Kripto Dolandırıcılığı Dava Sürecinde Teknik ve Hukuki Analiz

Avukat Bilal ALYAR

Kripto Dolandırıcılığı Dava Süreci: İstanbul ve Marmara Bölgesi Odaklı Teknik ve Hukuki Analiz

Kripto Varlıkların Hukuki Niteliği ve Düzenlenmemiş Alanlar

Kripto varlıkların hukuki statüsü Türkiye’de henüz tam olarak tanımlanmamıştır. Mevcut pozitif hukukta kripto paralar, ne resmi para ne de menkul kıymet olarak tanınmaktadır. Özellikle 16 Nisan 2021 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yönetmeliği, kripto varlıkların itirazî (itibari) veya kaydi para, elektronik para, ödeme aracı ya da sermaye piyasası aracı sayılamayacağını açıkça belirtmiştir. Bu düzenleme kripto varlıkları hukuken gayrimaddi bir varlık kategorisinde bırakmış, ancak genel hukuk düzeni açısından bağlayıcı kapsamlı bir tanım getirmemiştir. Sonuç olarak kripto varlıklar, para niteliğinde sayılmadığı gibi, mevcut finansal araç tanımlarının dışında kalan özgün bir varlık türü konumundadır.

Bu hukuki belirsizlik nedeniyle kripto paraların mülkiyet hakkı, vergilendirilmesi, miras yoluyla intikali veya tasfiyesi gibi konular boşlukta kalmıştır bilalalyar.av.tr. Örneğin, kripto varlıkların miras bırakılması veya iflas masasına dahil edilmesi durumlarında uygulanacak kurallar açık değildir. Benzer şekilde, kripto varlıklara el koyma ve haciz uygulamaları konusunda da özel bir yasal dayanak bulunmamaktadır. bilalalyar.av.tr. Yasal altyapıdaki bu boşluklar, kötü niyetli kişilere “meşru gri alanlar” yaratmakta ve kripto dolandırıcılarının yasal boşluklardan yararlanmasını kolaylaştırmaktadır. bilalalyar.av.tr. Nitekim düzenleyici denetim eksikliği sebebiyle geçmişte Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) veya Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) gibi kurumlar kripto piyasalarına açık bir şekilde müdahil olamamış, yatırımcı koruması zayıf kalmıştır. bilalalyar.av.tr bilalalyar.av.tr.

Kripto dolandırıcılığı dava süreci açısından bu belirsizlikler bir dizi pratik soruna yol açmıştır. Örneğin, kripto varlıkların hukuken “mal” sayılıp sayılmayacağı tartışmalıdır. Doktrindeki bazı görüşler, kripto paraların bir malvarlığı unsuru olmadığı, dolayısıyla kripto varlıkların dolandırıcılık suçunun konusunu oluşturamayacağı tezini ileri sürmüştür. Ancak baskın görüş, kripto paraların ekonomik değerinin para ile ölçülebilir olduğunu, bu nedenle mülkiyet hakkının konusunu oluşturabilecek bir malvarlığı değeri sayılması gerektiğini kabul etmektedir. Uygulamada da bu ikinci görüş benimsenmekte; kripto paralar fiilen bir yatırım aracı ve değer biriktirme vasıtası olarak görülüp korunmaktadır.

Bununla birlikte, ceza hukuku terminolojisi kripto varlıklara tam uyum sağlamış değildir. Hırsızlık ve yağma (gasp) suçları, Türk Ceza Kanunu’nda “taşınır mal” kavramına dayanmaktadır. Kripto paralar ise fiziksel bir taşınır eşya olmadığından, bir kişinin dijital cüzdanından kripto paraların çalınması klasik anlamda hırsızlık suçu olarak nitelendirilemez. Aynı şekilde cebir veya tehdit kullanılarak birinin kripto varlıklarının ele geçirilmesi mevcut tanıma göre yağma suçunu oluşturmaz. Bu durum, kripto varlık hırsızlıklarında failin daha hafif bilişim suçlarıyla yargılanması gibi sonuçlar doğurarak ciddi bir yasal boşluk yaratmaktadır. Dolayısıyla kanun koyucunun, kripto varlıkları da kapsayacak şekilde taşınır mal tanımını veya suç tiplerini güncelleme ihtiyacı doğmuştur.

Öte yandan, hukuk sistemimiz eldeki mevzuatı kıyasen uygulayarak bazı sorunları aşma yoluna gitmektedir. Örneğin, icra hukuku kripto paralardan bahsetmese bile, genel ilkelere göre ekonomik değeri olan her türlü mal varlığı haczedilebilir kabul edilir. İcra ve İflas Kanunu’nda haczedilemeyecek mallar sınırlı olarak sayıldığından, kripto paralar bu listede yer almadıkları için borçlunun kripto varlıklarına haciz konabileceği sonucu çıkarılmıştır. Nitekim İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi, 2021 tarihli bir kararında kripto paraların ekonomik değer taşıdığı ve haczinin hukuka uygun olduğu yönünde hüküm kurmuştur (karar detayı bu makale kapsamında aktarılmamıştır). Bu örnek, hukukun kripto varlıkları malvarlığı değeri olarak işlemeye meylettiğini göstermektedir. Ancak yine de kapsamlı bir yasal düzenleme olmadan bu yaklaşımlar parça parça kalacak, kripto dolandırıcılığıyla mücadelede yeknesaklık sağlanamayacaktır.

Son dönemde düzenleyici boşlukları gidermeye yönelik bazı adımlar atılmaya başlanmıştır. 2024 sonu ve 2025 başında, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile SPK öncülüğünde hazırlanan mevzuat değişiklikleri gündeme gelmiştir. Örneğin 13 Mart 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanan “Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ” ile kripto varlık platformlarına yönelik lisanslama ve denetim esasları belirlenmiştir. Bu tebliğ uyarınca kripto varlık hizmet sağlayıcılarına rezerv ispatı denetimi zorunluluğu getirilmiş; müşteri varlıklarının yüzde yüz karşılığı olup olmadığının bağımsız denetim şirketlerince periyodik olarak teyit edilmesi kuralı konulmuştur. Ayrıca MASAK tarafından Aralık 2024’te çıkarılan düzenlemelerle kripto hizmet sağlayıcılarının kara para aklama ve terör finansmanıyla mücadele yükümlülükleri sıkılaştırılmıştır. Bu gelişmeler, kripto piyasasını düzenleme altına alarak dolandırıcılık risklerini önlemeye dönük önemli adımlardır. Ancak halihazırda bu adımlar yeni olup uygulamanın oturması zaman alacaktır.

Özetle, kripto varlıkların hukuki niteliği konusunda normatif boşluklar mevcuttur ve bu boşluklar kripto dolandırıcılığı davalarında çeşitli sorunlar doğurmaktadır. Mevzuatın güncellenmesi ve kripto varlıkların açıkça tanımlanması, hem suçun önlenmesi hem de mağdur haklarının korunması bakımından kritik önemdedir. İstanbul ve Marmara bölgesindeki yoğun pratik, bu alandaki eksikliklerin daha hızlı görünür olmasına yol açmış ve düzenleme ihtiyacını gözler önüne sermiştir.

Kripto Dolandırıcılığı Suçunun Unsurları ve Türk Ceza Kanunu Kapsamı

Türk hukuku, spesifik bir “kripto dolandırıcılığı” suçu tanımlamamıştır; bu fiiller genel dolandırıcılık suçu çerçevesinde değerlendirilmektedir. Dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu (TCK) m.157’de basit haliyle, m.158’de ise nitelikli halleriyle düzenlenmiştir.  Kripto para üzerinden işlenen dolandırıcılıklar da TCK kapsamındaki bu hükümlere göre kovuşturulmaktadır. Suçun oluşabilmesi için gereken maddi unsurlar, ceza hukuku genel teorisindeki dolandırıcılık tanımına paraleldir: hileli davranışlarla bir kimseyi aldatmak, onu veya bir üçüncü şahsı zarara uğratacak biçimde failin kendisine veya bir başkasına haksız menfaat sağlaması  Bu eylem tipinde failin amacı, kurbanın iradesini kandırarak bir malvarlığı değerini ele geçirmektir. Suçun manevi unsuru ise kasttır; fail, aldatıcı davranışları bilerek ve isteyerek gerçekleştirmeli, mağduru zarara uğratma ve kendine yarar sağlama iradesiyle hareket etmelidir.  Kripto varlıklar üzerinde gerçekleşen dolandırıcılık senaryolarında da bu unsurlar aranır: Fail, genellikle yüksek kazanç vaadi, sahte platform veya kimlik taklidi gibi hileli yöntemlerle mağduru yanıltır ve onun kripto varlıklarını kendi hesabına transfer ederek menfaat temin eder.

Kripto dolandırıcılığı fiilleri çoğunlukla nitelikli dolandırıcılık kapsamında mütalaa edilir. TCK m.158’de sayılan nitelikli hallerden özellikle “bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle” işlenen dolandırıcılık, kripto vakalarına birebir uymaktadır. Zira kripto para dolandırıcıları, eylemlerini büyük ölçüde internet üzerinden veya dijital platformlar vasıtasıyla gerçekleştirmektedir. Örneğin sahte kripto para borsaları, oltalama (phishing) siteleri veya sosyal medya üzerinden kurulan iletişimle mağdurlar kandırılmaktadır. Bu durumda fail ile mağdurun fiziki teması olmadan, bilişim sistemleri kullanılarak aldatma gerçekleştirildiğinden, fiil TCK 158/1-f bendindeki ağırlaştırılmış dolandırıcılık suçunu oluşturur ve ceza üç yıldan on yıla kadar hapis ile beş bin güne kadar adli para cezası aralığında belirlenir.  Kripto dolandırıcılığı vakalarının büyük çoğunluğu, bilişim sistemlerinin sağladığı kolaylıkla işlendiği için bu kapsamda cezalandırılmaktadır. Hatta Yargıtay kararlarında, failin mağdurla doğrudan telefonla iletişim kurup aldatması bile “bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması” olarak değerlendirilebilmekte, zira teknoloji vasıtasıyla temas kurulmaktadır. Bu emsal yaklaşım, kripto dünyasında tamamen çevrimiçi gerçekleşen aldatma senaryolarının tartışmasız şekilde nitelikli dolandırıcılık sayılacağını göstermektedir.

