, borçlunun konkordato talebini çeşitli nedenlerle reddedebilir. Konkordato başvurusunun reddedilmesine yol açan başlıca sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Eksik veya usule aykırı başvuru: Konkordato talebi, yukarıda belirtilen zorunlu belgeleri içermiyorsa veya gerekli konkordato avans ve harçları yatırılmamışsa mahkeme talebi baştan reddeder. Örneğin bağımsız denetim raporu sunulmamış, alacaklılar listesi eksik hazırlanmışsa ya da avans eksik yatırılmışsa konkordato süreci başlayamaz. Bu, şekil şartlarına uyulmamasından kaynaklı reddir.

  • Borçlunun mali durumunun ümit vaat etmemesi: Eğer borçlunun finansal tabloları incelendiğinde, konkordato ile dahi kurtarılamayacak derecede kötü durumda olduğu anlaşılırsa mahkeme konkordato talebini kabul etmez. Özellikle borçlunun varlıkları çok yetersiz ve gelir yaratma potansiyeli yoksa, konkordato yerine doğrudan iflasın açılması daha uygun görülebilir. Kanun, konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması halinde talebin reddi ve (borçlu iflasa tabi ise) iflasın açılmasını öngörür.

  • Konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmemesi: Konkordato teklifine alacaklı çoğunluğu onay vermezse, doğal olarak mahkeme onay aşamasına gelemez veya onaylamaz. Yeterli oyun sağlanamadığı bir projeyi mahkeme tasdik edemez. Bu da konkordatonun fiilen reddi anlamına gelir.

  • Teklifin kanuni şartları taşımaması: Konkordato projesi, alacaklıların iflasta elde edeceğinden daha az bir ödemeyi öngörüyorsa veya imtiyazlı alacakların durumunu ihmal ediyorsa mahkeme onay vermez. Örneğin borçlu, alacaklılara iflasta alabileceklerinden daha düşük bir yüzde teklif ederse bu tasdik engelidir. Yine mühlet içinde doğan borçların teminatı gibi koşullar sağlanmamışsa mahkeme konkordatoyu reddeder.

  • Borçlunun kötü niyeti veya ihlalleri: Borçlu, konkordato mühleti sırasında kanunun öngördüğü yükümlülüklere aykırı davranırsa da reddedilme söz konusu olur. İİK m.297, mühlet içinde borçlunun yapamayacağı işlemleri düzenler; örneğin borçlu mühlet kararı alındıktan sonra komiser izni olmadan mallarını boşaltmaya kalkarsa, alacaklıları zarara uğratma kastıyla hareket ederse veya komiserin talimatlarına uymazsa, mahkeme konkordato talebini iptal edip (borçlu iflasa tabi ise) iflas kararı verebilir. Yani konkordato sürecini kötüye kullanan borçluya müsamaha gösterilmez.

  • Borçlunun feragati: Bazı durumlarda borçlu şirket, konkordato talebinden vazgeçebilir. Özellikle borca batık şirketlerde, konkordato talebinden feragat edilirse mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebini reddeder (borçlu iflasa tabi ise bu durumda iflas kararı da söz konusu olabilir)

  • Diğer özel haller: Örneğin konkordato sürecinde alacaklılardan biri borçlunun iflasını gerektirecek bir neden ileri sürer ve mahkemece bu haklı bulunursa konkordato yerine iflas yoluna gidilebilir. Ya da konkordato mühleti içinde borçlunun mali durumu beklenmedik şekilde düzelir ve borçlarını ödeyebilir hale gelirse, artık konkordatoya gerek kalmadığı için talep reddedilebilir. (bu nadir bir durumdur, genelde konkordato sürecinde iyileşme olursa bile süreç anlaşma yapılarak sonlandırılır).

Yukarıdaki sebepler, konkordato talebinin onaylanmamasına veya sürecin erken sonlanmasına yol açar. Özellikle borçlunun kötü niyeti ve konkordato teklifinin alacaklılar lehine olmaması, mahkemelerin titizlikle baktığı hususlardır. Konkordato talebinin reddi, borçlu şirketler için çoğunlukla iflasla sonuçlandığından son derece riskli bir durumdur. Bu nedenle, konkordato başvurusunun doğru hazırlanması, dürüst bir şekilde yürütülmesi ve alacaklıların ikna edilmesi gerekir. Bu noktada devreye, aşağıda ele alınacak olan konkordato avukatı ve onun üstlendiği kritik görevler girmektedir.

Konkordato Avukatının Rolü

Konkordato süreci, hukuki yönü ağır basan ve finansal analizlerle örülü karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte konkordato avukatının rolü hem borçlular hem de alacaklılar için son derece önemlidir. Aşağıda, konkordato başvurusunda avukatın yerini, şirketler ve bireyler için sağladığı hukuki desteği ve doğru avukat seçiminin kriterlerini inceleyeceğiz.

Konkordato başvurusunda avukatın önemi

Konkordato talebinin hazırlanmasından onaylanmasına kadar geçen süreçte yapılacak işlemler, usul kuralları ve teknik ayrıntılar barındırır. Deneyimli bir konkordato avukatı, bu sürecin tüm inceliklerine hakim olarak müvekkiline rehberlik eder. Özellikle borçlu şirketler açısından, konkordato başvurusu bir yeniden yapılanma stratejisidir ve burada yapılacak hatalar şirketin kaderini belirleyebilir. İşte konkordato avukatının önemli rollerinden bazıları:

  • Dosya hazırlığı ve başvuru: Avukat, yukarıda sayılan konkordato ön projesi, finansal tablolar, alacaklı listesi ve bağımsız denetim raporu gibi belgelerin eksiksiz ve doğru hazırlanmasını sağlar. Hukuki bir çerçeve çizerek, başvurunun kanun ve yönetmeliklere uygun olmasını temin eder. Bu, sürecin daha başında olası bir usulden ret riskini ortadan kaldırır.

  • Strateji geliştirme: Her borçlunun durumu farklıdır. Avukat, müvekkilinin mali tablosunu analiz ederek en uygun konkordato teklifini geliştirmeye yardımcı olur. Ödenecek borç yüzdesinin ne olacağı, vadenin ne kadar olacağı, hangi varlıkların satılabileceği gibi kararlar hem finansal danışmanların hem de konkordato avukatının ortak çalışmasıyla belirlenir. Hukuki strateji, alacaklıların olası tepkileri ve mahkemenin yaklaşımı göz önüne alınarak oluşturulur.

  • Yasal prosedürlerin yönetimi: Konkordato sürecinde mahkemeye yapılacak talepler, itirazlara verilecek cevaplar, mühlet uzatma başvuruları, alacaklılarla yapılacak yazışmalar gibi tüm hukuki prosedürü avukat takip eder. Özellikle mühlet kararlarının alınması, ilânların yapılması, komiser raporlarının incelenmesi gibi aşamalarda yasal süreler ve usuller kritik önemdedir. Alanında uzman bir avukat, konkordato sürecinin teknik ve karmaşık hukuki düzenlemelerini profesyonelce yöneterek süreçte hata yapılmasını engeller.

  • Müzakereler ve iletişim: Konkordato sürecinin başarısı büyük ölçüde alacaklıların ikna edilmesine bağlıdır. İyi bir konkordato avukatı, borçlu adına alacaklılarla müzakere eder, onların endişelerini giderici açıklamalar yapar, gerektiğinde ödeme planında revizyonlar yapılmasını sağlar. Aynı şekilde alacaklı tarafın avukatları da müvekkillerinin menfaatlerini korumak için borçluyla ve komiserle iletişim halindedir. Bu süreç, sadece hukuki değil aynı zamanda ticari müzakere becerileri de gerektirir.

  • Mahkeme temsilciliği: Konkordato davası boyunca, duruşmalarda ve yargı mercileri önünde borçluyu (veya alacaklıyı) avukat temsil eder. Mahkemeye yapılacak tüm beyanlar, sunulacak deliller ve itirazlar avukat eliyle gerçekleştirilir. Özellikle kesin mühlet duruşmasında ve konkordatonun tasdiki aşamasındaki duruşmada avukatın yapacağı savunma ve sunumlar çok etkili olabilir.

Sonuç olarak, konkordato süreci “oldukça teknik ve karmaşık hukuki düzenlemelere dayanmaktadır” ve bu süreçte uzman bir avukatın rehberliği hataların önüne geçerek başarı şansını artırır. Bir şirket açısından konkordato, hayat memat meselesi olabileceğinden, bu alandaki deneyimli bir hukukçunun desteği vazgeçilmezdir.

Şirketler ve bireyler için sağlanan hukuki destek

Konkordato avukatları, hem kurumsal firmalar hem de bireysel borçlular için hizmet verirler. Ancak şirketler ve gerçek kişilerin konkordato süreçlerinde bazı farklı öncelikler olabilir:

  • Şirketler için konkordato hukuki desteği: Şirketler genellikle yüklü borç miktarları, birçok alacaklı ve karmaşık finansal yapılarla konkordato talep ederler. Bu durumda konkordato avukatı, şirketin finans danışmanları ve yönetimiyle koordinasyon halinde çalışarak kapsamlı bir borç yapılandırma planı oluşturur. Şirketin faaliyet alanına özgü riskler (örneğin üretim yapan bir şirketin tedarikçileriyle ilişkisi, inşaat firmalarının projeleri, perakende şirketlerinin stok durumları vb.) göz önüne alınır ve konkordato planı buna göre şekillendirilir. Ayrıca şirketler için konkordato danışmanlığı kapsamında finansal yeniden yapılanma planları, nakit akış düzenlemeleri, gerekirse küçülme veya varlık satışı gibi konularda da hukuki danışmanlık sağlanır. Konkordato avukatı, şirketin yönetimine sürecin her adımında rehberlik ederek onların hem hukuki risklerini azaltır hem de mahkeme nezdinde güçlü bir pozisyon elde etmesine yardımcı olur. Örneğin, konkordato sürecinde işçi alacakları, kira sözleşmeleri, devam eden davalar, vergi borçları gibi çeşitli hukuki konular doğar; avukat bunların her birine yönelik gereken önlemleri (iş mahkemelerinde savunma, vergi dairesiyle görüşmeler vb.) alır. Büyük ölçekli şirketler genellikle konkordato sürecine girerken birden fazla avukat ve mali müşavirin oluşturduğu bir danışman ekibiyle çalışırlar.

  • Bireyler için konkordato hukuki desteği: Konkordato, daha çok şirketlere özgü bir müessese olarak bilinse de gerçek kişiler (örneğin birden çok işyeri olan bir esnaf, yüksek miktarda borç altına girmiş bir yatırımcı veya kefil olup da borcu üstünde kalan bireyler) de konkordato talep edebilir. Bireylerin konkordato sürecinde, şirketlerden farklı olarak ticari faaliyet devamlılığı gibi kaygılar yerine daha çok kişisel malvarlığının korunması ve borçlardan azami feragat elde edilmesi ön plandadır. Konkordato avukatı, bireysel borçluların durumuna özel çözümler geliştirir. Örneğin kişinin tek evi ipotekliyse bunun akıbeti, aile geçiminin sağlanması, borçlunun mesleki faaliyetinin sürdürülmesi gibi konular ele alınır. Hukuki destek kapsamında borçlu bireyin varlıklarına gelecek hacizlerin durdurulması, bankalarla kredi borçları için müzakereler yapılması, gerekirse alacaklılarla konkordato öncesi anlaşmalar (mahkeme dışı uzlaşmalar) sağlanması gibi adımlar atılır. Birey borçlular genellikle daha sınırlı sayıda alacaklıya sahip olduğundan, avukatları aracılığıyla alacaklılarla dava dışı görüşmeler yaparak mahkeme onayına gerek kalmaksızın anlaşma sağlama yoluna da gidebilirler (bu, mahkeme dışı konkordato veya basit borç yapılandırması şeklinde olabilir). Sonuç olarak konkordato avukatı, birey borçlunun maddi durumunu iyice analiz edip ona en uygun borç ödeme planını oluşturmak ve bunu alacaklılara kabul ettirmek için çalışır.

Hem şirketler hem bireyler için, konkordato avukatının temel işlevi hukuki süreci sorunsuz işletmek ve müvekkilinin menfaatlerini azami ölçüde korumaktır. Ayrıca avukat, mühlet döneminde ortaya çıkabilecek günlük meselelerde (örneğin mühlet kararına rağmen icra takibi başlatan alacaklı olursa buna itiraz etmek, sözleşmelerin feshi durumlarında hukuki adımlar atmak, borçlu şirket konkordato altındayken yeni sözleşmeler yapacağı zaman gereken izinleri almak gibi) müvekkiline yol gösterir.

Konkordato avukatı seçerken dikkat edilmesi gerekenler

Konkordato sürecinin hassasiyeti, bu alanda çalışacak avukatın seçiminde de titiz olunmasını gerektirir. Konkordato avukatı seçerken aşağıdaki kriterlere dikkat edilmelidir:

  • İflas ve konkordato konusunda deneyim: Her avukatın uzmanlık alanı farklı olabilir. Konkordato, icra-iflas hukukunun özel bir alanıdır ve sürekli değişen mevzuata tabidir. Bu nedenle, konkordato başvurusu yapacak borçluların özellikle daha önce konkordato veya iflas erteleme süreçlerinde çalışmış, bu dosyalarda başarı elde etmiş avukatları tercih etmeleri önemlidir. Avukatın konkordato ve yeniden yapılandırma konusundaki tecrübesi, karşılaşılabilecek sorunlara hızlı çözüm üretmesini sağlar.

  • Finansal okuryazarlık ve analiz yeteneği: Konkordato avukatının, temel finansal tabloları ve işletme faaliyetlerini anlayabilecek yetkinlikte olması büyük avantajdır. Zira konkordato dosyası hazırlanırken bilanço, gelir tablosu, nakit akışı gibi konular içinde çalışılır. Avukatın bu konuları doğru yorumlayabilmesi, bağımsız denetim raporlarını kavrayıp gerektiğinde sorgulayabilmesi gerekir. Böylece müvekkilinin durumunu hem alacaklılara karşı daha iyi savunur hem de gerçekçi bir plan kurulmasına katkı sağlar.

  • Müzakere ve iletişim becerisi: Konkordato süreci, hukuki bir müzakere sürecidir. Bu nedenle avukatın sadece mahkeme ile değil, alacaklılarla iletişimi de çok iyı olmalıdır. İyi bir konkordato avukatı, sert tartışmaların yaşanabildiği alacaklılar toplantısında sakin ve ikna edici bir tutumla müvekkilinin teklifini savunabilmelidir. Aynı zamanda, alacaklı avukatlarıyla veya alacaklılarla gayriresmî görüşmeler yürütmek, uzlaşma zemini aramak da bu işin parçasıdır. Dolayısıyla, insan ilişkilerinde başarılı ve çözüm odaklı bir avukat tercih edilmelidir.

  • Bölgesel tecrübe ve network: Konkordato davaları her ne kadar kanunla düzenlenmiş olsa da, uygulamada mahkemeden mahkemeye bazı farklılıklar gösterebilir. Özellikle büyük şehirlerde belirli mahkemeler konkordato konusunda uzmanlaşmıştır (HSK, İstanbul gibi büyük illerde konkordato için 1., 2. ve 3. Asliye Ticaret Mahkemelerini görevlendirmiştir. Bu bakımdan, başvuru yapılacak bölgedeki mahkemelerin uygulamalarını bilen, oradaki konkordato komiserleriyle ve bilirkişilerle geçmiş deneyime sahip avukatlar süreci daha rahat yönetebilir. Örneğin İstanbul’da konkordato tecrübesi olan bir avukat, mahkemenin hangi tür planlara daha sıcak baktığını, hangi belgelerin özellikle altının çizilmesi gerektiğini bilecektir.

  • Referanslar ve başarı geçmişi: Avukat seçerken mümkünse daha önce konkordato sürecini başarıyla tamamlamış şirketlerin referansları dikkate alınmalıdır. Aynı şekilde, konkordato avukatının geçmişteki davalarında alacaklıları mı yoksa borçluları mı temsil ettiği, kaç dosyada görev aldığı gibi bilgiler karar vermede etkili olabilir.

  • Takım çalışması yeteneği: Konkordato süreci tek bir kişinin yürütebileceği bir iş değildir. Avukat, çoğu zaman finans danışmanları, denetçiler, şirketteki yöneticiler, bazen kriz iletişim uzmanları ile birlikte çalışır. Bu ekip çalışmalarına yatkın, işbirliğine açık bir avukat, müvekkili için daha verimli olacaktır.

Sonuç olarak konkordato avukatı seçimi, konkordato sürecinin başarısında doğrudan rol oynar. Doğru avukat, borçluyu yasal mayınlı arazide güvenle yürütürken alacaklılara karşı da etkili bir savunma ortaya koyar. Özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi gibi konkordato vakalarının yoğun olduğu yerlerde, deneyimli bir konkordato avukatı ile çalışmak konkordato talebinin başarı şansını belirgin biçimde artırır.

