Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku: Türkiye'de Gelişen Dijital Düzenin Hukuki Çerçevesi
Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku Nedir?
Yapay zekâ ve dijital teknolojiler hukuku, dijital dönüşüm sürecinin ön plana çıkmasıyla birlikte, yeni ve dinamik bir hukuk dalı olarak gelişim göstermektedir. Bu hukuk alanı, yapay zekâ, veri analitiği, blockchain, çevrimiçi platformlar ve diğer dijital teknolojilerin kullanımını düzenlemektedir. Çoğunlukla, bu teknolojilerin hukuka etkilerini ve ilgili riskleri ele alır, bireylerin ve kuruluşların haklarını korumayı amaçlar.
Yapay zekâ, makinelerin insan benzeri davranışlar sergileyebilme yetisini ifade ederken, dijital teknolojiler ise bilgisayar sistemleri ve internet üzerinden sağlanan hizmetlerin tümünü kapsar. Bu çerçevede yapay zekâ ve dijital teknolojiler hukuku, veri koruma, fikri mülkiyet, siber güvenlik ve etik gibi birçok temel kavramı içerir. Örneğin, GDPR gibi yasal düzenlemeler veri koruma alanında önemli bir yer tutmaktadır ve bu düzenlemelerin uygulanması, dijital ortamda güvenli bir yapı sağlamak adına kritik öneme sahiptir.
Ayrıca, yapay zekâ ve dijital teknolojiler hukuku, diğer disiplinlerle olan etkileşimi bakımından da hayati bir rol oynamaktadır. Ekonomi, etik, sosyoloji ve bilişim teknolojileri gibi alanlarla sıkı bir ilişki içerisinde olan bu hukuk dalı, dijital dönüşüm sürecinde toplumsal ve ekonomik etkileri göz önünde bulundurarak, geleceğin dijital dünyasında hukuk sisteminin nasıl şekilleneceği konusundaki sorulara yanıt aramaktadır. Dolayısıyla, bu alandaki gelişmeler, hem hukukun geleceği hem de teknolojik ilerlemenin topluma sağladığı katkılar açısından büyük önem taşımaktadır.
Türkiye’de Yapay Zekâya İlişkin Mevzuat Durumu
Türkiye, yapay zekâ (YZ) teknolojilerinin hızla gelişimiyle beraber, bu alandaki hukuki düzenlemeleri geliştirme sürecindedir. Mevcut yasal çerçeve, Türkiye'deki teknolojik ilerlemeyi ele almakta yetersiz kalmaktadır. Bu durum, hem YZ'nin getirdiği etik sorunlarla başa çıkmak hem de uluslararası standartlarla uyum sağlamak açısından önemli bir zorluk teşkil etmektedir. 2020 yılında yayımlanan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi, YZ teknolojisinin teşvik edilmesi ve düzenlenmesi adına atılan adımlardan biridir. Ancak, bu stratejinin uygulanmasına yönelik somut hukuki düzenlemeler henüz tam anlamıyla oluşturulmamıştır.
Mevcut yasaların kapsamı, genel olarak veri koruma hukuku çerçevesinde şekillenmiştir. Kişisel verilerin korunması kanunu ve dijital hizmetlerin yönetimi üzerine olan düzenlemeler, YZ uygulamalarının etkilerini dolaylı yoldan ele almaktadır. Ancak, YZ'nin etik kullanımı, sorumluluklar ve kullanım sınırları gibi konular hâlâ belirsizlikler içermektedir. Özellikle, YZ uygulamalarının otomatik karar alma süreçlerinde nasıl denetleneceği ve bireylerin haklarının nasıl korunacağı gibi sorular, yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Uluslararası standartlarla Türkiye'deki mevzuat arasındaki uyum durumu da dikkate alınması gereken bir başka önemli unsurdur. Avrupa Birliği'nin dijital stratejileri ve yapay zekâya dair düzenlemeleri, Türkiye’nin yasal çerçevesinde bir referans noktası oluşturmaktadır. Ancak, Türkiye’nin mevcut mevzuat yapısının, uluslararası normlara entegre edilmesi için daha kapsamlı bir çalışma yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla, yapay zekâ konusundaki mevzuatın gelişimi, hem yerel hem de küresel düzeyde işbirlikleri gerektiren dinamik bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dijital Teknolojiler ve Hukukun Uyum Problemleri
Dijital teknolojilerin hızlı gelişimi, hukuk sistemlerinin bu yeniliklere uyum sağlamada ciddi zorluklar yaşamasına neden olmuştur. Geleneksel hukuk kuralları, dijital çağın gereksinimlerini karşılamakta yetersiz kalmakta ve bu nedenle birçok hukuki mesele yetersiz mevzuat çerçevesinde değerlendirilmek durumunda kalmaktadır. Özellikle yapay zekâ, veri koruma ve siber güvenlik gibi konular, mevcut hukuki yapı içinde uygun bir yer bulmakta zorlanmaktadır.
