Sigorta Avukatı Nedir? Hukuki Süreçteki Rolü

Avukat Bilal ALYAR

Sigorta Avukatı Nedir?

Sigorta avukatı, sigorta hukuku alanında uzmanlaşmış ve sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda taraflara hukuki destek sunan avukatı ifade eder. Her ne kadar avukatlık mesleğinde resmi bir branşlaşma olmasa da, birçok avukat belirli alanlarda yoğunlaşmayı tercih eder. Sigorta avukatı da bu tercihini sigorta hukukundan yana kullanmış, bu konudaki mevzuata ve uygulamalara hâkim hukuk uzmanıdır. Sigorta şirketleri ile sigortalı kişiler veya zarar gören üçüncü kişiler arasında sigorta poliçesi nedeniyle ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözümünde sigorta avukatı önemli bir rol oynar. Meydana gelen zararın sigorta kapsamına girip girmediğinin belirlenmesi, poliçe şartlarının yorumlanması ve tazminat taleplerinin hukuken takibi gibi konular, sigorta avukatının başlıca çalışma alanlarıdır. Resmî ve akademik bir yaklaşımla ifade etmek gerekirse, sigorta avukatı sigortacılık faaliyetiyle ilgili hukuki uyuşmazlıklarda müvekkillerinin hak ve menfaatlerini korumak için mesleki bilgisini ve deneyimini kullanan profesyoneldir.

Sigorta avukatları temelde iki taraf için de faaliyet gösterebilir: Sigorta yaptıran bireyler veya şirketler adına hak arama görevini üstlendikleri gibi, sigorta şirketlerinin vekilliğini yaparak onların taraf olduğu davaları da takip edebilirler. Ancak uygulamada, özellikle sigortalılar ve zarar gören kişiler açısından, sigorta avukatının önemi büyüktür. Çünkü sigorta şirketleri, hasar ödemelerinde veya poliçe yükümlülüklerini yerine getirmede bazen anlaşmazlıklara yol açabilmektedir. Bu noktada, sigorta hukukunu iyi bilen bir avukat, bireylerin tek başına baş etmekte zorlanabileceği teknik ve hukuki engelleri aşmasına yardımcı olur. Sigorta hukukunda uzman bir avukat, uyuşmazlığın çözümüne en etkin yolu belirleyerek, müvekkilinin mağduriyet yaşamamasını sağlamaya çalışır.

Sigorta Hukuku ve Kapsamı

Sigorta avukatının çalışma alanını daha iyi anlayabilmek için öncelikle sigorta hukuku kavramına değinmek gerekir. Sigorta hukuku, sigorta şirketleri ile sigorta ettiren kişiler arasındaki ilişkileri ve sigortacılık faaliyetlerini düzenleyen hukuk dalıdır. Bu alan, hem özel hukuk (özellikle ticaret hukuku ve sözleşmeler hukuku) hem de kamu hukuku yönleri barındırır. Sigorta hukukunun temelini, Türk Ticaret Kanunu’nun sigorta sözleşmelerine ilişkin hükümleri oluşturur. Bunun yanı sıra 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve her bir sigorta türü için ilgili Sigorta Genel Şartları da bu alandaki hukuki çerçeveyi belirleyen önemli kaynaklardır. Akademik bir ifadeyle, sigorta hukuku sigortacılık sektörünü disiplin altına alan, tarafların hak ve yükümlülüklerini tanımlayan ve uyuşmazlık durumlarında uygulanacak kuralları ortaya koyan kapsamlı bir hukuk disiplinidir.

Sigorta hukukunun kapsamı son derece geniştir. Genel olarak sigorta türleri, zarar sigortaları ve can sigortaları olarak iki ana gruba ayrılır. Zarar sigortaları kendi içinde mal sigortaları ve sorumluluk sigortaları şeklinde sınıflandırılır. Mal sigortaları; yangın, deprem, hırsızlık, kasko (araç sigortası), konut sigortası, tarım sigortası gibi bir malvarlığına veya eşyaya gelebilecek zararları kapsayan sigortalardır. Sorumluluk sigortaları ise motorlu araç zorunlu trafik sigortası, işveren mali sorumluluk sigortası, mesleki sorumluluk (örneğin hekim mesleki sorumluluk) sigortası gibi, sigortalının üçüncü kişilere verebileceği zararlara karşı teminat sağlayan sigortalardır. Can sigortaları başlığı altında ise hayat sigortası, ferdi kaza sigortası, sağlık sigortası gibi kişinin yaşamına, bedenine veya sağlık giderlerine ilişkin riskleri teminat altına alan sigortalar bulunur. Günlük hayatta en yaygın karşılaşılan sigorta türlerine örnek olarak zorunlu trafik sigortası ve kasko (araç sigortaları), özel sağlık sigortaları ve konut (deprem dahil) sigortaları verilebilir.

Bu geniş yelpaze, sigorta avukatının birçok farklı konuda uzmanlık sahibi olmasını gerektirir. Örneğin, bir trafik kazası sonrasında mağdur olan kişi, zararının zorunlu trafik sigortasından karşılanmasını talep edebilir; başka bir durumda bir işletme sahibi, yangın sigortası poliçesi kapsamında sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Her bir sigorta türü, kendine özgü yasal düzenlemelere ve poliçe şartlarına tabidir. Sigorta avukatı, tüm bu farklı sigorta ürünlerine ilişkin mevzuatı ve genel şartları yakından takip ederek, uyuşmazlık türüne göre geçerli kuralları müvekkili lehine uygular. Sigorta hukuku kapsamına giren uyuşmazlıklar, temelde sigorta sözleşmesinin yorumlanmasından tazminat miktarının hesaplanmasına, rizikonun gerçekleşme koşullarından muafiyet ve istisna hükümlerine kadar pek çok teknik detayı barındırır. Bu nedenle, sigorta hukuku alanında yetkin bir avukatın yardımı, hem bireylerin hem de kurumların olası hak kayıplarının önüne geçmek için kritik önemdedir.

Sigorta Avukatının Görevleri ve Sorumlulukları

Sigorta avukatının görevleri, sigorta ilişkisinden doğan hukuki süreçlerin her aşamasını kapsamaktadır. Sigorta poliçelerinin hazırlanmasından başlayarak, hasar meydana geldikten sonra tazminat talebinin alınmasına veya uyuşmazlığın çözümüne kadar uzanan geniş bir yelpazede sigorta avukatı aktif rol oynar. Başlıca görev ve sorumluluklarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Poliçe ve Sözleşme Danışmanlığı: Sigorta avukatı, gerek sigorta ettiren kişiler gerekse poliçe lehtarları için sigorta sözleşmelerinin incelenmesi ve doğru anlaşılması konusunda danışmanlık yapar. Sigorta poliçesinin karmaşık şartları ve istisna hükümleri, deneyimsiz kişiler için kafa karıştırıcı olabilir. Avukat, poliçe metnini hukuki açıdan analiz ederek müvekkilini bilgilendirir; gerektiğinde sigorta sözleşmesinin müvekkilin menfaatlerini koruyacak şekilde düzenlenmesine yardımcı olur. Özellikle büyük ölçekli sigorta sözleşmelerinde veya ticari işletmelerin yaptırdığı sigortalarda, avukatın sözleşme hazırlanması aşamasında yer alması ileride çıkabilecek anlaşmazlıkların önlenmesini sağlar.