Nitelikli dolandırıcılık dışında, kripto paraların özelliğine göre diğer suç tipleri de değerlendirmede rol oynayabilir. Özellikle büyük kripto dolandırıcılığı organizasyonlarında, fail gruplarının eylemleri örgütlü suç kapsamında ele alınabilmektedir. Birden fazla kişinin birlikte planlı şekilde hareket ettiği durumlarda Türk Ceza Kanunu’nun suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m.220) hükümleri devreye girebilir. Böylece dolandırıcılık suçu yanında, örgütlü suçlardan da ayrı ceza tayini gündeme gelir. Yine, kripto paralar aracılığıyla elde edilen gelirlerin saklanması veya aklanması söz konusu ise Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama suçu (TCK m.282) da oluşabilecektir. Nitekim uygulamada bazı kripto dolandırıcılığı dosyalarında failler, elde ettikleri paraları çok sayıda kripto cüzdan arasında transfer ederek izini gizlemeye çalışmakta, bu da aklama suçunu gündeme getirmektedir. Örneğin yakın tarihli bir operasyonda MASAK raporları, kripto dolandırıcılık şüphelilerinin hesaplarında yaklaşık 292 milyon TL tutarında hareketlilik olduğunu ve ilgili kripto cüzdanlarının toplam işlem hacminin 11 milyar TL’yi aştığını ortaya koymuştur.  Bu veriler, dolandırıcılık suçunun yanı sıra suç gelirlerinin kripto üzerinden aklandığına dair güçlü delil kabul edilmiş ve soruşturma hem TCK 158 hem de TCK 282 maddeleri kapsamında yürütülmüştür.

Dolandırıcılık suçu dışında kripto bağlantılı bazı bilişim suçları da feri suç olarak kripto dolandırıcılığına eşlik edebilir. Örneğin bir kripto dolandırıcılık vakasında fail, mağdurun kripto cüzdanına veya borsa hesabına izinsiz erişim sağlamışsa, bu eylem ayrıca TCK m.243’te tanımlanan bilişim sistemine girme suçunu oluşturacaktır. bilalalyar.av.tr bilalalyar.av.tr. Keza, fail mağdurun bilgisayar, telefon veya hesap verilerini bozmuş, silmiş ya da değiştirmişse TCK m.244’teki sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme suçu işlenmiş olabilir. Bu gibi durumlarda savcılık iddianamesinde dolandırıcılık suçunun yanı sıra ilgili bilişim suçları da sıralanmakta, faile birden fazla suçtan ceza verilmesi söz konusu olmaktadır. Ancak burada önemli bir ayrım yapmak gerekir: Kripto dolandırıcılığı vakalarında asıl korunan hukuki değer malvarlığı olduğundan, merkezi suç tipi dolandırıcılıktır. Bilişim suçları ise çoğu zaman dolandırıcılığı kolaylaştıran veya onun parçası olan ikincil fiiller olarak değerlendirilir.

Sonuç olarak, kripto dolandırıcılığı suçunun unsurları ve cezai niteliği, mevcut dolandırıcılık hükümleri ve ilgili bilişim suçu normları ile belirlenmektedir. Failin hileli davranışları, dijital ortamda gerçekleşen aldatma yöntemleriyle birleştiğinde TCK m.158’in nitelikli haline vücut vermekte; ek olarak bilişim sistemine izinsiz giriş veya veri manipülasyonu gibi filler tespit edilirse bunlar ayrı suçlar olarak takdir edilmektedir. Türk Ceza Kanunu, teknolojik gelişmeler karşısında her ne kadar açık bir kripto düzenlemesi içermese de, mevcut maddeleriyle bu suçları cezalandırmaya imkan tanımaktadır. Uygulayıcılar, kripto dolandırıcılığının hukukî tanımını genel dolandırıcılık suçu üzerinden yapmakta ve suça uygun düşen maddeleri olaya tatbik etmektedir.

Ceza Muhakemesi Süreci: Soruşturma, Kovuşturma ve Delil Toplama

Kripto dolandırıcılığı dava süreci, ceza muhakemesinin genel aşamalarını takip etmekle birlikte, sahip olduğu teknik boyut nedeniyle bazı özgünlükler içerir. Süreç, mağdur veya mağdurların olayı adli makamlara bildirmesiyle başlar. İstanbul ve Marmara bölgesinde mağdurlar genellikle doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmakta, şikâyet dilekçesinde maruz kaldıkları dolandırıcılık vakasının tüm detaylarını sunmaktadır. bilalalyar.av.tr. Savcılık, şikâyeti aldıktan sonra derhal bir soruşturma başlatır. Soruşturma aşamasında yapılacak ilk işlerden biri, hızlı bir şekilde delil toplamak ve suça karışan kişi veya platformları tespit etmektir. Bu noktada kripto paraların anonim ve sınır ötesi doğası, delil toplama sürecini klasik dolandırıcılık vakalarına göre daha karmaşık hale getirir.

Soruşturmayı yürüten savcı, genellikle Emniyet Genel Müdürlüğü’nün veya Jandarma Genel Komutanlığı’nın Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleriyle birlikte çalışır. Özellikle İstanbul’da, savcılıklar kripto para konularında uzmanlaşmış siber suçlar bürolarına dosyaları yönlendirmektedir. bilalalyar.av.tr. Siber suçlar birimleri, teknik araçlar ve uzman personel vasıtasıyla öncelikle dijital izleri tespit etmeye girişir. Kripto dolandırıcılıklarında dijital deliller kritik önemdedir ve klasik ceza davalarındakinden farklı enstrümanlar ön plana çıkar. bilalalyar.av.tr. Başlıca delil kaynakları şunlardır:

  • İşlemlere ait blockchain kayıtları ve işlem ID’leri (Transaction Hash): Dolandırıcıların mağdurlardan aldığı kripto paraları hangi cüzdanlara transfer ettiği, blok zinciri üzerindeki herkese açık kayıtlar incelenerek belirlenir. bilalalyar.av.tr. Her transferin kendine özgü bir hash değeri ve zaman damgası olduğundan, suçun izini sürmede blokzinciri verileri temel dayanak sağlar.

  • Şüpheliye ait veya kullanılan kripto cüzdan adresleri ve bunların transfer geçmişi: Soruşturmada, tespit edilen kripto adreslerinin tüm hareketleri zincir analiz araçlarıyla incelenir. bilalalyar.av.tr. Böylece dolandırıcıların fonları nereye aktardığı, hangi borsalara ya da diğer cüzdanlara dağıttığı takip edilebilir.

  • Kripto borsalarındaki hesap bilgilerı ve KYC kayıtları: Eğer dolandırıcı, merkezi bir kripto para borsası kullanmışsa, o platformun kullanıcı bilgileri kritik delil teşkil eder. bilalalyar.av.tr. MASAK mevzuatı gereği Türkiye’deki kripto borsaları müşterilerinden kimlik (KYC) bilgileri almaktadır. Savcılık, hem yurtiçi hem yurtdışı borsalara şüpheli cüzdanların kimlik bilgilerini sorabilir. Resmi yazışmalar ve uluslararası adli yardımlaşma yoluyla bu hesapların kime ait olduğu ortaya çıkarılmaya çalışılır.

  • IP log kayıtları: Dolandırıcılık eylemleri sırasında kullanılan IP adresleri, internet servis sağlayıcılarından veya platform kayıtlarından elde edilebilir. bilalalyar.av.tr. Örneğin dolandırıcı mağdurla e-posta ya da mesajlaşma uygulaması üzerinden iletişime geçmişse, bu iletişimin yapıldığı IP adresleri tespit edilerek failin lokasyonu veya kullandığı VPN servisleri hakkında bilgi edinilir.

  • Sosyal medya yazışmaları ve dijital iletişim kayıtları: Birçok kripto dolandırıcılığı vakasında, fail ile mağdur arasında WhatsApp, Telegram, Discord gibi uygulamalardan yazışmalar veya telefon görüşmeleri gerçekleşmiştir. Bu yazışmaların ekran görüntüleri, e-posta yazıları, SMS kayıtları vb. deliller soruşturmaya eklenir. bilalalyar.av.tr bilalalyar.av.tr. Gerekirse BTK aracılığıyla mesajlaşma içerikleri veya telefon trafiği kayıtları da talep edilebilir.

Toplanan dijital delillerin muhafazası ve analizi, ceza muhakemesinde kritik bir adımdır. Savcılık, elde ettiği teknik verileri anlamlandırmak ve raporlamak için çoğu zaman bilirkişi görevlendirmesi yapar. Adli bilişim uzmanları, blockchain analizlerini derinlemesine yaparak fon hareketlerini şema halinde sunan raporlar hazırlayabilir. Aynı şekilde IP analizleri, cihaz incelemeleri (ele geçirilen bilgisayar/telefon incelenmesi) uzmanlarca gerçekleştirilir. Özellikle büyük kripto dolandırıcılığı dosyalarında, bilirkişi raporları olmaksızın teknik verilerin mahkemeye anlatılması zordur. Bu nedenle, soruşturma aşamasında uzman desteği alınması bir nevi standart haline gelmiştir. bilalalyar.av.tr bilalalyar.av.tr. İstanbul gibi teknik kapasitesi yüksek yargı çevrelerinde, savcılıklar bilişim konusunda deneyimli polislerle ve üniversite/ TÜBİTAK gibi kurumlardan uzmanlarla koordinasyon içinde çalışır. Nitekim İstanbul’da bilişim suçlarına hakim savcılar görevlendirilmiş olup, karmaşık dosyalarda dijital delillere vakıf bu kişiler soruşturmaya öncülük etmektedir. bilalalyar.av.tr.

Soruşturma safhasında bir diğer önemli husus, koruma tedbirlerinin uygulanmasıdır. Savcı, suçtan elde edilen kripto varlıklara mümkün olduğunca erken aşamada el koyma kararı aldırmaya çalışır. Tespit edilen borsa hesaplarına veya cüzdanlara mahkeme kararıyla el koyma (dondurma) tedbiri konulabilir. Ancak bu konuda teknik zorluklar mevcuttur: Eğer kripto varlıklar failin şahsi cüzdanındaysa, el koyma fiilen o cüzdanın özel anahtarının ele geçirilmesini gerektirir ki bu her zaman mümkün olmayabilir. Buna karşın fail fonları yerli bir kripto platformda tutuyorsa, Savcılık o platforma yazı göndererek ilgili hesaplara bloke koydurabilir. MASAK da 5549 sayılı Kanun kapsamında şüpheli işlemler tespit ettiğinde resen veya talep üzerine kripto hesapları dondurabilmektedir. Bu sayede dolandırıcının kaçma veya varlıkları kaçırma riskine karşı önlem alınır. İstanbul’da görülen büyük kripto dolandırıcılığı soruşturmalarında (örneğin yerli kripto borsalarının iflas ettiği vakalar), savcılıklar erken dönemde çok sayıda hesaba el koyma koydurmuş, yurt dışı borsalara da adli yardım talepleri göndererek hesap dondurulmasını istemiştir. Bu yönüyle kripto soruşturmaları, klasik dolandırıcılık soruşturmalarına nazaran çok daha uluslararası boyutta seyredebilir.

