Sahte Fatura Suçu: İstanbul Vergi Avukatı Perspektifinden Bir Rehber

Avukat Bilal ALYAR

Sahte Fatura Avukatı Rehberi: İstanbul Vergi Avukatı Perspektifiyle Sahte Fatura Suçu

Sahte fatura suçu (halk arasındaki tabiriyle naylon fatura) vergi hukukunun en ciddi ihlallerinden biridir. Bu suç, hem bireyleri hem de şirketleri yakından ilgilendirir; zira sahte fatura düzenlemek veya kullanmak, işletmelerin vergi yükümlülüklerinden kaçınmak için başvurduğu yasa dışı yollardan biri olup ağır yaptırımlara tabidir. Özellikle İstanbul gibi ticari faaliyetlerin yoğun olduğu şehirlerde, sahte fatura iddiaları sıkça gündeme gelmekte ve bu alanda uzmanlaşmış İstanbul vergi avukatı desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamlı rehberde, sahte fatura suçunun tanımından ceza hukukundaki yerine, vergi inceleme süreçlerinden şirket yöneticilerinin sorumluluğuna kadar tüm boyutları akademik bir derinlikle ele alacağız. Ayrıca, sahte fatura iddialarıyla karşılaşan kişi ve kurumların haklarını korumak için bir sahte fatura avukatının üstlendiği rolü ve bu alanda avukat seçerken dikkat edilmesi gereken noktaları vurgulayacağız.

Sahte Fatura Suçunun Tanımı (VUK ve TCK Kapsamında)

Sahte fatura suçu, gerçekte var olmayan bir ticari işlemin veya ilişkinin varmış gibi gösterilerek fatura düzenlenmesini ifade eder. Bir başka deyişle, ekonomik bir faaliyet olmadığı halde yapılmış gibi belge düzenlenmesi söz konusudurtalhayayla.av.trtalhayayla.av.tr. Vergi mevzuatımızda bu fiil, vergi kaçakçılığı suçu kapsamında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) m.359'da tanımlanmıştır. Kanun, "gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgenin sahte belge sayılacağını" açıkça belirtmektedirtalhayayla.av.trtalhayayla.av.tr. Bu tanım, faturanın içeriğinin tamamen kurgu olduğunu, ortada hiçbir mal veya hizmet teslimi olmadan belge üretildiğini ifade eder.

Türk Ceza Kanunu (TCK) ise sahte fatura eylemini özel olarak düzenlememiştir. Vergisel sahtecilik fiilleri, doğrudan VUK 359 kapsamında ele alınır. Bununla birlikte, sahte fatura düzenleme veya kullanma eylemleri, niteliği itibarıyla vergi kaçakçılığı suçu olarak kabul edildiğinden ceza hukuku açısından da yaptırıma tabidir. VUK 359 maddesi, vergi ile ilgili tutulması veya saklanması zorunlu defter ve belgelerde sahtecilik yapılmasını suç olarak tarif etmiş ve hem sahte belgeyi düzenleyenleri hem de kullananları cezalandırma kapsamına almıştırtalhayayla.av.trtalhayayla.av.tr. Bu suçun cezası kanunda üç yıldan sekiz yıla kadar hapis şeklinde öngörülmüştürtalhayayla.av.tr. Dolayısıyla, sahte fatura suçu ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren ciddi bir suçturbilalalyar.av.trbilalalyar.av.tr.

Özetlemek gerekirse, sahte fatura suçu vergi hukuku temelinde düzenlenmiş olup TCK kapsamında “resmi evrakta sahtecilik” suçundan ayrı değerlendirilir. Bir faturanın sahte sayılabilmesi için, fatura üzerinde görünen işlem veya ilişkinin gerçekte hiç yaşanmamış olması gerekir. Gerçek bir işlemin varlığı halde miktar veya türünde yapılan yalan beyanlar ise ayrı bir kategoridedir; bu durumda “muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge” söz konusu olur ve o da VUK 359 içinde başka bir bentte düzenlenmiştirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Ancak, gerek tamamen sahte belge, gerek yanıltıcı belge kullanımı vergisel açıdan kaçakçılık suçu kapsamına girer ve yaptırıma tabidir.

Sahte Fatura Düzenleyen ile Kullananın Hukuki Farkları

VUK 359, sahte belge düzenlemeyi ve bu belgeleri kullanmayı aynı maddede ayrı seçimlik fiiller olarak tanımlamıştırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Sahte fatura düzenlemek, bir nevi “fatura fabrikasyonu” yaparak gerçekte olmayan işlemler için fatura üretmek demektir. Sahte fatura kullanmak ise bu düzmece faturaları, sanki gerçek bir gider veya maliyet unsurudur diye kendi yasal kayıtlarına geçirmek, vergi beyannamelerinde kullanmak anlamına gelir. Her iki fiil de kanunda aynı ceza aralığıyla (3 ila 8 yıl hapis) yaptırıma bağlanmıştırtalhayayla.av.tr.

Her ne kadar ceza miktarları aynı olsa da düzenleyen ve kullanan açısından hukuki durum ve ispat dinamiği farklılık gösterebilir. Düzenleyen fail, çoğunlukla bir ticari faaliyeti görünürde var gibi gösteren paravan şirketler kurarak çok sayıda sahte faturayı piyasaya süren kişi veya kişiler olur. Bu kişiler, sahte fatura ticaretinden komisyon veya haksız kazanç elde etmeyi amaçlar. Buna karşılık kullanan taraf ise genellikle vergi matrahını azaltmak isteyen mükelleflerdir; örneğin, gerçek işletme sahipleri, ödeyecekleri vergiyi düşürmek için giderlerini yüksek göstermek amacıyla bu naylon faturaları kayıtlarına dahil eder.

Hukuken, sahte fatura düzenleme suçu ile kullanma suçu birbirine dönüşemez. Yani bir kişi hakkında sahte fatura düzenlemekten dava açılmışsa, yargılama sırasında fiilin aslında kullanma olduğu anlaşılsa bile mahkeme doğrudan suç vasfını değiştirip hüküm veremez; bunun yerine düzenleme suçundan beraat kararı verip kullanma suçu için ayrı bir soruşturma başlatılmasını sağlamak gerekirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Bu durum, her fiilin ayrı seçimlik hareket olmasından kaynaklanır.