  • Hasar ve Kapsam Değerlendirmesi: Bir zarar meydana geldiğinde, sigorta avukatının ilk yapacağı işlerden biri, oluşan hasarın ilgili poliçe kapsamında teminat altına alınıp alınmadığını belirlemektir. Diğer bir deyişle, rizikonun poliçe teminatı dahilinde olup olmadığının tespiti yapılır. Bunun için avukat, poliçedeki teminat türlerini, limitleri, muafiyet ve istisna hükümlerini gözden geçirir; olayın gerçekleşme şeklinin ve zarar miktarının poliçe şartlarına uyumluluğunu değerlendirir. Sigorta avukatı bu aşamada müvekkiline dürüst bir analiz sunarak, sigorta şirketinden talep edilebilecek tazminatın ne olduğu konusunda yol gösterir.

  • Başvuru ve Müracaat İşlemleri: Zararını sigortadan talep etmek isteyen kişinin sigorta şirketine yapacağı başvurunun usulüne uygun olması önemlidir. Sigorta avukatı, hasar ihbarının doğru ve eksiksiz yapılmasını, gerekli belgelerin hazırlanmasını sağlar. Bir kaza veya hasar durumunda sigorta şirketine süresi içinde bildirimde bulunmak ve talep dilekçesini uygun şekilde sunmak gereklidir. Avukat, müvekkili adına bu yazışmaları ve müracaatları gerçekleştirir. Ayrıca, sigorta şirketiyle yapılacak her türlü iletişimde (örneğin eksper raporlarının değerlendirilmesi, ek belge taleplerine yanıt verilmesi gibi) profesyonel bir üslup ve bilgiyle hareket ederek müvekkilinin haklarını ilk andan itibaren savunur.

  • Müzakere ve Uzlaşma: Sigorta uyuşmazlıklarının birçoğu, mahkemeye gitmeden önce taraflar arasında müzakere edilerek çözülebilir. Sigorta avukatı, müvekkili adına sigorta şirketinin yetkilileri veya hukuki danışmanları ile görüşmeler yapar. Amaç, sigorta şirketinin başlangıçta ödemeyi reddettiği veya eksik ödediği tazminatı müzakere yoluyla hak edilen seviyeye çıkarmaktır. Avukat, sigorta hukuku bilgisini ve önceki benzer uyuşmazlıklardan edindiği deneyimi kullanarak sigorta şirketinin argümanlarına karşı müvekkilinin taleplerini savunur. Uzlaşma sağlanabilirse, müvekkil uzun ve masraflı bir dava sürecine girmeden hakkını almış olur. Ancak uzlaşma tekliflerinin adil olup olmadığını değerlendirmek de uzmanlık gerektirir; sigorta avukatı, müvekkilin menfaatine aykırı bir anlaşmayı kabul etmemesi için ona danışmanlık yapar.

  • Dava Takibi ve Hukuki Süreçler: Müzakere ve sigorta tahkim yolları sonuç vermez veya koşullar gereği doğrudan dava yoluna gitmek gerekirse, sigorta avukatının bir diğer görevi yargı sürecini yürütmektir. Bu kapsamda avukat, dava dilekçesinin hazırlanmasından delillerin toplanmasına, duruşmalarda temsil etmekten mahkeme kararının icrasına kadar tüm hukuki işlemleri takip eder. Sigorta hukukundan kaynaklanan davalar, usul ve esas bakımından teknik ayrıntılar içerir. Örneğin, bir trafik kazası sonucu açılacak maddi-manevi tazminat davası ile bir hayat sigortası poliçesinden doğan alacak davasının yargısal zemini farklı olabilir. Sigorta avukatı, somut olaya göre davanın hangi mahkemede ve hangi hukuki dayanaklarla açılacağını tespit ederek süreci başlatır. Yargılama esnasında, sigorta şirketlerinin genellikle güçlü hukuki temsilcilere sahip olduğu unutulmamalıdır. Bu dengeyi sağlamak adına, sigorta avukatı müvekkilini en iyi şekilde temsil ederek hak kaybı yaşanmasının önüne geçmeye çalışır.

  • Mevzuat Takibi ve Bilgilendirme: Sigortacılık sektörü ve sigorta hukuku, sürekli güncellenen yönetmelikler, genel şart değişiklikleri ve yeni yargı içtihatları ile dinamik bir yapıya sahiptir. Sigorta avukatının görevlerinden biri de mevzuat değişikliklerini yakından takip etmektir. Örneğin, sigorta genel şartlarında yapılan bir değişiklik veya yüksek mahkemelerin sigorta tazminatlarına ilişkin yeni bir kararı, devam eden ve gelecekteki davaları etkileyebilir. Avukat, bu güncel bilgiler ışığında müvekkiline strateji önerir ve gerektiğinde taleplerini günceller. Ayrıca, müvekkillerini sigorta hakları konusunda eğitmek ve olası riskler hakkında önceden uyarmak da avukatın sorumlulukları arasındadır. Bu proaktif yaklaşım sayesinde, henüz uyuşmazlık doğmadan bile sigorta ettiren kişi haklarını ve yükümlülüklerini bilerek hareket edebilir.

Özetlemek gerekirse, sigorta avukatının görev tanımı oldukça geniştir ve sadece ortaya çıkmış uyuşmazlığı mahkemede çözmekle sınırlı değildir. Sigorta poliçesinin düzenlenmesinden hasarın tazmin edilmesine kadar her aşamada hukuki destek sunar. Bu nedenle, sigorta hukuku alanında uzman bir avukatla çalışmak, karmaşık sigorta süreçlerinde bireylere ve kurumlara büyük avantaj sağlar.

