Tuzla Boşanma Avukatı: Süreç ve Hukuki Destek
Tuzla Boşanma Avukatı
Tuzla boşanma avukatı, evlilik birliğini sona erdirmek isteyen bireylere Marmara Bölgesi’nde, özellikle İstanbul Tuzla ve çevresinde hukuki destek sağlayan uzman hukukçudur. Boşanma süreci, duygusal yönden yıpratıcı olmasının yanı sıra karmaşık hukuki prosedürler içerir. Türkiye’de her yıl on binlerce çift boşanma kararı almakta; 2024 yılında ülke genelinde yaklaşık 187 bin çift boşanmıştır. Bu yüksek sayı, özellikle nüfusun yoğun olduğu Marmara Bölgesi’nde (İstanbul, Ankara ve İzmir ülke çapında en çok boşanma görülen illerdendir) boşanma davalarının ne denli yaygın olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Tuzla ve civarında boşanma avukatlarına duyulan ihtiyaç da fazladır. Bu makalede, boşanma hukuku ve süreci akademik bir dille ele alınmakta; Tuzla boşanma avukatının rolü ve önemi açıklanmakta; Marmara Bölgesi’ndeki uygulamalara değinilmekte ve sıkça sorulan sorular ile kapsamlı yanıtlar sunulmaktadır.
Boşanma Hukuku ve Yasal Süreç
Boşanma, evlilik birliğinin mahkeme kararı ile yasal olarak sona erdirilmesidir. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik ancak yetkili mahkemenin (Aile Mahkemesi) verdiği boşanma kararı ile son bulabilir. Bu nedenle, anlaşmazlık yaşayan eşler kendi aralarında anlaşmış olsalar bile, resmi olarak boşanabilmek için dava açıp hakim kararı almak zorundadır.
Boşanma süreci belirli hukuki aşamaları içerir. Öncelikle, boşanmak isteyen eş (veya eşler) boşanma dilekçesi hazırlayarak yetkili mahkemede davayı açar. Dava, dilekçelerin ve delillerin sunulmasını, duruşmaların yapılmasını ve hakim tarafından bir karar verilmesini kapsar. Süreç boyunca mahkeme, çocukların durumu, nafaka gibi konularda geçici tedbirler de alabilir. Nihai olarak hakim evliliğin sona ermesine ve bunun sonuçlarına (velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat vb.) dair bir hüküm verir. Hakimin kararı kesinleştiğinde nüfus kaydına “boşanma” tescil edilir ve taraflar yasal olarak evlilikten çıkmış olur.
Boşanma Sebepleri ve Boşanma Davası Türleri
Türk Medeni Kanunu, boşanma davası açmak için belirli sebepler (nedenler) öngörmüştür. Bu sebepler genel olarak özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebebi şeklinde ikiye ayrılır:
Zina (Aldatma): Eşlerden biri evlilik birliği devam ederken zina ederse (eşini aldatırsa), diğer eş bu özel sebebe dayanarak boşanma davası açabilir. (Kanun, zinanın öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve fiilin üzerinden 5 yıl geçmesi halinde dava hakkının düşeceğini düzenler. Ayrıca affeden tarafın bu nedene dayalı dava hakkı yoktur.)
Hayata Kast ve Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış: Eşlerden biri diğerinin hayatına kasteder (öldürmeye teşebbüs eder) veya ona karşı fiziki şiddet, ağır hakaret, onur kırıcı muamele gibi davranışlarda bulunursa, bu fiiller boşanma sebebidir. (Bu neden için de benzer şekilde 6 ay ve 5 yıllık hak düşürücü süreler ve affedenin dava hakkının bulunmaması kuralı geçerlidir.)
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme: Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler ya da toplumca onur kırıcı sayılan sürekli bir hayat tarzı sürdürür ve bu nedenle birlikte yaşamak diğer eş için çekilmez hale gelirse, bu durum boşanma sebebidir. (Örneğin, eşin yüz kızartıcı bir suçtan hüküm giymesi veya sürekli ahlak dışı bir hayat yaşaması.)
Terk: Eşlerden biri haklı bir sebep olmadan ortak konutu terk eder ve 6 ay süreyle geri dönmez ya da evi haklı neden olmaksızın terk etmeye zorlanırsa, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Bu sebebe dayanarak dava açılabilmesi için terkin en az 6 ay sürmesi, terk eden eşe hakim veya noter kanalıyla eve dön ihtarı yapılması ve buna rağmen 2 ay içinde dönülmemiş olması gerekir.
Akıl Hastalığı: Eşlerden biri ruhsal bir hastalığa yakalanmış ve bu hastalık evlilik hayatını diğer eş için çekilmez kılmışsa, resmi sağlık kurulu raporuyla tedavisinin mümkün olmadığı tespit edilmek koşuluyla boşanma davası açılabilir.
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik): Yukarıdaki özel sebeplerin hiçbiri olmasa bile, evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede sarsılmışsa (örneğin ciddi geçimsizlik, sürekli çatışma, ilgisizlik gibi durumlar), bu genel sebebe dayanılarak boşanma istenebilir. Bu maddede, evlilik birliğinin onarılmaz biçimde zarar gördüğü, taraflar arasında evlilikten beklenen sevgi, saygı, bağlılık gibi unsurların kalmadığı durumlar kastedilir. Hakim, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına kanaat getirirse boşanmaya karar verebilir. (Burada önemli bir nokta: Eşlerden biri tamamen kusursuz ise ve boşanmak istemiyorsa, hakim evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan davayı reddedebilir. Ancak bu durumda üç yıl ayrı yaşamaları halinde aynı sebebe dayanılarak tekrar dava açıldığında boşanma gerçekleşebilmektedir. Bu düzenleme, tamamen kusursuz eşin evlilik birliğini koruma talebine bir ölçüde olanak tanır, fakat uzun süre ayrı yaşayan eşlerin evliliğini sürdürmek de hukuken mümkün olmadığından belirli bir süre sonunda boşanma yolu açılır.)
Yukarıdaki özel sebepler (zina, hayata kast vs.) belirli olaylara dayandığı için ispatlanmaları gerekir. Evlilik birliğinin sarsılması ise genel bir sebeptir; çoğunlukla evlilikteki uyumsuzluklar, ilgisizlik, geçimsizlik gibi durumları kapsar ve yargılama sırasında tarafların kusur durumları değerlendirilerek karar verilir.
Boşanma davaları, usul açısından iki türde yürütülür:
Anlaşmalı Boşanma: Eşlerin boşanmanın tüm sonuçları üzerinde (velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat vb.) tam bir mutabakata (anlaşmaya) vardıkları durumdur. Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması gerekir. Eşler, aralarında bir boşanma protokolü hazırlayarak velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka türleri ve miktarları, mal paylaşımı gibi konularda anlaştıklarını yazılı olarak belirtirler. Dava açıldıktan sonra mahkeme tarafından genellikle tek celsede (tek duruşmada) karar verilir; her iki eş de duruşmaya gelip protokolü kabul ettiklerini ve boşanma iradelerini beyan ederler. Hakim, protokolü ve tarafların beyanlarını kanuna uygun bulursa boşanmaya karar verir. Anlaşmalı boşanma, usul olarak en hızlı ve en az yıpratıcı yöntemdir; zira taraflar kavga etmeksizin, çekişmeye girmeksizin evlilik birliğini sona erdirmeyi kararlaştırmışlardır. Genellikle anlaşmalı boşanma davaları birkaç hafta ila birkaç ay içinde kesinleşebilir. Hatta taraflar duruşmada temyiz haklarından feragat ederlerse, mahkeme kararı aynı gün kesinleşip nüfus kaydına işlenebilir.