Hukukun dönüşümü, dijital teknolojilerin sunduğu fırsatlar ve aynı zamanda getirdiği tehditlerle şekillenmektedir. Örneğin, veri koruma mevzuatlarının geçerliliği, sosyal medya platformları ve bulut bilişim gibi yeni dijital araçların kullanımında cari bir sorun teşkil etmektedir. Kullanıcıların verilerinin nasıl korunacağı, bu verilerin nasıl işleneceği ve hangi koşullarda üçüncü şahıslarla paylaşılacağı konuları, önemli hukuki tartışmalara neden olmaktadır. Ayrıca, dijitalleşmeyle birlikte ortaya çıkan akıllı sözleşmeler ve blok zinciri gibi yenilikler, birçok hukuki belirsizliği ve sorunları da beraberinde getirmiştir.
Mevzuat uygulamalarındaki uyumsuzluklar, örneğin, yasal düzenlemelerin güncellenmesi ve yeni teknolojilerle entegre edilmesi gerekliliği, hukukçular için ek bir zorluk yaratmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin de içinde bulunduğu farklı ülkelerin hukuk sistemlerinin dijital dönüşümdeki yaklaşımları, uluslararası standartların nasıl adapte edileceği, önemli bir tartışma alanı olmuştur. Sonuç olarak, dijital teknolojilerin hukuk sistemleri üzerindeki etkileri, sadece uyumsuzluk yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda hukuk alanında yenilikçi ve etkili çözümler geliştirme ihtiyacını da artırmaktadır.
Yapay Zekâ Sistemlerinde Hukuki Sorumluluk Sorunu
Yapay zekâ sistemlerinin hızla yaygınlaşması, hukuki sorumluluk meselelerini gündeme getirmektedir. Bu sistemler, karmaşık algoritmaların insan benzeri kararlar alması ve çeşitli görevleri yerine getirmesi amacıyla tasarlanmıştır. Ancak, bu tür sistemlerin hatalı karar verme potansiyeli, hukuki açıdan çeşitli soruları beraberinde getirir. Özellikle, bir yapay zekâ sistemi tarafından alınan bir karar sonucunda ortaya çıkan zararların kim tarafından karşılanacağı önemli bir tartışma konusudur.
Hukuki sorumluluk, genellikle bir fiil veya ihmal sonucu meydana gelen zararın tazmin edilmesiyle ilgilidir. Yapay zekâ uygulamaları söz konusu olduğunda, gerekli durumlarda sorumluluk kişisel veya kurumsal bir yapıda bölünebilir. Örneğin, bir otomatik sürüş sisteminin kaza yapması durumunda, bu sistemin üreticisi, yazılım geliştiricisi veya aracı kullanan kişi sorumlu tutulabilir. Bu hukuki karmaşık yapının amacı, tüm tarafların haklarını korumak ve adaleti sağlamaktır.