Sigorta Hukukunda Yaygın Uyuşmazlıklar

Sigorta avukatlarının sıklıkla karşılaştığı uyuşmazlık konuları, toplumda en çok kullanılan sigorta türleriyle yakından ilişkilidir. Türkiye genelinde ve özellikle nüfusun ve araç sayısının çok olduğu Marmara Bölgesi’nde, sigorta kaynaklı anlaşmazlıkların önemli bir kısmı aşağıdaki konularda yoğunlaşmaktadır:

  • Trafik Kazaları ve Zorunlu Trafik Sigortası Uyuşmazlıkları: Motorlu araç sayısının yüksek olduğu büyük şehirlerde trafik kazaları maalesef günlük hayatın bir gerçeğidir. Zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortası, kazalarda üçüncü kişilerin uğradığı zararın belirli bir limite kadar karşılanmasını öngörür. Ancak uygulamada, kazazedelerin (yaralanan veya vefat eden kişinin yakınları dahil) hak ettiği tazminatı sigorta şirketinden tahsil etmesi her zaman sorunsuz olmayabilir. Örneğin, trafik sigortası poliçesinden ödenecek maddi tazminat miktarı konusunda anlaşmazlık çıkabilir ya da manevi tazminat talepleri sigorta kapsamı dışında olduğu için ayrı davalar gündeme gelebilir. Sigorta avukatları, trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında müvekkillerinin hak ettiği ödemeyi alabilmesi için gerekli hukuki girişimlerde bulunur. Bu kapsamda, destekten yoksun kalma tazminatı, iş göremezlik tazminatı, araç değer kaybı gibi kalemlerin hesaplanması ve talep edilmesi de trafik kazası sigorta uyuşmazlıklarının parçasıdır.

  • Kasko Sigortası (Gönüllü Araç Sigortası) Uyuşmazlıkları: Kasko, araç sahiplerinin kendi araçlarını çeşitli risklere karşı güvence altına alan isteğe bağlı bir sigorta türüdür. Kasko sigortasında, aracın kaza, hırsızlık, doğal afet, vandalizm gibi durumlarda uğrayacağı zararlar teminat altına alınır. Kasko poliçeleri genellikle birçok özel şart ve istisna içerir. Örneğin, sürücünün alkollü araç kullanımı durumunda teminatın geçersiz sayılması veya belirli bir yaşın altındaki sürücüler için ek klozların bulunması gibi. Bir kasko hasarı sonrasında sigorta şirketi, hasarın poliçe kapsamına girmediğini öne sürerek ödeme yapmayı reddedebilir veya eksik ödeme yapabilir. Bu durumda ortaya çıkan uyuşmazlıklarda sigorta avukatları devreye girerek, poliçe şartlarını hukuken değerlendirip sigorta şirketinin sorumluluğunu yerine getirmesini talep eder. Özellikle yüksek meblağlı araç hasarlarında, kasko sigortası uyuşmazlıklarının dava yoluyla çözümü sık görülen bir durumdur.

  • Sağlık Sigortaları ve Özel Sağlık Kurumları ile Uyuşmazlıklar: Özel sağlık sigortası yaptıran bireyler, poliçe kapsamında olması gereken bir tedavinin veya ameliyatın masrafının sigorta şirketince karşılanmaması problemiyle karşılaşabilirler. Sigorta şirketleri, poliçede istisna tuttukları bazı hastalıkları veya “önceden mevcut hastalık” (pre-existing condition) gibi durumları gerekçe göstererek ödeme yapmaktan kaçınabilir. Aynı şekilde tamamlayıcı sağlık sigortası ve özel sağlık kurumlarıyla anlaşmalar konusunda da sık sık anlaşmazlıklar çıkabilmektedir. Sigorta avukatı, sağlık sigortası poliçelerinin karmaşık diline ve ilgili mevzuata vakıf olduğu için, haksız yere reddedilen bir sağlık gideri talebini yeniden gündeme getirip hukuki yollardan talep edebilir. Bu süreçte gerekirse Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak veya tüketici mahkemesinde dava açarak sigortalının mağduriyetini gidermeye çalışır.

  • Hayat Sigortası ve Ferdi Kaza Sigortası Uyuşmazlıkları: Hayat sigortalarında, sigortalının vefatı veya belirli bir yaşa gelmesi gibi durumlarda sigorta bedeli lehtarlara ödenir. Ferdi kaza sigortası ise kazaya bağlı ölüm veya sakatlık halinde tazminat öngörür. Bu tür sigortalarda ortaya çıkan uyuşmazlıklar genellikle sigorta şirketinin tazminat ödemesini reddetmesi veya daha düşük ödeme yapması şeklinde olur. Örneğin, sigorta şirketi, vefatın poliçede teminat dışı tutulan bir sebepten (örneğin intihar) kaynaklandığını iddia ederek ödeme yapmayabilir veya daimi sakatlık oranını düşük değerlendirerek eksik tazminat ödeyebilir. Bu durumlar, sigorta ettirenin ailesi veya hak sahipleri için ikinci bir mağduriyet yaratır. Sigorta avukatları, dosya içeriğini ve poliçe şartlarını inceleyerek sigorta şirketinin kararının hukuka uygun olup olmadığını denetler; eğer haksız bir ret veya eksik ödeme söz konusuysa, ihtarname gönderme, arabuluculuk başvurusu veya dava açma gibi yollarla hak sahiplerinin tazminata erişimini sağlamaya çalışırlar.

  • Konut ve İş Yeri Sigortaları (Yangın, Deprem vb.) Uyuşmazlıkları: Konut sigortası ve iş yeri sigortası poliçeleri, yangın, deprem, sel, su baskını, hırsızlık gibi risklere karşı bina ve eşya teminatı sunar. Özellikle ülkemizde deprem sigortası (DASK) belirli limitlere kadar zorunlu tutulmuş olup, deprem sonrası oluşan hasarların tazmininde büyük rol oynamaktadır. Ancak, afet sonrasında sigorta şirketleri ile hasar miktarının tespiti veya ödeme koşulları konusunda pek çok anlaşmazlık gündeme gelir. Örneğin, sigorta şirketi hasarın bir kısmının teminat dışı olduğunu iddia edebilir veya ekspertiz raporundaki tutarlara itirazlar olabilir. Aynı şekilde, yangın sigortalarında da yangının çıkış sebebi ya da sigortalının güvenlik önlemlerini ihmal edip etmediği gibi konular uyuşmazlığa yol açabilir. Sigorta avukatları bu tür durumlarda müvekkillerinin uğradığı maddi zararın poliçeye uygun şekilde karşılanması için gerekli hukuki süreçleri yürütür. Gerektiğinde teknik bilirkişi raporlarıyla hasarın kapsamını destekleyerek, sigorta şirketinin sorumluluktan kaçınma girişimlerine karşı hukuki argümanlar geliştirir.