Diğer yandan, bir kişi hem sahte fatura düzenleyip hem de bunları kendi veya başkalarının defterlerinde kullanmış olabilir. Bu gibi hallerde Yargıtay, ortada tek bir suç işleme kararı bulunduğu sürece failin tek bir suçtan cezalandırılacağını, ancak birden fazla seçimlik hareket (hem düzenleme hem kullanma) gerçekleştiği için cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Yani fail, aynı faturayı düzenleyip sonra kullansa da ayrı ayrı değil, tek suç kapsamında fakat daha ağır bir cezayla karşılaşabilir.

Önemli bir ayrım da kasıt unsuru bakımından ortaya çıkar. Sahte fatura düzenleyen kişi zaten fiilin sahte olduğunu bilerek hareket etmektedir. Kullanan açısından ise belgenin sahteliğini bilerek kullanma şartı aranırerkuranhukuk.com. Eğer bir mükellef, aldığı bir faturanın sahte olduğunu bilmeden bunu kayıtlarına geçirmişse, bu durumda sahte fatura kullanma suçu oluşmayacaktırozturkvecicek.com. Ancak uygulamada, “bilmemek” savunmasının geçerli olabilmesi için mükellefin basiretli bir tacir gibi gerekli özeni gösterdiğini ispatlaması gerekir; aksi halde mevcut delillerden failin durumdan haberdar olduğu kabul edilmektedir. Aşağıda ele alacağımız vergi inceleme bulguları, çoğu zaman kullanıcı konumundaki mükellefin de gerçeği bildiğine dair dolaylı kanıt teşkil etmektedir.

Vergi İncelemesi ve Denetim Süreçlerinde Şüpheli İşlemler

Sahte fatura ile mücadelede, vergi inceleme elemanları ve denetim süreçleri kritik rol oynar. Vergi müfettişleri, işletmelerin mali kayıtlarını incelerken şüpheli işlem belirtilerini yakından takip ederler. Hem sahte fatura düzenleyenleri hem de kullananları tespit etmek için bazı kriterler ve yöntemler geliştirilmiştir.

Vergi İncelemesinde Dikkat Edilen Şüpheli Hususlar: Danıştay ve Yargıtay içtihatlarında da vurgulanan bazı göstergeler, faturaların sahte olabileceğine dair güçlü emareler sayılır:

  • Gerçekte Faaliyeti Olmayan veya Kağıt Üstünde Şirketler: Faturayı düzenleyen firmanın bilinen adresinde bulunamaması, vergi dairesine kayıtlı olmasına rağmen fiili bir ticari faaliyetinin olmaması klasik bir işaret olarak kabul edilirhalilibrahimturan.av.trhalilibrahimturan.av.tr. Örneğin, ortakları ve yetkilileri arasında mali gücü veya sektörel deneyimi olmayan şahıslar (örneğin şoför, sekreter, amele gibi meslek gruplarından kişiler) bulunan şirketlerin yüksek tutarlı faturalar düzenlemesi şüphe uyandırırhalilibrahimturan.av.tr.

  • Defter ve Belgeleri İbraz Etmeme: İnceleme sırasında mükellefin yasal defter ve belgelerini vergi müfettişine sunmaması, saklama yükümlülüğünü ihlal etmesi ve kayıtlarının incelenmesini engellemesi durumunda, bunların sahte veya usulsüz işlemler içerdiği yönünde kuvvetli bir kanaat oluşurhalilibrahimturan.av.tr.

  • Ödenmemiş Vergiler ve Muhasebe Tutarsızlıkları: Sahte fatura düzenlediği iddia edilen bir şirketin, kendi beyannameleri üzerinden hiç vergi ödememesi veya düzenlediği yüksek meblağlı faturalar olmasına rağmen ödenecek vergisinin çıkmaması, o şirketin sırf fatura satmak amacıyla kurulduğunu düşündürebilirhalilibrahimturan.av.tr. Bu tür durumlarda vergi inceleme raporları, ilgili şirketi "naylon fatura kaynağı" olarak raporlamaktadır.

  • Mal Hareketinin Olmaması: Faturalara konu mal veya hizmetin gerçekte teslim edilmediği, buna ilişkin irsaliye, taşıma faturası, ambar fişi, depo kayıtları gibi belgelerin bulunmadığı haller de sahte belge belirtisidirhalilibrahimturan.av.trhalilibrahimturan.av.tr. Örneğin, bir şirket büyük tutarlarda mal aldığını iddia ediyorsa ancak ne nakliye kayıtları ne de stoklarında böyle bir mal hareketi yoksa, faturaların hayali olduğu sonucuna varılır.

  • Ödeme Yöntemleri: Yüksek tutarlı faturalar karşılığında ödemelerin genellikle banka havalesi veya çek yerine nakit/elden yapıldığı iddiası da inceleme elemanlarınca dikkate alınırhalilibrahimturan.av.tr. Özellikle Türkiye'de finansal hareketlerin 8.000 TL üzerindeki kısmının bankalar aracılığıyla yapılması zorunluluğu düşünüldüğünde, bu sınırın üzerindeki işlemlerin kayıt dışı (elden) ödeme ile açıklanmaya çalışılması sahteciliğe işaret edebilir.

  • Oransal Analizler: Yargıtay kararlarında, bir mükellefin defterlerinde kullandığı sahte faturaların tutarının, o mükellefin yıl sonu cirosuna oranı da bilerek kullanma konusunda karine kabul edilmiştir. Uygulamada toplam faturaların %5’ini aşan tutarda naylon fatura kullanımı, mükellefin kasten hareket ettiğine işaret sayılabilmektedirhalilibrahimturan.av.tr. Çok düşük oranlarda kalan tartışmalı faturalar için ise mükellefin bunları fark etmemiş olma ihtimali değerlendirilebilir; ancak oran büyüdükçe kasıt varsayımı güçlenir.

Yukarıdaki bulgular, vergi inceleme raporlarında ayrıntılı şekilde ortaya konur. Vergi müfettişi, yaptığı tespitleri önce Vergi Tekniği Raporu adı altında teknik bulgular ve analizler şeklinde kaleme alır. Ardından, eğer sahte fatura veya başka bir kaçakçılık fiili tespit edilmişse, Vergi Suçu Raporu düzenlenirhalilibrahimturan.av.tr. Vergi Suçu Raporu, ilgili Vergi Dairesi Başkanlığı veya Defterdarlığın onay ve görüşü (mütalaa) ile savcılığa intikal ettirilirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr.