Çekişmeli Boşanma: Eşler arasında boşanma veya boşanmanın sonuçları (çocukların durumu, nafaka, tazminat, mal paylaşımı vs.) hakkında anlaşmazlık varsa, boşanma davası çekişmeli olarak yürür. Çekişmeli boşanmada davayı açan taraf (davacı), yukarıda belirtilen yasal sebeplerden birine dayanarak boşanmak istediğini belirtir ve karşı tarafın kusurlu davranışlarını mahkemeye sunar. Davalı eş ise iddiaları kabul etmeyebilir veya kendi karşı iddialarını ileri sürebilir (hatta karşı dava açarak eşinin kusurlarına dayanarak o da boşanma isteyebilir). Çekişmeli davalarda delil sunmak çok önemlidir: tanık beyanları, mesajlar, fotoğraflar, raporlar vb. her türlü yasal kanıt ileri sürülebilir. Mahkeme, gerek gördüğünde tanıkları dinler, sosyal inceleme yaptırır (özellikle çocuk varsa), tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını araştırır. Kusur tespiti çekişmeli davaların merkezindedir; hakim, evlilikte hangi tarafın hangi konularda kusurlu olduğunu değerlendirerek hem boşanma kararını hem de nafaka-tazminat gibi sonuçları bu kusur durumuna göre belirler. Çekişmeli boşanma davaları, anlaşmalıya kıyasla çok daha uzun sürer; İstanbul gibi yoğun iş yükü olan illerde ilk derece yargılaması 1-2 yıl veya daha fazla sürebilmektedir. Taraflar kararı beğenmezse istinaf (bölge adliye mahkemesi) ve temyiz (Yargıtay) yoluna başvurabilir ki bu da süreci birkaç yıl daha uzatabilir. Bu nedenle, çekişmeli bir davayı mümkünse anlaşmalıya döndürmek veya en etkin şekilde yürütmek önem taşır.
Özetlemek gerekirse: Eşlerin her konuda anlaştığı bir yıllık evliliklerde anlaşmalı boşanma, anlaşmazlık halinde ise çekişmeli boşanma söz konusudur. Her iki türde de Tuzla’da deneyimli bir boşanma avukatı desteği almak, hak kaybına uğramamak ve süreci doğru yönetmek adına büyük avantaj sağlayacaktır.
Tuzla Boşanma Avukatı: Tanımı ve Rolü
Hukuken “boşanma avukatı” diye ayrı bir uzmanlık dalı olmasa da, halk arasındaki kullanım ve uzmanlık alanı itibariyle Tuzla boşanma avukatı, özellikle aile hukuku ve boşanma davaları konusunda tecrübeli, bu alanda yoğunlaşmış avukatları ifade eder. İstanbul Barosu’na kayıtlı sayısız avukat arasından, boşanma davalarında uzmanlaşmış olanlar bilgi birikimleri ve deneyimleri sayesinde müvekkillerine bu hassas süreçte kılavuzluk ederler.
Bir boşanma avukatının rolü, boşanma sürecinin başından sonuna kadar müvekkilinin haklarını korumaktır. Tuzla’da faaliyet gösteren bir boşanma avukatı, öncelikle danışma aşamasında müvekkilinin durumunu ayrıntılı olarak değerlendirir. Evlilikte yaşanan olayları, tarafların taleplerini ve önceliklerini öğrenerek hukuki bir yol haritası çizer. Bu kapsamda avukat, müvekkili adına hazırlanacak boşanma dilekçesini yasal usule uygun ve güçlü bir şekilde kaleme alır veya karşı tarafın açtığı davaya karşı cevap dilekçesini oluşturur.
Tuzla boşanma avukatı, delil toplanması ve sunulmasında da kritik rol oynar. Örneğin, eşlerin mali durumlarının tespiti, banka kayıtları, tapu kayıtları, tanıkların hazırlanması, varsa şiddet raporları ya da telefon mesaj kayıtları gibi pek çok delilin hukuka uygun şekilde mahkemeye sunulması gerekir. Avukat, hangi delilin nasıl elde edileceği ve mahkemeye hangi aşamada sunulacağı konularında uzmanlığı ile süreci yönetir. Yanlış veya eksik delil sunumu, davanın seyrini olumsuz etkileyebilir.
Ayrıca, boşanma davası sürecinde geçici önlemler de gündeme gelebilir: Örneğin dava devam ederken çocukların geçici velayeti, tedbir nafakası (geçici nafaka) bağlanması, aile konutunun geçici kullanım hakkı, uzaklaştırma kararı (şiddet varsa) gibi ara kararlar talep edilebilir. Tuzla’daki bir boşanma avukatı, müvekkili ve varsa çocukların çıkarlarını korumak için gerekli ara talepleri mahkemeye zamanında iletir.
Boşanmanın sonuçları konusunda da avukatın rehberliği önemlidir. Bu sonuçlar arasında şunlar yer alır:
Maddi ve manevi tazminat talepleri: Evlilikte daha az kusurlu veya zarara uğramış eş, diğer eşten maddi tazminat (örneğin boşanma yüzünden ekonomik kayıplar için) ve/veya manevi tazminat (örneğin sadakatsizlik veya şiddet nedeniyle uğradığı manevi acı için) talep edebilir. Avukat, tazminat taleplerinin dayanaklarını ve miktarlarını belirleyip dava dilekçesinde bunları talep eder, ispat için gerekli argümanları sunar.
Nafaka talepleri: Boşanma davalarında nafaka birkaç türdür: Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası yoksulluğa düşecek ve kusuru daha az olan eşe, diğer eş tarafından ödenen aylık destektir; İştirak nafakası ise ortak çocukların bakım masrafları için velayet kendisinde olmayan ebeveynin ödediği katkıdır. (Ayrıca dava süreci için tedbir nafakası ve boşanma sonrası koşullara göre yardım nafakası gibi kavramlar da vardır.) Tuzla boşanma avukatı, müvekkili adına uygun nafaka türlerini talep eder ve nafaka miktarının adil biçimde belirlenmesi için tarafların gelir-gider durumlarını, yaşam standartlarını mahkemeye sunar. Özellikle yoksulluk nafakası talebinde, talep eden tarafın boşanma yüzünden ekonomik açıdan zora düşecek olması ve diğer tarafın da ödeme gücü bulunması gibi hususlar vurgulanır.
Velayet ve çocukla kişisel ilişki: Ortak çocuklar varsa, boşanma davasının en kritik konularından biri velayet meselesidir. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti anneye veya babaya verecektir. Uygulamada küçük yaştaki çocukların çoğunlukla anne bakımına bırakıldığı görülse de, babanın daha uygun koşullar sağladığı ispatlanırsa velayet babaya da verilebilir. Avukat, müvekkilinin çocuğun velayetini talep etmesi halinde, müvekkilinin çocuk için daha yararlı bir ortam sunacağını gösteren delilleri (eğitim, barınma imkânları, psikolojik yakınlık vb.) ortaya koyar. Velayet karşı tarafa verilirse, kişisel ilişki (görüş) günlerinin düzenlenmesi ve çocuğun hangi aralıklarla diğer ebeveyni göreceği de hüküm altına alınır. Bir boşanma avukatı, gerektiğinde müvekkili lehine geniş görüş hakları veya kısıtlı görüş koşulları talep edebilir (örneğin, karşı tarafın belirli şartlarda çocuğu görmesi gibi).
