Trafik Kazası Avukatı: Tazminat Talepleri ve Hukuki Süreçler

Avukat Bilal ALYAR

people walking on sidewalk near white concrete building during daytime
people walking on sidewalk near white concrete building during daytime

Trafik Kazası Avukatı: Tazminat Talepleri ve Hukuki Süreçler

Trafik kazaları ülkemizde sıkça karşılaşılan ve hem maddi hem manevi kayıplara yol açabilen olaylardır. Böyle üzücü bir durumun ardından mağdurların ve yakınlarının haklarını arayabilmesi için devreye trafik kazası avukatı girer. Trafik kazası avukatı, kaza sonrası tazminat taleplerinin doğru şekilde hazırlanması ve tüm hukuki süreçlerin usulüne uygun yürütülmesinde kritik rol oynayan uzman bir hukukçudur.

Bireylerden ailelere, hatta şirket çalışanı sürücülere kadar herkesin trafik kazası neticesinde uğradığı zararların tazmini konusunda yasal hakları bulunmaktadır. Özellikle yoğun trafiğiyle bilinen büyük şehirlerde (örneğin İstanbul'da) meydana gelen kazalarda, bir İstanbul trafik kazası avukatı yardımıyla hareket etmek sürecin hızlı ve etkin ilerlemesi açısından önemli bir avantaj sağlayabilir. Bu makalede, trafik kazası sonrası maddi ve manevi tazminat talepleri, araç değer kaybı, destekten yoksun kalma gibi tazminat kalemleri ile trafik sigortası ve kasko süreçleri, SGK etkileşimi, sigorta şirketi ile müzakere, bilirkişi raporları, arabuluculuk ve dava aşamaları gibi konular detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri

Trafik kazası sonrasında mağdurların en temel haklarından biri maddi ve manevi tazminat talep etmektir. Türk hukuku uyarınca, haksız fiil teşkil eden trafik kazalarında kazazede veya yakınları, uğradıkları maddi zararların giderilmesini ve manevi zararların telafisi için uygun bir bedel ödenmesini talep edebilirler. Maddi tazminat, kazanın yol açtığı ekonomik kayıpların karşılanmasını amaçlarken; manevi tazminat ise kazanın bireyde yarattığı fiziksel acı ve ruhsal elem gibi soyut zararların hafifletilmesi amacıyla talep edilir.

Maddi tazminat kapsamında talep edilebilecek başlıca kalemler şunlardır:

  • Araç hasar giderleri: Kazada aracın uğradığı hasarın onarım masrafları veya araç kullanılamaz hale geldiyse araç bedelindeki kayıp.

  • Tedavi ve bakım masrafları: Yaralanma halinde hastane, ameliyat, ilaç, fizik tedavi, rehabilitasyon gibi tüm sağlık giderleri ile gerekirse özel bakım ve destek hizmetleri maliyetleri.

  • Gelir kaybı: Kaza nedeniyle çalışılamayan dönem boyunca ortaya çıkan ücret kayıpları veya iş görememe sonucu ileride doğacak kazanç kayıpları.

  • Diğer maddi zararlar: Kaza dolayısıyla yapılan yol, konaklama, refakatçi giderleri, eğer varsa zarar gören eşyaların (örneğin araç içindeki kişisel eşyaların) maddi değer kaybı gibi ilave mali zararlar.

Manevi tazminat ise kazanın kişide bıraktığı elem ve ızdırabın bir nebze de olsa hafifletilmesi için talep edilen para tutarıdır. Örneğin, trafik kazası sonucunda yaşanan acı, keder, korku, travma ve hayat kalitesindeki bozulma gibi manevi zararlar için mağdur veya ölenin yakınları uygun görülen manevi tazminatı talep edebilir. Manevi tazminat miktarı, maddi zarardan farklı olarak kesin belgelerle ölçülemez; hakim tarafından takdir edilirken kazanın etkileri, tarafların kusur durumu, mağdurun çektiği üzüntünün derecesi gibi kriterler göz önüne alınır.

Bir trafik kazası avukatı, müvekkili adına maddi zarar kalemlerini detaylı biçimde belgeleyerek (fatura, rapor, kayıt vb.) ve manevi zararların kişide yarattığı etkiyi hukuken ortaya koyarak karşı tarafa kapsamlı bir tazminat talebi iletir. Bu talepler genellikle kazaya neden olan kusurlu sürücüye ve onun sigorta şirketine yöneltilir. Maddi ve manevi tazminat taleplerinin doğru hesaplanması ve zamanında ileri sürülmesi, mağdurun kayıplarının tam olarak karşılanabilmesi için çok önemlidir. Trafik kazası avukatı, yasal süreleri (zamanaşımı gibi) de dikkate alarak müvekkilinin hak kaybına uğramamasını sağlar.

Araç Değer Kaybı

Trafik kazaları sonrasında araçlarda meydana gelen hasarlar tamir edilse bile, araçların ikinci el piyasa değeri genellikle düşer. Bu değer düşüklüğüne araç değer kaybı denir. Kazaya karışan kusursuz veya kusuru daha az olan araç sahibi, aracının onarım görmüş olması nedeniyle uğradığı değer kaybının tazminini talep edebilir. Araç değer kaybı, özellikle aracın piyasadaki satılabilirlik değeri açısından önemli bir kayıp kalemidir ve trafik kazası tazminat taleplerinde ayrı bir unsur olarak ele alınır.