Bu süreçte dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da VUK m.367 kapsamındaki mütalaa şartıdır. Yargıtay'ın yerleşik içtihadına göre, vergi kaçakçılığı suçlarında vergi idaresinin mütalaası alınmadan ceza davasına devam edilemez; eğer iddianame verilmiş ancak mütalaa henüz yoksa mahkeme durma kararı verip bu görüşün gelmesini beklemelidirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Çünkü vergi idaresinin suça dair görüşü, kovuşturma şartı niteliğindedir ve ceza yargılamasında dikkate alınması gerekir. Nitekim VUK 367 uyarınca, vergi müfettişleri kaçakçılık tespit ettiklerinde raporlarını ilgili komisyonların değerlendirmesiyle savcılığa iletmek zorundadır; savcılar da kendiliklerinden bir suç duyumu aldıklarında dahi vergi incelemesini talep ederek sonucunu beklemek durumundadırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr.

Şüpheli işlemler konusunda bir diğer denetim aracı da BA-BS form karşılaştırmalarıdır. Her ay mükelleflerin bildirdiği alım-satım bildirimlerinde (BA-BS formları), bir işletmenin beyan ettiği alımların karşı tarafı olan satıcıların durumu incelenir. Eğer bir mükellefin büyük tutarlı alış yaptığı görünen satıcı firma, ya form bildiriminde bulunmamışsa ya da sahtecilikle anılan bir firmaysa, bu durum derhal vergi incelemesine sevk edilerek araştırılırdergipark.org.tralomaliye.com. Özellikle İstanbul gibi ticaret hacminin yüksek olduğu illerde vergi idaresi, bu tür veri analizleriyle riskli mükellefleri saptamaya öncelik verir.

Sonuç olarak, sahte fatura şüphesiyle yürütülen vergi incelemelerinde, teknik bulgular ve ekonomik mantık süzgeci birlikte kullanılır. İnceleme elemanları, defter kayıtlarından banka hareketlerine, stok raporlarından çapraz sorgu yöntemlerine kadar pek çok aracı devreye sokarak sahte belge zincirlerini ortaya çıkarmaya çalışır. Bu süreçte elde edilen bulgular, hem idari açıdan tarhiyat (vergisel tarh ve ceza) yapılmasına hem de ceza yargılaması açısından delil oluşturacak suç duyurusuna temel teşkil eder.

Ceza Hukuku Yönüyle Sahte Fatura Suçu (Kast, İspat, Savunma Hakları)

Sahte fatura suçu, kasıtlı bir suç olup taksirle (dikkatsizlikle) işlenmesi mümkün olmayan bir fiil olarak kabul edilir. Ceza hukuku prensiplerine göre, bir kişinin bu suçtan mahkûm olabilmesi için faturanın gerçek dışı olduğunu bilerek düzenlemesi veya kullanması şarttırerkuranhukuk.comozturkvecicek.com. Yukarıda belirtildiği gibi, faturanın sahteliğini bilmeyen bir kullanıcı açısından suçun manevi unsuru oluşmayacaktır. Ancak pratiğe bakıldığında, mükellefin bu savunmayı ileri sürebilmesi oldukça zordur; zira sahte faturaların tespitinde kullanılan emareler çoğu kez mükellefin iyi niyetli olmadığına işaret eder. Örneğin, alış yaptığı tüm şirketler ortadan kaybolmuş veya hiçbir yasal beyanname vermemişse, mükellefin “ben fark etmedim” iddiası hayatın olağan akışına aykırı bulunabilir.

İspat Yükü ve Deliller: Ceza muhakemesinde ispat yükü iddia makamındadır. Savcılık makamı, sanığın sahte fatura fiilini işlediğini ve kastını ortaya koymakla mükelleftir. Bu amaçla vergi inceleme raporları, vergi suçu raporu, şirket kayıtları, tanık ifadeleri ve bilirkişi raporları temel delil kaynaklarıdırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Özellikle sahte fatura davalarında, mali bilirkişi incelemeleri önem taşır. Belgelerdeki imzaların sanığa ait olup olmadığının tespiti, faturaların içerdiği kalemlerin firma faaliyet alanıyla uyumlu olup olmadığı gibi teknik hususlar bilirkişi incelemesiyle aydınlatılırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Ayrıca, sahte faturaları düzenlediği belirlenen kişilerin yargılanmasında, bu faturaları kullanan diğer mükelleflerin tanık olarak dinlenmesi ve faturaları kimden, hangi ticari ilişki kapsamında aldıklarının sorulması Yargıtay tarafından gerekli görülmektedirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Bu şekilde, suça karışan tüm aktörlerin ortaya çıkarılması ve gerçek failin tespiti amaçlanır.

Sanık açısından bakıldığında, savunma hakları kapsamında lehine olabilecek bütün delilleri sunma imkânı vardır. Örneğin, sahte olduğu iddia edilen bir faturaya konu malın gerçekte teslim alındığını kanıtlayan irsaliye, taşıma makbuzu, depo giriş kayıtları gibi belgeler ibraz ederek suçlamayı çürütmeye çalışabilir. Yine de bu noktada önemli bir ayrım yapmak gerekir: Eğer iddia konusu belge tamamen hayali bir işlem ise, savunma stratejisi genellikle usule ve ispat yetersizliklerine odaklanır (örneğin “bu faturayı ben düzenlemedim, imza bana ait değil” veya “işlemi yapan şirket çalışanıydı, benim haberim yoktu” gibi). Şayet gerçek bir alışveriş olmuş ancak fatura bedelinin bir kısmı abartılmışsa, o durumda savunma “belge sahte değil, en fazla yanıltıcı” şeklinde hukuki nitelendirmeye yönelebilir.

Ceza hukukunda şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo) ilkesi gereğince, eğer mahkeme mevcut delillerle sanığın bilerek sahte fatura işine karıştığına yeterli kanaat getiremezse, beraat kararı verebilir. Nitekim sahte fatura davalarında bazı durumlarda beraat kararları görülebilmektedir. Örneğin, sahte fatura düzenlemekle suçlanan bir kişinin gerçekte bu işle ilgisinin olmadığı, şirketi fiilen başkasının yönettiği ispatlanırsa veya dosyada sadece idari tespitler olup da ceza standardında kesin delil yoksa mahkeme beraat verebilir. Savunma hakkı, soruşturma evresinden itibaren bir avukat aracılığıyla etkin kullanıldığında, eksik veya hatalı delillerin ortaya konması mümkün olabilmektedir.