Mal rejimi ve mal paylaşımı: Eşler arasındaki mal rejimi (edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı gibi) gereğince, boşanma anında malların paylaşımı gündeme gelir. Türkiye’de yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir; evlilik boyunca edinilen mallar kural olarak eşit şekilde paylaşılır (kişisel mallar hariç). Boşanma avukatı, evlilik süresince edinilen taşınmazlar, araçlar, birikimler gibi mal varlıklarının dökümünü yapar ve müvekkilinin hakkı olan payı alabilmesi için mal paylaşımı davası açar veya bu konuyu boşanma davası sırasında talep eder. Özellikle yüksek değerli mallar söz konusuysa, uzman bir avukatla çalışmak, hak kaybını önlemek adına kritiktir; zira eksik beyan edilen bir mal veya yanlış bir değerleme, müvekkilin maddi zarara uğramasına yol açabilir.
Diğer aile hukuku davaları: Tuzla boşanma avukatları, boşanma dışında ayrılık davaları (boşanmadan önce belli bir süre ayrı yaşama kararı alma), evliliğin iptali davaları (örneğin akıl hastalığı, yakın akrabalık, ayırt etme gücünden yoksunluk gibi sebeplerle evliliğin geçersiz sayılması), aile içi şiddet durumlarında 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma ve uzaklaştırma tedbirleri alınması, tanıma ve tenfiz davaları (yurt dışında alınan boşanma kararlarının Türkiye’de tanınması) gibi bağlantılı hukuki süreçlerle de ilgilenirler. Yani aile hukukunun geniş yelpazesinde, müvekkilin ihtiyacına göre her türlü hukuki desteği sağlarlar.
Tuzla bölgesinde deneyimli bir boşanma avukatı, yukarıda sayılan her konuda danışmanlık, dilekçe hazırlama, mahkemede temsil, müzakerelerde arabuluculuk gibi fonksiyonları yerine getirerek müvekkilinin yanında olur. Özellikle boşanma sürecinde duygusal stresi yüksek olan taraflar, hukuki ayrıntıları takip etmekte zorlanabilir; bu noktada avukat, hem mevzuata hakimiyetiyle hem de süreci soğukkanlı ve objektif şekilde yönetebilmesiyle müvekkilinin yükünü hafifletir.
Boşanma Sürecinde Avukatla Çalışmanın Önemi
Bir boşanma davasında avukat tutmak yasal olarak zorunlu olmamakla birlikte, hukuki temsil büyük fayda sağlar. Boşanma gibi hayatî sonuçlar doğuran davalarda yapılacak hataların telafisi güç olabilir. Örneğin, dilekçede önemli bir talebi unutmak (mal paylaşımı talebini dile getirmemek gibi) ileride o haktan vazgeçmiş sayılmanıza yol açabilir. Ya da karşı tarafın sunduğu bir delile usulünce itiraz etmemek, aleyhinize hükme sebep olabilir. Uzman bir boşanma avukatı, usul kurallarını ve son içtihatları bilir; böylece dava süresince hiçbir ayrıntının gözden kaçmamasını sağlar.
Ayrıca avukatla çalışmak, sürecin daha hızlı ve doğru işlemesine katkıda bulunur. Özellikle Marmara Bölgesi’nde, İstanbul Anadolu Adliyesi gibi yoğun adliyelerde, dilekçelerin ve işlemlerin doğru ve eksiksiz yapılması duruşma sayısını azaltabilir ve davanın daha kısa sürede bitmesine yardımcı olabilir. Deneyimli bir Tuzla boşanma avukatı, mahkeme pratiğine hakim olduğu için hangi mahkemede nasıl bir yaklaşım izlendiğini, hangi delillerin daha etkili olduğunu bilir ve buna göre strateji geliştirir.
Duygusal destek ve arabuluculuk da avukatın dolaylı sağladığı bir yarardır. Boşanma sürecinde taraflar arasında iletişim kopukluğu veya öfke olabileceğinden, avukatlar müvekkilleri adına görüşmeleri yürütüp anlaşma zeminleri arayabilir. Örneğin, taraflar doğrudan konuşamasalar bile avukatları aracılığıyla protokol şartlarını müzakere edebilirler. Bu şekilde, mümkünse çekişmeli bir dava anlaşmalıya çevrilebilir ve daha az yıpratıcı bir çözüm bulunabilir.
Son olarak, hakların korunması ve geleceğin planlanması açısından da avukat elzemdir. Boşanma yalnızca evliliğin bitmesi değildir; sonrası için tarafların yaşamını etkileyecek mali ve sosyal düzenlemeler içerir. Örneğin, ev hanımı olan bir eş için yoksulluk nafakası hayatını idame ettirebilmesi için kritik önemdedir veya küçük çocuğu olan bir baba için düzenli kişisel ilişki günleri, evladıyla bağını sürdürebilmesi için şarttır. Avukat, müvekkilinin menfaatlerini uzun vadeli düşünerek en iyi sonucu elde etmeye çalışır. Neticede, iyi yönetilmiş bir dava sayesinde müvekkil hem maddi anlamda adil bir sonuca ulaşabilir hem de çocuklarıyla ilişkisi veya geleceği konusunda güvenceye sahip olabilir.
Tuzla Boşanma Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Etmeli?
İstanbul gibi avukat sayısının çok olduğu bir şehirde, doğru boşanma avukatını seçmek başarınız için kritik olacaktır. Tuzla ve çevresinde bir boşanma avukatı ararken şu hususlara dikkat etmelisiniz:
Uzmanlık ve Tecrübe: Seçeceğiniz avukatın aile hukuku ve özellikle boşanma davalarında deneyimli olmasına özen gösterin. Her avukat her alanda uzman değildir; boşanma davalarının dinamiklerini, yerleşik içtihatları (mahkeme kararlarını) bilen, daha önce benzer davalar yürütmüş bir avukat tercih edilmelidir. Avukatın kaç yıldır bu alanda çalıştığı, daha önceki davalardaki başarıları önemli göstergelerdir.
Referanslar ve İtibar: Mümkünse daha önce o avukatla çalışmış kişilerin görüşlerini alın. Yakın çevrenizde Tuzla’da boşanma yaşamış ve avukat desteği almış tanıdıklar varsa, kendi avukatlarından memnun kalıp kalmadıklarını sorun. İnternet üzerinde avukatın profesyonel profiline, varsa makalelerine veya katkılarına bakın. İyi bir boşanma avukatının adı genellikle güvenilirlik ve başarı ile anılır.
İletişim ve Güven: Boşanma davanızda avukatınızla çok yakın çalışacak, hayatınızın özel detaylarını paylaşacaksınız. Bu nedenle avukatınızla iyi bir iletişim kurabilmeniz ve ona güven duymanız şarttır. İlk görüşmede avukatın sizi dinleme şekline, sorunlarınıza yaklaşımına dikkat edin. Sizi kesmeden dinleyen, sorularınızı sabırla yanıtlayan ve empati kurabilen bir avukat seçmek, süreç boyunca daha rahat hissetmenizi sağlar. Güvenmediğiniz veya iletişim kurmakta zorlandığınız bir avukatla çalışmak, zaten stresli olan süreci daha da zorlaştırabilir.
Şeffaflık ve Ücretlendirme: Avukat seçerken ücret konusunda şeffaf davranan birisini tercih edin. İlk görüşmede dava ücreti, ödeme planı, olası ek masraflar (harçlar, bilirkişi ücretleri vs.) konusunda net bilgi alın. Avukatlık ücreti her davaya göre değişebilse de, avukatın bu konuda açık davranması, sonradan sürprizlerle karşılaşmanızı önler. Ayrıca Türkiye Barolar Birliği’nin belirlediği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi vardır; avukatlar bu taban ücretin altında olmamak kaydıyla serbestçe ücret belirlerler. İstanbul Barosu’nun her yıl tavsiye niteliğinde açıkladığı boşanma davası ücretlerine de bakılabilir. Ancak nihayetinde ücret, avukat ve müvekkil arasında anlaşmaya tabidir. Bu nedenle seçeceğiniz avukatla sözleşme yaparken ücret ve hizmet kapsamı netleştirilmelidir.