Araç değer kaybının hesaplanmasında aracın markası, modeli, üretim yılı, kilometresi, kazada değişen veya hasar gören parçaların niteliği ve boyalı parça sayısı gibi kriterler göz önünde bulundurulur. Örneğin yeni ve düşük kilometreli bir araç, bir kazaya karıştıktan sonra expertiz kayıtlarında hasarlı olarak görüneceği için değeri belirgin şekilde azalacaktır. İşte bu değer azalışının miktarı bilirkişilerce teknik olarak hesaplanır ve trafik kazası avukatı bu raporlara dayanarak ilgili taraftan tazminat talep eder.

Araç değer kaybı talepleri genellikle kazada tamamen kusurlu olmayan tarafa ait araçlar için, kusurlu sürücünün zorunlu trafik sigortasına yöneltilir. Zorunlu trafik sigortası poliçesi, karşı tarafın araçtaki değer kaybını belirli limitler dâhilinde karşılayabilir. Eğer sigorta limiti yeterli değilse veya sigorta şirketi ödeme yapmayı haksız şekilde reddederse, araç sahibi doğrudan kusurlu tarafa (araç sürücüsü ve/veya araç malikine) karşı dava açarak değer kaybını talep edebilir. Bu süreçte trafik kazası avukatının teknik bilgiye dayalı etkin hukuki girişimleri, araç değer kaybının eksiksiz tahsil edilmesinde önemli rol oynar.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

Trafik kazaları maalesef zaman zaman ölümle sonuçlanabilmektedir. Bir kazada yaşamını yitiren kişinin bakmakla yükümlü olduğu veya fiilen destek sağladığı yakınları, bu ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkına sahiptir. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölen kişinin hayatta kalsaydı ileride yakınlarına sağlayacağı maddi desteğin peşin değerinin hesaplanmasıyla belirlenir ve bu tutarın sorumlulardan tahsil edilmesini amaçlar.

Bu tazminat kalemi genellikle ölen kişinin eşi, çocukları, anne-babası gibi birinci derecede yakınları tarafından talep edilir. Ancak hayatını kaybeden kişi, hayattayken başka kişilere düzenli destek sağlıyorsa (örneğin kardeşine eğitim masrafı karşılamak gibi), bu kişiler de destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilirler. Hesaplama yapılırken ölenin yaşı, mesleği, gelir seviyesi, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sayısı ve bu kişilerin ölenin desteğine ne süreyle ihtiyaç duyacakları gibi unsurlar dikkate alınır. Mahkeme tarafından atanan bilirkişi aktüer, çeşitli yaşam tablosu ve kazanç projeksiyonlarından yararlanarak, ölenin varsayılan yaşam süresi boyunca sağlayacağı desteğin bugünkü değerini hesaplar.

Trafik kazası avukatı, müvekkili konumundaki ölen kişinin ailesi adına bu hesaplamaların doğru yapılmasını sağlamak için gerekli bilgi ve belgeleri temin eder (örneğin ölenin maaş bordroları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kimlik ve doğum kayıtları vb.) ve bilirkişi raporlarını yakından takip eder. Destekten yoksun kalma tazminatı, maddi tazminat türüne girer ve genellikle ciddi tutarlara ulaşabilir. Bu nedenle sigorta şirketleri veya sorumlu taraflar çoğu zaman bu taleplere itiraz edebilir; burada da uzman bir avukatın aileyi temsil ederek hak edilen tutarın tam olarak alınmasını sağlaması kritik önem taşır.

Sürekli İş Göremezlik Tazminatı

Trafik kazalarında meydana gelen ciddi yaralanmalar, kazazedelerin hayat boyu sürecek kalıcı sakatlıklara veya iş göremezlik durumlarına yol açabilir. Eğer kaza sonucu kişi kısmen veya tamamen çalışma yeteneğini yitirmişse, bu durum için sürekli iş göremezlik tazminatı talep edilebilir. Sürekli iş göremezlik (kalıcı maluliyet) tazminatı, mağdurun kazadan önceki çalışma ve kazanma gücünün ne kadarını kaybettiğine bağlı olarak hesaplanan ve gelecekte elde edemeyeceği gelirleri karşılamayı amaçlayan bir maddi tazminat türüdür.

Bu tazminatın belirlenebilmesi için öncelikle mağdurun sağlık durumunun stabil hale gelmesi ve resmi sağlık kurulları tarafından maluliyet oranının tespit edilmesi gerekir. Yetkili hastanelerin veya Adli Tıp Kurumu’nun vereceği sürekli iş göremezlik raporu, kişinin vücudundaki işlev kaybını (% olarak) ortaya koyar. Örneğin kazada bir uzvun kaybedilmesi, felç kalma, görme veya duyma yetisinin yitirilmesi gibi durumlar belli oranlarda iş gücü kaybı olarak raporlanır. Ardından, mahkeme sürecinde aktüer bilirkişi tarafından mağdurun yaşı, mesleği, kazadan önceki kazancı, maluliyet oranı ve emeklilik yaşı gibi kriterler hesaba katılarak gelecekteki kazanç kaybının parasal değeri hesaplanır.