Öte yandan, adli süreç hakları bakımından şunu vurgulamak gerekir: Şüpheli veya sanık, soruşturma aşamasında ifade vermeden önce bir avukata danışma ve ifade esnasında avukat bulundurma hakkına sahiptir. Mali suçlar genelde karmaşık belge incelemelerine dayandığı için, ifadenin uzman bir vergi avukatı nezaretinde verilmesi, ileride doğabilecek hak kayıplarını önlemede kritik rol oynar. Keza, kovuşturma (dava) aşamasında da sanığın çapraz sorgu yapma, delillere itiraz etme, tanık çağırma gibi tüm hakları eksiksiz şekilde kullanılmalıdır. Özellikle teknik konularda, sanık müdafii kendi uzman bilirkişi görüşlerini dosyaya sunarak resmi bilirkişi raporlarındaki olası yanlış veya eksikleri gösterebilir.

Uzlaşma, Etkin Pişmanlık, Dava Süreci ve Mahkeme Kararları

Uzlaşma: Vergi hukukunda “uzlaşma”, mükellef ile vergi idaresinin tarh edilen vergi ve cezalar üzerinde anlaşması prosedürüdür. Ancak sahte fatura fiili tespit edildiğinde, bu fiilden kaynaklanan vergi ziyaı tarhiyatlarında uzlaşma yoluna gidilemez. Kanun koyucu, vergi kaçakçılığı kapsamındaki bu ağır fiillerde uzlaşma yasağı getirerek, mükellefin idareyle pazarlık yaparak cezayı indirme imkânını ortadan kaldırmıştırhalilibrahimturan.av.tr. Nitekim sahte fatura kullanımı tespit edildiğinde genellikle üç kat vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılır ve bu tür kaçakçılık cezalarında uzlaşma hükümleri uygulanmazhalilibrahimturan.av.tr. Bu, vergi idari yaptırım boyutudur; idare mükelleften, haksız yere eksik ödediği vergiyi üç kat ceza ile birlikte tahsil etmeye çalışır.

Etkin Pişmanlık ve Cezada İndirim: Uzlaşma yasağı bulunsa da ceza hukuku yönünden, sanığın belirli koşullarda cezasında indirim sağlayan bir olanak mevcuttur. VUK m.359, sahte fatura suçu nedeniyle uğratılan vergi kaybının dava sürecinden önce ödenmesi halinde mahkûmiyet cezasının belli oranlarda indirileceğini hükme bağlamıştırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Buna göre:

  • Eğer mükellef, tespit edilen vergi kaybının tamamını (vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı) ve kesilen idari cezaların %50’sini, soruşturma evresi (dava açılmadan önce, savcılık aşaması) içerisinde öderse, verilecek hapis cezası yarı oranında indirilirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr.

  • Ödeme kovuşturma evresinde (dava açıldıktan sonra ancak mahkeme hüküm vermeden önce) yapılırsa, cezada üçte bir oranında indirim uygulanırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr.

  • Tarh edilen bir vergi aslı yoksa (yani ortada doğmuş bir vergi borcu bulunmuyorsa, örneğin girişim aşamasında kalan bir sahtecilik ise) yine de cezanın yarıya indirilmesi imkânı tanınmaktadırbarandogan.av.tr.

Bu indirimlerden yararlanmanın şartı, mükellefin vergi idari yargısına başvurmamış veya açmışsa vazgeçmiş olmasıdırbarandogan.av.tr. Görüldüğü üzere, kanun bir bakıma etkin pişmanlık benzeri bir düzenlemeyle, failin zararı karşılaması durumunda cezasını önemli ölçüde hafifletme yolunu açmıştır. Uygulamada, bazı sanıklar aleyhlerine ceza davası açıldıktan sonra vergi borçlarını faiziyle ödeyerek bu indirimden faydalanmakta ve böylece alacakları hapis cezasını yarı yarıya veya üçte bir oranında azaltmaktadır.

Dava Süreci: Sahte fatura suçlarında ceza davası süreci, diğer ceza davalarına kıyasla teknik yönü ağır basan bir seyir izler. Süreç genellikle şu şekilde ilerler:

  1. Soruşturma Aşaması: Vergi müfettişi tarafından hazırlanan vergi suçu raporu ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal eder. Savcılık, raporu inceleyerek soruşturma dosyasını açar. Bu aşamada savcı, gerek gördüğünde emniyetin Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ile koordineli olarak şirket merkezlerinde arama yapabilir, dijital materyallere el koyabilir. Şüphelilerin ifadesi alınır. Yeterli delil elde edilirse, savcılık iddianame düzenleyerek davayı açar.

  2. Kovuşturma (Yargılama) Aşaması: İddianamenin kabulüyle dava mahkemeye intikal eder. Sahte fatura suçunun ceza sınırı nedeniyle yargılama çoğunlukla Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılırbilalalyar.av.trbilalalyar.av.tr. Mahkeme, ilk duruşmada sanıkların kimlik tespitini ve savunmalarını alır. Devamında, suçlamaya konu faturaların asılları veya onaylı suretleri dosyada yoksa bunların getirilmesini ister (zira faturanın şeklen fatura sayılması için kanuni zorunlu bilgileri içerip içermediği incelenmelidirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr). Tanık olarak, faturaları düzenleyen ya da kullanan diğer kişiler dinlenebilir. Vergi müfettişleri veya düzenleyiciler gerektiğinde duruşmada beyan verir. Uzman bilirkişi raporları alınır.