  • Sorumluluk Sigortaları ve Diğer Uyuşmazlıklar: İşveren mali sorumluluk sigortası, mesleki sorumluluk sigortaları (örneğin doktorlar için malpraktis sigortası) ve benzeri poliçelerden doğan uyuşmazlıklar da sık görülür. Örneğin, bir işyerinde meydana gelen iş kazasında işverenin sigortası, işçiye ödenecek tazminatı karşılamayabilir ya da mesleki sorumluluk sigortası şirketi, poliçe kapsamındaki bir hasar için ödeme yapmaktan kaçınabilir. Bu gibi durumlarda hem sigortalı konumundaki işletmelerin hem de zarar gören üçüncü kişilerin hak arayışı söz konusu olur. Sigorta avukatları, sorumluluk sigortalarından kaynaklanan bu çok taraflı uyuşmazlıklarda, poliçenin yorumlanması ve sigorta şirketinin yükümlülüğü konularında müvekkillerine yol gösterir ve gerekirse yasal yollara başvurarak çözüm arar.

Yukarıda sayılanlar, sigorta hukuku alanında yaygın karşılaşılan uyuşmazlıklardan bazılarıdır. Bunların dışında, sigorta poliçelerinin hemen her türünden doğabilecek anlaşmazlıklar mevcuttur. Örneğin nakliyat sigortasında taşınan emtianın hasar görmesi ile ilgili sorunlar, kredi sigortalarında ödenmeyen borçlar için tazminat talepleri veya tarım sigortalarında hasat zararlarıyla ilgili anlaşmazlıklar da bir sigorta avukatının karşısına gelebilecek konulardır. Önemli olan, ortaya çıkan uyuşmazlık ne olursa olsun, sigorta hukuku uzmanının ilgili alandaki özel düzenlemeleri ve emsal uygulamaları bilerek hareket etmesidir. Bu sayede, sigorta ettirenler ve hak sahipleri, tek başlarına çözmekte güçlük çekecekleri sorunlarda profesyonel bir destek alarak haklarını arayabilirler.

Sigorta Uyuşmazlıklarında Hak Arama Yolları

Sigorta şirketi ile yaşanan bir anlaşmazlıkta hak aramak için izlenebilecek çeşitli yollar bulunmaktadır. Sigorta avukatı, somut olayın durumuna göre en uygun yolu veya yolların kombinasyonunu belirleyerek müvekkilini yönlendirir. Temel hak arama ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri şunlardır:

1. Sigorta Şirketi Nezdinde Başvuru ve İtiraz: İlk adım olarak, sigorta poliçesinden doğan bir talep için sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulur. Hasar bildirimi ve tazminat talebi, poliçede belirtilen usule uygun şekilde yapılmalıdır. Sigorta şirketi talebi reddeder veya kısmen kabul ederse, şirketin kararına karşı itiraz süreci başlar. Birçok sigorta şirketi, kendi bünyesinde itirazları değerlendiren bir hasar inceleme birimine sahiptir. Sigorta avukatı, bu süreçte gerekli dilekçeleri hazırlayarak, sigorta şirketinin ret gerekçelerinin haksız veya yetersiz olduğunu hukuki dayanaklarıyla birlikte ortaya koyar. Kimi zaman, daha bu iç aşamada yapılan etkili itirazlar neticesinde sigorta şirketi ilk tutumunu gözden geçirip ödeme yapmayı kabul edebilir.

2. Arabuluculuk: Türkiye’de son yıllarda belirli uyuşmazlık türleri için arabuluculuk, dava şartı haline getirilmiştir. Sigorta uyuşmazlıklarının bazıları da niteliğine göre dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı gerektirebilir. Özellikle ticari sayılan sigorta uyuşmazlıklarında (örneğin sigorta şirketi ile şirket sahibi arasındaki ihtilaflarda), arabuluculuk kanunen zorunlu bir adım olabilir. Bunun dışında, zorunlu olmasa bile tarafların gönüllü olarak arabulucu desteğiyle uzlaşmaya çalışması da mümkündür. Arabuluculuk sürecinde, bağımsız bir arabulucu eşliğinde taraflar sorunu çözmeye gayret eder. Sigorta avukatı, müvekkilinin yanında bulunarak onun haklarını en iyi şekilde dile getirir ve olası bir uzlaşma metninin müvekkil lehine olmasına özen gösterir. Arabuluculuk anlaşmazlığın kısa sürede ve düşük masrafla çözülmesine imkân tanıyabilir; ancak anlaşmaya varılamazsa bu süreçteki tutanak, dava aşamasında yol gösterici bir belge olacaktır.

3. Sigorta Tahkim Komisyonu: Sigorta sektörüne özgü ve sigorta ettirenlere önemli bir alternatif sunan Sigorta Tahkim Komisyonu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu çerçevesinde oluşturulmuş bir tahkim (arbitrasyon) sistemidir. Sigorta Tahkim Komisyonu’na, sigorta şirketi ile yaşanan uyuşmazlıklar için başvuru yapılabilir. Komisyona başvurabilmek için ilgili sigorta şirketinin tahkim sistemine üye olması gerekir ki Türkiye’de faaliyet gösteren birçok büyük sigorta şirketi bu sisteme dahildir. Komisyona yapılan başvuru sonrasında, dosya bir sigorta hakemine tevdi edilir ve hakem, delilleri inceleyerek genellikle birkaç ay içinde bir karar verir. Bu karar, belirli bir parasal sınıra kadar (her yıl belirlenen tutar, örneğin uyuşmazlık değeri belli bir miktarın altındaysa) kesindir ve mahkeme kararı gibi icra edilebilir. Daha yüksek meblağlı uyuşmazlıklarda ise sigorta hakeminin kararına karşı komisyon nezdinde itiraz hakkı ve akabinde yargıya başvuru imkânı saklıdır. Sigorta tahkimi yolu, mahkemelere oranla daha hızlı sonuç alınabilen ve usul işlemleri daha basit bir çözüm yoludur. Sigorta avukatları, müvekkilleri adına tahkim komisyonuna başvuru formunu hazırlar, dosyayı destekleyici belgeleri sunar ve gerekirse tahkim duruşmalarında sözlü açıklamalar yapar. Tahkim süreci sonunda çıkan karar sigortalı lehine ise, sigorta şirketi bu karara uymak ve belirtilen tazminatı ödemekle yükümlü olacaktır.

