Sosyal Medyada Estetik Müdahale Paylaşımlarının Hukuki Sınırları
Sosyal Medyada Estetik Müdahale Paylaşımları ve Hukuki Sınırlar
Günümüzde estetik müdahalelerin yalnızca tıbbi değil, aynı zamanda dijital görünürlük bağlamında da değerlendirildiği bir çağda yaşıyoruz. Hekimler, klinikler ve medikal estetik merkezleri, sosyal medya platformlarını tanıtım ve pazarlama aracı olarak yoğun şekilde kullanmakta, bu kapsamda estetik müdahalelerin öncesi-sonrası görselleri, hasta yorumları, uygulama videoları, işlemlerin canlı anlatımları, ameliyat hazırlıkları ve hatta hekimlerin operasyon sırasındaki kişisel yorumları gibi içerikleri paylaşmaktadır. Ancak bu tür paylaşımlar hem hukuki hem etik hem de kişilik hakları açısından ciddi sorunlara yol açabilecek niteliktedir. Özellikle dijital içeriklerin kalıcı olması, geniş kitlelere hızlıca ulaşması ve çoğunlukla denetimsiz yayılması, bu riskleri daha da artırmaktadır.
Sosyal medya üzerinden estetik müdahaleye dair paylaşımların yasal sınırları öncelikle Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) çerçevesinde ele alınır. Estetik müdahale görselleri; bireyin açık kimliği olmasa dahi, yüz hatları, vücut yapısı, dövmeler, izler gibi teşhis edilebilir nitelikteki veriler aracılığıyla tanımlanabilir olduğunda biyometrik veri ve özel nitelikli kişisel veri sayılır. Bu nedenle, bireyin açık rızası olmaksızın yapılan her paylaşım veri ihlali anlamına gelir ve KVKK kapsamında ciddi idari para cezalarına, tazminat yükümlülüklerine ve hatta veri işleme faaliyetinin durdurulmasına kadar varan sonuçlara neden olabilir. Rıza alınmış olsa bile bu rızanın bilgilendirilmiş, özgür iradeye dayalı, açık, yazılı ve belli bir paylaşım amacına sınırlı olması zorunludur. Ayrıca hasta, verdiği rızayı her zaman geri çekme hakkına da sahiptir.
Estetik hukukunda sıklıkla karşılaşılan problemlerden biri, "öncesi-sonrası" görsellerin ve videoların hastaya danışılmadan paylaşılması ya da geçmişte alınan rızanın süresiz olarak geçerli sayılmasıdır. Bu görsellerin yanıltıcı olması, farklı beden yapısına sahip kişilerin karşılaştırılması objektiflikten uzak yorumlara ve aldatıcı algılara neden olabilir. Bu nedenle Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik gereğince, sağlık hizmeti sunucularının reklam yapması yasaktır. Estetik müdahaleler hiçbir şekilde ticari ürün gibi sunulmamalıdır. Bu yasağa aykırı davrananlar hakkında hem idari yaptırım hem de mesleki disiplin soruşturması uygulanabilir.
Bunun yanında, estetik müdahale yaptıran bir kişinin görsellerinin, ismi belirtilmeden dahi paylaşılması, kişilik hakkı ihlali teşkil edebilir. Çünkü bireyin bedenine ilişkin bir işlem sonrası oluşan görsel değişim, onun özel hayatına ve mahremiyetine doğrudan ilişkindir. Mahremiyet hakkı, yalnızca adın gizlenmesiyle korunmuş olmaz; fotoğraftaki beden, mimik, işlem izi, yaş ve cinsiyet gibi faktörler dolaylı kimlik tespitine imkân tanıyorsa, bu da kişisel verinin ifşa edilmesi anlamına gelir. Bu kapsamda estetik avukatının temel görevi, kişinin mahremiyet alanının hangi sınırlar içinde ihlal edildiğini tespit etmek, veri işleme faaliyetinin hukuka aykırılığını ispatlamak ve bu ihlalin maddi ve manevi sonuçlarının giderilmesi için gerekli davaları açmaktır.
Sosyal medya paylaşımları ayrıca Reklam Kurulu ve Ticaret Bakanlığı denetimine de tabidir. Özellikle influencer'ların ya da sağlık dışı aktörlerin sponsorlu içeriklerle klinik reklamı yapması, etik dışı yönlendirmeler, başarının garantilenmesi gibi eylemler hukuken sakıncalıdır. "X klinikte burnumu yaptırdım, hayatım değişti" veya "güzelliğimi bu kliniğe borçluyum" gibi yönlendirici ifadeler, tüketici algısını yanıltma potansiyeli taşır ve hukuka aykırılık teşkil eder. Bu bağlamda kliniklerin sosyal medya stratejileri, yalnızca pazarlama uzmanlarınca değil, hukuk danışmanları gözetiminde hazırlanmalıdır.
Estetik müdahaleye dair sosyal medya içerikleri hazırlanırken şu hususlara dikkat edilmelidir:
Görseller yalnızca açık, özgür, yazılı ve bilgilendirilmiş rıza alınmış hastalara ait olmalıdır.
Rıza formları, hasta tarafından her bir paylaşım kanalı (Instagram, YouTube, TikTok, internet sitesi vb.) için ayrı ayrı doldurulmalı ve imzalanmalıdır.
Paylaşımlar gerçekçi, ölçülü ve abartıdan uzak olmalı; tıbbi sonuca garanti verildiği izlenimi yaratmamalıdır.