İstanbul ve Marmara Bölgesi'nde Konkordato Hizmetleri

Türkiye genelinde konkordato uygulaması tek bir kanuna dayansa da, bölgesel farklılıklar ve yerel mahkeme uygulamaları sürecin pratiğinde etkili olabilmektedir. Özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi, ekonominin kalbi olmaları nedeniyle konkordato taleplerinin en yoğun yaşandığı bölgelerdir. Bu nedenle, bölgede konkordato hizmeti alırken bazı noktalara dikkat etmek gerekir:

Bölgesel farklılıklar ve mahkeme uygulamaları

İstanbul, Kocaeli, Bursa, Tekirdağ gibi Marmara Bölgesi illeri sanayinin ve ticaretin merkezi konumundadır. İstatistikler, konkordato başvurularının coğrafi dağılımında İstanbul’un ilk sırada yer aldığını göstermektedir. Örneğin, 2018 yılında konkordato mühleti alan 1.549 şirket/kişinin 477’si İstanbul merkezliydi; onu 167 ile Ankara, 115 ile İzmir takip ediyordu. Marmara Bölgesi’nde İstanbul dışındaki önemli sanayi şehirlerinden Gebze’de 46, Bursa’da 34 konkordato vakası görülmüştü. Bu veriler, İstanbul ve çevresinde konkordatonun ne kadar yoğun kullanıldığını ortaya koymaktadır.

Bölgenin ekonomik büyüklüğü ve iş hacmi, mahkemelerin iş yüküne de yansımıştır. İstanbul’da konkordato davalarına bakmakla görevli birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi vardır (HSK’nın görevlendirmesiyle genellikle 1., 2. ve 3. Asliye Ticaret Mahkemeleri konkordato taleplerini alır). Bu mahkemeler, Türkiye’nin başka yerlerindeki mahkemelere nazaran çok daha fazla sayıda konkordato dosyası görmüş ve bu alanda önemli bir tecrübe biriktirmişlerdir. İstanbul’daki uygulama, kimi zaman diğer illere göre daha sistematiktir: Örneğin bağımsız denetim raporlarının formatı, komiser atamalarında izlenen yöntem, alacaklı toplantılarının düzenlenişi gibi konularda İstanbul mahkemeleri bir rutin oturtmuştur. Marmara Bölgesi’nin diğer gelişmiş illerinde de (örneğin Kocaeli, Bursa) benzer şekilde konkordato davalarında uzmanlaşmış heyetler bulunur.

Buna karşın Anadolu’nun daha az konkordato vakası görülen yerlerinde, mahkemeler için konkordato yeni bir deneyim olabildiğinden süreç biraz daha yavaş veya farklı ilerleyebilir. İstanbul ve Marmara’da hâkimler, özellikle 2018 sonrası konkordato furyasından sonra gelen yasal düzenlemelere oldukça hakimdiler ve kötüniyetli konkordato başvurularını ayırt etme konusunda da tecrübe kazandılar. Örneğin konkordato koşullarının suiistimal edilmesini önlemek amacıyla, İstanbul mahkemeleri bağımsız denetim raporlarını çok dikkatli incelemekte, gerçekten ciddi bir iyileşme planı sunmayan şirketlere mühlet vermeme eğilimi gösterebilmektedir.

Bölgesel ekonomik dinamikler de konkordato süreçlerini etkileyebilir. İstanbul gibi mega kentlerde alacaklı profili genelde bankalar, büyük tedarikçiler, finans kuruluşlarıyken; daha küçük illerde alacaklılar arasında esnaflar veya yerel küçük işletmeler olabilir. İstanbul’da bir konkordato davasında onlarca banka ve finans kurumu taraf olurken, küçük bir ilde birkaç yerel firma ve bankanın yer aldığı daha sınırlı bir çevre söz konusu olabilir. Bu durum, alacaklılarla iletişim ve ikna stratejisini de etkiler. Büyük alacaklıların olduğu dosyalarda kurumsal müzakereler ön plana çıkarken, küçük yerlerde daha kişisel diyaloglar etkili olabilmektedir.

Özetle, İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde konkordato hizmeti alırken o bölgenin tecrübeli hukukçularıyla çalışmak önemlidir. Yerel mahkeme uygulamalarını bilen, o bölgedeki konkordato komiserleriyle daha önce çalışmış, alacaklı çevrelerinin yaklaşımlarına aşina avukatlar sayesinde süreç daha öngörülebilir hale gelecektir. Zaten bu bölgedeki pek çok hukuk bürosu konkordato alanında uzman ekipler barındırmakta ve sadece konkordato ile iflas özelinde danışmanlık vermektedir.

Deneyimli avukatlarla çalışmanın önemi

İster borçlu olsun ister alacaklı, İstanbul ve Marmara gibi yoğun bölgelerde konkordato ile karşı karşıya kalan herkes için deneyimli bir konkordato avukatıyla çalışmak kritik öneme sahiptir. Bunun nedenleri şöyle açıklanabilir:

  • Hızlı aksiyon ve iş yükü yönetimi: Büyük şehirlerde mahkemelerin iş yükü fazla olduğu için süreçte gecikmeler yaşanabilir. Deneyimli bir avukat, dosyanın takibini sıkı yaparak gereksiz gecikmeleri önler, mahkeme kalemleriyle iletişimi etkin yürütür. Ayrıca aynı anda birden fazla hukuki cephede savaşmak gerekebilir (icra takipleri, davalar, itirazlar). Deneyimli avukatlar ekipleriyle birlikte bu yoğunluğun üstesinden gelebilir.

  • Alacaklı psikolojisini anlama: Özellikle İstanbul’da bankalar ve büyük şirketler konkordato başvurularına bazen mesafeli yaklaşırlar, çünkü sık kötüye kullanıma şahit olmuşlardır. Tecrübeli bir konkordato avukatı, büyük alacaklıların endişelerini bilir ve konkordato projesini hazırlarken bu endişelere ön alacak şekilde adımlar attırır. Örneğin bankalar genelde konkordato planlarında güçlü teminat görmek ister; avukat, müvekkiline buna uygun teklif hazırlaması yönünde telkinde bulunabilir.

  • Karmaşık dosyalara hakimiyet: Marmara Bölgesi’ndeki pek çok şirket, birbirine kefil, grup şirket yapısı içinde veya uluslararası işlemler yapan yapılardır. Böyle karmaşık durumlarda konkordato dosyası da çapraşık hale gelir (karşılıklı borçlar, teminat ilişkileri, grup içi alacak verecek dengesi vb.). Deneyimli avukatlar bu çok aktörlü yapıları çözümleyip, konkordato planına entegre edebilir. Hatta gerekirse grup şirketleri için toplu konkordato stratejileri geliştirebilir.

  • Yerel ilişki ağı: İstanbul’da veya Marmara’da yıllardır çalışan konkordato avukatları, çoğu zaman konkordato komiserleri, bağımsız denetim şirketleri, mahkeme bilirkişileri ile bir profesyonel ilişki ağına sahiptir. Bu, işlerin daha hızlı yürümesine katkıda bulunabilir. Örneğin avukat, hangi bağımsız denetim şirketinin raporlarının mahkemede daha muteber görüldüğünü tecrübe etmiştir ve müvekkiline o denetim firmasıyla çalışmasını önerebilir. Ya da daha önce belli bir konkordato komiseriyle çalışmışsa, ondan beklentilerin ne olacağı konusunda müvekkilini doğru yönlendirebilir.

  • Krizi yönetme becerisi: Konkordato çoğu zaman bir kriz hali olduğundan, panik ile yanlış kararlar alınabilir. Deneyimli bir avukat, sürecin stresi altında müvekkilini sakinleştirir, rasyonel ve hukuk zemininde kararlar almasını sağlar. Özellikle çalışanlar, tedarikçiler, kamuoyu nezdinde oluşabilecek olumsuz algıyı yönetmek için de şirketlere yol gösterir. Gerekirse konkordato süreciyle eş zamanlı olarak bir iletişim planı oluşturulmasına katkı verir (bu, avukatın yanısıra PR uzmanlarının da dahil olabildiği bir konudur, ancak avukat yasal çerçeveyi çizer).

İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde konkordato ilan eden pek çok büyük firma olmuştur ve bu firmaların bir kısmı doğru hukuk desteği sayesinde yeniden faaliyetlerini düzene koyabilmiştir. Dolayısıyla bölgedeki rekabetçi piyasa koşullarında, konkordato avukatının uzmanlığı şirketin yeniden yapılanma başarısını doğrudan etkiler. Hem borçlular hem de alacaklılar için, konkordato sürecinde deneyimli bir avukatla çalışmak hak kayıplarını önleyecek, süreci hızlandıracak ve belirsizlikleri asgariye indirecektir.

Sıkça Sorulan Sorular

Konkordato ile ilgili internette en çok merak edilen sorular ve cevapları aşağıdadır:

Konkordato nedir?

Konkordato, borçlarını ödemekte zorlanan bir borçlunun, mahkeme gözetiminde alacaklılarıyla yaptığı borç ödeme anlaşmasıdır. Bu anlaşma sayesinde borçlu, borçlarının bir kısmını ödeyerek kalanı için muafiyet veya vade alır; alacaklılar da iflas halinde alabileceklerinden daha fazla tahsilat yapmayı hedefler. Özetle konkordato, iflasın önüne geçmek için başvurulan bir borç yapılandırma yoludur. Borçlu konkordato ilan ettiğinde hukuken iflas etmiş sayılmaz, faaliyetlerine devam eder ancak mahkeme ve konkordato komiseri denetiminde, alacaklılarla anlaşmaya çalışır. Çoğunluk tarafından kabul edilip mahkemece onaylanan konkordato planı, tüm adi alacaklıları bağlayan resmi bir anlaşma niteliği kazanır.

Konkordato ile iflas arasındaki fark nedir?

İflas, borçlunun tüm malvarlığının hukuken tasfiyesine yol açan, borçlunun ticari itibarını ağır zedeleyen bir süreçtir. İflasta borçlunun malvarlığı üzerindeki yönetim tamamen iflas idaresine geçer; borçlu artık malvarlığını kontrol edemez. Konkordato ise iflasın aksine bir kurtarma operasyonudur. Konkordato mühleti içinde borçlu işletmesini ve malvarlığını kontrol etmeye (bazı kısıtlarla) devam eder. İflasta alacaklılar genelde alacaklarının küçük bir kısmını alabilirken, konkordatoda alacaklılar daha yüksek bir oranda tahsilat yapma şansı bulur. Ayrıca konkordato sürecinde borçlu, iflasın getirdiği ticari kısıtlamalara (örneğin iflas eden tacirin yeniden ticaret yapamaması gibi) maruz kalmaz. İflas, ticari hayatın sonu gibiyken; konkordato, borçluya ikinci bir şans tanır. Örneğin iflas eden bir şirket tasfiye edilirken, konkordato ilan eden bir şirket faaliyetlerine devam ederek borçlarını yapılandırır. Kısaca, iflas tasfiye, konkordato ise rehabilitasyon sürecidir.

Kimler konkordato ilan edebilir?

Borçlarını ödeyemeyen veya vadesi geldiğinde ödeyememe riski bulunan her borçlu konkordato talep edebilir. Buna şirketler, tacirler, esnaflar ve hatta iflasa tabi olmasa bile borç batağındaki gerçek kişiler dahildir. Ayrıca, eğer borçlu iflasa tabi bir kişi ise (örneğin bir şirket) ve alacaklının da o borçlu hakkında iflas isteme hakkı varsa, ilgili alacaklı da mahkemeden konkordato süreci başlatılmasını talep edebilir. Uygulamada konkordato başvurularının çoğu borçlu şirketler tarafından yapılsa da, bireysel borçluların konkordato talepleri de görülmektedir. Önemli olan, borçlunun borç yapılandırmasıyla düze çıkma ihtimalinin bulunmasıdır; tamamen ümitsiz durumdaki kişiler için konkordato yerine iflas gerekebilir.

Konkordato başvurusu nasıl yapılır?

Konkordato başvurusu, borçlunun (veya alacaklı ise alacaklının) yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi’ne konkordato talebini içeren bir dilekçe sunmasıyla yapılır. Bu dilekçeye kanunen bazı belgelerin eklenmesi şarttır: Borçlunun borçlarını hangi planda ödeyeceğini gösteren konkordato ön projesi, borçlunun tüm malvarlığı ve borç durumunu ortaya koyan finansal tablolar ve belgeler, alacaklıların listesı, konkordato teklifinin alacaklılar bakımından iflasa göre daha avantajlı olduğunu gösterir karşılaştırmalı tablo ve bağımsız denetim raporu başlıca belgelerdir. Ayrıca konkordato giderleri için tarifeye göre hesaplanan avans mahkemeye depo edilir. Başvuru dilekçesi ve ekleri tam olunca mahkeme aynı gün geçici konkordato mühleti kararı verebilir. Başvurunun doğru ve eksiksiz hazırlanması için genellikle bir konkordato avukatı ile çalışılması tavsiye edilir, zira usul eksikleri halinde talep hemen reddedilebilir.

Konkordato süreci ne kadar sürer?

Konkordato süreci, mahkemenin verdiği mühlet kararlarıyla sınırlanmıştır. İlk olarak mahkeme genellikle 3 ay süreli geçici mühlet kararı verir. Bu geçici mühlet, zorunlu hallerde 2 ay daha uzatılabilir (toplamda en fazla 5 ay geçici mühlet) Geçici mühlet bitmeden mahkeme durumu değerlendirir ve konkordatonun mümkün olduğuna kanaat getirirse 1 yıllık kesin mühlet kararı verir. Kesin mühlet süresi de gerektiğinde 6 ay uzatılabilir. Tüm uzatmalar kullanıldığında konkordato süreci en çok 23 aya kadar uzayabilir. Bu süreler içinde konkordato teklifi oylanıp mahkemece onaylanmazsa süreç başarısız olur. Özetle, konkordato ilanından (geçici mühlet başlangıcından) konkordatonun onaylanmasına kadar kabaca 1,5 – 2 yıl arası bir süre öngörülmelidir. Ancak alacaklılarla anlaşma daha erken sağlanırsa süreç fiilen daha kısa sürebilir; mahkeme onayıyla konkordato daha erken de kesinleşebilir.

Konkordato ilan eden bir şirket faaliyetlerine devam edebilir mi?

Evet, konkordato ilan eden bir şirket normal faaliyetlerine (bazı sınırlamalarla) devam edebilir. Konkordato talebi, şirketin tüzel kişiliğini ortadan kaldırmaz veya yönetime el konulması anlamına gelmez. Şirket yönetimi görevine devam eder, üretim veya hizmet faaliyetleri sürer, çalışanlar çalışmaya devam eder. Ancak konkordato mühleti içinde şirketin bazı önemli işlemleri kısıtlanır. Örneğin, mahkeme izni olmadan kefalet veremez, gayrimenkul satamaz, işletmenin olağan faaliyetini aşan malvarlığı tasarruflarında bulunamaz.Bu kısıtlamaların amacı, şirketin malvarlığının konkordato sürecinde azalmasını engellemektir. Şirket konkordato ilan ettiğinde genellikle alacaklılara borç ödemeleri durdurulur (mühlet süresince eski borçlar ödenmez) ancak çalışan maaşları gibi yeni doğan borçlar genellikle ödenmeye devam eder. Hatta kanun, mühlet içinde komiser izniyle yapılan mal ve hizmet alımlarının bedellerinin zamanında ödenmesi gerektiğini belirtir. Bu da şirketin konkordato sırasında faaliyetini sürdürebilmesi içindir. Sonuç olarak konkordato ilan eden bir şirket, adeta yoğun bakımda tedavi görürken yaşam faaliyetlerini sürdürmeye çalışan bir hasta gibidir; kontrollü şekilde işine devam ederek iyileşmeye çalışır.

Konkordato komiseri kimdir, ne iş yapar?

Konkordato komiseri, mahkemenin konkordato süreci için atadığı bağımsız denetçi/yönetici diyebileceğimiz kişidir. Komiserin görevi, konkordato boyunca borçlunun faaliyetlerini denetlemek, alacaklıların haklarını gözetmek ve süreç hakkında mahkemeye rapor sunmaktır. Konkordato ilan edildiğinde mahkeme borçluya hemen bir (veya gerekirse üç kişilik) komiser atar. Komiser, borçlunun mali durumunu inceleyerek konkordato projesinin gerçekçi olup olmadığını değerlendirir; borçlunun defterlerini tutar, malvarlığı listesi çıkarır, alacaklılardan alacak bildirimlerini toplar. Ayrıca borçlunun konkordato teklifinin şekillenmesine yardımcı olur, alacaklılarla borçlu arasında iletişim sağlar. Alacaklılar toplantısını komiser düzenler ve toplantıda başkanlık yapar. Tüm bu süreç sonunda komiser, konkordatonun gidişatı hakkında ayrıntılı bir rapor hazırlayıp mahkemeye sunar. Mahkeme, konkordatonun onaylanıp onaylanmayacağına dair karar verirken komiserin raporunu dikkate alır. Özetle, konkordato komiseri sürecin hakemi ve gözetmenidir; borçlunun kötü niyetli işlemler yapmasını önler, alacaklıların eşit muamele görmesini sağlar ve mahkemeye yol gösterir.

Konkordato talebi reddedilirse ne olur?