4. Yargı Yolu (Dava Açma): Sigorta şirketiyle anlaşmazlık çözülemediğinde veya doğrudan yargıya gitmeyi gerektiren bir durum olduğunda, dava açmak kaçınılmaz hale gelir. Sigorta hukukundan doğan davalarda görevli ve yetkili mahkemenin tespiti, uyuşmazlığın türüne göre değişir. Genel bir kural olarak, ticari nitelikteki sigorta uyuşmazlıklarında görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Örneğin, bir şirketin yaptırdığı emtia nakliyat sigortasından kaynaklanan uyuşmazlık ticari sayılır ve ticaret mahkemesinde görülür. Diğer yandan, bireysel bir poliçeden (örneğin bireysel sağlık sigortası veya kasko) doğan uyuşmazlıklarda, eğer sigortalı tüketici konumundaysa, Tüketici Mahkemeleri görevli olabilir. Nitekim yargı uygulamasında, bir tarafın ticari işletme olmadığı sigorta ilişkisinden kaynaklı davalar tüketici işlemi sayılabilmektedir. Trafik kazalarından doğan zorunlu sigorta uyuşmazlıklarında da, kazaya dayalı tazminat talebi haksız fiil niteliğinde olduğundan Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu örnekler mevcuttur. Kısacası, davanın hangi mahkemede açılacağı teknik bir konudur ve sigorta avukatı bu belirlemeyi yaparak dava dilekçesini hazırlar.

Dava sürecinde, sigorta avukatları müvekkillerini en etkin şekilde temsil etmek için hukuki strateji geliştirirler. Dava açmak, tahkim veya arabuluculuk yollarına kıyasla daha uzun sürebilen bir süreçtir; ancak bazı durumlarda hakların tam olarak alınabilmesi için tek yol yargılamadır. Bir mahkeme sürecinin ne kadar süreceği, mahkemelerin iş yüküne, uyuşmazlığın karmaşıklığına ve getirilen delillere bağlıdır. Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde davaların sonuçlanması birkaç yılı bulabileceğinden, sigorta avukatınız hem sabırla süreci takip edecek hem de mümkün olan her aşamada davanın hızlanması için gerekli girişimleri yapacaktır. Yargılama sonucunda mahkeme lehine bir karar verirse, sigorta şirketi bu karara uymak ve hükmedilen tazminatı ödemek zorundadır. Sigorta avukatı, kararın icrası aşamasında da müvekkiline yardımcı olarak, ödemenin tahsilini sağlar.

Yukarıda belirtilen yollar birbirini dışlayan yollar olmayabilir. Örneğin, bir sigorta tahkim komisyonu süreci işlerken, karşı tarafın uzlaşmaya yanaşmasıyla arabuluculuk görüşmeleri de yapılabilir; ya da dava sürecindeyken taraflar sulh görüşmelerine devam edebilir. Önemli olan, her aşamada sigortalıların ve zarar görenlerin haklarını en etkin şekilde ileri sürmektir. Bu da uzman bir sigorta avukatıyla mümkündür. Sonuç olarak, sigorta uyuşmazlıklarında hak aramak için mevcut tüm seçeneklerin bilinmesi ve stratejik olarak kullanılması, mağduriyetin hızlı ve tam olarak giderilmesinde anahtar rol oynar.

Sigorta Avukatı ile Çalışmanın Önemi

Sigorta şirketleri, kar amacı güden ticari kuruluşlardır ve çoğu zaman ödemelerini minimize etmeye veya çeşitli gerekçelerle reddetmeye meyledebilirler. Bu nedenle, bir sigorta uyuşmazlığında profesyonel destek almak çoğu kez zaruri hale gelir. Sigorta avukatı ile çalışmanın önemi birkaç başlık altında ortaya konulabilir:

Uzmanlık ve Teknik Bilgi: Sigorta hukuku, sıradan bir sigortalı tarafından tam olarak bilinmeyen teknik terimler ve karmaşık şartlar içerir. Poliçe metinlerinde yer alan istisnalar, özel klozlar, teminat limitleri gibi unsurlar, deneyimli bir hukukçu tarafından yorumlanmadıkça hatalı değerlendirmelere yol açabilir. Sigorta avukatı, bu teknik ayrıntıları bilir ve sigorta şirketinin ileri sürdüğü argümanların geçerliliğini sorgulayabilir. Örneğin, sigorta şirketi “poliçe genel şartlarına göre ödeme yapamayız” dediğinde, avukat bu genel şartın hukuka uygunluğunu veya somut olaya uygulanıp uygulanamayacağını inceleyerek itiraz edebilir. Bu uzman bakışı olmadan, sigortalı kendi başına hareket ettiğinde haklı talebinden vazgeçirilebilir veya düşük bir ödemeyi kabul etmek zorunda bırakılabilir.

Sigorta Şirketleriyle Eşit Düzlemde Mücadele: Büyük sigorta şirketleri, bünyelerinde deneyimli hukuk müşavirleri çalıştırır veya dışarıdan güçlü hukuk bürolarıyla anlaşırlar. Bireysel sigortalıların veya küçük işletmelerin, böyle kurumsal bir yapıyla tek başına mücadele etmesi zordur. Sigorta avukatı, müvekkilini temsil ederken bu dengeyi kurar. Hukuki bilgi ve tecrübe açısından sigorta şirketine karşı müvekkilinin sesi olur. Özellikle tazminat miktarlarının yüksek olduğu uyuşmazlıklarda, sigorta şirketleri hak sahibi kişileri anlaşmalara zorlayabilir veya oyalama taktikleri uygulayabilir. Avukat bulunduran taraf, ciddiye alınır ve prosedürlerin gereği gibi işlemesi sağlanır. Aynı zamanda, avukatlar sigorta şirketlerinin sık başvurduğu haksız uygulamaları (örneğin, geç ödeme yapma, eksik ödeme teklif etme, zamanaşımı süresini geçirmeye çalışma gibi) yakından bildiği için, müvekkilini bu tuzaklara düşmekten korur.

Hak Kaybının Önlenmesi: Sigorta ilişkilerinde hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri çok önemlidir. Örneğin, bir hasar meydana geldiğinde bunu sigorta şirketine belirli bir süre içinde bildirmek (genelde poliçede yazar, kimi poliçede 5 gün, kiminde 10 gün olabilir) zorunludur; aksi takdirde talep hakkı kaybedilebilir. Yine, sigorta şirketinin verdiği olumsuz cevaba karşı, belirli bir süre içinde dava açılmaz veya tahkime başvurulmazsa zamanaşımı dolabilir. Sigorta avukatı, bu kritik süreleri takip ederek müvekkilinin hak kaybına uğramamasını temin eder. Kendi başına hareket eden kişiler, sürelere ilişkin kuralları bilmedikleri için haklarını yitirebilmektedir. Ayrıca, dava açılması halinde mahkemeye sunulacak dilekçelerin ve delillerin usulüne uygun hazırlanması da hak arama sürecinin sağlıklı ilerlemesi için şarttır. Avukat, usule ilişkin hataları önleyerek davanın esasının incelenmesini ve haklı taleplerin şekil eksiklikleri yüzünden reddedilmemesini sağlar.