Trafik kazası avukatı, kalıcı sakatlık yaşayan müvekkilinin hak ettiği sürekli iş göremezlik tazminatını alabilmesi için hem tıbbi hem hukuki süreci titizlikle yönetir. Bu kapsamda, doğru hastane ve uzmanlara yönlendirme yaparak maluliyet raporunun düzenlenmesini sağlar, rapora itiraz gerekirse hukuki girişimlerde bulunur ve hesaplanan tazminat tutarının gerçeğe uygun olması için gerekirse ek bilirkişi incelemeleri talep eder. Sürekli iş göremezlik tazminatı talebi, zorunlu trafik sigortası poliçesi limitlerini aşabilir; böyle durumlarda avukat, sigorta limitini aşan kısım için doğrudan kusurlu tarafa (araç sürücüsü veya işletenine) dava açarak mağdurun kaybının eksiksiz karşılanmasına çalışır.

Trafik Sigortası ve Kasko Süreçleri

Trafik kazası sonrasında hasarların tazmini söz konusu olduğunda, zorunlu trafik sigortası ve kasko sigortası önemli rol oynar. Bu iki sigorta türü, kazanın tarafı olan araç sahiplerinin farklı kapsamda güvencelerle zararlarını karşılamayı amaçlar. Bir trafik kazası avukatı, müvekkilinin durumu doğrultusunda hangi sigorta kapsamında hangi hakların ileri sürülebileceğini analiz eder ve gerekli başvuruları yapar.

Zorunlu Trafik Sigortası: Her motorlu araç sahibi tarafından yaptırılması kanunen zorunlu olan bu poliçe, kazada karşı tarafa verilen zararları belirli limitlere kadar karşılar. Trafik sigortası, kusurlu aracın üçüncü kişilere verdiği maddi hasarlar ile bedeni zararlar (yaralanma veya ölüm halinde) için teminat sağlar. Örneğin, kazada aracınız hasar gördüyse ve karşı taraf asli kusurlu ise, kusurlu aracın trafik sigortası sizin araç tamir masraflarınızı ve varsa değer kaybınızı poliçe limitine kadar ödemelidir. Benzer şekilde, bir yaralanma durumunda yine kusurlu tarafın trafik sigortası, tedavi giderleri ve tazminat taleplerini (ölüm halinde cenaze masrafları ve destekten yoksun kalma dâhil) belirli üst limitlere kadar karşılamakla yükümlüdür. Trafik sigortasının limiti üzerinde kalan zararlar için ise, zarar gören taraf doğrudan kazaya sebep olan kişiye veya araç işletenine başvurabilir.

Kasko Sigortası: Kasko, araç sahibinin kendi aracında meydana gelen hasarları karşılayan, isteğe bağlı yaptırılan özel bir sigortadır. Kasko poliçesi, aracın tek taraflı kazaları, çalınması, yanması gibi durumların yanı sıra bir trafik kazasında kusur durumuna bakılmaksızın sigortalı aracın hasarlarını karşılar. Örneğin, kazada siz kusurlu olsanız bile kendi aracınızın tamir masraflarını kasko sigortanızdan talep edebilirsiniz. Kasko sigortası ayrıca karşı taraf kusurlu olduğunda da, trafik sigortasından tahsil uzun sürecekse veya ek güvenceler gerekiyorsa devreye girerek sizin aracınızı hızlıca onarır ve sonra karşı tarafa rücu eder. Kasko poliçeleri çoğunlukla ikame araç temini, ferdi kaza sigortası gibi ek yardımlar da içerir; dolayısıyla kaza sonrasında mağdur tarafın kaskosu varsa, trafik kazası avukatı hem hızlı onarım hem de ek haklar açısından kasko kapsamında nelerin talep edilebileceğini değerlendirir.

Trafik kazası avukatı, kaza sonrası sigorta işlemlerini müvekkili adına yürüterek, gerekli ihbarların sigorta şirketlerine zamanında yapılmasını sağlar. Kural olarak, kazadan sonra belirli bir süre içinde (genellikle 5 iş günü) kasko sigortacısına hasar bildirimi yapılması gerekir; avukat bu süreleri kaçırmadan başvuruları gerçekleştirir. Zorunlu trafik sigortası için de benzer şekilde, karşı tarafın sigortacısına uygun kanallardan tazminat talebi iletilir. Sigorta şirketlerinin talep ettiği evraklar (kaza tespit tutanağı, eksper raporu, hastane raporları, fotoğraflar, tanık ifadeleri vb.) eksiksiz derlenip sunulur. Bu süreçte avukat, sigorta mevzuatına hakimiyeti sayesinde müvekkilinin hak ettiği tazminatın poliçe kapsamında en üst düzeyde alınmasını temin etmeye çalışır.

SGK Etkileşimi

Trafik kazası geçiren kişiler, eğer sosyal güvenceleri varsa, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) üzerinden bazı hak ve hizmetlerden yararlanabilirler. SGK, kazazedelerin tedavi masraflarının karşılanmasında ve çalışma gücünü kaybetmesi halinde belirli ödemelerin yapılmasında devreye giren önemli bir kamu kurumudur. Trafik kazası avukatı, müvekkilinin SGK boyutundaki haklarını da göz önünde bulundurarak kapsamlı bir yol haritası çizer.