Konkordato talebinin reddedilmesi, borçlu açısından istenmeyen bir durumdur ve ciddi sonuçlar doğurur. Eğer konkordato başvurusu baştan (geçici mühlet dahi verilmeden) reddedilmişse, borçlu konkordato korumasından yararlanamaz ve alacaklılar derhal icra takibi yapmaya devam edebilir. Daha kritik olan, konkordatonun tasdik edilmemesi (onaylanmaması) hâlidir. Mahkeme kesin mühlet sonunda konkordato projesini onaylamazsa veya alacaklıların gerekli çoğunluğu sağlanamadığı için zaten onaya sunulamazsa, konkordato süreci sona erer. Borçlu iflasa tabi bir kişi (örneğin bir şirket) ise ve konkordato reddi anında hâlâ borca batık durumdaysa, mahkeme çoğunlukla borçlunun iflasına karar verir. Yani konkordato kalkınca şirkete doğrudan iflas kararı gelebilir. Borçlu iflasa tabi değilse (örneğin gerçek kişi) konkordato reddedilse bile iflas kararı verilemez ama borçlu korumasız kalır; alacaklılar hemen haciz işlemlerine başlayabilir. Ayrıca İcra İflas Kanunu’na göre mahkeme, konkordato tasdikini reddederken borçlunun mallarının tamamına ihtiyati haciz koyabilir. Bu, alacaklıların haklarını korumak için alınan bir tedbirdir; redden sonra alacaklılar koşullar oluşursa hızla bu haczi icraya çevirebilirler. Kısaca konkordato talebi reddedilirse, borçlu için iflas yolu görünür veya en azından çok sayıda icra takibiyle karşı karşıya kalır. Bu yüzden konkordato sürecinin ehil kişilerce yürütülmesi ve mümkün olduğunca reddedilmeye mahal vermeyecek şekilde yönetilmesi çok önemlidir.

Sonuç olarak:konkordato avukatı” anahtar kelimesiyle aranan bu kapsamlı rehberde, konkordatonun ne olduğu, türleri, işleyiş süreci, reddedilme nedenleri ve bu alandaki avukatların rolü detaylı biçimde ele alınmıştır. Konkordato, doğru kullanıldığında zor durumdaki şirketler ve bireyler için hayati bir çıkış yoludur. Özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi gibi ekonomik aktivitenin yüksek olduğu yerlerde konkordato uygulamaları yoğunlaştığından, bu bölgelerde uzmanlaşmış avukatlardan destek almak başarı şansını artırmaktadır. Unutulmamalıdır ki konkordato bir ekip işidir: Borçlu, avukat, denetçi, komiser ve alacaklılar el ele verirse ekonomik sıkıntılar aşılabilir ve iflasın ağır sonuçlarından kaçınılabilir. Bu rehberi okuyan işletme sahipleri ve borçlular için en büyük tavsiye, erken hareket etmeleri ve konkordato sürecine girmeyi düşünüyorlarsa deneyimli bir konkordato avukatından profesyonel danışmanlık almayı ihmal etmemeleridir.


Konkordato Avukatı: Finansal Yeniden Yapılanma Sürecinde Rehberiniz

Finansal sıkıntılar, özellikle ekonomik dalgalanmaların yoğun olduğu dönemlerde, şirketleri ve bireysel tacirleri iflas riskiyle karşı karşıya bırakabilir. Türkiye’de 2018 yılında İflasın Ertelenmesi kurumunun kaldırılmasıyla birlikte, borçluların alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını yeniden yapılandırmalarına imkân tanıyan konkordato müessesesi ön plana çıkmıştır. Konkordato, alacaklıların da menfaatlerini gözeten, kontrolü mahkemelerin ve komiserlerin elinde olan bir süreçtir. Bu süreçte iyi planlanmış bir projeye ve süreci en başından itibaren yönetecek uzman bir konkordato avukatına ihtiyaç duyulur.

Bu makalede konkordatonun hukuki dayanakları, türleri, başvuru şartları, belgeler, süreç adımları ve bir konkordato avukatının rolü ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Böylece anahtar kelimesiyle araştırma yapan herkes için kapsamlı bir kaynak sunulmuş olacaktır.

Konkordato’nun Hukuki Temeli

Konkordato, İcra ve İflas Kanunu’nun 285 ila 309. maddeleri arasında düzenlenen bir yeniden yapılandırma usulüdür. 2018 tarihli 7101 sayılı Kanun ile konkordato hükümleri güncellenmiş; iflasın ertelenmesi hükümlerinin yürürlükten kaldırılması neticesinde konkordato uygulama alanı genişletilmiştir. Bu değişiklikler, konkordatonun özellikle orta ve büyük ölçekli işletmeler için en etkili borç yönetim araçlarından biri hâline gelmesine neden olmuştur. Kanuna göre konkordato talebi borçlunun mali durumunun iyileştirilmesi ve alacaklıların tatmin edilmesi amacıyla yapılır ve mahkeme tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz. Mahkemenin onay sürecinde alacaklıların hakları, bilançoların doğruluğu ve borçlunun iyi niyeti en önemli kriterler arasında yer alır.

Konkordato Kavramı ve Amacı

Konkordato, borçlarını zamanında ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan şirketlerin ve gerçek kişilerin, alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını belirlenen vade ve oranlarda ödemelerini sağlayan bir yasal düzenlemedir. Bu sayede borçlu iflastan kurtulurken, alacaklılar da alacaklarının en azından bir kısmını güvence altına alırlar. Konkordato ilanı ile borçlunun malvarlığı koruma altına alınır, icra takipleri durur ve borçluya belli bir nefes alma süresi tanınır. Süreç boyunca konkordato komiseri ve mahkeme, projeyi denetleyerek hem borçlunun hem de alacaklıların menfaatlerinin dengelenmesini sağlar.

Konkordato Türleri ve Uygulama Şekilleri

Konkordato; tasfiye biçimi, uygulanma zamanı ve hedef kitlesi bakımından çeşitli türlere ayrılır. Aşağıda her bir tür hakkında kapsamlı bilgi verilmiştir.

1. Tasfiye Biçimine Göre Konkordato Türleri

Tenzilat (Yüzde) Konkordatosu: Bu tür konkordatoda alacaklılar, alacaklarının bir kısmından feragat ederek borçlunun kalan borçlarını ödeme planına uyması karşılığında anlaşma yaparlar. Örneğin alacaklılar yüzde 30 indirimi kabul ederse, borçlu kalan yüzde 70’lik kısmı belirlenen taksitlerle öder. Tenzilat konkordatosu özellikle işletmelerin nakit akışını düzene sokmak için tercih edilir.

Vade Konkordatosu: Alacaklılar ile borçlu arasında borçların ödeme vadelerinin uzatılması konusunda anlaşma yapılmasıdır. Borçlu, mali durumunu düzeltmek için ek süre kazanırken, alacaklılar da alacaklarını daha uzun bir sürede de olsa tahsil edeceklerini bilmenin güveniyle hareket ederler.

Karma Konkordato: Hem borçların bir kısmının silinmesi (tenzilat) hem de kalan kısmın vadesinin uzatılmasıdır. Karma konkordato, borçlunun çok ağır borç yükü altında olduğu durumlarda ve tarafların menfaat dengesinin gözetilmesinde ideal bir çözümdür.

2. Uygulanma Zamanına Göre Konkordato

İflas Dışı (Adi) Konkordato: Bu, en yaygın uygulanan konkordato türüdür. Borçlu iflasa tabi olsun ya da olmasın, ticari faaliyetlerini sürdürürken konkordato talebinde bulunabilir. İflasa tabi olmayan borçlular için konkordato zaten iflas dışı kabul edilir. Süreçte borçlu şirketin faaliyetleri devam eder ve konkordato projesi komiser ve alacaklıların denetiminde uygulanır. İflas dışı konkordato, borçluya ekonomik faaliyetine devam edebilme şansı verir.

İflas İçi Konkordato: İflasa tabi bir borçlunun iflas süreci içinde konkordato teklif etmesi durumudur. Burada borçlu iflas erteleme imkânı bulamaz; ancak alacaklıların kabul etmesi ve mahkemenin onayı ile konkordato ilan edilirse iflasın olumsuz etkileri azaltılmış olur. İflas içi konkordato, genellikle iflas prosedürünün borçlu için kurtarıcı olmayacağı durumlarda tercih edilir.

3. Malvarlığının Tasfiyesi Yoluyla Konkordato

Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato: Bu türde borçlu, tüm malvarlığını alacaklılara bırakır ve alacaklılar borçlunun malları üzerinde tasarruf ederek alacaklarını tahsil ederler. Borçlunun işletmesine devam etmesi mümkün değildir; malvarlığının satışı ve tasfiyesi yoluyla borçların ödenmesi amaçlanır. Bu yöntem, borçlu bakımından zor bir karardır ancak alacaklıların çoğunluğu tarafından kabul edilmesi hâlinde uygulanabilir.

Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması: 7101 sayılı Kanun ile getirilen bu özel konkordato türü, sermaye şirketleri veya kooperatiflerin alacaklılarıyla uzlaşma yaparak borçlarını yeniden yapılandırmasını sağlar. Bu süreçte şirket sermaye artırımı yapabilir, yönetim değişikliği gerçekleştirebilir veya yeni finansman sağlayarak yeniden yapılanma planı hazırlar.

Kimler Konkordato Talep Edebilir?

Konkordato talebinde bulunabilecek kişilerin başında borçlar kanunları ve ticaret hukuku açısından tacir veya tacir sayılan gerçek ve tüzel kişiler gelir. Borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi bulunan her borçlu konkordato talep edebilir. Başvuruyu borçlu yapabileceği gibi, borçlu iflasa tabi ise alacaklılar da konkordato işlemlerinin başlatılması için mahkemeye başvurabilirler. Ancak iflasa tabi olmayan borçlular hakkında alacaklının konkordato talep etmesi mümkün değildir.

Gerçek kişilerden esnaf ve serbest meslek sahipleri, anonim şirketler, limited şirketler, kooperatifler, dernek ve vakıflar gibi tüzel kişilikler de konkordato talebinde bulunabilir. Ayrıca adi ortaklıklar ve komandit şirketler de borçlarından dolayı konkordato başvurusu yapabilirler. Ticari olmayan borçlular yani sıradan tüketiciler için konkordato yolu açık değildir; onlar için tüketici iflası veya bireysel iflas gibi başka düzenlemeler bulunmaktadır.

Konkordato Şartları ve Alacaklıların Onayı

Bir konkordato planının mahkemece onaylanabilmesi için borçlunun iyi niyetli olması, mali kayıtlarını doğru tutması ve alacaklıların belirli bir çoğunluğunun projeyi kabul etmesi gerekir. Konkordato tasdik edilebilmesi için alacaklı sayısının en az yarısının ve alacak tutarının üçte ikisinin konkordato lehine oy kullanması gerekir. Bu çoğunluk sağlanmadan konkordato tasdik edilemez. Alacaklıların çoğunluğu, konkordatonun uygulanabilirliğini de değerlendirir; proje gerçekçi değilse veya borçlu dürüst davranmamışsa tasdik için gereken onay oranı sağlanamayacaktır.

Alacaklılar, oylamada konkordato lehine oy kullanarak borçlunun iflasını engelleyebilir; bu sayede borçlarını belirli bir yüzde ile tahsil edeceklerinden emin olurlar. Özellikle rehinli alacaklılar ve kamu alacakları konkordato hükümlerinden bağışık olabilir; bu nedenle alacaklıların her biri kendi pozisyonunu değerlendirerek oy kullanır.

Konkordato Başvurusu İçin Gerekli Belgeler

Konkordato talebinde bulunacak borçlunun mahkemeye sunması gereken belgeler oldukça kapsamlıdır. Belgelerin eksiksiz sunulması, başvurunun kabul edilmesi ve geçici mühlet kararının verilmesi için kritik öneme sahiptir. Aşağıda başlıca belgeler listelenmiştir:

  1. Konkordato Ön Projesi: Borçlunun borçlarını hangi vade ve oranlarda ödeyeceğini, hangi mal veya gelir kaynaklarını kullanacağını, sermaye artırımı, kredi temini veya varlık satışı gibi finansman yöntemlerini içeren ayrıntılı projedir. Proje gerçekçi, ikna edici ve mali analiz raporlarıyla desteklenmiş olmalıdır.

  2. Bilanço ve Gelir Tablosu: Türk Ticaret Kanunu’na uygun olarak hazırlanmış son bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu ve gerekiyorsa ara bilançolar sunulmalıdır. Bu belgeler borçlunun mali durumunu objektif şekilde ortaya koyar.

  3. Malvarlığını Gösterir Beyannameler: Borçluya ait taşınır ve taşınmaz malların listesi, demirbaşlar, menkul kıymetler, maddi ve maddi olmayan duran varlıklar, stoklar ve diğer varlıklar belgelendirilir. Eğer şirket defter tutuyorsa, defterlerin tasdikli örnekleri ve e-defter beratları da eklenmelidir.

  4. Alacak ve Borç Listeleri: Alacaklıların isimlerini, alacak miktarlarını ve imtiyaz durumlarını içeren ayrıntılı bir liste hazırlanır. Ayrıca borçlunun üçüncü kişilere olan borçları da vadeleriyle birlikte bu listede yer alır.

  5. Malvarlığı Karşılaştırma Tablosu: Konkordato teklifi kabul edildiğinde alacaklıların ellerine geçecek tahmini tutarlar ile borçlunun iflası hâlinde alacaklıların alabileceği tutarlar karşılaştırmalı olarak gösterilir. Bu tablo alacaklıların karar vermesine yardımcı olur.

  6. Bağımsız Denetim Raporları: Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşunca hazırlanan finansal analiz raporları, konkordato ön projesinin gerçekleştirilebilirliğini gösterir. Bu raporlar, mahkemenin projeyi ciddiye alması ve alacaklıların güven duyması için önemlidir.

  7. Diğer Destekleyici Belgeler: Şirket sözleşmesi, ortaklar kurulu kararları, yönetim kurulu kararları, borçlunun faaliyetlerine ilişkin raporlar, sözleşmeler, kira anlaşmaları, varsa yapılandırılmış kredi sözleşmeleri gibi her türlü bilgi ve belge. Mahkeme veya komiser ek belgeler talep ettiğinde de bu belgeler sunulmalıdır.

Konkordato Başvuru Sürecinin Aşamaları

Konkordato süreci titizlikle yönetilmesi gereken bir dizi aşamadan oluşur. Uygun hazırlık yapılmadığında başvurular reddedilebilir ve borçlu iflas tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Aşağıda konkordato başvuru sürecinin ana adımları ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

1. Hazırlık ve Ön Değerlendirme

Konkordato talebi öncesinde borçlunun mali durumunun detaylı bir analizi yapılmalıdır. Uzman bir konkordato avukatı ve finans danışmanları, borçlunun gelir-gider tablolarını, mevcut borç portföyünü, teminatlarını ve varlıklarını inceler. Bu analiz neticesinde konkordatonun borçlu açısından uygun bir seçenek olup olmadığına karar verilir. Eğer borçlu proje hazırlama sürecine geçmeyecek kadar zor durumda ise, iflas veya başka alternatif yollar gündeme gelebilir.

2. Konkordato Projesinin Hazırlanması

Proje hazırlığı, konkordato sürecinin temelidir. Borçlunun borçlarını hangi oranda ve vadede ödeyeceğine, hangi finansman yöntemlerini kullanacağına dair ayrıntılı planlar hazırlanır. Projenin inandırıcı olması için bağımsız denetim raporları, piyasa analizleri ve yönetim stratejileri eklenir. Ayrıca borçlunun faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli sermaye, işletme sermayesi ve nakit akış tahminleri de projede yer alır.

3. Mahkemeye Başvuru ve Avukatın Rolü

Hazırlanan proje ve belgelerle birlikte borçlu veya alacaklı, borçlunun kayıtlı bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurur. Başvuruda konkordato talep dilekçesi sunulur. Dilekçede borçlunun mali durumu, konkordato teklifinin detayları ve alacaklılara yapılacak ödemelerin gerekçelendirilmesi yer alır. Bu dilekçenin bir konkordato avukatı tarafından hazırlanması başvurunun reddedilmemesi için son derece önemlidir. Avukat, dilekçede hukuki dayanaklara yer verir, belgelerin eksiksiz olduğunu ispatlar ve başvurunun neden kabul edilmesi gerektiğini açıklar.

4. Geçici Mühlet Kararı ve Komiser Atanması

Mahkeme dosyayı inceledikten sonra “geçici mühlet” kararı verebilir. Geçici mühlet süresi genellikle üç ay olup mahkeme gerektiğinde iki ay daha uzatabilir ve toplam beş aya kadar çıkabilir. Geçici mühletin başlamasıyla birlikte borçlu aleyhine yeni icra ve iflas takipleri yapılamaz; başlatılmış takipler durdurulur ve borçlunun malvarlığına haciz konulamaz. Mahkeme, borçlunun faaliyetlerini denetlemek ve konkordato sürecini izlemek üzere bir veya daha fazla konkordato komiseri görevlendirir. Komiser, borçlunun faaliyetlerine nezaret ederek alacaklıların haklarını korur, borçlunun hesabını ve projeyi denetler ve mahkemeye raporlar sunar.

5. Kesin Mühlet ve Alacaklılar Toplantısı

Geçici mühlet süresinin sonunda mahkeme, konkordato projesinin başarılı olma ihtimaline dair bir kanaat oluşturursa borçluya “kesin mühlet” tanır. Kesin mühlet süresi bir yıl olup zorunlu hâllerde altı ay daha uzatılabilir. Kesin mühletle birlikte konkordato komiseri görevine devam eder ve borçlunun faaliyetlerine daha yoğun şekilde nezaret eder. Bu dönemde alacaklılar kurulu kurulabilir ve alacaklılar toplantısı yapılır. Toplantıda konkordato projesi ve alacaklıların talepleri müzakere edilir; alacaklılar konkordato projesini oylayarak kabul veya reddeder. Oylama sonucunda aranan çoğunluk sağlanırsa konkordato projesi kabul edilmiş sayılır.