Kovuşturma aşamasına gelindiğinde, soruşturmada toplanan deliller iddianamenin temelini oluşturur. Savcılık iddianamesinde failin hangi eylemleri hangi tarihlerde ve nasıl yaptığı, toplanan dijital deliller ışığında anlatılır. Özellikle kripto transferlerinin izi, zincir analiz raporları ile ortaya konur; böylece failin mağdurdan aldığı kripto paraları nerelere gönderdiği somut biçimde mahkemeye sunulur. İddianamede genellikle TCK 157 veya 158’e dayanılarak dolandırıcılık suçu isnat edilir, ve eğer varsa ek olarak bilişim suçları ve kara para aklama suçları da gösterilir. Davanın görüleceği yetkili mahkeme, suçun oluştuğu yer ile bağlantılıdır. Kripto dolandırıcılığı fiziki bir mekandan ziyade çevrimiçi işlendiği için yer yönünden yetki tartışmaları olabilmektedir. Uygulamada çoğunlukla mağdurun parasını gönderdiği yer veya failin platformunun merkezi esas alınır. Örneğin, merkezi İstanbul’da olan bir kripto borsası üzerinden ülke genelinde dolandırıcılık yapılmışsa, İstanbul’daki yetkili ağır ceza mahkemesi davaya bakar. Birden fazla şehirde mağduru olan bir saadet zinciri tipi vakada, genellikle en fazla mağdurun bulunduğu veya soruşturmanın yürütüldüğü ilde davalar birleştirilir.

Mahkeme aşamasında delillerin tartışılması, teknik konuların hakim önüne getirilmesiyle gerçekleşir. Savcı, soruşturmada hazırlanan bilirkişi raporlarını ve dijital delil çıktılarıni mahkemeye sunar. Duruşmalar, diğer ceza davalarına benzer şekilde tanık beyanları, sanık savunmaları ve bilirkişi mütalaalarının alındığı bir süreçtir. Ancak burada hakimlerin teknik detayları anlayabilmesi için mümkün olduğunca açıklayıcı sunumlar yapılması gerekir. Çoğu zaman bilirkişiler veya teknik bilgiye sahip kolluk görevlileri duruşmada dinlenir ve kripto sistemi sade bir dille açıklayarak mahkemeyi aydınlatır. bilalalyar.av.tr. Örneğin bir duruşmada hakim, “blockchain’deki transferin sanık ile bağlantısını nasıl anladınız?” diye sorabilir; bu durumda bilirkişi, cüzdan adreslerinin sanığın borsa hesabıyla eşleştirildiğini, IP logları ve KYC bilgileriyle kimliklendirmenin yapıldığını detaylandırır. Bu şekilde karmaşık veri yığınları, davanın somut gerçeğine uygun biçimde anlamlandırılır.

Delillerin değerlendirilmesinde en kritik husus, dijital delillerin hukuka uygun elde edilmesi ve güvenilirliğidir. Mahkeme, savunma tarafının itirazlarını da dikkate alarak zincirleme aktarılan delillerin her birinin doğruluğunu teyit etmeye çalışır. Bu noktada savcılık makamı ve mağdur vekilleri, delillerin teknik raporlarla desteklenmesi ve açıklanması konusunda titiz davranmalıdır. Aksi halde, örneğin bir IP adresi tespiti usule aykırı yapıldıysa veya blokzinciri verileri yanlış yorumlandıysa, savunma bunu kullanarak delilin geçersiz sayılmasını talep edebilir. İstanbul’daki bazı davalarda, mahkemelerin bu teknik meselelere vakıf hakimleri görevlendirmesi, yargılamanın sağlıklı ilerlemesine katkı sağlamıştır. bilalalyar.av.tr. Marmara Bölgesi dışında ise bu tür davalarda bazen bilirkişi raporlarına aşırı bağımlılık görülebilmekte, mahkeme heyetinin teknik konuları çözümleme yükü artmaktadır.

Sonuç olarak, kripto dolandırıcılığı davalarının ceza muhakemesi süreci; soruşturma aşamasında yoğun bir teknik delil toplama çabasını, kovuşturma aşamasında ise bu delillerin anlaşılır biçimde sunulması ve tartışılmasını gerektirir. İstanbul ve çevresinde bu sürece özgü mekanizmalar daha oturmuş durumdadır: özel soruşturma büroları, siber birimler ve bilirkişi havuzları ile süreç etkin yürütülmektedir. bilalalyar.av.tr. Ancak teknik yönü ağır basan bu dava sürecinin hakkaniyetli ve hızlı şekilde işlemesi için ülke genelinde benzer uzmanlaşmanın ve altyapının güçlendirilmesine ihtiyaç vardır.

İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde Uygulamada Yaşanan Hukuki Sorunlar

İstanbul ve Marmara Bölgesi, Türkiye’de kripto para kullanımının ve buna bağlı suçların en yoğun görüldüğü coğrafyadır. Yapılan tespitlere göre, Türkiye’deki tüm kripto dolandırıcılık vakalarının yaklaşık %70’i İstanbul’da gerçekleşmektedir. bilalalyar.av.tr. Bölgenin ekonomik dinamizmi, nüfus yoğunluğu ve finans merkezlerine ev sahipliği yapması, kripto para yatırımcılarını olduğu kadar dolandırıcılarını da cezbetmektedir. bilalalyar.av.tr. Bu yoğunluk, uygulamada bazı hukuki sorunları beraberinde getirmiştir.

Öncelikle, vaka sayısının fazlalığı adli merciler üzerinde iş yükü baskısı yaratmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, özellikle 2021 sonrası kripto para dolandırıcılığı şikâyetlerinde belirgin bir artış gözlemlemiştir. bilalalyar.av.tr. Bir dönem, popüler bir kripto borsasının batışıyla binlerce kişinin aynı anda suç duyurusunda bulunması, yargı mercilerini zorlamıştır. Bu durumlar, aynı olaya ilişkin yüzlerce dosyanın açılmasına ve sonra bunların birleştirilmesi süreçlerine yol açmıştır. Koordinasyon eksikliği halinde mağdurların farklı illerde ayrı ayrı dava açmaları mümkün olup, bu da mükerrer yargılamalar riskini doğurur. İstanbul yargısı, ülke geneline yayılan bu tip vakalarda dosyaları tek elde toplamaya çalışsa da, her zaman hemen başarı sağlanamayabilir. Özellikle Marmara bölgesine komşu illerde (Kocaeli, Tekirdağ, Bursa gibi) dolandırıcılık fiili orada da icra edilmişse, yetki karmaşası yaşanabilir. Uygulamada çözüm olarak yüksek mahkemeler, bağlantılı davaların birleştirilmesine karar vermekte veya Yargıtay, benzer dosyaları tek bir yetkili mahkemede toplayabilmektedir.

Bir diğer sorun, uzmanlaşma farkından kaynaklanır. İstanbul, kripto suçlarıyla mücadelede ülkenin en gelişmiş altyapısına sahipken, Marmara’nın diğer illerinde benzer uzman kadrolar her zaman bulunmayabilir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, kripto para soruşturmalarında Türkiye’nin en yetkin birimidir. bilalalyar.av.tr. Bu birimde görev yapan ekipler, uluslararası sertifikalara sahip adli bilişim uzmanları ve blockchain analizine hakim personelden oluşur. Ayrıca İstanbul adliyelerinde teknik konulara yatkın, bilişim hukuku alanında eğitim almış savcı ve hakimler bulunmaktadır. bilalalyar.av.tr. Hatta bazı mahkemelerde üyeler arasında daha önce Bilişim Suçları Savcılığı yapmış hakimlere rastlanabilir. Tüm bunlar İstanbul’daki kripto dolandırıcılığı davalarının daha etkin ve süratli yürümesini sağlamaktadır. bilalalyar.av.tr. Nitekim uygulamada, kripto şikâyet dosyalarının İstanbul’da diğer bölgelere kıyasla daha hızlı işleme alındığı ve soruşturmaların daha seri neticelendirildiği gözlemlenmektedir. bilalalyar.av.tr.

Buna karşın Marmara Bölgesi’nin diğer kentlerinde (örneğin Edirne, Balıkesir, Sakarya gibi) teknik yeterlilik ve tecrübe eksikliği yaşanabilmektedir. Siber suçlar birimleri her ilde mevcut olsa da, bazı birimlerde kripto varlıklara dair özel eğitimli personel sayısı azdır. Bu da delil toplama sürecinde aksamalara veya merkez teşkilattan yardım alma ihtiyacına yol açar. Örneğin, küçük bir ilçede kripto dolandırıcılığı şikayeti alındığında, yerel kolluk birimi yeterli bilgiye sahip değilse İstanbul Siber Suçlar Birimi’nden destek istenebilmektedir. Bu tür gayri resmi koordinasyonlar sayesinde eksiklikler giderilse de, ideal olan her bölgede yeterli uzmanlığın bulunmasıdır.

İstanbul’da çözülen bazı hukuki sorunlar, diğer illerde halen tartışmalıdır. Örneğin yetkili mahkeme meselesi: Dolandırıcılığın internet üzerinden işlendiği durumlarda mağdurun ikametgahı mı, failin merkezi mi yetkilidir sorusu, farklı mahkemelerde değişik şekilde yanıt bulabiliyor. İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri genellikle suçun netice yerini esas alarak (mağdurun malvarlığının zarar gördüğü yer olarak) kendi yetkilerini savunurken, bazı başka illerdeki mahkemeler suçun icra yeri vurgusuyla yetkisizlik kararı verebilmektedir. Bu da Yargıtay incelemesi gerektirerek dava süreçlerini uzatıyor. İstanbul’daki uygulamada ise pratik gereklilikler ön planda tutulup, vakaların tek merkezde toplanması eğilimi var. Bunun altında yatan sebep, İstanbul’un teknik imkanlarının daha iyi olması ve dağınık yargılamalardansa merkezi bir yargılamanın verimliliğidir.

Ayrıca, İstanbul ve Marmara bölgesinde son yıllarda özel soruşturma büroları oluşturulmuştur. bilalalyar.av.tr. Özellikle İstanbul Anadolu ve İstanbul Çağlayan (Avrupa) Başsavcılıklarında kripto para soruşturmalarına bakmakla görevli savcılar belirlenmiş, bu savcılar aynı zamanda MASAK ve BTK ile irtibat halinde çalışacak şekilde donatılmıştır. Özel büroların varlığı, dosyaların uzman savcılarda toplanmasını ve ihtisaslaşmayı sağlar. Marmara’nın diğer bazı büyük şehirlerinde (örneğin Bursa’da) da bilişim suçları savcılıkları kripto dosyalarıyla ilgilenmektedir, ancak İstanbul’daki kadar spesifik bir birim yapısı henüz oluşmamıştır.