Avukatın İlgisi ve Takip Yeteneği: Boşanma davaları bazen uzun sürebilir ve bu süreçte dosyanın sıkı takibi gerekir. Avukatınızın davasını takip eden, duruşma tarihlerini, dosyadaki gelişmeleri aksatmadan izleyen biri olması önemlidir. Çok fazla davayı aynı anda alan ve müvekkiliyle iletişimi zayıf bir avukat yerine, zaman ayırabilen, gerektiğinde sorularınızı yanıtlayan bir avukat seçmek daha iyi sonuç verir. İlk görüşmede davanızın özelliğine ilgi gösterip göstermediğine, sizi bilgilendirme tarzına dikkat ederek bu konuda fikir sahibi olabilirsiniz.
Konum ve Ulaşılabilirlik: Özellikle Tuzla gibi İstanbul’un belirli bir bölgesinde iseniz, avukatınızın coğrafi olarak yakın olması lojistik açıdan avantaj sağlayabilir. Duruşmalara zamanında katılım, yüz yüze görüşme gerektiğinde hızlı bir araya gelebilme gibi konular düşünüldüğünde, Tuzla veya Anadolu yakasında ofisi olan bir avukat pratik olabilir. Ancak elbette dijital iletişim çağında mesafe kısmen aşılabilmektedir; e-posta, telefon, görüntülü görüşme ile de avukatınızla bağlantıda kalabilirsiniz. Önemli olan, avukatın sizinle düzenli iletişim kurması ve sorularınızı makul sürede yanıtlamasıdır.
Bu kriterler ışığında, birkaç avukatla ön görüşme yaparak hangisinin sizin için en uygun olduğuna karar vermeniz yararlı olacaktır. Unutmayın, “en iyi boşanma avukatı” diye mutlak bir kişi yoktur; sizin durumunuza en çok vakıf olabilecek, size güven veren ve alanında yetkin avukat sizin için en doğru seçenektir. Doğru avukatı seçmek, dava sonucunu ve boşanma sonrasındaki hayatınızı olumlu yönde etkileyecek en önemli adımlardan biridir.
Tuzla Boşanma Avukatı Ücretleri ve Masrafları
Boşanma davası açmayı düşünenlerin merak ettiği konulardan biri de avukatlık ücretleri ve dava masraflarıdır. Türkiye’de avukatlık ücretleri, her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile taban olarak belirlenir. Bunun yanı sıra her il barosu (örneğin İstanbul Barosu) çeşitli dava türleri için tavsiye niteliğinde ücret çizelgeleri duyurabilir. Ancak uygulamada boşanma avukatı ücretleri, davanın zorluk derecesine, kapsamına ve avukatın tecrübesine göre değişkenlik gösterir.
Avukatlık ücreti açısından anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları farklılık gösterir. Anlaşmalı boşanma davaları usulen daha kısa ve duruşma sayısı genellikle tek celse ile sınırlı olduğundan, ücreti çekişmeli davaya kıyasla daha düşük olabilmektedir. Taraflar her konuda uzlaşmış ve sadece protokol hazırlanıp mahkemeye sunulacaksa, avukat bu protokolün hazırlanması ve duruşmaya katılması için makul bir paket ücret teklif edebilir. Öte yandan, çekişmeli boşanma davaları daha karmaşık ve uzun soluklu olduğu için, avukatın emeği ve harcadığı zaman daha fazla olacaktır. Bu nedenle çekişmeli davalarda avukatlık ücreti daha yüksek seviyede belirlenebilir. Ücrete etki eden diğer unsurlar da şunlardır: Davada nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi taleplerin bulunması (yani davanın kapsamının geniş olması), delil ve tanık sayısının fazlalığı, davanın olası süresi, duruşma sayısı, karşı tarafın tutumu (örneğin çok sayıda dilekçe ile davayı uzatmaya çalışması avukatın daha fazla mesai harcamasına yol açar) gibi etkenler.
Avukatla ücret konusunda anlaşırken, toplam ücretin neleri kapsadığını netleştirmek gerekir. Bazı avukatlar sabit bir ücret belirleyip bütün süreci bu ücrete dahil ederken, bazıları duruşma başına veya belli aşamalara bölünmüş şekilde ücretlendirme yapabilir. Örneğin, dava açılışı + ilk duruşma için bir kısım, sonraki duruşmalar için ek ücret gibi modeller olabilmektedir. Ayrıca başarı ücreti denilen, belirli bir sonuç elde edilirse (örneğin yüksek tazminat kazanılması gibi) ekstra ödeme içeren anlaşmalar da avukat ve müvekkil arasında kararlaştırılabilir. Tüm bu detaylar, sonradan ihtilaf yaşamamak için en başta avukatlık sözleşmesinde yazılı hale getirilmelidir.
Avukatlık ücreti dışında, bir boşanma davasında mahkeme harç ve masrafları da bulunmaktadır. Harçlar, devlete ödenen yargılama ücretleridir; boşanma davalarında maktu (belirli) harç alınır, bu tutar her yıl değişmekle birlikte çok yüksek değildir (genellikle birkaç yüz lira düzeyinde). Ancak boşanma davası içinde maddi-manevi tazminat veya mal paylaşımı gibi talepler varsa, talep edilen miktarlar üzerinden nispi harç (oranlı harç) alınması da gerekebilir. Bunun yanında gider avansı adı altında, tebligat, keşif, bilirkişi gibi muhtemel masrafları karşılamak üzere mahkemenin talep ettiği bir avans ödenir. Örneğin, 2023 yılında İstanbul’da çekişmeli bir boşanma davası açılırken, tüm harçlar ve gider avansı dahil edilerek yaklaşık 2.500 TL civarında mahkeme masrafı ödemesi yapılması gerekmekteydi. Bu tutar dava konularına göre biraz artabilir (örneğin mal paylaşımı ve tazminat talepleri varsa masraf yükselir). Her yıl ücretlerde ve harçlarda artış olabileceği için, güncel rakamları avukatınızdan öğrenmeniz uygun olacaktır.
Dava sonunda hakim, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşılanmasına ilişkin de karar verir. Boşanma davalarında genel olarak, kusurlu taraf yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilebilir. Ayrıca davayı kazanan tarafın avukatlık ücreti, karşı taraftan belli bir miktar talep edilebilir (mahkemece karşı taraf aleyhine vekalet ücreti takdiri yapılır). Ancak bu miktar, avukatınıza ödediğiniz ücretten bağımsız olup, tarifeye göre hesaplanan ve davanın niteliğine göre değişen bir tutardır. Örneğin, 2024 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde boşanma davaları için belirlenen vekalet ücreti ne ise, hakim onu karşı tarafa yükleyebilir. Bu da genellikle müvekkilin, ödediği ücretin bir kısmını geri almasına yardımcı olur.
Ücretsiz Avukat (Adli Yardım) İmkanı
Maddi imkanı olmayan kişiler için adli yardım kapsamında ücretsiz avukat desteği de mümkündür. Her baroda, ekonomik durum açısından yoksul olan ve kendi avukatını tutamayacak durumda olan bireylere hukuki yardım sağlayan bir Adli Yardım Bürosu bulunur. Tuzla’da boşanma davası açmak isteyip de avukat ücretini karşılayamayacak durumda olanlar, İstanbul Barosu Adli Yardım servisine başvurarak ücretsiz avukat talep edebilirler. Bu haktan yararlanabilmek için başvuru sahibinin gelir durumunun asgari geçim düzeyinin altında olduğunu belgeleyen evraklar (maaş bordrosu, fakirlik ilmühaberi gibi) sunması gerekir. Adli yardım talebi kabul edilirse, baro tarafından görevlendirilen bir avukat davanızı ücretsiz olarak yürütür ve avukat ücreti baro fonundan karşılanır. Ancak adli yardım kapsamında avukat atanması, başvurunun yoğunluğuna ve öncelik durumuna göre zaman alabilir; ayrıca her başvuru mutlaka kabul edilecek diye bir garanti yoktur (baro, gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığınızı değerlendirir). Yine de böyle bir imkanın var olduğunu bilmek faydalıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Boşanma davası hangi mahkemede açılır?