Öncelikle, trafik kazası sonucu yaralanan herkes, genel sağlık sigortası kapsamında acil tedavi hizmetlerini SGK aracılığıyla alabilir. Devlet hastanelerinde ve anlaşmalı kurumlarda yapılan tedavi giderleri SGK tarafından karşılanır. Bu sayede mağdur, cebinden büyük meblağlar ödemeden gerekli sağlık hizmetini almış olur. Ayrıca, eğer kazazede sigortalı bir çalışan ise ve geçici süreyle iş göremez raporu aldıysa, raporlu olduğu dönem için SGK’dan geçici iş göremezlik ödeneği (halk arasında rapor parası olarak bilinir) alma hakkı vardır. Bu ödenek, çalışamadığı günler için kazazedeye belli oranda gelir desteği sağlar.

Kaza neticesinde kalıcı sakatlık (maluliyet) oluştuğunda, SGK mevzuatına göre gerekli koşullar sağlanıyorsa mağdura maluliyet aylığı bağlanabilir. Özellikle çalışamayacak düzeyde engelli hale gelen kişiler, çalışma gün sayısı ve prim şartlarını doldurmuşlarsa ömür boyu malul maaşı alabilirler. Benzer şekilde, eğer trafik kazası ölümle sonuçlandıysa, ölen kişinin hak sahiplerine (eş, çocuk, anne-baba gibi) ölüm aylığı bağlanması söz konusu olabilir. Bu aylıklar ve SGK’nın sağladığı diğer yardımlar (örneğin cenaze yardımı), devletin sosyal destek mekanizmalarıdır ve trafik kazası tazminat süreçlerinden bağımsız olarak işler.

Önemli bir husus da, SGK’nın yaptığı harcamaların sorumlu sigorta şirketine rücu edip edemeyeceğidir. Mevcut hukuk düzenlemelerine göre, trafik kazaları nedeniyle SGK tarafından karşılanan tedavi giderleri için SGK, kusurlu tarafın trafik sigortacısından bedel talep edememektedir. Yani SGK, sunduğu sağlık hizmetinin bedelini sigorta şirketine yansıtmaz ve bu durum mağdurun alacağı tazminatı azaltmaz. Ancak SGK’nın bağladığı maluliyet veya ölüm aylıkları, mağdurun kusurlu tarafa karşı açacağı tazminat davasında genellikle bir indirim veya mahsup konusu yapılmaz; zira bunlar farklı hukukî yükümlülüklerden doğan ayrı ödemelerdir. Trafik kazası avukatı, müvekkilinin SGK’dan alabileceği hakları elde etmesine yardımcı olurken, aynı zamanda bu sosyal yardım ve ödeneklerin tazminat taleplerini etkilememesi için yasal argümanlarını hazırlar. Böylece mağdur, hem sosyal güvenlik haklarından faydalanabilir hem de sorumlu taraftan tam tazminatını alabilir.

Sigorta Şirketi ile Müzakere

Trafik kazası sonrasında tazminat talebiyle karşı karşıya kalan ilk merci çoğunlukla kazaya neden olan sürücünün sigorta şirketidir. Zorunlu trafik sigortası poliçesi kapsamında, sigorta şirketleri hasar gören tarafa belirli bir tazminat ödemeyi üstlenirler. Ancak pratiğe bakıldığında, sigorta şirketleri her zaman mağdurun talep ettiği tutarı doğrudan ödemeyebilir; sorumluluk oranı, poliçe limiti, eksik evrak gibi gerekçelerle ödemeyi kısmen yapma veya tamamen reddetme durumlarıyla karşılaşılabilir. Bu noktada trafik kazası avukatı, müvekkili adına sigorta şirketi ile etkin bir müzakere süreci yürütür.

Müzakere aşamasında avukat, öncelikle sigortaya sunulan tazminat talebinin dayanaklarını net bir şekilde ortaya koyar. Kazanın oluş biçimi, karşı tarafın kusur oranı, maddi zarar kalemlerinin belgeleri ve manevi zarar iddialarının gerekçeleri kapsamlı bir dosya halinde sigorta şirketine iletilir. Sigorta uzmanları ile yazışmalar yapılarak, talebin poliçe teminatları kapsamında olduğu ve ödenmesi gerektiği vurgulanır. Bu süreçte sigorta şirketi çoğu zaman kendi eksper veya uzmanlarını devreye sokarak zararın tutarını değerlendirmeye çalışır. Trafik kazası avukatı, sigorta şirketinin hesaplamalarını titizlikle kontrol eder ve eğer düşük bir teklif sunulursa bunun nedenlerini sorgular.

Sigorta ile yapılan görüşmeler sonucunda, eğer makul bir tazminat miktarında uzlaşma sağlanırsa, dava yoluna gitmeye gerek kalmadan mağdur ödeme alabilir. Bu, süre açısından avantajlı bir yoldur. Uzlaşma sağlandığında avukat, ödenecek tutarın gerçekten mağdurun haklarını karşılayıp karşılamadığını müvekkiliyle değerlendirir ve anlaşma metinlerini hukuken inceler. Anlaşma yapılırken ileride ortaya çıkabilecek hakların saklı tutulması gibi önemli noktalar da avukat tarafından göz önünde bulundurulur (örneğin sadece belirli kalemler için feragat etmek gibi).