Tazminat Hesaplamalarında Doğru Sonuç: Özellikle bedeni zarar (yaralanma veya ölüm) içeren sigorta uyuşmazlıklarında tazminat miktarının hesaplanması ayrı bir uzmanlık gerektirir. Destekten yoksun kalma tazminatı, sürekli sakatlık tazminatı, iş gücü kaybı, ekonomik geleceğin sarsılması gibi kalemlerin hesaplanması için Yargıtay’ın belirlediği ilkeler ve aktüerya hesap yöntemleri vardır. Sigorta avukatı, gerektiğinde aktüer ve bilirkişi raporlarını değerlendirerek talep edilmesi gereken makul tazminat miktarını belirler. Bu sayede, sigorta şirketinin düşük hesaplamasına itiraz edilerek hakkaniyete uygun bir ödeme hedeflenir. Mal varlığına ilişkin zararların (örneğin araç değer kaybı, eşya zararları) hesaplanmasında da avukatlar emsal kararlar ve bilirkişi raporları ışığında müvekkillerinin çıkarını korur. Sonuç olarak, bir sigorta avukatı ile çalışıldığında, talep edilen tazminatın ne eksik ne de fahiş olması, tam hakkaniyetli bir çizgide olması sağlanır; bu da hem davanın başarısını artırır hem de müvekkilin gerçek zararının karşılanmasına hizmet eder.

Stressiz ve Güvenli Süreç Yönetimi: Bir kaza geçiren veya maddi zarara uğrayan kişi için, sigorta şirketiyle uzun yazışmalar yapmak, teknik konularla uğraşmak oldukça yıpratıcı olabilir. Profesyonel destek almak, sürecin yükünü omuzlarınızdan alır. Sigorta avukatı, tüm prosedürü üstlenerek müvekkilin daha az stres yaşamasını sağlar. Müvekkil, hukuki ayrıntılara takılmadan kendi hayatına odaklanabilirken, avukat arka planda onun hakları için mücadeleyi sürdürür. Ayrıca, avukatın varlığı, müvekkile psikolojik bir güven de verir; zira bir uzman tarafından temsil edilmek, yalnız olmadığınızı ve hakkınızı arayabileceğinizi hissettirir.

Tüm bu nedenlerle, ister küçük bir hasar uyuşmazlığı olsun ister milyonlarca liralık bir endüstriyel sigorta davası olsun, sigorta avukatıyla çalışmak sonuca ulaşma ihtimalini yükselten, süreci hızlandıran ve hak kayıplarını önleyen bir faktördür. Özellikle sigortacılık işlemlerinin yoğun olduğu büyük şehirlerde (İstanbul, Ankara, İzmir gibi) ve Marmara Bölgesi’nde, sigorta avukatlarının deneyimine başvurmak yaygın ve gerekli bir uygulama haline gelmiştir. Unutulmamalıdır ki sigorta şirketleri profesyonel şekilde kendi menfaatlerini korurlar; buna karşılık sigortalıların da kendi haklarını profesyonel bir destekle savunmaları adil dengenin sağlanması açısından en doğru yaklaşım olacaktır.

Sigorta Avukatı Seçerken Dikkat Edilecek Noktalar

Sigorta hukuku alanında doğru avukatı seçmek, uyuşmazlığınızın çözümünde başarının anahtarlarından biridir. Her avukatlık hizmetinde olduğu gibi, sigorta avukatında da deneyim ve uzmanlık ön plandadır. İşte sigorta avukatı seçerken göz önünde bulundurulması gereken bazı önemli kriterler:

  • Deneyim ve Uzmanlık: Seçmeyi düşündüğünüz avukatın sigorta hukuku alanında tecrübe sahibi olması büyük avantaj sağlar. Daha önce trafik kazası tazminatları, hayat sigortası davaları, kasko uyuşmazlıkları gibi konularda dava takibi yapmış ve başarı elde etmiş bir avukat, benzer problemlerde yol haritasını bilecektir. Sigorta hukuku, diğer hukuk dallarına göre özel düzenlemeleri olan bir alandır; bu nedenle bu alandaki uzmanlık, sonuca giden yolda ciddi fark yaratır. Avukatın mesleki geçmişinde sigorta şirketlerine karşı ya da sigorta şirketleri adına yürüttüğü davaların bulunması, onun sektöre hâkimiyetini gösteren bir işaret olabilir.

  • Referanslar ve Başarı Geçmişi: İyi bir sigorta avukatı seçerken, avukatın daha önce temsil ettiği müvekkillerin memnuniyeti ve elde ettiği sonuçlar hakkında bilgi edinmek faydalıdır. Doğrudan soramasanız bile, avukatın kamuya açık başarı hikâyeleri, yayınladığı makaleler veya katıldığı sigorta hukuku seminerleri olup olmadığını araştırabilirsiniz. Akademik bir dilde ifade etmek gerekirse, avukatın mesleki karnesi onun ilerideki performansı için bir gösterge olabilir. Başarı oranları somut olarak ölçülmesi zor kavramlar olsa da, örneğin avukatın önemli bir trafik kazası tazminat davasını kazanmış olması veya Sigorta Tahkim Komisyonu’nda emsal bir karar aldırmış olması, o avukatın yetkinliğine dair güven verebilir.

  • İletişim ve Güvenilirlik: Hukuki süreçler genellikle stresli ve uzun solukludur. Bu süreçte avukatınızla kuracağınız iletişimin açık ve güvene dayalı olması çok önemlidir. İlk görüşmeden itibaren avukatın size yaklaşımı, sorularınıza verdiği yanıtlar, konuyu sahipleniş biçimi size bir izlenim verecektir. Sigorta avukatı seçerken, onun sizinle anlaşılır bir dille konuşabilmesine, süreçleri şeffaflıkla izah edebilmesine dikkat edin. Aynı zamanda sorununuza gerçekten ilgi gösterip göstermediğini değerlendirin. Güvenilir bir avukat, gereksiz vaatlerle sizi yanıltmak yerine gerçekçi bir değerlendirme sunar ve atılacak adımlar konusunda dürüst olur. Müvekkil-avukat arasında güven ilişkisi tesis edilebilirse, uzun sürebilecek bir sigorta davasında her iki taraf için de işler daha sağlıklı ilerleyecektir.