Boşanma davaları, Aile Mahkemesi’nde açılır. Türkiye genelinde aile mahkemeleri, aile hukuku uyuşmazlıklarına (boşanma, nafaka, velayet vb.) bakmakla görevli özel ihtisas mahkemeleridir. Eğer bulunduğunuz yerde aile mahkemesi yoksa, bu durumda boşanma davasına o ilçe için Asliye Hukuk Mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla bakar. Davanın yer bakımından nereye açılacağına gelince: Boşanma davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi ya da eşlerin son altı ay birlikte oturdukları yer mahkemesi olabilmektedir. Örneğin, eşlerden biri Tuzla’da diğeri başka bir ilde yaşıyorsa, davacı dilediği bu iki yerden birinde davayı açabilir. Anlaşmalı boşanmalarda ise uygulamada eşler ortak bir kararla istedikleri yerde davayı açabilirler; zira her iki taraf da hazır bulunup onay verdiği için yetki hususunda sorun çıkmamaktadır.
Boşanma davası açmak için avukat tutmak zorunlu mu?
Hayır, Türk hukukunda bireyler kendi davalarını kendileri açabilir ve yürütebilir; avukat tutmak yasal bir zorunluluk değildir. Ancak boşanma gibi hukuki ve teknik ayrıntıları olan davalarda avukatla çalışmak kuvvetle tavsiye edilir. Avukat olmadan da dilekçe verip boşanma davası açabilirsiniz, duruşmalara kendiniz çıkabilirsiniz; fakat usul kurallarını bilmemek, hak kayıplarına yol açabilir. Örneğin, delillerinizi süresinde sunamaz veya hukuken uygun biçimde ifade edemezseniz, güçlü sebepleriniz olsa bile davayı kaybedebilirsiniz. Ayrıca boşanma davası, taraflar için duygusal olarak zorlayıcı olduğundan, avukatın profesyonel desteği süreci sizin adınıza daha yönetilebilir kılar. Kısacası zorunlu olmamakla birlikte, boşanma avukatı tutmak hak ve menfaatlerinizin korunması için çok yararlı olacaktır.
Boşanma davasını ilk açan taraf avantajlı mıdır?
Genel olarak, boşanma davasını önce açmanın hukuken belirleyici bir avantajı yoktur. Mahkeme, davayı kimin önce açtığına değil, evlilikteki kusur durumuna ve ileri sürülen delillere bakarak karar verir. Yani “ilk dava açan haklı çıkar” şeklinde bir kural yoktur. Örneğin, ciddi kusurlu davranışları olan bir eş (diyelim ki eşini aldatan taraf), boşanmak için ilk önce dava açmış olsa bile, diğer eş cevap dilekçesinde bu aldatma olayını kanıtlayabilirse hakimde kusurlu tarafın dava açmış olması bir avantaj sağlamaz; tam tersine davayı açan eş kusurlu olduğu için davanın reddi bile söz konusu olabilir. Nitekim Yargıtay kararları da, “önce dava açan değil haklı sebebe dayanarak davasını ispat eden boşanır” yönündedir. Ancak pratik açıdan, davayı ilk açan taraf olmak bazı durumlarda size stratejik fayda sağlayabilir: Davanızı hazırlamak için vakit kazanmış olursunuz, ilk dilekçeyi veren siz olduğunuz için karşı taraf iddialarınıza cevap vermek durumundadır (siz kendi hikayenizi önce anlatmış olursunuz). Ayrıca davayı açmak, genelde boşanma iradenizin kararlılığını gösterdiğinden karşı taraf üzerinde psikolojik bir etkisi de olabilir. Fakat nihai analizde, avantajlı çıkmak için önemli olan ilk olmak değil haklı olmaktır; elinizdeki boşanma sebeplerini kanıtlarla destekleyebilmeniz ve davayı hukuka uygun yürütmeniz gerekir.
Boşanma davaları ne kadar sürer?
Davanın süresi, anlaşmalı mı yoksa çekişmeli mi olduğuna ve mahkemenin iş yüküne bağlı olarak değişir. Anlaşmalı boşanma davaları, her iki eş de işbirliği içinde olduğundan ve genellikle tek celsede sonuçlandığından oldukça hızlı biter. Örneğin, Tuzla’da bir anlaşmalı boşanma davasında mahkeme, dilekçe verildikten sonra genellikle 1-2 ay sonrasına duruşma günü verir; duruşma günü taraflar gelip anlaşma protokolünü onaylar ve hakim aynı gün boşanmaya karar verir. Kararın yazılması ve kesinleşmesi de tarafların temyizden feragatine bağlı olarak birkaç hafta içinde tamamlanabilir. Kısaca, usulde bir aksaklık olmazsa 1-2 ay gibi kısa bir sürede anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir.
Çekişmeli boşanma davaları ise daha uzun sürmektedir. İstanbul Anadolu Yakası gibi nüfusun yoğun olduğu bölgelerde aile mahkemelerinin iş yükü fazladır, bu da duruşmaların aralıklarını uzatır. Çekişmeli bir davada genellikle ilk duruşma dava açıldıktan 4-6 ay sonra yapılır. Tarafların iddia ve savunmalarına göre ek deliller toplanır, tanıklar dinlenir, gerekiyorsa bilirkişi veya sosyal hizmet uzmanı raporları alınır. Tüm bu aşamalar birkaç duruşma gerektirebilir. İlk derece mahkemesinde (aile mahkemesinde) çekişmeli bir boşanma davası ortalama 1 ila 2 yıl arasında sonuçlanır diyebiliriz. Bazı karmaşık davalar 3 yıla kadar uzayabilmektedir. İlk mahkeme kararı verildikten sonra dosya istinaf aşamasına (Bölge Adliye Mahkemesi’ne) gidebilir; istinaf incelemesi de 6 ay - 1 yıl kadar sürebilir. Oradan çıkan sonuca göre belki temyiz (Yargıtay) aşaması da mümkündür, temyiz de yine 6 ay - 1 yıl kadar zaman alabilir. Tüm bu süreçler üst üste gelirse çekişmeli bir boşanmanın kesinleşmesi 3-4 yılı bulabilir. Elbette her dava bu kadar uzamayabilir; bazen taraflar üst mahkemeye götürmeden ilk kararın kesinleşmesini de sağlayabilir. Özetle: Anlaşmalı boşanma genellikle birkaç hafta veya ay içinde, çekişmeli boşanma ise birkaç yıl içinde sonlanır. Bu nedenle, eğer mümkünse anlaşma yoluyla boşanmak süreyi ciddi ölçüde kısaltacaktır.
Boşanma davasında hangi talepler ileri sürülebilir?
Boşanma davası, yalnızca evliliğin sona erdirilmesini değil aynı zamanda evliliğin sona ermesiyle ilgili yan sonuçları da kapsar. Davada ileri sürülebilecek başlıca talepler şunlardır:
Nafaka: Boşanmada iki tür nafaka özellikle gündeme gelir: Yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası. Yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa (kusuru daha ağır olmamak şartıyla) diğer eşin mali gücü oranında ödediği nafakadır. İştirak nafakası ise varsa ortak çocukların bakım, eğitim, sağlık giderlerine katkı için, velayet kendisine verilmeyen ebeveynin ödediği aylık nafakadır. Dava sırasında tedbir nafakası (geçici nafaka) da talep edilebilir ve hakim uygun görürse dava bitene kadar ödenmek üzere bağlanabilir.