Eğer sigorta şirketi tatmin edici bir ödeme yapmaya yanaşmazsa veya sorumluluğu kabul etmeyip talepleri reddederse, avukat farklı hukuki yollara başvurmak üzere hazırlık yapar. Bu aşamada sigorta tahkim komisyonuna başvuru seçeneği değerlendirilebilir (sigorta şirketleri için öngörülmüş hızlı çözüm mekanizması). Sigorta tahkiminin uygun olmadığı durumlarda ya da sonuç alınamazsa, artık anlaşmazlığın arabuluculuk ve dava sürecine taşınması gündeme gelir. Tüm bu müzakere ve ön çözüm aşamalarında trafik kazası avukatının deneyimi, çoğu zaman müvekkilin lehine olacak en iyi sonucu mahkeme dışı yollarla elde etmeye yardımcı olur.

Bilirkişi Raporları

Trafik kazalarından kaynaklanan tazminat süreçlerinde bilirkişi raporları, hem sigorta görüşmelerinde hem de dava aşamalarında belirleyici bir role sahiptir. Bilirkişiler, uzmanlık gerektiren teknik konularda mahkemeye veya taraflara ışık tutan, bilimsel ve objektif değerlendirmeler yapan uzmanlardır. Bir trafik kazası davasında farklı alanlarda bilirkişi incelemeleri gerekebilir ve trafik kazası avukatı bu süreçlerin doğru ilerlemesini sağlamak adına aktif rol üstlenir.

Öncelikle kazanın meydana gelişi ve kusur dağılımı hakkında teknik bilirkişi raporları alınabilir. Trafik kazası tespit tutanağında kusur oranları belirlenmiş olsa bile, özellikle ağır hasarlı ve tartışmalı kazalarda mahkeme, trafik uzmanı bilirkişiler aracılığıyla kazanın oluş nedenlerini inceler. Bu bilirkişiler araçların fren izi, çarpma noktaları, hasar durumları, yol şartları gibi verileri analiz ederek kimin hangi oranda kusurlu olduğunu tespit eden raporlar sunarlar. Kusur oranı, tazminat sorumluluğunun paylaştırılmasında temel olduğundan, avukat bu raporları dikkatle inceleyerek müvekkilinin kusur durumunun doğru belirlendiğinden emin olmaya çalışır. Gerekirse hatalı veya eksik bulduğu raporlara itiraz ederek yeni bir bilirkişi incelemesi talep eder.

Maddi tazminat kalemlerinin hesaplanmasında da bilirkişilere ihtiyaç duyulur. Özellikle değer kaybı hesapları, araç tamir bedellerinin piyasa rayicine uygunluğu, sürekli iş göremezlik durumunda gelecekteki gelir kaybı hesapları gibi finansal konularda aktüerya bilirkişileri raporlar hazırlar. Bu raporlar, mahkemenin hükmedeceği maddi tazminat miktarlarını belirlemek açısından kritiktir. Trafik kazası avukatı, müvekkilinin gerçek zararını tam olarak yansıtacak verilerin bilirkişi tarafından kullanılmasını sağlamaya çalışır. Örneğin, müvekkilin aylık kazancı eksik alınmışsa veya yaşam süresi beklentisi hesaplamaya yanlış yansıtılmışsa, avukat bu hususları dilekçelerle vurgulayarak bilirkişi raporunun düzeltilmesini talep edebilir.

Bilirkişi raporları yalnız teknik konularda değil, tıbbi konularda da alınır. Yaralanmalı kazalarda mağdurun yaralarının ciddiyeti, maluliyet oranı, tedavi süresi gibi konularda ortopedi, nöroloji, psikiyatri gibi ilgili branşlardan doktor bilirkişiler rapor sunar. Manevi tazminatın değerlendirilmesinde dahi, bazı davalarda uzman psikolog veya psikiyatrist görüşlerine başvurulup kazanın psikolojik etkileri ortaya konabilir. Bütün bu uzmanlık gerektiren alanlarda, trafik kazası avukatı doğru soruları sorarak ve gerektiğinde ek raporlar talep ederek müvekkilinin lehine güçlü bir delil seti oluşturur. Bilirkişi raporlarının hukuka ve gerçeğe uygun olmasını sağlama çabası, sonuçta alınacak tazminat miktarını doğrudan etkilediği için avukatlar bu süreci yakından takip ederler.

Arabuluculuk Süreci

Hukuk sistemimizde, belli nitelikteki uyuşmazlıklarda mahkemeye gitmeden önce arabuluculuk sürecine başvurulması zorunlu kılınmıştır. 2018 yılından bu yana, iş hukuku ve ticari uyuşmazlıklar başta olmak üzere birçok alanda dava açmadan önce arabulucuya müracaat şartı bulunmaktadır. Trafik kazası kaynaklı tazminat taleplerinde de, özellikle sigorta şirketleri ile yaşanan maddi tazminat uyuşmazlıklarında, dava açılmadan önce arabuluculuk aşamasının tamamlanması gerekmektedir. Bu süreç, tarafların mahkeme dışında anlaşma imkanı bulmaları için devlet tarafından teşvik edilen dostane bir çözüm yoludur.