6. Tasdik Kararı veya Reddetme

Alacaklıların onayının ardından konkordato projesi mahkemenin tasdikine sunulur. Mahkeme, konkordatonun kanun hükümlerine uygun olduğunu ve alacaklılar açısından adil olduğunu düşünürse projeyi onaylar. Tasdik kararıyla birlikte konkordato hükümleri yürürlüğe girer; borçlu, belirlenen ödeme planına uymakla yükümlüdür. Eğer mahkeme projeyi yetersiz veya borçlunun iyi niyetini şüpheli bulursa konkordato talebini reddeder. Reddetme hâlinde borçlu iflas edebilir ve tasfiye sürecine girilir.

7. Tasdik Sonrası Uygulama ve Gözetim

Tasdik edilen konkordato projesi uygulama aşamasına geçtiğinde, konkordato komiseri borçlunun taahhütlerini yerine getirip getirmediğini denetlemeye devam eder. Alacaklılar kurulunun da süreç üzerinde denetim yetkisi vardır. Borçlu, ödeme planına aykırı davrandığında veya yeni borçlar doğduğunda komiser durumu mahkemeye bildirebilir. Mahkeme, konkordatoyu feshedebilir ve borçlu iflas edebilir. Bu yüzden tasdik sonrası dönem de ciddi bir hukuki danışmanlık gerektirir.

Konkordato Avukatının Rolü ve Önemi

Konkordato avukatı, başvurunun hazırlanmasından tasdik sonrası uygulamaya kadar sürecin her aşamasında aktif rol oynar. Tecrübeli bir avukat, hukuki süreçlerin karmaşık yapısını bilir ve borçlunun hak kaybına uğramasını engeller. Konkordato avukatının başlıca görevleri şunlardır:

  • Mali Durum Analizi: Borçlunun mali kayıtlarını inceleyerek konkordatonun uygun olup olmadığını değerlendirir; gerekli stratejiyi oluşturur.

  • Proje ve Dilekçe Hazırlama: Kanunun aradığı niteliklere uygun konkordato projesini ve talep dilekçesini hazırlar; gerekli mali raporların ve belgelerin temin edilmesini sağlar.

  • Mahkemeye Başvuru ve Takip: Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvuruyu yapar, duruşmalara katılır, komiser atanması ve mühlet kararlarının alınması süreçlerini takip eder. Mahkemenin istediği ek bilgi ve belgeleri zamanında sunar.

  • Alacaklılarla Müzakere: Geçici ve kesin mühlet dönemlerinde alacaklılar ile görüşmeler yapar; konkordato projesinin kabul edilmesi için alacaklılara proje hakkında açıklamalar yapar ve ikna sürecini yönetir.

  • Komiser ve Kurul ile İletişim: Komiser ile düzenli görüşmeler yaparak raporların sağlıklı hazırlanmasını sağlar; alacaklılar kurulu ile koordineli çalışarak borçlunun süreç boyunca dürüst ve şeffaf kalmasına dikkat eder.

  • Tasdik Sonrası Danışmanlık: Proje tasdik edildikten sonra borçlunun taahhütlerini yerine getirmesi için gerekli hukuki desteği sunar; olası anlaşmazlık ve fesih hallerinde borçluyu veya alacaklıyı temsil eder.

Konkordato sürecinde avukatsız hareket etmek ciddi riskler doğurur. Gerekli belgelerin eksik hazırlanması, mali raporların yanlış sunulması veya alacaklılarla iletişimin yetersiz olması mahkemece ret kararına neden olabilir. Ayrıca alacaklıların toplantısında borçlunun haklarının doğru savunulması ve ikna süreçlerinin yürütülmesi de profesyonel destek gerektirir.

Konkordatonun Avantajları ve Dezavantajları

Konkordato, borçlular için önemli avantajlar sağlasa da bazı dezavantajlar da barındırır. Aşağıda konkordatonun artıları ve eksileri ele alınmıştır.

Avantajları

  1. İflasın Önlenmesi ve İtibarın Korunması: Borçlunun iflastan kurtulması ve ticari faaliyetlerini sürdürmesi, marka değerinin ve itibarının korunmasını sağlar. İflas sürecinin yarattığı negatif etki konkordato sayesinde en aza indirgenir.

  2. Nefes Alma ve Takip Koruması: Geçici ve kesin mühlet süresi boyunca borçlu aleyhine yeni icra takipleri açılamaz; mevcut takipler durdurulur. Bu durum, borçlunun kısa vadede mali planlama yapmasına fırsat verir ve mallarının haczedilmesini engeller.

  3. Düzenli Ödeme Planı: Borçlar vade ve taksitlere bölünerek ödenir. Borçlu, mali durumunu düzelterek belirlenen taksitleri karşılayabilir. Alacaklılar da alacaklarının bir kısmını garanti altına alır.

  4. İyi Niyetin Tescili: Konkordato talep eden borçlu, borçlarını ödemeye istekli olduğunu gösterir. Bu durum, alacaklılarla olan ilişkilerini düzeltir ve borçlunun gelecekte daha sağlıklı kredi ilişkileri kurmasına yardımcı olur.

  5. Profesyonel Denetim ve Planlama: Komiser ve bağımsız denetim kuruluşlarının varlığı, konkordato projesinin gerçekçi olmasını ve uygulanmasını sağlar. Mahkeme denetimi sayesinde süreç şeffaf yürütülür.

Dezavantajları

  1. Maliyet ve Zaman: Konkordato süreci uzun bir dönem alabilir; geçici ve kesin mühletler ve tasdik sonrası uygulama toplamda iki yılı aşabilir. Süreç boyunca bilirkişi ve denetçi ücretleri, harç ve teminatlar gibi maliyetler ortaya çıkar.

  2. Rehinli ve Kamu Alacaklarının Dışlanması: Rehinli alacaklar, imtiyazlı kamu alacakları ve komiser izniyle doğan alacaklar konkordato anlaşmasına dahil edilmeyebilir. Bu alacaklıların talepleri ayrı olarak işlem görebilir ve borçlu üzerindeki baskı devam edebilir.

  3. Alacaklı Onayının Zorunluluğu: Alacaklı çoğunluğunun sağlanamaması durumunda konkordato tasdik edilemez. Alacaklıların ikna edilmesi güç olduğunda borçlu iflas riskiyle karşılaşabilir.

  4. Hukuki ve İdari Denetim: Konkordato komiseri ve mahkeme denetimi altında olmak, borçlunun harcamalarını ve kararlarını sınırlayabilir. Borçlu, her adımda komiserin ve mahkemenin iznini almak zorunda kalabilir.

Sonuç ve Bilal Alyar Hukuk Bürosu İletişim

Konkordato, borçlular için iflasın olumsuz sonuçlarından kaçınma imkânı sunan önemli bir hukuki enstrümandır. Ancak sürecin başarısı, konkordato projesinin gerçekçi hazırlanmasına, belgelerin eksiksiz sunulmasına, alacaklıların ikna edilmesine ve mahkeme prosedürlerinin doğru yönetilmesine bağlıdır. Bu nedenle konkordato avukatı ile çalışmak, sürecin her aşamasında profesyonel rehberlik almak kaçınılmazdır.

Bilal Alyar Hukuk Bürosu olarak, konkordato ve icra-iflas hukuku alanındaki uzmanlığımızla şirketlere, tacirlere ve girişimcilere kapsamlı hizmet vermekteyiz. Mali durumunuzla ilgili değerlendirme yapmak, konkordato başvurusu hazırlamak veya alacaklılarınızla müzakere etmek için bize ulaşabilirsiniz. Türkiye’nin her yerinde konkordato avukatı hizmeti sunan ekibimiz, mali yeniden yapılanma sürecinde yanınızda olacaktır.

Konkordato Hukuku ve Avukatının Rolü: Uygulamada Kapsamlı Rehber

Önsöz

Kriz dönemlerinde şirketlerin ve bireysel tacirlerin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri, borçlarını vadesinde ödeyememe veya ödeme aczi içine düşme riskidir. Türkiye’de 2018 yılında iflas ertelemesi kurumunun kaldırılmasının ardından, borçların yeniden yapılandırılmasında konkordato yeniden hayat buldu. Bu kitabın amacı, konkordato kurumunun yasal dayanaklarını, uygulama biçimlerini ve bir konkordato avukatının sürecin her aşamasında üstlendiği rolleri ayrıntılı şekilde inceleyerek hem borçlulara hem de alacaklılara yol göstermektir. Kitap, konuyu sadece hukuki normlar açısından değil, uygulamadaki sorunlar ve pratik çözümler ışığında da ele almaktadır.

Bölüm 1 – Konkordatonun Tarihçesi ve Hukuki Kaynakları

Konkordato kavramı, kökeni Roma hukukuna dayanan ve İtalyanca “concordato” kelimesinden Türkçeye geçen bir ifadedir. Tarihsel olarak “anlaşmalı iflas” veya “iflas anlaşması” olarak bilinen konkordato, borçlarını ödeyemeyen kişi ya da kurumların alacaklılarıyla yaptıkları resmi anlaşmaları ifade eder. Türkiye’de 1932 tarihli 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen konkordato hükümleri, 7101 sayılı Kanun’la 2018’de kapsamlı şekilde yenilenmiştir. Bu değişiklik, 2003’te getirilen iflas ertelemesi kurumunun kaldırılması ve konkordatonun yeniden etkin bir borç yönetim aracı hâline getirilmesi için yapılmıştır. 2018 sonrası süreçte konkordato başvurularının artması, 7155 ve 7327 sayılı Kanun’larla ek düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Bu düzenlemeler, konkordato komiseri ve alacaklılar kurulunun görevlerine ilişkin usul ve esasları netleştirmiş; yargılama süresinin kısaltılmasını ve şeffaflığın artmasını hedeflemiştir.

Konkordatonun dayandığı temel mevzuat, İcra ve İflas Kanunu’nun 285–309. maddeleri ve bu maddelere istinaden çıkarılan Konkordato Komiserliği ve Alacaklılar Kuruluna Dair Yönetmelik’tir. Yönetmelik’te komiserin nitelikleri, görevlendirme usulü ve görev kapsamı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu çerçevede konkordato, borçluların iyi niyetli olduğu ve alacaklıların menfaatlerinin de gözetildiği bir yeniden yapılandırma yoludur.

Bölüm 2 – Konkordatonun Tanımı ve Amaçları

Konkordato, vadesi gelmiş borçlarını ödeyemeyen veya vadesi geldiğinde ödeyememe tehlikesi bulunan borçluların, alacaklıları ile mahkeme gözetiminde anlaşarak borçlarının belirlenen bir plan dâhilinde ödenmesini sağlayan hukuki mekanizmadır. Bu sistem, borçluların iflasa sürüklenmesini engellerken alacaklıların da alacaklarının en azından bir kısmını güvence altına almasını sağlar.

Konkordatonun temel amaçları şöyle sıralanabilir:

  1. Borçlunun İflasının Önlenmesi: Borçlu, konkordato sayesinde iflasın getireceği ticari ve sosyal zararları yaşamadan faaliyetlerine devam edebilir.

  2. Alacaklıların Tatmini: Alacaklılar, borçlu ile yapılan plan çerçevesinde alacaklarının bir kısmını veya tamamını tahsil ederler.

  3. Ekonomik İstikrarın Korunması: Şirketlerin iflastan kurtulması, iş gücü kaybını ve tedarik zincirindeki bozulmaları önler, böylece ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilirliğine katkı sağlar.

  4. Yasal Denetim ve Şeffaflık: Mahkeme, komiser ve alacaklılar kurulu gibi organların denetimi sayesinde süreç şeffaf yürütülür; borçlunun suiistimalleri engellenir.

Konkordato, tarafların özgür iradeleriyle ve mahkemenin onayıyla yürütüldüğü için borçlunun iyi niyetli olması ve alacaklıların ortak menfaatine yönelik hareket etmesi esastır.

Bölüm 3 – Konkordato ve İflas Arasındaki Farklar

İflas, borçlu şirketin veya tacirin tüm malvarlığının tasfiyesini ve alacaklıların sıraya sokularak tatmin edilmesini sağlayan bir süreçtir. İflasın ilan edilmesi durumunda şirketin ticari faaliyeti sona erer, yönetimi iflas idaresine geçer ve piyasadaki kredibilitesi ciddi şekilde zedelenir. Konkordato ise iflasın alternatifi bir yeniden yapılandırma yoludur. Borçlu, malvarlığını ve ticari faaliyetlerini koruyarak alacaklılarıyla anlaşma yapar ve mahkemenin gözetiminde borçlarını öder.

Başlıca farklar şunlardır:

  • Faaliyetlerin Devamı: Konkordato sürecinde borçlu şirket faaliyetlerine devam eder; iflas sürecinde ise faaliyetler durur ve tasfiye başlar.

  • Çoklu Denetim: Konkordato’da mahkeme, komiser ve alacaklılar kurulu süreç üzerinde etkin denetim yapar. İflasta ise tasfiye memurları ve iflas dairesi görev alır.

  • İyi Niyet Unsuru: Konkordato talep eden borçlu, borçlarını ödemeye istekli olduğunu ve dürüst davrandığını kanıtlamak zorundadır. İflasta borçlunun iyi niyeti aranmaz.

  • Haciz ve Takip Koruması: Konkordato ilan edildiğinde borçlu aleyhine yeni icra takipleri açılamaz; iflasta böyle bir koruma yoktur.

  • Geriye Dönük Etki: İflas sürecinde yapılan işlemler 1 yıl geriye dönük incelenebilir ve hukuka aykırı olanlar iptal edilebilir. Konkordatoda ise borçlunun özellikle geçici mühlet döneminde komiserin izni olmadan yaptığı işlemler geçersiz sayılır.

Bu farklar, konkordatonun iflasa göre daha esnek ve sürdürülebilir bir borç yapılandırma yolu olduğunu gösterir.

Bölüm 4 – Konkordato Türleri

Konkordato, tasfiye biçimi ve uygulanma zamanı gibi kriterlere göre çeşitli türlere ayrılır. Bu bölümde konkordato türlerinin tümü ayrıntılı olarak anlatılacaktır.

4.1 Tasfiye Biçimine Göre Türler

Tenzilat (Yüzde) Konkordatosu: Bu türde alacaklılar, alacaklarının belirli bir yüzdesinden feragat etmeyi kabul ederler. Borçlu kalan kısmı taksitler hâlinde öder. Örneğin borçlunun 1 milyon TL borcu varsa ve alacaklılar %30 indirimle anlaşmayı kabul ederse, borçlu 700 bin TL’yi planlanan süre içinde öder. Tenzilat konkordatosu, borçlunun nakit akışının yetersiz olduğu fakat gelir yaratma potansiyelinin bulunduğu durumlarda en etkili seçenektir.

Vade Konkordatosu: Alacaklılar, borçlarını belirli bir tarihe kadar ertelemeyi kabul ederler. Bu erteleme, borçlunun gelirlerini artırması ve mali durumunu düzeltmesi için zamana ihtiyaç duyduğu durumlarda tercih edilir. Vade konkordatosu genellikle yıllara yayılan ödeme planlarını içerir.

Karma Konkordato: Tenzilat ve vade konkordatosunun bir arada uygulanmasıdır. Borçlunun borçlarının bir kısmı indirilir, kalan kısmı ise yeni vadelerle yapılandırılır. Karma konkordato, borç yükü yüksek olan ve ödeme gücü sınırlı borçlular için dengeli bir çözüm sunar.

4.2 Uygulanma Zamanına Göre Türler

İflas Dışı (Adi) Konkordato: İflasa tabi olsun veya olmasın borçluların iflas süreci dışında başvurduğu en yaygın konkordato türüdür. Borçlu, mahkemeye konkordato projesi sunar; alacaklıların onayıyla plan uygulanır ve borçlu ticari faaliyetlerini sürdürmeye devam eder.

İflas İçi Konkordato: İflasa tabi borçlunun iflas süreci içinde konkordato teklif etmesi hâlidir. Borçlu iflas ilan edilmiş olsa bile alacaklılarla anlaşarak borçlarını yeniden yapılandırabilir ve iflasın tasfiye aşamasından çıkabilir. Ancak bu türde alacaklıların onayı ve mahkemenin tasdiki daha sıkı şartlara tabidir.

4.3 Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato

Borçlu, tüm malvarlığını alacaklılara devrederek borçlarını öder; malvarlığının satışı ve tasfiyesi alacaklılar tarafından gerçekleştirilir. Bu yöntem, borçlunun faaliyetlerine son vermesi anlamına gelir ve genellikle borçlunun borçlarına karşılık malvarlığının yeterli olduğu durumlarda tercih edilir.

4.4 Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması

7101 sayılı Kanun ile getirilen bu özel konkordato türü, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin alacaklılarıyla uzlaşma yaparak borçlarını yeniden yapılandırmalarını sağlar. Şirket yönetimi, mali durumu iyileştirecek bir proje hazırlar; sermaye artırımı, kredi temini ve yönetim değişikliği gibi önlemleri içeren bu proje alacaklılara sunulur. Mahkeme tarafından onaylanan uzlaşma, şirketin yeniden yapılanmasına olanak tanır ve iflasın önüne geçer.