  3. Hüküm ve Sonrası: Mahkeme, tüm delilleri değerlendirip şüpheye yer vermeyecek şekilde suçun oluştuğuna kanaat getirirse, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verir. Ceza miktarı belirlenirken, fiilin kaç takvim yılında işlendiği, toplam zarar tutarı, sanığın kastının yoğunluğu gibi unsurlar dikkate alınır. Örneğin Yargıtay, aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura kullanımı olsa bile, bunlar aynı suç işleme kararının icrası kapsamında ise tek suç sayılıp cezanın zincirleme suç hükümlerine göre artırılmasını, ancak farklı yıllarda ise ayrı suçlar kabul edilmesini öngörmektedirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Mahkeme de bu ilkelere uygun şekilde ceza tayin eder. Eğer sanık yargılama sırasında vergi borcunu ödediyse yukarıda bahsedilen indirimler uygulanır. Hüküm açıklandıktan sonra tarafların istinaf ve temyiz hakları vardır.

Mahkeme Kararları ve Yargıtay Uygulaması: Sahte fatura davalarına ilişkin Yargıtay kararları, alt mahkemeler için yol göstericidir. Örneğin, Yargıtay birçok kararında şirket yetkililerinin sırf resmi pozisyonlarına bakarak mahkûm edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, önemli olanın suçun gerçek failinin tespiti olduğunu vurgulamıştırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Bu nedenle, eğer bir şirket adına sahte fatura suçu işlenmişse mahkeme, şirketin temsilcisi görünen kişiden ziyade fiili olarak bu işi yürüten kişiyi araştırmalıdır. Şirket ortak veya müdürleri sadece şekli imzaları nedeniyle sorumlu tutulup cezalandırılmamalıdır; aksine bu kişilerin gerçekten sahte fatura düzenleme/kullanma eylemine katılıp katılmadıkları somut delillerle ortaya konulmalıdırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Aksi takdirde Yargıtay, eksik araştırma gerekçesiyle mahkeme kararlarını bozabilmektedir.

Yine Yargıtay, sahte fatura kullanımından açılan ceza davasının sağlıklı yürümesi için vergi yargısındaki sürecin bekletilmesi gereğine de işaret etmiştir. Örneğin, bir mükellef hakkında sahte fatura kullandığı gerekçesiyle tarhiyat yapılmış ve bu kişi vergi mahkemesinde “faturalarım gerçektir” diyerek iptal davası açmışsa, ceza mahkemesi bu idari dava sonuçlanmadan karar vermemelidir. Zira aksi halde çelişkili hükümler ortaya çıkabilir (vergi mahkemesi faturaların gerçek olduğuna karar verip cezayı kaldırırken ceza mahkemesi aynı faturalar için sahte diyerek mahkûmiyet vermiş olabilir). Bu tür durumları önlemek adına, uygulamada ceza mahkemeleri vergi davası kesinleşene kadar beklemekte veya en azından vergi idaresinin mütalaa sürecini tamamlamasını gözetmektedirbarandogan.av.trbarandogan.av.tr.

Sonuç olarak, sahte fatura yargılamaları hem vergi hukukunun teknik detaylarını hem de ceza hukukunun usul güvencelerini barındıran karmaşık süreçlerdir. Bu süreçlerde doğru adımları atabilmek için uzman bir hukukçu desteği çoğu zaman belirleyici olmaktadır.

İstanbul Özelinde Vergi Suçu Davaları ve Yerel Mahkeme Uygulamaları

Türkiye genelinde geçerli yasalar çerçevesinde yürütülse de İstanbul, vergi suçu davalarının en yoğun görüldüğü illerden biridir. Bunun birkaç temel nedeni bulunmaktadır. İlk olarak, İstanbul ülkenin ticari merkezi konumundadır ve şirket sayısının, dolayısıyla vergi işlemlerinin en fazla olduğu şehirdir. Bu durum, sahte fatura gibi vergi kaçakçılığı yöntemlerinin de İstanbul’da daha sık ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Nitekim son yıllarda İstanbul’da yapılan mali polis ve vergi denetim operasyonlarında yüz milyonlarca liralık naylon fatura ağlarının ortaya çıkarıldığı, basına yansıyan haberlerde görülmüştür. Örneğin, İstanbul’da gerçekleştirilen geniş çaplı bir operasyonda sahte fatura düzenleyerek 90 milyon TL’lik vergi vurgunu yapan bir şebekenin çökertildiği ve çok sayıda tutuklama yapıldığı haberi, bu suçun şehirdeki boyutlarını gözler önüne sermektediryirmidort.tvdha.com.tr.

Yerel Mahkeme Uygulamaları: İstanbul’da sahte fatura suçlarına bakan mahkemeler, genellikle ihtisaslaşmış ağır ceza mahkemeleridir. İstanbul Adliyesi ve İstanbul Anadolu Adliyesi bünyesinde, ekonomik suçlar konusunda deneyimli ceza heyetleri mevcuttur. Bu mahkemeler, dosyaların kapsamlı yapısı nedeniyle sıkça bilirkişi incelemelerine başvurmakta, Mali Suçlar Polisinin soruşturma bulgularını değerlendirmektedir. İstanbul’daki mahkemelerin bir uygulaması, yukarıda değindiğimiz mütalaa ve vergi davası bekletmesi konularında titiz davranmalarıdır. Zira şehirdeki davaların önemli bir kısmında, sanıklar paralel olarak İstanbul’daki vergi mahkemelerinde tarhiyat iptal davaları da yürütmektedir. Uygulamada, ceza mahkemesi heyetleri eğer vergi mahkemesi kararı beklenmekteyse yargılamayı makul bir süre durdurup sonucunu dosyaya aldırmaktadır. Bu, İstanbul özelindeki yoğun dosya trafiğinde, mükerrer yargılama riskini azaltan bir yöntem olarak karşımıza çıkar.

İstanbul’da Vergi Denetimi ve Soruşturma İşbirliği: İstanbul, hem Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Müfettişleri hem de Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele ekiplerinin koordineli çalıştığı bir il olması itibariyle, vergi suçlarının takibinde hızlı reaksiyon gösterilebilen bir yerdir. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı bünyesinde sahte fatura ile mücadele için özel ekipler oluşturulmuş, risk analiz sistemleri geliştirilmiştir. Örneğin, İstanbul’daki vergi idaresi, sektörel analizler yaparak belirli sektörlerdeki (örneğin akaryakıt, inşaat, tekstil gibi sahte faturanın yaygın görülebildiği alanlar) alım-satım ilişkilerini mercek altına almaktadır. Bu sayede, aynı çekirdek kadroya ait birden fazla şirketin birbirine fatura düzenleyerek vergi kaçırdığı durumlar veya sahte fatura ticareti yapan örgütlü yapılar tespit edilebilmektedir.