Uygulamada karşılaşılan bir başka husus, bilirkisi ve teknik tercüme sorunudur. İstanbul’da üniversitelerden ve özel sektörden teknik bilirkişi bulunması daha kolayken. bilalalyar.av.tr, daha küçük illerde ehil bilirkişi bulmak zor olabilmektedir. Bu nedenle Anadolu’daki bazı mahkemeler, İstanbul’daki bilirkişilerden rapor talep edebilmekte veya Adli Tıp Kurumu’nun bilişim ihtisas dairesine dosyayı gönderebilmektedir. Bu da coğrafi uzaklık nedeniyle zamansal gecikmeye yol açar. Ayrıca raporların teknik dili, mahkeme heyetince anlaşılmayabiliyor ve duruşmalarda bilirkişinin tekrar dinlenmesi gerekebiliyor. İstanbul’da ise bilirkişiye erişim kolay olduğu için, gerekli görüldüğünde bilirkişi duruşmaya celp edilip hemen açıklama yapabiliyor. bilalalyar.av.tr. Bu tür pratik avantajlar, İstanbul’u kripto davalarında bir adım öne çıkarmaktadır.

Son olarak, toplumsal ilgi ve medya baskısı da İstanbul’daki davaları etkileyen bir etmendir. Yüksek profilli kripto dolandırıcılık vakaları (örneğin ulusal basına yansıyan milyarlarca liralık vurgunlar) genelde İstanbul’da yargılandığından, mahkemeler yoğun bir kamuoyu baskısı altında kalabilmektedir. Bu durumda yargı organları, hem şeffaflığı sağlamak hem de dava sürecini sağduyuyla yürütmek zorunda kalır. Bazı büyük davalarda duruşmalar çok sayıda müdahil (mağdur) ile gerçekleştirildiği için duruşma düzeni ve güvenlik konuları dahi sorun olmuştur. İstanbul’daki büyük adliyeler (Çağlayan, Kartal) bu tür kalabalık davaları kaldırabilecek fiziki imkana sahipken, küçük illerde aynı ölçekte bir dava yapılsa ciddi lojistik sorunlar yaşanabilirdi.

Özetle, İstanbul ve Marmara Bölgesi, kripto dolandırıcılığı davalarında hem en yoğun vakaların görüldüğü hem de mücadele konusunda en ileri uygulamaların geliştirildiği bölgedir. Yoğunluk bazı sorunlar getirse de, İstanbul bu sorunları aşmak için özel birimler kurma, uzman kadrolar yetiştirme ve teknik altyapıyı güçlendirme yoluna gitmiştir. bilalalyar.av.tr. Marmara’nın diğer kesimlerinde ise kapasite oluşturma ihtiyacı devam etmektedir. Bu bölgesel farklılık, Türkiye genelinde kripto suçlarıyla mücadelede bir standartlaşma gerekliliğine işaret etmektedir. Yargısal içtihat birliği ve teknik imkanların ülke geneline yayılması, coğrafi farklılıklardan doğan adaletsizlik riskini azaltacaktır.

MASAK, BTK ve SPK’nın Kripto Varlık Suçlarındaki Rolü

Kripto varlıklarla işlenen suçların takibi ve önlenmesinde, klasik adli makamların yanı sıra çeşitli idari kurumlar da önemli roller üstlenmektedir. Türkiye’de kripto piyasalarının düzenlenmesi ve suçla mücadele bağlamında öne çıkan kurumlar; MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu), BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) ve SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) olarak sayılabilir.

MASAK, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı finansal istihbarat ve denetim birimi olup, kara para aklama ile mücadelede ulusal otoritedir. 2021 yılında çıkarılan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve MASAK Tebliği ile kripto varlık hizmet sağlayıcıları MASAK’ın yükümlülük kapsamına alınmıştır. Bu düzenleme sayesinde kripto para borsaları ve benzeri platformlar, MASAK’ın “yükümlü” sıfatını kazanmış; müşterini tanı (KYC), şüpheli işlem bildirimi (SAR) ve gerekli görüldüğünde hesap dondurma gibi yükümlülüklere tabi olmuştur. MASAK, kripto platformlarından belirli tutarın üzerindeki işlemlerin bildirimini istemekte ve anormal transfer modellerini izlemektedir. Özellikle dolandırıcılık şüphesi taşıyan büyük kripto transferleri MASAK’ın radarına takılabilir ve derhal ilgili savcılıklara bildirim yapılabilir. Bu işleviyle MASAK, kripto dolandırıcılığı soruşturmalarının finansal analiz ayağını desteklemektedir. Nitekim pratikte MASAK uzmanları, şüpheli cüzdanların izini sürmek için blockchain analiz araçları kullanmakta; farklı borsalar arasındaki para hareketlerini ortaya koyan raporlar hazırlamaktadır. Yukarıda değinilen bir operasyon örneğinde MASAK’ın hazırladığı raporda, şüphelilerin hesap hareketlerinde yüz milyonlarca liralık akış tespit edilmiş ve suç gelirlerinin kriptoya dönüştürülerek aklandığı bu yolla ortaya çıkarılmıştır. MASAK ayrıca idari yaptırım yetkisini de kullanarak, yükümlülüklerini ihlal eden kripto şirketlerine yüksek tutarlı para cezaları kesebilmektedir. Örneğin, 2021 yılında bazı büyük yerli kripto borsalarına, MASAK mevzuatına aykırılıklardan dolayı rekor cezalar uygulanmıştır (kamuya duyurulan rakamlar bu çalışmada anılmamıştır). Bu tür yaptırımlar, piyasada caydırıcılık sağlayarak dolandırıcılık yapılmasını zorlaştırmayı amaçlar.

MASAK’ın bir diğer kritik rolü, uluslararası işbirliği kanallarını kullanarak sınır ötesi para akışlarını takip etmektir. Türkiye, MASAK aracılığıyla Egmont Grubu üyesi diğer ülkelerin mali istihbarat birimleriyle veri alışverişinde bulunabilir. Örneğin bir dolandırıcı yurtdışındaki bir borsaya para kaçırdıysa, MASAK ilgili ülkenin FIU’suna (Financial Intelligence Unit) bilgi talebi gönderebilir. Bu yolla kripto paranın nihai varış noktası tespit edilmeye çalışılır. Ayrıca Interpol ve Europol gibi uluslararası oluşumlarla MASAK koordinasyon halinde çalışarak, kripto suçlarına dair trendleri ve yeni yöntemleri takip eder. MASAK’ın yayımladığı rehberler ve raporlar, dolandırıcılık şebekelerinin kullandığı teknikler konusunda hem kamuoyunu hem de kolluk birimlerini bilgilendirmektedir. Örneğin MASAK, vatandaşları kripto varlıklar konusunda bilinçlendirmek için zaman zaman uyarılar da yapmaktadır (sahte “MASAK hesabınız donduruldu” SMS dolandırıcılıklarına karşı NTV aracılığıyla kamu duyurusu yapmak gibi) Bu yönüyle MASAK, hem önleyici hem de sonuç alıcı fonksiyonlar icra ederek kripto varlık suçlarıyla mücadelede merkezi bir aktör konumundadır.

BTK, kripto varlık suçlarıyla mücadelede özellikle erişim engelleme ve teknik bilgi temini noktasında devreye girer. Bir dolandırıcılık eylemi çerçevesinde kurulmuş sahte web siteleri, uygulamalar veya zararlı yazılımlar tespit edildiğinde, savcılıklar BTK’ya başvurarak ilgili adreslerin erişime kapatılmasını sağlayabilir. 5651 sayılı Kanun kapsamında BTK, suç teşkil eden içerik barındıran web sitelerine idari tedbir uygulama yetkisine sahiptir. Örneğin “kripto-xxxx.org” gibi sahte bir yatırım sitesi, mağdurlardan para topluyorsa, mahkeme kararıyla BTK bu siteye erişim engeli getirebilir. Bu sayede devam eden dolandırıcılığın önüne geçilir ve yeni mağdurların aynı tuzağa düşmesi engellenir. İstanbul’da bu tip önleyici uygulamalar sıklıkla görülmektedir; siber suçlarla mücadele ekipleri tespit ettikleri sahte platformları raporlayarak anında erişim engeli kararı aldırmaktadır.

BTK ayrıca telekomünikasyon alt yapısını denetleyen kurum olduğu için, soruşturmalar kapsamında bazı teknik verilerin sağlanmasında rol oynar. Savcılık makamları, şüphelilerin IP adresi tespitleri, VPN veya domain kayıt bilgileri için BTK’nın da içinde bulunduğu süreçlere başvurur. Genellikle, IP adresinin hangi internet servis sağlayıcısına ait olduğunun belirlenmesi veya zararlı bir uygulamanın barındırıldığı sunucunun Türkiye’de bulunması halinde kapatılması gibi konularda BTK hızlı aksiyon alır. Uluslararası boyut kazanan durumlarda, BTK yabancı muhataplarıyla (ICANN, RIPE gibi kuruluşlar veya diğer ülkelerin telekom otoriteleri) iletişime geçerek alan adı kapatma, zararlı içerik kaldırma gibi işlemlere destek verir. Örneğin yurt dışı kaynaklı bir dolandırıcılık sitesinin Türkiye’deki mağdurları hedef aldığı tespit edilirse, BTK Interpol kanalından ilgili ülkeye bildirimde bulunabilir. bilalalyar.av.tr. Ayrıca, SIM kart kopyalama (SIM swapping) gibi yöntemlerle yapılan kripto hırsızlıklarında da BTK, GSM operatörleri üzerinden soruşturmalara katkı sunmaktadır.

SPK, kripto varlıkların doğrudan doğruya görev alanında olmamakla birlikte, yatırımcıyı koruma ve piyasaların güvenliğini sağlama misyonu doğrultusunda son dönemde aktif rol almaya başlamıştır. Uzun süre SPK, mevcut Sermaye Piyasası Kanunu’na göre kripto paraların “sermaye piyasası aracı” sayılmadığını ve bu nedenle denetim alanları dışında kaldığını ifade ediyordu. bilalalyar.av.tr. Bu durum, kripto varlık piyasasında düzenleyici denetimsizlik yaratmış ve pek çok dolandırıcılık vakasının hiçbir kurumsal gözetim olmaksızın gelişmesine imkan tanımıştı. Ancak özellikle 2022 sonrasında kamuoyunda artan baskı ve dolandırıcılık olaylarının büyümesiyle birlikte SPK da bazı adımlar attı. 2023 yılında Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, SPK’ya “kripto varlık hizmet sağlayıcılarını düzenleme” yetkisi verildi. Bu yetkiye dayanarak SPK, Mart 2025’te yukarıda bahsedilen Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları Tebliği’ni çıkardı.  Bu tebliğ kapsamında kripto platformlarının SPK’ya kayıt olması, belirli sermaye yeterliliği sağlaması ve periyodik bağımsız denetim yaptırması zorunlu hale getirildi. Örneğin her kripto borsa platformu, yılda dört defa rezerv kanıtı denetimini SPK onaylı bağımsız denetim şirketlerine yaptırmakla yükümlüdür. Ayrıca müşteri varlıklarının güvenliği, soğuk cüzdan oranları, siber güvenlik altyapısı gibi konularda da SPK rehber ilkeler belirlemiştir. Bu düzenlemeler ile SPK, fiilen kripto piyasasının regülatörü konumuna yaklaşmış durumdadır.