Arabuluculuk süreci, Adalet Bakanlığı’na bağlı arabuluculuk merkezleri üzerinden yürütülür. Trafik kazası avukatı, müvekkili adına arabulucu başvurusunu yaparak süreci başlatır. Ardından arabulucular listesinde yer alan bağımsız ve tarafsız bir arabulucu dosyaya atanır. Belirlenen arabulucu, başvuran mağdur tarafın avukatı ile karşı taraf (kusurlu sürücü ve/veya onun sigorta şirketi) arasında iletişim kurarak bir toplantı organize eder. Bu toplantı genellikle yüz yüze yapılır, ancak taraflar farklı şehirlerdeyse telekonferans gibi yöntemler de kullanılabilir.

Arabuluculuk görüşmesinde trafik kazası avukatı, müvekkilinin taleplerini ve temel gerekçelerini arabulucu huzurunda bir kez daha ortaya koyar. Karşı tarafın da savunma ve teklifleri dinlenir. Arabulucunun görevi, tarafların ortak bir noktada buluşabilmeleri için çözüm önerileri getirmek ve iletişimi kolaylaştırmaktır. Örneğin sigorta şirketi başlangıçta 100 birimlik zarara karşı 50 birim ödemeyi önerdiyse, arabulucu görüşmeleri sonunda bu tutar artırılabilir ve mağdur tarafın kabul edebileceği bir seviyeye çekilebilir. Taraflar uzlaşmaya varırsa, arabulucu bir anlaşma belgesi düzenler ve bu belge mahkeme kararı hükmünde sayılır. Bu sayede dava açmaya gerek kalmadan anlaşmazlık çözülmüş olur.

Eğer arabuluculuk görüşmeleri sonucunda anlaşma sağlanamazsa, arabulucu bunun başarısızlıkla sonuçlandığını belgeleyen bir tutanak düzenler. Bu tutanak olmadan mahkemede dava açılması mümkün değildir (zorunlu arabuluculuk kapsamındaki uyuşmazlıklar için). Arabuluculuk sürecinin kısmen başarısız olması da mümkün olabilir; örneğin maddi tazminat konusunda anlaşma sağlanırken manevi tazminat konusunda anlaşılamazsa, sadece manevi tazminat için dava yoluna gidilir. Trafik kazası avukatı, arabuluculuk sürecinde müvekkilinin menfaatlerini koruyacak şekilde pazarlık yapar, teklifleri değerlendirir ve en iyi sonucu almaya çalışır. Anlaşma olmazsa da, artık dava aşamasına hazırlıklı bir şekilde geçiş yapar.

Dava Süreci

Arabuluculuk veya sigorta şirketiyle müzakere aşamalarından sonuç alınamadığında, trafik kazasından doğan tazminat taleplerinin dava yoluyla ileri sürülmesi gündeme gelir. Dava süreci, mağdurun talep ettiği tazminatların mahkeme kararıyla hüküm altına alınmasını sağlar. Türkiye’de trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davaları, genellikle Asliye Hukuk Mahkemeleri veya belirli durumlarda görevli özel mahkemeler (örneğin sigorta şirketine karşı ise Asliye Ticaret Mahkemesi) tarafından görülmektedir. Dava sürecinin teknik ve uzun bir süreç olabileceğini belirtmek gerekir; bu nedenle mağdurların bir trafik kazası avukatı ile temsil edilmesi hak kayıplarının önlenmesi açısından faydalıdır.

Bir tazminat davası açılırken öncelikle avukat tarafından detaylı bir dava dilekçesi hazırlanır. Bu dilekçede kazanın meydana gelişi, tarafların kusur durumları, müvekkilin uğradığı maddi zarar kalemleri ve bunların tutarları, talep edilen manevi tazminat miktarı ve hukuki dayanakları açıkça izah edilir. Dava, kusurlu sürücüye ve onun bağlı olduğu araç sahibine karşı ve/veya ilgili sigorta şirketine karşı açılabilir; avukat davalı tarafları doğru belirleyerek hem kusurlu gerçek kişi hem de sigorta şirketinin sürece dahil olmasını sağlar. Dilekçenin verilmesinin ardından mahkeme, davayı kayda alır ve karşı tarafa cevap vermesi için tebligat gönderir.

Dava sürecinin aşamalarını genel olarak şöyle özetleyebiliriz:

  1. Dilekçelerin Tebligatı ve Cevap Aşaması: Davacı tarafın (mağdur) dilekçesi davalılara tebliğ edilir. Davalı taraflar (kusurlu sürücü, araç sahibi, sigorta şirketi vb.) genellikle 2 haftalık yasal süre içinde cevap dilekçelerini sunarlar. Bu aşamada taraflar iddia ve savunmalarını ilk kez ortaya koyar. Gerekirse dilekçelere karşı beyanlar ve replik, düplik gibi ek dilekçeler de dosyaya sunulur.

  2. Ön İnceleme Duruşması: Mahkeme, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapar. Bu duruşmada tarafların iddia ve savunmaları hukuki nitelikçe değerlendirilir, uyuşmazlık konuları netleştirilir ve tarafların sunacağı deliller belirlenir. Hakim, hangi delillerin toplanacağına karar vererek yargılamanın çerçevesini çizer.

  3. Delil Toplama ve İnceleme: Belirlenen delillerin toplanması sürecine geçilir. Bu aşamada trafik kazası tespit tutanağı, polis raporları, görgü tanığı ifadeleri, sağlık raporları, faturalar gibi belgeler dosyaya kazandırılır. Daha önce değinildiği üzere mahkeme gerekli gördükçe bilirkişi incelemeleri yaptırır; teknik, tıbbi ve aktüeryal bilirkişi raporları mahkemeye sunulur. Avukatlar, delil ve raporlarla ilgili beyanlarını ve itirazlarını mahkemeye ileterek dosyanın olgunlaşmasını sağlar.