Yerel Mahkeme Kararları: İstanbul’daki yerel mahkemelerin kararları genelde Yargıtay denetiminden geçtiği için ulusal içtihatla uyumludur. Ancak, İstanbul’da görülen davaların nicelik ve nitelik bakımından çeşitliliği, bazı emsal kararların da buradaki mahkemelerden çıkmasına yol açmıştır. Örneğin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (istinaf) dairesinin, sahte fatura davalarında bilirkişi raporlarının yeterliliğine dair önemli kararları bulunmaktadır. Yine İstanbul ağır ceza mahkemelerinden verilen ve Yargıtay tarafından onanan kararlar, sahte fatura fiilinin sübutu, iştirak ilişkileri ve ceza tayini konularında uygulamaya yön vermiştir.

Özetle, İstanbul özelinde sahte fatura davaları hem yoğunluk hem de kapsam bakımından dikkat çekicidir. Bu nedenle İstanbul’da faaliyet gösteren vergi avukatlarının, yerel uygulamaları, mahkeme pratiklerini ve idari-denetim süreçlerini yakından takip etmesi gerekir. İstanbul’daki bir vergi suçu davasında başarılı bir savunma, yalnızca kanunu bilmekle değil, aynı zamanda bu yerel dinamiklere hakim olmakla mümkün olabilir.

Sahte Fatura Nedeniyle Şirket Yönetici ve Ortaklarının Sorumluluğu

Sahte fatura suçu söz konusu olduğunda, akla gelen önemli sorulardan biri de şirket tüzel kişiliği ile onu temsil eden gerçek kişilerin sorumluluğunun nasıl ayrıştırılacağıdır. Türk hukuk sisteminde cezai sorumluluk şahsi olduğu için, suçun faili olarak ancak gerçek kişiler yargılanabilir. Yani bir şirket doğrudan ceza almaz; onun adına hareket eden yöneticiler, temsilciler veya fiili olarak suça katılan şahıslar ceza soruşturmasına tabi olur.

Yönetici ve Ortakların Cezai Sorumluluğu: Bir şirkette sahte fatura düzenlenmesi veya kullanılması fiili gerçekleşmişse, öncelikle savcılık bu fiili fiilen gerçekleştiren veya talimatı veren kişiyi tespit etmeye çalışır. Genellikle limited şirket gibi yapılarda şirket müdürü veya anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri soruşturmanın muhatabı olabilir. Bunun yanında, şirketin muhasebe sorumlusu veya finans işleriyle ilgilenen yetkilileri de inceleme altına alınabilir. Önemli olan, sahte faturaların düzenlenmesi/kullanılması sürecinde kimin iradesinin etkili olduğunun belirlenmesidir. Yargıtay, sahte fatura suçlarında “suçta ve cezada şahsilik” ilkesi gereği şekli sorumluluğa gidilemeyeceğini, gerçekten suçu işleyen kişinin ortaya çıkarılması gerektiğini vurgulamıştırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Bu bağlamda, örneğin şirket müdürü resmi imza yetkisine sahip olsa bile, eğer tüm bu sahte işlerini şirketin başka bir ortağı fiilen yürütmüşse, cezai sorumluluğun o fiili fail üzerinde toplanması gerekir. Aksi halde masum bir ortak veya yönetici, sadece konumu nedeniyle ceza almış olur ki bu hukuka aykırıdır.

Uygulamada, vergi müfettişleri ve savcılık şirket yetkililerini tespit ederken şirkette fiilen kimin söz sahibi olduğunu anlamak için çeşitli yollara başvururlar. Şirket içi yazışmalar, talimat zinciri, çalışan ifadeleri, imza analizleri gibi araçlar kullanılarak, faturaları fiilen kimin düzenlediği veya temin ettiği belirlenmeye çalışılırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr. Örneğin, sahte faturalar üzerinde atılan imza şirket sahibi yerine bir çalışanına aitse ya da şirket sahibi “habersizce muhasebecim yapmış” diyorsa, bu iddialar araştırılır. Mahkeme, gerekli görürse şirket çalışanlarını da tanık sıfatıyla dinleyerek şirketi fiilen kimin idare ettiğini ve suçun planlayıcısını ortaya çıkarmaya çalışırbarandogan.av.trbarandogan.av.tr.

Ortakların Mali Sorumluluğu: Cezai boyutun dışında, sahte fatura kullanımı tespit edilen şirketlerde ortaya çıkan vergi borçları ve cezalar bakımından da yöneticilere ve ortaklara sorumluluklar doğabilir. 213 sayılı VUK’un ve 6183 sayılı Amme Alacakları Kanunu’nun ilgili hükümleri gereği, limited şirket ortakları kamu borçlarından (ödenmeyen vergi ve cezalar) hisseleri oranında sorumludur; şirket müdürleri ise bu borçların ödenmesinden şirketle birlikte müteselsilen sorumlu tutulabilir. Özellikle sahte fatura nedeniyle kesilen ağır vergi ziyaı cezalarını şirket çoğu zaman ödeyemez hale gelir. Bu durumda vergi idaresi, şirket mal varlığından tahsil edilemeyen borçlar için ortak ve yöneticilere başvurarak şahsi malvarlıklarından tahsil yoluna gidebilir. Dolayısıyla sahte fatura işine karışmak, sadece ceza mahkumiyeti riskini değil, aynı zamanda şirket yönetici ve ortakları için şahsi mal kayıplarını da gündeme getirebilir.

Hissedarların Durumu: Eğer sahte fatura suçu işleyen bir şirketin birden fazla ortağı varsa, her birinin cezai sorumluluğu fiile katılım durumlarına göre ayrı değerlendirilir. Suça bilerek katılan ortak, azmettiren veya yardım eden sıfatıyla cezai işlem görebilir. Fiile katılmayan ancak şirket ortağı olan kişi ise cezai yaptırımla karşılaşmayabilir; fakat yukarıda bahsedilen mali sorumluluk yine de hissesi oranında onu etkileyebilir. Bu nedenle, şirket ortaklarının şirket işlerinde ne olup bittiğini takip etmesi, aksi takdirde ortağı olduğu şirketin usulsüzlüklerinden dolaylı da olsa etkilenebileceğini unutmaması gerekir.