SPK’nın kripto varlık suçlarına katkısı, daha çok önleyici ve düzenleyici tedbirler şeklindedir. SPK, sahip olduğu denetim yetkisi sayesinde piyasa gözetimini arttırarak dolandırıcılık amaçlı oluşumların engellenmesine yardımcı olabilir. Örneğin, halktan izinsiz şekilde para toplayan kripto projesi girişimlerini tespit edip durdurma yetkisi SPK’da bulunmaktadır (tıpkı izinsiz halka arz veya saadet zinciri oluşumlarına müdahale ettiği gibi). Nitekim geçmişte SPK bültenlerinde bazı kripto varlık alım satım siteleri hakkında suç duyurusu yaptığı görülmüştür (örneğin kaldıraçlı işlem sunarak izinsiz türev faaliyet yürüten siteler hakkında). Bunun dışında SPK, yatırımcı uyarıları yayınlayarak halkı bilinçlendirme misyonu da üstlenir. Resmi internet sitesinde ve yayın organlarında, kripto varlıkların yüksek risklerine, dolandırıcılık ihtimallerine dair bilgilendirmeler yapılmakta; “kolay para” vaat eden kişi ve platformlara itibar edilmemesi konusunda kamuoyu uyarılmaktadır.

Özetle, MASAK, BTK ve SPK kripto varlık suçlarıyla mücadelede tamamlayıcı rollere sahiptir. MASAK mali akışı takip edip şüpheli işlemleri raporlarken, BTK dijital altyapıyı kontrol altında tutarak zararlı unsurları engeller; SPK ise düzenleyici çerçeve oluşturarak piyasanın disipline olmasını sağlar. Özellikle İstanbul ve Marmara bölgesinde bu kurumlar arasındaki koordinasyon oldukça gelişmiştir. Büyük kripto dolandırıcılık soruşturmalarında savcılık, MASAK’tan finansal analiz talep ederken, BTK’ya anında site engelleme yazıları yazmakta ve SPK ile bilgi paylaşımı yapmaktadır. Kamu kurumları arası bu eşgüdüm, suçun aydınlatılması ve tekrarının önlenmesi noktasında kilit önem taşımaktadır.

Uluslararası İşbirliği ve Kripto Para Transferlerinin Takibi

Kripto para dolandırıcılığı, doğası gereği uluslararası boyutu olan bir suç tipidir. Blokzinciri ağları küreseldir ve dolandırıcılar çoğunlukla farklı ülkelerde bulunan borsa ve cüzdanları kullanarak izlerini kaybettirmeye çalışırlar. Bu nedenle uluslararası işbirliği, kripto dolandırıcılığı dava sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Hem delil toplama hem de şüphelilerin yakalanması açısından uluslararası düzeyde koordinasyon şarttır.

Öncelikle, adli yardımlaşma mekanizmaları devreye girer. Savcılık, soruşturma kapsamında ihtiyaç duyduğu bilgi ve belgelere ulaşmak için yabancı ülke makamlarına Adli Yardımlaşma Talepleri gönderebilir. bilalalyar.av.tr. Özellikle şüphelilerin yurtdışındaki kripto borsalarındaki hesap bilgilerini öğrenmek veya yabancı bir sunucuda barındırılan verileri elde etmek için karşı ülkenin adli makamının yardımına ihtiyaç duyulur. Bu süreç, genellikle iki ülke arasındaki adli yardımlaşma anlaşmaları veya taraf olunan uluslararası sözleşmeler çerçevesinde yürür. Örneğin, Türkiye’nin de taraf olduğu Budapeşte Siber Suçlar Sözleşmesi, bilişim suçlarına ilişkin hızlı işbirliği hükümleri içerir. Bir dolandırıcılık sitesinin sunucusu diyelim ki Almanya’daysa, Türk makamları Alman yetkililerden o sunucunun kayıtlarını ve operatör bilgilerini talep edebilir. Benzer şekilde, ABD merkezli büyük bir kripto borsasında dolandırıcıya ait hesap varsa, o borsadan kullanıcı verilerini istemek için ABD Adalet Bakanlığı aracılığıyla resmi talep iletilir. Bu tür uluslararası adli yardımlaşma talepleri, resmi yoldan diplomatik kanallarla iletilir ve yanıt alınması haftalar, bazen aylar sürebilir. bilalalyar.av.tr. Bu zaman faktörü, kripto paraların hızla el değiştirebilmesi karşısında bir zorluk teşkil eder. Ancak çoğu gelişmiş ülke, kripto suçlarıyla mücadelede Türkiye ile işbirliğine açıktır ve karşılıklı bilgi paylaşımı giderek artmaktadır.

Bir diğer önemli işbirliği aracı, Interpol ve Europol gibi uluslararası emniyet teşkilatlarıdır. Interpol, üye ülkeler arasında suçluların yakalanması ve iade edilmesi (kırmızı bültenler) ile suç bilgilerinin paylaşılması konularında kritik rol oynar. Büyük kripto dolandırıcılığı vakalarının failleri çoğu zaman ülke dışına kaçma eğilimindedir. Nitekim Türkiye’de de geçmişte bazı borsa dolandırıcılığı faillerinin yurtdışına firar ettiği görülmüştür. Bu gibi durumlarda Türk makamları, Interpol kanalıyla uluslararası yakalama bülteni çıkartıp failin saklandığı düşünülen ülkede tutuklanmasını talep eder. Son dönemde yaşanan bir olayda, milyonlarca dolarlık kripto vurgunuyla suçlanan bir şüpheli Balkanlar’da yakalanarak Türkiye’ye iade edilmiştir (davanın detayı verilmemiştir). Bu örnek, uluslararası polisin önemini ortaya koymaktadır. Interpol ayrıca bilgi notları yayımlayarak üye ülkeleri yeni ortaya çıkan kripto dolandırıcılığı yöntemleri konusunda uyarır. Europol ise özellikle AB ülkeleri arasında kripto suçlarına yönelik ortak operasyonlar düzenlemekte, çapraz ülke soruşturmalarında koordinasyon sağlamaktadır. Türkiye Europol üyesi olmasa da yakın işbirliği içerisindedir.

Kripto para transferlerinin takibi, teknik olarak sınır ötesi bir uğraş gerektirir. Kripto paraların en cazip yönlerinden biri, merkezi otorite olmadan dünyanın herhangi bir yerine saniyeler içinde aktarılabilmeleridir. Bu, suçlular açısından avantaj gibi görünse de, blokzinciri kayıtlarının şeffaf oluşu aynı zamanda bir iz bırakır. Uluslararası takipte en çok başvurulan yöntemlerden biri, blockchain analiz şirketlerinin sağladığı gelişmiş yazılımların kullanılmasıdır. Chainalysis, Elliptic, CipherTrace gibi global firmalar, kripto para hareketlerini izleyen ve adreslerin risk skorlarını belirleyen araçlar sunar. Türkiye’de gerek MASAK gerekse emniyet birimleri bu tür yazılımlardan faydalanmaktadır. Örneğin, dolandırıcının fonları gönderdiği bir kripto adresi tespit edildiğinde, bu adresin hangi ülke menşeli bir borsaya ait olduğu blockchain analizle anlaşılabilir. Yazılım, ilgili adresin bilinen bir borsaya ait “hot wallet” olduğunu gösterebilir. Bu durumda vakit kaybetmeden o ülkenin makamlarına, ilgili borsada bu adrese karşılık gelen hesabın bilgileri sorulur ve mümkünse dondurulması istenir. bilalalyar.av.tr. Bu sayede paranın daha fazla hareketi engellenerek iadesi şansı artırılır.

Uluslararası takipte karşılaşılan zorluklardan biri, anonimleştirme teknikleridir. Bazı dolandırıcılar, transferleri izlenemez hale getirmek için “mixing/tumbler” servisleri veya Monero gibi izlenmesi çok zor kripto paralar kullanabilir. Bu durumda zincir üzerindeki iz bir noktada kopar ve paranın nereye gittiği belirsizleşir. Yine de uluslararası işbirliği, bu noktada istihbari bilgilerin paylaşımıyla devreye girer. Örneğin ABD ya da AB’de yapılan soruşturmalarda ele geçirilen bir mixer sunucusundan elde edilen veriler, Türk makamlarına iletilebilir ve böylece dolandırıcının izlediği yol yeniden aydınlanabilir.

Ayrıca dış ilişkiler bakımından, kripto suçlarıyla mücadele gündemi uluslararası platformlarda da yer almaktadır. Türkiye, FATF (Mali Eylem Görev Gücü) üyesi olarak, kripto varlıklara ilişkin tavsiye kararlarını uygulamaya koymaktadır. FATF’nin “Travel Rule” (Yolculuk Kuralı) olarak bilinen ve kripto transferlerinde gönderici/alıcı bilgisinin transferle beraber iletilmesini öngören kuralı, Türkiye’de MASAK tarafından zorunlu hale getirilmiştir. Bu tür küresel standartlar, ülkeler arası ortak takip açısından büyük önem taşır. Ortak standartlar sayesinde bir ülkedeki borsa, diğer ülke makamının talebine uygun formatta veri sunabilir hale gelir.

Uluslararası işbirliği, aynı zamanda eğitim ve kapasite geliştirme şeklinde de kendini gösterir. Türk kolluk ve yargı mensupları, INTERPOL ve UNODC’nin düzenlediği uluslararası kripto suçlarla mücadele eğitim programlarına katılmaktadır. Karşılıklı tecrübe paylaşımı sayesinde farklı ülke vaka analizleri incelenmekte, başarılı takip örnekleri öğrenilmektedir. Bu sayede Türkiye, kendi kripto dava süreçlerinde global bilgi birikiminden faydalanma imkanı bulur.