Bölüm 5 – Konkordato Talep Edebilecek Kişiler ve Başvuru Şartları

5.1 Kimler Konkordato Başvurusu Yapabilir?

Konkordato başvurusu, borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi bulunan borçlular tarafından yapılabilir. İflasa tabi borçlular için alacaklılar da konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir. Buna göre başvuruda bulunabilecek kişi ve kurumlar şunlardır:

  • Gerçek Kişi Tacirler: Esnaf, serbest meslek sahipleri ve ticari faaliyette bulunan bireyler. Ancak adi tüketiciler konkordatodan yararlanamaz.

  • Tüzel Kişiler: Anonim ve limited şirketler, kooperatifler, dernek ve vakıflar gibi tüzel kişilikler.

  • Adi Ortaklıklar ve Şirket Ortaklıkları: Ortakların konkordato başvurusu için tam yetki vermesi gerekir.

  • Alacaklılar: İflasa tabi borçlular hakkında gerekçeli dilekçeyle konkordato işlemlerinin başlatılmasını talep edebilirler; iflasa tabi olmayan borçlular için alacaklı başvurusu mümkün değildir.

5.2 Başvuru Şartları ve İyi Niyet Kriteri

Konkordato başvurusu yapılırken bazı temel şartların sağlanması gerekir. Bunlar, borçlunun iyi niyetli olduğunu ve konkordatonun gerçekçi bir çözüm sunduğunu gösterir:

  1. Borçlunun Mali Sıkıntıda Olması: Borçlu vadesi gelmiş borçlarını ödeyemez durumda olmalı veya ödeyememe tehlikesi altında bulunmalıdır.

  2. İyi Niyetin Kanıtlanması: Borçlu, borçlarını ödemeye istekli olduğunu ve finansal sıkıntılarının geçici nedenlere dayandığını belgelemelidir.

  3. Konkordato Projesi Hazırlanması: Alacaklılara borçların hangi koşullarda ve nasıl ödeneceğini anlatan ayrıntılı bir plan hazırlanmalıdır.

  4. Finansal Belgelerin Sunulması: Mahkemeye bilanço, gelir tablosu, alacaklı listesi, borç tutarları ve varlıklar gibi belgelerle borçlunun mali durumu sunulmalıdır.

  5. Geçici Mühlet Talebi: Başvuru sırasında genellikle 3 ay süreyle geçici mühlet istenir; bu süre borçlunun malvarlığını korumak için gereklidir.

  6. Alacaklıların Onayı: Hazırlanan plan alacaklıların en az üçte ikisi tarafından onaylanmalıdır.

Başvurunun hatalı veya eksik olması hâlinde mahkeme talebi reddedebilir. Bu nedenle uzman bir konkordato avukatının süreci yönetmesi hayati önemdedir.

Bölüm 6 – Konkordato Sürecinin Aşamaları

Konkordato, mahkeme gözetiminde ilerleyen bir süreçtir ve çeşitli aşamalardan oluşur. Her aşamada borçlu, alacaklılar, konkordato avukatı, konkordato komiseri ve mahkeme arasında koordineli bir çalışma yapılması gerekir.

6.1 Hazırlık ve Proje Oluşturma

Sürecin ilk adımı, borçlunun mali durumunu analiz etmek ve konkordato projesini hazırlamaktır. Bu analizde borçlunun gelirleri, giderleri, varlıkları ve borçlarının vadesi değerlendirilir. Projede, borçların hangi vadede ve hangi oranlarda ödeneceği, finansmanın nasıl sağlanacağı ve borçlunun faaliyetlerine nasıl devam edeceği yer alır. Bağımsız denetim raporları ve piyasa analizleri de projeye eklenmelidir. Ayrıca borçlu, malvarlığı karşılaştırma tablosu hazırlayarak alacaklıların iflas hâlinde alabilecekleri tutarlar ile konkordato planı kapsamında alacakları tutarları karşılaştırmalı olarak sunar.

6.2 Asliye Ticaret Mahkemesi’ne Başvuru

Hazırlanan proje ve gerekli belgelerle birlikte Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurulur. Başvuruda, borçlunun konkordato talebi ile nedenleri, mali durumu ve ödeme planı açıkça belirtilir. Borçlunun veya alacaklıların başvurusu üzerine mahkeme, belgeleri inceleyerek sürecin ciddi olup olmadığını değerlendirir. Başvuru dilekçesinin uzman bir konkordato avukatı tarafından hazırlanması, hatalı veya eksik bilgiler nedeniyle ret riskini azaltır.

6.3 Geçici Mühlet Kararı ve Komiser Atanması

Mahkeme, başvuruyu inceleyerek borçluya bir geçici mühlet verebilir. Geçici mühlet süresi genellikle üç ay olup mahkeme gerektiğinde iki ay daha uzatabilir; toplam süre beş aya kadar çıkabilir. Geçici mühletin ilanıyla birlikte borçluya karşı yeni icra ve iflas takipleri başlatılamaz; mevcut takipler durur ve mallara haciz konulamaz. Bu dönemde borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sınırlı değildir; ancak konkordato komiserinin onayıyla yapılan işlemler konkordatoya tabi kabul edilir. Mahkeme, süreci denetlemek ve alacaklıların menfaatlerini korumak üzere bir veya daha fazla geçici konkordato komiseri atar. Geçici komiserin başlıca görevleri arasında, konkordato ön projesinin makul ve gerçekleştirilebilir olup olmadığını incelemek ve borçlunun malvarlığının korunmasını sağlamak yer alır.

6.4 Kesin Mühlet ve Alacaklılar Toplantısı

Geçici mühletin sonunda mahkeme, konkordato planının başarıya ulaşma ihtimaline ilişkin görüşünü bildiren geçici komiser raporu doğrultusunda kesin mühlet kararı verebilir. Kesin mühlet süresi bir yıldır ve zorunlu hâllerde altı ay daha uzatılabilir. Kesin mühlet süresince komiser görevine devam eder ve borçlunun faaliyetlerine nezaret eder. Bu dönemde alacaklılar kurulu oluşturularak alacaklılar toplantısı yapılır. Toplantıda konkordato projesi ve borçlunun teklifleri görüşülür; alacaklıların en az yarısının ve alacak tutarlarının üçte ikisinin onayı gerekir. Komiser, alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve toplantı tutanaklarını mahkemeye sunar. Alacaklılar toplantısı sonucunda konkordato planı kabul edilmezse mahkeme konkordato talebini reddeder.

6.5 Tasdik veya Ret Kararı

Alacaklıların onayını alan konkordato projesi, kesin mühletin sonunda mahkemenin tasdikine sunulur. Mahkeme, borçlunun iyi niyetli olup olmadığını, alacaklıların tatmin düzeyini ve planın sürdürülebilirliğini değerlendirerek tasdik veya ret kararı verir. Tasdik edilen konkordato, rehinli alacaklar, birinci sırada imtiyazlı alacaklar ve komiserin izniyle doğan alacaklar gibi bazı alacak grupları açısından bağlayıcı değildir. Mahkeme tarafından plan reddedildiğinde borçlu iflas edebilir veya yeniden başvuru yapabilir.

6.6 Tasdik Sonrası Uygulama

Tasdik edilen konkordato planının uygulanması aşamasında komiser ve alacaklılar kurulu, borçlunun taahhütlerini yerine getirip getirmediğini denetlemeye devam eder. Borçlu, ödeme planına aykırı davranırsa komiser durumu mahkemeye bildirir ve konkordato feshedilebilir. Fesih hâlinde borçlu iflas sürecine girebilir. Bu nedenle tasdik sonrası dönem de profesyonel hukuki danışmanlık gerektirir.

Bölüm 7 – Konkordato Komiseri ve Alacaklılar Kurulu

7.1 Konkordato Komiserinin Nitelikleri

Konkordato komiseri, konkordato sürecinin en önemli aktörlerinden biridir. 2019 tarihli Konkordato Komiserliği ve Alacaklılar Kuruluna Dair Yönetmelik, komiserin niteliklerini ayrıntılı olarak düzenler. Komiserin Türk vatandaşı olması, tam ehliyetli bulunması, dört yıllık lisans eğitimi almış ve en az beş yıllık mesleki tecrübeye sahip olması gibi şartlar aranmaktadır. Ayrıca komiserin iflas etmemiş olması, meslekten veya memuriyetten çıkarılmamış olması, kamu hizmetinden yasaklı olmaması ve yönetmelikte sayılı suçlardan mahkûm olmaması gerekir. Komiser, görevini titizlikle yerine getirebilmek için özel eğitim almalıdır ve konkordato hukukunda uzmanlaşmalıdır.

7.2 Geçici Mühlet Döneminde Komiserin Görevleri

Türk hukukunda geçici mühlet sırasında komiser atanması zorunludur. Komiserin başlıca görevleri şunlardır:

  • Ön Projenin İncelenmesi: Komiser, konkordato ön projesini detaylı şekilde inceler ve projenin makul ve gerçekleştirilebilir olup olmadığını değerlendirir.

  • Malvarlığının Korunması: Borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarrufların denetlenmesi; alacaklıların menfaatlerinin korunması için gerekli tedbirlerin alınması.

  • Raporlama: Geçici mühlet süresince gelişmeleri raporlayarak mahkemeye sunmak; projenin başarısız olması hâlinde derhal mahkemeyi bilgilendirmek.

  • İşlem Onayları: Borçlunun finansal işlemleri konusunda komiser onayının gerekmesi; komiser onayı olmadan yapılan bazı işlemlerin konkordatoya tabi olmaması.

7.3 Kesin Mühlet Döneminde Komiserin Görevleri

Kesin mühletin verilmesiyle komiserin görevleri artar. Komiser, alacaklılar kurulunun oluşturulmasında görüş bildirir; alacaklılar toplantılarına başkanlık eder ve rapor hazırlar. Kesin mühlet dönemindeki başlıca görevler:

  • Borçlunun Faaliyetlerine Nezaret: Borçlunun ticari faaliyetlerini izlemek ve gerektiğinde mahkeme izinleri almak.

  • Alacaklıları Davet ve Bildirim: Alacaklıların alacaklarını bildirmesi ve toplantıya katılması için ilan yapmak.

  • Raporlama ve Değerlendirme: Alacak taleplerini inceleyerek rapor hazırlamak ve borçlunun malvarlığının defterini tutmak; malların kıymetini belirlemek.

  • Toplantı Başkanlığı: Projeyi müzakere etmek amacıyla alacaklıları toplantıya çağırmak ve toplantıyı yönetmek; toplantı tutanaklarını mahkemeye sunmak.

  • Mühletin Uzatılması: Zorunlu hallerde kesin mühletin uzatılması talebiyle mahkemeye başvurmak; borçlunun uzatma talebinde komiser görüşü almak.

7.4 Alacaklılar Kurulu

Mahkeme, kesin mühlet sırasında alacaklılar kurulu oluşturabilir. Kurul en fazla yedi alacaklıdan oluşur ve komiserin faaliyetlerine nezaret eder. Alacaklılar kurulu, komiserin raporlarını inceleyerek tavsiye ve telkinlerde bulunabilir, komiserin görevden alınması için mahkemeye başvurabilir ve oy çokluğuyla karar alır. Alacaklılar kurulu olmayan durumlarda komiserin işlemleri mahkemenin doğrudan denetimine tabidir.

Bölüm 8 – Konkordato Projesi ve Gerekli Belgeler

Konkordato projesi, borçlunun alacaklılarıyla yapacağı anlaşmanın temelini oluşturur. İcra ve İflas Kanunu’nun 286. maddesi ve ilgili yönetmelikler, konkordato başvurusuna eklenmesi gereken belgeleri ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Bu bölümde bu belgeler detaylı olarak incelenmektedir.

8.1 Konkordato Ön Projesi

Borçlunun konkordato talebiyle birlikte mahkemeye sunduğu en önemli belge, konkordato ön projesidir. Ön projede, borçların hangi vadede ve hangi oranlarda ödeneceği, alacaklıların hangi oranda feragat edeceği ve ödemelerin nasıl finanse edileceği belirtilir. Finansmanın sermaye artırımı, kredi temini veya varlık satışı gibi yollarla sağlanacağı proje kapsamında ifade edilir. Ayrıca borçlunun faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli kaynak planlaması yapılmalı ve mevcut envanterdeki demirbaş veya mal varlığının satılıp satılmayacağı da projede açıklanmalıdır.

8.2 Finansal Tablolar

Bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu ve ara bilançolar, borçlunun mali yapısını gösteren temel belgelerdir. Bu tablolar, hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanmalıdır. Ayrıca ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri ile elektronik ortamda tutulan defterlerin e-defter beratları da sunulur. Bu belgeler, borçlunun mali durumunun şeffaflıkla ortaya konulmasını sağlar.

8.3 Alacaklı ve Borç Listeleri

Borçlu, alacaklıların isimlerini, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu içeren ayrıntılı bir liste hazırlamalıdır. Aynı zamanda borçlunun üçüncü kişilere olan borçları ve vadeleri de listelenir. Bu listeler, alacaklıların tasnifini yapabilmek ve hangi alacakların konkordatoya dâhil olduğunu belirleyebilmek için gereklidir.

8.4 Malvarlığı Karşılaştırma Tablosu

Konkordato ön projesi kabul edildiğinde alacaklıların ellerine geçecek tahmini tutarların, borçlunun iflası hâlinde alacaklıların alabileceği tutarlarla karşılaştırıldığı tablo hazırlanır. Bu tablo, alacaklıların konkordato teklifini kabul ederken bilgilere dayalı karar vermesine yardımcı olur.

8.5 Bağımsız Denetim Raporları

Konkordato projesinin gerçekleştirilebilir olduğunu göstermek amacıyla bağımsız denetim kuruluşları tarafından hazırlanan finansal analiz raporları da dosyaya eklenir. Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş denetçiler tarafından hazırlanan bu raporlar, alacaklılara ve mahkemeye projede öngörülen senaryonun makul olduğunu gösterir.

8.6 Diğer Belgeler

Konkordato projesi ve başvuru dilekçesi haricinde, şirket sözleşmesi, ortaklar kurulu kararları, yönetim kurulu kararları, kira sözleşmeleri, mevcut kredi anlaşmaları ve diğer destekleyici belgeler de dosyaya eklenebilir. Mahkeme veya konkordato komiseri ek belgeler talep ederse bunların da derhâl sunulması gerekir.

Bölüm 9 – Konkordato Avukatının Rolü

Konkordato sürecinin başarıyla sonuçlanabilmesi, alanında yetkin bir konkordato avukatı ile çalışmayı gerektirir. Avukat, hem hukuki prosedürleri hem de ticari süreçleri yakından takip ederek borçlunun ve alacaklıların haklarını korur.

9.1 Strateji ve Durum Analizi

Konkordato başvurusu yapılmadan önce avukat, borçlunun mali durumunu detaylı olarak analiz eder. Gelir-gider dengesi, malvarlığı, mevcut yükümlülükler ve olası riskler değerlendirilir. Bu analiz sonucunda konkordatonun borçlu için uygun bir seçenek olup olmadığına karar verilir; gerekirse başka hukuki yollar önerilir.

9.2 Proje ve Dilekçe Hazırlama

Avukat, İcra ve İflas Kanunu’nun gerektirdiği belgeleri eksiksiz toplar ve konkordato projesinin hukuki çerçevesini oluşturur. Başvuru dilekçesini hazırlarken borçlunun mali durumu, konkordato teklifinin dayanakları ve alacaklıların menfaatleri açıkça belirtilir. Ayrıca, alacaklılara karşı doğru iletişim kurulması için proje dili, hukuki terminoloji ve finansal veriler avukatın kontrolünden geçer.

9.3 Mahkeme Süreci ve Takip

Konkordato başvurusunun mahkemeye sunulmasından itibaren avukat, dosyayı takip eder; duruşmalara katılarak borçlunun savunmasını yapar. Geçici mühlet kararı, komiser atanması ve kesin mühlet süreçlerinde mahkemeye gerekli belgeleri sunar ve alınacak kararlara hazırlık yapar. Avukat, mahkemeden gelebilecek ek belge taleplerini karşılar ve komiserle iş birliği içinde çalışır.

9.4 Alacaklılarla Müzakere ve İkna Süreci

Konkordato planının kabulü için alacaklıların desteğini almak zorunludur. Avukat, alacaklılarla yapılacak toplantılarda borçluyu temsil eder; onlara planın avantajlarını ve iflas durumunda karşılaşacakları muhtemel kayıpları aktarır. Böylece alacaklıların çoğunluğunun konkordato lehine oy kullanmasını sağlar. Ayrıca rehinli alacaklılarla bireysel görüşmeler yapılması ve özel anlaşmalar yapılması da avukatın görevleri arasında yer alır.

9.5 Komiser ve Kurul İle İletişim

Avukat, konkordato komiseri ve alacaklılar kurulu ile düzenli olarak iletişim hâlindedir. Komiserin raporlarını inceleyerek borçlunun yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini takip eder; alacaklılar kurulu toplantılarına katılarak borçlunun lehine karar çıkmasına çalışır.

9.6 Tasdik Sonrası Danışmanlık

Konkordato tasdik edildikten sonra borçlu, planlanan taksitleri ve ödeme yükümlülüklerini yerine getirirken hukuki süreçler devam eder. Avukat, tasdik sonrası dönemde borçlunun plan dışına çıkmasını önlemek için rehberlik eder; alacaklılar veya komiserle yaşanabilecek uyuşmazlıklarda müvekkilini temsil eder ve konkordatonun başarıyla tamamlanmasını sağlar.