Özetle, sahte fatura suçu ortaya çıktığında şirket tüzel kişiliği bir paravan görevi görmez; gerçek kişiler –yöneticiler, temsilciler, fiili failler– hukuki zeminde görünür hale gelir. Şirket avukatları bu aşamada, masum ortakların veya yöneticilerin haksız yere sorumlu tutulmaması için gerekli delilleri sunmaya, gerçek sorumluların tespitine katkıda bulunmaya çalışırlar. Bu nedenle bir şirkette sahte fatura iddiası gündeme geldiğinde, hem ceza hukuku hem de vergi hukuku alanında deneyimli bir avukatlık desteğiyle hareket etmek, şirket yöneticilerinin ve ortaklarının menfaatleri açısından en doğru yaklaşım olacaktır.

Avukatın Soruşturma ve Kovuşturma Aşamalarındaki Rolü

Sahte fatura gibi karmaşık ve sonuçları ağır olabilen bir iddia ile karşılaşıldığında, uzman bir avukatın sürece erken dahil olması büyük fark yaratır. Hem soruşturma (hazırlık) evresinde hem de kovuşturma (dava) evresinde, vergi hukuku ve ceza hukuku bilgisine sahip bir avukat müvekkilinin haklarını korumak ve en etkin stratejiyi belirlemekle yükümlüdür.

Soruşturma Aşamasında Avukatın Rolü: Bu aşama, henüz dava açılmadan savcılıkça yürütülen hazırlık evresidir. Vergi müfettişinin raporu savcılığa ulaşıp da soruşturma başladığında, genellikle ilgili şirket yetkilileri veya kişiler şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılır. Avukat, müvekkilini bu süreçte temsil ederek ilk savunmanın doğru şekilde yapılmasını sağlar. Özellikle sahte fatura gibi teknik detay barındıran konularda, müvekkilin bilgisizce yapacağı bir beyan ileride aleyhine kullanılabilir. Avukat, ifade öncesi hazırlık yaparak müvekkilin neyle suçlandığını, hangi belgelerin delil olarak sunulduğunu analiz eder ve savunma stratejisini oluşturur.

Ayrıca soruşturma aşamasında avukatın bir diğer kritik rolü, olayın aydınlatılması için delil sunmak ve gerektiğinde savcılıktan ek araştırma talep etmektir. Örneğin müvekkilin gerçekten mal aldığına dair belgeler varsa, bunları erkenden savcılığa ibraz ederek suçlamaların asılsız olduğunu göstermeye çalışabilir. Veya müvekkil sahte fatura düzenlemekle suçlanıyorsa, şirket kayıtlarında bu faturaları düzenleyenin başkası olduğunu gösteren log kayıtları, e-postalar gibi kanıtları sunabilir. Avukat bu sayede, iddianamenin düzenlenmesini dahi engelleyecek bir savunma ortaya koyabilir.

Koruma Tedbirlerine İtiraz: Soruşturma evresinde savcılık, arama, el koyma, banka hesaplarına tedbir, yurt dışı çıkış yasağı, tutuklama gibi koruma tedbirlerine başvurabilir. Bu noktada avukat, müvekkili aleyhine ölçüsüz veya haksız bir tedbir uygulanırsa derhal ilgili hakimliklere itiraz eder. Özellikle iş insanları açısından yurt dışı yasağı ya da şirket mal varlığına blokaj konması ciddi zararlara yol açabilir; avukat bu tedbirlerin kaldırılması veya sınırlandırılması için hukuki girişimlerde bulunur. Tutuklama gibi hürriyeti kısıtlayıcı tedbirlerde de gerekçesiz tutuklamaya itiraz edilmesi, adli kontrolle serbestlik gibi alternatiflerin sunulması hep avukatın hukuki bilgi ve ikna kabiliyetine bağlıdır.

Kovuşturma (Dava) Aşamasında Avukatın Rolü: Dava açıldıktan sonra avukatın rolü, müvekkilini mahkeme önünde en iyi şekilde savunmaktır. Sahte fatura davaları teknik olduğundan, avukatın hem ceza yargılaması usulünü hem de vergi mevzuatını iyi bilmesi gerekir. Dava sürecinde avukat şu görevleri üstlenir:

  • Delil Tartışması: İddianamede ileri sürülen delillerin çürütülmesi, hukuka aykırı elde edilmiş deliller varsa bunların çıkartılması (örneğin usulsüz bir aramayla elde edilen belgeler varsa itirazı) avukatın işidir. Avukat, çapraz sorgu yeteneğini kullanarak duruşmada tanıkları ve bilirkişileri sorgular; çelişkili beyanları ortaya çıkarır.

  • Bilirkişi Raporlarına İtiraz: Mahkemenin atadığı bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlar eksik veya hatalı olabilir. Vergi hukuku bilgisini konuşturan avukat, bu raporlara süresinde itiraz ederek ek rapor aldırabilir ya da bağımsız bir uzman mütalaasıyla raporu çürütebilir. Örneğin bilirkişi, faturadaki imzanın sanığa ait olduğunu söylemişse avukat karşı inceleme talep edebilir; ya da bilirkişi “mal teslimi yok” demişse avukat kendi sunduğu nakliye belgeleriyle buna itiraz edebilir.

  • Hukuki Nitelendirme ve İçtihat Kullanımı: Avukat, eylemin hukuki değerlendirmesinde müvekkil lehine yorumları gündeme getirir. Örneğin, ortada kısmen gerçeğe dayanan işlemler varsa “tamamen sahte değil, yanıltıcı belge söz konusu, bu da farklı maddeye girer” şeklinde savunma yapabilir. Ayrıca Yargıtay içtihatlarını takip ederek, emsal beraat kararlarını mahkemeye sunabilir. Bu, özellikle sınırda kalan durumlarda mahkemenin şüphenin sanık lehine yorumlanmasını sağlayabilir.

  • Ceza Takdirinde Savunma: Mahkeme suçlu bulsa bile, avukat cezayı hafifletmeye yönelik argümanlar sunar. Örneğin, sanığın sabıkasız oluşu, yargılama sürecindeki olumlu tutumu, etkin pişmanlık kapsamında ödeme yapmış olması gibi hususları vurgulayarak alt sınıra yakın ceza verilmesini talep eder. Aynı şekilde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya ertelemeye uygunluk gibi müesseseler varsa bunların uygulanmasını ister.