Uzmanlık alanı dışındaki işlemler hiçbir surette paylaşılmamalı; hekimin unvanı, yetki sınırları dahilinde kalınmalıdır.
Paylaşımlar tıbbi tanı koyma, hastalığa çözüm önerme ya da toplumsal güzellik algısını yönlendirme amacı taşıyamaz.
Paylaşımın altına, yasal uyarılar ve sağlık hizmeti sunucularına özgü bilgilendirme metinleri eklenmelidir.
Sonuç olarak, sosyal medya çağında estetik müdahaleler ile hukukun kesişim noktası yalnızca hastane sınırları içinde değil, dijital platformlarda da güncelliğini korumaktadır. Estetik avukatı; hekimlerin, kliniklerin, güzellik merkezlerinin ve mağdurların sosyal medya üzerinden doğan hak ve yükümlülüklerini dikkatle gözetmeli; olası bir veri ihlali, reklam yasağı ihlali veya kişilik hakkı ihlali halinde hızlı ve doğru hukuki müdahale gerçekleştirmelidir. Bu alan, dijital sağlık hukukunun da yeni bir uzmanlık sahası olarak gelişmesini gerekli kılmaktadır.
Bir sonraki başlıkta, estetik müdahaleler sonrası kalıcı zararlar ve bu zararların ceza hukuku boyutunu ayrıntılı olarak inceleyeceğim. Hazırsan devam edebilirim.. Hekimler, klinikler ve medikal estetik merkezleri, sosyal medya platformlarını tanıtım ve pazarlama aracı olarak yoğun şekilde kullanmakta, bu kapsamda estetik müdahalelerin öncesi-sonrası görselleri, hasta yorumları, uygulama videoları gibi içerikleri paylaşmaktadır. Ancak bu tür paylaşımlar hem hukuki hem etik hem de kişilik hakları açısından ciddi sorunlara yol açabilecek niteliktedir.
Sosyal medya üzerinden estetik müdahaleye dair paylaşımların yasal sınırları öncelikle Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) çerçevesinde ele alınır. Estetik müdahale görselleri; bireyin açık kimliği olmasa dahi, biyometrik veri ve özel nitelikli kişisel veri sayılır. Bu nedenle, bireyin açık rızası olmaksızın yapılan her paylaşım veri ihlali anlamına gelir ve KVKK kapsamında ciddi idari para cezalarına ve tazminat yükümlülüklerine neden olabilir. Rıza alınmış olsa bile bu rızanın bilgilendirilmiş, özgür iradeye dayalı ve belli bir amaçla sınırlı olması şarttır.
Estetik hukukunda sıklıkla karşılaşılan problemlerden biri, "öncesi-sonrası" görsellerin hastaya gösterilerek reklam aracı olarak kullanılmasıdır. Bu görseller, yanıltıcı olabilir, farklı beden yapısına sahip kişilerin karşılaştırılması objektiflikten uzak yorumlara yol açabilir. Bu nedenle Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik gereğince, sağlık hizmeti sunucularının reklam yapması yasaktır. Bu yasağa aykırı davrananlar hakkında hem idari yaptırım hem de mesleki disiplin soruşturması uygulanabilir.
Ayrıca, estetik müdahale yaptıran bir kişinin görsellerinin, ismi belirtilmeden dahi paylaşılması, kişilik hakkı ihlali teşkil edebilir. Çünkü bireyin bedenine ilişkin bir işlem sonrası oluşan görsel değişim, onun mahremiyetine doğrudan ilişkindir. Bu kapsamda estetik avukatının temel görevi, kişinin mahremiyet alanının hangi sınırlar içinde ihlal edildiğini tespit etmek, veri işleme faaliyetinin hukuka aykırılığını ispatlamak ve bu ihlalin tazmini için gerekli davaları açmaktır.
Sosyal medya paylaşımları ayrıca Reklam Kurulu denetimine de tabidir. Özellikle influencer'ların ya da sağlık dışı aktörlerin klinik reklamı yapması, etik dışı yönlendirmeler, başarının garantilenmesi gibi eylemler Ticaret Bakanlığı tarafından denetlenmekte ve cezalandırılmaktadır. Bu bağlamda, "X klinikte burnumu yaptırdım, hayatım değişti" gibi yönlendirici ifadeler, tüketici algısını yanıltma potansiyeli taşır ve hukuka aykırılık teşkil eder.
Estetik müdahaleye dair sosyal medya içerikleri hazırlanırken şu hususlara dikkat edilmelidir:
Görseller yalnızca açık, özgür ve yazılı rıza alınmış hastalara ait olmalıdır.
Rıza formları, hasta tarafından her bir paylaşım kanalı için ayrı ayrı doldurulmalıdır.
Paylaşımlar gerçekçi, ölçülü ve abartıdan uzak olmalı; tıbbi sonuca garanti verildiği izlenimi yaratmamalıdır.
Uzmanlık alanı dışındaki işlemler paylaşılmamalıdır.
Paylaşımlar tıbbi tanı koyma veya yönlendirme amacı taşıyamaz.
Sonuç olarak, sosyal medya çağında estetik müdahaleler ile hukukun kesişim noktası yalnızca hastane sınırları içinde değil, dijital platformlarda da güncelliğini korumaktadır. Estetik avukatı; hekimlerin, kliniklerin ve mağdurların sosyal medya üzerinden doğan hak ve yükümlülüklerini dikkatle gözetmeli; olası bir veri ihlali, reklam yasağı ihlali veya kişilik hakkı ihlali halinde hızlı hukuki müdahale gerçekleştirmelidir.