Maddi ve Manevi Tazminat: Eşlerden biri boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla kusurlu ise, diğer eş lehine tazminata hükmedilebilir. Maddi tazminat, boşanma nedeniyle uğranılan ekonomik zararların (örneğin düğün masraflarının boşa gitmesi, evlilik süresince katkı yapılıp karşılık alınamaması gibi) telafisini amaçlar. Manevi tazminat ise, özellikle onur kırıcı bir durum, aldatma, şiddet gibi fiillerle kişilik hakları zedelenen eşin yaşadığı manevi üzüntü ve acı için ödenen paradır. Boşanma davasında kusursuz veya daha az kusurlu eş, karşı taraftan uygun miktarda maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
Velayet ve Çocukla İlişim: Ortak çocuklar varsa, her iki ebeveyn de çocuğun velayetini talep edebilir. Mahkeme, çocuğun menfaatine göre velayeti anneye veya babaya verir. Velayet kendisine verilmeyen taraf için çocukla görüşme (kişisel ilişki) günleri belirlenmesini istemek de bir taleptir. Örneğin “Her ayın belli hafta sonu ve yaz tatilinin belirli kısmında çocukla görüşme” gibi düzenlemeler karara bağlanır. Taraflar ayrıca çocuk için iştirak nafakası talebinde bulunur (bu, yukarıda belirtildiği gibi çocuğun masraflarına katkı nafakasıdır).
Mal Paylaşımı: Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerliyse, boşanma ile birlikte mal rejimi de sona erer ve eşlerin edinilmiş mallarının yarı yarıya paylaşımı gündeme gelir. Boşanma davasıyla birlikte (veya ayrı bir dava olarak) mal rejiminin tasfiyesi talep edilebilir. Bu kapsamda evlilik süresince alınan ev, araba, birikmiş para gibi değerlerin kimde kalacağı veya nasıl bölüşüleceği belirlenir. Uygulamada mal paylaşımı genelde boşanma kararından sonra ayrı bir dava olarak yürütülür, ancak taraflar anlaşıyorsa boşanma protokolüne mal paylaşımı maddeleri de koyabilirler.
Diğer Talepler: Boşanma davasında sıklıkla gündeme gelen diğer bazı talepler şunlardır: Kadın eş evlenirken kendi soyadını kaybettiği için boşanınca önceki soyadına döner; ancak isterse evlilik soyadını taşımaya devam etmeyi talep edebilir (bunun için menfaatinin bulunması ve hakimin onayı gerekir). Yine, düğünde takılan ziynet eşyalarının iadesi gibi talepler de boşanma davasında ileri sürülebilir (genelde kadın, kendisine ait takıları kocasının veya ailesinin elinde kalmışsa bunları isteyebilir). Boşanma nedeniyle doğan avukatlık ücreti ve mahkeme masraflarının karşı taraftan alınması da bir taleptir ve hakim, haklı taraf lehine bunlara hükmedebilir.
Özetle, boşanma davası evliliği sona erdirirken, tarafların ekonomik ve sosyal haklarını düzenleyen kapsamlı bir hukuk sürecidir. Hak kaybına uğramamak için tüm bu taleplerin zamanında ve usulüne uygun şekilde ileri sürülmesi gerekir. Bu noktada boşanma avukatınız, durumunuza uygun talepleri belirleyip mahkemeye sunmada kritik rol oynar.
Boşanmada çocuğun velayeti kime verilir?
Boşanma davalarında velayet, tamamen çocuğun üstün yararı gözetilerek hakim tarafından takdir edilir. Genellikle anne ve baba da boşanma sırasında velayet konusunda anlaşmazlığa düşebilir çünkü çocukların kimde kalacağı çok önemli bir meseledir. Türk uygulamasında, özellikle 0-7 yaş arası küçük çocukların bakım ve şefkatine olan ihtiyacı nedeniyle çoğunlukla anneye velayet verilme eğilimi vardır. Anne bakımını engelleyecek ciddi bir sorun (örneğin çocuğa bakamayacak derecede hastalık, ihmal, kötü yaşam koşulları vb.) olmadığı sürece, okul öncesi yaşlardaki çocukların anneyle kalması yaygındır. Çocuk biraz daha büyükse ve anne ile baba koşullar açısından benzer imkana sahipse, bu durumda çocuğun eğitim, sağlık, çevre koşulları değerlendirilerek hangi ebeveynde kalmasının daha yararlı olacağına bakılır.
Hakim karar verirken çocuğun yaşı, cinsiyeti, özel ihtiyaçları, anne ve babanın çalışma durumları, gelirleri, yaşam şekilleri, çocuğa ayırabilecekleri zaman, çocuğun kardeşleriyle durumu, hatta gerekirse çocuğun kendi görüşü (yeterince büyükse) gibi pek çok kriteri değerlendirir. Örneğin, anne ve baba eşit derecede iyi koşullar sunabiliyorsa, çocuğun mevcut düzenini çok bozmamak (aynı okula devam etmesi, arkadaş çevresinden kopmaması gibi) adına hali hazırda kimin yanında ise onda bırakılması düşünülebilir. Ergenlik çağına yakın çocuklarda (örneğin 12 yaş ve üzeri), mahkeme çoğu zaman pedagog aracılığıyla çocuğun fikrini de sorar; çocuk açıkça tercihini belirtirse ve bu tercih bariz bir biçimde menfaatine aykırı değilse, hakim o yönde karar verebilir.
Sonuç olarak net bir kural olmamakla birlikte, “küçük çocuk anneye, büyük çocuk kendini hangi ebeveynde iyi hissedecekse ona” şeklinde özetlenebilecek bir eğilim vardır. Bununla beraber babanın velayet alabildiği durumlar da sık görülür: Örneğin anne çocuğa bakmak istemiyorsa veya yaşam tarzı çocuğun bakımına elverişli değilse (sürekli şehir dışında çalışma, uygunsuz çevre, sağlık problemi vb.), baba velayeti talep ettiğinde hakim babaya verebilir. Velayet kime verilirse verilsin, diğer ebeveynin çocukla düzenli görüşme hakkı olacaktır. Ayrıca velayet kararı kesin değildir; koşullar değişirse (mesela velayet verilen tarafın çocuğa iyi bakamadığı anlaşılırsa veya yeniden evlenip ihmal ederse) diğer taraf velayetin değiştirilmesi davası açarak velayeti kendi üstüne alabilir. Bu nedenle, boşanma anında velayeti alamayan taraf için her şey bitmiş sayılmaz; önemli olan çocuğun yararıdır ve o yarar hangi taraftaysa hukuk uzun vadede onu gözetir.
Boşanmada nafaka nasıl belirlenir?
Boşanma sürecinde nafaka kararı verilirken mahkeme, tarafların maddi durumunu ve ihtiyaçlarını detaylı şekilde değerlendirir. Nafaka türlerine göre belirleme kriterleri şöyle özetlenebilir:
Yoksulluk Nafakası: Boşanma yüzünden mali olarak sıkıntıya düşecek eş, diğer taraftan sürekli nafaka talep edebilir. Ancak talep eden eşin boşanmada kusurunun daha ağır olmaması gerekir (yani tamamen kusurlu taraf yoksulluk nafakası alamaz). Hakim, yoksulluk nafakası miktarını belirlerken nafaka ödeyecek eşin gelir düzeyine, malvarlığına, aylık kazancına bakar; öte yandan nafaka alacak kişinin de makul geçim ihtiyacını göz önünde bulundurur. Örneğin, çalışmayan ve geliri olmayan bir kadının boşanma sonrası asgari geçimini sağlamak için nafaka takdir edilebilir. Miktar, tarafların hayat standardına göre değişir; varlıklı bir eşin ödeyeceği nafaka daha yüksek olabilir, kısıtlı geliri olan bir eş ise daha düşük nafaka öder. Yoksulluk nafakası süresiz olarak (hayat boyu veya nafaka alan yeniden evlenene kadar) bağlanabilir, ancak tarafların mali durumları ileride değişirse artırma, azaltma veya kaldırma davası açılabilir.
İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası): Velayet kendisine verilmeyen ebeveyn, çocuğun bakımı ve eğitimi için iştirak nafakası öder. Burada nafaka miktarı çocuğun yaşı, eğitim giderleri, sağlık ihtiyaçları gibi faktörler ile nafaka ödeyecek tarafın gelir durumuna göre belirlenir. Küçük bir çocuk için başlangıçta daha düşük, eğitim çağına geldiğinde artırılabilecek bir nafaka söz konusu olabilir. Genellikle mahkeme, velayeti alan tarafın da çocuğa bakımı için zaten harcama yaptığını varsayarak, diğer tarafın gelirine orantılı bir katkı ödemesine hükmeder. Örneğin babanın geliri yüksekse, çocuğun özel okul, dershane, sosyal faaliyet giderlerini de kapsayacak daha yüksek bir nafaka miktarı takdir edilebilir. İştirak nafakası, çocuk 18 yaşına gelene kadar (eğer öğrenimine devam ediyorsa eğitim bitimine kadar) sürer. Çocuğun özel ihtiyaçlarında değişiklik olursa (örneğin ciddi bir hastalık, eğitim masraflarında ani artış gibi) nafaka miktarının yeniden düzenlenmesi mahkemeden istenebilir.
Tedbir Nafakası: Boşanma davası açıldığı anda hakim, davanın devamı süresince ekonomik olarak zayıf kalacak eş ve çocuklar için geçici nafaka (tedbir nafakası) bağlayabilir. Bu nafaka türü, davanın sonunda yoksulluk veya iştirak nafakasına dönüşür ya da dava bitince son bulur. Belirlenmesinde yine aynı kriterler kullanılır ancak mahkeme hızlı bir kararla geçici olarak bir tutara hükmeder. Tedbir nafakası, özellikle dava süreci uzun sürecekse, eşin ve çocukların mağdur olmaması için önemlidir.
Özetle, nafaka miktarları “ödeme gücü ve ihtiyaç” dengesine göre hakimin takdirindedir. Standart bir hesap formülü yoktur ancak asgari geçim koşulları ve toplumsal yaşam standardı göz önüne alınır. Ayrıca her yıl ÜFE oranında nafakalar artırılır (mahkeme kararında genelde nafakanın her yıl artışına dair hüküm de bulunur). Nafaka ödeyen kişinin geliri ileride düşerse veya nafaka alanın durumu iyileşirse (örneğin iyi bir işe girerse), nafakanın kaldırılması veya azaltılması için dava açılabilir. Tersi durumda nafaka arttırma talep edilebilir. Yani nafaka, boşanmayla birlikte bitmeyen, değişen şartlara uyarlanabilen bir yükümlülüktür.
Boşanmada maddi ve manevi tazminat neye göre verilir?
Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanmada tazminata hükmedilebilmesi için öncelikle bir tarafın daha kusurlu olması gerekir. Tam kusursuz veya az kusurlu eş, diğer taraftan maddi ve/veya manevi tazminat talep edebilir. Hakim, tazminat taleplerini değerlendirirken şu kriterlere bakar:
Maddi Tazminat: Boşanma yüzünden talep edenin mevcut bir maddi zararı ya da beklenen menfaat kaybı olmalıdır. Örneğin, evlilik nedeniyle işini bırakmış bir eş, boşanınca gelirinden mahrum kalacaksa; ya da evlilikte diğer eşin hatalı davranışları yüzünden mal kaybına uğradıysa bunlar maddi tazminata konu olabilir. Hakim, tarafların sosyal ve ekonomik durumunu, kusur derecelerini ve talep edenin uğradığı zararın kapsamını göz önünde bulundurarak hakkaniyete uygun bir miktar belirler. Genelde tazminat miktarları, tarafların mal varlığına ve yaşam standartlarına kıyasla fahiş olmayacak, makul bir denge gözetilerek takdir edilir. Örneğin çok varlıklı bir ailede bile milyonlarca liralık tazminatlar nadir görülür; hakimler daha dengeli bir yaklaşım izler.
Manevi Tazminat: Bu, boşanma sürecinde kişilik hakları saldırıya uğrayan, derin üzüntü yaşayan tarafın manevi acısını bir nebze de olsa hafifletmek için ödenir. Manevi tazminata genellikle aldatma, şiddet, ağır hakaret gibi vakalar konu olur. Hakim manevi tazminat takdir ederken, kusurlu tarafın fiilinin ağırlığına, diğer tarafta yarattığı psikolojik yıkımın derecesine bakar. Örneğin aldatılan bir eş lehine manevi tazminata hükmedilebilir; miktarı belirlerken de tarafların ekonomik durumları göz önüne alınsa da esas gaye, uğranılan manevi zarara uygun bir tutar belirlemektir. Manevi tazminatın çok yüksek meblağlarda olması beklenmez, zira paranın manevi zararı tamamen karşılaması imkansız olduğundan hakimler genelde sembolik denebilecek, ama karşı tarafa da yaptığını hissettirecek bir rakam belirler.
Her iki tazminat türünde de, talep eden tarafın kusurunun daha ağır olmaması şarttır. Eğer taraflar eşit kusurlu ise, mahkeme kural olarak birbirlerine tazminat ödenmesine hükmetmez (ya da talepleri reddeder). Tazminat ödetebilmek için, karşı tarafın sizden daha fazla kusuru olduğunu kanıtlamanız gerekir. Örneğin her iki eş de birbirini farklı zamanlarda aldatmışsa kusurlar denk sayılır ve manevi tazminat uygun görülmez. Ama yalnızca biri aldatmış ve diğeri tamamen sadık kalmışsa, aldatılan taraf lehine manevi tazminat çıkar. Yine fiziksel şiddet uygulayan eşe karşı diğer eş maddi/manevi tazminat isteyebilir, tabii kendisi de benzer kusurlu davranışlar içinde bulunmamış olmalıdır.
Tazminat miktarları, nafaka gibi geleceğe dönük düzenli ödemeler değil, toplu para olarak ödenir. Mahkeme, tazminatın bir defada ödenmesine karar verebileceği gibi, talep halinde taksitlendirmeye de hükmedebilir (örneğin manevi tazminatı yıllık belli periyotlarla ödetmek). Taraflar, tazminat konusunda anlaşmaya varırsa (anlaşmalı boşanmada) istedikleri tutarı protokole yazabilirler ve hakim genellikle bunu onaylar. Anlaşma yoksa, hakim kendi takdir ettiği miktarı hükmedecektir.
Boşanma davasının masrafları ne kadardır?
Boşanma davası açarken ve yürütürken oluşan masraflar temel olarak ikiye ayrılır: Mahkeme masrafları (harçlar, giderler) ve avukatlık ücreti.