Ayrıca, yapay zekâ sistemleri üzerinde uygulanan etik ve hukuki denetimlerin yetersizliği de sorumluluk konusunda belirsizlikler yaratmaktadır. Bu bağlamda, uluslararası düzeyde geliştirilmiş yasal çerçeveler, yapay zekâ sistemlerinin hukukla uyumlu bir biçimde kullanılmasını teşvik etmektedir. Ancak, Türkiye’de hâlâ bu alanda net bir düzenleme eksikliği mevcuttur. Gelecek dönemde, yapay zekânın getirdiği hukuki sorumluluklerin belirlenmesi, ilgili mevzuatın hızla gözden geçirilmesini ve yenilenmesini zorunlu hale getirecek bir faktör olacaktır. Bu bağlamda, hukukçuların, teknoloji uzmanlarının ve politika yapıcıların işbirliği içinde çalışması kritik öneme sahiptir.
Otomatik Karar Alma Sistemleri ve KVKK ile Etkileşimi
Otomatik karar alma sistemleri, veri analizi ve algoritmalar yoluyla belirli kararlar üretme kapasitesine sahip entelektüel araçlardır. Bu sistemlerin yaygınlaşması, birçok sektörde verimliliği artırmakla birlikte, kişisel verilerin korunması konusundaki endişeleri de beraberinde getirmektedir. Türkiye'de kişisel verilerin korunması, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile düzenlenmektedir. Bu kanun, kişisel verilerin işlenmesinde şeffaflık, güvenlik ve bireylerin haklarına saygı gösterilmesini hedeflemektedir.
Otomatik karar alma sistemlerinin KVKK ile ilişkisini anlamak için, bu sistemlerin veri işleme süreçleri üzerinde durmak önemlidir. Bu sistemler, büyük miktarda veriyi işleyerek, belirli sonuçlar ve tahminler üretme amacı gütmektedir. Ancak bu süreçte, kullanıcıların verilerinin korunması büyük bir önem arz etmektedir. KVKK kapsamında, bireylerin kişisel verileri ancak açık rıza alınması durumunda veya kanunların belirttiği hukuki nedenlerden biri gereğince işlenebilir. Dolayısıyla, otomatik karar alma sistemleri devreye girdiğinde, verilerin yasaya uygun bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
Kullanıcı hakları bakımından, KVKK, bireylere çeşitli haklar tanımaktadır. Bu haklar arasında verilerin işlenip işlenmediğini öğrenme, verilerin düzeltilmesi talep etme ve işleme faaliyetlerine itiraz etme hakkı bulunmaktadır. Dolayısıyla, otomatik karar alma sistemleri, gerektiğinde bu haklara saygı göstermeli ve bireylerin verilerine yönelik taleplerine uygun şekilde yanıt verebilmelidir. Tüm bu faktörler, otomatik karar alma sistemlerinin yasal kapsamda uygulanabilirliğini şekillendirmektedir.
Yapay Zekâ Tarafından Oluşturulan İçeriklerin Hukuki Niteliği
Yapay zekâ, son yıllarda içerik oluşturma alanında önemli bir rol üstlenmiştir. Bu durum, yapay zekâ tarafından üretilen içeriklerin hukuki niteliği üzerinde çeşitli tartışmalara yol açmaktadır. Fikri mülkiyet hakları açısından bakıldığında, yapay zekâ tarafından oluşturulan eserlerin özgünlük ve yaratıcılık kriterlerini nasıl karşıladığına dair incelemeler gerekmektedir. Geleneksel fikri mülkiyet yasalarının, yapay zekâ üretimi gibi yeni normlarla nasıl etkileşime girdiği, hukukçular ve düzenleyiciler için çözülmesi gereken önemli bir meseledir.
Özgünlük, hukukun bir eserin fikri mülkiyetini koruması açısından önemli bir kriterdir. Ancak, yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriklerin özgünlük durumu büyük bir belirsizlik içermektedir. Zira bu içerikler, var olan veriler ve algoritmalara dayalı olarak üretilir. Dolayısıyla, yapılacak içeriklerin kendine özgü bir yaratıcılığı temsil edip etmediği, yasal bir soru ortaya çıkarır. Ayrıca, yapay zekâyla yaratılan eserlerin telif haklarının kim veya ne şekilde korunacağı, başka bir yasal problem alanıdır.