  4. Duruşmaların İcrası: Mahkeme, ön incelemeden sonra gerek duyarsa bir veya birkaç tahkikat duruşması yapar. Bu duruşmalarda taraflar ve avukatları hazır bulunur, tanıklar dinlenir, bilirkişi raporları tartışılır. Trafik kazası avukatı, müvekkili lehine tüm argümanları bu aşamada dile getirir, karşı tarafın savunmalarına cevap verir ve hakimin oluşacak kanaatini etkilemeye çalışır.

  5. Karar Aşaması: Delillerin toplanıp tartışılması tamamlandığında mahkeme, tazminat talepleri hakkında nihai kararını verir. Kararda, kimin ne oranda kusurlu olduğu, maddi ve manevi hangi kalemlerde ne miktarda tazminat ödeneceği ayrıntılı olarak belirtilir. Örneğin, “Davalı sigorta şirketinin davacıya X TL maddi, Y TL manevi tazminat ödemesine” veya kusurlu sürücünün de sorumluluğu varsa onun açısından “müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına” gibi hükümler tesis edilir.

  6. Karar Sonrası ve İstinaf/Temyiz: Mahkemenin kararını taraflar tebliğ aldıktan sonra, eğer sonuca itirazları varsa yasal süre içinde istinaf yoluna başvurabilirler (Bölge Adliye Mahkemesi’ne itiraz). İstinaf sonrası da hala hukuki hata olduğu düşünülüyorsa dosya Yargıtay’a temyize götürülebilir. Bu süreçler, tazminatın kesinleşme süresini uzatmakla birlikte, trafik kazası avukatı müvekkilinin menfaatini korumak adına gerekirse bu kanun yollarına başvurur veya karşı tarafın başvurularına karşı savunma yapar.

Dava süreci sonunda karar kesinleştiğinde, mahkemece hükmedilen tazminat tutarları karşı taraf için yasal bir borç haline gelir. Çoğu zaman sigorta şirketleri, kesinleşen karar doğrultusunda ödemeyi yapar. Ancak ödemede gecikme olursa yasal faiz işler ve mağdurun zararı artmaması için avukat, faizleriyle birlikte tahsilat için girişimde bulunur.

Hukuk Yoluyla Tazminat Tahsili

Mahkeme kararıyla hüküm altına alınan veya sigorta ile anlaşma sonucu protokole bağlanan tazminatların gerçekten tahsil edilmesi, sürecin son ve en önemli adımlarından biridir. Hak edilen tazminat tutarının mağdurun eline geçmesi için gerektiğinde icra yollarına başvurmak gerekebilir. Trafik kazası avukatı, hukuki bilgisi ve tecrübesiyle, kazandığı tazminat miktarının müvekkiline eksiksiz ödenmesini sağlamak üzere tüm icra ve tahsil işlemlerini yürütür.

Eğer tazminat borcu sigorta şirketine aitse, genellikle sigorta şirketleri yasal süreler içinde (karar tebliğinden itibaren belirli günler içinde) ödemeyi yaparlar. Avukat, bu ödemeyi takip eder ve müvekkiline iletilmesini temin eder. Sigorta poliçesi limiti üzerinde kalan ve kusurlu şahsa düşen tazminat borçları için de benzer şekilde karşı tarafın kendiliğinden ödeme yapması beklenir. Ancak bazı durumlarda kusurlu sürücü veya araç sahibi, ödemekten kaçınabilir veya maddi imkansızlıklar nedeniyle ödeme yapmayabilir.

Trafik kazası avukatı, kesinleşmiş mahkeme kararını icra takibine koyarak borçlu taraf aleyhine icra takibi başlatabilir. İcra takibi, İcra Daireleri aracılığıyla yürütülen ve borçlu tarafın malvarlığından zorla tahsilat yapılmasını sağlayan bir süreçtir. Bu kapsamda avukat, borçlunun mal varlığını araştırır; bankalardaki hesaplarına, araçlarına, gayrimenkullerine haciz konulması gibi yöntemlerle tazminat tutarının tahsilini güvence altına alır. Örneğin kusurlu aracın maliki ödeme yapmıyorsa, o araca veya başka mallarına haciz işlemi uygulanarak satış yoluyla paranın tahsili yoluna gidilir. Yine sigorta şirketlerinin de çok nadiren ödeme yapmadığı durumlarda, icra takibi sigorta için de uygulanabilir ve şirketin hesaplarından alacak tahsil edilebilir.

Hukuk yoluyla tazminat tahsili sürecinde, gecikme faizi ve icra masrafları da borçlu tarafa yükletilir. Böylece mağdur, uzun süren dava sürecinin ardından ek bir zarara uğramaz ve beklediği süre için de finansal olarak telafi edilmiş olur. Trafik kazası avukatı, sürecin bu son aşamasında da müvekkilinin yanında olarak, tüm ödemelerin doğru hesaplandığını ve tam yapıldığını kontrol eder. Sonuç olarak, hukuki mücadelenin başından sonuna dek profesyonel bir avukat desteği alan mağdur, kararın kağıt üzerinde kalmayıp fiilen yerine getirilmesini de güvence altına almış olur.