Bölüm 10 – Alacaklıların Hakları ve Sorumlulukları

Alacaklılar, konkordato sürecinde hem haklara hem de sorumluluklara sahiptir. Planın kabulü ve uygulanması için alacaklıların iş birliği şarttır.

10.1 Alacaklı Sınıfları

İcra ve İflas Kanunu’nda alacaklar öncelik sırasına göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırma, konkordatoda alacaklıların haklarını etkiler. Başlıca alacaklı sınıfları şunlardır:

  • Rehinli Alacaklılar: Taşınır veya taşınmaz rehin karşılığı alacaklı olanlar. Rehinli alacaklar, konkordato projesi tasdik edilse dahi kural olarak konkordatodan etkilenmez; borçlarını rehinli malın satışıyla karşılayabilirler.

  • İmtiyazlı Alacaklılar (İİK m.206): Ücret alacakları, kıdem tazminatları, nafaka alacakları gibi birinci sırada imtiyazlı alacaklar. Bu alacaklar da konkordato hükümlerinden etkilenmeyebilir.

  • Kamu Alacakları: Vergi ve sosyal güvenlik primleri gibi kamu alacakları. Bunlar da konkordato ile bağlanmayabilir; kamu alacaklarının tahsilinde ayrı düzenlemeler uygulanır.

  • Diğer Alacaklılar: Rehin ve imtiyazı olmayan adi alacaklılar. Konkordatonun en çok etkilediği grup bu alacaklılardır; konkordato planının kapsamına girerler ve oy kullanma hakkına sahiptirler.

10.2 Alacaklıların Oy Hakkı ve Oylama Usulü

Konkordato planının kabulü için alacaklıların en az yarısının ve alacak tutarının en az üçte ikisinin oyu gerekir. Oylama, alacaklılar toplantısında yapılır ve komiser toplantıya başkanlık eder. Her alacaklı, alacağının büyüklüğü oranında oy kullanır. Rehinli alacaklılar ve imtiyazlı alacaklılar, alacakları konkordatodan etkilenmiyorsa oy kullanamaz. Oylama sonucunda gerekli çoğunluk sağlanmazsa konkordato planı reddedilir ve borçlu iflas riskiyle karşılaşabilir.

10.3 İtiraz ve Kanun Yolları

Alacaklılar, konkordato planının tasdikine itiraz edebilir veya konkordatonun feshi için dava açabilir. İtiraz süresi genellikle mahkeme ilanından itibaren 15 gündür. İtirazlar, planın adil olmadığı, borçlunun dürüst davranmadığı veya kanun hükümlerine aykırılık bulunduğu gerekçelerine dayandırılabilir. Mahkeme, itirazları değerlendirerek konkordato planını tasdik edebilir, reddedebilir veya değişiklik yapılmasına karar verebilir.

Bölüm 11 – Konkordatonun Avantajları ve Dezavantajları

11.1 Avantajlar

  1. İflasın Önlenmesi ve Ticari İtibarın Korunması: Konkordato ile borçlu iflastan kurtulur; markasının ve işletmesinin değeri korunur. İflas sürecinde ortaya çıkabilecek iş kayıpları ve itibar zedelenmeleri engellenir.

  2. Haciz ve Takiplerin Durması: Geçici mühletle birlikte borçlu aleyhine yeni icra takipleri açılamaz; mevcut takipler durur ve borçlunun mallarına haciz konulamaz. Bu, borçluya mali nefes aldırır ve varlıklarının korunmasını sağlar.

  3. Düzenli Ödeme ve Yapılandırma: Konkordato planı, borçların bir kısmının indirilmesini ve kalan kısmının vadeye bağlanmasını sağlar. Borçlu, planlı bir şekilde borçlarını öderken alacaklılar da alacaklarının tamamını veya bir kısmını garanti altına alırlar.

  4. İyi Niyetin Tescili: Borçlu, konkordato başvurusu ile borçlarını ödemeye niyetli olduğunu gösterir; bu durum alacaklılar ve piyasadaki diğer paydaşlar nezdinde güven yaratır.

  5. Profesyonel Denetim: Komiser ve bağımsız denetim kuruluşlarının varlığı, konkordato projesinin gerçekçi olmasını sağlar; mahkeme gözetimi süreçte şeffaflık yaratır.

11.2 Dezavantajlar

  1. Uzun Süreç ve Maliyet: Geçici ve kesin mühlet dönemleri ile tasdik sonrası uygulama toplamda iki yılı aşabilir; bilirkişi ve denetçi ücretleri, mahkeme harçları ve avukatlık ücretleri gibi maliyetler ortaya çıkar.

  2. Rehinli ve Kamu Alacaklarının Bağlayıcı Olmaması: Rehinli alacaklar, bazı imtiyazlı alacaklar ve kamu alacakları konkordatodan etkilenmeyebilir. Bu durum, borçlunun yükümlülüklerinin bir kısmının devam etmesine sebep olur.

  3. Alacaklı Onayı Şartı: Alacaklıların çoğunluğunun onayı olmadan konkordato tasdik edilemez. Alacaklıları ikna etmek her zaman kolay değildir ve başarısız olunması hâlinde borçlu iflasla karşılaşabilir.

  4. Sıkı Denetim: Mühlet dönemlerinde komiser ve mahkeme denetimi altında olmak, borçlunun ticari faaliyetlerinde kısıtlamalar getirir. Komiser izni olmadan yapılan işlemler geçersiz kabul edilebilir ve borçlu operasyonel esneklik kaybeder.

Bölüm 12 – Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Konkordato süreçlerinde uygulamada karşılaşılan başlıca sorunlar arasında belgelerin eksik hazırlanması, gerçekçi olmayan projelerin sunulması, alacaklıların ikna edilememesi ve komiser raporlarına uyulmaması yer alır. Bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri aşağıda sıralanmıştır:

  • Belgelerin Tamamlanması: Başvurudan önce mali verilerin doğru ve güncel olduğundan emin olunmalıdır. Denetim raporları ve finansal tabloların titizlikle hazırlanması, mahkemenin başvuruyu ciddiye almasını sağlar.

  • Gerçekçi Proje Tasarımı: Konkordato projesi, işletmenin gerçek potansiyeline dayanmalı ve piyasa koşullarını dikkate almalıdır. İmkânsız taahhütler alacaklıların güvenini sarsar ve reddedilme riskini artırır.

  • Alacaklı İletişimi: Alacaklılarla süreç başında iletişim kurmak, güven oluşturur. Alacaklıların plana olan itirazları dinlenmeli ve mümkünse feragat veya vade uzatma talepleriyle esnek çözümler sunulmalıdır.

  • Profesyonel Yardım: Avukat, finans danışmanı ve bağımsız denetçilerin birlikte çalışması, konkordato sürecinin başarısını artırır. Denetçiler, projenin uygulanabilirliği hakkında objektif raporlar sunarken avukat hukuki riskleri önler.

  • Komiserle İş Birliği: Komiserin raporlarına ve yönlendirmelerine uyum sağlamak, süreçte sorunsuz ilerleme sağlar. Komiser ile sağlıklı iletişim kurulması, mahkemeye olumlu rapor sunulmasına katkıda bulunur.

Sonuç

Konkordato, Türkiye’de borç yönetimi ve finansal yeniden yapılandırma açısından vazgeçilmez bir hukuki müessesedir. İflas ertelemesinin yürürlükten kaldırılmasıyla daha da önem kazanan konkordato, borçluya iflasın olumsuz sonuçlarından kaçma ve ticari faaliyetlerini sürdürme fırsatı verirken alacaklıların da menfaatlerini korur.

Bu kitap, konkordatonun tarihçesinden başlayarak tanımını, türlerini, başvuru şartlarını, süreç adımlarını, komiser ve alacaklılar kurulunun görevlerini, gerekli belgeleri, konkordato avukatının rollerini, alacaklıların haklarını ve uygulamada karşılaşılan sorunları kapsamlı şekilde ele aldı. Anlatılan bilgiler ışığında, konkordato süreçlerinde başarının anahtarı; iyi hazırlanmış bir proje, eksiksiz belgeler, alacaklıların ikna edilmesi ve uzman bir hukuk danışmanlığıdır.

Bilal Alyar Hukuk Bürosu olarak, konkordato sürecinde borçluların ve alacaklıların karşılaşabileceği her türlü hukuki sorun için danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Finansal yeniden yapılandırma konusunda deneyimli ekibimiz, konkordato başvurusu hazırlığından tasdik sonrası denetim aşamasına kadar her adımda yanınızdadır. Daha fazla bilgi ve destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.


KONKORDATO AVUKATI

Hukuki, Ekonomik ve Dijital Boyutlarıyla Uygulamalı Akademik Rehber

Yazan: Avukat Bilal Alyar

ÖNSÖZ

Küresel ekonomik dalgalanmaların etkisinin arttığı ve ticari faaliyetlerin her geçen gün daha karmaşık hale geldiği çağımızda, borç yapılandırma mekanizmaları şirketler için hayati öneme sahiptir. Bu kitap, konkordato kurumunu yalnızca bir iflas koruma aracı olarak değil; aynı zamanda ekonomik istikrarın, sosyal bütünlüğün ve ticaret hukuku disiplininin merkezine yerleştiren bütüncül bir akademik çalışmadır.

Kitapta konkordato kurumuna ilişkin teorik altyapı, yasal süreçler, uygulama örnekleri, dijital dönüşüm etkileri, sosyoekonomik yansımalar ve reform önerileri; yüksek lisans ve doktora düzeyinde bir okur kitlesi için özel olarak hazırlanmıştır. Her bölüm hem uygulamacı hukukçular hem akademisyenler hem de iş dünyasının profesyonelleri için sistematik ve özgün içeriklerle donatılmıştır.

Yıllardır konkordato davalarında edindiğim pratik tecrübeleri ve akademik araştırmalarımı harmanlayarak oluşturduğum bu eserin, ülkemizde ticari uyuşmazlıkların daha sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde çözümlenmesine katkı sağlayacağını umut ediyorum.

Saygılarımla,

Av. Bilal Alyar İstanbul, 2025

İÇİNDEKİLER

Bölüm 1 – Kurumsal ve Teorik Temelleriyle Konkordato
Bölüm 2 – Konkordato Süreci ve Aşamaları
Bölüm 3 – Konkordato Avukatının Rolü, Yetki ve Sorumlulukları
Bölüm 4 – Sık Sorulan Sorular ve Uygulamada Karşılaşılan Temel Sorunlar
Bölüm 5 – Konkordatonun Ekonomik ve Sosyal Etkileri
Bölüm 6 – Konkordato Sürecinde Dijitalleşme ve Hukuki Teknolojiler
Bölüm 7 – Alternatif Yeniden Yapılandırma Yöntemleri
Bölüm 8 – Konkordato Hukukunda Reform ve Gelecek Perspektifi

KONKORDATO HUKUKU VE AVUKATIN ROLÜ: DOKTORA SEVİYESİNDE AYRINTILI BİR İNCELEME

BÖLÜM 1: KURUMSAL VE TEORİK TEMELLERİYLE KONKORDATO

1.1. Kavramsal Çerçeve ve Teorik Arka Plan

Konkordato, modern iflas hukukunun en önemli yeniden yapılandırma araçlarından biridir. Türk hukuk sisteminde, konkordato müessesesi; borçlunun ekonomik faaliyetlerine devamını sağlamak, borç ilişkilerini sistematik biçimde yapılandırmak ve aynı zamanda alacaklıların adil bir şekilde tatmin edilmesini temin etmek amacıyla geliştirilmiş kolektif ve yargı denetiminde yürütülen bir hukuki süreçtir. Bu bağlamda konkordato, hem kamu yararına hem de özel menfaatlere hizmet eden, çok aktörlü ve aşamalı bir reorganizasyon prosedürü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Konkordato, borçlunun vadesi gelmiş borçlarını ödeyemez hale gelmesinden veya bu durumun öngörülebilir olmasından kaynaklı olarak, ticari işletmenin tüm finansal ve hukuki ilişkilerinin yeniden düzenlenmesini konu edinir. Özünde konkordato, borçlunun serbest iradesiyle başlattığı ancak mahkemenin sıkı denetimine tabi olan, komiser nezaretinde yürüyen, alacaklıların iradesinin esas alındığı, süresi, prosedürü ve sonucu yasal sınırlarla belirlenmiş bir yeniden yapılandırma modelidir.

1.2. Tarihsel Gelişim ve Mukayeseli Hukukta Konkordato

Konkordato kavramı Roma hukukundan itibaren çeşitli isimler altında uygulanagelmiştir. Ancak günümüzdeki anlamıyla konkordato sistemi, 19. yüzyıl Fransız iflas hukukunun bir ürünü olarak gelişmiş ve pek çok ülkenin hukuk sistemine adapte edilmiştir. Almanya’da "Insolvenzplanverfahren", Fransa’da "procédure de sauvegarde" ve ABD'de "Chapter 11 Reorganization" adıyla bilinen benzeri düzenlemelerle mukayeseli hukukta da önemli bir yere sahiptir.

Amerikan hukukunda yer alan Chapter 11 rejimi, borçlunun işletmesini sürdürmesini esas alan, mahkeme gözetiminde ve alacaklı komiteleriyle yürütülen ileri düzey bir yeniden yapılandırma mekanizmasıdır. Türk konkordato sistemi bu modele yapısal olarak benzememekle birlikte, amaçsal ve fonksiyonel benzerlikler taşımaktadır. Özellikle borçlunun faaliyetlerini sürdürebilmesi ve alacaklıların bir plan çerçevesinde tatmin edilmesi yönünden önemli paralellikler mevcuttur.

1.3. Türk Hukuk Sisteminde Konkordato’nun Normatif Çerçevesi

Türk hukukunda konkordato kurumu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 285 ila 309/m maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, 7101 sayılı Kanun ile 2018 yılında yapılan reformlarla kapsamlı biçimde yenilenmiş; eski sistemdeki işlevsizlikler ortadan kaldırılarak konkordato, iflas erteleme kurumunun kaldırılmasının ardından yeni bir kurumsal boşluğu doldurmak üzere güncellenmiştir.

Bu bağlamda konkordato, yalnızca borçlu ile alacaklılar arasında yapılan sıradan bir uzlaşma değil; devletin yargı yetkisi aracılığıyla kurumsal niteliğe kavuşturulmuş, toplu ödeme planı bağlamında yapılandırılmış bir anlaşmadır. Mahkeme tarafından verilen mühlet kararları, konkordato komiserinin gözetim ve denetimi, alacaklılar kurulunun toplanması ve konkordato projesinin hazırlanarak tasdiki; tümüyle hukuk düzeni içinde ve kamu otoritesi tarafından tanımlanmış bir süreç olarak işler.

1.4. Hukuki Niteliği: Özel Hukuk – Kamu Hukuku Ayrımı

Konkordato’nun hukuki niteliği tartışmalı olmakla birlikte, ağırlıklı görüş konkordatonun karma nitelikli bir kurum olduğunu kabul eder. Zira konkordato; bir yandan borçlu ile alacaklılar arasında iradi esaslara dayalı özel hukuk sözleşmesi niteliği taşırken, diğer yandan devletin mahkemeleri ve konkordato komiseri aracılığıyla yürütülen ve kamu düzenini ilgilendiren yönleriyle kamu hukuku alanına da temas eder.

Bu yönüyle konkordato, iflasın sonuçlarını doğurmayan ancak iflas gibi geniş hacimli etkiler yaratabilecek düzeyde önemli bir tedbir mekanizmasıdır. Hem bireysel hem de toplu menfaatlerin dengelendiği bu kurum, özellikle ticari yaşamın sürekliliğini sağlamaya hizmet ederken, sistematik tahsilat yapılarını da koruyarak ekonomik aktörlerin zarara uğramasını engelleyen bir yapıya sahiptir.

1.5. Fonksiyonu: Finansal Yeniden Yapılandırma ve Ekonomik İstikrar

Konkordato, yalnızca borç ilişkilerinin yeniden düzenlenmesiyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda piyasada faaliyet gösteren şirketlerin kurumsal sürdürülebilirliğini sağlama, istihdamı koruma, tedarik zincirlerinin devamlılığını temin etme ve yatırımcı güvenini artırma gibi geniş ölçekli makroekonomik işlevler de görür. Bu yönüyle konkordato; mikro düzeyde borçluyu korurken, makro düzeyde ekonomik istikrarın sağlanmasına hizmet eder.

Borçlu şirketin yeniden ayağa kaldırılması, işletmenin faaliyetlerine devam etmesi ve yeni finansal kaynaklara ulaşması konkordato süreciyle mümkün hâle gelir. Bu bağlamda konkordato, yalnızca pasif bir borç öteleme değil; aktif bir kurtarma ve yeniden doğuş süreci olarak değerlendirilmelidir.

1.6. Değerlendirme ve Genel Perspektif

Netice itibarıyla, konkordato kurumu; Türk hukuk sisteminde borç-alacak ilişkisinin sistematik biçimde yeniden yapılandırılmasını sağlayan, mahkeme denetiminde işleyen ve devletin cebri icra yetkisini askıya alarak yeni bir ödeme rejimi kuran özel nitelikli bir reorganizasyon modelidir. Bu model, sadece hukuk uygulayıcıları açısından değil; aynı zamanda mali danışmanlar, yatırımcılar ve borç yönetimiyle ilgilenen tüm profesyoneller için yakından takip edilmesi gereken, çok katmanlı ve dinamik bir yapıdır.