Bu bağlamda, yapay zekâ ile oluşturulan içeriklere ilişkin yasal statünün belirlenmesi önem arz etmektedir. Türkiye'de hukuki çerçevenin, mevcut yasaların bu yeni teknolojiyi kapsayacak şekilde güncellenmesi gerektiği görüşü yaygındır. Bu, hem yazılı hem de dijital içerikler için geçerli olup, hukukun evrim geçirerek yapay zekâ üretimini ve kullanımını nasıl dengeleyeceğini belirlemesi gerekmektedir. Sonuç olarak, yapay zekâ tarafından üretilen içeriklerin hukuki niteliği, farklı yargı alanları ve düzenlemelerle şekillenen dinamik bir süreçtir.
YZ Sistemlerinin Fikri Mülkiyet Hukuku ile İlişkisi
Yapay zekâ (YZ) sistemleri, günümüzde hızla gelişmekte olan bir alan olup, bu sistemlerin üretmiş olduğu yeniliklerin fikri mülkiyet hukuku üzerindeki etkileri giderek önem kazanmaktadır. Özellikle YZ'nin geliştirdiği buluşlar ve yaratımlar, patent, marka ve tasarım hakları gibi mülkiyet alanlarında yeni tartışmalara yol açmaktadır. Bu bağlamda, YZ sistemlerinin üretebildiği içeriklerin hukuki statüsü, mevcut düzenlemelerle ne ölçüde uyumlu olduğu sorusu gündeme gelmektedir.
Patent hukuku açısından bakıldığında, YZ tarafından yapılan buluşların patentlenebilirliği, uzun zamandır tartışılan bir konudur. Patenti alabilmek için, buluşun yenilik, buluş basamağı ve sanayiye uygulanabilirlik kriterlerini karşılaması gerekmektedir. Ancak, YZ’nin kendiliğinden geliştirdiği bir inovasyonun, bu kriterleri nasıl karşıladığı ve hangi tarafın bu buluşun sahibi olarak kabul edileceği konuları netleştirilmemiştir. Dolayısıyla, YZ tarafından üretilen buluşların kim tarafından sahiplenileceği ve koruma şemasının nasıl olacağı, fikri mülkiyet hukuku açısından dikkate alınması gereken önemli bir meseledir.
Ayrıca, YZ sistemlerinin marka ve tasarım hakları üzerindeki etkileri de göz ardı edilmemelidir. YZ tarafından tasarlanan ve özgün tasarım unsurları içeren eserler, kendi başlarına fikri mülkiyet koruması talep edebilir mi? Bu sorular, özellikle markaların tescil sürecinde karşılaşılacak hukuki zorlukları beraberinde getirmektedir. Fikri mülkiyet sisteminin güncellenmesi, YZ’nin bu alandaki etkilerinin daha iyi anlaşılması açısından kritik bir ihtiyaç haline gelmiştir. Anahatları ile, YZ sistemlerinin fikri mülkiyet hukuku ile ilişkisi, hem yasalar hem de uygulayıcının yaklaşımı doğrultusunda dinamik ve gelişime açık bir alandır.
Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku: Türkiye'de Gelişen Dijital Düzenin Hukuki Çerçevesi
İçindekiler
Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku Nedir?
Türkiye’de Yapay Zekâya İlişkin Mevzuat Durumu
Dijital Teknolojiler ve Hukukun Uyum Problemleri
Yapay Zekâ Sistemlerinde Hukuki Sorumluluk Sorunu
Otomatik Karar Alma Sistemleri ve KVKK ile Etkileşimi
Yapay Zekâ Tarafından Oluşturulan İçeriklerin Hukuki Niteliği
YZ Sistemlerinin Fikri Mülkiyet Hukuku ile İlişkisi
Dijital Teknolojilerde Siber Güvenlik ve Veri İhlalleri
Yapay Zekâ Etiği ve Hukuki Denge
Avrupa Birliği Yapay Zekâ Yasası (AI Act) ve Türkiye’nin Uyumu
Türk Hukukunda Dijital Dönüşüme Özgü Yargılamalar
Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku Avukatı Ne Yapar?
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku Nedir?
Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku, makine öğrenmesi, algoritmik karar verme, otomatik sistemler, blockchain, metaverse, nesnelerin interneti (IoT) ve büyük veri (big data) gibi yeni nesil teknolojilerin hukuki düzenlemeye tabi tutulduğu çok disiplinli bir hukuk alanıdır.
Bu hukuk alanı, klasik hukuk anlayışının ötesine geçerek:
Otomasyonun sorumluluğu
Algoritmik ayrımcılık
Dijital delillerin geçerliliği
Fikri mülkiyet haklarının algoritmalarla çatışması
Veriye dayalı hak ihlallerinin tespiti
gibi konuları kapsar.
Türkiye’de Yapay Zekâya İlişkin Mevzuat Durumu
Henüz Türkiye'de özel bir yapay zekâ kanunu bulunmamaktadır. Ancak YZ uygulamalarının hukuka uygunluğunu değerlendirmeye yarayan dolaylı mevzuat unsurları şunlardır:
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK)
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK)
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Türk Ceza Kanunu (TCK)
Elektronik Haberleşme Kanunu
Ayrıca Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan “Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi (2021–2025)” politika belgesi, bu alanda hukuki düzenlemelerin geleceğine dair öngörü sunmaktadır.
Dijital Teknolojiler ve Hukukun Uyum Problemleri
Yeni nesil dijital teknolojiler, mevcut hukuk sistemlerinin “geriden gelmesine” neden olmaktadır. Bunun temel nedenleri:
Yapay zekânın öngörülemezliği
Otonom sistemlerin davranış sorumluluğu
İnsan denetimi dışındaki karar süreçleri
Hukuki boşlukların hızla genişlemesi
💡 Örneğin: Bir otomasyon sistemi hatalı karar verdiğinde sorumluluk üreticide mi, kullanıcıda mı, algoritmada mı?
Yapay Zekâ Sistemlerinde Hukuki Sorumluluk Sorunu
YZ sistemleri “öğrenen” ve “karar veren” yapılardır. Ancak Türk hukuku açısından sorumluluk yalnızca insanlara ve tüzel kişilere yüklenebilir. Bu nedenle:
Zararın oluştuğu olayda kusurun belirlenmesi zordur.
“Algoritmik kusur” diye bir kategori yoktur.
Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri uygulanır.
📌 Pratikte, yazılım geliştirici, sistem sağlayıcı, kullanıcı ya da işletmeci arasında müşterek ve müteselsil sorumluluk gündeme gelebilir.
Otomatik Karar Alma Sistemleri ve KVKK ile Etkileşimi
KVKK m.11 uyarınca bireyler, kendileri aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına neden olan otomatik karar alma süreçlerine itiraz edebilir.
Yapay zekâ temelli:
Kredi puanı hesaplama
İşe alım algoritmaları
Sağlık taraması sistemleri
Sigorta prim hesaplama araçları
gibi uygulamalar, “açık rıza”, “şeffaflık” ve “itiraz hakkı” ilkeleri açısından hukuki risk barındırır.
Yapay Zekâ Tarafından Oluşturulan İçeriklerin Hukuki Niteliği
Yapay zekâ tarafından oluşturulan:
Metinler
Şiirler
Resimler
Müzikler
Kodlar
eser sayılır mı?
Türk FSEK'e göre eser sahibi yalnızca gerçek kişidir. Yani bir yapay zekâ sistemi tarafından oluşturulan içerik fikir ve sanat eseri korumasına tabi değildir. Ancak bu içerikleri kullanan/üreten kişi, “eser sahibi gibi” hak iddia edebilir. Bu alan, ciddi hukuki belirsizlikler barındırır.
YZ Sistemlerinin Fikri Mülkiyet Hukuku ile İlişkisi
Yapay zekâ şu alanlarda fikri mülkiyet çatışması yaratır:
Telif hakkı ile korunan verilerle yapay zekâ eğitilmesi
Patentlenebilir sistemlerin algoritmalarla geliştirilmesi
Veri tabanı koruması ihlalleri
YZ sistemlerinin eğitilmesi için kullanılan veri setleri eğer telifli içerik içeriyorsa, bu durum eser sahibinin rızası olmadan kullanım anlamına gelebilir ve hak ihlali doğurabilir.