İstanbul Trafik Kazası Avukatı

İstanbul, Türkiye’nin en büyük metropolü olarak yoğun trafiği ve yüksek araç sayısıyla maalesef trafik kazalarının en sık yaşandığı şehirlerin başında gelmektedir. Bu nedenle İstanbul trafik kazası avukatı, özellikle bu şehirde meydana gelen kazalarla ilgili uzmanlaşmış, bölgesel deneyime sahip bir hukuk danışmanı anlamına gelir. İstanbul’da trafik kazası avukatları, şehrin yoğun trafik dinamiklerini, yerel mahkeme uygulamalarını ve sigorta şirketlerinin bölgesel tutumlarını yakından bilirler. Bu da İstanbul’da kaza yapan mağdurlar için önemli bir avantaj olabilir.

İstanbul’da meydana gelen kazalarda, taraflar farklı illerden olabilmektedir; zira şehir, transit geçiş noktası olduğu için kazaya karışan araçların birinin sürücüsü şehir dışından, diğerinin ki İstanbul’dan olabilir. Böyle durumlarda yetkili mahkeme ve uygulanacak prosedürlerde bazı karışıklıklar yaşanabilir. İstanbul trafik kazası avukatları, yetki itirazları, farklı şehirden gelen belgelerin temini, büyük şehir belediyesi veya şehir içi yollarla ilgili hususlar gibi İstanbul’a özgü konularda tecrübe sahibidir. Örneğin, İstanbul’da kameralar ve MOBESE kayıtları yaygın olduğundan, avukat bu kayıtların hızla istenmesini sağlayabilir; veya İstanbul Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü gibi birimlerle iletişim kurarak kaza raporlarının süratle alınmasını temin edebilir.

Bununla birlikte, trafik kazası avukatı kavramı temelde uzmanlık alanını ifade ettiğinden, İstanbul trafik kazası avukatı da diğer illerdeki avukatlar gibi ülke genelindeki yasa ve yönetmeliklere göre çalışır. Yani trafik kazası sonrası tazminat süreçleri ve mağdur hakları Türkiye’nin her yerinde esasen aynıdır. Burada önemli olan, avukatın hem teorik hukuk bilgisine hem de pratik tecrübeye sahip olmasıdır. İstanbul’daki kazalarda genellikle yüksek meblağlı tazminat talepleri gündeme gelebildiği için (araç değerlerinin yüksekliği, gelir seviyelerinin farklılığı gibi etkenlerle), bu tür dosyalarda tecrübeli bir İstanbul trafik kazası avukatı mağdurlar için en iyi sonuçları elde etme konusunda donanımlıdır.

İstanbul dışında bir ilde yaşayan kişiler de, eğer kazaları İstanbul’da olduysa veya karşı taraf İstanbul’da ikamet ediyorsa, hukuki süreç için İstanbul merkezli trafik kazası avukatlarından hizmet almayı düşünebilirler. Günümüzde birçok hukuk bürosu teknoloji sayesinde uzaktan da hizmet verebilmekte, farklı şehirlerdeki dava ve takipleri yürütebilmektedir. Dolayısıyla, İstanbul trafik kazası avukatının bilgi ve becerisi, sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye genelinde trafik kazası mağdurlarının yararına sunulabilir. Önemli olan, mağdurun kendisi için en uygun avukatı bulması ve zaman kaybetmeden hukuki desteğe başvurmasıdır.

Sonuç

Trafik kazası avukatı, bir trafik kazasının ardından mağdurların ve ailelerinin adalete erişiminde ve hak ettikleri tazminatları elde etmesinde vazgeçilmez bir yol göstericidir. Trafik kazaları sonrasında ortaya çıkan maddi kayıplar (araç hasarı, tedavi giderleri, gelir kaybı, değer kaybı vb.) ve manevi acılar, hukuken telafi edilmesi gereken zararlar olup, bunların tahsili için doğru bir yol izlenmesi gerekir. Uzman bir trafik kazası avukatı; kazanın ilk anından itibaren delillerin toplanmasından sigorta şirketiyle görüşmelere, arabuluculuk müzakerelerinden dava ve icra aşamalarına kadar her adımda profesyonel destek sunar. Resmi ve karmaşık süreçlerin yükünü mağdur adına üstlenerek, onun yerine haklarını savunur.

Unutulmamalıdır ki, trafik kazası sonrası maddi ve manevi tazminat taleplerinin başarılı olabilmesi için yasal sürelerin kaçırılmaması, usul kurallarına uyulması ve gerekçe-belge bakımından güçlü bir dosya hazırlanması şarttır. Bu da genellikle deneyimli bir avukat yardımıyla mümkün olmaktadır. Türkiye genelinde ve özellikle büyük şehirlerde (örneğin hakkını aramak isteyenler için bir İstanbul trafik kazası avukatı desteğiyle), mağdurlar kendi başlarına halledemeyecekleri pek çok engeli aşabilirler. Sonuç olarak, trafik kazası gibi zor bir dönemin ardından bireyler, aileler ve şirket sürücüleri, hak kaybına uğramamak ve azami tazminatı alabilmek için hukuk sistemine güvenmeli ve bu süreçte konusunda uzman avukatlardan profesyonel yardım almalıdır.