Mahkeme Harç ve Giderleri: Boşanma davası açarken dava harcı, başvuru harcı ve gider avansı ödenir. Bunların toplamı her yıl değişmekle birlikte, anlaşmalı boşanma gibi basit bir dava için genelde birkaç yüz lira ile ifade edilebilecek düzeydedir. Çekişmeli ve talepli davalarda (nafaka, tazminat vs. isteniyorsa) bu tutar artar. 2025 yılı itibariyle örneğin bir çekişmeli boşanma davası açarken yaklaşık 1.000-2.500 TL civarı bir masraf yapmanız gerekebilir. Bu masraflar şunları içerir: Başvuru harcı, peşin karar harcı (boşanma için sabit), tebligat gideri avansı (davetiye, tebligat gönderimi için posta masrafı), bilirkişi ve tanık ücret avansı (eğer tanık dinlenecek veya bilirkişi incelemesi olacaksa). Dava sırasında ek masraflar çıkarsa (örneğin bir pedagoga danışıldı, rapor alındı vb.) mahkeme bunları ayrıca taraflardan yatırmasını isteyebilir. Yargılama sonunda mahkeme, genellikle bu masrafları haksız bulunan tarafa yükler ve karşı tarafa ödetir.
Avukatlık Ücreti: Bu, seçeceğiniz avukatla aranızdaki anlaşmaya göre değişir. İstanbul gibi büyükşehirlerde boşanma avukatlarının ücretleri, davanın niteliğine göre 5.000 TL’den başlayıp 20-30 bin TL veya daha üzeri rakamlara kadar çıkabilmektedir. Anlaşmalı boşanmalar alt limitte, çekişmeli karmaşık davalar üst limitlere yakın ücretlendirilir diyebiliriz. Resmi olarak 2024 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde tek taraflı boşanma davası ücreti belli bir tutar (örneğin 2024 için ~15.000 TL civarı) olarak belirlenmiştir; avukat bu asgari miktarın altında olmamak koşuluyla daha yüksek bir ücret talep edebilir. Avukat ücretinin içinde genelde dava dilekçesinin yazılması, duruşmalara katılım, dosya takibi gibi hizmetler yer alır. Bazı avukatlar, ayrıca danışmanlık ücreti de almaktadırlar (dava açılmadan önceki hukuki danışma için). Eğer mali durumunuz elveriyorsa, iyi bir boşanma avukatına yapacağınız ödeme, alacağınız sonucun kalitesiyle kıyaslandığında değerli bir yatırımdır. Unutmayın ki kötü yönetilen bir dava, size çok daha büyük maddi kayıplar yaşatabilir (alamadığınız tazminatlar, yoksun kaldığınız nafakalar gibi).
Maddi durumum yoksa ücretsiz avukat yardımı alabilir miyim?
Evet, ekonomik durumu yetersiz olan bireyler devlet destekli hukuk hizmetlerinden faydalanabilir. Türkiye’de adli yardım sistemi, avukat tutma gücü olmayan vatandaşlara barolar aracılığıyla ücretsiz avukat sağlar. Eğer boşanmak istiyor fakat avukat ücretini karşılayamıyorsanız, ikamet ettiğiniz ilin barosuna (İstanbul Barosu’na) başvurarak adli yardımdan yararlanmak isteğinizi belirtebilirsiniz. Başvuru sırasında mali durumunuzu gösteren belgeler sunmanız gerekebilir (gelir belgesi olmadığına dair yazı, muhtarlıktan yoksulluk belgesi, SGK dökümü vb.). Baro, talepleri bir komisyon aracılığıyla değerlendirir ve gerçekten ihtiyaç sahibi olduğuna kanaat getirdiği kişilere uygun branşta avukat ataması yapar. Boşanma davaları da adli yardım kapsamında öncelikli ele alınan dava türlerindendir, zira aile hukuku herkes için önemli haklar içerir. Adli yardım talebiniz kabul edilirse, baronun görevlendireceği avukat sizinle iletişim kuracak ve davanızı ücretsiz olarak takip edecektir. Bu süreçte avukatlık ücreti baro tarafından ödendiğinden sizin karşılamanız gerekmez. Ancak mahkeme harç ve masrafları genellikle adli yardımla da olsa davayı açan kişiden ilk etapta istenir; bunlar için de ayrı bir muafiyet talep edilebilir. Adli yardımla boşanma davası açmak isterseniz, öncelikle baroyla görüşüp prosedürü öğrenmeniz ve belgelerinizi hazırlamanız uygun olacaktır.
Boşanma sebepleri nelerdir?
Türk Medeni Kanunu, boşanma davası açılabilmesi için sayılan yasal sebepleri özel ve genel sebepler olarak iki grupta düzenlemiştir:
Özel boşanma sebepleri: Zina (aldatma), hayata kast ve pek kötü/ onur kırıcı davranış (eşe karşı şiddet, ağır hakaret vb.), suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (yüz kızartıcı bir suç işlemek veya toplumca ayıplanan bir yaşam tarzı sürdürmek), terk (eşin evi bırakıp dönmemesi) ve akıl hastalığı (tedavisi olmayan ciddi ruhsal hastalık) şeklinde tek tek sayılmıştır. Bu sebeplerin her biri gerçekleştiğinde, kanunda öngörülen koşullarla boşanma davası açılabilir. Her biri için belirli ispat koşulları ve süre şartları vardır (örneğin zina veya hayata kast durumunda, olayın öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde dava açılmazsa dava hakkı düşer gibi).
Genel boşanma sebebi: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, kanundaki ifadesiyle “ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede evlilik birliğinin sarsılması” halidir. Halk dilinde “şiddetli geçimsizlik” olarak da bilinir. Bu sebep, tek tek sayılan özel nedenlerin dışında, eşlerin anlaşamaması, sürekli tartışması, sevgi ve saygının bitmesi gibi geniş yelpazedeki durumu kapsar. Genel sebebe dayanarak boşanma kararı verilebilmesi için, gerçekten de evliliğin devamı halinde taraflar için çekilmez bir hal oluştuğu ispatlanmalıdır. Çoğu çekişmeli boşanma davası bu genel sebebe dayanır, çünkü her olay özel neden kapsamına girmeyebilir. Hakim, tanık beyanları, tarafların sunumu ve yaşam koşullarına bakarak birliğin sarsılıp sarsılmadığına kanaat getirir.
Ek olarak, tarafların anlaşmalı boşanma istemeleri de kanunda özel bir madde olarak yer alır: Eğer evlilik en az 1 yıl sürmüşse ve eşler birlikte başvurup boşanmak istediklerini beyan ederlerse (veya biri açar diğeri kabul ederse), hakim duruşmada tarafları bizzat dinledikten sonra anlaşmalı boşanmaya karar verebilir. Anlaşmalı boşanma aslında evlilik birliğinin sarsılması genel sebebinin bir alt türü gibi sayılabilir, çünkü hakim kararı yine bu maddeye dayandırır ancak tarafların irade beyanı esas alınır.
Özetle, boşanma sebepleri zina, hayata kast, kötü muamele, suç işleme, terk, akıl hastalığı gibi özel vakalar olabileceği gibi; genel manada geçimsizlik ve anlaşamama hali de olabilir. Hangi sebeple olursa olsun, boşanma davanızda hukuki gerekçenizi doğru seçip kanıtlarla desteklemek önemlidir. Bu noktada avukatınız, durumunuza en uygun sebebi belirleyip davayı o çerçevede inşa edecektir.
Sonuç olarak, Tuzla ve çevresinde boşanma sürecine girecek kişiler için bu makalede hem yasal çerçeve hem de pratik bilgiler detaylı şekilde ele alınmıştır. Boşanma, hayatınızı etkileyen önemli bir karar ve süreçtir; hukuki haklarınızın farkında olarak ve konusunda uzman bir boşanma avukatının desteğiyle hareket etmek, sürecin daha sağlıklı ve adil sonuçlanmasına katkı sağlayacaktır. Unutmayın ki her evlilik ve boşanma durumu kendine özgüdür; dolayısıyla ihtiyaç duyduğunuzda birebir hukuki danışmanlık almayı ihmal etmeyiniz. Bilgi güçtür ve bu bilgiler ışığında hakkınızı korumanız çok daha kolay olacaktır.