Dijital Teknolojilerde Siber Güvenlik ve Veri İhlalleri
Yapay zekâ sistemleri ve dijital teknolojiler;
Siber saldırılara açık sistemlerdir
Veri sızıntılarına neden olabilir
Yönlendirme (bias), ayrımcılık (discrimination) yaratabilir
🔒 KVKK m.12’ye göre veri sorumlusu, siber güvenlik önlemleri almakla yükümlüdür. Ayrıca kişisel verilerin ifşası halinde, 72 saat içinde KVK Kurulu’na bildirim zorunluluğu vardır.
Yapay Zekâ Etiği ve Hukuki Denge
Yapay zekâ sadece teknik değil, etik bir sorumluluk alanıdır. Bu bağlamda şu ilkeler ön plandadır:
İnsan onuruna saygı
Ayrımcılık yapmama
Denetlenebilirlik
Sorumluluk atfedilebilirlik
Algoritmik şeffaflık
📌 Bu ilkeler henüz bağlayıcı hukuk kuralları hâline gelmemiştir, ancak uluslararası düzenlemelerin öncülüğünü oluşturur.
Avrupa Birliği Yapay Zekâ Yasası (AI Act) ve Türkiye’nin Uyumu
AI Act, AB tarafından hazırlanan ve dünyadaki ilk yapay zekâ düzenlemesi olma özelliği taşıyan kanun teklifidir.
AI Act’e göre YZ sistemleri dört risk grubuna ayrılmıştır:
Yasak YZ (örnek: yüz tanımayla gözetim)
Yüksek riskli YZ (örnek: kredi skorlama)
Sınırlı riskli YZ (örnek: sohbet botları)
Düşük riskli YZ (örnek: öneri sistemleri)
Türkiye henüz bu yasa ile uyumlu bir mevzuat geliştirmemiştir. Ancak uyum süreci kaçınılmazdır.
Türk Hukukunda Dijital Dönüşüme Özgü Yargılamalar
Dijital delillerin mahkemelerde kullanımı
Yapay zekâ tarafından alınan kararların idari yargı denetimi
Elektronik sözleşmelerin geçerliliği
Akıllı sözleşmelerin Türk Borçlar Hukuku ile uyumu
gibi konular, Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku kapsamında uzmanlık gerektiren alanlardır.
Yapay Zekâ ve Dijital Teknolojiler Hukuku Avukatı Ne Yapar?
YZ tabanlı sistemler için hukuki uygunluk denetimi yapar
Otomatik karar alma sistemleri için KVKK danışmanlığı sunar
Yapay zekâ ile oluşturulan içeriklerin FSEK’e göre analizini yapar
Ulusal ve uluslararası mevzuata uygun sözleşmeler hazırlar
AI Act ve GDPR gibi düzenlemelere uyum danışmanlığı verir
Dijital hak ihlallerinde savunma ve dava süreci yönetir
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Yapay zekâ hata yaparsa kim sorumludur?
Sorumluluk, somut olayın niteliğine göre yazılım geliştiriciye, veri sağlayıcısına, kullanıcıya ya da sistem sağlayıcısına yüklenebilir. Otomatik sistemler için özel bir sorumluluk rejimi henüz Türkiye’de yoktur.
Yapay zekâ tarafından yazılan yazı, eser sayılır mı?
Hayır. Mevcut Türk hukuku yalnızca “insan tarafından yaratılan” ürünleri eser olarak kabul eder. Ancak bu metni sahiplenen gerçek kişi, telif hakkı talep edebilir.
AI Act Türkiye’de geçerli mi?
Hayır. Ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ekonomik ve hukuki entegrasyonu nedeniyle AI Act ile uyum yasaları çıkarılması zorunludur.
Otomatik karar alma sistemlerine karşı nasıl itiraz edilir?
KVKK m.11 kapsamında ilgili kişi, otomatik kararların aleyhine sonuç doğurması halinde veri sorumlusuna itiraz edebilir, gerekirse Kurul’a veya mahkemeye başvurabilir.