Sonuç olarak, kripto dolandırıcılığı davalarında sınır ötesi işbirliği kritik önemdedir. Hem faili adalete teslim etmek hem de kayıp varlıkların izini sürerek geri getirebilmek, uluslararası kurumların koordinasyonunu gerektirir. Adli yardımlaşma talepleri, Interpol bültenleri, bilgi paylaşımı ve ortak operasyonlar sayesinde, kripto paraların anonimlik zırhı büyük ölçüde delinebilmektedir. İstanbul ve Marmara bölgesindeki büyük davalar, genellikle bir ucu yurt dışına uzanan vakalar olduğundan, bu coğrafyada görev yapan hukukçular uluslararası işbirliğine son derece aşinadır. Gerek savcılık gerekse avukatlar, gerektiğinde Interpol, uluslararası IP tespiti, alan adı kapatma gibi mekanizmalara başvurarak süreci etkin kılmaktadır. bilalalyar.av.tr. Böylelikle kripto dolandırıcılığıyla mücadele, yerel sınırların ötesine taşan topyekûn bir çabaya dönüşmektedir.

Siber Suçlar Birimi ve Bilişim Uzmanlarının Soruşturmalardaki Yeri

Kripto dolandırıcılığı gibi tamamen dijital platformlarda işlenen suçlarla mücadelede, siber suçlar birimleri ve bilişim uzmanları soruşturmanın belkemiğini oluşturur. Klasik suç tiplerinde olduğu gibi sadece genel kolluk kuvvetleriyle yetinmek, kripto vakalarının aydınlatılmasında yetersiz kalır. Bu nedenle ülkemizde Emniyet ve Jandarma teşkilatları bünyesinde uzmanlaşmış Siber Suçlarla Mücadele Daireleri kurulmuş ve bu birimler kripto para vakalarına özel önem atfetmeye başlamıştır.

İstanbul Siber Suçlar Şubesi, Türkiye’de kripto varlık suçlarıyla mücadelede en öne çıkan birimdir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bu şube, tecrübesi ve teknik altyapısıyla benzerleri arasında ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. bilalalyar.av.tr. Birimde görevli personel, blokzinciri analizi, kripto cüzdan izleme, OSINT (açık kaynak istihbarat) kullanımı gibi konularda eğitilmiş durumdadır. Örneğin İstanbul Siber Suçlar ekibi, şüpheli bir kripto transferini dakikalar içinde takip edip hangi borsaya gittiğini saptayabilecek bilgi birikimine sahiptir. Yine bu birimde kullanılan özel yazılımlar sayesinde, ele geçirilen bir telefon veya bilgisayardaki kripto cüzdan uygulamaları, şifreli dosyalar hızla incelenebilmektedir. Bu yüksek teknik donanım, İstanbul’daki soruşturmaların başarısını doğrudan etkilemektedir. bilalalyar.av.tr bilalalyar.av.tr.

Siber suçlar birimleri, kripto dolandırıcılığı soruşturmalarında adeta öncü kuvvet işlevi görür. Mağdurdan alınan ilk ifadede çoğu zaman teknik detaylar belirsizdir; mağdur sadece bir mobil uygulamaya para yatırdığını ve şimdi ulaşamadığını söyleyebilir. İşte bu noktada siber ekip devreye girerek o mobil uygulamanın gerçekte ne olduğunu, arka planda hangi sunucuya bağlandığını, dolandırıcıların kimliklerini gizlemek için ne tür yöntemler kullandığını araştırır. Teknik analiz sonucu örneğin uygulamanın Singapur merkezli bir sunucuya bağlı sahte bir aracı kurum yazılımı olduğu tespit edilebilir. Bu bilgi, savcılık için yol haritası çizer: Uluslararası adli yardımlaşma ile Singapur’dan veriler istenir, uygulamanın mağdurlardan topladığı kripto paraların gittiği cüzdanlar belirlenir vs.

Bilişim uzmanları, soruşturma sürecine hem kolluk içinde hem de haricen destek verirler. Kolluk birimleri içinde genellikle bilgisayar mühendisleri veya benzeri teknik eğitim almış personel bulunur. Bu personel, dijital delillerin elde edilmesi ve analizinde kritik rol oynar. Örneğin, bir şüphelinin dizüstü bilgisayarına el konuldu diyelim; cihazda kriptografik cüzdan programları veya şüpheli yazışmalar olabilir. Emniyetin bilişim personeli, bu cihazın imajını alıp adli bilişim incelemesi yapar, şifreli dosyaları kırmaya çalışır, silinmiş verileri kurtarır. Eğer cihazda kripto cüzdan bulunursa, içindeki varlıklara ulaşmak için özel anahtarları çözmeye gayret eder. Bu uzmanlık gerektiren işler, her polis memurunun harcı olmadığından, bilişim biriminin katkısı olmadan deliller eksik kalacaktır.

Harici bilişim uzmanları ise genellikle bilirkişi sıfatıyla devreye girer. Mahkeme veya savcılık tarafından atanan bu bilirkişiler, akademisyenler, bağımsız adli bilişim uzmanları veya ilgili kurum personeli olabilir. Görevleri, dosyadaki teknik bulguları inceleyip raporlamaktır. Örneğin, blokzinciri üzerindeki 1000’den fazla transferi tek tek takip edip, dolandırıcının nihai olarak fonları nerede topladığını bulma işi bilirkişiye verilebilir. Bilirkişi, uzmanlık alanına göre gelişmiş blockchain takip araçlarını kullanarak ve manuel analiz yaparak, detaylı bir çizelge hazırlayabilir. Bu raporunda her bir mağdurdan çıkan kriptonun hangi ara adreslerden geçerek hangi borsada birleştiğini gösterir. Bu tür bir teknik rapor, mahkeme huzurunda gerçeğin ortaya konmasına büyük katkı sunar.

İstanbul özelinde, siber suçlar birimi ve bilirkişi havuzu arasında kuvvetli bir iletişim ve işbirliği mevcuttur. bilalalyar.av.tr. Avukatlar bile gerektiğinde siber şubedeki yetkililerle görüşüp teknik konularda istişare edebilmektedir. Bu sayede kolluk, yargı ve teknik uzman üçgeninde hızlı bir bilgi akışı sağlanır. Marmara bölgesinde de benzer bir iletişim ağının yaygınlaştırılması önemlidir. Örneğin, Kocaeli’nde görevli bir savcı, elindeki kripto dolandırıcılığı dosyasında İstanbul Siber Suçlar’dan gayri resmi destek alabilmekte veya oradan bir bilirkişinin dosyaya bakmasını talep edebilmektedir. Bu tür esnek işbirlikleri, uzun resmi yazışmaların önüne geçerek soruşturmaların hızlanmasına yardım eder.

Siber suçlar birimlerinin bir diğer kritik fonksiyonu, önleyici faaliyetlerdir. Emniyetin bu birimleri, sadece suç olduktan sonra müdahale etmez; aynı zamanda sosyal medyayı ve interneti proaktif olarak tarayarak yeni dolandırıcılık türlerini tespit etmeye çalışır. İstanbul Siber Suçlar örneğin Telegram’da faaliyet gösteren onlarca sahte kripto yatırım grubunu yakın takibe almıştır. Şüpheli gördüklerini MASAK ile paylaşmakta, gerekli durumlarda henüz çok mağdur oluşmadan operasyon yapıp suç şebekesini çökertmektedir. Bu proaktif yaklaşım, bilişim uzmanlarının derin teknik bilgi birikimi sayesinde mümkün olur.

Ayrıca, eğitim boyutuna da değinmek gerekir. Hem siber suçlar birimlerindeki personelin hem de hakim, savcı gibi yargı mensuplarının sürekli eğitimi şarttır. Dijital dünyadaki yenilikler çok hızlı geliştiği için uzmanların kendini güncel tutması gerekir. Devlet, bu amaçla sık sık hizmet içi eğitimler düzenlemektedir. Örneğin Adalet Akademisi, hakim ve savcılara kripto para teknolojisi ve suçları konusunda seminerler vermektedir. Emniyet Teşkilatı da personelini siber suçlar konusunda uluslararası sertifikasyon programlarına göndermektedir. Böylece dijital delil güvenliği, zincir analizi, siber iz sürme gibi konularda yetkinlikler artırılmaktadır. bilalalyar.av.tr. Bu eğitimler, kripto davalarının seyrini dolaylı olarak iyileştiren yatırımlardır.

Tüm bu anlatılanlar ışığında, kripto dolandırıcılığı davalarında siber suçlar birimi ve bilişim uzmanları olmazsa olmaz bir yere sahiptir. Onların sağladığı teknik destek olmadan, ne deliller etkin toplanabilir ne de toplanan veriler mahkemede anlamlandırılabilir. Özellikle İstanbul’da siber birimin gelişmişliği, kripto davalarının başarı oranını yükseltmektedir. bilalalyar.av.tr. Bu nedenle, ülke genelinde siber suçlarla mücadele birimlerinin kapasitelerinin artırılması, uzman kadroların tutulması ve yeni teknolojilerin takip edilmesi büyük önem arz eder. Unutulmamalıdır ki dijital çağın suçlarına karşı dijital yöntemlerle ve uzmanlarla mücadele edilmelidir; bilişim suçları bilgisi olmadan kripto davası yürütmek imkânsızdır. bilalalyar.av.tr.

Kripto Dolandırıcılığı Mağdurlarının Hukuki Hakları ve Başvuru Yolları

Kripto para dolandırıcılığına maruz kalan mağdurlar, çoğu zaman ciddi maddi kayıplar yaşamakta ve karmaşık bir hukuk mücadelesi vermek zorunda kalmaktadır. Mağdurların hak arama sürecinde hem ceza hukuku yollarını hem de özel hukuk mekanizmalarını bilmeleri önemlidir. Türk hukuk sisteminde kripto dolandırıcılığı mağdurlarının başvurabileceği belli başlı yollar şunlardır:

  • Cumhuriyet Başsavcılığı’na Suç Duyurusu: Bir kripto dolandırıcılığı vakasında mağdurun yapması gereken ilk ve en önemli adım, derhal savcılığa şikâyette bulunmaktır. bilalalyar.av.tr. Suç duyurusu, olayın ceza soruşturmasını tetikler ve failin cezalandırılması ile çalınan varlıkların izinin sürülmesi sürecini başlatır. Mağdurun, suç duyurusu dilekçesinde yaşanan hadiseyi olabildiğince ayrıntılı aktarması, dolandırıcıyla yaptığı iletişimleri, para transferlerinin detaylarını, varsa elindeki belgeleri eklemesi son derece önemlidir. bilalalyar.av.tr. Bu bilgiler soruşturmanın yönünü belirleyecek ve delil toplanmasına yardımcı olacaktır. Suç duyurusu ne kadar erken yapılırsa, failin yakalanması ve paraların kaçırılmadan dondurulması ihtimali o kadar artar. Özellikle kripto gibi hızlı hareket eden varlıklarda gecikme, telafisi zor zararlara yol açabilir. bilalalyar.av.tr. Dolayısıyla mağdurun ivedilikle adli mercilere başvurması esastır.