  • İstinaf ve Temyiz: İlk derece mahkemesi aleyhe karar verirse, avukat bölge adliye mahkemesine (istinaf) ve gerekli hallerde Yargıtay’a başvuru işlemlerini yürütür. Buralarda hukuki temeller üzerinden kararın bozulması için gerekli dilekçeleri hazırlar. Özellikle sahte fatura davalarında Yargıtay içtihatlarını iyi bilen bir avukat, kararın hangi noktalardan bozulabileceğini öngörerek güçlü kanun yolları başvuruları hazırlayacaktır.

Özetle, sahte fatura iddiası sürecinde avukat, müvekkilinin güvencesidir. Hem teknik mali konuları ceza hukuku diline çevirerek mahkemeye aktarır, hem de prosedürel hak kayıplarını önler. İyi bir savunma, kimi zaman davanın erken safhada düşmesini veya beraatle sonuçlanmasını sağlayabilir; bu da ancak tecrübeli bir sahte fatura avukatının gayretiyle mümkündür.

Sahte Fatura Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Sahte fatura suçlamalarıyla karşı karşıya kalan bir kişi veya şirket için doğru avukatı seçmek hayati önem taşır. Bu alanda uzmanlaşmış bir vergi ceza avukatı ile çalışmak, sürecin en başından itibaren stratejik avantaj sağlayacaktır. Peki, “sahte fatura avukatı” seçerken hangi kriterlere dikkat edilmelidir? Aşağıda bu konuda bazı önemli noktalar sıralanmaktadır:

  • Vergi Hukuku ve Ceza Hukuku Uzmanlığı: Sahte fatura vakaları, hem vergi mevzuatını hem de ceza hukuku ilkelerini ilgilendirdiği için avukatın iki alanda da yetkin olması gerekir. Seçeceğiniz avukatın VUK m.359, vergi inceleme süreçleri, vergi mahkemesi uygulamaları gibi konulara hâkim olmasının yanı sıra ceza yargılaması prosedürlerinde deneyimli olması büyük avantaj sağlar. Yalnızca ceza hukuku bilen ancak vergi mevzuatına uzak bir avukat ya da tam tersi sadece vergi uyuşmazlıklarında çalışmış bir avukat, bu kesişen alandaki ihtiyaçlarınızı tam karşılayamayabilir.

  • Deneyim ve Geçmiş Başarılar: Avukatın daha önce sahte fatura veya benzeri vergi kaçakçılığı davalarında tecrübesi olması önemli bir göstergedir. Bu alandaki başarılı savunma örnekleri, sağlanan beraat veya ceza indirimi kararları, avukatın bilgi birikimi hakkında fikir verir. İstanbul gibi büyük bir ilde faaliyet gösteren bir vergi avukatının, çeşitli sektörlerden müvekkillere ait sahte fatura dosyalarını yönetmiş olması, olası senaryolara hazırlıklı olmasını sağlayacaktır.

  • Referanslar ve İtibar: Mümkünse, sahte fatura meselesinde avukat arayışında, daha önce benzer sorunları yaşamış tanıdıklardan veya iş çevrelerinden tavsiyeler almak değerlidir. Seçilecek avukatın mesleki itibarı, baro sicili, hakkında varsa disiplin soruşturmaları gibi hususlar da göz önünde bulundurulmalıdır. İyi bir vergi avukatı, müvekkillerinin haklarını sonuna kadar savunurken meslek etiğine uygun davranan kişidir.

  • Ekip ve Uzman Desteği: Sahte fatura dosyaları, bazen çok sayıda belge ve karmaşık finansal veriler içerir. Bu nedenle avukatın gerektiğinde mali müşavir, yeminli mali müşavir veya bilirkişi gibi uzmanlarla işbirliği yapabilmesi önemlidir. Bir avukatın bürosunda vergi hukuku alanında çalışan bir ekip bulunması ya da harici uzmanlardan destek alma ağı, davanın hazırlığında size ekstra katkı sağlayabilir. Özellikle şirketleri ilgilendiren büyük çaplı davalarda bir ekip çalışması gerekebilir.

  • İletişim ve Bilgilendirme: Avukat seçerken, adayın sizinle olan iletişimine de dikkat edin. Davanızın seyriyle ilgili sizi düzenli bilgilendiren, sorularınıza açıklayıcı yanıtlar veren bir avukat stresli yargı sürecinde size güven verir. Sahte fatura iddiaları, şirket itibarı ve kişinin özgürlüğü bakımından çok ciddi sonuçlar doğurabileceğinden, avukatınızla şeffaf ve sürekli iletişim içinde olmak istersiniz. Bu nedenle ulaşılabilirlik, anlaşılır dil kullanımı ve danışma taleplerinize gösterilen özen gibi kriterler de seçim sürecinde önem arz eder.

  • Lokal Tecrübe: Eğer davanız İstanbul’da görülecekse, İstanbul vergi avukatı olarak tecrübesi bulunan birini tercih etmek mantıklıdır. İstanbul’daki mahkemelerin uygulamalarına, yerel vergi dairesi işleyişine, mali polis prosedürlerine aşina bir avukat, süreci öngörerek hareket edebilir. Her ne kadar kanunlar ülke çapında aynı olsa da özellikle büyükşehirlerdeki fiili uygulamaları bilmek (örneğin belli mahkemelerin bilirkişi listeleri, hızlı/yoğun duruşma akışına uyum gibi) bir avantaj sağlar.

Sonuç: Sahte fatura iddiası, uzmanlık gerektiren bir hukuk alanına temas eder. Bu durumda avukat seçimi yaparken aceleci davranmamalı, yukarıdaki kriterleri sağlayan birkaç adayla görüşerek en güven duyulan ve uzman olduğunu hissettiren kişiyle çalışılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, doğru avukatla çalışmak hem ceza yargılamasında özgürlüğünüzü ve itibarınızı korumak, hem de vergi idaresi nezdinde mali yükümlülüklerinizi en aza indirmek için kritik bir adımdır. Sahte fatura avukatı, sizin adınıza hem mahkemede güçlü bir savunma yapacak hem de idari süreçlerde haklarınızı savunarak bu zorlu süreci en az hasarla atlatmanıza yardımcı olacaktır.