BÖLÜM 2: KONKORDATO SÜRECİ VE AŞAMALARI: TEORİK, YASAL VE UYGULAMALI DEĞERLENDİRME

2.1. GENEL BİR BAKIŞ: KONKORDATO SÜRECİNİN AŞAMALI YAPISI

Konkordato süreci, İcra ve İflas Kanunu'nda belirlenen usul kuralları çerçevesinde, birden fazla aşamayı ihtiva eden sistematik bir prosedür olarak yapılandırılmıştır. Bu prosedürün temelini, borçlunun borçlarını ödeme gücünü kaybetmesi veya bu durumun öngörülmesi halinde alacaklılarla bir ödeme planı çerçevesinde uzlaşması oluşturur. Süreç; geçici mühlet, kesin mühlet, konkordato projesi, alacaklılar toplantısı, tasdik davası ve tasdikin hükümlerini kapsayan çok aşalı bir yapıya sahiptir.

2.2. KONKORDATO TALEBİ VE GEÇİCİ MÜHLET KARARI

Borçlu tarafın İcra Mahkemesi’ne sunduğu konkordato talebi, belirli zorunlu unsurları içerir: borçlunun mali durumunu gösteren belgeler, alacaklı listesi, varlık ve yükümlülük beyanları, kar-zarar tabloları ve konkordato projesinin taslağı. Mahkeme, bu evrakları inceledikten sonra, borçlunun durumunun ciddiyetini ve konkordatonun uygulanabilirliğini değerlendirmek üzere geçici mühlet karanı verebilir.

Geçici mühlet kararı, konkordato sürecinin en kritik eşiklerinden biridir. Bu karar ile borçlu, bireysel icra takiplerinden korunur, teminat güncellemesi yapılması engellenir, iflas davası açılamaz ve rehinli alacaklıların taşınırları haciz yoluyla satış talepleri durdurulur. Bu karar aynı zamanda kamusal güvenin yeniden tesisinde bir sinyal fonksiyonu görür.

Mahkeme bu aşamada bir veya birden fazla konkordato komiseri tayin eder. Komiser, borçlunun ticari faaliyetlerini, mali durumunu ve konkordato teklifinin gerçekliğini denetlemekle yükümlüdür. Uygulamada bu süreç, mahkeme, alacaklı ve borçlu arasındaki ilk kurumsal temas noktalarından biridir.

2.3. KESİN MÜHLET KARARI VE KOMİSER DENETİMİ

Geçici mühlet sürecinin sonunda, komiser tarafından mahkemeye sunulan rapor esas alınarak konkordato sürecinin devamına karar verilirse, mahkeme kesin mühlet karan verir. Kesin mühlet sürecinde, konkordato projesi somutlaştırılır, borçlunun varlıkları ve faaliyetleri sıkı komiser denetimine tabî tutulur.

Komiserin yetkileri bu aşamada genişler. Şirket yönetiminin borçlu tarafından devredilmesi söz konusu değilse de, tüm işlemlerde komiserin izni aranabilir. Komiser ayrıca alacaklılar toplantısını organize etmekle yükümlüdür. Bu toplantıda alacaklılar, konkordato teklifini kabul veya reddetme iradesini ortaya koyarlar.

2.4. ALACAKLILAR TOPLANTISI VE OYLAMA SÜRECİ

Konkordato teklifinin kabul edilmesi için, alacaklıların hem sayı hem de miktar itibariyle belirli nitelikli çoğunluğu sağlaması gerekir. Bu şekilde bir uzlaşma sağlandığında, konkordato projesi hukuken geçerlilik kazanmaz; ancak tasdik safhasına geçilir. Aksi halde mahkeme dosyayı reddederek konkordato sürecini sonlandırabilir.

2.5. TASDİK DAVASI VE HÜKÜMLERİ

Alacaklılar toplantısında kabul edilen konkordato projesi, mahkemeye sunularak tasdik talebinde bulunulur. Mahkeme, projenin yasaya, kamu düzenine ve tarafların haklarına uygunluğunu denetleyerek tasdik karan verir. Bu karar, konkordatonun hem borçlu hem de tüm alacaklılar için bağlayıcı hale gelmesini sağlar.

Tasdik kararının verilmesiyle birlikte konkordato projesi icra kabiliyeti kazanır. Alacaklar belirtilen oranlarda ve vade içinde ödenir. Borçlu, mühlet süreci boyunca kazanılan dokunulmazlıktan çıkar, ancak tasdik kararının uygulanması denetim altında sürer.

2.6. UYGULAMADA GÖRÜLEN SORUNLAR VE YARGISAL YAKLAŞIMLAR

Uygulamada, konkordato dosyalarında en çok karşılaşılan sorunlar, geçici mühlet talebinin dayanağı olan belgelerin yetersizliği, komiserin yeterli denetim yapamaması ve alacaklılar toplantısındaki teknik hatalardan kaynaklanmaktadır. Bu gibi durumlarda Yargıtay, konkordato kurumunun şekil ve esas şartlarına sıkı bağlı olduğuna vurgu yaparak, hatalı süreçleri iptal etmekte ve kamu düzeni gereği yeniden yargılamaya olanak tanımaktadır.

Ayrıca, tasdik sonrası borçlunun ödeme planını ihlali durumunda mahkemeden konkordatonun feshine karar verilmesi talep edilebilir. Bu da konkordato rejiminin dinamik ve sürekli denetimi zorunlu kılan yapısını göstermektedir.

BÖLÜM 3: KONKORDATO AVUKATININ ROLÜ, YETKİ VE SORUMLULUKLARI

3.1. KONKORDATO AVUKATININ HUKUKÎ STATÜSÜ VE MESLEKÎ SORUMLULUĞU

Konkordato süreçleri, teknik yeterlilik, mevzuat bilgisi, stratejik planlama ve kriz yönetimi gibi alanlarda uzmanlık gerektiren, çok boyutlu hukuki prosedürlerdir. Bu nedenle konkordato sürecini yöneten avukatın, sadece klasik anlamda bir vekil olarak değil, aynı zamanda mali analiz yeteneği gelişmiş, ticaret hukuku alanında donanımlı, borç-yeniden yapılandırma modellerine hakim, kriz iletişimi ve stratejik savunma tekniklerinde ehil bir profesyonel olması gerekir.

Konkordato avukatının mesleki sorumluluğu, hem İcra ve İflas Kanunu, hem de Avukatlık Kanunu çerçevesinde değerlendirilmelidir. Yanıltıcı belgelerle konkordato talebinde bulunulması, mahkemeye eksik ya da sahte beyanda bulunulması veya komiser denetimini etkisiz kılacak davranışların gösterilmesi; avukat açısından hem disiplin sorumluluğu hem de tazminat ve ceza sorumluluğu doğurabilir.

3.2. DOSYA HAZIRLAMA AŞAMASINDAKİ GÖREVLER

Bir konkordato avukatının ilk ve en önemli görevlerinden biri, konkordato talebine esas oluşturacak belgelerin usule ve hukuka uygun şekilde tanzim edilmesidir. Bu belgeler, borçlunun mali tablosunu ortaya koyan gelir-gider dengesi, bilanço, aktif-pasif cetvelleri, alacaklı listeleri ve varsa rehinli alacaklara ilişkin bilgilerden oluşur. Özellikle muhasebe verilerinin hukuki forma dökülmesi, bu konuda uzman desteğiyle birlikte avukatın bizzat yürüttüğü hukuki özümselleştirme faaliyetini gerektirir.

Ayrıca konkordato projesinin taslağının da avukat tarafından hazırlanması gerekir. Bu taslak, borçlunun hangi vadelerde, hangi oranlarda ve hangi güvence mekanizmalarıyla borçlarını ödemeyi teklif ettiğini ortaya koyar. Projenin ticari makuliyetinin yanı sıra, hukuki meşruluğu da aranmaktadır.

3.3. MAHKEME SÜRECİ VE KOMİSER İLETİŞİMİ

Konkordato avukatı, mahkeme nezdinde borçluyu temsil eder ve sürecin her aşamasında talep ve beyanda bulunur. Mühlet talebinin gerekçelendirilmesi, eksikliklerin tamamlanması, komiserin atanmasına ilişkin görüşlerin bildirilmesi gibi noktalarda mahkeme ile aktif hukuki iletişim kurulur.

Ayrıca konkordato komiseri ile etkili ve şeffaf bir iletişim sürecinin yürütülmesi gerekir. Komiserin bilgi talebine yanıt verilmesi, raporlamaların desteklenmesi ve alacaklılar toplantısının organizasyonunda hukuki koordinasyon sağlanması, avukatın yükümlülüğü altındadır. Komiserle çelişkiye düşmeden ama borçlu tarafın haklarını azami düzeyde koruyacak şekilde stratejik bir pozisyon benimsenmelidir.

3.4. ALACAKLILAR TOPLANTISI VE MÜZAKERELER

Alacaklılar toplantısında konkordato projesinin kabulü için gerekli nitelikli çoğunluğun sağlanması, büyük oranda avukatın görüşme, ikna ve hukuki savunma yetkinliğine bağlıdır. Avukat, alacaklıların kaygılarını giderecek hukuki argümanlar geliştirir, teklifin uygulanabilirliğini anlatır ve oylama öncesi müzakerelerde etkin bir rol oynar.

Bu aşama, klasik dava avukatlığından farklı olarak, bir anlamda "ticari diplomasi" yürütmeyi gerektirir. Avukatın müzakere yeteneği, hukuki bilgisiyle ticari gerçeklikleri harmanlayabilme becerisiyle desteklenmelidir.

3.5. TASDİK SÜRECİ VE SONRASINDAKİ TAKİP GÖREVLERİ

Mahkemenin tasdik karanı almasından sonra da konkordato avukatının görevi sona ermez. Projenin uygulanmasının izlenmesi, borçlunun plana uygun şekilde hareket etmesi, muhtemel ifa sorunlarında alacaklılarla yeniden iletişime geçilmesi ve mahkeme kararlarının takibi gibi konular da bu sürecin bir parçasıdır.

Bazı durumlarda, borçluya yeni finansman sağlanması için kredi sözleşmeleri yapılması, teminat verilmesi veya varlık devirleri gibi işlemlerde de avukat etkin rol alabilir. Bu noktada hem hukukî hem de mali mütalaa sunma becerisi aranır.

3.6. SONUÇ: KONKORDATO AVUKATLIĞI BİR UZMANLIK ALANIDIR

Netice itibariyle konkordato avukatlığı, sadece bir takip veya dava işlemi değil; çok boyutlu, kamu düzeniyle çakışan, ticari hayata etkisi büyük olan stratejik bir uzmanlık sahasıdır. Bu alanda hizmet veren avukatların, hem mesleki hem etik sorumluluklarına riayet etmesi, hem de sektörel bilgi ve analitik düşünme yetkinliğiyle donanması beklenir.

BÖLÜM 4: KONKORDATO HUKUKUNDA SIK SORULAN SORULAR VE UYGULAMADA KARŞILAŞILAN TEMEL SORUNLAR

4.1. KONKORDATO HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR

Soru 1: Kimler konkordato talebinde bulunabilir?

Konkordato, hem sermaye şirketleri hem de şahıs şirketleri ile tacir sıfatını haiz gerçek kişiler tarafından talep edilebilir. Tacir olmayanlar ise genel olarak konkordato talep etme hakkına sahip değildir. Ancak mirasçı sıfatıyla ticari faaliyeti devralmış kişiler veya tüzel kişiliği haiz kooperatif ve dernek gibi yapılar bazen istisna kapsamına girebilir.

Soru 2: Konkordato iflas anlamına mı gelir?

Hayır. Konkordato, iflastan farklı olarak borçlunun ticari faaliyetine devam etmesini ama borçlarını yeniden düzenli ve planlı bir biçimde ödemesini sağlayan bir hukuki kurtarma rejimidir. Esasen konkordato, iflası önleme aracıdır.

Soru 3: Tüm borçlar konkordato kapsamına girer mi?

Hayır. Rehinli alacaklar, nafaka alacakları ve kamu alacakları (vergi, SGK borcu gibi) özel statüye sahiptir ve konkordato kapsamı dışında kalabilir. Ancak bu alacaklara ilişkin tahsilat yolları da konkordato sürecinde belli ölçülerde sınırlandırılmıştır.

Soru 4: Konkordato sürecinde haciz işlemleri durur mu?

Evet. Mahkeme tarafından geçici veya kesin mühlet karanın verilmesiyle birlikte borçlu aleyhine başlatılmış icra takipleri durur. Bu süreç boyunca yeni takip başlatılamaz ve mevcut takipler devam ettirilemez.

Soru 5: Konkordato ne kadar süreyle geçerlidir?

Geçici mühlet 3 ay süreyle verilir ve bu süre mahkeme kararyla 2 ay daha uzatılabilir. Kesin mühlet ise 1 yıldır ve ayrıca mahkeme uygun görürse 6 aya kadar uzatılabilir. Toplamda konkordato süreci 23 ayı bulabilir.

Soru 6: İyi niyetli olmayan borçlular da konkordato talep edebilir mi?

Konkordato süreci, şeffaflık, gerçeklik ve iyi niyet ilkelerine dayanır. Kötü niyetli olarak borçlarından kaçmak isteyen borçluların talepleri mahkemeler tarafından reddedilir. Komiser ve mahkeme denetimi bu tür durumları engellemek üzere işlemektedir.

4.2. UYGULAMADA EN SIK KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Sorun 1: Belgelerin eksik veya yetersiz sunulması

Konkordato talebi için sunulması gereken belgeler oldukça teknik ve yoğun niteliktedir. Borçluların çoğu bu belgeleri profesyonel destek almadan düzenlediği için mühlet kararyla birlikte talepler reddedilebilmektedir. Mali tabloların denetlenebilir, gerçeğe uygun ve tarihsel tutarlılığa sahip olması zorunludur.

Sorun 2: Komiserin etkisiz denetimi

Uygulamada bazı komiserlerin yetersiz denetim yapması, borçlu lehine şekilsel raporlar sunması veya tarafsızlığını yitirmesi, mahkemelerin konkordato sistemine olan güvenini azaltabilmektedir. Komiserin teknik ehliyeti ve tarafsızlığı bu noktada kilit öneme sahiptir.

Sorun 3: Alacaklıların bilinçsiz itirazları

Bazı alacaklılar, konkordato sistemine ya da borçlunun teklifine mahiyetini anlamadan itiraz etmekte ve toplantıların bozulmasına neden olabilmektedir. Bu durum, borçlunun yeniden yapılanma fırsatını kaybetmesine ve neticede iflas etmesine sebep olabilmektedir.

Sorun 4: Tasdik sonrası denetimin eksik yürütülmesi

Konkordato planı tasdik edilse bile borçlunun bu plana sadık kalıp kalmadığı yeterince izlenmediğinde, alacaklılar yeniden zarara uğrayabilmektedir. Bu nedenle tasdik sonrası denetim mekanizmalarının daha kurumsal hale getirilmesi gerekmektedir.

4.3. PRATİK ÖNERİLER VE HUKUKÎ STRATEJİLER

  • Profesyonel destek şarttır: Mali müşavir, avukat ve gerekiyorsa bağımsız denetim uzmanları ile çalışılmalıdır.

  • Belgeler şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır: Sunulan tablolar kurumsal muhasebe kurallarına uygun düzenlenmelidir.

  • Komiserle etkili iletişim kurulmalıdır: Tüm işlemler yazılı olarak belgelenmeli ve güven esasına dayalı olmalıdır.

  • Alacaklılar iyi bilgilendirilmelidir: Onlara sadece hukuk dılıyla değil, finansal mantıkla da plan anlatılmalıdır.

  • Tasdik sonrasında denetim devam etmelidir: Borçlunun plana uyumu izlenmeli ve gerektiğinde revizyon planları geliştirilmelidir.

BÖLÜM 5: KONKORDATO KURUMUNUN EKONOMİK VE TOPLUMSAL ETKİLERİ

5.1. GİRİŞ: KONKORDATO'NUN MAKRO DÜZEYDEKİ FONKSİYONU

Konkordato, yalnızca borçlu ile alacaklı arasındaki ödeme dengesini yeniden tesis etmeyi amaçlayan dar bir hukuk aracı değil; ekonomik düzenin sürdürülebilirliğine katkı sağlayan, piyasa istikrarını koruyan ve toplumsal etkiler yaratan bir kurumsal yapıdır. Özellikle ekonomik dalgalanmalar, küresel krizler veya sektörel çöküşler gibi çok aktörlü sarsıntılar çerçevesinde konkordato, sistemsel çöküşü engelleyici bir "hukuki fren mekanizması" işlevi görmektedir.

5.2. SERMAYE YAPISI VE KREDİ SİSTEMİNE ETKİLERİ

Konkordato, borçlu şirketlerin sermaye yapılarını yeniden düzenleme imkânı sunarak, çöküş yerine rehabilitasyon yolunu açar. Bu durum, bankalar ve finansal kurumlar açısından da tahsil kabiliyetlerini zaman içinde sürdürülebilir kılar.

Ayrıca konkordato sayesinde alacaklılar tek tek tahsilat yöntemleri yerine toplu çözüme katılır, bu da finansal piyasada alacak-borç ilişkilerinde sistemsel bir rahatlama yaratır. Bu yönüyle konkordato, tüm kredi sisteminde moral hazard (ahlaki tehlike) etkisini azaltır, dengeleyici bir fonksiyon üstlenir.