  • Delil ve Bilgi Toplama: Mağdurun şikâyet sürecinde kendi imkanlarıyla topladığı delilleri sunması yararlı olacaktır. Örneğin dolandırıcıyla yaptığı yazışmaların ekran görüntüleri, gönderdiği kripto paranın işlem ID bilgisi, kripto borsa dekontları gibi materyaller ilk anda savcılığa verilebilir. Mağdur çoğu zaman teknik detaylara hakim olmasa da, elindeki tüm verileri avukatı veya bizzat kendisi derleyip sunmalıdır. Ayrıca birden fazla mağdurun olduğu vakalarda, diğer mağdurlarla iletişime geçmek ve birlikte hareket etmek de önemli bir stratejidir. bilalalyar.av.tr. Aynı dolandırıcı tarafından kandırılan kişiler bir araya gelerek ortak suç duyurusunda bulunabilir ya da farklı illerde yapılmış şikâyetleri tek dosyada birleştirmek için çaba gösterebilir. Mağdurların kurduğu iletişim grupları veya forumlar, hem bilgi paylaşımı hem de moral destek sağlama açısından değerlidir. bilalalyar.av.tr. Büyük çaplı vakalarda mağdurların birlikte hareket etmesi, soruşturma makamlarının da işini kolaylaştırır ve dosyanın ciddiyetini ortaya koyar.

  • Soruşturma Sürecinde Mağdur Hakları: Suç duyurusunda bulunduktan sonra mağdurun dosyasını takip etme ve süreçte aktif rol alma hakkı vardır. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre mağdur (şikâyetçi), soruşturma dosyasına müdahil (katılan) olma talebinde bulunabilir. Özellikle birden fazla mağdurun olduğu davalarda her mağdurun katılan sıfatı alması ve duruşmalara bu sıfatla katılması mümkün olabilmektedir. Mağdurlar veya vekilleri, soruşturma aşamasında savcılıktan dosyanın akıbetini sorabilir, delil toplanması taleplerinde bulunabilir (örneğin “filanca borsaya yazı yazıldı mı, yazılmasını talep ediyorum” diyebilir). Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı vermesi halinde, mağdurun bunu sulh ceza hakimliğine itiraz etme hakkı da mevcuttur. Bu yönüyle mağdur, sürecin pasif bir nesnesi değil, hak arama mücadelesinin öznesidir.

  • Kovuşturma (Dava) Aşamasında Haklar: Dava açıldıktan sonra mağdur, ceza davasına katılan olarak taraf olur. Duruşmalarda hazır bulunabilir, gerektiğinde söz alıp beyanda bulunabilir veya vekili aracılığıyla davayı takip edebilir. Mağdur vekili, iddia makamını destekler şekilde delil sunabilir, tanık dinletme talebinde bulunabilir, sanığa veya tanıklara soru sorabilir. Ayrıca mahkeme sonucunda hüküm verildiğinde, eğer sanık mahkum olur ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi bir karar uygulanırsa, mağdur buna itiraz edebilir (zira mağdurun rızası olmadıkça HAGB uygulanamaz). Mahkeme kararına karşı da mağdurun istinaf ve temyiz hakları bulunmaktadır; katılan sıfatıyla verilen kararı üst mahkemeye taşıyabilir.

  • Tazminat Davası (Hukuki Yol): Ceza davasından bağımsız olarak veya onun yanı sıra, mağdurlar özel hukuk yollarına da başvurabilir. Kripto dolandırıcılığı fiili, Türk Borçlar Kanunu anlamında bir haksız fiil teşkil eder. Fail, hile ile mağdurun mal varlığına zarar verdiği için hukuken tazminat sorumluluğu altındadır. Mağdur, zarara uğradığı miktarın tahsili için fail aleyhine tazminat davası açabilir. Bu dava, asliye hukuk mahkemesinde görülür ve temel amacı mağdurun uğradığı maddi zararın karşılanmasıdır. Ceza davasından bağımsızdır ancak ceza dosyasındaki deliller burada da kullanılabilir. Genellikle ceza yargılaması sonucunu beklemek akıllıcadır, zira ceza mahkumiyeti çıktığında hukuk mahkemesi bunu kararına esas alabilir. Tazminat davasında ispat yükü mağdur (davacı) üzerindedir; ancak ceza dosyasındaki ispatlanmış olgular, hukuk davasını kolaylaştırır. Mahkeme, dolandırıcılık fiiliyle uğranılan zarar kadar tutarın faiziyle birlikte mağdura ödenmesine hükmedebilir. Elbette bu davada başarılı olunsa bile, fiili tahsilat meselesi gündeme gelir. Eğer failin malvarlığı yoksa veya para çoktan yurtdışına kaçmışsa, kazanılmış bir mahkeme kararı kâğıt üzerinde kalabilir. Yine de hukuken bu yolu işletmek, failin mevcut ve gelecekteki malvarlığına yönelik bir alacak hakkı tesis edeceği için önemlidir.

  • Haciz ve Mallara El Koyma: Mağdur, ceza soruşturması esnasında savcılıktan failin bilinen malvarlıklarına tedbir konulmasını isteyebilir. Özellikle dolandırıcıya ait banka hesapları, kripto cüzdanları, taşınmazlar gibi değerlere mahkeme kararıyla el konulması veya tedbir konması, ileride tazminatın tahsil edilebilirliğini arttırır. Yukarıda bahsedildiği üzere, kripto paraların haczi konusunda açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, ekonomik değeri nedeniyle haczedilebileceği kabul edilmektedir. Nitekim icra hukuku bakımından kripto paraların haczine İstanbul’da mahkemeler izin vermiştir. Mağdur, hukuk davasında da ihtiyati haciz talep ederek failin mallarına dava sonuna kadar bloke koydurabilir. Böylece olası mal kaçırma girişimlerinin önüne geçilmiş olur.

  • Diğer Başvuru Yolları: Mağdurların, yukarıdakilere ek olarak yararlanabileceği bazı yan mekanizmalar da vardır. Örneğin dolandırıcılık bir tüketici işlemi kisvesi altında gerçekleşmişse (mağdura yatırım danışmanlığı hizmeti verildiği iddiasıyla para alındıysa), mağdur Tüketici Hakem Heyetleri’ne veya Tüketici Mahkemelerine de başvurabilir. Fakat kripto para mevzuatta tanımlı bir “hizmet/ürün” olmadığı için bu yolların başarı şansı düşüktür. Bunun yerine mağdurlar, şikayetlerini duyurmak ve başkalarını uyarmak için medya ve sosyal medyayı kullanabilmektedir. Kimi zaman dolandırıcıların kimliği belirsiz olduğunda, mağdurlar internet platformlarında örgütlenip kendi araştırmalarını yapmakta, bilgi paylaşımı ile faillerin izini sürmeye çalışmaktadır (elbette bu, resmi tahkikatın yerini tutmaz ancak destekleyici olabilir).

Hak arama sürecinde mağdurların dikkat etmesi gereken bazı hususlar da vardır. İlki, soğukkanlılığın korunması ve bilinçli hareket edilmesidir. bilalalyar.av.tr. Dolandırıcılık kurbanı kişiler, ilk şokun etkisiyle telaşa kapılabilir ve yanlış adımlar atabilir. Örneğin bazı dolandırıcılar, mağdurlara tekrar ulaşarak “Kaybettiğiniz parayı geri almanız için size yardım edeceğiz” diyerek ikinci bir tuzak kurabilmektedir. bilalalyar.av.tr. “Recovery scam” denilen bu yöntemde mağdur, geri ödeme vaadiyle bir kez daha kandırılıp elinde kalan son varlıkları da alınabilir. Bu nedenle mağdurlar, dolandırıldıktan sonra gelen bu tür tekliflere asla inanmamalı, şüpheci olmalıdır. Her adımı bir avukata danışarak atmak, riskleri minimize eder. Bir diğer nokta, medya ve sosyal medya kullanımıdır. Mağduriyetini sosyal medyada paylaşmak bazen diğer mağdurlara ulaşmayı sağlarken, bazen de hukuki süreci zora sokabilir (failin kaçması, delillerin karartılması gibi). Bu dengeyi iyi ayarlamak, gerekirse bir hukukçu tavsiyesiyle hareket etmek doğru olacaktır.

Neticede kripto dolandırıcılığı mağdurları, Türk hukukunda mevcut yollarla haklarını arayabilmektedir. Ceza soruşturması ve davası, failin cezalandırılması ve mümkünse varlıkların iadesi için en etkili yoldur. Bunun yanında hukuk davaları ile maddi zararların tazmini talep edilebilir. İstanbul ve Marmara bölgesinde faaliyet gösteren birçok kripto para avukatı, mağdurların hem ceza hem hukuk süreçlerini birlikte yürütmelerine yardımcı olmaktadır. bilalalyar.av.trbilalalyar.av.tr. Uzman bir avukat desteği, teknik konularda yol gösterme, dilekçelerin doğru hazırlanması ve strateji belirlenmesi açılarından mağdurun en büyük destekçisi olacaktır. bilalalyar.av.tr. Böylelikle mağdur, karmaşık hukuki süreçte yalnız kalmamış ve haklarını etkin şekilde savunma imkanı bulmuş olur.

Önleyici Hukuki Mekanizmalar ve Risk Yönetimi Yaklaşımları

Kripto para dolandırıcılığıyla mücadelenin ideal hedefi, suç işlendikten sonra cezalandırmak kadar, suçun işlenmesini baştan engellemek olmalıdır. Bu bağlamda önleyici hukuki mekanizmalar ve risk yönetimi yaklaşımları büyük önem taşır. Türkiye, son yıllarda artan dolandırıcılık vakaları karşısında hem yasal düzenlemeler yoluyla önleyici adımlar atmaya başlamış hem de kamu kurumları ve özel sektör düzeyinde risk yönetimi stratejileri geliştirmeye yönelmiştir.

Mevzuatın İyileştirilmesi ve Boşlukların Giderilmesi: Önleyici hukuki mekanizmaların en etkilisi, elbette ki açık yasal düzenlemeler yapmaktır. Kripto varlık ekosistemini kapsayan kapsamlı bir kanun çıkarılması, uzun vadede dolandırıcılık riskini azaltacaktır. Bu kanun, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının lisanslanması, sermaye yeterliliği, müşteri varlıklarının korunması, sigorta mekanizmaları gibi konuları düzenleyebilir. Böylece geçmişte dolandırıcılıklara zemin hazırlayan düzensiz ortam kontrol altına alınır. Nitekim 2025 yılı itibariyle bu yönde önemli adımlar atılmış; SPK ve ilgili kurumlar eliyle alt mevzuat çıkarılarak ilk çerçeve çizilmeye başlanmıştır. Orta vadede, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine kapsamlı bir “Kripto Varlıklar Kanunu” alınması beklenmektedir. Böyle bir kanun, kripto para borsalarının faaliyet şartlarını, yatırımcıların haklarını, denetim usullerini ve cezai yaptırımları detaylandırarak belirsizlikleri ortadan kaldıracaktır. Yasal zeminin netleşmesi, dolandırıcıların istismar ettiği gri alanları kapatacağı için suç işleme fırsatlarını da azaltacaktır. bilalalyar.av.tr.