  • Lokal Tecrübe ve Coğrafi Konum: Sigorta avukatının faaliyet gösterdiği coğrafi bölge de bazı durumlarda önemli olabilir. Özellikle Marmara Bölgesi ve İstanbul, sigorta şirketlerinin merkezlerinin bulunduğu ve sigorta davalarının sık görüldüğü bir bölgedir. Bu bölgede çalışan bir sigorta avukatı, yerel mahkemelerin işleyişine, bilirkişi uygulamalarına ve sigorta şirketlerinin yaklaşımlarına daha aşina olabilir. Bununla birlikte, iletişimin elektronik ortamlarda kolaylaştığı günümüzde, coğrafi mesafeler eskisi kadar büyük engeller değil; iyi bir sigorta avukatı, Türkiye’nin neresinde olursa olsun müvekkiline etkin hizmet sunabilir. Önemli olan, avukatın ihtiyaç halinde sizin bulunduğunuz ilde de dava veya tahkim süreçlerini takip edebilecek esnekliğe sahip olmasıdır. Eğer uyuşmazlığınız İstanbul gibi büyük bir şehirde görülecekse, o ilde ofisi veya irtibatı olan bir avukat seçmek pratik avantaj sağlayabilir.

  • Ücretlendirme ve Anlaşma Koşulları: Her ne kadar avukat seçerken tek kriter ücret olmamalıysa da, çalışma koşullarının en başta netleştirilmesi mühimdir. Sigorta avukatları, özellikle tazminat davalarında farklı ücretlendirme modelleriyle çalışabilir. Bazıları geleneksel şekilde saatlik veya sabit ücret talep ederken, bir kısmı davanın kazanılması halinde tazminat miktarının belirli bir yüzdesini almayı tercih edebilir (başarı ücreti veya vekâlet ücreti sözleşmesi kapsamında). Bu gibi detayları ilk görüşmede konuşmak, ileride oluşabilecek anlaşmazlıkların önüne geçer. Akademik bir perspektiften bakarsak, avukat-müvekkil arasındaki ücret ve ödeme koşullarının saydam ve yazılı bir şekilde anlaşmaya bağlanması, her iki tarafın da hak ve yükümlülüklerini bilmesi açısından gereklidir. İyi bir sigorta avukatı, ücret konusunda da meslek etiğine uygun ve makul bir yaklaşımla size yardımcı olacak, maddi endişelerinizi en aza indirecek bir çözüm sunacaktır.

Tüm bu noktalara dikkat ederek yapacağınız bir seçim, sigorta uyuşmazlığınızın çözümünü kolaylaştıracak ve içinizin daha rahat olmasını sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki her hukuki sorun gibi, sigorta ile ilgili sorunlar da uzmanlık gerektirir ve doğru uzmanla çalışmak, hakkınıza en kısa sürede kavuşmanız için en akılcı yoldur.

Sonuç

Sigorta avukatlığı, günümüzde hukukun hızla önem kazanan bir uzmanlık alanıdır. Bunun sebebi, hayatın pek çok alanının sigorta güvencesi altına girmesi ve dolayısıyla sigorta kaynaklı uyuşmazlıkların artmasıdır. Sigorta avukatı, sigorta şirketleri ile sigortalılar arasındaki dengenin sağlanmasında kritik bir aktördür. Türkiye genelinde, özellikle sigorta işlemlerinin yoğun olduğu Marmara Bölgesi’nde, sigorta avukatları hem bireysel hem kurumsal müvekkillerin hak arama mücadelesinde yanlarında yer almaktadır. Resmî ve akademik bir dil ile ifade etmek gerekirse; sigorta avukatları, hukukun sigorta alanındaki prensiplerini somut olaylara uygulayarak adil sonuçlar alınmasına katkıda bulunmaktadır.

Bu makalede sigorta hukuku ve sigorta avukatının rolü kapsamlı biçimde ele alındı. Sigorta avukatının ne olduğu, hangi görevleri üstlendiği, en sık karşılaşılan uyuşmazlık konularının neler olduğu ve bu uyuşmazlıklarda nasıl yollar izlenebileceği detaylandırıldı. Ayrıca, sigorta avukatıyla çalışmanın önemi vurgulanarak, doğru avukatı seçerken nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerinde duruldu. Tüm bu bilgiler ışığında, sigorta ile ilgili bir sorun yaşayan kişiler için en sağlıklı yaklaşımın, mümkün olan en erken aşamada konusunda uzman bir avukata danışmak olduğu sonucuna varılabilir.

Sigorta şirketiyle yaşanan anlaşmazlıklarda zamanında alınan hukuki destek, hem maddi hak kayıplarının önüne geçecek hem de sürecin daha az stresle atlatılmasını sağlayacaktır. Unutmayalım ki hukuk sistemi içinde hak aramak bir yarış değil, bir usul ve bilgi işidir; bu nedenle bilgili ve deneyimli bir sigorta avukatı, karşılaştığınız zorlukların çözümünde sizin en büyük güvenceniz olacaktır.

Sıkça Sorulan Sorular

Sigorta avukatı ne iş yapar?

Sigorta avukatı, sigorta sözleşmelerinden doğan her türlü hukuki meselede danışmanlık ve temsil hizmeti verir. Poliçe hazırlanması, hasar ihbarı ve tazminat talepleri, sigorta şirketiyle müzakereler, Sigorta Tahkim Komisyonu başvuruları ve dava süreçleri gibi konular sigorta avukatının iş alanına girer. Kısaca, sigorta avukatı; sigorta şirketleri ile sigortalılar veya hak sahipleri arasında çıkan anlaşmazlıklarda müvekkilinin haklarını korur, tazminatının eksiksiz ödenmesini sağlamaya çalışır ve hukuki prosedürleri müvekkili adına yürütür.

Sigorta avukatı hangi davalara bakar?

Sigorta avukatları, sigorta poliçesiyle ilgili tüm uyuşmazlıklara bakar. Örneğin, trafik kazası sonrası sigorta tazminat davaları, kasko sigortası kapsamındaki anlaşmazlıklar, sağlık veya hayat sigortası poliçelerinden doğan davalar, konut ve deprem sigortası talepleriyle ilgili davalar bunlardan bazılarıdır. Ayrıca işveren sorumluluk sigortası, mesleki sorumluluk sigortası gibi alanlarda çıkan uyuşmazlıklarda da sigorta avukatları görev alır. Genel olarak bir sigorta poliçesinin mevcut olduğu ve sigorta şirketinin yükümlülüğünü tartışmaya açtığı her durumda, sigorta hukukunda uzman bir avukatın desteğine ihtiyaç duyulur.

Sigorta şirketi hasar ödemesini reddederse ne yapabilirim?

Sigorta şirketi, talep ettiğiniz hasar ödemesini reddettiyse öncelikle reddin gerekçesini anlamak önemlidir. Poliçe şartlarına göre gerçekten kapsam dışı bir durum mu var, yoksa şirket haksız bir ret mi verdi? Bu noktada bir sigorta avukatına danışmanız faydalı olacaktır. Yapılabilecekler arasında sigorta şirketine yazılı itirazda bulunmak, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurmak veya doğrudan dava açmak yer alır. Bir avukat, ret kararının haksız olduğunu düşünüyorsa hukuki dayanaklarıyla birlikte itiraz dilekçesi hazırlayacak, gerekiyorsa tahkim veya yargı yoluna başvurarak hakkınızı arayacaktır. Tek başınıza mücadele etmekte zorlanabileceğiniz teknik konularda avukatınız süreci üstlenecek, delilleri toplayacak ve sizin adınıza iletişimi yürütecektir.