5.3. İSTİHDAM VE SOSYAL BARIŞA ETKİLERİ

Bir şirketin faaliyetlerini sürdürememesi yalnızca borçlu-alacaklı denkleminde kayıp yaratmakla kalmaz; aynı zamanda çalışanların işten çıkarılması, sosyal güvence kaybı ve gelir yoksunluğu gibi zincirleme etkiler doğurur. Konkordato, bu anlamda istihdamın sürmesi için kritik bir hukuk mekanizmasıdır.

Özellikle yerel ekonomiye entegre olan orta ve büyük ölçekli işletmelerin ayakta kalması, sadece firma bazlı değil; çevresindeki tedarik zinciri, çalışanların aileleri ve yerel kamu hizmetleri açısından da doğrudan etkiler taşır. Bu nedenle konkordato, sosyal barışın sürekliliği için yapısal öneme sahiptir.

5.4. PİYASA GÜVENİ VE YATIRIMCI PSİKOLOJİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Bir hukuk sisteminin şirketler için öngörülebilir koruma mekanizmaları sunması, piyasa aktörlerinin sistemin istikrarına duyduğu güveni artırır. Konkordato, bu anlamda hukuki öngörülebilirliği temin eden ve ticari riskin belirli seviyelerde yönetilebilir olmasını sağlayan bir yapı sunar.

Yatırımcılar, faaliyet gösterecekleri hukuk sisteminde risklerin sadece cezalandırıcı değil, aynı zamanda yapılandırıcı yollarla çözülüp çözülemeyeceğine bakar. Bu noktada konkordato, sistemin krizlere yanıt verme kapasitesinin ve yatırım ortamının bir ölçütü haline gelir.

5.5. KAMU MALİYESİNE VE VERGİ SİSTEMİNE ETKİSİ

Konkordato sayesinde iflas eden şirket sayısının azalması, kamu maliyesi açısından da fayda sağlar. Vergi kayıplarının azaltılması, işten çıkarmalar nedeniyle artan sosyal güvence giderlerinin önlenmesi ve sosyal yardım ihtiyacının sınırlandırılması, dolaylı ama kritik etkiler arasındadır.

Ayrıca kamu alacakları da belirli ölçülerde konkordato kapsamına dahil olarak uzun vadede ödenebilir hale gelir. Bu da kamu tarafından planlanabilir tahsilat kabiliyeti anlamına gelir.

5.6. GENEL DEĞERLENDİRME

Konkordato, mikro düzeyde bireysel borç ilişkilerini çözerken, makro düzeyde piyasa istikrarı, sosyal denge, kamu maliyesi ve yatırım ortamı gibi alanlarda olumlu etkiler yaratabilecek potansiyele sahiptir. Bu nedenle konkordato hukuku, sadece "borçtan kurtulma" değil; ekonomik rehabilitasyonun hukuki aracı olarak görülmelidir.

BÖLÜM 6: KONKORDATO SÜRECİNDE DİJİTALLEŞME VE HUKUKÎ TEKNOLOJİLER

6.1. DİJİTALLEŞME VE HUKUKÎ SÜREÇLER ARASINDAKİ DİNAMİK ETKİLEŞİM

  1. yüzyıl hukuk pratiği, yalnızca normun uygulanmasıyla sınırlı kalmamakta; teknolojik dönüşümle yeniden şekillenmektedir. Bu kapsamda konkordato gibi dinamik ve çok aşamalı prosedürlerin dijital entegrasyonu, hukuki süreçlerin hızını ve verimliliğini doğrudan etkilemektedir. Elektronik tebligat, e-imza, UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi), e-duruşma ve dijital delil sunumu gibi unsurlar, konkordato avukatlığının çehresini dönüştürmüştür.

6.2. UYAP SİSTEMİNİN KONKORDATOYA ENTEGRASYONU

UYAP, konkordato süreçlerinin dijital ortama aktarılmasında temel platformdur. Konkordato talep dilekçesi, ek belgeler, komiser atanma kararları, konkordato projesi, alacaklı bildirimleri ve mahkeme kararlarının tamamı UYAP üzerinden elektronik olarak sunulabilir, takip edilebilir ve arşivlenebilir.

Bu sistem sayesinde avukatlar, mühlet süreçlerini güncel olarak izleyebilmekte, belgeler arasında tutarlılık sağlayabilmekte ve komiser ile mahkeme arasındaki resmi iletişimleri zaman kaybı olmaksızın yönetebilmektedir. UYAP entegrasyonu, hem verimliliği hem de belgelendirilebilirliği artırarak hukuk devleti ilkesine katkı sunar.

6.3. E-DURUŞMA SİSTEMİ VE KONKORDATO MAHKEMELERİNDEKİ UYGULAMASI

COVID-19 pandemisiyle birlikte gelişen e-duruşma sistemleri, konkordato davalarında da etkin şekilde kullanılabilmektedir. Geçici ve kesin mühlet taleplerinin duruşmalı incelendiği aşamalarda, taraf avukatlarının e-duruşma sistemine entegre olması, fiziki süreçlerin getirdiği lojistik sorunları azaltmaktadır.

Ancak konkordato gibi belge yoğunluklu ve taraflar arası doğrudan İletişime dayalı davalarda, e-duruşma ile yüz yüze yargılamanın etkililiği arasındaki denge iyi kurulmalıdır. Dijital kolaylık ile muhakeme kalitesi arasındaki hassas denge, hukuk teknolojisinin etik ve fonksiyonel sınırlarını belirlemektedir.

6.4. ELEKTRONİK DELİL YÖNETİMİ VE DİJİTAL MALİ VERİLER

Konkordato dosyalarında yer alan bilanço, gelir tablosu, alacaklı listesi gibi veriler, artık dijital formatta sunulmakta ve bu verilerin uyumlu dosya formatlarında UYAP'a entegre edilmesi gerekmektedir. Bu durum, veri analizi yapan yapay zeka destekli denetim sistemlerinin uygulanmasını da gündeme getirmiştir.

Elektronik defter, e-fatura, e-arşiv gibi verilerin kullanımı, konkordato projesinin gerçekliği konusunda komiser ve mahkemenin ön analiz yapmasını kolaylaştırmaktadır. Bu sayede sürece şeffaflık ve denetlenebilirlik kazandırılmış olur.

6.5. DİJİTAL GÜVENLİK, GİZLİLİK VE MESLEKİ SORUMLULUK

Konkordato sürecinde sunulan belgelerin çok büyük bir bölümü ticari sır niteliğindedir. Bu nedenle avukat, mali müşavir, komiser ve mahkeme tarafından dijital belgelerin korunması, kriptolu saklanması ve yasalara uygun şekilde üçüncü kişilere karşı korunması zorunludur.

Veri sızdırmaları, yetkisiz erişim veya veri manipülasyonları; hem Ceza Kanunu hem de KVK mevzuatı kapsamında sorumluluk doğurur. Bu nedenle konkordato süreçlerinde dijital etik ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmak gereklidir.

6.6. GELECEK PERSPEKTİFİ: YAPAY ZEKA, BLOKZİNCİR VE HUKUKÎ OTOMASYON

Konkordato süreçlerinin gelecekte blokzincir tabanlı defter sistemleriyle denetlenmesi, yapay zeka destekli komiser analizlerinin uygulanması ve otomatik rapor sistemlerinin geliştirilmesi muhtemeldir. Bu teknoloji, borçlunun mali durumunun daha nesnel, tarafsız ve gerçek zamanlı analizine imkân tanır.

Ayrıca konkordato davalarına özgü "dijital yargı asistanları" sayesinde, binlerce sayfa belgenin özetlenmesi, oylama analizlerinin istatistiksel takibi ve karar destek sistemlerinin kurulması güncel bir ihtiyaçtır.

BÖLÜM 7: KONKORDATO VE ALTERNATİF YENİDEN YAPILANDIRMA YÖNTEMLERİ

7.1. GİRİŞ: NEDEN ALTERNATİF YAPILANDIRMA?

Konkordato, borçlunun yargı denetimi altında yeniden düzenleme talep edebileceği en kapsamlı kurumsal yapı olmakla birlikte, her şirkete ya da her borçluluk durumuna uygun bir form olmayabilir. Bazı durumlarda daha az maliyetli, daha hızlı, daha esnek veya daha az kamuya açık alternatif çözümler tercih edilebilir. Bu noktada konkordatoya alternatif olarak gelişen yeniden yapılandırma yöntemleri hukuki ve ticari strateji bağlamında değer kazanmaktadır.

7.2. TÜZEL KİŞİLER ARASI BORÇ YAPILANDIRMA ANLAŞMALARI

Borçlu şirket ile alacaklı kurum ya da şahıs arasında, yargı yoluna başvurmaksızın yapılan borç erteleme, taksitlendirme veya indirim anlaşmaları, pratikte en sık tercih edilen alternatiflerdendir. Bu anlaşmalar genellikle "yeniden ödeme protokolü", "ödeme planı mutabakatı" veya "sulh sözleşmesi" şeklinde adlandırılır.

Avantajları:

  • Gizlilik esaslıdır, kamuya açık konkordato süreci gibi ticari itibara zarar vermez.

  • Taraf iradesiyle şekillenir, yargıya bağlılık azdır.

  • Masraf ve zaman avantajı sağlar.

Dezavantajları:

  • Alacaklının rızasına bağlı olduğu için zorlayıcı değildir.

  • Hukuki koruma kapsamı konkordato kadar geniş değildir.

7.3. ARABULUCULUK SURETİYLE TÜZEL UYUŞMA

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile zorunlu hale gelen arabuluculuk, tüm ticarî uyuşmazlıklar için şartsız uygulanabilir hale gelmiştir. Borçlunun alacaklı ile ticarî uyuşmazlığını çözmesi için arabulucu nezdinde vardığı sulh, mahkeme ilamı niteliğindedir.

Arabuluculuk, konkordatoya göre daha az resmî, daha az kamuya açık ve taraf iradelerine göre şekillenebilen esnek bir yapı sunar. Özellikle "itibari koruma" isteyen şirketler için uygun bir ara çözümdür.

7.4. REESTRUKTURİNG VE FİNANSAL YENİDEN YAPILANDIRMA

Finansal yeniden yapılandırma, bankalar ve finans kurumları ile borçlu şirket arasında varılan, genellikle banka birlikleri aracılığıyla yürütülen, planlı ve denetimli bir borç revizyonu sürecidir. BDDK koordinasyonunda uygulanan "çerçeve anlaşması" sistemi buna örnektir.

Bu yöntemde:

  • Borçlar vadeye yayılabilir,

  • Faizler dondurulabilir,

  • Yeni kredi hattı açılabilir,

  • Teminatlar yeniden düzenlenebilir.

Konkordato yerine reeskont kredileri veya borç yeniden finansmanı gibi yöntemlerle yeniden yapılandırma, borçlunun faaliyetlerine zarar vermeden yönetilmesini sağlar.

7.5. TASFİYE VE GÖNÜLLÜ DAĞITIM PLANI

Bazı şirketler için konkordato ya da yeniden yapılandırma finansal anlamda yetersiz veya anlamsız olabilir. Bu durumda borçlunun kendi tasfiyesini organize etmesi ve tüm alacaklılarla "gönüllü dağıtım planı" uyarınca varlıklarını paylaşması, etik ve ticari anlamda doğru bir adımdır. Bu yöntem, kötü niyetli batışların önüne geçer ve alacaklılar nezdinde itibar kaybının önlenmesini sağlar.

7.6. HANGİ YÖNTEM NE ZAMAN TERCİH EDİLMELİ?

Durum/Senaryo Tercih Edilmesi Gereken Yöntem Çok sayıda alacaklı ve toplu borç Konkordato Tek bankaya borç ve görüşme isteği Finansal Yeniden Yapılandırma Alacaklı sayısı az ve uzlaşma mümkünse Tüzel Borç Yapılandırma Anlaşması Taraflar görüşmeye açık ancak resmi belge aranıyorsa Arabuluculuk Borçlunun faaliyetleri sürmeyecekse Tasfiye ve Dağıtım Planı

7.7. GENEL DEĞERLENDİRME

Konkordato, çok sayıda paydaşı ve hukuki koruması ile en kapsamlı yeniden yapılandırma aracı olsa da, her durumda uygulanması zorunlu değildir. Alternatif yöntemler, maliyeti, hızı, gizliliği ve ticari hassasiyetleri göz önüne alarak daha uygun çözümler sunabilir.

Bu nedenle borçlunun mali yapısı, alacaklı profili, hukuki pozisyonu ve ticari geleceği doğrultusunda kapsamlı bir yeniden yapılandırma stratejisi oluşturulmalıdır.

BÖLÜM 8: KONKORDATO HUKUKUNUN GELECEĞİ VE REFORM ALANLARI

8.1. GİRİŞ: DÜZENLEYİCİ YAKLAŞIMLARIN DİNAMİK DOĞASINA VURGU

Konkordato hukuku, hem normatif yapısı hem de uygulama pratiği ile ekonomik ve toplumsal dalgalanmalardan doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle hukukçular, yasa koyucular, yargı mensupları ve piyasa aktörleri tarafından bu kurumun dinamik ve sürekli gelişen bir perspektifle ele alınması gerekir. Bu bölümde, konkordato hukukunun geleceğine yönelik yapısal analizler ve reform alanları bilimsel bir çerçevede değerlendirilecektir.

8.2. MEVZUATTA GÖRÜLEN BOŞLUKLAR VE ÖNERİLEN DEĞİŞİKLİKLER

a) Komiserlik Kurumunun Kurumsallaştırılması

Bugün konkordato komiserleri, mahkemeler tarafından bireysel seçim esasıyla atanmakta; bu da uygulamada standart eksikliği ve zaman zaman tarafsızlık tartışmalarına yol açmaktadır. Komiserlik mesleğinin lisanslama, uzmanlık ve etik denetim mekanizmalarına tabi kılınması, sistemsel güveni artıracaktır.

b) Tasdik Sonrası Denetim Rejimi

Konkordato tasdik edildikten sonra planın uygulanmasına ilişkin etkili bir denetim mekanizması bulunmamaktadır. Belirlenecek bir izleme kurulu veya yetkili komiser sistemiyle planın denetlenmesi ve şeffaflığın sağlanması, sürece olan inancı artıracaktır.

c) Kamu Alacaklarının Sisteme Entegrasyonu

Vergi ve SGK borçları gibi kamu alacakları konkordato sistemine ya sınırlı entegre edilmekte ya da tamamen sistem dışında bırakılmaktadır. Kamunun da plan çerçevesinde şarta bağlı katılımcı olması, hem borçlunun gerçek anlamda kurtulmasını sağlar hem de kamu tahsilatının planlı hale gelmesini mümkün kılar.

d) Dijital Araçların Mevzuatla Şeffaf Eğitimi

UYAP, e-duruşma ve dijital delil sistemleri uygulamada kullanılmakla birlikte mevzuatta bu sistemlere ilişkin net teknik altyapılar ve mesleki yükümlülükler belirlenmiş değil. Elektronik süreçlerin hem teknik hem etik boyutları mevzuatla belirlenmelidir.

8.3. EĞİTİM, MESLEKİ FORMASYON VE FARKINDALIK

Konkordato süreci, sadece avukatların değil; mali müşavirlerin, alacaklı kurum yöneticilerinin, ticaret mahkemesi hakimlerinin ve komiserlerin eğitimlerini gerektirir. Bu alanda uzmanlık programları, sürekli mesleki eğitim ve farkındalık atılımlarının kurumsal hale getirilmesi gerekir.

Barolar, meslek odaları, hukuk fakülteleri ve ilgili kamu kurumları iş birliğiyle, konkordato alanında yetkinlik bazlı eğitim sistemleri geliştirilmelidir.

8.4. VERİLERE DAYALI POLİTİKA GELİŞTİRME VE RAPORLAMA

Konkordato süreciyle ilgili karar, komiser raporu, tasdik oranı, iflasla sonuçlanma istatistikleri gibi veriler dağınık ve sistematik olmayan şekilde tutulmaktadır. Oysa ki veriye dayalı yasal reformlar, ancak ulusal konkordato veri tabanı, performans raporları ve istatistiki analizlerle mümkün olur. Adalet Bakanlığı ve Yargı Reformu Stratejisi kapsamında bu konuya ayrı bir politika alanı tanımlanmalıdır.

8.5. KAMUOYU VE PİYASA ALGISININ YÖNETİMİ

Konkordato süreci halen kamuoyunda "batışın ilanı" olarak algılanmakta ve şirketlerin bu mekanizmaya başvurması itibari bir risk oluşturmaktadır. Oysa ki konkordato, yapılandırma ve devam mekanizmasıdır. Bu nedenle, kamu kurumları, ticaret odaları ve hukuk kurumları, konkordatonun fonksiyonel anlamını anlatan bilgilendirme kampanyaları düzenlemeli, algı yönetimi stratejik boyutta ele alınmalıdır.

8.6. SONUÇ: ÇAĞDAŞ, ŞEFFAF VE KORUYUCU BİR KONKORDATO REJİMİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Evet. Ancak bu, ancak hukuk-politika-finans üçgeninde koordineli bir yeniden yapılandırma iradesiyle sağlanabilir. Güncel reformlar, dijital entegrasyon, etik kurallar ve kamuoyu bilinci gibi birden fazla eksende atılacak adımlarla konkordato kurumu hem ticari düzenin hem de toplumsal refahın koruyucu aracı olabilir.