Düzenleyici Denetimin Artırılması: Yasal düzenlemelerin yanı sıra, mevcut kurumların yetki ve kapasitelerinin güçlendirilmesi de önleyici etki yapar. Örneğin MASAK’ın kripto sektöründeki denetimleri sıklaştırması, platformları sürekli gözetim altında tutması, şüpheli işlemlere anında müdahale etmesi suçu önler. MASAK 2024 sonu itibariyle kripto sektörüne yönelik yeni düzenlemeler getirip, uyumsuz davrananlara ağır yaptırımlar uygulayacağını duyurmuştur. Bu tür denetimler, potansiyel dolandırıcılar üzerinde caydırıcı olur. Benzer şekilde SPK’nın getirdiği rezerv ispatı denetimleri, ponzi tarzı içi boş platformların ortaya çıkmasını engellemeyi hedefler; zira her üç ayda bir bağımsız denetime gireceğini bilen bir platform, kullanıcı mevduatını iç etmeye daha az meyledecektir. BDDK da bankalar üzerinden kripto para işlemlerine dolaylı denetim uygulamaktadır. Örneğin yüksek tutarlı kripto alım-satım işlemlerini yapan bankalar, müşterilerini risk profiline göre izlemekte ve şüpheli gördüklerini MASAK’a bildirmektedir. Bu entegre denetim anlayışı, finansal sistemdeki risklerin bütüncül yönetimini sağlar.

Teknik Önlemler ve Altyapı Güçlendirmesi: Hukuki mekanizmaların yanında teknik önlemler de risk yönetiminin parçasıdır. Devlet kurumları, kripto suçlarını önlemek için teknolojiye yatırım yapmalıdır. Örneğin blockchain izleme yazılımlarının temini ve etkin kullanımı, dolandırıcıların hareket alanını daraltır. Emniyet ve MASAK, büyük blockchain analiz şirketleriyle anlaşmalar yaparak anlık takip imkanını artırabilir. Bu sayede henüz suç ortaya çıkmadan, şüpheli fon hareketleri tespit edilip ilgili platformlar uyarılabilir. Ayrıca adli bilişim altyapısının güçlendirilmesi, suç sonrası hızlı tepkiyi mümkün kılar. Türkiye’de Adli Tıp Kurumu bünyesinde bir Bilişim İhtisas Dairesi bulunmaktadır ancak kripto vakaları için daha da özelleşmiş bir birim oluşturulması düşünülebilir. Bu birim, hem suistimalleri proaktif tarayan hem de olay anında müdahil olarak teknik çözüm üreten bir merkez olabilir. İstanbul Emniyeti’nin siber laboratuvarı bu yönde bir model teşkil etmekte olup, diğer illerde de benzer laboratuvarların kurulması hedeflenmelidirbilalalyar.av.tr.

Uluslararası İşbirliği ve İstihbarat Paylaşımı: Risk yönetimi, yalnız ulusal ölçekte değil, uluslararası ölçekte de planlanmalıdır. Yukarıda bahsedildiği gibi, kripto suçları sınır tanımaz. Bu nedenle Türkiye, uluslararası ağlarla entegrasyonunu kuvvetlendirmelidir. INTERPOL ve EUROPOL’ün kripto ile ilgili özel çalışma gruplarına aktif katılım, yeni tehditlerin önceden öğrenilmesini sağlar. Örneğin 2023’te ortaya çıkan bir DeFi (merkeziyetsiz finans) dolandırıcılığı yöntemi, Avrupa’da raporlanmışsa Türkiye bunu erken öğrenip önleyici adım alabilir. Egmont Grubu içerisindeki hızlı bilgi değişimi de istihbari seviyede risk sinyallerini yakalamaya yardımcı olur. Özellikle global çapta faaliyet gösteren dolandırıcılık ağları, genellikle benzer yöntemleri farklı ülkelerde denerler; bu yüzden bir ülkede patlak veren olay diğer ülkeler için bir uyarı teşkil eder.

Kamu Farkındalığı ve Eğitim: Hukuki mekanizmaların belki de en önemli ama çoğu zaman ihmal edilen yönü, kamu farkındalığı yaratmak ve potansiyel mağdurları eğitmektir. Dolandırıcılık girişimlerinin başarısı, büyük ölçüde kurbanların bilgisizliğine veya dikkatsizliğine bağlıdır. Bu nedenle devlet kurumları ve sivil toplum, kripto paralar konusunda bilinçlendirme kampanyaları yürütmelidir. Örneğin SPK, BDDK, MASAK gibi kurumlar web sitelerinde sıkça karşılaşılan dolandırıcılık türlerini açıklamalı ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamalıdır. Emniyet Genel Müdürlüğü, sosyal medya hesapları aracılığıyla uyarılar yayınlamaktadır; bu tür faaliyetlerin kapsamı artırılmalıdır. Okullarda ve üniversitelerde finansal okuryazarlık programlarına kripto paralarla ilgili bölümler eklenebilir. Medya kuruluşları, olayları sadece haber yapmakla kalmayıp uzmanların katıldığı programlarla halkı aydınlatabilir. Örneğin basit bir kural olarak “Yüksek getiri vaadi gerçek olamayacak kadar iyiyse, muhtemelen gerçek değildir” mottosu işlenmelidir.

Özel Sektör ve Platform Önlemleri: Kripto para ekosisteminin özel aktörleri (borsalar, fintech şirketleri) de risk yönetimi konusunda sorumluluk almalıdır. Büyük kripto para borsaları, kendi iç denetim mekanizmalarını kurarak şüpheli faaliyetleri tespit ettiklerinde derhal yetkilileri bilgilendirmelidir. Bir borsa, platformunda dolandırıcılık amaçlı hesaplar tespit ederse, mağdur oluşmadan hesapları kapatıp fonları dondurabilir. Ayrıca müşteri varlıklarının çalınmasına karşı sigorta sistemleri kurulması, hack/dolandırıcılık gibi durumlarda mağdurların zararını hafifletecektir. Nitekim bazı global borsalar, müşterilerini korumak için “sigorta fonları” oluşturmuştur. Türkiye’de de benzer uygulamalar teşvik edilebilir. SPK’nın denetimleri kapsamında ileride her borsanın belli bir teminat tutarı ayırması ve olası suistimallerde bunu kullanması şart koşulabilir.

Hukuki Yaptırımların Caydırıcılığı: Önleyici mekanizmalardan biri de caydırıcı cezaların varlığıdır. Türk Ceza Kanunu’nda dolandırıcılık suçu için öngörülen cezalar aslında oldukça ağırdır (nitelikli halinde asgari 3 yıl hapis). Ancak uygulamada yargılamaların uzun sürmesi, bazı faillere ulaşılamaması veya infaz süreçlerindeki aksaklıklar caydırıcılığı düşürebiliyor. Bu nedenle ceza adalet sisteminin etkin işlemesi, suç işleme eğilimindekiler üzerinde “yakalanırsam kesin ceza alırım” düşüncesini oluşturmalıdır. Özellikle kripto gibi yeni alanlarda cezasızlık algısının oluşmaması önemlidir. Son yıllarda İstanbul’da görülen büyük davalardan bazılarında ağır hapis cezaları verilmesi ve bunların kamuoyunca duyulması, potansiyel suçlulara net mesajlar vermiştir. Bu çizgi devam ettirilmelidir.

Risk Yönetimi Yaklaşımları: Risk yönetimi, yalnızca kamunun değil, bireylerin de uygulaması gereken bir disiplindir. Yatırımcılar ve kullanıcılar kendi risklerini yönetmeyi öğrenmelidir. Temel risk yönetimi stratejileri arasında; sadece güvenilir ve düzenlenmiş platformları kullanmak, portföy çeşitlendirmesi yapmak, asla doğrulanmamış kişi ve kuruluşlara para göndermemek, soğuk cüzdan kullanarak birikimleri borsalardan uzak tutmak, iki faktörlü kimlik doğrulama gibi güvenlik önlemlerini daima kullanmak gibi prensipler sayılabilir. Ayrıca her kullanıcı, dolandırıcılık ihtimaline karşı “kaybetmeyi göze alabileceği kadar yatırım yapma” ilkesine sadık kalmalıdır. Unutulmamalı ki kripto dünyası yüksek risk içeren bir piyasadır; bu risk sadece fiyat oynaklığı değil, aynı zamanda dolandırılma riskidir.  Bireylerin bilinçlenmesi, dolandırıcıların etki alanını daraltacaktır.

Sonuç olarak, kripto dolandırıcılığı dava süreçlerini azaltmanın en iyi yolu, suç gerçekleşmeden önce önleyici tedbirleri almaktır. Türkiye’de düzenleyici kurumlar, güvenlik birimleri ve toplum, el ele vererek bir koruma kalkanı oluşturmalıdır. Yasal boşluklar kapatılıp güçlü bir mevzuat iklimi yaratıldığında. bilalalyar.av.tr, denetimler sıkılaştığında, teknik kapasite ve uluslararası işbirliği üst düzeye çıktığında suçların işlenmesi zorlaşacaktır. Bununla beraber kaçınılmaz olarak bazı suçlar yine de meydana geleceğinden, risk yönetimi yaklaşımıyla zararları en aza indirmek hedeflenmelidir. İstanbul ve Marmara Bölgesi, bu alanda bir laboratuvar işlevi görerek alınan önlemlerin etkisini somut biçimde ortaya koymaktadır. Elde edilen tecrübeler ışığında, gelecekte daha güvenli ve dolandırıcılıklardan arınmış bir kripto ekosistemi oluşturmak mümkün olabilecektir.

Kaynaklar: Bu kapsamlı inceleme hazırlanırken akademik yayınlar, mevzuat metinleri, resmi kurum raporları ve uzman görüşlerinden yararlanılmıştır. Makale içindeki atıflar, ilgili kaynakların satır numaralarına dayanmaktadır ve konunun derinliğine vakıf olmak isteyen okuyucular için yol gösterici olarak eklenmiştir. Bu çalışma, herhangi bir somut yargı kararı veya devam eden dava detayına girmeden, genel hukuk ilkeleri ve güncel düzenlemeler ışığında İstanbul ve Marmara özelinde kripto dolandırıcılığı dava sürecine dair teknik ve akademik bir bakış sunmayı amaçlamıştır. Bu alandaki gelişmeler dinamik olup, hukuk sisteminin de bu gelişmelere adapte olması kaçınılmazdır.