Sigorta davaları ne kadar sürede sonuçlanır?

Sigorta davalarının süresi, uyuşmazlığın türüne ve yargının işleyişine göre değişkenlik gösterebilir. Basit uyuşmazlıklarda Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulduğunda birkaç ay içinde karar alınabildiği bilinmektedir. Mahkeme yoluna gidildiğinde ise, özellikle yoğun iş yükü olan büyük şehir mahkemelerinde davaların sonuçlanması 1 ila 3 yıl (hatta karmaşık durumlarda daha uzun) sürebilir. Elbette dava süresini etkileyen pek çok faktör vardır: bilirkişi incelemeleri, itirazlar, karşı tarafın tutumu gibi. Uzman bir sigorta avukatı ile çalışmak, sürecin daha etkin yönetilmesini sağlar ve mümkün olan en kısa sürede sonuca ulaşma şansını artırır. Ancak her halükârda, sigorta uyuşmazlıklarının çözümünün zaman alabileceği göz önünde bulundurulmalı ve sabırlı davranılmalıdır.

Sigorta avukatı ücretleri ne kadardır?

Sigorta avukatı ücretleri, avukat ile müvekkil arasında serbestçe kararlaştırılır ve davanın niteliğine göre farklılık gösterebilir. Bazı sigorta avukatları sabit bir danışmanlık ücreti veya dava ücreti talep ederken, özellikle tazminat davalarında birçok avukat sonuçtan belirli bir oran (başarı ücreti) almayı tercih edebilmektedir. Örneğin, trafik kazası tazminat davalarında avukatlar genellikle kazanılan tazminatın belli bir yüzdesi üzerinden anlaşıyor olabilir. Bu model, müvekkil için başlangıçta ödeme yapma yükünü azaltır; avukat ise tazminat tahsil edilince ücretini alır. Her iki durumda da Türkiye Barolar Birliği’nin avukatlık asgari ücret tarifesi dikkate alınır ve avukat bu tarifeye aykırı olmayacak şekilde bir ücretlendirme yapar. En doğrusu, sizin durumunuz için avukatınızla ilk görüşmede ücret konusunu netleştirmek ve yapılacak işin kapsamına göre yazılı bir ücret sözleşmesi imzalamaktır.

Sigorta talebimin reddedilme sebepleri neler olabilir?

Sigorta şirketleri, hasar talebini çeşitli sebeplerle reddedebilir. En sık karşılaşılan reddetme gerekçeleri şunlardır: (1) Poliçe Kapsamı Dışında Olması: Sigorta şirketi, meydana gelen olayın poliçe teminatına girmediğini öne sürebilir (örneğin kasko poliçesinde deprem teminatı yoksa depremden kaynaklı zararı reddetmesi gibi). (2) Eksik veya Hatalı Beyan: Sigorta ettirenin poliçe yapılırken önemli bir bilgiyi eksik bildirmesi veya yanlış beyan vermesi durumunda şirket ödeme yapmayabilir. (3) Poliçe Şartı İhlali: Sigortalının, risk gerçekleştiğinde uyması gereken yükümlülükleri vardır; örneğin hasarı belirli sürede bildirmeme, aracı ruhsatsız kişiye kullandırma gibi ihlaller gerekçe gösterilebilir. (4) Muafiyet ve İstisnalar: Poliçede belirli bir miktara kadar hasarlar muaf tutulmuşsa veya özel istisna klozları varsa, şirket bunları dayanak yaparak ödeme yapmaz. (5) Şüpheli Durum ve Araştırma: Özellikle yüksek meblağlı taleplerde, şirket önce ödemeyi reddedip durumu dolandırıcılık şüphesiyle araştırmaya alabilir. Tüm bu durumlarda, ret kararının haklı olup olmadığını analiz etmek gerekir. Eğer ret haksız ise, sigorta avukatınız aracılığıyla itiraz ederek hakkınızı aramanız mümkün olacaktır.

Sigorta davası açmadan önce tahkime veya arabulucuya gitmeli miyim?

Birçok durumda evet. Türkiye’de sigorta uyuşmazlıkları için özel bir tahkim sistemi (Sigorta Tahkim Komisyonu) bulunmakla birlikte, bazı uyuşmazlıklar için de dava açmadan önce arabulucuya başvurmak yasal bir zorunluluktur. Örneğin, ticari nitelikteki sigorta uyuşmazlıklarında (taraflardan birinin şirket olup olmadığı gibi durumlara bağlı olarak) arabuluculuğa başvurmak dava şartı olabilir. Arabuluculukta anlaşma sağlanamazsa dava açılabilir. Sigorta Tahkim Komisyonu ise zorunlu bir yol değil, alternatif ve hızlı bir çözümdür; ancak sigorta şirketiniz bu sisteme üye ise ve talebiniz belli bir limitin altındaysa tahkime başvurmak mahkemeye kıyasla çok daha hızlı sonuç verebilir. Sigorta avukatınız, uyuşmazlığınızın niteliğine bakarak önce hangi yolun denenmesinin sizin için avantajlı olduğunu söyleyecektir. Genel olarak, dava yoluna gitmeden önce alternatif çözüm yollarını tüketmek, hem zaman hem masraf açısından çoğu kez faydalıdır.

Sigorta avukatına ne zaman başvurmalıyım?

Bir sigorta problemiyle karşılaştığınız anda mümkün olan en kısa sürede bir avukata başvurmanız tavsiye edilir. Hasar meydana gelir gelmez sigorta şirketine bildirim yaparken dahi avukat desteği almak ileride çıkabilecek sorunların önüne geçebilir. Özellikle sigorta şirketinden olumsuz bir yanıt aldıysanız veya şirketin oyalayıcı tutumlarıyla karşılaşıyorsanız, vakit kaybetmeden bir sigorta avukatı ile görüşmek hak kayıplarını önleyecektir. Erken aşamada avukata başvurmak, hem stratejinin doğru kurulmasını sağlar hem de sürecin her adımında profesyonel kontrol olacağı için sizin aleyhinize olabilecek hataların engellenmesi anlamına gelir. Basit görünen bir hasar dosyası bile hukuki açıdan karmaşık sonuçlar doğurabileceğinden, sigorta konusunda uzman bir avukatın yol göstermesi her zaman en güvenli yaklaşımdır.